GÜNDEM - 26 Kasım 2020 Perşembe 17:19

Türkiye ve Katar arasında aile, kadın ve sosyal hizmetler alanlarında işbirliği

A
A
A
Türkiye ve Katar arasında aile, kadın ve sosyal hizmetler alanlarında işbirliği

Türkiye ve Katar arasında Aile, Kadın ve Sosyal Hizmetler Alanlarında İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptı imzalandı.

Türkiye-Katar Yüksek Stratejik Komite Altıncı Toplantısı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Katar Devleti Emiri Şeyh Temim bin Hamad El Sani’nin başkanlıklarında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde gerçekleştirildi. Toplantıda Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk ve Katar Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdülrahman bin Jassim Al Thani tarafından Aile, Kadın ve Sosyal Hizmetler Alanlarında İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptı imzalandı.

Bakan Selçuk, imzalanan mutabakat zaptıyla iki ülke arasında aileler, kadınlar, çocuklar, yaşlılar ve engellilere yönelik yürütülen sosyal hizmetler konularındaki mevcut karşılıklı işbirliğinin hukuki temelinin oluşturulması ve bu işbirliğinin daha ileri düzeye taşınmasının hedeflendiğini belirtti. Mutabakat zaptının yürürlüğe girmesiyle birlikte Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Katar Devleti İdari Gelişim, Çalışma ve Sosyal İşler Bakanlığı arasında aileler, kadınlar, çocuklar, yaşlılar ve engellilere yönelik yürütülen sosyal hizmetler konularındaki bilgi ve tecrübelerin karşılıklı olarak paylaşılacağını aktaran Bakan Selçuk, ortak

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Denizli Doç. Dr. Süleyman Yaman Koçak 7. Tez Ödülü sahibini buldu Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Sosyal Bilimler Enstitüsü tarafından bu yıl yedincisi düzenlenen Doç. Dr. Süleyman Yaman Koçak En Başarılı Yüksek Lisans Tez Ödülünü ‘Türkiye’de Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı (SYDV) Politikalarının Çözümlenmesi: Denizli/Çal Örneği’ başlıklı tezi ile Kayseri Hacılar Kaymakamı Burak Dertlioğlu aldı. PAÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi A Blok Şehit Bekir Can Kerek Konferans Salonu’nda düzenlenen etkinliğe Rektör Prof. Dr. Ahmet Kutluhan, Koçak Ailesi, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Durmuş Akalın, İİBF Dekanı Prof. Dr. Ender Coşkun, öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından PAÜ İİBF Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi merhum öğretim üyesi Doç. Dr. Süleyman Yaman Koçak’ın öz geçmişi okunarak kendisinin anısına hazırlanan kısa bir video gösterimi yapıldı. Programın yarışma hakkında bilgi veren Siyaset ve Kamu Yönetimi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Aliyar Demirci’nin konuşması ve Rektör Yardımcısı ve Sosyal Bilimler Enstitü Müdürü Prof. Dr. Durmuş Akalın’ın konuşması ile devam etti. “Bu ödül ilerleyen dönemlerde belki PAÜ’nün Nobel’i olabilecek statüye gelebilir.” Rektör Prof. Dr. Ahmet Kutluhan, programda yaptığı konuşmada şunları dile getirdi: “Rahmetli Yaman Hocamız isminden de anlaşılacağı üzere çok başarılı bir bilim insanıymış. Ruhu hala burada, üniversitemizde. Hocamızın ailesinin böyle bir ödül töreni düzenlemesi gerçekten mükemmel bir şey. Ben geldim