GÜNDEM - 26 Nisan 2019 Cuma 14:11

Türkiye’de yerli imkânlarla patlamaları önleyici sistem geliştirildi

A
A
A
Türkiye’de yerli imkânlarla patlamaları önleyici sistem geliştirildi

Terör saldırıları ve patlama özelliği bulunan gaz ve yakıt kullanılan çalışma alanları ile konutlarda kullanılmak amacıyla ülkemizde yerli ve milli imkânlarla patlamaları önleyici sistem geliştirildi.

ALFOEX Savunma ve Güvenlik Sistemleri tarafından geliştirilen ALFOEX-PLO 573 adı verilen sistemin tanıtımı dolayısıyla firmanın Ankara’daki genel merkezinde bir basın toplantısı düzenlendi. Basın toplantısına ALFOEX Savunma ve Güvenlik Anonim Şirketi Genel Müdürü Bayram Aytaşgın, İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Dr. Azmi Ofluoğlu, İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yaşar Hacısalihoğlu, EXPROOF Kitabı’nın Yazarı ve Elektrik Yüksek Mühendisi Kemal Sarı ve İşyeri Hekimleri, İş Güvenliği Uzmanları ile çok sayıda davetli katıldı. Toplantıda ilk olarak Alfoex 573 sistemi anlatan video gösterimi yapıldı.

“Ülkemizden dünyaya satabileceğimiz bir ürün”
Toplantıda sisteme ilişkin bilgiler veren ALFOEX Savunma ve Güvenlik Anonim Şirketi Genel Müdürü Bayram Aytaşgın, “ALFOEX-PLO 573 sistemi; parlayıcı, sıvı, gaz, akaryakıt türevlerinin tamamında parlamayı ve patlamayı önleyen bir sistemdir” dedi. Aytaşgın şunları söyledi: “Kullanım alanları çok geniş. Ürünümüzün kullanım alanlarını evimizdeki mutfak tüpümüzden tutun da endüstriyel hayat, savunma sanayi, LPG’li araçlar, akaryakıt istasyonları sıvı ve gaz enerji kaynaklarının bulunduğu her yer diyebiliriz. En elzem kullanım alanı ise ordumuzun kullandığı kara araçları, askeri havalimanları, uçaklarımız ve helikopterlerimizdir. Halkımızı ilgilendiren kısım ise LPG’li araçlardır. Bu sistemin dünyada tek dediğimiz kısmı aslında budur. Biz LPG’li araçlarda patlama kontrolü yaptık, güvenliği aldık ve ülkemizde dünyaya satabileceğimiz bir ürün geliştirdik.”

“Bu sistemi uygulayan para kaybetmez”
Amerika, İtalya ve Almanya’da 1960’lı yıllardan bu yana ürünün kullanıldığını söyleyen Aytaşgın, “Biz bu sistemi elimize aldığımızda iş sağlığı ve güvenliği kanunu çıkmıştı. 6331 sayılı kanunun 30. maddesine tabi olan iş ve işletmeler bu sistemi tedbir amaçlı almak, kullanmak zorunda. Bu sistemi uygulayan para kaybetmez. Ancak bu sistemin kullanılmamasından kaynaklı yaşanacak patlamalarda geleceğini ve işletmesini kaybeder. Bu sene yaşanan iş yeri patlamalardan dolayı sigorta bütçeleri 20 milyona çıktı“ şeklinde konuştu.

“Hacme göre değişen fiyat politikamız var”
İsteyenlerin Alfoex 573 sistemini matorinli, benzinli, jet A1’li, LGP’li araçlarında kullanabileceğini dile getiren Bayram Aytaşgın, “Bayilerdeki maliyet analizini üç gruba ayırıyoruz. LPG’li araçların 10 yılık ekonomik ömrünü dolduran tankları değişime gitmek zorunda. Ürünü burada değiştirirsek 200 TL gibi bir maliyeti var. Ama sıfırdan değiştirilmek istenirse tankın hacmine göre 750 TL ila 1000 TL arasında değişen bir fiyat politikamız var” diye konuştu.

