GÜNDEM - 30 Ağustos 2014 Cumartesi 14:22

Türkiye’nin yüzde kaçı kendine Müslüman diyor?

A
A
A
Türkiye’nin yüzde kaçı kendine Müslüman diyor?

Türkiye’nin kıyı bölgelerindeki dindarlık anlayışıyla, ülkenin orta bölgelerindeki dindarlık anlayışının farklılık gösterdiği, Türkiye’de yaşayan insanların yüzde 99.2’sinin ise kendini ‘Müslüman’ olarak tanımladığı kaydedildi.

Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) İlahiyat Fakültesi tarafından, “10. Din Sosyolojisi Anabilim Dalı Koordinasyon Toplantısı” düzenlendi. Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen toplantıya; OMÜ Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Akan, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mahmut Aydın, İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hüseyin Peker, Din Sosyolojisi Anabilim Dalı Başkanı ve Organizasyon Koordinatörü Prof. Dr. Erkan Perşembe, Diyanet İşleri Başkanlığı Strateji Geliştirme Daire Başkanı Dr. Necdet Subaşı ve çeşitli üniversitelerin ilahiyat fakültelerinden gelen akademisyenler katıldı.

“DİNİN TANIMI VE İŞLEVLERİ YENİDEN KODLANMAKTADIR”

Toplantının açılış konuşmasını Prof. Dr. Erkan Perşembe yaptı. Prof. Dr. Perşembe daha önce farklı üniversitelerde düzenlenmiş olan, “Din Sosyolojisi Anabilim Dalı Toplantıları”nın 10.’sunun OMÜ’de gerçekleşmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Prof. Dr. Perşembe toplantının ana temasının “Tüketim Kültürü ve Müslüman Kimliğinin Değişimi” olduğunu ifade ederek, “Tüketim kültürünün metalaştırdığı hayatın içinde din ve geleneksel değerler dönüşmekte ve yeni tarz dindarlıklar ortaya çıkmaktadır. Popüler tüketim kültürü, dindarlıkla ilgili kategorilere yeni anlamlar kazandırmaktadır” diye konuştu.

Modernlik bilincine dayalı popüler tüketim kültürünün insani ilişkileri üretim ve tüketime endeksli bir sistem içinde değerlendirdiğini dile getiren Perşembe, “Dindarın mütevazı yaşantısı bu değerler karmaşası içinde gerçekliğini yitirmekte, haz odaklı tüketim yönelişi ahlaki değerler ve dini anlayış üzerinde çarpıcı değişiklikler yapmaktadır. Artık dindar bir kişinin dünyası, küreselliğin düşünce çeşitliliğiyle olduğu kadar onun beslediği kararsız eğilimlerle de birleşen yeni bir bünye oluşturmaktadır. Dinin tanımı ve işlevleri yeniden kodlanmaktadır” dedi.

“TÜKETTİĞİN KADAR VARSIN ANLAYIŞI GİTTİKÇE YAYGINLIK KAZANMAKTADIR”

OMÜ İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hüseyin Peker, “İlahiyat fakültelerinde yapılan anabilim dalları koordinasyon toplantıları 15 yıla yakın bir süredir devam etmektedir. Bu toplantılarda anabilim dallarının problemleri ele alınıyor. Bunun yanında son yıllarda artık koordinasyon toplantılarında bir konu özellikle derinlemesine inceleniyor ve bu konu hakkında sempozyum düzenleniyor. Bu toplantıda da tüketim kültürü ve Müslüman kimliğinin değişimi ele alınacak” şeklinde konuştu.

Tüketim kültürünün olumsuz sonuçlarına da dikkat çeken Prof. Dr. Peker, şöyle konuştu: “Tüketim kültürü tüm dünyada olduğu gibi bizim insanlarımız üzerinde de oldukça etkili olmaktadır. ‘Tükettiğin kadar varsın’ anlayışı gittikçe yaygınlık kazanmaktadır. Ben bu tarz toplantıların olumlu sonuçlar doğuracağına inanıyor ve toplantının düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.”

“DÜNYADAKİ DALGALANMALARA AÇIK-EDİLGEN BİR TOPLUMUZ”

Rektör Prof. Dr. Hüseyin Akan ise yaptığı konuşmada, “Dünyadaki akımlara göre dini anlayışımız şekilleniyor. 80’lerden önce daha sosyal adaletçi bir tavır benimsenirken, bugün aşırı/lüks tüketimi hoş gören bir anlayış egemendir. Özellikle, 1980 yılından sonra toplumumuzu dünya toplumuna, sistemimizi dünya ekonomik sistemine entegre eden bir dönüşüm yaşadık. Ortak zevkler, ortak tarzlar, ortak bağımlılıklar küreselleşmenin getirdiği özellikler olarak belirginleşti. Küreselleşmenin iyi bir şey olduğu ve kaçınılmaz olduğu benimsetildi. Peki, küreselleşme kaçınılmazdır deyip onun ocağına odun taşımak gerekir mi? İnsan olarak daha çok tüketmeye, daha çoğuna sahip olmaya ve daha güçlü olmaya yatkın oluşumuz toplumun biçimlendirilmesini ve yönlendirilmesini kolaylaştırıyor” ifadelerini kullandı.

