GÜNDEM - 22 Nisan 2015 Çarşamba 13:11

Torunu Sütçü İmam’ı anlattı

A
A
A
Torunu Sütçü İmam’ı anlattı

Kahramanmaraş’ın Fransız işgali altında yaşadığı 31 Ekim 1919 tarihinde, kadınların örtülerini çıkartmak isteyen Fransız askerlerine kurşun sıkarak şehrin kurtuluş mücadelesini başlatan Sütçü İmam’ı, torunu Yaşar Türkkorur anlattı.

Sütçü İmam’ın torunu olan 65 yaşındaki Yaşar Türkkorur, 40 yıldır Ankara’da matbaacılık mesleğiyle uğraşıyor. Sütçü İmam’ın hayatını anlatmak için Kahramanmaraş’ın milli mücadele dönemindeki önemine değinmek gerektiğini ifade eden Türkkorur, “İngilizler Maraş’a geldiklerinde hiçbir taşkınlık yapmadı. Hatta şehre bile inmediler. Maraş’tan İngilizler’in gönderilmesi ve yerine Fransızlar’ın gelmesi kararlaştırıldı. Fransızlar’ın Maraş’a gelişi Ermeniler tarafından kutlandı. Fransız askerleri Maraş’ta devriye gezmeye başladı. Fransız askerleri ile Ermeni vatandaşları Maraş halkına küfürler ederek devriye geziyorlardı” dedi.

“SÜTÇÜ İMAM KADINIMIZA UZANAN DÜŞMAN ELİNİ KURŞUNUYLA İNDİRDİ”

Türkkorur, Sütçü İmam’ın düşmana ilk kurşunu atarak, milli mücadele döneminde Maraş’ın kurtuluş hareketini başlatması olayı olarak bilinen “Uzunoluk Olayı”nı şöyle anlattı:

“Bizim Türk hanımlarımızdan 3 tanesi hamamdan çıkmış. Fransız askerleri de kışlalarına dönüyormuş. Orada kadınlarımızı çarşaflı görünce kadınlarımıza ‘Artık burası Fransız müstemlekesidir. Çarşafla gezemezsiniz’ demişler. Kadınlardan peçelerini açmalarını istemişler. Kadınlarımız buna tepki göstermiş. Orada kahvede oturan vatandaşlar tepki göstererek ‘Yapmayın, etmeyin’ demiş. İlk olarak kahveden çıkan Çakmakçı Sait adındaki delikanlımız öne atılıyor ve Fransız askerleri tarafından vuruluyor, ilk şehidimiz oluyor. Uzunoluk Hamamı’nın karşısında da Sütçü İmam’ın dükkanı var. Sütçü İmam, olayı görünce silahını çıkararak, 3 Fransız askerine ateş ediyor. Tabi o zamanlar 40 yaşlarında falan. Askerlerden birini vuruyor, birini yaralıyor, diğeri de kışlaya kaçıyor. Milli mücadelemizin ilk kurşunu atılmış oluyor.”

“BABAMIN TARİFİ ÜZERİNE RESMİ YAPILDI”

Sütçü İmam’ı babasının bile ancak 10 yaşına kadar görebildiğini belirten Türkkorur, “Babam kendisini sadece tarif ederdi. Hiçbir resmi dahi yok. O zamanlar resim çektirmenin günah olduğu düşünülüyordu. Babamın tarifi üzerine bir ressam tarafından resmi yapıldı. Sütçü İmam ile ilgili olan bütün bilgilerde kullanılan resim o. Babam da resme baktığında ‘Aynısı olmuş’ diyerek tasdik etti. Dedem, kafası iri kemikli, kırlaşmış sakalları olan Müslüman bir vatandaş” diye konuştu.

“KİREÇÇİOĞULLARI SÜLALESİNDEN İMAM”

Türkkorur, bazı kaynaklarda dedesi Sütçü İmam’ın isminin Sütçü İmam Ali olarak yanlış anıldığına dikkat çekerek, “Sütçü İmam’ın asıl ismi İmam. Tabi o zamanlar daha Soyadı Kanunu yok. Kireççioğlu sülalesinden geldiği için ismi Kireççioğullarından İmam diye geçiyor. İsimler o zamanlar meslekleriyle birlikte söylenirdi. Süt sattığı için de Sütçü İmam olarak adlandırılıyor. İmamlığı da var. Kendisi güzel Kur’an okuyan, sesi güzel birisi. Maraş’ın Uzunoluk semtinde bir mescit var. Orada fahri imamlık yapıyor aynı zamanda” dedi.

