ASAYİŞ - 28 Eylül 2018 Cuma 19:33

Terörist Yusuf Nazik'in ifadesi ortaya çıktı

A
A
A
Terörist Yusuf Nazik'in ifadesi ortaya çıktı

Reyhanlı'daki bombalı terör saldırısının planlayıcısı terörist Yusuf Nazik'in mahkemeye verdiği ifadesi ortaya çıktı. Patlamanın planlayıcısı olduğunu kabul eden Nazik, saldırının Türkiye'de yapılacağını bilmediğini, ÖSO'ya karşı bir saldırının olacağı yönünde kendisine bilgi verildiğini iddia etti. Nazik, "Olayın Sureyi sınırları içinde olacağını söyleyerek, kendi vatanıma ve milletime ihanet ettirdiler" dedi.

2013 yılında Reyhanlı'da 53 kişinin ölümüyle sonuçlanan bombalı terör saldırısının planlayıcısı Yusuf Nazik, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanlığınca Suriye'nin Lazkiye kentinde yapılan operasyonla gözaltına alınmıştı. Aranan teröristler listesinde "mavi" kategoride yer alan Nazik, MİT'teki ön sorgusunun ardından ifadesi alınmak üzere 12 Eylül'de Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğüne getirilmiş, emniyetteki işlemlerinin ardından Ankara Adliyesi'ne sevk edilerek mahkemeye çıkarılmıştı. Reyhanlı'daki saldırıya ilişkin davanın görüldüğü Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesine çıkarılan ve hakkında tutuklama kararı verilen Nazik'in mahkemede verdiği 11 sayfalık ifade ortaya çıktı.

"Kendi vatanıma ve milletime ihanet ettirdiler" 

Emniyet ve savcılıkta verdiği ifadelerinin aynen geçerli olduğunu söyleyerek ve Reyhanlı saldırısının planlayıcısı olduğunu kabul ederek sözlerine başlayan Nazik, bombalı terör saldırısının Türkiye sınırları içinde yapılacağını bilmediğini iddia etti. Nazik, "Saldırıyı kendi vatanımın içinde yapmamak şartıyla, beni orada zorla rehin tutarak, olayın Sureyi sınırları içinde olacağını söyleyerek kendi vatanıma ve milletime ihanet ettirdiler" ifadesini kullandı. 

Mahkeme Başkanı Hacı Hüseyin Orhan, Nazik'in bu sözleri üzerine, "'Ettirdiler dedin. Kim ettirdi?" sorusunu yöneltti. Nazik, "Suriye istihbaratında görevli olan 'Hacı' kod adlı Muhammet Ali" şeklinde cevap verdi.

Saldırının merkezinde Suriyeli istihbaratçı var 

Saldırının Suriye topraklarında ÖSO ve El Nusra'ya karşı yapılacağının kendisine söylenildiğini öne süren Nazik, bu olayın merkezinde Suriye istihbaratında görev alan Hacı kod adlı yüzbaşı Muhammet Ali ile Mehmet Gezer ismindeki şahsın olduğunu söyledi. Gezer'in yanındayken THKP-C Acilciler terör örgütünün elebaşı Mihraç Ural'a telefon açtığını ve olayla ilgili konuştuklarını kaydeden Nazik, "Ben Ercan Bayat ile birlikte Sermini'den ayrıldım. Kiraladığımız eve gittik. Televizyon izlerken bir baktık Reyhanlı'da patlama gerçekleşmiş. O psikolojiyi atabilmek için evden çıkmadık" diye konuştu.

"Ankara ve Konya'da keşif yaptım" 

Nazik, Ankara'da Kocatepe Camii civarlarında ve Konya'da keşif yaptığını anlatarak, çektiği fotoğrafları Mehmet Gezer'i gönderdiğini aktardı. Nazik, "Saldırı Suriye'de olacaktı. Mehmet Gezer elini Kur'an-ı Kerim'e basarak yemin etti. Çoluk çocuğunun başının üzerine yemin etti. Türkiye'de olmayacak şartıyla kabul ettim. Bunu kendi vatanımda, kendi milletime yapacak olsaydım ailemi Türkiye'de neden bırakayım" iddialarında bulundu. 