“Ürünün Türkiye’de üretilecek olması heyecan verici”
İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yaşar Hacısalihoğlu da yaptığı konuşmada sistemin patlamaları önleme adına büyük önem taşıdığını belirterek şöyle konuştu: “Birincisi insan canına ilişkin riski önleyen bir sistem olması açısından önemli bir sistem. İkincisi bu sistemin Türkiye’de üretilecek olması heyecan verici. Üçüncüsü ise yerli ve milli karakter olması. Milgüç’ü tebrik ediyorum. Milli davranmak geleceğimize sahip çıkma bilincimizin, şuurumuzun adıdır. Şunu net olarak biliyoruz; Türkiye dinamik yapısıyla koyduğu hedefe yürümek istiyor. Bu bir istiklal yürüyüşüdür. Bunu ancak üreterek başarabiliriz. Yaşadıklarımız bu dersi önümüze koyuyor. Dolayısıyla her alanda Türkiye sanayi modelini değiştirmiştir. Nihai mal üretmek değil, ara mal yani üretmeyi üreten, katma değeri yüksek ürün üreten bir sanayi modeline geçmiştir. İşin daha başındayız ama özgüven aşılamıştır. Bu sistem, savunma sanayinin içerisinde yer alacak önemli bir sistem. Umut ediyor ve diliyoruz ki üretimimiz, anlayışımız, ilkelerimiz, değerlerimiz ve inancımız yerleşik hale gelsin kurumsallaşsın.”

“Bu bir istiklal mücadelesidir”
15 Temmuz’dan çıkarılacak dersler olduğunu dile getiren Prof. Dr. Yaşar Hacısalihoğlu şöyle devam etti: “Her beladan ve musibetten bir hayır çıkarmak gerekir. Evet buradan da bir hayır çıkmıştır. Türkiye yeniden bütün kurumlarını yerli ve milli karakteri ile yeniden güçlendirerek, iş bütünleşmesini sağlayarak, kurumsallaştırarak yolunu açmaktadır. Dolayısıyla ülkemizin şimdi bunu fırsata dönüştürerek bu yolculukta herkesin alın terine, emeğine ve katkısına ihtiyacı vardır. Üniversiteler üzerine düşeni yapacaktır. Girişimciler, iş çevreleri, üreticiler, sanayiciler bu rolü üstlenecektir. Devletimiz onların hamiliğini yaparak, her türlü desteği, teşvik edici ve düzenleyici rolü ile pozisyon alacaktır. Bizler de geleceğimize sahip çıkma bilincini yerleşik kılacağız. Yeni nesil bizden bunu bekliyor. Dolayısıyla bu duygularla tüm emeği geçenleri bu yatırımı yaptıkları için tebrik ediyorum. Yatırım yapmak cesaret ister. Bu cesareti ayakta tutacak, güçlendirecek olan da hepimiziz. Biz biliyoruz ki devletimiz de koyduğu hedeflerle bu desteklerle yürüyecek.”

