ASAYİŞ - 31 Ekim 2014 Cuma 16:34

‘Sokak ortasında tecavüz girişimi’ iddiası

A
A
A
‘Sokak ortasında tecavüz girişimi’ iddiası

Adana'da çocukları yüksek sesle konuştuğu için tartıştığı erkek tarafından sokak ortasında tecavüz girişimine uğradığını ileri süren Şükran Eser, "Utandığım için ve kocam duymasın diye sokak ortasında bana tecavüz edilmek istendiğini dahi söyleyemedim çok korktum" dedi.

Edinilen bilgiye göre, olay merkez Seyhan ilçesine bağlı Yeşilyurt Mahallesi'nde 28 Ekim 2014 günü meydana geldi. İddiaya göre Şükran Eser, Ömer Tuğra Eser (8) ve Güllü Naz Eser isimli çocuklarını okuldan aldıktan sonra bir arkadışına kahve içmeye girdi. Bir süre burada oturup kahve içtikten sonra eve gitmek için dışarı çıktı. Ancak çocukları gitmemek için annelerini ikna etmeye çalıştı.

Bu arada evin hemen yanında Tekel bayisi olan Murat K. (28) sesten rahatsız oldu. Şükran Eser
çocuklarıyla birlikte dışarı çıkınca Murat K. genç kadına, "Çocuklarına neden sahip çıkmıyorsun sabahtan beri ses yapıyorlar" diye bağırdı. Ancak genç kadın önce aldırmadı Murat K. birkaç kez daha bağırınca Şükran Eser dönüp, "Bana mı diyorsunuz beyefendi" deyince, Murat K. "Evet sana diyorum" diyerek kadına çocuklarının yanında vurup kaldırımda yere yatırdı. Daha sonrada gömleğinin düğmelerini açarak, "Seni s.." diye defalarca bağırıp bir taraftanda kadını darp etmeye başladı.

Bu arada kadın da kendini korumak için Murat K.'nın yüzünü tırnaklarıyla çizdi. Şükran Eser'in çocukları da annelerini kurtarmak için Murat K.'yı itmeye onu annelerinin üzerinden kaldırmaya çalıştı. Şoka giren kadın bağıramazken etraftaki vatandaşlar gelerek kadını Murat K.'nın elinden kurtuldu. Olay yerine hemen polis geldi. Genç kadını ve Murat K.'yı polis merkezine götürdü. Genç kadın burada verdiği ifadesinde Murat K.'yı tanımadığını çocukları ses yaptı diye kaldırımda kendisini darp ettiğini kendisinin de onun yüzünü çizdiğini söyledi. Geç kadın daha sonra adli tıp birimine giderek darp raporu aldı. Adli tıp birimi kadını hastanenin acil servisine sevk etti. Burada alınan raporda kadının gögüsünde, elinde, kafasında, burnunda, yüzünde ve bacağında darp sonucu yaralanma meydana geldiği belirlendi.

"ÇOK KORKTUM ŞOKA GİRDİM TECAVÜZ GİRİŞİMİ OLDUĞUNU SÖYLEYEMEDİM"
Şükran Eser, sokak ortasında tecavüz girişimine uğradığını ileri sürerek, "Çocuklarıma eve giderken biri çocuklarını sustur diye bağırdı. Bende önce bana dendiğini sanmayarak bakmadım. Sonra baktığımda adam üzerime gelip hareket ederek beni yere yatırdı. Sonra "seni s..." diye göğsümü açıp beni darp etti. Ben korkumdan çığlık bile atamadım. Çocuklarım beni kurtarmaya çalıştı. Etraftaki vatandaşlar gelip beni adamın elinden aldı. Ben şoka girmiştim kocam ve mahalleli duymasın diye utancımdan polise tacavüz girişiminde bulunduğunu söyleyemedim. Hala şoktayım çocuklarım o günden beri uyuyamıyor. Bu bana sokak ortasında yapıldı başkasına yapılmasın" diye ağladı.

"KADIN BENİ DARP ETTİ BEN HAREKET BİLE ETMEDİM"
Murat K. ise polise verdiği ifadede kadının kendisini darp ettiğini iddia ederek, "Adını sonradan öğrendimi Şükran Eser dükkanımın üzerindeki eve gelerek bir süre kaldı. Bu sürede çocukları çok gürlütü yaptı. Ben oları kibarca uyardım. O bana evden hakaret etti. Sonra evine giderken de 'sen önce karına sahip çık' dedi. Herkesin ortasında öyle söyleyince dükkana alıp konuşmak istedim. Bağırıp çağırmaya başladı. Beni boynumdan tutup tişörtümü yırttı. Sonra yere düştük ben ona hiç vurmadım o benim yüzümü çizdi. Ben ona hakaret bile etmedim o bana hakaretler savurdu" dedi.