geleli, sosyal bilimler sosyal bilimler diyorum. Evet, sosyal bilimlerin böyle bir başarısını görmek de Rektör olarak beni çok mutlu etti. Bu mutlulukta payı olan Sayın Koçak ailesine teşekkür ederim. Ödül varsa, yarışma var. Yarışma varsa, bilim var. Bilim varsa hayat var. Hayat varsa rehberlik var. Üniversitemizin en önemli özelliği hayata rehber olsun diyoruz. Bunu da nasıl başaracağız? Birçok sebepler oluşturacağız. İşte bu sebeplerden bir tanesi çok güzel oluşmuş, yedincisi yapılıyor. Allah gani gani rahmet eylesin. Keşke aramızda olsa onun da ödüllerine, uluslararası ödüllerine şahit olsaydık, TÜBA ödülünü alsaydı şahit olsaydık ama bence bu ondan daha değerli bir şey. Gelecekte belki Pamukkale Üniversitesi’nin Nobel’i olabilecek statüye gelebilir. Bunu da biz üniversite olarak, Aliyar Hocam mutlaka desteklememiz lazım. Bunun yaygınlaşması lazım. Biraz önce söylediğiniz gibi ADIM Üniversiteleri başta olmak üzere bu ödüle ulusal boyut kazandırarak tüm üniversiteleri bu yarışmaya dâhil etmek lazım. Fitili çekilmiş, artık sönmesi mümkün olmayan bir bilim ateşidir bu. Biz bunun takipçisi olacağız. Ben emeği geçen hocalara, yarışmayı düzenleyen hocalara, burada yarışan tezlere, o tezleri yapan araştırma görevlileri, yüksek lisans öğrencilerinin hepsini tebrik ediyorum. Çok teşekkür ediyorum. Ben bugün mutlu günlerimden bir tanesini yaşıyorum. Sağ olun, var olun.” Rektör Prof. Dr. Ahmet Kutluhan’ın konuşmasından sonra ise program İİBF Dekanı Prof. Dr. Ender Coşkun’un yarışmanın jüri üyeliğini üstlenen PAÜ’lü akademisyenler; Doç. Dr. Mısra Ciğeroğlu Öztepe’ye, Dr. Öğr. Üyesi Rezzan Ayhan Türkbay’a teşekkür belgesi takdimi ile devam etti. Ödüle layık görülen tezin danışmanı Doç. Dr. Onur Kulaç’a teşekkür belgesini ve plaketini Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Durmuş Akalın takdim ederken, ödül alan tezin sahibi Kayseri Hacılar Kaymakamı Burak Dertlioğlu’na teşekkür belgesini ve plaketini Rektör Prof. Dr. Ahmet Kutluhan takdim etti. Rektör Prof. Dr. Ahmet Kutluhan ayrıca Koçak ailesine de günün anısına çiçek takdiminde bulundu. Tez danışmanlığını PAÜ İİBF öğretim üyesi Doç. Dr. Onur Kulaç’ın yaptığı ‘Türkiye’de Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı (SYDV) Politikalarının Çözümlenmesi: Denizli/Çal Örneği’ başlıklı tezi ile Doç. Dr. Süleyman Yaman Koçak En Başarılı Yüksek Lisans Tez Ödülünü kazanan Kayseri Hacılar Kaymakamı Burak Dertlioğlu tezi hakkında kısa bir bilgilendirme sunumu gerçekleştirdi. Bilgilendirme sunumu öncesi merhum Doç. Dr. Süleyman Yaman Koçak’ın annesi Havva Hanım İİBF öğretim üyesi ve ödül alan tezin danışmanı Doç. Dr. Onur Kulaç’ın Doç. Dr. Süleyman Yaman Koçak’a hitaben yazdığı mektubu okudu. Havva Hanım çalışmalarında merhum oğlunun yolunda giderek ödüle layık olan herkesin kendisi için artık birer ‘Yaman’ olduğunu ifade etti. Merhum Doç. Dr. Süleyman Yaman Koçak’ın annesi Havva Koçak ve babası Nurullah Koçak ödül alan tezin danışmanı Doç. Dr. Onur Kulaç’ı ve tez ödülünün sahibi Burak Dertlioğlu’nu tekrar tebrik ederek Dertlioğlu’na ödülünü takdim ettiler. Kayseri Hacılar Kaymakamı Burak Dertlioğlu tezi hakkında kısa bir bilgilendirme sunumu yapmasının ardından program toplu fotoğraf çekimi ile sona erdi.
