GÜNDEM - 05 Nisan 2020 Pazar 12:21

THY dünyanın dört bir yanına sağlık malzemeleri taşıyor

A
A
A
THY dünyanın dört bir yanına sağlık malzemeleri taşıyor

Dünyanın en büyük kargo filolarından birine sahip olan Türk Hava Yolları (THY), korona virüs salgınıyla mücadelede önemli bir rol üstleniyor. Yolcu taşımacılığının küresel ölçekte durma noktasına gelmesi üzerine kullanılamayan yolcu uçaklarını da kargo taşımacılığında kullanmaya başlayan THY, toplam 5 bin ton ek kapasite oluşturarak zorlu süreçte gıda ve ilaç zincirinin bozulmamasını sağlıyor.

Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi ilan edilen korona virüs seyahat endüstrisini durma noktasına getirdi. Geçtiğimiz yılın Mart ayına kıyasla tüm dünyada yolculu uçuşların yarısından fazlası iptal edilirken, İtalya gibi salgından en çok etkilenen ülkelerde ise uçuşlar yüzde 90 civarı azaldı. Türkiye’de Türk Hava Yolları’nın 14 büyükşehire düzenlediği kontrollü uçuşların da durdurulması ile yolcu taşımacılığı kısa bir süreliğine sona erdi. Hava kargo taşımacılığında ise Turkish Cargo coğrafi avantajı, güçlü filosu ve büyüme stratejisi ile dünyanın ihtiyaç duyduğu ürünleri taşımaya devam ediyor. Son yıllarda performansı sürekli artan bayrak taşıyıcı kargo şirketi, gıda, ilaç ve medikal ürünler başta olmak üzere taşıdığı ürünler ile dünyanın ayakta kalmasına katkı sağlıyor.

THY dünyanın dört bir yanına sağlık malzemeleri taşıyor

Kargo operasyonlarına yolcu uçakları da katılıyor

Turkish Cargo filosunda bulunan 25 adet yüksek kapasiteli kargo uçağına ek olarak seyahat kısıtları nedeniyle yolcu taşıyamayan Türk Hava Yolları, uçaklarını da hava kargo taşımacılığında değerlendirmeye başladı. Firmanın Nisan ayında kargo uçakları ile gerçekleştireceği İstanbul kalkışlı haftalık uçuş sayısı 155, yolcu uçakları ile gerçekleştirilen haftalık kargo uçuşu sayısı ise 60 sefer olarak planlandı. Türk Hava Yolları’nın 361 uçaktan oluşan filosunda bulunan özellikle Boeing 777 ve Airbus 330 tipi geniş gövdeli yolcu uçakları, ihtiyaca ve kapasiteye göre kargo uçuşları için havalanıyor. Bu strateji ile toplam 5 bin ton ek kapasite oluşturularak, zorlu süreçte gıda ve ilaç zincirinin bozulmaması sağlanıyor.

THY dünyanın dört bir yanına sağlık malzemeleri taşıyor

İlaçlar ve medikal ürünler için özel koşullar sağlanıyor

Sahip olduğu sertifikalar ile özel kargo taşımalarında dünyanın önde gelen markalarından olan Turkish Cargo, özellikle ilaç taşımalarında dünya sağlığına önemli bir katkı sunuyor. Korona virüs salgını öncesinde hâlihazırda tüm ilaçlara uygun taşıma imkânlarına sahip olan Turkish Cargo, Covid-19 salgını ile mücadele sürecinde bu yetkinliğini en değerli gücü olarak dünyanın hizmetine sunuyor. Turkish Cargo, gelişmiş teknolojisi, gerekli kalite sertifikasına sahip terminali ve uzman ekibiyle ilaç gönderilerini ulaşması gereken noktaya ulaşması gereken zaman ve ısı aralığında özenle ulaştırıyor. Sağlık sektörü kapsamında taşınan ürünler özel ısı aralıklarında muhafaza ve taşıma gerektirdiği için kabul anında özel kapılardan uzman ekipler tarafından alınıyor. İlaçlar ve medikal ürünler uçağa yükleme ve boşaltma sırasında da diğer ürünlere göre öncelikli işlem görüyor. Depolama sırasında ise İstanbul’daki yüksek standartlara sahip kargo terminalinde bulunan 3 bin 500 metrekare özel kargo odaları ve dört farklı ısı aralığındaki özel depolama odaları ile ürünlerin ideal şartlarda muhafazası sağlanıyor.

