DİĞER SPORLAR - 19 Eylül 2022 Pazartesi 16:01

Türk Telekom İstanbul 24 Saat Boostrace'de şampiyonlar belli oldu

A
A
A
Türk Telekom İstanbul 24 Saat Boostrace'de şampiyonlar belli oldu

Bu yıl ikincisi düzenlenen ‘İstanbul 24 saat Boostrace’de şampiyonlar belli oldu. 17-18 Eylül’de gerçekleşen 24 saatlik mücadelede; bu yıl ilk defa eklenen solo kadınlarda Buket Demirci, solo erkeklerde Ahmet Karaoğlan zirveye yerleşirken 2, 4 ve 6 kişiden oluşan kategorilerde en çok mesafeyi kateden takımlar kürsüye çıkmaya hak kazandı.

Dünyada büyük ilgiyle karşılanan ve bu yıl Türkiye’de ikincisi düzenlenen ‘Türk Telekom İstanbul 24 Saat Boostrace’ 17-18 Eylül tarihinde Intercity İstanbul Park pistinde gerçekleşti. Türk Telekom’un ana sponsorluğunda düzenlenen ‘‘İstanbul 24 saat Boostrace” dünyaca ünlü bisikletçilerin de aralarında bulunduğu 500’ü aşkın profesyonel ve amatör sporcunun katılımıyla yoğun ilgi gördü. Bisiklet tutkunlarının mücadelesi Tivibu Spor ekranlarından dünya genelinde bisiklet severle buluştu.

Sporcuların mücadelesi nefes kesti
Sporcuların 24 saat süreyle pedal çevirdiği zorlu mücadelede izleyiciler heyecanlı anlara tanıklık ederken, en uzun mesafeyi kateden takımlar birincilik kürsüsüne yerleşti. İzleyenlerin de desteğiyle gece gündüz aralıksız devam eden yarışı tamamlayan takımlar, önemli bir mücadele sergiledi.

‘Türk Telekom İstanbul 24 saat Boostrace’e bu sene ilk defa eklenen solo kadınlar kategorisinde Buket Demirci, solo erkekler kategorisinde ise Ahmet Karaoğlan birinciliği elde etti. Yine bu yıl ilk kez eklenen Kurumsal Takım kategorilerinde; 4 kişilik erkeklerde Tivibu takımı, 4 kişilik karma kategoride Migros Sanal Market takımları birincilik kürsüsünde yerlerini alırken 4 kişilik erkeklerde Türk Telekom Bisiklet Takımı ikincilik kürsüsüne çıkmaya hak kazandı. 6 kişilik kategoride ise kadınlarda Borusan takımı, karma kategoride Yapı Kredi takımları birinciliklerin sahibi oldu. Parkura çıkan takımlar içerisinde kadınlarda birinci turu en kısa sürede tamamlayan sporcu Giant Türkiye Team’den Arzu Sağnak olurken erkeklerde Tivibu kurumsal takımından Halil İbrahim Doğan oldu.

Türkiye’de bu yıl ikinci kez gerçekleşen zorlu mücadelede bisiklet severler 24 saatlik yarış heyecanı dışında özel şovlar ve Türk Telekom Prime ile açık hava sineması gibi etkinliklerle özel bir festival deneyimi de yaşadı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Büyükşehir, Mudanya’ya değer katıyor Tarihi dokusu, huzur veren manzarası ve sahil yaşamıyla Bursa’nın incisi olan Mudanya, Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin yatırımlarıyla yeniden canlanıyor. Mudanya’nın yıllardır özlenen sahil düzenine kavuşması için hayata geçirilen İstasyon Caddesi Projesi’nde artık sona yaklaşıldı. Bursa’nın daha yaşanabilir ve sağlıklı hale gelmesi için tüm ilçelerde çalışmalarını sürdüren Büyükşehir Belediyesi, kentin sahil ilçelerinden Mudanya’da başlattığı İstasyon Caddesi projesinde artık sona yaklaştı. Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey de çalışmaları yerinde inceleyerek Park ve Bahçeler Dairesi Başkanı Hakan Tanrıöver ve ekiplerden bilgi aldı. İlçe halkının büyük ilgisiyle karşılanan Başkan Mustafa Bozbey, vatandaşlarla sohbet edip yürütülen çalışmalar hakkında bilgi verdi. İstasyon Caddesi’nde yürütülen projenin bölgeye değer katacağını belirten Mudanyalılar, Başkan Mustafa Bozbey’e teşekkür etti. Projenin yaklaşık 3 bin metrekarelik bir alanda sürdürüldüğünü ifade eden Başkan Mustafa Bozbey, yaklaşık bin 100 metrekare yeşil alan elde edileceğini söyledi. Az enerjiyle iyi bir aydınlatma elde etmek için yatırımların yapıldığını anlatan Başkan Mustafa Bozbey, "Proje kapsamında 600 metrekarelik bir seyir terası elde ettik. Bölgeye gelenlerin keyifle vakit geçireceği bir alan olacak. Yüzmek veya sahili kullanmak isteyenler için 500 metrekarelik alanı bin 800 metrekareye çıkartarak daha fazla alan kazanmış olduk. Bu alanların da plaj olarak kullanılmasını istiyorduk. Bunu başardık" diye konuştu. İstasyon Caddesi Projesi’nin Mudanya’ya ve Bursa’ya değer katacağını dile getiren Başkan Mustafa Bozbey, gelen herkesin büyük bir keyif alacağını vurguladı. Projede iklim krizini de düşünerek farklı yöntemler uyguladıklarını anlatan Başkan Mustafa Bozbey, "Yağmur suyu üretimi ile biyolojik hendek dediğimiz ‘Bioswale’ uygulamasını hayata geçirdik. Bu sayede hem taşkın riskini azaltıyoruz hem de yağmur suyunun toprağa yavaşça süzülmesini sağlıyoruz. Böylece yeraltı su kaynaklarını beslemiş oluyoruz. Çevre dostu ve estetik bir altyapıyı oluşturuyoruz. Geleceğe daha yeşil ve daha güçlü bir iz bırakacak çalışmaları yakın zamanda bitirerek halkımızın kullanımına sunacağız" dedi.
Ordu Gazze ve Doğu Türkistan’daki çocukların özgürlüğü için gökyüzüne 787 balon bırakıldı Ordu’nun Ünye ilçesinde düzenlenen etkinlikte dünya genelindeki çocukların özgürlük dileklerini simgeleyen 787 adet balon gökyüzüne bırakıldı. Ünye Şehit Gökhan Demir İlkokulu öğrencileri, öğretmenleri ve velileri, Gazze, Doğu Türkistan ve dünya genelindeki çocukların özgürlük ve bağımsızlık mücadelesine dikkat çekmek amacıyla farkındalık etkinliği gerçekleştirdi. Okulun bahçesinde dünya çocuklarının özgürlük dileklerini simgeleyen 787 adet balon gökyüzüne bırakıldı. "Özgürlük çalışmayla kazanılır" Düzenlenen etkinliğin Gazze ve Doğu Türkistan’daki çocuklar ile tüm dünya çocuklarına özgürlük dilemek amacıyla gerçekleştirildiğini belirten Şehit Gökhan Demir İlkokulu Müdürü Yaşar Ocak, "Bugün Gazze’deki, Doğu Türkistan’daki ve bütün dünya çocuklarına özgürlük için güzel bir program gerçekleştirdik. İnşallah bu çocuklarımızın mutluluğu, özgürlüğün nişanesi olur. Şu bir gerçektir ki, özgürlük çalışmayla kazanılır. Bedel ödenmeden dünyada kazanılan hiçbir özgürlük maalesef yoktur. Çalıştığımız sürece istediğimiz kadar özgürlük bizim olur; ancak çalışmadığımız zaman elimizde hiçbir özgürlük kalmaz. Biz de buradan bütün dünya çocuklarımıza sonsuz özgürlük diliyoruz. Çocuklarımız için ’dünya çiçeklerimiz’ deriz ya, biz de çocuklara o gözle bakarsak, onların mutluluğu insana tüm kederleri unutturuyor. Özgürlüğü, çocukların yüzüne baktığımız zaman anlıyoruz" dedi. Öğretmenlerden bağımsızlık vurgusu Sınıf öğretmenleri Sultan Türk ve Hasan Açıkgöz ile projeyi hayata geçiren Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni Gülender Cebar, etkinliğin temel amacının çocukların kendi özgürlük ve bağımsızlıklarının kıymetini bilmesi için farkındalık oluşturmak olduğunu söyleyerek, "Bizler Türk milleti olarak özgürlüğümüze ve bağımsızlığımıza düşkün milletleriz. Bu gün dünyanın öbür ucunda Filistin’de, Doğu Türkistan’da özellikle çocuklar çok etkileniyor ve oralarda bağımsızlık mücadelesi veriliyor. Buna bizlerde dikkat çekmek adına çocuklarımızın kendi özgürlüğünü ve bağımsızlığının kıymetini bilmesi için böyle bir etkinlik yapmak istedik. Umarım faydalı olur ve yerini bulur" diye konuştu. Etkinlik, 787 adet balonun aynı anda gökyüzüne bırakmasıyla sona erdi.