Saldırıyı gerçekleştiren terörist Nasır Eskiocak'ın kendisinden talimat aldığını kabul eden Nazik, patlamanın meydana geldiği sırada Suriye'de olduğunu söyledi. Bombalı saldırının ardından Mehmet Gezer ile Suriye istihbaratındaki yüzbaşı Muhammet Ali'nin pasaportuna el koyduğunu belirten Nazik, bu kişilerin, kaçmasından korktukları için kendisini bir hücreye attıklarını ve 10 ay boyunca hücrede kaldığını anlattı. Mahkeme Başkanı Orhan, "'Nasır'a talimatı ben verdim' diyorsun. Ama sen 'saldırının Türkiye'de olacağını bilmiyorum' diyorsun. Nasır'a Türkiye'de olmayacağını söylemedin mi?" yönünde soru yöneltti. Nazik, Mahkeme Başkanının bu sorusunu, "Bize 'oraya iki adet minibüs bırakın, anahtarları üzerinde olsun. Reşit adında biri iki kişiyle alacak' dediler. Reşit almamış. Bunlar bizi oyuna getirip, kendi vatanımıza milletimize ihanet ettirdiler" diye yanıtladı. 

Başkan Orhan'ın THKP-C/Acilciler terör örgütünün elebaşı Mihraç Ural'ı sorması üzerine Nazik, "Ben kendisine hiç yanaşmadım. Düşmanlığımız var. Benden faydalanmak istedi. Ben kesinlikle yanına hiç yanaşmadım" diye konuştu.

"Mihraç Ural benimle iftihar ettiğini söylemiş" 

Orhan'ın rejim yanlısı 500 kişiyi Suriye tarafına geçirerek hayatlarını kurtardığı için Mihraç Ural'ın kendisine sahip çıktığı yönündeki bilgileri sorması üzerine ise Nazik, "Kaçakçılık yaptığımızda Kesekli Nişan İncecikyan bize mal veriyor. Biz mal alıyoruz, çay, viski gibi. Beraber Laskiye'ye inerken rejim askeri şehit olmuş. Muhammet Hatim isminde bir din aliminin torunuymuş. Cenazeye gitmemizi istedi. Mihraç Ural cenazedeydi. 500-600 kişiyi geçirdiğimi söyledi. Ural benimle iftihar ettiğini söylemiş" ifadelerini kullandı.

"Patlayıcıları kaçak malların arasına sakladık" 

Nasır Eskiocak'a saldırı için 30 bin dolar gönderdiğini de kabul eden Nazik'e Reyhanlı saldırısı davasının sanıkları tek tek soruldu. Sanıkların birçoğunu tanımadığını savunan Nazik, saldırıda kullanılan patlayıcıların nasıl getirildiğini bir bir anlattı. İlk seferde Cengiz Sertel, Ercan Bayat ve kendisinin Samara sahiline kadar malzemeleri getirdiğini belirten Nazik, daha sonra Mehmet Gezer'in 6-7 adamıyla birlikte kendi arabasıyla patlayıcı maddeleri getirdiğini söyledi. Nazik, kaçak malların arasına ilk seferde 3 çuval koyduklarını kaydetti.

