POLİTİKA - 20 Ekim 2020 Salı 10:50

TBMM Başkanı Mustafa Şentop: 'Minsk Grubunun beyin ölümü gerçekleşmiştir'

A
A
A
TBMM Başkanı Mustafa Şentop: 'Minsk Grubunun beyin ölümü gerçekleşmiştir'

TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Ermenistan askerleri, masum sivil insanları katletmeye, sivil hedeflere saldırmaya devam ediyor. Minsk Grubunun beyin ölümü gerçekleşmiştir”dedi.

TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Azerbaycan Meclisi’nde konuştu. Şentop, “Sizleri en kalbi duygularımla, hürmetle, muhabbetle selamlıyorum. Güzel Türkçemizde ‘Önce selam, sonra kelâm’ derler. Ben de evvelâ üzerimdeki selamları sizlere iletmek istiyorum. İlk olarak, 1990’ların başından itibaren Karabağ davasına sahip çıkan, bugün de Azerbaycan’ın haklı mücadelesine var gücüyle destek veren Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın muhterem heyetinize ve bütün Azerbaycan’a selamlarını getirdim. Karabağ toprağının ait olduğu ellere geçmesi için dua eden, Azerbaycan’ın acısını yüreğinde hisseden, sevincini kendi sevinci sayan ve Nuri Paşa’nın şahs-ı manevîsini yüreğinde taşıyan aziz milletimizin selamlarını getirdim. 100 yıl önce, vatanımızın bir kısmı işgal altındayken ‘Ya istiklâl Ya ölüm’ şiarıyla harekete geçen, milletimizin azim ve kararlılığına istinad eden Millî Mücadele’nin karargahı Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin desteğini, duasını, selâmını ve zafere kadar birlikte hareket etme iradesini getirdim. Bu iradenin bir tezahürü olarak şu anda bu Yüce Meclis’te, Azerbaycan’ın haklı davasına ve şanlı mücadelesine destek veren farklı partilerden milletvekili arkadaşlarımızla birlikte bulunuyoruz. Sizi temin ederim ki, bu yıl açılışının 100’üncü yıl dönümünü idrak ettiğimiz Türkiye Büyük Millet Meclisimizin mensuplarının kahir ekseriyeti, şu an, bu salonda bulunmayı canı gönülden istemektedir. İnşallah bütün milletvekillerimizin hazır bulunacağı o büyük içtimaı, iclası, işgalden kurtarıldıktan sonra hep birlikte Karabağ’da yapalım. Hülâsa, milletimizin "Bir Kere Yükselen Bayrak Bir Daha Yere İnmez " diyerek Azerbaycan’ın istiklal ve hürriyetine hayatlarını adayan büyük liderler Mehmet Emin Resulzade ve Haydar Aliyev’in kutlu hatıralarına tazim ve hürmetlerini getirdim. Milli istiklalin habercisi, Karabağ’ı “Anne” bilen, büyük şair Bahtiyar Vahapzade’nin de dediği gibi bir ananın iki oğlu, bir emelin iki kolu, bir millet iki devlet, aynı arzu aynı niyet, birdir bizim her halimiz diyerek sevincimizi olduğu gibi melalimizi de paylaşmaya geldim. Öncelikle, 12 Temmuz’da başlayıp 27 Eylül sabahından itibaren iyice şiddetlenen, Ermenistan’ın yönettiği terör çeteleri eliyle kardeş Azerbaycan’a yönelen saldırılardan büyük bir üzüntü duyduğumu ifade etmek isterim. Bu vesileyle, Ermenistan saldırılarında şehadete yürüyen bütün kardeşlerimizi rahmetle anıyor, yaralılarımıza Cenab-ı Hak’tan acil şifalar niyaz ediyorum. Geçmişten bugüne vatanları uğruna can veren, cefa çeken tüm balalarımızı, bacılarımızı ve yiğitlerimizi ihtiram ve hayır ile yâd ediyorum. Aziz Azerbaycan halkına başsağlığı ve sabırlar diliyorum.Bu meşakkatli vakitlerde maslahatlaşmak, istişare etmek için yaptığınız davet ile bana yüce Meclisinize hitap etme şerefini verdiğiniz için en kalbi şükranlarımı sunuyorum. Hürmetli kardeşlerim, Kadim topraklarınızın beşte birinin işgal altında olduğu, bir milyondan fazla kardeşinizin ocaklarını, yuvalarını terk etmek zorunda kaldığı otuz yıl geçirdiniz, otuz yıl geçirdik. İstiklalinizin tadını dahi doyasıya yaşayamadınız. Ancak Cenab-ı Hakk’ın Yüce Kur’an’da buyurduğu gibi, “Gevşeklik göstermeyin, üzüntüye kapılmayın. Eğer