KEMAL YİĞİT İNANÇ-FATİH KEÇE
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Siirt Siirt’te yapılıyor, İstanbul, İzmir, Mersin’de yoğun talep görüyor Siirt’te peynir sezonunun başlamasıyla birlikte yayla peynirine talep arttı. Vatandaşlar kilolarca koyun peynirini alarak kış hazırlığı yapmaya başladı. Siirt’te yapılan yayla peynirinin İstanbul, İzmir ve Mersin’de yoğun talep gördüğü belirtildi. Her yıl ilkbahar mevsimiyle birlikte göçerler tarafından yaylalarda üretilen Siirt’in yöresel peyniri, bu yıl da tezgahlardaki yerini aldı. Peynir sezonunun başlamasıyla birlikte satışların arttığını belirten peynirci Ahmet Toprakçı, "Peynir göçer peyniridir. Kışlık peyniri burada satıyoruz ve herkes kış için peynir alıyor. Kimi 50, 100, 150, 200 kilogram peynir alıyor. Bizim Siirt peyniri meşhurdur. Hepsi koyun peyniridir, göçerlerindir. Çemikari Pervari tarafından geliyor. Tabi şimdi havalar daha sıcak olmamış ama 20 gün 1 aya kadar bütün peynir satılıp biter" dedi. "İl dışından çok yoğun talep var" İl dışından da peynire yoğun talep olduğunu söyleyen Toprakçı, "İzmir’e, İstanbul’a, Ankara’ya, Mersin’e her yere gidiyor bu peynir. Bizim peynir bir numara çok kalitelidir. Kışlık herkes alıyor bunu. Biz de burada satıyoruz. Yayladan gelen peyniri biz buradan satıyoruz. Kışlık peyniri bazıları yer altına koyuyorlar, bazıları ise soğuk hava deposuna koyuyorlar. Şu anda kilosu 130 TL ama yaz ilerledikçe 200 TL’ye kadar da çıkabilir’’ şeklinde konuştu. Peynir almaya gelen Yasin Toprak, "Peyniri her sene alıyoruz. Market peyniri yenmiyor. Yazın alıp kışın yiyoruz. Fiyatı da 130 TL uygundur. Bu taze peynirdir. 20 veya 25 kilo alıyoruz. Yazın alıyoruz, kışın tüketiyoruz’’ diye konuştu.
İstanbul “Türkiye’deki üniversitelerin 73’ü kurumsal akreditasyona sahip” Yükseköğretim Kalite Kurulu (YÖKAK) tarafından düzenlenen “Uluslararası Kalite Güvencesi ve Akreditasyon Konferansı” Ankara’da gerçekleştirildi. Kongrenin açılış konuşmasını yapan YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, Türkiye’deki üniversitelerin 73’ünün kurumsal akreditasyona sahip olduğunu bildirdi. Özvar, 2027’ye kadar üniversitelerin tamamına yakınının akreditasyon sürecini tamamlamasını beklediklerini söyledi. Ana teması "Yükseköğretimde Kalitenin İçselleştirilmesi ve İyileştirilmesi" olan konferansın amacı, yükseköğretimde kalite güvencesi alanındaki bilimsel gelişmeleri, yenilikleri, deneyimleri ve farklı bakış açılarını bir araya getirmek olan “Uluslararası Kalite Güvencesi ve Akreditasyon Konferansı” düzenlendiği Hacı Bayram Veli Üniversitesi’nde tamamlandı. Türkiye’den ve dünyadan birçok bilim insanını, ulusal ve uluslararası akreditasyon kuruluşları temsilcilerini bir araya getiren kongrede yükseköğretimin geleceği tartışıldı, bildiriler sunuldu. Kongrenin açılış konuşmasını yapan YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, Türkiye’deki üniversitelerin 73’ünün kurumsal akreditasyona sahip olduğunu bildirdi. Özvar, 2027’ye kadar üniversitelerin tamamına yakınının akreditasyon sürecini tamamlamasını beklediklerini söyledi. “Yetkilendiren 24 ulusal ve 13 uluslararası akreditasyon kuruluşu var” Program bazındaki akreditasyonların YÖKAK tarafından yetkilendirilen 24 ulusal ve 13 uluslararası akreditasyon kuruluşu tarafından yürütüldüğünü hatırlatan Özvar, “Mevcut durumda yükseköğretim sistemimizde akreditasyondan geçen programların sayılarının artmasını beklediğimizi ifade etmek isterim" diye konuştu. “En önemli konulardan biri öğrencilerin beklentileri” Konferansın açılış konuşmacılarından bir diğeri ise Avrupa Yükseköğretimde Kalite Güvencesi Birliği (ENQA) Başkan Yardımcısı Doris Herrmann oldu. Herrmann, “Avrupa’da eğitim standartlarını ve yönergelerimizi güncelliyoruz. Eğitimde reformlar yapacağız. 2027 yılında yeni eğitim standartlarını yayınlamayı amaçlıyoruz. Mayıs ayında Avrupa eğitim bakanları Tiran’da toplanıyor. Yükseköğretim alanında 2030 yılına kadar yaşanacak gelişmeler hakkında bilgilendirileceğiz. Altı çizilen en önemli konulardan biri, üniversite öğrencilerinin beklentileri, yaşantıları ve sosyal hayatları” şeklinde konuştu. “Gerçek performanslar daha doğru şekilde değerlendirilebilir” Kongreye “Yükseköğretimde Kalitenin Tamamlayıcı Haritası: Eksik Veriler ve Değerlendirme Stratejileri” başlıklı, İstanbul Beykent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Volkan Öngel ile hazırladığı bildiri ile katılan akademisyen Dr. Gözde Bozkurt, Yükseköğretim Kalite Kurulu resmi internet sitesinde paylaşılan Gösterge Değerlendirme Raporunu inceledi. Üniversitelerde eksik veriler olduğu sonucuna varan Bozkurt, “Eksik veriler dikkate alınarak daha etkili ve bilgi temelli kararlar alınabilir. Bu da Yükseköğretim kurumlarının gerçek performanslarını daha doğru bir şekilde değerlendirmesine ve kaliteyi artırmak için daha etkili stratejiler geliştirmesine yardımcı olacaktır” ifadelerini kullandı. Kongrede ayrıca kurumsal akreditasyon almaya hak kazanan üniversitelerin rektörlerine ise belgeleri teslim edildi. Akreditasyon belgelerini İstanbul Beykent Üniversitesi adına Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Kazım Sarı aldı.