YEREL HABERLER - 20 Eylül 2019 Cuma 15:15

Türkiye’nin istikrarı için DESİ Projesi

A
A
A
Türkiye’nin istikrarı için DESİ Projesi

Sanayici iş adamı ve siyasetçi Gökhan Türkeş Öngel, Devlette, Eğitimde, Siyasette ve İktisatta Kurumsallık Projesi’ni (DESİ) kamuoyuna duyurdu. Öngel, sürdürülebilir bir ekonomi ve siyaset için sistemde kurumsallığın ve standartlaşmanın şart olduğunu kaydetti.

Sanayici iş adamı ve siyasetçi Gökhan Türkeş Öngel tarafından hazırlanan, standartlaşma ve kurumsallık olarak da nitelendirilen “DESİ Projesi” ile devlet, eğitim, siyaset ve iktisat olmak üzere bu dört alandaki istikrarın nasıl sürdürülebilir hale getirileceği ayrıntılarıyla ele alındı. Proje kapsamında bir devletin güçlü bir ekonomiye ve siyasete sahip olmasının standartları oluşturulmuş ve kurumsallığını sağlamış devlet hiyerarşisi ile mümkün olacağını ifade eden Öngel, Türkiye’nin de belli bir standarda ve sisteme bağlı kurumlarla kendisini tekrar eden siyasi ve ekonomik krizlerden kurtulabileceğini ve bu sürecin sürdürülebilir hale geleceğini söyledi.

Projeyi anlatan Öngel, DESİ’nin sistemde kurumsallık ve standart oluşturma olduğunu belirterek şu ifadelerde bulundu:

“Ülkemin istikrarlı siyasi ve ekonomik şartları oluşturması ve gelişmiş dünyanın en önemli merkezlerden biri olması en büyük hayalimdir. Aynı zamanda tarihe baktığımız zaman sürdürülebilir ekonomisi ve siyaseti olan büyük devletlerin mutlaka sistem ve standartlara bağlı olduklarını görüyoruz. Osmanlı İmparatorluğu son 300 yıla kadar belli bir sistemle yoluna devam etmiştir. İster askeri hayat olsun isterse de siyasi yaşam olsun tamamen standartlara bağlıdır. Son 300 yılında başta eğitim olmak üzere standartlarından ve sisteminden uzaklaşmış, gelişen dünyaya ayak uyduramamıştır. Dolayısıyla Osmanlı İmparatorluğu’nun mirasçısı olan Türkiye de bu geçmiş tecrübeden derç çıkarmalı, istikrarlı ve stabil ekonomi ve siyasete sahip olmak için mutlaka standartlarını oluşturmalıdır. Tarihte de örneklerini gördüğümüz üzere standartları ve sistemi olmayan devletler varlıklarını sürdürememişlerdir. Büyük İskender ve Timur çok ciddi topraklar kazanmışlar ancak devletlerinin ömrü çok kısa olmuştur. Çünkü yönetimleri kişiye bağlı bir sistem üzerine kurulmuştur. Kısacası sürdürülebilir devlet, ekonomi ve siyaset için mutlaka her şeyi standarda bağlamanız şarttır. DESİ Projesi de bunun için var.”

“Güçlü bir ekonomi için standartlar oluşturmak şart”
Güçlü ve sürdürülebilir bir ekonomi için de standartlar oluşturmak gerektiğini ifade eden Öngel,“50 yıllık ekonomisini planlayan bir ülke düşünelim. Bu ülke içerisinde yaşayan vatandaşlar ülkelerinin 50 yıl içinde ekonomisinin hangi yöne doğru gideceğini bilir. Dolayısıyla bu vatandaşlar ‘vergi ne olacak?’, ‘hangi sektöre yatırım yapmalıyım?’ diye yarınlarına kaygıyla bakmayacaklardır. Bu durum hem vatandaşın hem de devletin içini rahatlatır. Güçlü bir ekonomi için standartlar oluşturmak şart. Bir devlette çok kısa sürelerle kararnameler, genelgeler değişirse; sürekli kendini yenileyen ve kimsenin ne yaptığını bilmediği bir kargaşa ortamı oluşmuş olur. Bu da o ülkenin gelişmesinin önündeki en büyük engeldir” diye konuştu.

“Devletin önünde 50 yıllık bir planlaması olmalı”
DESİ ile hedeflerinin neler olduğunu açıklayan Öngel, “DESİ devlette, eğitimde, siyasette ve iktisatta kurumsallıktır. İlk olarak devlet öyle bir duruş sergilemeli ki kendi içinde yaşayan vatandaşın dinine, diline, mezhebine karışmadan, herkese eşit mesafede durmalıdır. Aynı şeklide hukuk önünde de herkes eşit olmalı. Vatandaş her bakımdan eşit olduğunu hissetmeli. Devletin önünde bir planlaması olmalı. Bu en az 50 yıllık bir planlama olmalı. Tabii değişen koşullarla birlikte her 5 yılda bir bu plan revize edilebilir. Amacımız Türkiye’de de bunu gerçekleştirmektir. Çünkü Türkiye’nin bir adımı bu coğrafyada 1 milyar insanı ilgilendiriyor” dedi.

