GÜNDEM - 19 Haziran 2018 Salı 14:20

Türkiye'nin 'Enerji Gülleri' havadan görüntülendi

A
A
A
Türkiye'nin 'Enerji Gülleri' havadan görüntülendi

Yenilenebilir enerji kaynakları içerisinde en yaygın kullanılanların başında gelen rüzgar enerjisi, Türkiye'de ihtiyacın yüzde altısını karşılarken, İstanbul ve çevresinde bulunan Rüzgar Türbinleri havadan görüntülendi. "Enerjinin Gülleri "olarak nitelendiren rüzgar türbinleri manzarasıyla kendine hayran bırakırken , rüzgar santralleri tüm potansiyelin kullanılması halinde ise enerjinin yüzde 57'sini karşılayabilecek durumda.

Rüzgar enerjisi, dış kaynaklara bağımlı olmayan, çevreye hiç zararı bulunmayan, yüksek verim elde edebilme potansiyeline sahip bir sürdürülebilir enerji kaynağı olarak biliniyor. Standart büyüklükteki bir rüzgar türbini yıllık olarak yaklaşık 600 evin tüm elektrik ihtiyacını karşılayabilecek şekilde elektrik üretimi gerçekleştirebiliyor. 

Türkiye’de 1998 yılında kurulan ilk rüzgâr türbiniyle rüzgar enerjisi ile elektrik üretilmeye başlandı. Ancak bu alandaki ciddi atılımlar 2005’te rüzgar enerjisini teşvik etmeye yönelik çıkarılan bir kanunla gerçekleşti.
Bugün Türkiye genelinde 164 rüzgar santrali bulunuyor. Tarım, sanayi kuruluşları, üniversiteler, belediyeler ve özel kurumlar tarafından işletilen bu santrallerden ciddi bir enerji akışı sağlanıyor. İnşa halindeki rüzgar enerji santrali sayısı ise 26. Öte yandan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak geçtiğimiz günlerde yaptığı konuşmada," Rüzgarda dünyanın en büyük off-shore (deniz) projesini hazırlıyoruz. İhalesini bu yıl düşünüyoruz" demişti. 

İzmir ilk sırada 

Rüzgar enerjisinde en fazla paya sahip ilk 5 il ise İzmir, Balıkesir, Manisa, Hatay ve Çanakkale olarak sıralanıyor. Hali hazırda elektrik enerjisi üreten rüzgar enerji santrallerinin yüzde 39,06’sı Ege Bölgesi’nde, yüzde 33,74’ü de Marmara Bölgesi’nde yer alıyor. Türkiye genelinde 28 ilde işletme halinde rüzgar enerji santrali bulunuyor. 

"Ortadoğu için petrol neyse Türkiye için de rüzgar o" 

Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Görevlisi ve Sarıtepe Kampüsü Rüzgar Enerji Santrali Proje Koordinatörü Emre Otay, rüzgarın Türkiye için önemini anlattı. Rüzgar enerjisini nükleer olarak nitelendiren Otay, "Ortadoğu için petrol neyse Türkiye için de rüzgar bence o. Asya'dan Avrupa'ya at başı gibi girmiş yarımadanın en büyük özelliği 3 büyük denizi birbirinden ayırması. Bu denizlerin ve atmosferik sistemlerin oluşturduğu havanın değişimlerinde sürekli rüzgar oluşuyor. O yüzden bu rüzgarlar bizim petrolümüz, enerjimiz hatta nükleerimiz bile diyebilirim. Türkiye'nin rüzgar potansiyeli sonsuz. Ülkenin kıyı şeridine göre kapladığı alan çok yüksek. Her metrekare başına aslında daha fazla rüzgar düşüyor komşu ülkelerimize oranla. Çok başarılı büyük projelerimiz var. Fakat esas kullanamadığımız kısmı bireysel veya küçük çaplardaki 1 megavatlar düzeyindeki potansiyeli hiç kullanmadığımızı düşünüyorum" dedi. 

