ÇEVRE - 26 Ekim 2022 Çarşamba 12:12

Sel afetinin yaşandığı Abana’daki tartışmalı okul inşaatı ile ilgili Vali Çakır’dan açıklama:

A
A
A
Sel afetinin yaşandığı Abana’daki tartışmalı okul inşaatı ile ilgili Vali Çakır’dan açıklama:

Kastamonu’nun Abana ilçesinde tartışmalara sebep olan okul inşaatı ile ilgili açıklama yapan Kastamonu Valisi Avni Çakır, okulun bulunduğu alandaki dere yatağının 70 metreye çıkartıldığını ve okul inşaatının da yapılaşma yasağının olduğu aladan 12 metre daha geriye çekildiğini söyleyerek, “Teknik anlamda okulumuzun inşaatının buraya konumlandırılmasında bir sıkıntı gözükmüyor” dedi.

Kastamonu Valisi Avni Çakır, 11 Ağustos 2021 tarihindeki sel felaketinin yaşandığı Kastamonu’nun Abana ilçesinde inşa edilen okulun dere yatağına inşa edildiği yönünde gündeme gelen haberlerin ardından açıklamalarda bulundu. Kastamonu Valisi Avni Çakır, ilçedeki dere yatağının selin ardından 28 metreden 80 metreye çıkartıldığını ve dere çevresinin de 5 metre boyunca yapılaşmaya kapatıldığını söyledi. Tartışmalara sebep olan okul inşaatının bulunduğu alanda yaklaşık 100 metrelik bir dere yatağı açıklığının olduğunu ifade eden Vali Çakır, okulun inşaatıyla ilgili herhangi bir teknik problem olmadığını ifade etti.

“Söz konusu inşaatın bulunduğu alanda dere yatağının genişliği 100 metre açıklıkta denize kavuşuyor”

Bölgedeki planlamaların 11 Ağustos’taki yaşanan sel felaketinin büyüklüğü göz önünde alınarak yapıldığını kaydeden Vali Çakır, “Bu dere yatağımızın genişliği 11 Ağustos sel afeti öncesinde 28 metreydi. Afetten sonra, burada yüzlerce bina yıktık. Dere yatağını ortalama 70 metreye çıkarttık. İki kattan daha fazla dere yatağında genişleme oldu. Bu yatak genişlemesinden sonra da 5 metrelik yaklaşma sınırı konuldu. Bu şekilde bir düzenleme getirildi. Hem Bozkurt hem de Abana Belediyemiz, hem de biz devlet olarak yatırımlarımızda Devlet Su İşlerinin yapmış olduğu kanal genişliği sonrasında da 5 metrelik yaklaşma sınırına da rivayet ederek yatırımlarımızı konumlandırdık. Hem Bozkurt hem Abana konum itibari ile bir Karadeniz ilçesi, bir tarafı deniz, bir tarafı dağ. Bu sebeple çok fazla da altyapı alanımız yok. Hazinenin de çok az yeri var. Devlet Su İşlerimiz, Ezine Çayı’nın şehir geçişinden itibaren 70 metre genişliğe çıkardıktan sonra yükseklikleri 3,5-5 metre arasında değişen duvarlarla korumasını sağlıyor. Söz konusuna kadar bu duvarlar geldi. Bu duvarlarımızın tamamı neredeyse bitti. Şimdi yan duvarlar ve söz konusu inşaatımız başlayacak. Derenin kenarında bu duvar sağlanacak. Dere yatağı 70 metreye çıkartıldıktan sonra yaklaşık 100 metre açıklığa kavuşuyor. Söz konusu inşaatın bulunduğu alanda dere yatağının genişliği 100 metre açıklıkta denize kavuşuyor” dedi.

“5 metre yapılaşma yasağı sınırından sonra 12,5 metre daha geriye çekerek binamızın dış duvarını oluşturduk”

Okulun inşa edildiği alanla ilgili hazırlanan kroki üzerinden de detaylı bilgiler aktaran Vali Çakır, dere yatakların çevresine 5 metrelik yapılaşma sınırının konulduğunu vurgulayarak, “Bu yapı yasağının ardından bir bina yapmak için hukuki ve teknik olarak bir sıkıntı yok. İmkan olsa da tüm binaları 100 metre geriden başlatsak. Alanla alakalı sıkıntılar var. Biz elbette çocuklarımızı ve buraya döktüğümüz milli servetten sorumluyuz. Dolayısıyla mümkün olduğunca bu binamızı geriye çekerek konumlandırdık. 5 metre yapılaşma yasağı sınırından sonra 12,5 metre daha geriye çekerek binamızın dış duvarını oluşturduk” diye konuştu.