THY dünyanın dört bir yanına sağlık malzemeleri taşıyor

"Bizim önceliğimiz bu uçakta taşıdığımız ilacın kaç kişiye deva olacağı"

Korona virüsle mücadele kapsamında dünyanın dört bir yanına sağlık malzemeleri ulaştıran Türk Hava Yolları'nın Basın Müşaviri Yahya Üstün, Twitter’dan yaptığı paylaşımda, "Bizim önceliğimiz bu uçakta taşıdığımız ilacın kaç kişiye deva, gıdanın kaç aileye aş olacağı. Taşıdığımız bayrağın bize yüklediği sorumluluk ile dünyanın yükünü sırtlamaya, Turkish Cargo ile uçmaya devam ediyoruz" ifadelerine yer verdi.

Turkish Cargo zorlu süreçte de büyümesini sürdürdü

Öte yandan, uluslararası hava kargo bilgi sağlayıcısı World Air Cargo Data (WACD) Şubat 2020 verilerine göre Turkish Cargo, bir önceki yılın aynı ayına kıyasla yüzde 11 oranında büyüme gerçekleştirerek, global hava kargo sıralamasında 6’ncı sıraya yükseldi. Başarılı marka Şubat ayında global pazar payını yüzde 4,8’e çıkardı. Ocak 2020'de belirgin bir düşüş yaşayan hava kargo piyasası, Covid-19 ve Çin Yeni Yılı etkilerine rağmen Şubat 2020'de sadece yüzde 0,1 oranında sınırlı bir düşüş gösterdi. Dünyanın en çok noktasına uçan hava kargo markası olan Turkish Cargo, Ocak-Mart 2020 döneminde bir önceki yılın aynı aylarına kıyasla yüzde 9,6 tonaj artışı sağlayarak, toplam 376 bin ton kargo ve posta taşıdı.