inanmışsanız, üstün gelecek olan sizsiniz.” Türkiye de bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da haklı davasında ve vatan savunmasında can kardeşlerinin yanında yer alacaktır. Türkiye ve Azerbaycan, dünyada başka iki ülke arasında benzeri olmayan yakın bir ilişkiye sahiptir. “Tek millet, iki devlet” düsturu sadece bir slogan, sadece tarihî bir tespit değildir; aynı zamanda diplomasiden sahaya her alanda Türkiye - Azerbaycan ilişkilerine istikamet veren, yaşayan, canlı bir ilkedir. Bu irade, gelişmelerin her aşamasında başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere hepimiz tarafından açık bir şekilde ifade edilmiştir. 28 Eylül Pazartesi günü Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan dört siyasi partimizin imzasıyla yayınlanan bildiride bu kararlılık bir kez daha ortaya konulmuştur. Meclis olarak Azerbaycan’ın yanında olduğumuzu tüm dünyaya ilan ettik. Ermenistan’ın bir an önce işgal ettiği Azerbaycan topraklarından çıkmasının, komşularına saldıran ve bölge barışını tehdit eden bir ülke olarak hareket etmekten vazgeçmesinin zaruretini bir kez daha haykırdık. Bildiriye imza atan partilerimizi temsilen milletvekillerimiz, sizlerle olan duygudaşlıklarını ve desteklerini bir kez de şahsen, yüz yüze ifade etmek için bugün aranızda bulunuyorlar. Azerbaycan halkının güçlü iradesinin muhterem temsilcileri, Yıllardan beri Kafkasya’da barışın ve huzurun en büyük düşmanı olan, başta Birleşmiş Milletler ve diğer bazı uluslararası örgütlerin kararlarına rağmen işgal ettiği topraklardan çıkmayan, işgali ve terörü tam bir devlet politikası haline getiren Ermenistan; işgal ve katliam şeceresine yeni bir halka eklemiş, sivilleri ve masumları öldürmeyi bir devlet politikasına dönüştürmüştür. Bu terör devleti, uluslararası hukuk tabiriyle bu haydut devlet, Moskova’da insani saiklerle alınan ateşkes kararına rağmen sivilleri hedef alan saldırılarını sürdürdü. Pazar yerlerini, sokakları, evleri hatta cenaze definlerini dahi bombalamaya devam etti, masumların canına kastetti” dedi.

“Ermenistan askerleri, masum sivil insanları katletmeye, sivil hedeflere saldırmaya devam ediyor”

Ermenistan’ın sivilleri hedef almaya devam ettiğini belirten Şentop, “Gücü kahraman Azerbaycan askerlerine karşı koymaya yetmeyen, cephede kahraman Azerbaycan ordusu karşısında ardına dahi bakmadan kaçan, Ermenistan askerleri, masum sivil insanları katletmeye, sivil hedeflere saldırmaya devam ediyor. Şu nokta açıkça herkes tarafından bilinmelidir ki, doğrudan sivilleri hedef alan bu saldırılar, tek bir ifadeyle “savaş suçudur. O zaman şimdi tüm dünyaya sormak lazım, aldığınız tüm kararları yok sayan bu saldırıları yargılamayacak da neyi yargılayacaksınız, neyi lanetleyeceksiniz? Sağır mısınız, kör müsünüz, lâl mısınız? Kulağınızı asmasanız da, gözünüzü bağlasanız da, dilinizi ısırsanız da; şu hakikatten asla kaçamayacaksınız: Ermenistan, artık bölgesel, hatta global bir sorundur. Global bir sorun haline gelen bu terör devleti politikaları önlenmez ise, bir başka deyişle, doğrudan veyahut dolaylı bir şekilde desteklenmeye devam edilirse, bu durum sadece bölgeyi bir ateş çemberine çevirmekle kalmayacak, Kafkasya’nın komşusu olan tüm ülkeleri de tehdit eder hale gelecektir. Bu itibarla, eğer barış yolunda samimi iseler, Ermenistan’ın ipini elinde tutanlar, Ermenistan’a yıllardır adeta kol kanat gerenler, bu tehlikeli oyunu durdurmalı, masumları öldüren bu haydut devlete arka çıkmaktan vaz geçmelidir. Hak ve adalet yerini bulmadıkça çözüm üretemezsiniz. Dolayısıyla Kafkasya’da çözümsüzlük, Ermenistan’ın Dağlık Karabağ ve çevresindeki şehirlerde işgali sürdükçe devam edecektir” dedi.