"Avrupa'da 2017 yılı içerisinde 4. sıradayız" 

Ekolojist.net kurucusu ve çevre mühendisi Pınar Özurgancı Eşkin de Türkiye'deki rüzgar enerjisi üretimi hakkında rakamsal bilgiler verdi. Rüzgar alanında ilerlemelerin yaşandığını belirten Eşkin, "TÜREB'in 2017 yılı sonunda yayınladığı Türkiye Rüzgar Enerjisi İstatistik Raporu'na göre 2017 yılı sonunda 6872 megavatlık bir kurulum gücüne sahibiz. 2017 yılı içinde 766 megavatlık rüzgar enerji santralini devreye almış durumdayız. Bu Türkiye açısından güzel bir gelişme hatta Avrupa'da 2017 yılı içerisinde 4. sıradayız, dünyada da 8. sıradayız. Dünya geneline bakacak olursak ilk sırada Çin yer alıyor. Türkiye şu an hali hazırda kurulu gücüyle elektrik enerjisi ihtiyacının yalnızca yüzde 6'sını karşılayabiliyor. Türkiye tüm bu potansiyeli kullanacak olursa, sadece onshore'da (kıyıda) bile yüzde 44'lük elektrik enerjisi ihtiyacını rüzgar enerjisinden karşılayabilir. Toplam güce bakacak olursak yani onshore'da (kıyıda) ve offshore'da (denizde) elektrik enerjisi ihtiyacımızın yüzde 57'sini rüzgar enerjisi santrallerinden karşılayabilir." dedi. 

Pınar Özurgancı Eşkin ayrıca Avrupa ülkelerindeki rüzgar enerjisi durumunu da değerlendirdi. Potansiyeli Türkiye'ye oranla düşük olmasına rağmen Almanya'nın örnek bir ülke olduğunu kaydeden Eşkin şöyle konuştu: 

"Almanya'da Türkiye'ye oranla yüzölçümü neredeyse yarısı kadar düşük. Potansiyeli de Türkiye'ye oranla yüzde 25 daha düşük olmasına rağmen her yıl 5 bin megavatlık rüzgar enerji santralini işletmeye alabiliyor durumda. O yüzden Almanya örnek ülkeler arasında. Danimarka aslında çok güzel bir örnek. Toplam elektrik enerjisi ihtiyacının yüzde 140'ını rüzgar enerjisi santrallerinden karşılayabiliyor durumda. Bu demek oluyor ki kalan enerjisini de ihraç edebiliyor." Öte yandan Çatalca ,Çanta ve Boğaziçi Üniversitesi Sarıtepe Kampüsü'nde bulunan rüzgar türbinleri havadan görüntülendi. Görüntülerde rüzgar türbinleri seyrine doyum olmayan bir manzara oluşturdu.  