“DESİ’deki her bir başlık birbiriyle ilişkilidir”
Projenin diğer adımlarından da bahseden Öngel, “DESİ’nin eğitim ayağı da var. En önemli sorunlarımızdan biri eğitimdir. Eğitimde siyaset ve toplum mühendisliği yapmamamız gerekir. Eğitimin standart bir politikası olmalı ve en az 50 yıllık süreyle planlaması gerekir. Eğitimci gelecek 50 yılda nasıl bir eğitim stratejisi oluşturulacağını bilmeli. İktisatta da 50 yıllık bir planlama gerekli. Türk iş insanları, sanayiciler 50 yıllık planlamasını yaptığında, eğitim sistemi de ekonominin ihtiyacı olan meslek elemanlarını yetiştirme üzerine bir planlamaya gider. Böylece gelecekteki değişim ve dönüşümlere daha şimdiden hazırlıklı olunmuş olur. Siyasette de kurumsallık çok önemli. Siyasette kurumsallık ve standartlaşma olmadığı sürece, ne devlette ne eğitimde ne de iktisatta kurumsallık sağlanamaz. Her şey standarda bağlı olmalı. Her kurum kendi işini yapmalı ve her kurumun sorumlulukları net bir şeklide belirlenmeli. Siyaset de hiçbir kuruma hiçbir şekilde müdahale etmemeli. Çünkü siyasetin müdahale ettiği hiçbir kurumun denetlenme şansı yoktur. Bunun yanı sıra bizim milletimizde karizmatik lider arayışı sorunu var. Bir milleti bir lider kurtarmaz. Bir devleti sürdürülebilir kılan şey o devletin kendi içinde kurduğu standart ve sisteme bağlı kurumlarının olmasıdır. Böylece biz de siyasette gerekli standardı sağlayarak; devlette, eğitimde, siyasette gerekli aksiyonları alıp, standartlara bağlı olan sürdürülebilir bir ülke haline gelebiliriz.

Yani özetle devletin kendi kurumsal standartlarını, eğitimin standartlarını, siyasetin standartlarını ve iktisadın standartlarını belirleyip ve bu standartlara bağlı olarak en az 50 yıllık gelişme planını hazırlamasına kısaca DESİ diyoruz” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Çorum Sungurlu’da KKKA eğitim semineri düzenlendi Çorum’un Sungurlu ilçesinde, baharın gelmesi ve havaların ısınması ile ortaya çıkan ve Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) Hastalığına sebep olan kene ısırmalarına karşı vatandaşlar uyarıldı. Sungurlu Devlet Hastanesi’nde görevli Uzm. Dr. Mustafa Akıncı tarafından Kırım Kongo Kanamalı Ateşinden Korunma Yolları temalı eğitim düzenlendi, seminer sonrasında hasta ve hasta yakınlarına farkındalık oluşturmak amacıyla danışma biriminde stant açıldı. Konuya ilişkin olarak hastane başhekimliğinden yapılan açıklamada, “Kırım Kongo Kanamalı Ateşinden korunmak için tarla, bağ, bahçe, orman ve piknik alanları gibi kene yönünden riskli alanlara gidilirken, kenelerin vücuda girmesini engellemek maksadıyla mümkün olduğu kadar vücudu örten giysiler giyilmeli, pantolon paçaları çorapların içerisine sokulmalı ve ayrıca kenelerin elbise üzerinde rahat görülebilmesi için açık renkli kıyafetler tercih edilmelidir" denildi. Kene yönünden riskli alanlardan dönüldüğünde kişi kendisinin ve çocuklarının vücudunda (kulak arkası, koltuk altları, kasıklar ve diz arkası) kene olup olmadığını kontrol etmesi istenilen açıklamada, "Yapılan kontrollerde kene tutunmuş ise hiç vakit kaybetmeden çıplak el ile dokunmamak şartıyla vücuda tutunduğu en yakın yerden tutarak uygun bir malzeme ile (bez, naylon poşet, eldiven gibi) çıkarmalıdır. Kişi keneyi kendisi çıkaramadığı durumlarda en yakın sağlık kuruluşuna başvurmalıdır. Kene ne kadar erken çıkarılırsa hastalığın bulaşma riskinin de o kadar azalacağı unutulmamalıdır. Hastalık hayvanlarda belirti göstermeden seyrettiğinden hastalığın sık olarak görüldüğü bölgelerde bulunan hayvanlar sağlıklı görünse bile hastalığı bulaştırabilirler. Bu sebeple hayvanların kanlarına, vücut sıvılarına veya dokularına çıplak el ile temas edilmemelidir. Hastalığa yakalanan kişilerin kan, vücut sıvıları ve çıkartıları ile hastalık bulaşabildiğinden, hasta ile temas eden kişiler gerekli korunma önlemlerini (eldiven, önlük, maske vb.) almalıdır " ifadeleri kullanıldı. Kene tutunan kişiler kendilerini 10 gün süreyle halsizlik, iştahsızlık, ateş, kas ağrısı, baş ağrısı, bulantı, kusma veya ishal gibi belirtiler yönünden izlemeli ve bu belirtilerden bir veya bir kaçının ortaya çıkması halinde derhal en yakın sağlık kuruluşuna müracaat etmeleri konusunda da ikaz edilen açıklamada, "Hastalığa sebep olan mikrobun taşıyıcısı, saklayıcısı ve bulaştırıcısı olan keneler uçmayan, zıplamayan, yerden yürüyerek vücuda tırmanan eklem bacaklı hayvanlardır. Vücuda tutunan veya hayvanların üzerinde bulunan keneler kesinlikle çıplak el ile öldürülmemeli ve patlatılmamalıdır. Keneler üzerine sigara basmak, kolonya, gaz yağı gibi maddeler dökmek kenenin kasılmasına sebep olarak vücut içeriğini kan emdiği kişiye aktarmasına sebep olacağı için yapılmamalıdır" bilgileri verildi.