Konuşmaların ardından Alfoex 573 sistemi davetlilere uygulamalı olarak tanıtıldı. Sistemin servis bölümünde ise LPG’li araçlara uygulama sunumu yapıldı. Bu arada firmanın yeni binasının açılışı da törenle gerçekleştirildi.
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Muş Muş’ta eksi 28 derece: Göletler dondu, çatılarda buz sarkıtları oluştu Muş’ta gece saatlerinde hava sıcaklığının eksi 28 dereceye kadar düşmesiyle göletler dondu, binaların çatılarında metrelerce buz sarkıtları oluştu. Muş’ta etkili olan dondurucu soğuklar, kent genelinde günlük yaşamı olumsuz etkiliyor. Gece saatlerinde hava sıcaklığının sıfırın altında 28 dereceye kadar düşmesiyle birlikte göletler tamamen donarken, çatılarda buz sarkıtları oluştu. Aşırı soğuklar nedeniyle vatandaşlar araçlarını korumak için brandayla örtme yoluna giderken, soğuk hava özellikle sabah ve gece saatlerinde yaşamı zorlaştırdı. Kent genelinde birçok noktada buzlanma meydana gelirken, yetkililer sürücüleri dikkatli olmaları konusunda uyardı. Çam ve diğer ağaçların dallarında oluşan kar örtüsü kartpostallık görüntüler oluşturdu. Dondurucu soğuklara rağmen çocuklar parkları mesken tutarak karın keyfini çıkarırken, ortaya çıkan manzaralar kente ayrı bir güzellik kattı. Soğuk havanın önümüzdeki günlerde de etkisini sürdürmesi bekleniyor. Parkta gezen vatandaşlardan İrfan Acar, kendisi için karın bereket anlamına geldiğini dile getirdi. Yağan karın toprağı ve ağaçları besleyerek gelecek yılın verimini artıracağını belirten Acar, zahmet çekilmeden bereket elde edilemeyeceğini vurgulayarak, "Köyde tarımla uğraşıyorum. Memurluktan emekli olduktan sonra günümüzü tamamen tarıma verdik. Ağaç dikiyor, büyütüyoruz. Beş yıldır emek vererek ağaç yetiştiriyoruz. Millet bu karı gördüğü zaman hep ‘soğuk’ diyor, kışın sertliğini görüyor. Ben ise bu karı gördüğümde hoşlanıyorum. Çünkü bu kar bize su olacak; ağaçlarımızı ve toprağımızı besleyecek. Biz zahmeti çekmeden, onun ertesi yılki bereketini göremeyiz. İnsanlar ‘soğuk oldu, donuyoruz, doğal gaz geldi’ diyor. Tamam ama bu kar da yağsın ki biz seneye bunun nasibini yiyelim. Üretelim; ceviz üretelim, badem üretelim, her şeyi üretelim. Ama üretmek için de bu kar lazım. Ben bu soğuğu keşfetmek için bazen doğada geziyorum. Allah nasip ederse, seneyi de görürsek, bir şeyler üretirsek toplumumuz da bu karın bereketinden faydalanır. Dün gece eksi 28’i gördük. Saat 22.00 gibi dışarı çıktım, yarı yolda eve dönerken ellerim dondu. Kendimi bir markete attım, eldiven aldım. Eksi 28 derece gerçekten çok soğuk. Allah var, eve kendimi nasıl attım bilmiyorum. Göletler donuyor. Her ne kadar dayanmak zor olsa da ben soğuğu da seviyorum. Muş’un iklimi çok ağır ama kendimizi koruduğumuz müddetçe güzel günler yaşarız. Önemli olan bu zorluğun da tadını çıkarabilmek" dedi. Kar yağışını fırsata çevirerek gönüllerince eğlenen çocuklardan Kasım Bozkurt, havanın soğuk olmasına rağmen karın keyfini çıkardıklarını söyledi. Bozkurt, "Yaz aylarında parklarda, kaydıraklarda oynardık. Şimdi ise kar yağdığı için kızağımızı alıp karın üstünde kayıyoruz. Her ne kadar hava soğuk olsa da karın keyfini çıkarıyoruz. Arkadaşlarımızla birlikte kayıyor, oyunlar oynuyoruz. Karın üstünde oynadıktan sonra ıslanıyoruz. Islak elbiselerle eve gittiğimizde ise annem, ben ıslandım diye bana kızıyor" ifadelerini kullandı.