Mersin "Batı uygarlığının başlangıcına dair tartışmalarda, Anadolu kesinlikle göz ardı edilemez" Mersin’de düzenlenen söyleşide Prof. Dr. Fahri Işık, Anadolu’nun batı uygarlığının oluşumundaki belirleyici rolünü arkeolojik kanıtlarla anlatarak katılımcılara tarihi bir perspektif sundu. Mersin’in kent kimliğini ve kültürel birikimini geliştirmek, kentsel belleği oluşturmak için çalışmalar sürdüren Mersin’e Değer Katanlar Kurulu (MEDEKA), kente değer katacak söyleşilere bir yenisini daha ekledi. Mersin Büyükşehir Belediyesine bağlı olarak çalışmalarını sürdüren Mersin Bellek Ofisi ve MEDEKA iş birliğiyle düzenlenen ‘Batı Uygarlığına Kök Süren Anadolu’ya Sahiplik’ başlıklı söyleşide Prof. Dr. Fahri Işık, Anadolu’nun batı uygarlığına katkılarını anlattı. Mersin Büyükşehir Belediyesi Kongre ve Sergi Sarayı’nda gerçekleşen söyleşide Prof. Işık, Anadolu’nun binlerce yıllık kültürel birikiminin batı uygarlığının oluşumuna nasıl yön verdiğini tarihi örnekler, arkeolojik kanıtlarla ve kültürel süreklilik çerçevesinde değerlendirdi. Atatürk ve Akdeniz Üniversiteleri’nin Arkeoloji Bölümleri ile Likya Uygarlıkları ve Göller Yöresi Uygarlıkları Araştırma Merkezleri’ni kuran Prof. Işık, Antalya’daki Patara Antik Kenti’nde yaptığı kazılarda, çok sayıda önemli eseri gün yüzüne çıkardı. ‘Hocaların Hocası’ olarak kabul edilen Prof. Işık, arkeoloji alanında 2025 Yılı Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü’ne de layık görüldü. "Batı uygarlığının başlangıcına dair tartışmalarda, Anadolu kesinlikle göz ardı edilemez" Söyleşide konuşan Prof. Dr. Fahri Işık, Batı Anadolu’nun tarih boyunca yanlış yorumlandığını belirterek, Anadolu’da oluşturulan kültürel birikimin, Yunan uygarlığının çok öncesine uzandığını vurguladı. Prof. Işık, arkeolojik kanıtlarla da bu bilginin doğrulandığını ifade etti. Anadolu’nun 10 bin yılı aşan kesintisiz kültürel devamlılığına dikkat çeken Prof. Işık, "Bu topraklarda inanç, sanat ve ritüel dünyası, Neolitik dönemden Roma’ya kadar aynı damar üzerinden akmış bir uygarlık sürekliliği gösteriyor. Tanrıça ikonografisinden mimariye, mezar geleneklerinden günlük yaşama kadar birçok unsur, binlerce yıl boyunca aynı çizgide ilerledi" diye aktardı. Konuşmasında hareketli figür, kıvrımlı hat ve gerçekçi yüz ifadesi gibi sanat ilkelerinin Yunan’dan önce Anadolu’da ortaya çıktığını söyleyen Prof. Işık, Yunan sanatının oluşturucu bir başlangıçtan değil, Anadolu kültürünü devralarak gelişen bir estetik çizgiden beslendiğini kaydetti. Prof. Işık, Anadolu halklarının kökenine ilişkin yeni arkeolojik kanıtları da bu görüşü desteklediğini belirterek, Luvilerin yerli Anadolu halkı olduğunun kanıtlandığını; Milet ve Efes çevresinde uzun süre Yunanca değil, Luvice’nin konuşulduğunu söyledi. Prof. Işık, "Bugün Yunan kolonisi sanılan birçok yerleşim, aslında Anadolu merkezli kültürel yayılımın bir ürünüdür. Batı uygarlığının başlangıcına dair tartışmalarda, Anadolu kesinlikle göz ardı edilemez. Avrupa’nın kültürel temelleri de Atina’dan önce Milet’te atılmıştır" diyerek sözlerini tamamladı. Söyleşi sonunda, soru-cevap bölümü ile katılımcıların da katkı sunduğu etkileşimli bir oturum gerçekleştirildi.
