GÜNDEM - 18 Kasım 2016 Cuma 14:10

“Tecavüzün hukuk yoluyla meşrulaştırılması kabul edilemez”

A
A
A
“Tecavüzün hukuk yoluyla meşrulaştırılması kabul edilemez”

Türk Ceza Kanununda, cinsel istismar suçunda mağdur ile failin evlenmesi halinde fail hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması veya cezanın ertelenmesine imkân veren düzenleme TBMM Genel Kurulu’nda tartışmalara yol açtı. Konuyla ilgili önemli açıklamalarda bulunan İstanbul Kemerburgaz Üniversite Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Hasan Sınar da “Bu önerge gerek usul gerekse esas yönünden önemli sakıncalar içeriyor bu yüzden tecavüzün hukuk yoluyla meşrulaştırılması kabul edilemez

“İlk olarak usul yönünden, Anayasa Mahkemesi'nin TCK md 103'de düzenlenen çocukların cinsel istismarı sucuna ilişkin vermiş olduğu 2015 Kasım ve 2016 Mayıs tarihli iki iptal kararı var” diyerek sözlerine devam eden Hasan Sınar açıklamalarına şöyle devam etti;

“AYM bu kararla yürürlüğe girmeden yeni bir düzenleme yapılması için kanun koyucuya bir imkân tanıdı. İptal kararları 2016 Kasım sonunda yürürlüğe girecek. Yani yeni bir cinsel istismar düzenlemesi yapılacağı aylardan beri biliniyor, nitekim geçtiğimiz ay buna ilişkin tasarı ortaya konuldu ve bir aydır meclis komisyonlarında tartışılıyor. Ancak mağdurun tecavüzcüsüyle evlendirilmesine ilişkin hüküm bu tasarıda yok. Ne zaman tasarı komisyonlardan geçti, genel kurula indi. Dün gece saatlerinde bir gece yarısı operasyonu ile bu tecavüzcüyle evlendirme düzenlemesini ayrı bir önerge ile tasarıya ekleyip yasalaştırmaya kalktılar. Bu siyasi ahlak acısından son derece sakıncalı”

“ESAS YÖNÜNDEN İSE MESELE ÇOK DAHA VAHİM”

“Türk hukukunda tecavüzcünün mağdurla evlendirilerek cezadan kurtulması yeni bir durum değil. 1926 tarihli eski ceza kanunun 434. maddesinde düzenlenmiş bir husustur. Ancak 2005 yılında yeni ceza kanunu yürürlüğe konulurken, bu düzenleme özellikle kadın kuruluşlarının büyük cabasıyla kanuna alınmadı. Çağdışı olduğu ve faili değil mağduru cezalandırdığı için alınmadı. Ama şimdi yıllar sonra yeniden bu ilkel hükmü bir gece yarısı operasyonu ile yeniden canlandırıyorlar. Burada amaçlanan 15 yasından küçük bir çocukla rızası ile cinsel ilişkiye girmiş olan ve bu yüzden ceza almış faillerin hapisten çıkartılması, onun için hapis cezası yerine hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunu kullanıyorlar. Böylece Adalet Bakanı’nın açıklamasına göre 4000 civarındaki çocuk tecavüzcüsünün serbest kalmasının yolu açılıyor.”

“ŞİKÂYET YETKİSİ MÜNHASIRAN ÇOCUĞA AİTTİR”

“Şimdi bir kere yürürlükteki hukukumuza göre, 15 yasından büyük bir çocukla cinsel ilişkiye giren kişinin TCK md 104 uyarınca cezalandırılabilmesi için çocuğun şikâyette bulunması gerekir. Şikâyet Hakkı, şahsa sıkı surette bağlı bir haktır ve yalnızca çocuk tarafından kullanılabilir. Bu konuda ne yazık ki hatalı bir uygulama var, yargı düzeni çocuğun anne babasının şikâyetini de kabul ediyor. Oysa bu yanlıştır, şikâyet yetkisi münhasıran çocuğa aittir.”

“BU DÜZENLEME İLE O ZAVALLI KIZ ÇOCUKLARINA TECAVÜZ EDEN FAİLLERİ, ÇOCUĞUN RIZASI VARDI DİYEREK SERBEST BIRAKACAKLAR”