İstanbul Artaş Holding, yoğun ilgi üzerine lansman kampanyasını 5 Ocak’a kadar uzattığını duyurdu Artaş Holding, satışa sunduğu 3 yeni projesinde gelen yoğun ilgi üzerine lansman kampanyasını 5 Ocak’a kadar uzattığını duyurdu. Gayrimenkul sektörünün önde gelen şirketlerinden Artaş Holding, satışa sunduğu 3 yeni projesine gelen yoğun ilgi üzerine lansman kampanyasını 5 Ocak’a kadar uzattığını duyurdu. Anadolu Yakası’nda Yamanevler bölgesinde konumlandırılan Avrupa Residence Oryapark, Şişli’de yükselen Avrupa Residence Şişli-2 ve Güneşli’de inşa edilmekte olan Avrupa Konutları Güneşli projeleri, alıcıların beğenisine sunuluyor. Avrupa Residence Şişli-2 İstanbul’un hareketli ve prestijli bölgelerinden biri olan Şişli’de yükselen Avrupa Residence Şişli-2, 6 konut bloğundan oluşuyor. Projede, bölgenin ticari dinamizmini destekleyen mağaza alanlarının yanı sıra ailelerin ihtiyaçlarını karşılayacak özel bir kreş de yer alıyor. Projede 1+1’den 3+1’e kadar farklı daire alternatifleri de bulunuyor. Şehrin önde gelen alışveriş merkezlerine, popüler caddelerine ve sosyal yaşam noktalarına yakınlığıyla dikkat çeken projenin; Mecidiyeköy metro ve metrobüs hatlarına yürüme mesafesinde bulunduğu aktarıldı. Mecidiyeköy, Levent, Zincirlikuyu ve Maslak gibi İstanbul’un önemli iş ve finans merkezlerine yakın bir konumda bulunan projenin, Beşiktaş İskelesi ve 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’ne de kısa sürede ulaşılabilen bir konumda yer aldığı kaydedildi. Avrupa Konutları Güneşli İstanbul’un yükselen yaşam ve yatırım akslarından biri olan Güneşli’de hayata geçirilen Avrupa Konutları Güneşli, 1+1’den 4+1’e kadar uzanan toplam 1.556 konuttan oluşuyor. Projede 24 ticari ünite de yer alıyor. 72 bin 148 metrekarelik geniş bir arsa üzerinde konumlanan proje, yaklaşık 345 bin metrekarelik inşaat alanıyla bölgenin en büyük projeleri arasında bulunuyor. Proje; yansıma havuzlarıyla çevrili verandalı ve bahçeli daireleri, kapalı yüzme havuzu, spor alanları, yürüyüş parkurları ve çocuk oyun alanlarıyla dikkat çekiyor. Ulaşım imkanlarıyla da öne çıkan projenin, Basın Ekspres Yolu, E5 ve TEM otoyollarına yakın bir konumda yer aldığı belirtildi. Eğitim kurumları, sağlık merkezleri, ticari alanlar ve alışveriş merkezlerinin yakınlarında bulunan Avrupa Konutları Güneşli; İkitelli-Ataköy metro hattına da yakın bir konumda yer alıyor. Avrupa Residence Oryapark Avrupa Residence Oryapark, Avrupa Konutları Yamanevler’in ardından Anadolu Bölgesi’nde dikkat çekecek projelerden biri olarak yer alıyor. Konut, ofis ve cadde mağazalarını aynı projede bir araya getiren Avrupa Residence Oryapark’ta 1+1 ve 2+1 tiplerinde toplam 317 rezidanstan bulunuyor. Yamanevler ve Çakmak metro istasyonlarına yakın bir konumda bulunan projenin, eğitim kurumları, alışveriş merkezleri, sağlık tesisleri ve ana ulaşım akslarına da yakın bir konumda yer alıyor. Ayrıca proje; 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’ne 6 kilometre, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’ne ise 7 kilometre uzaklıkta konumlanıyor. 22 ve 34 katlı iki bloktan oluşan projede, bloklara doğrudan bağlantılı kapalı otopark alanları da bulunuyor. Avrupa Residence Şişli-2 projesi ile Avrupa Konutları Güneşli projesi 2027’de, Avrupa Residence Oryapark projesi 2026’da teslim edilecek.
İstanbul Novo Nordisk’ten obezite farkındalığı için "Doktoruna Danış, Sağlığına Kavuş" kampanyası Novo Nordisk, obezitenin hekime başvurularak tedavi edilmesi gereken bir hastalık olduğuna dikkat çekmek amacıyla "Doktoruna Danış, Sağlığına Kavuş" farkındalık kampanyasını başlattı. Novo Nordisk Türkiye, obezite hakkında toplumsal farkındalığı artırmak amacıyla "Doktoruna Danış, Sağlığına Kavuş" kampanyasını başlattı. Kampanya, kilo yönetiminde bireysel çabalarla çözüme ulaşmak yerine, obezitenin karmaşık biyolojisini en iyi bilen hekimlere danışılması için çağrıda bulunuyor. Şirket, bu kampanya ile obezitenin bir kilo ve irade sorunu olmanın ötesinde, tedavi gerektiren ciddi ve kronik bir hastalık olarak ele alınması için farkındalık oluşturmayı amaçlıyor. Kampanya kapsamında, kilo yönetimi konusunda toplumu bilimsel ve güvenilir bilgilerle buluşturmak amacıyla