“Bu okul inşaatımız, kret kotundan 1,5 metre yüksek”

Okulun dere kret kotundan 1,5 metre daha yüksekte inşa edildiği belirten Kastamonu Valisi Avni Çakır, “Biz bu noktadaki çekme mesafelerini en son raddeye kadar uygulayarak okulumuzu mevcut arsa sınırımızda 17 metre geriye çekerek, Devlet Su İşlerinin de yaklaşma mesafesinden 12,5 metre geriye çekerek konumlandırdık. Teknik anlamda okulumuzun inşaatının buraya konumlandırılmasında bir sıkıntı gözükmüyor. Devlet Su İşleri, 11 Ağustos’taki debi miktarının üzerine bir miktar koyarak kanalın güvenliğini boydan boya aldı. Bu güvenliğe rağmen bütün hesapları alt üst eden bir yağmur gelirse, bu okulu su basarsa Bozkurt’un tamamını su basmış olacak demektir. Bu yatağın en geniş olduğu alan bu okulun olduğu bölge. Bozkurt geçişinden sonra burada su debisini arttıracak bir alan değil. Bu okul inşaatımız da bu kret kotundan 1,5 metre yüksek. Bu alanda toplanacak su da direkt olarak dere yatağına gidecek demektir” şeklinde konuştu.

Sel afetinin yaşandığı Abana’daki tartışmalı okul inşaatı ile ilgili Vali Çakır’dan açıklama:

