GÜNDEM - 14 Eylül 2021 Salı 12:11

Simit satar gibi altın bilezik satıyor...40 yıllık seyyar kuyumcu görenleri şaşırtıyor

A
A
A
Simit satar gibi altın bilezik satıyor...40 yıllık seyyar kuyumcu görenleri şaşırtıyor

Çanakkale’nin Yenice ilçesine bağlı Pazarköy’de 40 yıldır seyyar olarak sarraflık yapan Ertuğrul Müftüoğlu, 2 defa silahlı soygun riski atlattı. Görenleri şaşkına çeviren seyyar sarraf düğün zamanı tanıdıklara veresiye altın sattığını belirterek, alacak defteri tuttuğunu söyledi.

Yenice’nin Kalkım ile Balıkesi’in Balya ilçelerinde halk pazarlarında seyyar olarak tezgah açan Ertuğrul Müftüoğlu, 40 yıldır baba mesleği olan sarraflık mesleğini sürdürüyor.

Yenice bölgesinde tütün ve biber ekimi zamanlarında vatandaşların veresiye aldıkları altınları hasat zamanı ödediklerini belirten Müftüoğlu, “Bu iş baba mesleğim. 40 yılı aşkın süredir Kalkım ile Balya arasında seyyar sarraflık yapıyoruz. Bu yöreyi yıllar önce babam alıştırmış. Sezondan sezona, tütün parasından biber parasına bu bölgede para döner. Herkes birbirini tanıdığı için güvenle alış veriş yapılır. Genelde 22 ayar ürünler satarız. Düğünler için bileşik, yatırım aracı olarak 2,5’luk ata lirası ve çeyrek altın alınır. 40 yılı aşkın süredir meslekte bu şekilde çalışıyoruz” dedi.

Simit satar gibi altın bilezik satıyor...40 yıllık seyyar kuyumcu görenleri şaşırtıyor

“Mesleğin riskleri çok, silahla kurşun atanlar oldu”

Mesleğin son temsilcileri olduklarını ve büyük risk taşıdıklarını belirten Müftüoğlu. “Bir kaç seneye kadar biz de dükkanları sabitleştiririz. Mesleğin tadı kaçtı, sokaklarda altın satmak zor. Riskleri çok. Yollarda silahla önümüze geçenler, kurşun atanlar oldu. Bunları ben yaşadım iki defa. Allah’a şükür malımızı, canımızı gasp ettirmeden, sağlığımızı kaybetmeden işimizin başındayız yine. Mecburuz, buralar küçük yerler. Allah bereket versin karnımızı doyuracak kadar üç beş kuruş bir şeyler oluyor” diye konuştu.

“2 ay veresiye altın verebiliyoruz”

Ertuğrul Müftüoğlu, "Sezon olarak veresiye satışın paraları dönmeye başladı. Veresiye verdiğimiz müşterilerimiz çok. Bunların paraları yavaş yavaş tahsil olurken, herkes ödemesini düzenli bir şekilde yapar. Kalkım ve yakın köylerdeki halkımıza vatandaşlarımıza bir iki aylık veresiye altın verebiliyoruz. Çeyrek altın ihtiyaçlarını görebiliyoruz. Çünkü biber sezonunda biberlerini sattıklarında gelip ödemelerini yapıyorlar. Bu şekilde halkla iç içeyiz. Böyle olmasa ticaret olmuyor. Eylül ayına kadar idare ediliyor. Eylül ayının sonunda kırmızı biberini ve domatesini toplayan, satan ödemelerini bize yapıyor. Bu çark bu şekilde devam ediyor. Bir dahaki sene yine Allah ömür verirse bu şekilde devam ederiz” dedi.

Altın kurunu internetten takip ediyor

Seyyar olduğu için altın kurunu da cep telefonu aracılığıyla internetten takip ettiklerini ifade eden Müftüoğlu, “Anlık altın fiyatlarını internet aracılığı ile telefonlarımızdan takip ediyoruz. Güvenemediğimiz zaman da hemen İstanbul’u arıyoruz. Anlık Kapalı Çarşı’daki borsa fiyatını alıyoruz. Bir süre bunla idare ediyoruz. Yüklü satış olursa, düşüp çıktığını internet veya tekrar İstanbul’u arayarak takip ediyoruz” şeklinde konuştu.