Ferhat Yasak
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir Londra Enerji Kulübü Başkanı Mehmet Öğütçü: “Önemli olan sürdürülebilir, kesintisiz enerjiyi sağlamak” Temiz enerjinin başkenti İzmir, WENERGY-Temiz Enerji Teknolojileri Fuarı’na, ikinci kez ev sahipliği yapıyor. WENERGY Expo’da, eş zamanlı olarak gerçekleşen kongrenin açılış konuşmasını Londra Enerji Kulübü Başkanı Mehmet Öğütçü gerçekleştirdi. Öğütçü, İzmir’in elektrik üretiminde Türkiye’deki kurulu güçte İstanbul, Ankara, Kocaeli’yi geçtiğini ve enerjide en büyük üretici olduğunu belirterek, “Dünya tarihinde hiçbir zaman enerjisiz kalmadık, bundan sonra da kalmayacağız, ama önemli olan gezegenimizin ekolojik dengesini bozmayan, maliyeti ehven, sürdürülebilir kesintisiz enerjiyi sağlamak” dedi. İzmir Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde, İZFAŞ, BİFAŞ ve EFOR Fuarcılık iş birliği ile düzenlenen WENERGY - 2. Temiz Enerji Teknolojileri Fuarı, fuarizmir’de kapılarını açtı. 300’ü aşkın sektör paydaşını, uluslararası alıcı ve yatırımcılar ile buluşturan fuarda, sektörün kamu, yatırımcı, sanayici ve tedarikçileri bir araya geliyor. Fuarla birlikte düzenlenen 22 oturumun gerçekleştirileceği kongrede de sektörün önde gelen isimlerinden akademisyenler, iş insanı ve enerji dünyası temsilcilerinin konuşmacı olarak yer alıyor. Kongrenin açılış konuşması, Londra Enerji Kulübü Başkanı Mehmet Öğütçü tarafından gerçekleştirildi. Hükümet, diplomasi, uluslararası kuruluşlar, bankacılık, enerji ve finansman sektöründe 35 yıllık deneyim sahibi olan Mehmet Öğütçü, “Dünya Enerjisindeki Yeni Dinamikler ve Türk İş Dünyasına Yansımaları” konulu konuşmasında ülkesel, bölgesel ve dünya genelindeki enerji politikalarıyla ilgili görüşlerini paylaştı. “ Enerjide şu an en büyük üretici İzmir” “İzmir gerçekten temiz enerjinin başkentidir” diyen Öğütçü, “İzmir, Türkiye’deki kurulu güce baktığımızda elektrik üretiminde İstanbul, Ankara ve Kocaeli’yi geçmiş bir kent. Enerjide şu an en büyük üretici İzmir ve üretiminin tüketimini karşılama oranı da yüzde 66. Dolayısıyla İzmir’in bu avantajı kullanabilmek açısından bu tür platformların çok büyük önemi var. Çünkü bu ülkenin ve bölgenin yatırıma ihtiyacı var. Türkiye’nin en fazla ihtiyaç duyduğu şey hem yenilenebilir enerji hem enerji verimliliği hem de fosil yakıtlarda yatırım, finansman, teknoloji ve ortaklar. Hem ülke içinde hem de uluslararası ortamda, bu tür toplantılar, fırsatların, risklerin ortaya konması, tartışılması, insanların bir araya geldikleri zaman iş anlaşmaları yapılmasına zemin hazırlar. Ben bu fuarın ve kongrenin bu açıdan çok önemli olduğunu düşünüyorum. Dünyanın dört bir yanında değişik ortamlarda bu konularda sürekli konuşmalar yapan biriyim, böylesine yerel yönetimin, devletin, iş dünyasının, üniversitelerin bir araya gelip ortak bir çalışma yürüttüğünü görmedim. Bana göre İzmir, sadece temiz enerjinin başkenti değil, Ege’nin, Akdeniz’in, Ortadoğu’nun, Kafkasların, Orta Asya’nın Avrasya’nın genel anlamıyla bölgesel enerji ve iklim değişikliği merkezi olabilir. Belki bu fuar ve kongreler oraya doğru gidişin de habercisi olur” diye konuştu. “Küresel ekonomide, enerjinin dinamikleri değişiyor” Dünya tarihinde hiçbir zaman enerjisiz kalmadığımızı diye getiren Mehmet Öğütçü, “Bundan sonra da kalmayacağız, ama önemli olan gezegenimizin ekolojik dengesini bozmayan, maliyeti ehven, sürdürülebilir ve kesintisiz enerjiyi sağlamak. Şu anda her şey hızla gelişiyor oyunun adı sürat, eskiden onlarca yılda gerçekleşecek olan gelişmeler, bugün birkaç yılda, birkaç ayda gelişebiliyor. Teknoloji o hale geldi ki bir yandan bir nimet ama öte yandan büyük bir felaket habercisi de olabiliyor. Bugün en fazla konuşulan konu enerjideki geçiş süreci, yani fosil yakıttan daha yeşil enerjiye geçiş süreci, sancısız, zorluk oluşturmadan nasıl gerçekleşebilir? Diğer bir husus ise iklim güvenliği, çünkü dünyamız tahmin edilenin ötesinde karbon emisyonları yüzünden hızla ısınıyor. Kuraklık ve çölleşme, dünyamızı tehdit etmeye başladı. Artık dünyada küresel ekonomide enerjinin dinamikleri değişiyor, bir yandan dünyanın güçlü ülkeleri hızlı bir şekilde yeşil enerjiye doğru akıyor. Ancak Türkiye gibi dışarıdan gelen enerjiye bağımlı ülkelerde cari açık oranı çok yüksek oluyor. Bu nedenle uluslararası ortaklar olmadan bizim gibi ülkelerde bu tür yatırımların tek başına yapılması mümkün değil. Dış kaynaklı yatırımların bizim gibi ülkelere gelebilmesi için devletin dış politikası ve enerji politikasının eş zamanlı ilerlemesi, kuralların olması ve en önemlisi ekonomide, hukuk alanında güven olması gerekiyor” ifadelerine yer verdi.