Düzce Kadınlara özgüven ve meslek kazandıran kurs: "Eşimden artık harçlık almıyorum" Düzce El Sanatları Merkezi’nde eğitim gören 62 kadın kursiyer, ahşap ustalığını en ince detayına kadar öğrenerek meslek edindi. Kadınlar, ürettikleri el emeği ürünleri satarak aile ekonomisine katkı sağlarken bir kursiyer, "Aile bütçemize katkısı da çok fazla. Ben eşimden artık harçlık almıyorum diyebilirim. Her ihtiyacımı karşılayabiliyorum" dedi. Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı olan El Sanatları Eğitim Merkezi bünyesinde kurs öğretmeni Fatma Özdemir öncülüğünde düzenlenen ahşap kursuna, 62 kadın kursiyer devam ediyor. Kursiyerler, bir eğitim öğretim dönemi boyunca ahşaba yakma, boyama, kıl testere ile şekil verme ve geri dönüşüm konularında eğitim alıyor. Kurs sayesinde erkek işi olarak bilinen marangozluğu öğrenen kadınlar, ortaya çıkardıkları eserleri satarak aynı zamanda meslek ediniyor ve aile ekonomisine destek oluyor. "Zor bir dönemimde doktorumun tavsiyesiyle başladım" Kursiyer Ayla Arslan, kursa zor bir dönemde doktor tavsiyesiyle başladığını ve burada bir işe yaradığını hissettiğini belirtti. Arslan, kursun ekonomik ve psikolojik faydalarını şu sözlerle anlattı: "Yaptığım ürünler beğenildi. Sonrasında Fatma hocamız bize satış alanları açtı. Yaptığımız ürünleri satıp yerine yeni malzemeler alabiliyoruz. Böylece cebimizden de para harcamıyoruz. Bazen kâr bile ediyoruz. Ahşabın birçok alanı var burada çok güzelde vakit geçiriyoruz. Benim burada 3. yılım ve kopamıyorum." "Ben eşimden artık harçlık almıyorum diyebilirim" Arslan, mesleğin zor ancak çok zevkli olduğunu vurgulayarak, "Yaptığımız işler hep erkek işi ama biz kadınlarda başarabiliyoruz. Ahşapla uğraşmak gerçekten çok zevkli. Başladığınız zaman aşık oluyorsunuz. Fatma hocamızın kursu sevmemizde emeği çok fazla. Aile bütçemize katkısı da çok fazla. Ben eşimden artık harçlık almıyorum diyebilirim. Her ihtiyacımı karşılayabiliyorum. Satışlarımızda oluyor. Kursta ilerledikçe ustalaşıyorsunuz o zaman daha güzel ürünler çıkıyor. Bu kursa başlayan bırakamıyor gibi bir şey" dedi. "Zorlandığımız konu hepimiz ev hanımıyız, çocuklarımız var" Bir diğer kursiyer Özlem Akdeniz ise kurs hakkında bilgiler vererek, "Burada su kabağı işliyorum. Bunlar kendi bahçemde yetiştirdiğim ürünler. Zor mu evet zor vakit ayırıyoruz ama çok da keyifli. Erkeklerle özdeşleşen ahşap ustalığı için biz bir kere bu atölyenin kokusunu aldık. Zorlukları var ama o kısmı görmüyoruz. Erkek işi gibi görünse de biz onları geçiyoruz. Zorlandığımız konu hepimiz ev hanımıyız, çocuklarımız var. Biz onlardan zaman ayırıp buraya geliyoruz. Sadece o biraz zorlayıcı olabiliyor, onun dışında zorlanmıyoruz" diye konuştu. Zaman zaman yaptığı ürünlerden maddi kazanç sağladığını aktaran Akdeniz, "Ekonomik olarak burasının büyük etkisi oluyor. Burada bütün arkadaşlarımın da beklentisi bu. Bunun pazarını oluşturabilsek, ürünlerimizin satışını yapabilsek eşlerimize ihtiyaç duymadan kendi kazancımızı sağlayabiliriz" ifadelerini kullandı.
