GÜNDEM - 12 Eylül 2022 Pazartesi 10:21

Türkeş’in doktoru Kaptanoğlu, 12 Eylül sonrası hastanedeki tutukluluk günlerini ve kaçırma planlarını İHA’ya anlattı

A
A
A
Türkeş’in doktoru Kaptanoğlu, 12 Eylül sonrası hastanedeki tutukluluk günlerini ve kaçırma planlarını İHA’ya anlattı

Alparslan Türkeş’in doktoru Selim Kaptanoğlu, merhum liderin 12 Eylül 1980 darbesi sonrası hastanede geçirdiği tutukluluk günlerini İHA’ya anlattı.

Kaptanoğlu, Seyyid Ahmed Arvasi’nin de Türkeş’le yaklaşık 5-6 ay aynı hastanede kaldığını belirterek, “Seyyid Ahmed Arvasi müthiş vatansever. Etrafına da çok moral verirdi. Türkeş ve Arvasi çok samimi görüşürlerdi. Sürekli sohbet ederlerdi” dedi.

Dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren önderliğinde 12 Eylül 1980'de Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) yönetime el koydu. Darbenin gerçekleşmesiyle birlikte dönemin siyasi liderleri Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Necmettin Erbakan ve Alparslan Türkeş tutuklandı. Demirel ve Ecevit eşleriyle birlikte Hamzakoy’ a götürüldü. Erbakan ve Türkeş ise Uzunada’ya yerleştirildi. Türkeş daha sonra sağlık sorunları nedeniyle Ankara Mevki Hastanesi'ne sevk edildi. Tabip Binbaşı rütbesiyle Ankara Mevki Hastanesi Ortopedi Bölümü Şefliği görevine atanan Dr. Selim Kaptanoğlu,12 Eylül sonrası ‘Tutuklu’ servisinde şef oldu. Türkeş’le 18 yaşında tanıştığını ve kendisine hayran olduğunu ifade eden Kaptanoğlu, Türkeş’in Ankara Mevki Hastanesi’nde ki tutukluluk günlerini İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine anlattı.

Türkeş’in doktoru Kaptanoğlu, 12 Eylül sonrası hastanedeki tutukluluk günlerini ve kaçırma planlarını İHA’ya anlattı

“Genelkurmay Başkanı Necdet Üruğ Paşa ‘Türkeş yatsın’ diye telefon açardı”

Kaptanoğlu, tutuklu servisinde şef olduktan 3 gün sonra Türkeş’in diş tedavisi için hastaneye yatırdığını belirterek, “Sürekli başhekimden baskı geliyor, ‘Taburcu edin. Çıkartın kardeşim, gitsin Mamak Cezaevi’nde yatsın burada yatmasın’ diye. Fakat tam taburcu edeceğiz dedikleri zaman Türkeş Bey’in damadı Hamit Bey’le beraber biz direkt Turgut Sunalp paşaya giderdik. Turgut Sunalp Paşa Türkeş Bey’in çok yakın arkadaşı, dostuydu. O da akrabası olan dönemin Genelkurmay Başkanı Necdet Üruğ Paşa’ya söylerdi. Üruğ Paşa da ‘Türkeş yatsın’ diye telefon açardı. Yoksa benim tek başıma Türkeş’i yatırmam mümkün değil ama yukarıdan da o şekilde Necdet Paşa’nın yardımını alırdık” diye konuştu.

“’Hapishanede ve hastanede yatamaz’ raporu veren 13 doktor arasından 4-5 tanesi aşırı militan solcuydu”

Türkeş’in tutuklu olarak kalmasın razı olmadıklarını ve cezaevinden kaçırmaya kalkıştıklarını hatırlatan Kaptanoğlu, “Hastanenin camlarını kestik. Helikopter ayarladık. Kıbrıs’a kaçıracaktık. Oradan Mısır’a gidecektik. Bir sürü çalışmalar yapıldı ama Türkeş Bey son anda vazgeçti ‘Gitmemize gerek yok. Hapishaneler, hastaneler vatan topraklarıdır. Gerekirse burada ölelim, razıyım ben’ diye. Türkeş, Cezaevinde çok büyük ve sürekli eziyet gördü. Aradan 5 yıl geçti bir türlü tahliye olmuyor biz de başka türlü tahliye edelim dedik. En sonunda Ankara Mevki Hastanesi’ndeki doktor arkadaşların heyet raporuyla ‘Hapishanede ve hastanede yatamaz’ diye rapor verdik. O raporla Türkeş öğleden sonra tahliye oldu. İşin güzel tarafı şu; raporu veren 13 doktor arasından 4-5 tanesi aşırı militan solcuydu” ifadelerini kullandı.