Murat Kanber

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kayseri Büyük Şehir Sanat Galerisi Sempozyumu gerçekleştirildi Kayseri Büyükşehir Belediyesi tarafından tamamlanarak şehrin, sanatseverlerin ve sanat camiasının hizmetine sunulacak olan Büyük Şehir Sanat Galerisi’nin Sempozyumu, alanında önemli sanatçılar ve akademisyenler tarafından gerçekleştirildi. Kayseri Büyükşehir Belediyesi Meclis Salonu’nda gerçekleşen sempozyumda, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Serdar Öztürk, AK Parti Kayseri Kadın Kolları Başkanı Meral Koşar, İl Kültür Turizm Müdürü Şükrü Dursun, Büyükşehir Belediyesi Daire Başkanları, alanında önemli ve uzman isimler, akademisyenler ve sanatseverler yer aldı. Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başlayan sempozyumda konuşan Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Serdar Öztürk, Büyük Şehir Sanat Galerisi’nin açılışını iki aşamada gerçekleştirmek istediklerini ve bunların ilkinin sempozyum şeklinde olmasını tercih ettiklerini belirterek, Kayseri Büyükşehir Belediyesi’nin kültür ve turizm alanında çok değerli çalışmalara imza attığını söyledi. Öztürk konuşmasında, “Kayseri Büyükşehir Belediyesi olarak bir çok alanda hizmet vermekteyiz. Kültür, turizm alanında da çok değerli çalışmalarımız var. Özellikle meslek edindirme kursları, sanat akademileri olmak üzere bağlı bulunduğu Kayseri Büyükşehir Belediyesi’nin şirketi olan KAYMEK A.Ş. gibi bir şirketi var. Biz bu şirket ile Kayseri’ye hizmet ediyoruz. Orada birbirinden değerli hocalarımız var, idarecilerimiz var. İnşallah önümüzdeki yıllarda, bu sanat galerimizin de açılması ile sanatseverleri bir alanda buluşturup şehrimize katma değer üretmeyi, çok daha güzel işerle bir araya gelmeyi hedefliyoruz. Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Dr. Memduh Büyükkılıç’ın da tabi bu çalışmaları yaparken bizlere sonsuz desteği var. Her zaman biz onu yanımızda hissediyoruz” diyerek hayırlı olsun temennilerinde bulundu. Sempozyum, Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatma Sevin Düz, sanatçılar Ahmet Aytekin, Funda Alaybeyi, Dr. Ahmet Zeki Yavaşi ve Nevin Karaca’nın sunumları ile gerçekleştirildi. Sempozyum sonunda günün anısına toplu fotoğraf çekimi yapıldı.
İstanbul Kontrolsüz ilaçlama arılara ve arı ürünlerine zarar veriyor Olumsuz çevre koşulları ve tarım alanlarının kontrolsüz ilaçlanmasının, arı popülasyonuna ve balın kalitesine zarar veren iki önemli etken olduğunu dile getirerek Dünya Arı Günü öncesinde çağrı yapan Balparmak Yönetim Kurulu Başkanı Özen Altıparmak, “Olumsuz çevre koşulları ve tarım alanlarının kontrolsüz ilaçlanması, arı popülasyonuna ve balın kalitesine zarar veren iki önemli etken. Çiftçilerimiz, iyi tarım ilacı kullanımı ve ilaçlamanın arıların uçmayacağı gece saatlerinde yapılması konularında teşvik edilmeli ve denetlenmeli” dedi. İnsan neslinin devamı için kritik öneme sahip olan arıların, 100 milyon yıldır dünyada olduğu kabul ediliyor. Sofralara gelen her 3 gıdadan yaklaşık biri ise arılar sayesinde üretiliyor. Gıdaların yüzde 90’ı, 82 farklı bitki türünden elde ediliyor. Bu 82 türün 63’ü ise arılar tarafından tozlaştırılarak tohumları çevreye saçılıyor. İklim değişikliği, yanlış, bilinçsiz ve kontrolsüz tarımsal ilaçlama, kirli su kaynakları gibi olumsuz etkenler arı popülasyonunu azaltırken, insanları da çok değerli bir besin kaynağı olan arı ürünlerinden mahrum bırakabiliyor. Arıların önemini vurgulamak ve bu konuda farkındalık oluşturmak için tüm dünyada her yıl 20 Mayıs, “Dünya Arı Günü” olarak kutlanıyor. Bu çerçevede Balparmak Yönetim Kurulu Başkanı Özen Altıparmak, Dünya Arı Günü’nde tarım ilaçlarının kontrollü kullanılması konusunda çağrı yaptı. “Doğayla dost, ekolojik tarım ilaçlarının kullanımı teşvik edilmeli” Yarım asra yakın bir süredir, arılar ile arıcılığın geliştirilmesi için çaba sarf eden ve Türkiye’nin önemli bal markası Balparmak’ın Yönetim Kurulu Başkanı Özen Altıparmak da Dünya Arı Günü’nde konuya dikkat çekti. Arı varlığının korunması için acil önlem alınması gerektiğine işaret eden Altıparmak, çiftçilerin, iyi tarım ilacı