POLİTİKA - 03 Mayıs 2022 Salı 17:01

Sosyolog Adem Palabıyık: 'Gezi Parkı olayları amacına ulaşsaydı, 15 Temmuz FETÖ darbe girişimi başarılı olacaktı'

A
A
A
Sosyolog Adem Palabıyık: 'Gezi Parkı olayları amacına ulaşsaydı, 15 Temmuz FETÖ darbe girişimi başarılı olacaktı'

Sosyolog Doç. Dr. Adem Palabıyık, Gezi Parkı olayları, 6-7 Ekim kargaşası ve 15 Temmuz FETÖ darbe girişimi arasında sıkı bir ilişkinin olduğunu ve hem Gezi’deki hem de 6-7 Ekim’deki başarısızlığın 15 Temmuz FETÖ darbe girişimi ile telafi edilmek istendiğini belirterek, “Gezi Parkı olayları amacına ulaşsaydı, 15 Temmuz FETÖ darbe girişimi başarılı olacaktı. Çünkü Gezi Parkı, 6-7 Ekim ve 15 Temmuz bir zincirin üç halkasıdır” dedi.

Doç. Dr. Adem Palabıyık, 15 Temmuz FETÖ darbe girişimi ve Gezi olayları arasındaki ilişkiye dair İHA'ya yaptığı açıklamada, Gezi olayları ile FETÖ arasında en başından beri görünmez bir ittifak olduğunu ve FETÖ’nün hem yurt içinden hem de yurt dışından Gezi olaylarını fiili olarak desteklediğini ifade etti. Palabıyık, “Osman Kavala, sadece Gezi olayları için değil aynı zamanda FETÖ için de önemli isimlerin başında gelmektedir. Çünkü FETÖ’nün yurt dışı yapılanmasının en fazla desteklediği isimler arasında yer almıştır.

Hatta şu an FETÖ’nün yurt dışındaki temsilcileri Osman Kavala için her türlü girişimi yapmaya çalışmaktadır. Özellikle ABD ve Alman medyasının kışkırtılmasının arkasında FETÖ’nün olduğunu biliyoruz. Şurası açıktır ki, Gezi, 6-7 Ekim olayları ve 15 Temmuz FETÖ darbe girişimi birbirleri ile açıkça ilişkilidir.

Her bir olayın başarısızlığı diğer girişimi tetiklemiştir. Aslında bu süreç bir zincirdir ve temel amaç ülkeyi kaosa sürükleyerek Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hem ulusal hem de uluslararası arena da zor durumda bırakmak ve AK Parti’yi ortadan kaldırmaktı. Çünkü Gezi Parkı olaylarında halk ayaklanmasına çağrı yapıldı, 6-7 Ekim’de Kürt halkının ayaklanmasına çağrı yapıldı ve PKK’dan destek istendi, ayrıca 15 Temmuz’da da hain darbecilere çağrı yapıldı. Eğer Gezi Parkı olayları amacına ulaşsaydı, 15 Temmuz FETÖ darbe girişimi başarılı olacaktı. Çünkü Gezi Parkı, 6-7 Ekim ve 15 Temmuz bir zincirin üç halkasıdır” dedi.

Sosyolog Adem Palabıyık: 'Gezi Parkı olayları amacına ulaşsaydı, 15 Temmuz FETÖ darbe girişimi başarılı olacaktı'

“Gezi Parkı da, 6-7 Ekim de, 15 Temmuz darbe girişimi de aynı amaca hizmet ediyor”

“Halkımız kaostan yana değil huzur ve demokrasiden yana olmayı ve liderinin peşinden gitmeyi tercih etmişti” diyen Sosyolog Palabıyık, şöyle devam etti:

“Gezi parkı olayları, 6-7 Ekim olayları ve 15 Temmuz FETÖ darbe girişimi aynı amaçlara hizmet etmektedir. Bir zincirin üç halkası olan olaylar, ülkemizin bağımsızlığına yönelik atılacak negatif adımlardı. Çünkü her üç olayda da devletin bekası tehlikeye düşürülecekti. Sokakların özellikle 60’lı, 70’li ve 80’li yıllardaki gibi kaosa büründürülmesi ve ideolojik çatışmaların yaşanması için uygun hale getirilmesi amaçlanmıştı. Gezi olaylarında sivil halk, 6-7 Ekim olaylarında PKK destekli kargaşa ve 15 Temmuz’da da hain askeri operasyonlarla kaos oluşturulmaya çalışıldı.