İbrahim Çubuk
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kars Karslı vatandaştan duyarlı davranış Ermeni-Türk harbinde Kars’ta 1920 yılında şehit düşen Yüzbaşı Faik Bey’in mezarına duyarlı vatandaş tarafından önce bayrak dikildi, ardında da mezarın bulunduğu bölge temizlendi. Tarihi Benli Ahmet İstasyonu’nda dört tarafı duvarla çevrili olan Yüzbaşı Faik Bey’in mezarının anıt mezar haline getirilmesini isteyen vatandaşlar, mezarlıkta 5 ayrı mezarın bulunduğuna dikkat çekerek mezarın olduğu bölgenin koruma altına alınması gerektiğini veya buraya anıt mezar yapılmasını istedi. Kars’ın en işlek caddelerinden birisi olan Faikbey Caddesi’ne ismi verilen Yüzbaşı Faik Bey’in mezarının tarihi istasyonda bulunduğunu ifade eden vatandaşlar, "Kars ve civarının Ermenilerden geri alınması için yapılan harekat esnasında 12. Tümen, 36. Alay 1’inci tabur komutanı yüzbaşı Faik bey 14 Ekim 1920 tarihinde Ermeni-Türk harbinde, Berne (Koyunyurdu) Köyü’nün doğusundaki tepede birliğin başında olduğu sırada çarpışmalarda şehit düştü. Ben de her sene geliyorum. Otlarını temizliyoruz, bayrağını taktık. Her yıl bu ayalarda gelip buranın bakım ve onarımı yapıyorum" dedi. Duyarlı vatandaş daha sonra Yüzbaşı Faik Bey’in bulunduğu mezarın etrafını temizledi, mezarın üzerinde bulunan ağaç parçalarını ve istenmeyen otlarını topladı, mezarlığın içerisindeki bayrağı değiştirdi. Şehitlere dua eden vatandaş daha sonra bölgeden ayrıldı.
Antalya Eşinden para istedi, ’param yok’ cevabını alınca hayatı değişti, kendi işinin patronu oldu Kocası harçlık vermeyince kendi dükkanını açan kadın, 36 yıldır mesleğini icra ediyor. Antalya’nın Serik ilçesinde yaşayan Fahriye Altınkaynak, 36 yıldır hayali olan olan terzilik mesleğini sürdürüyor. Altınkaynak, terziliğe hobi olarak başladı. Eşinden bir ihtiyacı için bir miktar para istediğinde “Param yok” cevabını alan Altınkaynak, kendi iş yerini açtı. Evindeki el makinesi ve kumaşlarla birlikte dikiş, giyim üzerine açtığı küçük bir dükkanla geçimini sağlamaya başlayan Fahriye Altınkaynak (62), “Herkes bana, "Başaramazsın, yapamazsın, tek başına bir bayansın” dedi. Ben de yapabilirim dedim” dedi. Terzilik mesleğiyle çocuklarını okuttu İş yeri açtığı zaman müşteri gelmesi için konfeksiyonlara broşür ve kartvizit dağıttığını anlatan Fahriye Altınkaynak, mesleğinin çocukluk hayali olduğunu aktardı. Eşinin işine karşı gösterdiği tüm direnişlere rağmen, 36 yıllık zaman zarfında 3 çocuğunun üniversite öğrenimini tamamladığını açıklayan Altınkaynak, meslekte nasıl başarıya ulaştığını şu sözlerle ifade etti: "Mesleğim, çocukluk hayalim. Bu işe önce evde başladım. Fakat evde olmuyordu, eve gelen çocuklarıyla geliyordu, çalışma imkanım olmuyordu. Sonra çok acil bir para ihtiyacım oldu. Eşimden para istedim, ’Param yok’ dedi. Eşimin bana öyle demesi çok üzdü. Oturup düşündüm ve bir iş yeri açmaya karar verdim. Hemen araştırmaya başladım ve dikiş, giyim üzerine bir dükkan kiraladım ama hiçbir şeyim yoktu, sadece küçük bir el makinem vardı. Herkes bana, ’Başaramazsın, yapamazsın, tek başına bir bayansın’ dedi. Ben de ’Neden, ben de yapabilirim’ dedim. Evimdeki makinemi iş yerime getirdim. Broşürler, kartvizitler bastırdım. Bütün konfeksiyonları dolaşarak dağıttım. ’Yapılacak tadilat işlerinize talibim’ dedim. Evdeki kumaşlarımı getirdim, dükkanıma yerleştirdim, badana yaptım. Eşim şiddetle karşı çıktı, ’Yapamazsın, uğraşamazsın, otur evde yemeğini yap’ dedi. Ama ben kararlıydım. Çok ağır bir kelime kullandı. Eğer hayat müşterekse ve ben çalışmıyorsam, almakla mükelleftir kendisi. Almıyorsa, ben de bir şeyler yapma ihtiyacı hissettim. Kimseye muhtaç olmak istemedim. O kadar zor ki birilerine muhtaç olmak. Azmettim ve yavaş yavaş müşterilerim gelmeye başladı. Sonra eşimden ayrıldım." Kadınların hayatta her zaman üretken olması gerektiğini anlatan Altınkaynak, “Elimden geldiği kadar helalinden olsun diye gece gündüz, gece yarılarına kadar çalıştım. 3 çocuğum ve 8 torunum var. Oğullarım ve kızım üniversiteyi bitirdi ve hepsinin mesleği var. Torunlarımla mutluyum ve en güzeli bir işim var. Bir kadın, üretken ve karınca gibi olmalı. İlla ki, iş yeri açması gerekmiyor. Evde, tarlada, fabrika başka bir iş yerinde çalışsın ama üretsin. Kadınlar, kimseye muhtaç olmamalı, dimdik ayakta kalmalı” diye konuştu.