Serdal Altıntepe - İsmail Coşkun

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kocaeli Kocaeli İtfaiyesi, AFAD’ın en üst düzey arama kurtarma akreditasyonunu aldı Kocaeli Büyükşehir Belediyesi İtfaiyesi, kapsamlı hazırlık ve tatbikatların ardından AFAD’ın ağır seviye arama kurtarma akreditasyonunu kazanarak afetlere karşı tam donanımlı hale geldi. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Dairesi Başkanlığı, uzun süreli hazırlıklar ve kapsamlı saha çalışmaları sonucunda AFAD’ın uluslararası standartlardaki en zor seviyesi olan "Kentsel Arama Kurtarma Ağır Seviye Ekip" Akreditasyon sınavını başarıyla tamamladı. Bu kapsamda büyükşehir itfaiyesi, zorlu süreci tamamlayarak iki ayrı enkaz alanında 10 gün boyunca kesintisiz görev yapabilme kapasitesine sahip ağır seviye akredite ekipler arasına girdi. AFAD standartlarında en üst yeterlilik seviyesi AFAD’ın uluslararası akreditasyon kuralları doğrultusunda oluşturduğu sistem kapsamında, Türkiye genelindeki arama kurtarma ekipleri ortak bir operasyon dili ve koordinasyon anlayışıyla sınava tabi tutuluyor. Ekipler; hafif, orta ve ağır olmak üzere üç seviyede sınıflandırılırken, ağır seviye akreditasyon arama kurtarma alanında ulaşılabilecek en üst yeterlilik olarak kabul ediliyor. Bu kapsamda büyükşehir itfaiyesi, bu zorlu akreditasyon testine katılarak, yetkinliğini ve başarısını bir üst seviyeye taşıdı. Tüm birimler sürece tam destek verdi Akreditasyon sürecinde büyükşehir belediyesinin ilgili tüm birimleri koordinasyon içerisinde görev aldı. Buna göre Afet İşleri ve Risk Yönetimi Dairesi Başkanlığı, Sağlık ve Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı, Yol Yapım Bakım ve Onarım Dairesi Başkanlığı, Park ve Bahçeler Dairesi Başkanlığı, Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Dairesi Başkanlığı, Destek Hizmetleri Dairesi Başkanlığı ve Antikkapı Hızır 41 ekipleri süreç boyunca tüm imkanları ile destek verdi. Ana kamp alanı kuruldu Akreditasyon kapsamında oluşturulan ana kamp alanında ekiplerin tüm ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde kapsamlı bir kamp altyapısı kuruldu. Ana kamp alanında; yönetim ve haberleşme çadırları, sanitasyon ve arındırma alanları, banyo ve tuvaletler, 120 kişilik barınma alanı, yemekhane ve dinlenme alanları, arama kurtarma köpeği alanı ve köpek tedavi ünitesi, sağlık alanı ve bulaşıcı hastalık izolasyon bölgesi ve çay ocağı yer aldı. Gerçeği aratmayan zorlu saha uygulamaları Sahada gerçekleştirilen uygulamalarda ekiplerin teknik kapasitesi ve koordinasyon kabiliyeti test edildi. Gerçeği aratmayan zorlu saha çalışmaları kapsamında; 5 tonluk enkaz kütleleri domuz damı yöntemiyle kaldırılarak vinçle taşındı. Beton, çelik ve ahşap elemanları kesim yapılarak kontrollü şekilde ayrıldı. Oksijen-asetilen ile sıcak kesim uygulamaları yapıldı. İple erişim teknikleri kullanılarak yatay ve dikey kazazede tahliyeleri gerçekleştirildi. Temiz ve kirli çalışma yöntemleriyle beton kütlelerde enkaza giriş boşlukları 60x60 ölçülerinde açıldı. Güvenli çalışma için ahşap tahkimat ve destekleme yöntemleri uygulandı. Yaslama, kapı, pencere ve eğik tavan tahkimatları ile t-spot tahkimat uygulamaları başarıyla tamamlandı. Tüm bu zorlu aşamaları başarıyla tamamlayan ekipler AFAD’ın en üst yeterlilik seviyesine ulaştı. Büyükşehir afetlere karşı güçlü ve hazır Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin tüm birimlerinin birbirleriyle koordine şekilde yürüttüğü bu süreç, Kocaeli’nin ağır seviye arama kurtarma kapasitesini güçlendirirken, afetlere karşı kurumsal hazırlık ve müdahale seviyesini en üst noktaya taşıdı. Türkiye’de afetlere karşı güçlü ve her daim hazır bir kent olarak bilinen Kocaeli, büyükşehir ekipleri sayesinde bu niteliğini bir kez daha ortaya koydu.