“Ancak buradaki esas sorun 15 yasını doldurmamış çocuklar yönünden ortaya çıkıyor, çünkü onların rızası hukuken geçerli bir rıza değildir. Olmaması da gerekir. 11-12 yasında bir kız çocuğunun kendi vücudu üzerinde gerçekleştirilen cinsel davranışlara rıza göstermesi söz konusu olamaz. O daha yapılan davranışın hukuki anlam ve sonuçlarını kavrayabilmekten çok uzaktır, daha oyuncak bebekleriyle oynayan küçük bir kız çocuğudur. Şimdi bu düzenleme ile o zavallı kız çocuklarına tecavüz eden failleri, çocuğun rızası vardı diyerek serbest bırakacaklar. Bu zihniyet ülkemizde zaten kanayan bir yara olan çocuk istismarının kurumsallaşmasına yol açar. Küçük kız çocuklarının baslık parası ile satılmasının hukuk düzeni tarafından himaye görmesi anlamı taşır. Hukuka ve insan haklarına bağlılığı olan dünyanın hiçbir ülkesinde böyle bir uygulama olmamalıdır. Bir parça akıl, ahlak, vicdan ve insaf sahibi hiç kimse, çocuk tecavüzünün hukuk yoluyla meşrulaştırılmasını asla kabul etmez, edemez” diyerek sözlerini sonlandırdı.

 

ŞEYDA CEYLAN GÖRGENÇ
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aksaray Polisin alkollü sürücü ile imtihanı: Üfleme eğitimi verilen kadın 44. seferde başardı Aksaray-Konya Karayolunda jandarmanın "dur" ihtarına uymayarak kaçan kadın sürücü, jandarma ve emniyeti alarma geçirdi. 53 kilometre kaçan kadın sürücü E-90 Karayolunda kovalamaca sonucu yakalandı. Alkolmetreye üflermiş gibi yapıp üflemeyen ve 3 alkolmetre değiştirerek kadına üfleme eğitimi veren polis, üfletme imtihanına girdiği kadın sürücünün 44. üflemesinde promilini alabildi. 0.97 promil alkollü çıkan kadın sürücüye ceza kesilerek ehliyetine el konuldu. Olay Aksaray - Konya Karayolu Eşmekaya Kavşağı’nda yaşandı. Edinilen bilgiye göre, Aksaray Konya Karayolunda yol kontrolü yapan İl Jandarma Komutanlığı ekipleri durumundan şüphelendikleri kadın sürücünün kullandığı 68 AAN 849 plakalı otomobile ‘dur’ ihtarında bulundu. İhtara uymayan kadın sürücü hızla denetim noktasından kaçtı. Aksaray istikametine kaçan kadın sürücünün plakası jandarma ekipleri tarafından hem jandarma hem de emniyet haber merkezine bildirildi. Bunun üzerine jandarma ve polis ekipleri karayolu ve aracın geldiği istikamete yönelik adeta bölgeyi abluka altına aldı. Jandarma ekipleriyle kısa süre kovalamacaya giren kadın sürücü 53 kilometre kaçtıktan sonra şehir merkezi girişinde polis ekiplerinin de "dur" ihtarına uymadı. Ekiplerin kaza riskine karşı kontrollü bir şekilde takip ettiği kadın sürücü çok gidemeden Tacin Mahallesi E-90 Karayolu üzerinde yakalandı. 44. üflemesinde pes eden kadın sürücü 0.97 promil alkollü çıktı Durdurulduktan sonra araçtan indirilen ve isminin Gülten Nas Y. (49) olduğu belirlenen kadın sürücü rahat tavır ve hareketleriyle dikkat çekti. Ehliyet ve ruhsat kontrolünden geçirilen kadın sürücüye alkol kontrolü yapmak isteyen polis memurlarının üfleme eğitimi ile imtihanı burada başladı. Alkol kontrolünden geçirilmek istenen kadına polis memurlarınca alkolmetre üfletilmek istendi. Alkolmetreyi üflemeye çalışan kadın üflermiş gibi yapıp üflemekten çekinirken, polis memurları kadına adeta üfleme eğitimi verdi. Bir polis memuru ağzıyla kadına üflemeyi gösterirken, bir değir polis memuru da elindeki üfleme çubuğunun poşetiyle üflemeyi anlattı. Eğitimin ardından polis memurlarının üfletme imtihanı başladı. Kadına defalarca alkolmetreyi üfletmeye çalışan polis memurları kadının üflemeyip üflüyormuş gibi göstermesiyle büyük bir sınav verdi. Alkolmetreye de güvenmeyen kadın sürücüye 3 farklı alkolmetre üfletildi. Zaman zaman su içen ve dinlenmeye geçen kadın sürücü 1 saat boyunca polis memurlarına ecel teri döktürdü. 43 kez alkolmetreyi üflemeyerek kandırmaya çalışan kadın sürücü 44. üflemesinde pes ederek normal bir şekilde üfledi. Üflemenin ardından kadının 0.97 promil alkollü olduğu belirlendi. Polis ve kadın arasındaki yaşanan ilginç diyaloglar ise anbean kameralara yansıdı. Alkollü araç kullanmaktan 6 bin 439 TL para cezası kesilen kadın sürücünün ehliyetine de 6 ay süreyle el konuldu. Araç ise olay yerine çağırılan bir yakınına teslim edildi.