“Gelen ziyaretçileri Türkeş’le orada gizli gizli görüştürürdük”

Ülkücü lider Alparslan Türkeş’in hastanede tutuklu kaldığı dönemde her sabah 06.00’da kalktığını vurgulayan Kaptanoğlu, “Ben ona özel bir oda yaptırmıştım. Oda da televizyon vardı. Ayrıca benim odamın karşısında bir tane de banyo ve tuvalet vardı. Orayı Türkeş Bey için ayırmıştım. Gelen ziyaretçileri orada gizli gizli görüştürürdük. Türkeş Bey’in yattığı 3,5 yıllık süre zarfında bütün ülkücülerle biz orada temasını sağladık. İlk yaptığı iş abdestini alır, sabah namazını kılar ve 2 saat Kuran okurdu. Öğlene kadar tarihi kitaplar okurdu. Öğleden sonra da ekonomi okurdu. Rahmetli okumayı seven bir insandı. Kafa olarak sürekli geliştirirdi kendisini” dedi.

“Seyyid Ahmed Arvasi, etrafına çok moral verirdi”

Kaptanoğlu, Seyyid Ahmed Arvasi’nin de Türkeş’le yaklaşık 5-6 ay aynı hastanede kaldığını belirterek, sözlerine şöyle devam etti:

“Seyyid Ahmed Arvasi müthiş vatansever. Benim zaten hemşerim, yakından tanıyorum kendisini. Mükemmel bir insandı. Hiçbir gün moralini bozmadı. Bazı hastalar idam haberlerini aldığı zaman oturup ağlıyordu. Yatanlardan 178 kişi hakkında savcılık idam kararı istedi. Tunç Soyer’in babası Nurettin Soyer, başsavcıydı. Bir kısmı üzüntüsünden neredeyse yıkılacaktı. Seyyid Ahmed Arvasi ‘Sakin olun, itidalli olun’ derdi. Etrafına da çok moral verirdi. Türkeş ve Arvasi çok samimi görüşürlerdi. Sürekli sohbet ederlerdi.”