“İŞGAL KUVVETLERİ KAÇAN SÜTÇÜ İMAM’I BULMAK İÇİN DAYISININ OĞLUNA İŞKENCE YAPMIŞLAR”

Olay sonrası çevresindekilerin Sütçü İmam’a kaçması yönünde telkinlerinin olduğunu ifade eden Türkkorur, “Ucuz kahramanlık yapmak olmaz. Tabi işgal zamanı. Olay sonrası Sütçü İmam’a ‘Burada durma, kaç’ falan deniliyor. Sütçü İmam, Bertiz bölgesinde Yüzbaşı Muharrem Beyazıt komutasındaki birliğin hazırlıklarına katılıyor. Olaydan sonra Sütçü İmam ev ev aranıyor. Herkes tanımıyorum, görmedim, bilmiyorum diyerek üç maymunu oynuyor. Asri Mezarlık tarafında dayısının oğlu olan Kireççioğlu Kadir’e yerini öğrenmek için işkence yapıyorlar. Burnunu ve kulaklarını keserek onu şehit ediyorlar. Bir tabutun içine koyarak, vatandaşa gözdağı olsun diye hükümet meydanında vatandaşlara teşhir ediyorlar” diye konuştu.

“MARAŞ CEMAATİ KALEDE TÜRK BAYRAĞI OLMAYINCA CUMA NAMAZI KILMIYOR VE KALEYE BAYRAĞI DİKİYOR”

Sütçü İmam olayından önce Maraş’ta bir bayrak olayının yaşandığını anlatan Türkkorur, olayı şöyle anlattı:

“Fransızlar’ın Maraş’ı işgalinin ikinci gününde Ermeniler’in zenginlerinden Ermeni olmasına karşın Maraş’ı temsilen mebusluk yapmış Hırlakyan adında birisi var. Hırlakyan, işgal komutanını evine davet ediyor. Hırlakyan’ın genç bir kızı var evde. Komutan Hırlakyan’ın kızıyla dans etmek istiyor. Kız ‘Ben kalede Türk bayrağı dalgalandığı müddetçe kendimi esarette görüyorum. O bayrak oradan inmediği müddetçe seninle dans etmem’ diyor. Komutan askerlere emir veriyor kaleye Fransız bayrağı takılsın diye. Kalede bir tek Onbaşı Osman Erşan var. Tek başına olunca bayrağı indirmeye gelen Fransız taburuna bir şey yapamıyor. Türk bayrağı indirilip, Fransız bayrağı takılıyor. Ertesi gün cuma namazını kılmak için Ulu Cami’de cemaat toplanıyor. Namaz kılmaya gelen cemaat, ‘Kalede Fransız bayrağı varken namaz kılınmaz’ falan diye tepki gösteriyor. Hutbeye çıkan Rıdvan Hoca, ‘Bayrak milletin istiklal ve hürriyet sembolüdür. Kalemizde Fransız bayrağı dalgalanırken bize cuma namazı kılmak caiz değildir’ diyerek hutbe veriyor. Sancağı alan cemaat ‘Allah Allah’ sesleriyle kaleye hücum ederek, Fransız bayrağını indirip Türk bayrağını asıyorlar. Sütçü İmam da bu cemaatin arasındadır.”