hayata geçirilen kilovesaglik.com web sitesine de yönlendirme yapılıyor. Platform, obezite ve fazla kilonun nedenleri, sağlık riskleri ve tedavi yaklaşımlarına dair güncel ve kanıta dayalı zengin içerikler sunuyor. Obezite verileri dünyada ve Türkiye’de alarm veriyor Bundan 30 yıl önce Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından bir hastalık olarak tanımlanan obezite, bugün kalp-damar hastalıklarından tip 2 diyabete, bazı kanser türlerinden kas-iskelet sistemi ve ruh sağlığı sorunlarına kadar 200’den fazla hastalıkla ilişkili, ciddi, kronik ve ilerleyici bir hastalık olarak kabul ediliyor. Dünya genelinde obezite görülme sıklığı son yıllarda hızla artarken, Türkiye de bu tablodan ciddi şekilde etkileniyor. Türkiye’de yetişkin her 3 kişiden 1’i obeziteyle, 1’i ise fazla kiloyla yaşıyor. Yetişkin nüfusun yarıdan fazlasının fazla kilolu veya obeziteli olduğu bu tabloda, obezite hem bireysel sağlık hem de sağlık sistemleri açısından giderek büyüyen bir yük oluşturuyor. Araştırmalar, obezite veya fazla kilo ile yaşayan bireylerin çoğunlukla diyet, egzersiz, bitkisel takviyeler gibi kendi buldukları çözümlerle kilo yönetimini sürdürmeye çalıştığını gösteriyor. Buna karşın, etkili kilo yönetimi için hekime danışanların oranı oldukça düşük. Bu durum hem başarısız kilo verme girişimlerine hem de obeziteye bağlı hastalıkların ilerlemesine neden olabiliyor. Uzmanlara göre, obezite yalnızca yaşam tarzı değişiklikleriyle çözülemeyecek kadar karmaşık biyolojik mekanizmalara dayanıyor. Etkili ve sürdürülebilir bir kilo yönetimi için bu mekanizmaları en iyi bilen uzmanların desteği gerekiyor. Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Hasan Aydın konuyla ilgili şu açıklamalarda bulundu: "Obeziteyi yalnızca alınan ve harcanan kalori üzerinden açıklamak bugün için yetersizdir. Açlık ve tokluk sinyalleri, hormonlar, genetik yatkınlık gibi birçok biyolojik mekanizmanın yanı sıra psikolojik ve çevresel birçok faktör kilo kontrolünde belirleyici rol oynamakta. Bu nedenle obezite, bireyin iradesiyle kısa sürede çözülebilecek bir durum olmaktan çıkıyor. Eşlik eden hastalıkların ve hasta öyküsünün değerlendirilmesiyle birlikte hekim kontrolünde uygulanacak medikal tedaviyi içeren uzun soluklu bir takip gerektiriyor. Erken dönemde başvurulan profesyonel destek hem kilo yönetiminde başarıyı artırıyor hem de obeziteyle ilişkili diyabet, hipertansiyon ve kalp-damar hastalıklarının önlenmesinde kritik rol oynuyor." Obezite tedavisinde 20 yıllık uzmanlığa sahip Novo Nordisk’in Türkiye Genel Müdürü Bike Başaklar, şunları söyledi: "Novo Nordisk olarak 100 yılı aşkın süredir diyabet ve obezite alanlarına odaklanan, ’daha sağlıklı bir gelecek’ vizyonumuz ve vakıf şirketi olma özelliğimizle uzun vadeli toplumsal değer oluşturmayı amaçlayan bir sağlık şirketiyiz. Yaklaşık 20 yıl önce, obezitenin yalnızca yaşam tarzı tercihlerinden ibaret olmadığını, arkasında karmaşık ve güçlü bir biyoloji bulunduğunu bilimin rehberliğinde ortaya koyarak, bu alanda sorumluluk almaya karar verdik. Obeziteyi kronik ve ciddi bir hastalık olarak ele alan bu yaklaşımla, bugün obezite tedavisinde bilimsel dönüşümün öncülerinden biri olmaktan gurur duyuyoruz. ‘Doktoruna Danış, Sağlığına Kavuş’ kampanyamızla obezitenin bireylerin hekim desteği almadan çözülemeyecek bir sağlık sorunu olduğuna ve sağlığa kavuşmak için doktora danışılması gerektiğine dikkat çekiyoruz." Kampanya; influencer iş birlikleriyle dijital mecralarda, outdoor uygulamalarla spor salonları, alışveriş merkezleri ve metro ekranlarında hayata geçiriliyor. Şirket, bu çok kanallı iletişim yaklaşımıyla Türkiye’de obezite ve tedavisi hakkında farkındalığı artırmayı amaçlıyor. Detaylı bilgiye kilovesaglik.com web sitesi üzerinden ulaşılabilecek.