İstanbul Esenyurt’ta 2 kişinin hayatını kaybettiği tekel bayii cinayeti davasına devam edildi Esenyurt’ta 2 kişinin hayatını kaybettiği tekel bayii cinayeti davasına devam edildi. Davada tutuksuz sanıkların adli kontrol şartları kaldırılırken, tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devamına hükmedildi. Esenyurt’ta geçtiğimiz temmuz ayında Yunus Emre Erzen ve Batuhan Bayındır’ın hayatını kaybettiği tekel bayii cinayetine ilişkin 3’ü tutuklu 10 sanığın yargılanmasına devam edildi. Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada tutuksuz sanıklar Adem Kılıç, Ercan Topçu ve Hüsamettin Ahmetoğlu ve müşteki Cantürk Erzen hazır bulunurken, tutuklu sanıklar Tarık Özer, Murat, Azat ve Servet Özer ise SEGBİS sistemi ile hazır edildi. Duruşmaya taraf avukatları ile müştekiler de katıldı. “Şikayetim devam ediyor” Duruşmada olay gerçekleşmeden yaklaşık 15 dakika önce oğlu ile görüştüğünü belirten müşteki Cantürk Erzen, “Oğlumla görüşmemin tek sebebi banka kartı borcunu ödemesini söylediğim halde ödememiş olmasıydı. Bu konuyu konuşmak için onu aradığımda parasının olmadığını söyledi. Ben de ona ’Kasadaki parayı biriktir, ben gelip halledeceğim’ dedim. Biz birbirimizi tanıyan insanlardık. İş yerine gittiklerinde kamera görüntülerim görünüyor. Görüntüleri izleyenler olayın nasıl olduğunu görmüşlerdir. Şikayetim devam ediyor” ifadelerini kullandı. “Benim amca çocuklarım benim için neden adam vursun” Tutuklu sanık Servet Özer ise, savunmasında HTS kayıtlarının incelenmesini istediğini belirterek, “Bu olaydan 10-15 gün önce sanık olan amca çocuklarımla hiçbir görüşmem olmadı. Benim Cantürk Erzen ve ailesi ile hiçbir husumetim yoktur. Benim amca çocuklarım benim için neden adam vursun? Cantürk bile geçen celse böyle bir olay olacağını tahmin etmediğini söyledi. Ben nasıl tahmin edeyim. Ben suçsuzum. Bende herhangi bir silah yoktu. 10 aydır tutukluyum, tahliyemi talep ediyorum” şeklinde konuştu. “Oğlum ‘baba’ diye bağırınca şahsın alkollü olduğunu düşünüp oğlumu vurdu sandım” Tutuklu sanık Tarık Özer de istemeyerek olaya dahil olduğunu ve pişman olduğunu söyleyerek, “Yunus Emre bana amca diye hitap ediyordu. Ben kendisini çok seviyordum. Yunus Emre’nin öldüğünü duyunca çok üzüldüm. Amacım Yunus Emre’yi öldürmek değildi. Oğlum ölmüş gibi hissettim. Yunus Emre silah çıkardı. Yanında oğlum ve kardeşim vardı. Kardeşime sıkmaya başladı. Oğlum ‘baba’ diye bağırınca şahsın alkollü olduğunu düşünüp oğlumu vurdu sandım. Sadece kendisini engellemek için bacaklarına doğru ateş ettim. Böyle bir olay olduğu için üzgün ve pişmanım” dedi. Duruşmada beyanda bulunan müşteki avukatı Kerim Bahadır Şeker ise, “Olayda herhangi bir meşru müdafaa söz konusu değildir. Meşru müdafaanın koşulları arasında saldırı olmalı, savunma olmalı, orantılılık olmalı ve araçların eşitliği olmalı. Bu olayda bunların hiçbiri yoktur. Haksız tahrik de söz konusu değildir. Sanıkların pasaportu aracın içerisinden çıkmıştır. Bu kaçacaklarını göstermektedir. Meydana gelen olayda sanıklar lehine takdiri indirim nedenlerinin de uygulanmaması suretiyle en ağır şekilde cezalandırılmalarını istiyoruz” diye konuştu. Mahkeme sanıkların tutukluluk halinin devamına hükmetti Duruşmada ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, haklarında adli kontrol tedbiri bulunan tutuksuz sanıkların imza şeklindeki adli kontrol tedbirlerinin kaldırılmasına, yurt dışı çıkış yasağı tedbirinin devam etmesine karar verdi. Ayrıca heyet, tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devamına hükmederek, duruşmayı erteledi. İddianameden Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, 28 Temmuz günü gece saat 23.20 sıralarında Esenyurt Güzelyurt Mahallesi Mehmet Akif Ersoy Caddesi’nde Baray Tekel-Gold Park Şarküteri isimli iş yerinde meydana gelen olay anlatıldı. İddianamede, taraflar arasında meydana gelen tartışma ve silahla ateş edilmesi sonucu Yunus Emre Erzen’in 8 adet kurşunla yaralanarak hayatını kaybettiği, Batuhan Bayındır’ın ise 2 el ateş edilmesi sonucu yaralanarak öldüğü anlatıldı. İddianamede müşteki Yusuf Erzen ve şüpheli Murat Özer’in de çeşitli yerlerinden yaralandıkları belirtildi. İddianamede şüpheliler Tarık, Murat, Azat, ve Servet Özer’in ‘tasarlayarak kan gütme saikiyle kasten öldürme’, ‘kasten öldürme’, ‘tasarlayarak kan gütme saikiyle kasten öldürmeye teşebbüs’ ve 6136 Sayılı Kanun’a muhalefet suçlarından 1 kez ağırlaştırılmış müebbet, 1 kez müebbet ve 16 yıl 6 aydan 31 yıl 9 aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi. Diğer 5 şüphelinin ise değişen oranlarda hapisle cezalandırılması talep edildi.