Gezi olaylarında Osman Kavala, 6-7 Ekim olaylarında Selahattin Demirtaş ve 15 Temmuz darbe girişiminde ise Fetullah Gülen kahraman yapılmaya çalışıldı. Her üç olayda da amaç aynıydı ve her üç olay da benzerlik içermekteydi.

Erdoğan karşıtlığı üzerinden meşrulaştırılmaya çalışılan kaos girişimleri, halkımız sayesinde başarısızlığa uğradı. Çünkü halkımız da geçmişten itibaren darbe kavramına ait bir toplumsal hafıza oluşmuştu ve bu habitus, halkımızın sokaklara sahip çıkmasıyla neticelendi. Halk, kaos istemiyordu ve darbe süreçlerinin acısı hala unutulmamıştı. Gezi olaylarını organize edenler, 6-7 Ekim olaylarını da organize etmeye çalışmıştı. Bu süreçte de başarısız olanlar bu defa da 15 Temmuz FETÖ darbe girişimini başlatmak istedi fakat yine başarılı olamadı. Halk, en başından beri başkumandanının yanında durdu.

Önemli bir sosyolojik çıkarım da, halkımızın bu tür vakalar karşısında artık bilinçlenmiş olmasıydı. Halkımız kaostan yana değil huzur ve demokrasiden yana olmayı ve liderinin peşinden gitmeyi tercih etmişti. Halkımız, Mısır gibi olmayı reddetti.”