kullanımı ve ilaçlamanın arıların uçmayacağı gece saatlerinde yapılması konularında teşvik edilebileceğini belirtti. Kamu otoritelerinin bu konudaki denetimleri artırmasının da önemini vurgulayan Altıparmak, “Bir bal arısı polen ve nektar toplamak için kovanından 80 kilometrekare alanda uçabiliyor. Bu sebeple olumsuz çevre koşulları ve tarım alanlarının kontrolsüz ilaçlanması, arı popülasyonuna ve arı ürünlerinin kalitesine önemli oranda etki ediyor. Doğanın sürdürülebilirliği için ciddi önlemler alınması gerekiyor. Ekosisteme ciddi etkileri olan tarım ilaçları maalesef ülkemizde de yaygın bir şekilde kullanılıyor. Zehirli kimyasallar içeren ilaçlar kullanmayan, doğayla uyumlu ekolojik üretim yapan üreticilerin desteklenmesi ve çoğalması bu nedenle çok önemli. İlgili kurumlar ve karar vericiler, bu konudaki yaptırımları ülkemizde de hızlıca uygulamalı, denetim ve bilinçlendirme çalışmalarına ağırlık vermeli ve ekolojik, doğayla dost, sürdürülebilir yöntemleri teşvik etmeli” dedi. “Arı olmazsa; bitki, hayvan ve sonunda da insan olmaz” Arıların, yeryüzünün en eski sakinlerinden biri olduğunu ifade eden Altıparmak, “Dünyadaki varlıkları insanoğlundan da öncesine dayanan ve dünyayı tam anlamıyla ‘çekip çeviren’ arılara ne kadar teşekkür etsek az. Arıları korumak adına atacağımız doğru adımlarla, sadece onların değil; tüm dünyanın geleceği için daha iyi koşullar oluşturmak mümkün. Çünkü arı olmazsa tozlaşma olmaz, bitki olmaz, hayvan olmaz, sonunda da insan olmaz. Dünyanın en lezzetli doğal besinlerinden birinin üreticisi olan arılar, sıra dışı yaşam döngüleri ve koloni yapılarıyla, canlılar aleminin en merak uyandırıcı varlıkları arasında yer alıyor. Bu minik canlılar, yaşam döngüleri boyunca doğanın sürdürülebilirliğine önemli bir katkı sunuyor. Arı popülasyonunun gezegenimizdeki rolünü tüm nesillere anlatabilmek için hala atılması gereken çok fazla adım var. 2017 yılından beri her yıl, dünya genelinde düzenlenen Dünya Arı Günü kutlamaları, şimdiye dek arı ve ekosistem ilişkisine dair farkındalık oluşturmak amacıyla atılmış en kapsamlı adımlar arasında yer alıyor” diye konuştu. “Arıcılık mesleği hileli ballar yüzünden yaşlanıyor” Arıcıların, piyasada satılan hileli ballardan dolayı oluşan haksız rekabetle başa çıkmakta zorlandıklarını kaydeden Özen Altıparmak, “Yaklaşık yarım asırdır arıların varlığının korunması ve arıcılık mesleğinin gelişimi için çalışıyoruz, balda yapılan hileler sebebiyle tüketici kadar, işini alın teriyle yapan emektar arıcılar da zarar görüyor. Türkiye, arı popülasyonu bakımından dünyanın ilk 10 ülkesi arasında yer alıyor. Arıcılık ülkemizde yan ürünleriyle beraber oldukça geniş bir istihdam ortamı sağlıyor. Arıcılığın babadan evlatlara geçmesi, ailenin arıcılıktan geçimini sağlaması çok önemli. Oldukça meşakkatli olan bu mesleğe bir de mücadele edilmesi gereken taklit ve tağşiş sorunu eklendi. İşini hakkıyla yapan arıcılarımız, piyasada satılan hileli ballarla rekabet etmeye çalışıyor. Bu yorucu mücadele sebebiyle zaten zorlu olan mesleğin karlılığı da azalmaya başladığı için arıcılık artık genç bireyler tarafından tercih edilmiyor, yani arıcılık mesleği yaşlanıyor. Bu riski görüp, 2018 yılında Balparmak Arıcılık Akademisini hayata geçirerek kadın ve genç arıcıların mesleğe kazandırılması misyonunu üstlendik. Kırsal kalkınma bölgelerindeki kadın ve gençlerin arıcılığa kazandırılması ve arıcılık mesleğinin sürdürülebilirliğine destek olmayı amaçladık. Bugüne kadar yüz yüze eğitimlerle 700, online eğitimlerle de 700’den fazla kadın ve gence ulaşmayı başardık. Eğitimlerimizde, katma değerli arı ürünlerinin daha verimli ve kaliteli bir şekilde üretilmesinin yanı sıra, modern arıcılık teknikleri eğitimleriyle arıcılıkta verimliliği ve kaliteyi artırmaya yönelik çalışıyoruz. Eğitimlerimiz sayesinde arıcılık mesleğini genç nesillere özendirmeyi ve hane gelirlerini artırmayı amaçlıyoruz” şeklinde konuştu. “En fazla hileye maruz kalan gıda ürünü bal” Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi (EFSA) tarafından yapılan araştırmaya göre, gıda ürünleri arasında en fazla hileye maruz kalanlardan biri