İstanbul Türkiye merkezli yapay zeka firmalarının sayısı bin 195’e yükseldi İTO Stratejik Araştırmalar Merkezi’nin “akıllı otomasyon teknolojileri” raporuna göre, Türkiye’de yapay zeka ürünleri geliştiren firmaların sayısı 2024’te 1.195’e yükseldi. İstanbul Ticaret Odası Stratejik Araştırmalar Merkezi (İTOSAM) tarafından hazırlanan “akıllı otomasyon teknolojileri” raporuna göre, Türkiye merkezli yapay zeka ürünleri geliştiren firmaların sayısı 2024’te 1.195’e yükseldi. İTO’dan yapılan yazılı açıklamaya göre, İTOSAM’ın “Akıllı Otomasyon Çağında Ulusların Rekabeti: Yapay Zekâ, Robotlar ve Gelişen Ülkeler” başlıklı yeni raporu yayımlandı. Raporda akıllı otomasyon ve yapay zeka teknolojilerinin yükselişiyle ortaya çıkan dönüşümler ve uluslararası rekabet ortamı detaylı bir şekilde ele alınıyor. İTOSAM araştırmacıları LinkedIn verilerini kullanarak Türkiye’de 2000 yılında yapay zeka ürünleri geliştiren 5 firma varken, firma sayısının 2020’de 572’ye, 2021’de 718’e, 2022’de 860’a, 2023’te 1.012’ye ve 2024’te 1.195’e yükseldiğini tespit etti. Araştırma için yapay zeka kapsamı içine giren makina öğrenmesi, derin öğrenme, bilgisayar görüşü, sinir ağları, doğal dil işleme, pekiştirmeli öğrenme, otonom mobil robotlar gibi kavramlar değerlendirildi. Türkiye 22 bin 735 robotla en fazla robot stokuna sahip 18’inci ülke Raporda Türkiye’de yapay zeka ürünleri geliştiren firmaların en yoğun olduğu sektörler de tespit edildi. Buna göre yapay zekayı en çok kullanan ilk 10 sektör bilgi teknolojileri ve hizmetleri, yazılım geliştirme, medya, eğitim, sağlık, işletme danışmanlığı ve hizmetleri, endüstriyel otomasyon, finansal hizmetler, araştırma hizmetleri ve biyoteknoloji olarak sıralandı. İTOSAM’ın akıllı otomasyon teknolojileri raporunun dikkat çeken bir başka verisi ise Türkiye’deki endüstriyel robot stoku oldu. En fazla robot stokuna sahip 20 ülkeye ait verilere göre dünya genelinde 2022 yılı itibari ile 3,9 milyon kurulu endüstriyel robot bulunuyor. 2025 yılında endüstriyel robot stok sayısının yıllık ortalama yüzde 10 artışla 5 milyon 227 bin olması bekleniyor. Türkiye ise 22 bin 735 robot stoku ile dünya genelinde en yüksek robot stokuna sahip 18’inci ülke konumunda bulunuyor. Çin 1 milyon 501 bin endüstriyel robot ile dünya genelinde en fazla robot stokuna sahip ülke. Çin ekonomisinin mevcut robot stoku dünya ekonomisindeki robotların yüzde 38,5’ini temsil ediyor. Meslekler yapay zeka ve robotlar üzerinden otomasyon riskine maruz kalıyor Yapay zekânın en fazla ilerleme gösterdiği becerilerin ortak özelliği olarak bilişsel rutin görevler ön plana çıkarken, en az ilerleme gösterdiği becerilerin ortak özelliği olarak ise fiziksel güç oldu. Robotlar daha çok manuel, rutin veya fiziksel güç gerektiren görevlerde insanların yerini almaya aday. Bu sebeple yapay zekadan etkilenme ihtimali düşük meslek grupları, robotlar üzerinden otomasyon riskine maruz kalıyor. Akıllı otomasyon teknolojilerinin bazı meslek gruplarını olumsuz etkilerken, mevcut bazı iş kollarında daha fazla istihdam fırsatı sunacağı ve bununla birlikte yeni mesleklerin ortaya çıkmasına katkı vereceği öngörülüyor. Tüm bu etkiler aynı anda ele alındığında ise net istidam tablosunun nasıl şekilleneceği halen büyük bir soru işareti iken, bu soruya kesin ve genellenebilir bir cevap bulmak şu an için mümkün görünmüyor. Raporda, mevcut durumun analizi yapıldıktan sonra potansiyel sorunlar için önerilen çözüm ve politikalara da yer