“SÜTÇÜ İMAM HALKA İLHAM KAYNAĞI OLUYOR VE DÜŞMAN ŞEHİRDEN KAÇIYOR”

Sütçü İmam’ın mazbut bir aileye sahip olduğunu aktaran Türkkorur, civar köylerden süt toplayıp, bu sütleri dükkanında satarak geçimini sağlayan bir kişi olduğunu anlattı. Türkkorur, Sütçü İmam olayından sonra halkın yaptığı toplantılarda bu işgal halinin onurlarına dokunduğunu konuştuklarını söyledi. Bu toplantıların ardından bir çete harbinin başladığını aktaran Türkkorur, 22 gün boyunca Fransız askerlerle savaşıldığı bilgisini aktardı. Türkkorur, Fransız askerlerinin bu çete harbine dayanamayıp 11 Şubat akşamı kaçtıkları duyulmasın diye atlarının ayaklarına da keçe bağlayıp Maraş’ı terk ettiklerini duyduğunu ifade etti. Türkkorur, bu direniş olayı üzerine Maraş’a TBMM tarafından bir yazı geldiğini ve yazıda direnişe katılanların isimlerinin gönderilmesinin istendiğini belirterek, cevap olarak ‘Maraş’ta direnişe katılmamış kimse yoktur’ yazısının gönderildiğini söyledi. Bu cevap üzerine TBMM tarafından şehre İstiklal Madalyası ve ‘kahraman’ ifadesi verildiğini söyleyen Türkkorur, her yıl 12 Şubat’ta Kahramanmaraş’ın düşman işgalinden kurtuluşunun kutlandığı günde İstiklal Madalyası’nın Türk bayrağına iğnelenerek göndere çekildiğini ifade etti.

SÜTÇÜ İMAM NASIL VEFAT ETTİ?

Türkkorur, dedesinin vefatına ilişkin olarak ise şu bilgileri verdi:

