SAĞLIK - 14 Haziran 2017 Çarşamba 10:35

Sinir sistemi hastalarına karşı rehabilitasyonun önemi

A
A
A
Sinir sistemi hastalarına karşı rehabilitasyonun önemi

Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Ümit Dinçer, sinir sistemi hastalarına karşı rehabilitasyonun önemi ile ilgili önemli bilgiler verdi.

İnme, kafa travmaları, beyin kanamaları, omurilik yaralanmaları, beynin tümöral hastalıkları ve enfeksiyon sekelleri gibi hastalıklar kişiyi nörolojik rehabilitasyonun öznesi haline getiriyor. Türkiye Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Derneği Pediatrik Rehabilitasyon Çalışma Grubu Yürütme Kurulu Üyesi, Medicana Çamlıca Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Ümit Dinçer, beyinde meydana gelen hasar sonucu oluşan hastalıkların Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon (FTR) ile nasıl tedavi edildiğine yönelik önemli bilgiler açıkladı.

Nörolojik rehabilitasyon ne olduğunu açıklayan Prof. Dr. Dinçer, ''Nörolojik rehabilitasyon, santral sinir sistemi (beyin, beyin sapı, beyincik ve omurilik) ile periferik sinir sistemi hasarları veya hastalıklarından sonra kişinin mevcutta kalan potansiyelini kullanarak en üst fonksiyonellik ve iyiliği hedefleyen rehabilitasyon alanı şeklinde tanımlanıyor. Temelde hedef, eğer kişinin mevcut durumu elverirse olabildiğince bağımsız, topluma entegre ve üretken olması, toplumsal, bireysel ve aile içi rollerini tam olarak yerine getirebilmesi oluyor. Hastalık bazında değerlendirmek gerekirse; İnme (beyin felci), kafa travmaları, beyin kanamaları, omurilik yaralanmaları ile beynin tümöral hastalıkları, enfeksiyonsekelleri gibi pek çok hasta nörolojik rehabilitasyonun öznesi haline getiriyor'' diye konuştu.

İnmeli hastalarda nörolojik rehabilitasyon önemi
İnmeli hastalarda nörolojik rehabilitasyonun gerekliliğine değinen Prof. Dr. Dinçer, ''İnme veya beyin felci, beyin damarlarının bir sebeple tıkanması veya kanaması sonucunda gelişen, oldukça karmaşık ve yer yer ağır sonuçları olabilen bir klinik tablo. Kişiler bu hastalıktan dolayı beyin dokusunda kısmi zararlar görüyor ve hayata tutunur ise klinik tablo ne olursa olsun rehabilitasyon zorunlu hale geliyor. İnmeli hastanın rehabilitasyon süreci yoğun bakım ünitesinde başlıyor. Hasta nöroloji kliniğinden taburcu olur olmaz rehabilitasyon kliniği tarafından takip ve rehabilite edilmeye başlanmalı'' şeklinde konuştu.
Rehabilitasyonun sadece beyin veya omurilik hasarları veya kanamaları ile sınırlamanın doğru olmadığını belirten Prof. Dr. Dinçer, ''Başta multiple skleroz (MS), parkinson olmak üzere beynin diğer hastalıkları, Guillain Barresendromu, ALS gibi omurilik ve ön boynuz hastalıkları, periferik sinir yaralanmaları da nörolojik rehabilitasyonun elzem olduğu durumlar arasında sıralayabiliriz'' dedi.