Abdullah Sarica
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Düzce Düzce Üniversitesi’nden güçlü performans Yükseköğretim Kurulu tarafından, 67 farklı gösterge doğrultusunda hazırlanan ve Türkiye’deki 201 üniversiteye ait analizlere yer verilen "Üniversite İzleme ve Değerlendirme Genel Raporu-2025"te Düzce Üniversitesi, yine başarılı sonuçlara imza attı. "Eğitim ve Öğretim", "Araştırma-Geliştirme, Proje ve Yayın", "Uluslararasılaşma", "Sürdürülebilirlik" ile "Topluma Hizmet ve Sosyal Sorumluluk" olmak üzere 5 ana kategori altında toplam 67 göstergeye göre ülkemizdeki üniversiteler değerlendirildi. Düzce Üniversitesi toplam 9 kategori ile Üniversite İzleme ve Değerlendirme Genel Raporu’nda yer almayı başarırken, Sürdürülebilir Şehirler ve Topluluklar kategorisinde 4. olarak sürdürülebilirlik alanında güçlü bir performans ortaya koydu. Bu sonuç, Düzce Üniversitesi’nin; çevreye duyarlı politikaları, enerji verimliliği uygulamaları, su tasarrufu ve sürdürülebilir kampüs yaklaşımıyla fark oluşturduğunu gözler önüne serdi. "Değişim Programları Kapsamında En Fazla Öğretim Elemanı Kabul Eden Üniversiteler" kategorisinde 6. olan Düzce Üniversitesi, "Uluslararası Kuruluşlara Üyeliği Bulunan Öğrenci Topluluğu Sayısı" kategorisinde ise 11. olarak uluslarasılaşma vizyonundaki başarısını ortaya koydu. "Üniversiteler Tarafından Yürütülen Sosyal Sorumluluk Projesi Sayısı" kategorisinde 13. sırada ile topluma katkı alanında adından söz ettiren Düzce Üniversitesi, Mezunların Yurt İçi İlk 6 Ayda İstihdama Katılma Oranı’nda (%) 14, Lisans Mezunlarının Yurt İçi İlk 6 Ayda İstihdama Katılma Oranı’nda (%) ise 16. olarak eğitim-öğretim alanındaki kalitesini istihdam verileriyle de kanıtlamış oldu. "Uluslararası Kurum ve Kuruluşlar Tarafından Desteklenen Ar-Ge Projeleri Sayısı" kategorisinde 17. sıra ile Ar-Ge ve inovasyon alanındaki küresel başarısıyla dikkat çeken Düzce Üniversitesi, "TR Dizin Tarafından Taranan Dergilerde Öğretim Üyesi Başına Düşen Yayın Sayısı"nda 18. olarak bilimsel yayınlardaki yükselişini sürdürdü. "Yatırım Bütçesinden Ar-Ge’ye Harcanan Bütçe Oranı" kategorisinde ise 19. sırada yer alan Düzce Üniversitesi, Ar-Ge projelerine verdiği önemi istatiksel rakamlarla da göstermiş oldu. Yükseköğretim ekosisteminin en kapsamlı analiz belgelerinden biri olan "Üniversite İzleme ve Değerlendirme Genel Raporu-2025"te Düzce Üniversitesi; sürdürülebilirlikten öğrenci topluluklarına, sosyal sorumluluk projelerinden istihdama, yayın sayısından Ar-Ge’ye kadar birçok alanda üstün bir akademik performans sergileyerek, kuruluşunun 20. yılına girerken, kalite odaklı büyüme noktasında geleceğe yönelik güçlü mesaj verdi.
Sivas Sivas’taki 2 köy, 12 yıl sonra mahkeme kararıyla yeniden belde oldu Sivas’ta 12 yıl önce belde statüsünden düşen Kalın ve Şerefiye köyleri, yeniden belde oldu. Alınan karar, yerleşim yerlerinde sevinçle karşılandı. Sivas’ın Zara ve Yıldızeli ilçelerinde bulunan ve nüfusu diğer köylere oranla yüksek olan Şerefiye ve Kalın köyleri, alınan karar sonrası yeniden belde statüsüne kavuştu. Geçtiğimiz yıllarda belde olan ve 2013 yılında köy statüsüne dönüştürülen yerleşim yerlerinde yaşayan vatandaşlar, yeniden belde olmanın mutluluğunu yaşadı. 34 yıl sonra yeniden belde olma sevinci yaşadılar İl merkezine 76, Zara ilçesine ise 32 kilometre uzaklıkta bulunan Şerefiye, ilk olarak 31 Aralık 1991 tarihinde belediye statüsüne erişmiş, 2013 yılında alınan karar sonrası köy statüsüne düşürülmüştü. Bölgenin en büyük yerleşim yerlerinden birisi olan Şerefiye, 12 yıl sonra tekrar belde oldu. Şerefiye’nin yeniden belde olmasıyla ilgili konuşan muhtar Nuretdin Aslan, "Bu dava için 1 buçuk yıl uğraştık. Çok şükür mutlu sona ulaştık. Gerçekten bir hak kaybımız söz konusuydu. Bu hakkımızı geri aldık. Emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunuyorum. İnşallah en kısa zamanda kayyum atanacak. Bölgemize ve Şerefiye’mize hayırlı ve uğurlu olsun" diye konuştu. Kalın, 12 yıl sonra yeniden belde oldu Sivas kent merkezine 30, Yıldızeli ilçesine ise 16 kilometre uzaklıkta bulunan Kalın köyü, 31 Aralık 1998’de belediye statüsü alarak beldeye dönüştü. Yıllar içerisinde göç vererek nüfusu 2 bin kişinin altına düşen Kalın, 2013’te köy statüsüne düştü. Köy sakinleri ve muhtarın girişimleri sonucu belde olmak isteyen Kalın, alınan karar doğrultusunda yeniden belde statüsüne erişti. Bir süre vekalet ile yönetilecek olan belde, yapılacak seçimin ardından Belediye Başkanı’nı belirleyecek. Hukuki yollardan köyün yeniden belde olması için girişimde bulunduğunu ifade eden Kalın muhtarı Kemal Kol, "Mahkeme süreci bir süre devam etti. Sonunda beldemizi geri kazandık. Beldemize hayırlı ve uğurlu olsun" dedi.