“Ermenistan’a kol kanat gerenler bilmelidir ki orta ve uzun vadede onlar bu haydut devlete verdikleri destekten ötürü büyük zarar göreceklerdir”

Ermenistan’a destek verenlerin büyük zarar göreceğini beliren Şentop, “Anlaşmazlık, çözümsüzlük ve istikrarsızlığın kendilerine menfaat sağladığını ve kendilerinin bölgedeki rolünü artırdığını düşünerek hamleler yapanlar, Ermenistan’a payanda olanlar yanılmaktadır. Yangına körükle gidenler bir gün aynı ateşten muhakkak nasibini alacaktır. Bugün, Kafkasların ve bölgemizin yeniden barışa ve huzura kavuşması ancak ve ancak Ermenistan’ın işgal ettiği Azerbaycan topraklarını derhal terk etmesiyle mümkündür. Bunun dışındaki tüm teklifler, tüm telkinler ve tüm sözde çözüm önerileri Ermenistan'ı şımartmaya devam edecektir. Bu itibarla, bölgede nüfuz sahibi tüm ülkelerin, Ermenistan’ı aleni veya gizli bir şekilde kollamak yerine, gerçekçi ve adil çözüm yöntemlerini devreye sokmaları gerekmektedir. Ermenistan’a kol kanat gerenler bilmelidir ki orta ve uzun vadede onlar bu haydut devlete verdikleri destekten ötürü büyük zarar göreceklerdir. Ermenistan da hiçbir zaman aklından çıkarmamalıdır ki, “büyük ağabeyleri” onun arkasında durmaya uzun süre devam edemeyecektir. Bu bölgede komşularıyla başbaşa kalacağı günler uzak değildir.Tüm dünya da şu hakikati idrak etmelidir ki; Ermenistan sahada veya masada kimden ne destek alırsa alsın, Azerbaycan, işgal edilen topraklarının her karışından ve her santiminden, bu işgalci terör devletini kovmaya muktedirdir. Ve Cumhurbaşkanı Muhterem İlham Aliyev’in de ifade buyurduğu gibi; “Azerbaycan’ın bir 30 yıl daha bekleyecek zamanı yoktur” diye konuştu.

“Minsk Grubunun beyin ölümü gerçekleşmiştir”

Minsk Grubunun beyin ölümünün gerçekleştiğini açıklayan Şentop, “Aziz milletvekili arkadaşlarım, kardeşlerim, biraz önce de dile getirdiğim gibi, uluslararası camia ikircikli tavırlardan, ikiyüzlü yaklaşımlardan artık vazgeçmelidir. Demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğünü tekellerinde tutma ve barışın tek hamisi olma iddialarıyla ahkâm kesmekten geri durmayan uluslararası örgütler artık kararlarının ve beyanlarının namusunu korumak zorundadırlar. Birleşmiş Milletlerin 1993’te dört kararı var. Ermenistan ordusunun işgal ettiği topraklardan derhal, şartsız ve tam olarak çekilmesi talep edilen bu kararları Erivan yönetimi şimdiye kadar hiçe saydı. Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı bünyesinde Amerika, Fransa ve Rusya’nın eş başkanlığını yaptığı Minsk Grubu sorunu çözmek yerine, adeta çözümsüzlüğe mahkûm etti. Konu Ermenistan’ın uzlaşmaz ve şımarık tavırları sebebiyle otuz yıldır adeta kangrene dönmüş durumda. Minsk Grubu sorunu çözme konusunda şimdiye kadar hiçbir irade göstermedi. Üstelik Birleşmiş Milletler Şartının 51. maddesinden, meşru müdafaadan bihaber olan bu eşbaşkanlardan biri, açıklama yaparak Azerbaycan ve Türkiye’yi, Azerbaycan vatanının parçası olan Dağlık Karabağ’a saldırmakla itham etti. Durum buysa, kendisinin de başka örgütlere yakıştırdığı ifadelerle, şunu söylemekten imtina etmemek lazım “Minsk Grubunun beyin ölümü gerçekleşmiştir. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi de Ermenistan’ın ihlalleri ve saldırganlıklarına yer verdiği kararlar almıştır. Kurulan ama Ermenilerin karşı koymasıyla çalışamayan, bölgeyi inceleyemeyen komisyonlar olmuştur. Buna rağmen bazı devletler Ermenistan’a hoş görüden vazgeçmemişlerdir. Sonuç olarak, suret-i haktan gözüken bu kararları mihenge vurunca, içi hep boş çıkmıştır. Uluslararası camia beyanlarının gereğini yerine getirmemektedir. Dolayısıyla, Ermenistan geçmişte işlediği cürümlerin bedelini ödememiş olmanın şımarıklığıyla, fırsatını buldukça yeniden Azerbaycan topraklarına saldırıyor. Ancak, bu defa hiç beklemediği bir tepkiyle karşılaştı; kahraman