''Çocuklar da maruz kalabiliyorlar''
Erişkinlerin yakalandığı nörolojik durumların tamamına çocukların da maruz kalabildiğini vurgulayan Prof. Dr. Dinçer, ''Dahası konjenital hastalıklar ve çocukluk çağının beyin felci pediatrik rehabilitasyonu bu branşın en önemli alanlarından biri. Erişkinler daha evvel kolayca yapabildikleri hareketleri ve fonksiyonları yeniden öğrenirken, çocuklar genellikle hiç yapmadıkları, daha evvel normalini hiç deneyimlemedikleri ve beyinde henüz karşılığı tam oluşmayan şeyleri öğreniyorlar'' ifadelerini kullandı.
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bayburt Çoruh’un su seviyesi yağışlarla birlikte yükseldi etrafında çay keyifleri başladı Bayburt kent merkezinin ortasından geçen, Türkiye’nin en hızlı, dünyanın ise ikinci hızlı akan nehri unvanına sahip Çoruh Nehri’nin su seviyesi, kar sularının erimesiyle ve bahar yağışlarının bol olmasıyla birlikte yeniden yükseldi. Kışın donan, bu aylarda ise kar sularıyla beslenerek artan debisiyle güzel görüntüler oluşturan Çoruh’a karşı Bayburtluların çay keyfi başladı. Havaların ısınmasıyla beraber nehir kenarında bulunan çay evlerini dolduran Bayburtlu vatandaşlar Çoruh’a karşı çay içerek, dondurma yiyerek keyifli vakit geçiriyorlar. Bahar aylarında su seviyesi bir hayli artan, yaz aylarında suyu çekilen nehir kenarında vatandaşlar hem yürüyüş yapıyorlar, hem de dalga sesleri eşliğinde çay içerek sohbet ediyorlar. Dalga sesleriyle huzur bulan Bayburtlular, nehrin önceki yıllarda taştığını şimdilerde ise su seviyesinin yeterli olduğunu belirttiler. Çoruh’a karşı arkadaşlarıyla birlikte çay içmeye gelen Kemalettin Demir isimli vatandaş, havaların biraz daha ısınmasıyla nehrin suyunun giderek yükseleceğini, debisinin artacağını belirterek, "Çoruh’un suyunun daha yüksek olduğu zamanlarda, su köprünün alt kısmına vururdu. Su köprüden taşardı, çarşı sele uğrardı. Şu an su seviyesi normal aşırı değil ancak kurumuş da değil. Yağmur sularıyla nehir beslendi, havalar biraz daha ısındıkça su seviyesi daha da çoğalır. Çoruh’a karşı çay içmeyi çok seviyorum. Benim işim çay içmek. Çoruh’un kenarı, temiz hava, suyun sesi bundan iyisi mi var? Çoruh’a karşı çay içmek sevdiğim bir aktivite, ben seviyorum. Nehir boyunca siz de insanları görürsünüz herkes Çoruh kenarında, genellikle Çoruh’a karşı oturuyorlar" dedi. Temiz havada rıhtımda çay keyfi yapan Orhan Çınar isimli Bayburtlu, "Dağdaki karların erimesinden dolayı, Nisan yağmurlarının yüksek yerlere yağmasından dolayı nehrimizin suları yükseldi. Biz de rıhtımda çay keyfi yapıyoruz. Çoruh kenarında hava almak, çay içip sohbet etmek benim için büyük bir zevk" diyerek konuştu. Bahar yağmurları ve kar sularıyla Çoruh’un debisinin arttığını belirten Adem Aka, "Yağan yağmurlar, kar sularının nehire karışması sonucu Çoruh’umuzun su seviyesi bayağı bir arttı. Önceki yıllarda suyun köprünün üzerinden taştığı zamanları da hatırlıyorum. Bu sene su seviyesi yüksek ama taşkına neden olmaz. Şu an Çoruh’un bu durumu ideal, su seviyesi bir hayli yüksek" ifadelerini kullandı. Su seviyesinin bir ay daha yükseleceğini tahmin eden Fatih Demirer isimli vatandaş ise, "Eriyen karlarla, yağmur sularıyla beraber kaynaklar çoğaldı, Çoruh Nehri’nin debisi yükseldi. Eskiden bu köprünün üzerinden suların taşarak taşkına neden olduğunu bizler iyi biliyoruz, hatırlıyoruz. Bu yükseliş hemen hemen bir ay daha devam eder. Mayıs ayından sonra sulama sezonu başlayınca biraz daha su seviyesi düşer. Bundan sonra yağışlarla beraber sel baskınları da olabilir" şeklinde konuştu.
Erzincan Annesini ayı yiyen ve ölmekten gazeteci tarafından kurtarılan keçi yavrusu büyüdü Erzincan’da yaklaşık 1 ay önce annesini ayı yiyen ve ölmekten gazetecinin sayesinde kurtulan oğlak büyüdü. Kendisini ziyarete giden gazeteciyle adeta hasret giderdi. Erzincan’ın Çağlayan beldesinden Munzur Dağlarına trekking yapmak için yaklaşık 2 bin metre rakıma çıkan Murat Aydemir ve beraberindeki arkadaşı doğadan gelen inleme sesi üzerine irkildi. Bir süre etrafa bakınan Aydemir, yarısı yenmiş kalan kısmı da toprağa gömülen keçiyi ve kış uykusundan uyanan ayının ayak izlerini gördü. Ayı tarafından öldürülen keçinin yanına giden Aydemir ve arkadaşı çalılıkların dibinden bir ses duymaları üzerine baktıklarında kısa bir süre önce dünyaya gelen keçi yavrusunu fark ettiler. Murat Aydemir, bitkin ve ölmek üzere olan keçi yavrusuna, şeffaf eldivenin parmak kısmını biberon gibi kullanıp içerisine ılık su ve şeker katıp süt niyetine içirdi. Bir süre sonra karnı doyan yavru keçi kendini toparladı. Sırt çantasına yavru keçiyi koyarak köye dönen Aydemir, keçinin sahibi olan Çağlayan Beldesinden Abdullah Anlar’a ulaştı. Munzur Dağından köye yaklaşık 2 saatlik yolu gazetecinin sırt çantası içerisinde gelen yavru keçi, kanguru yavruları misali çantayı barınağı gibi sahiplendi. Şirinliğiyle mutluluk kaynağı olan yavru keçi, dışarı çıkarıldığında dönüp dolanıp çantanın yanından ayrılmak istemedi. “O oğlak büyüdü” Murat Aydemir aradan geçen yaklaşık 1 ay sonra oğlağı görmek için Abdullah Anlar’ın ağılına gitti. Diğer oğlaklarla birlikte gayet sağlıklı görünen keçi yavrusu, hayatını kurtaran insana adeta vefa gösterisinde bulundu. Aydemir ile hasret gideren oğlak tebessüm ettirdi.