Vahit Olcay
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Denizli Şoförler ve Otomobilciler Esnaf Odasında Semerci istikrarı Denizli Şoförler ve Otomobilciler Esnaf Odası Başkanı Köksal Semerci, üyelere sağlanan imkanlarının devamlılığı ve Denizli Şoförler ve Otomobilciler Odasındaki 3 dönemlik istikrarı sürdürmek için yönetimiyle birlikte yeniden göreve talip olduklarını belirtti. Denizli Şoförler ve Otomobilciler Esnaf Odasında 3 dönemi geride bırakan Başkan Köksal Semerci ve yönetimi, 11 Ocak 2026 tarihinde mülkiyeti Denizli Şoförler ve Otomobilciler Esnaf Odasına ait olan eski adıyla Vera Düğün Salonunda yapılacak olan seçim de 4. dönem için 3 bin 86 üyesi ile seçime hazır olduklarını belirtti. 1984-2003 yılları arasında Denizli Şoförler ve Otomobilciler Odasında Muhasebe Müdürü ve Genel Sekreter, 2014 yılından bu yana ise başkanlık görevine devam eden Başkan Köksal Semerci, aynı zamanda Türkiye Şoförler ve Otomobilciler Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi ile Denizli Esnaf Kefalet Kredi Kooperatifi Başkan Yardımcılığı görevlerini de görevlerini başarıya sürdürüyor. Denizli Şoförler ve Otomobilciler Esnaf Odası Başkanı Köksal Semerci, taksici, minibüsçü, nakliyeci, kamyoncu, kurye, araç kiralama ve galericilik yapan 3 bin 86 oda üyesinden 4 dönem için tam destek aldıklarını belirtti. Üyeleri tarafından sevilen, oda yöneticiliğin her biriminde görev yapmış olan Başkan Köksal Semerci, aynı zamanda yürüttüğü Esnaf Kefalet Kredi Kooperatifi Başkan Yardımcılığı ile Türkiye Şoförler ve Otomobilciler Federasyonu Yönetim Kurulu Üyeliği görevleri ile oda üyelerinin temsil yetkisi haklarını elinde bulundurduklarını, bundan önce olduğu gibi bundan sonra ki dönemde de tüm üyelerinin haklarını korumak ve en iyi şekilde temsil etmek için gayret edeceklerini kaydetti. Üyelere sağlanan imkanlarının devamlılığı, Denizli Şoförler ve Otomobilciler Odasının gücünü kaybetmemesi için yeni döneme aday oldukları ifade eden Başkan Semerci, 11 Ocak 2026 tarihinde Vera Düğün Salonunda yapılacak olan genel kurula tüm üyelerini beklediklerini ifade etti.
Adana HAVAMAŞ, 2026 için hazır 2025 yılında 1 milyon 200 bin yolcuyu havalimanına taşıyan HAVAMAŞ’ın, 2026 yılı içinde yeni destinasyonlar ve yeni araç filosuyla güvenle hizmet vermeye devam edeceği belirtildi. Türkiye’nin gökyüzüne açılan 58. kapısı olan Çukurova Uluslararası Havalimanı’nın yolcu taşımacılığını yapan HAVAMAŞ, modern araç filosu, deneyimli sürücü kadrosu ve yolcu güvenliğini önceleyen hizmet anlayışıyla faaliyetlerini sürdürüyor. 2025 yılında yaklaşık 1 milyon 200 bin yolcuyu Adana, Mersin, Niğde, Nevşehir, Osmaniye ve Hatay’dan güvenle Çukurova Uluslararası Havalimanı’na taşıyan firma, 2026 yılında da yeni araç filosuyla güvenle hizmet vermeye devam edecek. "Çukurova ilçesinden artık HAVAMAŞ otobüslerimiz hareket edecek" Konuyla ilgili HAVAMAŞ Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Polat, İhlas Haber Ajansı’na açıklamalarda bulundu. Polat, "2025 yılı bizler için iyi geçti. Ticari taksilerimiz, VIP araçlarımız ve otobüslerimiz ile hizmet vermekteyiz. 2026 yılı için hem yeni araçları destinasyonlarımıza ekleyeceğiz. Adana’nın Çukurova ilçesinden de artık HAVAMAŞ otobüslerimiz hareket edecek. Güzergah başvurularımız yapıldı. Birkaç tanesi onaylandı. Zamanla geri kalan destinasyonlar da onaylanacak ve vatandaşlarımız artık daha çabuk havalimanına ulaşacak" ifadelerini kullandı. Ayrıca Polat, https://havamas.com/ adresinden yolcuların kolaylıkla bilet alıp belirtilen saatte, belirtilen durakta olmasının yeterli olacağını, ayrıca havalimanı içerisindeki KİOSK’lar aracılığıyla da kolaylıkla biletlerini alabileceklerini belirtti.
İstanbul Yanlış kanın telafisi yok: Uzmanlardan sıfır hata uyarısı ‘Damardan Damara Kan Transfüzyonu’ konferansı, İstanbul’da gerçekleştirildi. Kanın tek kaynağının insan olduğunun vurgulandığı konferansta; gönüllü kan bağışı, hasta kanı yönetimi ve transfüzyon güvenliği ele alındı. Kan transfüzyonunun hayati önemine dikkat çekmek amacıyla düzenlenen "Damardan Damara Kan Transfüzyonu" konferansı, BHT CLINIC İstanbul Tema Hastanesi’nde gerçekleştirildi. Alanında uzman hekimler, hemşireler ve sağlık teknikerlerinin katıldığı konferansta, kanın akılcı kullanımı ve yanlış transfüzyonun geri dönüşü olmayan sonuçları vurgulandı. Konferansa; Prof. Dr. Mustafa Zahir Bakıcı, Dr. Öğr. Üyesi Cengiz Uzun, Dr. Öğr. Üyesi ve Başhekim Ajlan Kasabalıgil, Uzm. Dr. İlhan Birinci ile çok sayıda hemşire ve sağlık teknikeri katıldı. "Kanın tek kaynağı insan" Türkiye Kan Merkezleri ve Transfüzyon Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Hülya Bilgen, ameliyatlardan organ nakillerine kadar sağlık hizmetlerinin her aşamasında kana ihtiyaç duyulduğunu belirterek gönüllü ve karşılıksız kan bağışının önemine dikkat çekti. "Bu konuda tek kaynak insan. Bu yüzden kan bağışı çok önemli. Herkesi gönüllü ve karşılıksız şekilde kan bağışçısı olmaya davet ediyoruz" dedi. "Hasta kanı yönetimi hayat kurtarıyor" Dr. Bilgen, kanın gereksiz ve kontrolsüz kullanımının ciddi riskler taşıdığını belirterek bireylerin kendi kan değerlerini takip etmesinin ve hastanelerde hasta kanı yönetimi anlayışının benimsenmesinin hayati önem taşıdığını ifade etti. Bilgen, "Kimse kansız gezmemeli. Kan sayımı yapılmalı, eksiklikler tedavi edilmeli. Böylece ihtiyaç halinde başka birinin kanına bağımlılık azalır" uyarısında bulundu. "Yanlış kanın telafisi yok" Transfüzyon süreçlerinde sıfır hata ilkesinin altını çizen Bilgen, yanlış kan verilmesinin ölümcül sonuçlara yol açabileceğini söyledi. Bilgen, "Yanlış kanın geri dönüşü olmaz. Bu nedenle transfüzyon, sıfır hatayla yürütülmesi gereken en riskli alanlardan biridir" diyerek sözlerini sonlandırdı.