İstanbul İleri yaş grubuna uygulamalı spor aktivitesi Yakın Doğu Üniversitesi ile Yaşlı Hakları ve Ruh Sağlığı Derneği iş birliğiyle düzenlenen etkinlikte, egzersizin sağlıklı yaş alma sürecindeki kritik rolü bilimsel veriler ve uygulamalı çalışmalarla ele alındı. Sağlıklı yaş alma sürecine bütüncül bir bakış sunmak amacıyla düzenlenen "Sağlıklı Yaş Alma Yolculuğunda Egzersiz" etkinliği, Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi ile Yaşlı Hakları ve Ruh Sağlığı Derneği iş birliğinde, Lefkoşa Türk Belediyesi ev sahipliğinde Merkez Lefkoşa’da gerçekleştirildi. Akademisyenler ve uzmanların katılımıyla düzenlenen etkinlikte, egzersizin yaşlanma sürecindeki önemi teorik bilgiler ve uygulamalı çalışmalar eşliğinde ele alındı. Egzersiz yaşlanma sürecini yavaşlatıyor Etkinlik, Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Adile Öniz Özgören ile Yaşlı Hakları ve Ruh Sağlığı Derneği Başkanı Prof. Dr. Hatice Jenkins’in açılış konuşmalarıyla başladı. Konuşmalarda, artan yaşlı nüfusla birlikte sağlıklı yaş alma kavramının giderek daha fazla önem kazandığı vurgulandı. Prof. Dr. Adile Öniz Özgören, sağlıklı yaş almanın yalnızca fiziksel değil, zihinsel ve sosyal boyutları da kapsadığını belirterek "Sağlıklı yaş almak; bedeni, zihni ve ruhu birlikte koruyabilmekten geçer. Doğru yaklaşımlar benimsendiğinde ileri yaşlar daha üretken ve anlamlı bir yaşam dönemine dönüşebilir" dedi. Beslenmenin sağlıklı yaş alma sürecindeki rolüne de değinen Prof. Dr. Özgören, dengeli ve bilinçli beslenmenin kronik hastalık riskini azaltmada belirleyici olduğunu vurguladı. Akdeniz diyetinin yaşlılık döneminde en uygun beslenme modellerinden biri olduğunu ifade eden Özgören, düzenli ve basit egzersizlerin kas-iskelet sistemi sağlığını koruduğunu ve yaşam kalitesini artırdığını söyledi. Kas gücü bağımsız yaşamın anahtarı İnsan ömrünün uzadığını ancak bu uzamanın büyük ölçüde yaşlılık döneminde gerçekleştiğini belirten Prof. Dr. Hatice Jenkins, bu sürecin sağlıklı geçirilmesinin bilinçli tercihlere bağlı olduğunu ifade etti. Prof. Dr. Hatice Jenkins, "Ne kadar yaşadığımızdan çok, uzayan bu yılları nasıl yaşadığımız önemlidir. Yaş aldıkça kaslarımızı nasıl çalıştıracağımızı bilmek hayati önem taşıyor. Kas gücünün korunması, bireyin bağımsızlığını ve yaşam kalitesini doğrudan etkiler" diye konuştu. Son 30 yılda insan ömrünün ortalama 10 yıl uzadığına dikkat çeken Jenkins, gerçekleştirilen etkinliğin temel amacının, bireylerin yaşlanma sürecini daha sağlıklı ve aktif geçirebilmeleri konusunda farkındalık oluşturmak olduğunu belirtti. Teorik bilgiler uygulamayla desteklendi Etkinlik kapsamında, Kıbrıs Türk Fizyoterapistler Derneği Genel Sekreteri ve Yakın Doğu Üniversitesi öğretim üyesi Uzm. Fzt. Yelda Kıngır, "Kas-iskelet sistemi yaşa bağlı emekli olur mu?" başlıklı sunumunda, yaşlanmayla birlikte kas ve iskelet sisteminde meydana gelen fizyolojik değişimleri bilimsel veriler ışığında değerlendirdi. Kıngır, düzenli ve doğru egzersizin hareketsizliğin olumsuz etkilerini azalttığını ve fonksiyonel bağımsızlığın korunmasında kritik rol oynadığını vurguladı. Etkinliğin uygulamalı bölümünde ise Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü Öğretim Üyesi Fzt. Nima Jabri, "Aktif Yaş Almada Egzersiz" başlığı altında katılımcılarla birlikte grup egzersizleri gerçekleştirdi. Jabri, ileri yaş bireyler için güvenli ve etkili egzersizlerin nasıl planlanması gerektiğini uygulamalı olarak gösterdi.
Düzce Düzce itfaiyesi 700 yangına müdahale etti Düzce Belediyesi İtfaiye Müdürlüğü 2025 yılı boyunca bildirilen 1700 ihbarın 857 adedi için ekip yönlendirdi, 700 yangına müdahale etti. İtfaiye Müdürlüğü bir yıl boyunca yürüttüğü çalışmaların içeriği hakkında bilgi verdi. Ekipler toplamda bin 700 çağrıyı yanıtladı. Acil durumlara müdahale süreci kapsamında toplam 857 yangın ihbarına ekip yönlendirilirken bu ihbarlardan bina, atölye, motorlu araç, depo ile ormanlık alandan oluşan 696 adedi fiilen söndürüldü. Ayrıca 2025 yılı boyunca toplam 540 insan ve hayvan kurtarma çalışması, 90 trafik kazası ihbarında 58 adet kurtarma çalışması yapıldı. Yine evrak çalışmaları kapsamında müdürlük tarafından bin 200 adet yangına uygunluk ruhsatı düzenlendi. Bunların yanı sıra 180 kez su tahliye çalışması ve 61 adet baca temizleme denetimi gerçekleştirildi. 116 kez tatbikat ve eğitim düzenlendi Acil durumlara müdahale kapasitesinin artırılması ve vatandaşların bilinçlendirilmesi amacıyla yoğun bir eğitim süreci planlayan Düzce İtfaiyesi 2025 yılı boyunca 116 kez tatbikat ve eğitim organize etti. İtfaiye’nin görevlerinin öğrenilmesi, ekipmanlarının tanıtılması amacıyla yürütülen eğitimler kapsamında 4 bin kişiye birebir teorik ve pratik eğitim programı düzenlenerek sertifika verildi. Dış görevlerde Düzce farkı Özellikle yaz aylarında yoğun şekilde meydana gelen orman yangınlarına müdahale için de dış görevlere katılan Düzce İtfaiyesi 2025 yılı boyunca toplam 22 ekip ile dış görev çağrılarına yanıt verdi, müdahale çalışmalarına destek oldu.