“Maraş’ın kurtuluşu sonrasında Sütçü İmam’a belediyede bir işi olsun diye odacılık görevi veriliyor. Daha sonra da bir kaledeki topçuluk görevini veriyorlar. Askerde falan topçuluk görevi yapmış olacak ki bu görevi veriyorlar. Son Osmanlı Padişahımızın tahta çıkışı sırasında 101 pare top atışı yapılıyor. Top aracı çok ısındığı için sanıyorum 21. ya da 22. top atışı sırasında ateş alıyor. Toptan bir parça alnına saplanıyor. Hemen hastaneye kaldırılıyor. 2 gün falan yaşıyor ve ondan sonra rahmetli oluyor. Babamızın, annemizin ve bizim büyüdüğümüz bir evi var. Babamla halam evi paylaşarak, yeni bir ev yapıyorlar. Evimiz hala orada duruyor, kız kardeşim kalıyor.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kayseri Kocasinan, 8 yılda bin 85 kilometre yol yaptı Kocasinan Belediye Başkanı Ahmet Çolakbayrakdar, Kayseri’de en yüksek kapasiteye sahip asfalt plenti ve Türkiye’de sayılı olan konkasör tesisi ile bu zamana kadar 1 milyon 275 bin ton asfalt serimi gerçekleştirdiklerini ve bin 85 kilometre yol yaptıklarını söyledi. Kocasinan Belediyesi’nin "Yol medeniyettir" anlayışıyla hizmet atağını sürdürdüğüne dikkat çeken Başkan Çolakbayrakdar, daha geniş ve daha konforlu yollar yaparak şehrin alt ve üst yapısını geleceğe hazırladıklarını vurguladı. "Asfaltta da tarihi bir dönüm noktasına imza attık" Kocasinan’da ulaşımın kalitesini, konforunu ve güvenliğini artırarak yüksek standartlarda yol ve kaldırım yaptıklarını belirten Başkan Çolakbayrakdar, merkezde alan bakımından en büyük ilçe olduklarının altını çizerek, "Kocasinan, 156 bin hektar alan üzerinde Kayseri’nin merkezde en büyük ilçesidir. Merkezdeki en büyük ilçe olmamız sebebiyle çok büyük bir yol ağına sahibiz. Bu kapsamda Fen İşleri Müdürlüğü ekiplerimiz, gece gündüz demeden, mevsim şartları elverdiğince Kocasinan’ın dört bir yanında yol yapımı ve asfalt serimi seferberliği yapıyor. Daha çağdaş normlarda, daha geniş ve daha konforlu yollar yaparak şehrin alt ve üst yapısını geleceğe hazırlıyoruz. Bu kapsamda bu yıl 135 bin ton asfalt sererek, 115 kilometre yol yaptık. Bu zamana kadar ise 1 milyon 275 bin ton asfalt serimi gerçekleştirdik ve bin 85 kilometre yol yaptık." ifadelerini kullandı. "Üreten belediyecilikle rekor hizmet" Başkan Çolakbayrakdar, sözlerini şu şekilde sürdürdü: "Fen İşleri Müdürlüğü ekiplerimiz, gece gündüz demeden, mevsim şartları elverdiğince Kocasinan’ın dört bir yanında yol yapımı ve asfalt serimi seferberliği yapıyor. Özellikle asfalt plenti ve agrega üretim tesisimiz, Kocasinan’a ciddi manada tasarruf imkânı sağlıyor. Kendi öz kaynaklarımızla üretim yaptığımız için asfalt plentimizle rekor tasarruf sağlıyoruz. 2017 yılında hayata geçirdiğimiz, Kayseri’de kamuda en yüksek kapasiteye sahip olan, teknolojik yapısıyla dünya standartlarında asfalt üreten ve yüzde yüz yerli üretim olan çevre dostu asfalt plenti ile Kayseri’mize ve ülkemize hizmet etmenin mutluluğunu ve gururunu yaşıyoruz. Kocasinan Belediyesi olarak vatandaşlara en iyi hizmeti sunabilmek için tesis çalışmalarına önem veriyoruz. İhtiyaç duyulan her alanda kendi tesislerimizde üretim yapma noktasında gerekli altyapıya sahip örnek bir belediyeyiz. Bütün çalışmalarımızın güzel ilçemiz Kocasinan’da yaşayan hemşehrilerime hayırlı uğurlu olmasını diliyorum." Kocasinan’da her zaman en iyi ve en kaliteli hizmeti hedeflediklerini belirten Başkan Çolakbayrakdar, sözlerini, "Yaptığımız hizmetler neticesinde ilçemiz daha modern bir görünüme ve daha sağlıklı bir altyapıya kavuşuyor." diyerek noktaladı.
Ankara TBMM Başkanı Kurtulmuş: "Partilerin raporlarından ortak bir rapor çıkarmakla önemli bir eşik aşılacaktır" TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, "Partilerin raporlarından ortak bir rapor çıkarmakla önemli bir eşik aşılacaktır" dedi. Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında 20. kez toplandı. Komisyon toplantısı Meclis Başkanı Kurtulmuş’un konuşması ile başladı. Komisyonun son eşiğine gelindiğini belirten Kurtulmuş, "Komisyonumuz, ele aldığı konunun önemi ve ağırlığı dolayısıyla tarihi bir görev icra etmiştir. Bu süreç içerisinde demokratik olgunlukla herkesin fikrini açık bir şekilde ifade ettiği ve konuşulan bütün sözlerin burada kamuoyunu açık bir şekilde cereyan etmesinin ve hepsinin tutanak altına alındığı son derece verimli bir komisyon çalışması gerçekleştirdik. Dinlemeleri, çok geniş kesimleri kapsayan sivil toplum kuruluşları, akademisyenler ve kanaat önderleri oluşturulmuştur. Komisyonu çalışmaları bakımından kritik eşikleri fevkalade büyük hassasiyetle ve gerçekten özverili çalışmayla aştık. Şimdi komisyonumuzun son eşiğine gelinmiştir. O da ortak bir rapor yazılması ve bu raporun Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’na verilerek buradaki tekliflerin yasalaşması ve diğer tekniklerin yerine getirilmesi. Bu çerçevede siyasi partiler raporlarını hazırladı ve Meclis Başkanlığımıza sundu. Kendileri açısından önemli gördükleri konuda açık bir şekilde raporlarını da ifade ederek bir siyasi tutum belgesi olarak Meclis Başkanlığına intikal edilmiştir. Bu raporların tamamlanması ile birlikte geçen hafta itibarıyla Meclisimizin sitesinden bütün raporlar kamuoyunu açılmıştır" ifadelerini kullandı. "Partilerin raporlarından ortak bir rapor çıkarmakla önemli bir eşik aşılacaktır" Raporlarla ilgili tartışmaların olduğunu belirten Kurtulmuş, "Ancak bu raporlardan esas muradımız; her partinin kendi tutum belgesi olarak ortaya koyduğu raporlarla ortak bir rapor hazırlanması süreci. Bu sürecin ümit ederim ki başarıyla sonuçlanmasıyla birlikte çok önemli hayati eşit daha aşınmış olacak. Bu çerçevede, önümüzdeki süreçte partilerin farklı fikirleri daha yakınlaştırarak temasların artırılması yararlı olacaktır. Böylece ortak bir noktaya ulaşmak daha kolay olacaktır. Kısa bir süre içerisinde nihai raporu da bitirerek üzerinde ortaklaştığımız metni Türkiye kamuoyuna paylaşmak mümkün olur. Ancak bu sürede nihai raporun tamamlananabilmesi için öyle görünüyor ki, parti temsilcilerimizle yaptığımız istişarelerde ortaya çıktı. İlave bir süreye ihtiyaç olacak" dedi.
Tekirdağ Tekirdağ’da silahlı saldırı davasında karar: Sanığa müebbet ve ağırlaştırılmış müebbet ve 36 yıl hapis Tekirdağ’ın Süleymanpaşa ilçesinde 2024 yılında, 2 kişinin hayatını kaybettiği, aralarında bir polisin de bulunduğu 3 kişinin yaralandığı silahlı saldırıya ilişkin davada karar açıklandı. Mahkeme, sanık hakkında müebbet, ağırlaştırılmış müebbet ile toplam 36 yıl hapis cezası verdi. Tekirdağ 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen karar duruşmasına tutuklu sanık Eren Uzuner, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden katıldı. Duruşmada müştekiler ve taraf avukatları hazır bulundu. Sanığın savunması dikkat çekti Savunma için söz alan sanık, mahkeme heyetine delillerin tam olarak toplanıp toplanmadığını sordu. Mahkeme başkanının yalnızca savunma yapması yönündeki uyarısı üzerine sanık, delillerin duruşmada okunmasını talep etti. Sanık, kendisiyle oynandığını ve yapay zekâ yoluyla zihninin okunduğunu iddia ederek, "Benim sürekli duygularımla oynadılar, yapay zeka ile aklımı okuyup benim Allah’a olan isyanımı şarkıcılara satıyorlar. Kliplerinde benimle dalga geçiyorlar. Beni delirtmeye çalışıyorlar. Çokça sordum, benim duygularımla neden oynuyorsunuz, beni delirtmek mi istiyorsunuz diye, yemin ettiler öyle bir şey yok diye" dedi. Acılı babadan mahkemeye çağrı Hayatını kaybeden Fatma Özdemir’in babası Kemal Özdemir, duruşmada yaptığı konuşmada kızının çocukluğundan bahsederek sanığın en ağır şekilde cezalandırılmasını istedi. Özdemir, "Ben evladımı ne zorluklarla büyüttüm, ben cezaevinde ne acılar çektim. Allah kimseye evlat acısı yaşatmasın. Benim kızım 10 yaşına kadar kolumda uyurdu. En ağır şekilde cezalandırılmasını istiyorum" ifadelerini kullandı. Mahkemeden ağır ceza Mahkeme heyeti, sanığa iki kişiye yönelik eylemleri nedeniyle müebbet ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi. Ayrıca 3 kişiye yönelik ’kasten öldürmeye teşebbüs’ ve ’yaralama’ suçlarından toplam 36 yıl hapis cezasına hükmedildi. İdam çağrısı Olayda hayatını kaybeden Barkın Perçin’in babası Mustafa Perçin, idam cezasının getirilmesini istedi. Fatma Özdemir’in ablası Selen Özdemir de ağırlaştırılmış müebbet kararına rağmen acılarının dinmediğini belirterek, "Ben bu cani ve katillerin hepsinin idam cezası ile cezalandırılmasını talep ediyorum. Benim annem çocuk kilosuna düştü. Vicdanımız hiçbir şekilde rahat değil. Ben her gün kız kardeşimin kabrine gidiyorum. Bu insanların yaşaması hak mıdır? Bu insanlara kısas gelmeli, idam gelmeli, başka insanların canı yanmamalı" dedi. Tekirdağ’ın Süleymanpaşa ilçesinde bulunan Evkur Mağazası’nda 2025 Ekim ayında meydana gelen silahlı saldırı olayında zanlı 2 kişiyi öldürmüş 3 kişiyi de yaralamıştı.