“TÜRKİYE’DE YAŞAYAN İNSANLARIN YÜZDE 99.2’Sİ KENDİNİ DİNDAR VE MÜSLÜMAN OLARAK TANIMLIYOR”

Konuşmaların ardından Strateji Daire Başkanı Dr. Necdet Subaşı, “Türkiye’de Dini Hayat Araştırması ve Temel Bulgular” başlıklı bir konferans verdi. Konferansında 2013 yılında Türkiye Diyanet Vakfı ve TÜİK işbirliğiyle gerçekleştirilen Türkiye’de dini hayat araştırmasından elde edilen bulguları paylaşan Subaşı şu bilgileri verdi: “TÜİK bu araştırmayı kendi kategorilerine göre 12 ayrı bölgede gerçekleştirdi. Araştırma 2013 yılının 15 Mayıs - 23 Eylül tarih aralığında yapıldı ve 18 yaşın üzerindekilere yöneltilen sorulardan oluştu. Araştırmada 37 bin 624 hane belirlendi. Bunların 26 bin 600’ü kentte, 11 bin 24’ü kırsalda yer aldı. ‘Türkiye dindarlaşıyor mu?’ diye bir yargı var. Evet, dindarlaşıyor daha doğrusu toplum kendini dindar hissediyor. Ama bölgesel farklılıklar da dikkat çekiyor. Türkiye’nin kıyı bölgelerindeki dindarlık anlayışla, ülkenin orta bölgelerindeki dindarlık anlayışı farklılık gösteriyor. Yapılanan araştırmaya göre Türkiye’de yaşayan insanların yüzde 99.2’ si kendini Müslüman olarak tanımlıyor.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kocaeli Kocaeli İtfaiyesi, AFAD’ın en üst düzey arama kurtarma akreditasyonunu aldı Kocaeli Büyükşehir Belediyesi İtfaiyesi, kapsamlı hazırlık ve tatbikatların ardından AFAD’ın ağır seviye arama kurtarma akreditasyonunu kazanarak afetlere karşı tam donanımlı hale geldi. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Dairesi Başkanlığı, uzun süreli hazırlıklar ve kapsamlı saha çalışmaları sonucunda AFAD’ın uluslararası standartlardaki en zor seviyesi olan "Kentsel Arama Kurtarma Ağır Seviye Ekip" Akreditasyon sınavını başarıyla tamamladı. Bu kapsamda büyükşehir itfaiyesi, zorlu süreci tamamlayarak iki ayrı enkaz alanında 10 gün boyunca kesintisiz görev yapabilme kapasitesine sahip ağır seviye akredite ekipler arasına girdi. AFAD standartlarında en üst yeterlilik seviyesi AFAD’ın uluslararası akreditasyon kuralları doğrultusunda oluşturduğu sistem kapsamında, Türkiye genelindeki arama kurtarma ekipleri ortak bir operasyon dili ve koordinasyon anlayışıyla sınava tabi tutuluyor. Ekipler; hafif, orta ve ağır olmak üzere üç seviyede sınıflandırılırken, ağır seviye akreditasyon arama kurtarma alanında ulaşılabilecek en üst yeterlilik olarak kabul ediliyor. Bu kapsamda büyükşehir itfaiyesi, bu zorlu akreditasyon testine katılarak, yetkinliğini ve başarısını bir üst seviyeye taşıdı. Tüm birimler sürece tam destek verdi Akreditasyon sürecinde büyükşehir belediyesinin ilgili tüm birimleri koordinasyon içerisinde görev aldı. Buna göre Afet İşleri ve Risk Yönetimi Dairesi Başkanlığı, Sağlık ve Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı, Yol Yapım Bakım ve Onarım Dairesi Başkanlığı, Park ve Bahçeler Dairesi Başkanlığı, Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Dairesi Başkanlığı, Destek Hizmetleri Dairesi Başkanlığı ve Antikkapı Hızır 41 ekipleri süreç boyunca tüm imkanları ile destek verdi. Ana kamp alanı kuruldu Akreditasyon kapsamında oluşturulan ana kamp alanında ekiplerin tüm ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde kapsamlı bir kamp altyapısı kuruldu. Ana kamp alanında; yönetim ve haberleşme çadırları, sanitasyon ve arındırma alanları, banyo ve tuvaletler, 120 kişilik barınma alanı, yemekhane ve dinlenme alanları, arama kurtarma köpeği alanı ve köpek tedavi ünitesi, sağlık alanı ve bulaşıcı hastalık izolasyon bölgesi ve çay ocağı yer aldı. Gerçeği aratmayan zorlu saha uygulamaları Sahada gerçekleştirilen uygulamalarda ekiplerin teknik kapasitesi ve koordinasyon kabiliyeti test edildi. Gerçeği aratmayan zorlu saha çalışmaları kapsamında; 5 tonluk enkaz kütleleri