Muhammed Musab Gümüşer - Mert Cerrahoğlu
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Nilüfer’de afet bilinci için güç birliği Nilüfer Belediyesi, sivil toplum kuruluşları ile iş birliği yaparak afet bilincini artırıyor. Nilüfer Belediyesi Dr. Ceyhun İrgil Sağlık Müzesi, Nilüfer Belediyesi Yüksek Öğrenim Kız Öğrenci Yurdu ve Pancar Deposu’nda düzenlenen eğitimlerde, deprem ve yangın anında yapılması gerekenler uygulamalı olarak anlatıldı. Afetlerde dirençli bir kent oluşturma hedefiyle çalışmalarını sürdüren Nilüfer Belediyesi, personelini ve vatandaşları tehlikelere karşı bilinçlendiriyor. Nilüfer Belediyesi, BAKUT, ANDA ve MAG-AME Arama Kurtarma dernekleriyle iş birliği yaparak kapsamlı bir eğitim programı gerçekleştirdi. İş birliği kapsamında Nilüfer Belediyesi Yüksek Öğrenim Kız Öğrenci Yurdu, Nilüfer Belediyesi Dr. Ceyhun İrgil Sağlık Müzesi ve Pancar Deposu’nda bir dizi etkinlik düzenledi. Eğitimlerde teorik bilgilendirmelerin yanı sıra, tahliye planları gözden geçirildi ve afet anında paniğin önüne geçilmesi için yapılması gerekenler anlatıldı. Eğitimler kapsamında, tatbikatlar da gerçekleştirildi. Senaryo gereğin alarmın çalmasıyla birlikte binaların tahliyesi sağlandı. "Çök-Kapan-Tutun" uygulamasını başarıyla gerçekleştiren personel, güvenli bir şekilde toplanma alanlarına ulaştı. Tatbikatlarda, yangın tüplerinin doğru kullanımı ve başlangıç aşamasındaki yangınlara müdahale teknikleri uygulamalı olarak gösterildi.
İzmir Adet sancılarının çaresi mutfakta Şişkinlik, karın ağrısı, iştah artışı ve benzeri durumlar; adet dönemlerinde çoğu kadın için zorlayıcı ve can sıkıcı olabiliyor. Buna karşı adet sürecinde görülebilen bu etkilerin hafif geçmesinde beslenmenin etkili olabileceğini aktaran Medicana Sağlık Grubu Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. M. Zeynep Kuşku, "Adet döneminde beslenme, hormonel dengesi ve sancılar üzerinde etkili olabilir. Ancak tek başına çözüm olarak düşünülmemelidir. Adet sancısının ana biyolojik sürücüsü çoğu kişide prostaglandin artışıyla oluşan rahim kasılmalarıdır. Beslenme; inflamasyon düzeyi, kan şekeri dalgalanmaları, su ile tuz dengesi ve bazı mikrobesin yeterlilikleri üzerinden şişkinlik, ödem, yorgunluk ve ağrı algısını etkileyebilir. Diyet örüntülerinin dismenore şiddetiyle ilişkili olabildiğini gösteren çalışmalar vardır" dedi. Adet dönemleri çoğu kadın için sıkıntılı geçebiliyor. Özellikle adet sancısı ve şişkinlik durumu çoğu kadının yaşam konforunu bozabilecek noktalarda seyredebiliyor. Bu dönemi konforlu geçirmek adına çeşitli ilaçlar kullanılabiliyor. Ancak adet sürecinde hafiflemenin daha sağlıklı ve dengeli bir yolu olduğuna dikkat çeken Medicana International İzmir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. M. Zeynep Kuşku, beslenmenin hormon dengesi ve sancılar üzerinde etkili olabileceğini dile getirdi. Kuşku, "Adet döneminde beslenmeyi tek başına çözüm gibi düşünmemek gerekir. Adet sancısının ana biyolojik sürücüsü çoğu kişide prostaglandin artışıyla oluşan rahim kasılmalarıdır. Beslenme; inflamasyon düzeyi, kan şekeri dalgalanmaları, su-tuz dengesi ve bazı mikrobesin yeterlilikleri üzerinden şişkinlik, ödem, yorgunluk ve ağrı algısını etkileyebilir. Diyet örüntülerinin (yüksek şeker/atıştırmalık ağırlığı gibi) dismenore şiddetiyle ilişkili olabildiğini gösteren çalışmalar vardır" açıklamalarını yaptı. Adet döneminde özellikle aşırı tuzlu ve işlenmiş gıdaların ödem ve şişkinliği artırabildiğini, bunun yanında; yüksek şeker ve rafine karbonhidratlı gıdaların kan şekeri dalgalanmasına neden olmakla birlikte iştah artışı, yorgunluk ve ağrı gibi sorunlara neden olabildiğini aktaran Kuşku, "Adet döneminde paketli işlenmiş gıdalardan, şeker ve karbonhidrat içeren gıdalar mümkün olduğunca