veriliyor. Raporda yer alan bazı öneriler "Yüksek gelirli ülkeler ligine yükselme hedefi olan bir ülkenin akıllı otomasyon teknolojilerine yönelik net bir stratejiye sahip olması gerekiyor. Robot ve yapay zeka gibi akıllı otomasyon teknolojilerinin hangi hızda ve hangi sektörler öncülüğünde ekonomiye adapte edileceği, nitelikli doğrudan yabancı yatırımların nasıl çekilebileceği ve zamanla bu öncü teknolojilerin yerli ve milli imkanlarla hangi düzeyde üretilebileceği gibi hususlara dair strateji ve planların iyi çalışılması gerekiyor. Gelişen ülkeler, akıllı otomasyon çağında doğru sektörlere uygun nitelikteki çok uluslu şirketleri çekmeye çalışırken eskiye kıyasla daha seçici olmalıdır. Yatırımcı adaylarının yerli girdi kullanımı ve Ar-Ge yoğunluğu gibi faktörleri dikkate alınmalıdır. Akıllı otomasyon teknolojileri emeğe ihtiyacı azaltarak, gelişen ülkelerin yabancı yatırım çekerek küresel tedarik zincirlerine entegre olmasına ket vurabilir. Türkiye’nin rekabet gücünü, ürettiği mal ve hizmetlerin kalitesinden ve geliştirdiği yerli ve milli teknolojilerden sağlaması ekonomik ilerleme için son derece kritik önem arz ediyor. Yerli ve milli teknoloji gelişiminde teknolojiler arasında seçim yaparken, teknolojinin ülkenin mevcut bilgi birikimi ve kabiliyetleriyle uyumu ile gelecek vaat eden sektörlere katkısı ve ihracat potansiyeli gibi parametreler dikkate alınmalıdır. Geliştirilecek teknolojilerin sadece vasıflı işçilerin üretkenliğini değil, düşük vasıflı işçilerin üretkenliğini de arttırmaya odaklanması daha faydalı olacaktır. Tekno-ekonomik paradigmadaki değişimler teknoloji makasının kısa bir süreliğine kapanmasına neden oluyor. Örneğin, elektrikli araçlara dair yaşanan teknolojik değişim yeni bir yarışın çıkmasını sağlıyor." Avdagiç: “Üniversitelerde yeni bölümler açılmalı” İTO Başkanı Şekib Avdagiç, “Yapay zeka uygulamalarında ve robotikte yetişmiş insan gücümüzü üniversitelerde daha kapsamlı ve daha etkili bölümler açarak Türkiye’de tutmalıyız” uyarısında bulundu. Özellikle yapay zekanın sanayi alanında da giderek daha da etkili bir duruma geldiğini belirten Avdagiç, “Türkiye’nin dikkat etmesi gereken konu, Batı, yapay zeka ve robotikte yetişmiş insan gücümüzün bir kısmını çok hızlı bir şekilde bizden alıp götürebiliyor. Bizim kendi ülkemizdeki yapay zeka uygulamalarını geliştirmek için üniversitelerde yeni bölümler açılmalı” ifadelerini kullandı. Avdagiç, İTO’nun iştiraki Bilgiyi Ticarileştirme Merkezi’nde yapay zeka uygulamaları yapan girişimcilere destek verdiklerini vurguladı. Şekib Avdagiç, “Özellikle sanayinin üretim, tasarım, kalite kontrolü, paketleme dahil her aşamasında yapay zeka uygulamaları kullanılıyor. Birçok yerde insanların ortaya koyduğu çözümlerin, takiplerin, kontrollerin yapay zeka tarafından çok daha etkin bir şekilde yapıla geldiğini görüyoruz. Bu bir tarafta üretimin güvenilirliğini, kalitesini, sürekliliğini ve riskini ortadan kaldıran bir süreç olarak karşımıza çıkıyor. Bir taraftan da maliyet tasarrufu sağlıyor.” değerlendirmesinde bulundu. Şekib Avdagiç, “Bugüne kadar hazırladığımız çalışmalarımıza aldığımız tepkiler, İTOSAM’ın önemli bir boşluğu doldurduğunu ve doğru yolda olduğunu gösteriyor. Deyim yerindeyse İTOSAM, 740 bin üyeli İTO camiasının think-tank’i olma yolunda. Çünkü İTOSAM araştırma ve raporlarıyla, İstanbul ve Türk iş dünyasını, durum tespitlerinden haberdar etmenin ötesinde fikir ve strateji sahibi de yapıyor.” değerlendirmesinde bulundu.