Azerbaycan ordusu Ermenistan’ın saldırılarına cevap vermek ve Karabağ’ı işgalden kurtarmak için hızla harekete geçti, şu ana kadar Karabağ’daki pek çok yerleşim yeri işgalden kurtarıldı. İnşallah tamamı da kurtarılacaktır. Uluslararası camiada ise yine varlık gayesini inkâr edercesine, uluslararası hukuktan kaynaklanan meşru müdafaa haklarını kullandığı için neredeyse Azerbaycan’ı suçlayanlar oldu. Azerbaycan’ın haklı mücadelesine halel getirecek ithamlarda bulunan devlet başkanları oldu. Bu noktada net bir şekilde vurgulamak isterim ki; dış politikadaki hayalleri ile ulaşabilecekleri gerçekçi hedefler arasında derin uçurumlar ve tezatlar olan bu siyaset çaylaklarının ve onların cüce akıllı piyonlarının çaldığı karalar, ne Türkiye’nin ismetli ve izzetli duruşuna ne de Azerbaycan’ın şerefli mücadelesine leke düşürebilir. Yine uluslararası camiadan çözüm ve ateşkes çağrıları yükseldi. Bu çağrılar samimiyse, öncelikle Ermenistan’ın çözüme yönelik önerisini net bir şekilde ortaya koyması sağlanmalıdır. Zira, Azerbaycan her zaman çözümden yana olmuştur ve talebi bellidir. Ermenistan işgal ettiği topraklardan derhal, şartsız ve tam olarak çekilmeli; saldırganlıktan vazgeçmelidir. Bu talep, Birleşmiş Milletler kararlarındaki hükümlerden ne eksik ne de fazladır. Şüphesiz hiçbir devlet boşu boşuna savaşmak istemez. Barışta tüm taraflar için bereket ve huzur vardır. Ancak, vatan savunması söz konusu ise savaş meşrudur, elzemdir” diye konuştu.

“Yılanın aynı yerden bir kez daha ısırmasına izin vermeyecektir”

Azerbaycan’ın haklı davasına vurgu yapan Şentop, “Tarihin engin tecrübesinden damıtılarak ifadesini bulan “Bu mesel ile bulur cümle düvel fevz-ü felâh; Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-ü salâh.” şiarını terk etmesini de Azerbaycan devletinden kimse bekleyemez. Azerbaycan devletinden ve halkından bir yanağına tokat atıldığında diğerini çevirenlerden olmasını kimse bekleyemez. Azerbaycan devleti ve halkı, kimsenin hakkına göz koymayacağı gibi kimsenin de kendisinin hakkına göz koymasına müsaade etmeyecek; yılanın aynı yerden bir kez daha ısırmasına izin vermeyecektir. Muhakkak biz de düğümlerin kılıçla çözülmesinden yana değiliz. Lakin, sükûnet dönemlerinde uzanan elleri havada bırakıp sadece süngülerin ucunun göğe kalktığını görünce, masalarda oturacak sandalye arayanlar ve onların dillerinden sâdır olan kaypak ifadeler, Azerbaycan Türkünün hürriyet ve istiklal iradesine ipotek koyamaz; Azerbaycan toprakları üzerinde kimse ameliyat yapamaz. Tarihin akışının değişmeye başladığı günlerden geçiyoruz. Savaşlar, çatışmalar, katliamlarla geçen 20. yüzyılın siyasi, hukuki ve ekonomik dengeleri ortadan kalktı. Bu dönemin istikrarsızlıklarına çözüm üretmek üzere ortaya çıkan kurumlar işlemez, işlev görmez hale geldi. Uluslararası kurumlar ve tezleri, bütün bir dünya ve insanlık için iddia ettikleri barış, asgari refah ve insanca yaşama şartlarını üretemedi. Çifte standartla hareket etme hastalığına düçar olan bu kurumların sahte çıkışları artık çok daha göze batar hale geldi. Bazı ülkelere Birleşmiş Milletler kararlarına uymadıkları için müdahale edilirken, onlarca Birleşmiş Milletler kararını tanımayan, dünya ile alay edercesine bu kararları ihlal eden Ermenistan gibi bazı ülkelere kimse sesini çıkartmadı. Bu tür çifte standartlı yaklaşımlar uluslararası kuruluşların ve zeminlerin güvenilirliğini aşındırmış ve sonunda tüketmiştir. Daha önce de birçok konuşmamda, uluslararası zeminlerin ve örgütlerin yeniden gözden geçirilmesinin zaruretine, uluslararası örgütlerin bir kısmının, özellikle de Birleşmiş Milletlerin, kuruluş amaçlarında öngörülen misyonu yerine getirmekten çok uzakta olduğuna dikkat çekmiştim. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan bu durumu, ‘Dünya Beşten Büyüktür’ itirazıyla ifade etmiş ve bu itiraz, dünyada haklı ve büyük bir tesir uyandırmıştır. Uluslararası siyaseti ve global dengeleri, var olmayan bir dünyanın eskimiş örgütleriyle sağlamak artık mümkün değildir. Bugün artık ayan beyan ortaya çıkmıştır ki, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin de diğer uluslararası örgütlerin de yapısal reformlara ihtiyacı vardır. Dünya, insanlık yeni arayışlar içindedir. Uluslararası siyasette, uluslararası hukukta, uluslararası ticarette ve ekonomide yeni bir düzen talep eden sesler her gün daha gür çıkmaktadır. Çifte standarttan uzak, sadece bir kaç devletin değil bütün devletlerin egemen eşitliğine dayanan, sadece belli ırktan ve inançtan olanların değil, bütün insanların eşitliğine inanan, asgari refah ve insanca yaşama şartlarını bütün bir dünya için benimseyen bir paradigma ile yeni bir dünyanın kurulması gerekiyor. Biz Türkiye olarak, bütün dünya halklarının arzu ettiği böyle bir dünyanın çok yakında kurulacağına inanıyoruz. Bunun için her platformda sesimizi yükseltiyoruz. Bütün devletlere ve halklara çağrımızı, her platformda yapıyoruz. Mevcut dünya, çifte standartlı ve adil olmayan uluslararası düzen sürdürülebilir değildir” ifadelerini kullandı.

Asya kıtasının siyaset ve ekonomide yükselen güç olduğunu belirten Şentop, “Dünya’nın jeopolitik ve ekonomik ağırlık merkezi hızla Asya’ya kayıyor. Asya kıtasının her bölgesinde etkileyici bir kalkınma ve gelişim süreci yaşanıyor. Nitekim Asya kıtasının global siyaset ve ekonomide yükselen güç olması nedeniyle 21. yüzyıl “Asya Yüzyılı” olarak adlandırılıyor. Asya ve Avrupa kıtalarının ayrılmaz bir parçası olan Türkiye de kendi içinde ve büyük Avrasya coğrafyasında sürmekte olan kapsamlı dönüşüme uygun bir şekilde yakın bir zamanda “Yeniden Asya” başlığıyla bir girişim başlatmıştır. Türkiye - Azerbaycan işbirliği bu yeni perspektiflerin öncüsü konumundadır. Şüphesiz, Modern İpek Yolu’nun canlandırılması bölgelerimizin refahı ve kalkınmasına ciddi ivme kazandıracaktır. Uzun süredir öncülüğünü yapmakta olduğumuz Hazar Geçişli Doğu-Batı Orta Koridoru girişimimiz de bu anlayışımızın da bir tezahürüdür. Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu ve Orta Koridor girişimimizin belkemiğini oluşturmaktadır. Yine bu kapsamda, uzun vadeli altyapı geliştirme stratejisi doğrultusunda, başka mega projelerimiz de ya tamamlanmış ya da halen yürütülmektedir. Bu güzergâhtaki projelerimiz tam kapasiteye ulaştığı vakit, İpek Yolu’nun canlandırılmasında vazgeçilmez bir niteliğe sahip olacak, Türkiye ve Azerbaycan öncülüğünde etrafındaki geniş coğrafyanın birbirine daha güçlü birleşmesini sağlayacaktır. Türkiye ve Azerbaycan birlikte yürüttükleri projeler sayesinde yükselen Asya ile politikaları ve kurumları ciddi itibar kaybı yaşayan Avrupa’yı siyasi, iktisadi ve kültürel olarak birbirine bağlayan, enerji ve ulaşım hatlarının en kilit bölümlerini oluşturan; üç kıtayı birbirine bağlayan stratejik anlamda müstesna öneme sahip bir coğrafyada bulunmaktadırlar. Kısacası Türkiye ve Azerbaycan, dünyanın can damarını ellerinde tutmaktadırlar. Ve en önemlisi bu coğrafyalardaki tüm bölünmüşlüklere ve ihtilaflara rağmen benzersiz bir şekilde etle tırnak gibi birlikte durmaktadırlar. Bu zaviyeden bakıldığında, bugün Kafkaslarda, sınırlarımızda ve Doğu Akdeniz’de maruz kaldığımız tüm provokasyonların da, saldırıların da, baskıların da temelinde bu stratejik gücümüzü baltalama girişimleri yatmaktadır. Fakat, ne Azerbaycan otuz yıl önceki Azerbaycan’dır, ne Türkiye otuz sene önceki Türkiye’dir, ne de dünya otuz sene önceki dünyadır. Türkiye ve Azerbaycan’ın kalbi aynı ülkü için, aynı mefkûre için birlikte attıkça, tüm bu saldırılara, tüm bu baskılara karşı, sesimizin ne kadar gür olduğunu bütün cihana ilan etmeye devam edeceğiz” diye konuştu.