İzmir Aliağa’daki çimento öğütme/paketleme tesisine ÇED onayı Batıçim Batı Anadolu Çimento A.Ş., İzmir Aliağa’da kuracağı yıllık 3,5 milyon ton kapasiteli çimento öğütme ve paketleme tesisi için ÇED onayı aldı. Grubun uluslararası pazarlarda ihracat hacmini artıracak stratejik yatırımın, Ege Bölgesi’ni ihracata en entegre üretim merkezlerinden biri haline getirmesi bekleniyor. Nakliye süreçlerinin Limana yakın konumuyla nakliye süreçlerinin optimize edilmesini sağlayarak lojistik maliyetleri azaltacak yatırımın ilk fazı, yıllık 1 milyon 750 bin ton kapasiteyle devreye alınacak. Ege Bölgesi’nin köklü sanayi topluluklarından Batı Anadolu Şirketler Topluluğu’nun amiral gemisi Batıçim, çimento sektöründeki rekabet gücünü artırmak ve ihracat odaklı büyüme stratejisini güçlendirmeyi amaçladığı Aliağa yatırımında Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) onayı aldı. Liman üzerinden gerçekleştirilecek sevkiyat kabiliyeti sayesinde grup, ihracat pazarlarına erişimini hızlandırmayı ve bu pazarlardaki rekabetçiliğini artırmayı hedefliyor. Genişleme hamlesiyle çimento satış hacminin 4,9 milyon tona ulaşması, ihracat payının ise orta vadede yüzde 45-50 bandına taşınması öngörülüyor. Bölgeye istihdam, ihracat artışı ve tedarik zincirinde genişleme gibi çok yönlü ekonomik faydalar getirmesi de beklenen projenin 2027-2028 döneminde devreye alınması hedefleniyor. Liman içinde üretim modeli ‘Limanın içinde üretim’ modeliyle işleyecek tesis, lojistik maliyetleri önemli ölçüde düşürerek ihracat pazarlarında rekabet gücünü artıracak. Bugün 20’nin üzerinde ülkeye ihracat yapan şirket, bu hamle ile ABD, Kanada, Güney Avrupa ve Akdeniz havzası gibi stratejik pazarlara daha hızlı ve rekabetçi bir şekilde ulaşma imkânı bulacak. Lojistik optimizasyon sayesinde karbon ayak izini azaltarak sürdürülebilir üretime de önemli katkı sağlayacak yatırım ile Ege’nin çimento devi, Türkiye’de sektörünün lider oyuncuları arasındaki yerini sağlamlaştırmayı ve ihracatta ülke ekonomisine daha fazla katkı sağlamayı planlıyor. Gelecek vizyonunda önemli adım Yatırımın grubun gelecek hedefleri arasında stratejik bir öneme sahip olduğunu ifade eden Batı Anadolu Şirketler Topluluğu İcra Kurulu Üyesi, Üretim Operasyon Grup Başkanı Caner Türkyener, "Aliağa çimento öğütme ve paketleme tesisi yatırımı hem çimento sektöründeki yeni dinamiklere hem de grubumuzun uzun vadeli büyüme vizyonuna yanıt veren stratejik bir adım. Çimento artık büyük ölçüde lojistik maliyetleri belirleyen bir ürün. Hammaddeden ihracata kadar tüm zincirin optimize edilmesi önem arz ediyor. Aliağa’daki öğütme ve paketleme tesisi; limana doğrudan erişimi, güçlü sanayi altyapısı ve ihracat odaklı konumu sayesinde bize çok ciddi bir rekabet avantajı kazandıracak. Kısacası, Batıçim’in gelecek vizyonu açısından çok önemli bir yerde konumlanan bu yatırım hem grubumuzun hem de Türkiye’nin ihracat hedeflerine önemli bir katkı sağlayacak" dedi. Proje iki fazda planlanıyor Yapılan açıklamaya göre, Aliağa-Nemrut bölgesinde planlanan kapasite artışı, grubun stratejik dönüşüm süreciyle uzun vadeli büyüme planının ana eksenini oluşturuyor. İki fazdan oluşan değirmen yatırımı; ilk etapta yaklaşık 2 milyon ton, tamamıyla devreye alındığında ise yıllık 3,5 milyon ton kapasiteyle faaliyette olacak. Mevcutta 5,8 milyon ton olan üretim kapasitesini yatırımın tamamlanmasıyla yaklaşık yüzde 60 artıracak şirketler topluluğu, lojistik maliyetlerinde düşüş, sevkiyat hızında artış ve ihracat pazarlarına daha rekabetçi bir konuma gelecek.