tüketilmemeli. Ayrıca, yağdan çok zengin, ağır kızartmalar: sindirim yükü ve inflamatuar yanıt üzerinden yakınmaları artırabilir; düşük yağlı diyetle ağrıda azalma bildiren çalışmalar vardır. Alkol de PMS yakınmalarını artırabildiği için bu dönemde sınırlanması önerilir. Öte yandan gaz yapan gıdalarda belirlenerek tüketiminde dikkatli olunmalıdır" diye konuştu. Zencefil, bitkisel destekçilerden biri Adet sancılarıyla beslenme arasında bir ilişki olduğunun artık daha net bilindiğini aktaran Kuşku, sözlerini şöyle sürdürdü: "Özellikle bazı besin grupları ağrının şiddetini azaltmada destekleyici olabiliyor. Omega-3’ten zengin besinler, örneğin haftada 2 kez tüketilen yağlı balık, ceviz ya da chia tohumu, vücuttaki iltihap yolaklarını baskılayarak adet ağrısında hafif-orta düzeyde azalma sağlayabiliyor. Etkisi çok keskin değil ama düzenli tüketim genel sağlık açısından da oldukça faydalı. Magnezyum içeren besinler (ıspanak, avokado, kakao gibi) kas gevşetici etkileri sayesinde adet sancılarını hafifletebilir. Bu konuda çalışmalar umut verici olsa da herkese rutin magnezyum takviyesi önermek doğru değil. En güvenli yol, magnezyumu gıdalardan almak ve gerekirse kişiye özel değerlendirme yapmak. Kalsiyum, özellikle PMS belirtilerinde; şişkinlik, hassasiyet ve duygu durum değişikliklerinde fayda sağlayabiliyor. Potasyum ise doğrudan ağrı kesici bir etki göstermese de sıvı dengesini düzenleyerek ödem ve şişkinliği azaltmaya yardımcı olabilir. Özellikle zencefil adet sancısı konusunda en çok çalışılmış bitkisel desteklerden biri. Zencefilin klinik çalışmalarda ağrıyı azaltabildiği gösterilmiş durumda. Rezene ve papatya çayı da bazı kadınlarda rahatlama sağlayabiliyor. Ancak bitkisel ürünlerin de bilinçsiz ve sürekli kullanımının riskleri olabileceğini unutmamak gerekir. D vitamini eksikliği olan kadınlarda, bu eksikliğin giderilmesiyle adet ağrılarında azalma görülebiliyor. B6 vitamini daha çok PMS semptomları üzerinde etkili; B12’nin ise doğrudan ağrı azaltıcı güçlü bir kanıtı yok, ama eksiklik varsa mutlaka yerine konmalı. Yeterli su tüketimi de önemli. Hidrasyon, hem ağrı şiddetini hem de şişkinliği azaltmada destekleyici olabilir." Vücudunuz uyarı veriyor olabilir Adet sürecinde beslenmeye dikkat edildiği halde şiddetli sancı durumunun geçmemesi durumunda mutlaka altta yatan bir neden olup olmadığına bakılması gerektiğini vurgulayan Kuşku, "Özellikle ağrının ilk kez çok şiddetli başlaması ya da yıllar içinde giderek artması, ağrı kesicilere rağmen belirgin rahatlama olmaması önemli bir uyarı işaretidir. Bunun yanında aşırı veya pıhtılı kanama, ara kanama, ateş, kötü kokulu akıntı, cinsel ilişkide ağrı, idrar yaparken ya da dışkılama sırasında ağrı, bayılma hissi ya da günlük yaşamı ciddi şekilde aksatan sancılar mutlaka değerlendirilmelidir. Bu yaklaşım, uluslararası kılavuzlarda da açıkça vurgulanmaktadır. Adet ağrısı yalnızca adet günleriyle sınırlı değilse, adet dışı pelvik ağrı da eşlik ediyorsa; cinsel ilişkide derin ağrı, çocuk sahibi olamama öyküsü varsa veya kanamalar belirgin şekilde artmışsa endometriozis, miyom ya da adenomyozis gibi altta yatan hastalıklardan şüphelenmek gerekir. Muayene ve ultrason temel değerlendirme yöntemleridir; gerekirse ileri tetkikler planlanır" ifadelerini kullandı. Toplumda adet süreciyle ilgili bazı yanlış inanışlar olduğunu da belirten Kuşku, şöyle konuştu: "Soğuk içeceklerin herkeste mutlaka sancıyı artırdığı ya da şeker tüketilmezse ağrının dayanılmaz olacağı düşüncesi bilimsel bir genelleme değildir. Bitki çaylarının tamamen zararsız olduğu ve sınırsız içilebileceği algısı da doğru değildir. ‘Adet sancısı normaldir, katlanmak gerekir’ düşüncesi de yanlıştır. Şiddetli ve yaşam kalitesini bozan ağrı mutlaka ciddiye alınmalıdır."