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Denizli PAÜ Hastanelerinde Hemşirelik Haftası etkinlikleri erken başladı 12-18 Mayıs tarihleri arasında kutlanan Hemşirelik Haftası kutlama etkinlikleri bu yıl Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü ve Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Hastanesi Hemşirelik Hizmetleri Müdürlüğü iş birliği ile hazırlanan bir programla başlangıç yaptı. PAÜ Prof. Dr. Hüseyin Yılmaz Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen etkinliğe Denizli Valisi Ömer Faruk Coşkun, Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Durmuş Akalın, dekanlar, öğretim üyeleri ve PAÜ Hastaneleri Hemşirelik Hizmetleri Müdürü Demet Ekici ile PAÜ Hastaneleri hemşireleri ve hemşirelik bölümü öğrencilerinden oluşan pek çok davetli katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başlayan programda açılış konuşması yapan Hemşirelik Hizmetleri Müdürü Demet Ekici; hemşirelik mesleğinin, Dünya Sağlık Sistemi’nin vazgeçilmez temelini oluşturduğunu, hemşirelerin çalıştıkları alanlarda nitelikli bakım, tedavi ve rehabilitasyon hizmetlerini başarıyla devam ettirdiğini ancak hemşirelere olan ihtiyacın Covid-19 Pandemisinden sonra daha çok önem kazandığını ifade etti. Hemşirelik mesleğinin hem maddi hem de manevi hak ettiği değeri görmesinin ve çalışma koşullarının iyileştirilmesinin önemine vurgu yaptı. Ayrıca, Uluslararası Hemşireler Birliği’nin (ICN), 2024 yılı için belirlediği ‘Hemşirelerimiz Geleceğimiz, Bakımın Ekonomik Gücü’ temasına değinerek hemşirelerin zaten yıllardır hastalara verdiği nitelikli sağlık hizmeti ve bakım ile hastaların hastanede kalış sürelerinin azalması, enfeksiyon, basınç yarası, sekonder hastalıkların ve komplikasyonlarının önlenmesini sağlayarak hem toplum sağlığına hem de sağlık ekonomisine olan katkılarından söz etti. Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sevgi Özkan yatığı açılış konuşmasında; akredite hemşirelik eğitim programlarının, toplumların değişen ve gelişen sağlık ihtiyaçlarına cevap verebilecek, doğru beceriler, yetkinlikler kazandırdığını ve öğrencilerin özgüvenle yetişen hemşireler olmalarını sağladığını söyledi. Aynı zamanda sağlık profesyonellerinin en kalabalık grubunu oluşturan hemşirelik mesleğinin, temelleri bilime dayanan, gerekli eğitimin verilmesi ile mesleki donanımın kazandırılması açısından emek isteyen bir disiplin olduğundan bahseden Prof. Dr. Özkan, tüm hemşirelerin Hemşirelik Günü ve Haftasını kutladı. Programda konuşma yapan Pamukkale Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Durmuş Akalın; Çanakkale’de görev yaparken akademik çalışmaları sırasında tarihin tozlu sayfalarını incelerken okuduğu bir anekdotun kendisinde bıraktığı hisleri anlatırken davetlileri duygulandırdı. Bu milletin, bu vatan uğruna kazandığı mücadelelerde ilaç, malzeme, yetersiz hemşire ve sağlık personeli nedeniyle tedavi olabilecek durumda olan yaralıların bile tedavi edilememesinden dolayı kayıpların yaşadığını, bu