olan balın, doğalına ulaşmak ve sofralara sunulana kadar doğallığını korumak için büyük mücadele verdiklerini vurgulayan Altıparmak, balda taklit ve tağşişin, yani hilenin analiz edilmesi konusunda tüm dünyada bir ilk olan buluşlar gerçekleştirdiklerini belirtti. Gıda güvenliğini, markalaşmanın temel unsuru olarak gördüğünü belirten Altıparmak, “Ülkemizde açıkta satılan ballar veya denetim eksiği olan ürünlerin raflarda yer almasıyla mücadele ediyoruz. Balparmak AR-GE Merkezimize yaptığımız teknolojik yatırımlar ve farklı disiplinlerden oluşan uzman akademisyen kadromuz sayesinde hileli bal olarak kayıtlara geçen mısır, pancar, pirinç, agave gibi şeker şuruplarından elde edilen ve bal diye satılan her türlü ürünü tespit edebiliyoruz. Ayrıca bu şuruplardan elde edilen hileli bala gerçek bal algısı vermek amacıyla katılan gıda boyalarını ve enzim katkılarının varlığını, doğruluğu yüksek ve hassas bir formatta tespit edebiliyoruz. Bu mücadeleyi hem tüketiciyi korumak hem de işini hakkıyla, alın teriyle yapan arıcının emeğini korumak için veriyoruz” ifadelerine yer verdi. Arıları nasıl koruyabiliriz? Yeryüzündeki polen alışverişinin büyük çoğunluğunu sağlayarak, ekosistemin devamlılığında en kritik rolü oynayan arıların korunması için ise ev ve bahçelerde böcek ilacı kullanımı azaltılması, plansız şehirleşmenin önüne geçilerek doğal alanların korunmasının sağlanması, tarımda zirai ilaçlama azaltılarak iyi tarım uygulamalarının yaygınlaştırılması, iklim değişikliğine karşı ülke çapında stratejik önlemler alınması, yeni nesillerde doğa bilincinin yerleşmesi amacı ile program ile etkinliklerin düzenlenmesi ve arıcılık faaliyetleri için daha fazla teşvik oluşturulması öneriliyor.
Düzce Tatbikat gereği kayboldular, kurtarma çalışması tüm gün sürdü Düzce’de senaryo gereği kampçılara ayı saldırdı. 10 kampçı kaybolunca tüm arama kurtarma ekipleri kaybolanları gün boyu arayıp kurtardı. Düzce’de arama kurtarma ekiplerinin geliştirilmesi için tatbikat gerçekleştirildi. AFAD başta olmak üzere Düzce Belediyesi İtfaiye Müdürlüğü, UMKE, Orman ve diğer sivil toplum kuruluşlarının katılımı ile tatbikat başlatıldı. Senaryo gereği 10 kişilik kamp ekibi ayı saldırısı sonrasında ormana kaçıp kayboldu. Yaralı olarak ayı saldırısından kurtulan 1 kişi durumu 112 Acil Çağrı merkezine bildirdi. İhbar üzerine bölgeye ekipler sevk edilirken, AFAD bölgede koordinasyon merkezi kurdu. Sivil toplum kuruluşlarına 8 ayrı arama bölgesi oluşturulunca, ekipler ormana giriş yaparak kaybolan kişileri arama çalışması başlatıldı. Düzce Valisi Selçuk Aslan ve beraberindeki heyette bölgeye gelerek tatbikat alanında incelemelerde bulundu. Vali Aslan, Düzce’de ki arama kurtarma ekiplerinin niteliklerinin arttırılması için hazırladıkları proje çerçevesinde böyle bir tatbikat hazırladıklarını belirterek, “ Ülkemizin afetler ülkesi olduğu gerçeğini maalesef zaman zaman tecrübe ediyoruz. En acı tecrübemizde 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş depremleri ile yaşandı. Bu yaşadığımız afetlerden çıkardığımız dersler var. Afetlere afetler öncesi hazırlık yapılması çıkarılan derslerden bir tanesi. Fiziki yapımızın afetlete karşı dirençli olması gerekiyor. Bu konuda Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın himayeleri ile çalışmalar devam ediyor. Diğer bir yön ise insanları afetlere karşı hazırlamamız. İlimizde kamusal kapasitenin kullanımının yanı sıra nitelikli istekli ve özverili bir sivil toplum oluşumları gördük. Şu anda ilimizde 7 STK’mız, 4 tane de kamu kurumlarımız uhdesinde arama kurtarma ekiplerimiz var. Biz bu ekiplerin nitelikli kılabiliriz, eğitim yapıları ile nasıl güçlendirebilirizi düşündük. Böyle bir proje hazırladık. Bu proje çerçevesinde teorik eğitimler verildi. Bugünde ilk aşama olarak teorik eğitimleri pratiğe yansıtmak açısından arazide kayıp arama senaryosu gerçekleştirdik. Tatbikatımızda 236 arama kurtarma personelimiz katılarak saat 10.00’da 112 Acil çağrı merkezine ilk çağrı geldi ve ekiplerimiz bölgede çalışmalarına başladı. Tüm ekipler orman içerisinde arama çalışmalarını sürdürüyorlar” ifadelerini kullandı. (EB-