durumun ne kadar elim ve vahim olduğunu, günümüzde de yaşanan savaş, Pandemi gibi felaketlerin devam ettiğini ve eğitimli, alanında uzman hemşirelerin sağlık sisteminin alt yapısının güçlü olmasında etkin olduğunu ifade eden Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Akalın tüm hemşirelerin Hemşirelik Günü ve haftasını kutladı. Açılış konuşmalarının ardından program, müzik dinletisi ve panel ile devam etti. Panelde hemşirelik hocaları; Prof. Dr. İnci Erefe, Prof. Dr. Hülya Okumuş, Prof. Dr. Gülseren Kocaman’da geçmişten günümüze hemşirelik mesleği ve hemşirelik mesleğindeki gelişmeleri aktardılar. Panel sonrasında bugünü onurlandıran hocalarımıza ve emekli hemşirelere teşekkür belgesi ve hediyeleri takdim edildi. Etkinliğin öğleden sonra yapılan oturumunda ise emekli hemşire aynı zamanda Fonksiyonel Wellness ve Nefes Koçu olan Sabriye Akkılıç “Nefes Alsan Yeter” başlıklı sunumunda verdiği bilgilerle ve nefes egzersiz pratikleri ile keyifli dakikalar yaşattı. Hemşirelik haftasına yönelik kutlama ve etkinliklerin devam edeceği bilgisini veren yetkililer, 11-12 Mayıs 2024 tarihlerinde hemşirelerden oluşan voleybol takımlarının yarı final ve final maçları gerçekleştirileceğini ifade ettiler. Ayrıca 17 Mayıs 2024 tarihinde tüm personel için motivasyon olması amacıyla “Hemşirelik Gecesi” de düzenleneceği bilgisi paylaşıldı.
Bursa Başkan Bozbey, eski Bakan Cavit Çağlar’ı ağırladı Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, eski Devlet Bakanı Cavit Çağlar’ı ve Olay Medya yöneticilerini makamında ağırladı. Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, tebrik ziyaretleri kapsamında eski Devlet Bakanı Cavit Çağlar, Olay Medya İcra Kurulu Başkanı Mehmet Ali İnan, Olay Gazetesi köşe yazarları Ahmet Emin Yılmaz ve İhsan Aydın’ı yeni belediye binasındaki makamında ağırladı. Ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getiren Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, siyasetçiler olarak toplumu birleştirme ve her kesime eşit hizmet verme görevleri olduğunu söyledi. Başkan Bozbey, “Bursalılar bize güvendi ve destek verdi. Kimseyi ötekileştirmeden hizmet vermeyi sürdüreceğiz. Çocuklarımızdan başlayıp herkesi gülümseteceğiz. Bu dönem, kentin sorularını en aza indirmeyi hedefliyoruz. Devlet eski Bakanı Cavit Çağlar ve Olay Medya yönetiminin ziyaretinden büyük memnuniyet duydum” dedi. Bozbey’e görevinde başarılar dileyen Cavit Çağlar, Mustafa Bozbey’in Bursalılar için bir şans olduğunu ifade etti. Bozbey’in kenti ve taleplerini yakından bildiğini dile getiren Çağlar, “Siyaset yaptığımız dönemde hizmet konusunda ben de parti gözetmedim. Mustafa Bozbey’in en büyük özelliklerinden birisi budur. Seçim dönemi parti vardı. Seçim bitti ve tarafsızlık başladı. Mustafa Bozbey’in ‘Gülümseyen Bursa’ gibi güzel bir sloganı da var. İnsanların tebessüm ettirilmesi önemlidir. Kendisine her zaman destek olmaya hazırız. Mustafa Bozbey’in başarısı, Bursa’nın başarısıdır. Allah yolunu açık etsin” diye konuştu.
Ankara "Narkoçelik-16" operasyonlarında 700 kilo uyuşturucu madde ve 13 bin adet uyuşturucu hap ele geçirildi Jandarma tarafından 20 ilde uyuşturucu madde imalatçılarına ve bunların satışını yapanlar ile sokak satıcılarına yönelik düzenlenen "Narkoçelik-16" operasyonlarında; 700 kilogram uyuşturucu madde ve 13 bin adet uyuşturucu hap ele geçirildi, 366 zehir taciri ve sokak satıcısı yakalandı. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, 20 ilde uyuşturucu madde imalatçılarına ve bunların satışını yapanlar ile sokak satıcılarına yönelik jandarma tarafından düzenlenen "Narkoçelik-16" operasyonlarında; 700 kilogram uyuşturucu madde ve 13 bin adet uyuşturucu hap ele geçirildiğini belirterek, 366 zehir taciri ve sokak satıcısının da yakalandığını açıkladı. Bakan Yerlikaya açıklamasında şu bilgileri verdi: "Aziz milletimizin bilmesini isterim ki; ülkemizi zehir tacirlerinden ve sokak satıcılarından temizlemeye kararlıyız. Ülkemizin dört bir yanında zehir tacirlerine karşı operasyonlarımız artarak devam edecek. Jandarma Genel Komutanlığı Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı koordinesinde İl Jandarma Komutanlıklarınca; 230 ekip ve 980 jandarma personelinin katılımıyla Diyarbakır, Antalya, İzmir, Ağrı, Kastamonu, Amasya, Gaziantep, Hakkari, İstanbul, Sakarya, Van, Bingöl, Aydın, Tekirdağ, Çanakkale, Hatay, Afyonkarahisar, Şanlıurfa, Kahramanmaraş ve Kayseri olmak üzere 20 ilde ’Narkoçelik-16’ operasyonları düzenlendi. Operasyonlarda illerimizde ele geçirilen uyuşturucu miktarları, yakalanan zehir tacirleri ve sokak satıcıları şöyle; Diyarbakır İl Jandarma Komutanlığınca yapılan operasyonda 461 kg esrar ele geçirildi, 4 zehir taciri yakalandı. Antalya İl Jandarma Komutanlığınca yapılan operasyonda 4 kilo 200 gram metamfetamin, 2.5 kg bonzai, 250 gr kokain, 4 kilo 200 gram skunk ele geçirildi, 39 sokak satıcısı yakalandı. İzmir İl Jandarma Komutanlığınca yapılan operasyonda 1 kilo 250 gram metamfetamin ele geçirildi, 1 zehir taciri yakalandı. Ağrı İl Jandarma Komutanlığınca yapılan operasyonda 30 kg metamfetamin ele geçirildi, 5 sokak satıcısı yakalandı. Kastamonu İl Jandarma Komutanlığınca yapılan operasyonda 27 kg esrar ele geçirildi, 4 zehir taciri yakalandı. Amasya İl Jandarma Komutanlığınca yapılan operasyonda muhtelif miktarda uyuşturucu madde ele geçirildi, 68 sokak satıcısı yakalandı. Gaziantep İl Jandarma Komutanlığınca yapılan operasyonda bin 308 adet uyuşturucu hap ve muhtelif miktarlarda uyuşturucu madde ele geçirildi, 31 sokak satıcısı yakalandı. Hakkari İl Jandarma Komutanlığınca yapılan arazi operasyonunda 40 kg metamfetamin ele geçirildi. İstanbul İl Jandarma Komutanlığınca yapılan operasyonda 50 kg esrar, 4 kg metamfetamin ele geçirildi, 3 zehir taciri yakalandı. Sakarya İl Jandarma Komutanlığınca yapılan operasyonda 16 kg esrar ele geçirildi, 4 zehir taciri yakalandı. Van İl Jandarma Komutanlığınca yapılan arazi operasyonunda 50 kg metamfetamin ve 3 kg esrar ele geçirildi. Bingöl İl Jandarma Komutanlığınca yapılan operasyonda 5 kg esrar ele geçirildi, 2 zehir taciri yakalandı. Aydın İl Jandarma Komutanlığınca yapılan operasyonda 3 bin 650 adet uyuşturucu hap ve muhtelif miktarlarda uyuşturucu madde ele geçirildi, 85 sokak satıcısı yakalandı. Tekirdağ İl Jandarma Komutanlığınca yapılan operasyonda 500 gr skunk ve muhtelif miktarda esrar ele geçirildi, 11 sokak satıcısı yakalandı. Çanakkale İl Jandarma Komutanlığınca yapılan operasyonda 100 gr metamfetamin ele geçirildi, 4 zehir taciri yakalandı. Hatay İl Jandarma Komutanlığınca yapılan arazi operasyonunda 1,5 kg esrar ele geçirildi. Afyon İl Jandarma Komutanlığınca yapılan operasyonda 8 bin 143 adet uyuşturucu hap ele geçirildi, 3 zehir taciri yakalandı. Şanlıurfa İl Jandarma Komutanlığınca yapılan operasyonda muhtelif miktarda uyuşturucu madde ele geçirildi, 53 sokak satıcısı yakalandı. Kahramanmaraş İl Jandarma Komutanlığınca yapılan operasyonda muhtelif miktarda uyuşturucu madde ele geçirildi, 11 sokak satıcısı yakalandı. Kayseri İl Jandarma Komutanlığınca yapılan operasyonda muhtelif miktarda uyuşturucu madde ele geçirildi, 38 sokak satıcısı yakalandı. Operasyonları gerçekleştiren kahraman jandarmamızı tebrik ediyorum. Allah ayağınıza taş değdirmesin. Milletimizin duası sizinle."