domuz damı yöntemiyle kaldırılarak vinçle taşındı. Beton, çelik ve ahşap elemanları kesim yapılarak kontrollü şekilde ayrıldı. Oksijen-asetilen ile sıcak kesim uygulamaları yapıldı. İple erişim teknikleri kullanılarak yatay ve dikey kazazede tahliyeleri gerçekleştirildi. Temiz ve kirli çalışma yöntemleriyle beton kütlelerde enkaza giriş boşlukları 60x60 ölçülerinde açıldı. Güvenli çalışma için ahşap tahkimat ve destekleme yöntemleri uygulandı. Yaslama, kapı, pencere ve eğik tavan tahkimatları ile t-spot tahkimat uygulamaları başarıyla tamamlandı. Tüm bu zorlu aşamaları başarıyla tamamlayan ekipler AFAD’ın en üst yeterlilik seviyesine ulaştı. Büyükşehir afetlere karşı güçlü ve hazır Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin tüm birimlerinin birbirleriyle koordine şekilde yürüttüğü bu süreç, Kocaeli’nin ağır seviye arama kurtarma kapasitesini güçlendirirken, afetlere karşı kurumsal hazırlık ve müdahale seviyesini en üst noktaya taşıdı. Türkiye’de afetlere karşı güçlü ve her daim hazır bir kent olarak bilinen Kocaeli, büyükşehir ekipleri sayesinde bu niteliğini bir kez daha ortaya koydu.
İstanbul İleri yaş grubuna uygulamalı spor aktivitesi Yakın Doğu Üniversitesi ile Yaşlı Hakları ve Ruh Sağlığı Derneği iş birliğiyle düzenlenen etkinlikte, egzersizin sağlıklı yaş alma sürecindeki kritik rolü bilimsel veriler ve uygulamalı çalışmalarla ele alındı. Sağlıklı yaş alma sürecine bütüncül bir bakış sunmak amacıyla düzenlenen "Sağlıklı Yaş Alma Yolculuğunda Egzersiz" etkinliği, Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi ile Yaşlı Hakları ve Ruh Sağlığı Derneği iş birliğinde, Lefkoşa Türk Belediyesi ev sahipliğinde Merkez Lefkoşa’da gerçekleştirildi. Akademisyenler ve uzmanların katılımıyla düzenlenen etkinlikte, egzersizin yaşlanma sürecindeki önemi teorik bilgiler ve uygulamalı çalışmalar eşliğinde ele alındı. Egzersiz yaşlanma sürecini yavaşlatıyor Etkinlik, Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Adile Öniz Özgören ile Yaşlı Hakları ve Ruh Sağlığı Derneği Başkanı Prof. Dr. Hatice Jenkins’in açılış konuşmalarıyla başladı. Konuşmalarda, artan yaşlı nüfusla birlikte sağlıklı yaş alma kavramının giderek daha fazla önem kazandığı vurgulandı. Prof. Dr. Adile Öniz Özgören, sağlıklı yaş almanın yalnızca fiziksel değil, zihinsel ve sosyal boyutları da kapsadığını belirterek "Sağlıklı yaş almak; bedeni, zihni ve ruhu birlikte koruyabilmekten geçer. Doğru yaklaşımlar benimsendiğinde ileri yaşlar daha üretken ve anlamlı bir yaşam dönemine dönüşebilir" dedi. Beslenmenin sağlıklı yaş alma sürecindeki rolüne de değinen Prof. Dr. Özgören, dengeli ve bilinçli beslenmenin kronik hastalık riskini azaltmada belirleyici olduğunu vurguladı. Akdeniz diyetinin yaşlılık döneminde en uygun beslenme modellerinden biri olduğunu ifade eden Özgören, düzenli ve basit egzersizlerin kas-iskelet sistemi sağlığını koruduğunu ve yaşam kalitesini artırdığını söyledi. Kas gücü bağımsız yaşamın anahtarı İnsan ömrünün uzadığını ancak bu uzamanın büyük ölçüde yaşlılık döneminde gerçekleştiğini belirten Prof. Dr. Hatice Jenkins, bu sürecin sağlıklı geçirilmesinin bilinçli tercihlere bağlı olduğunu ifade etti. Prof. Dr. Hatice Jenkins, "Ne kadar yaşadığımızdan çok, uzayan bu yılları nasıl yaşadığımız önemlidir. Yaş aldıkça kaslarımızı nasıl çalıştıracağımızı bilmek hayati önem taşıyor. Kas gücünün korunması, bireyin bağımsızlığını ve yaşam kalitesini doğrudan etkiler" diye konuştu. Son 30 yılda insan ömrünün ortalama 10 yıl uzadığına dikkat çeken Jenkins, gerçekleştirilen etkinliğin temel amacının, bireylerin yaşlanma sürecini daha sağlıklı ve aktif geçirebilmeleri konusunda farkındalık oluşturmak olduğunu belirtti. Teorik bilgiler uygulamayla desteklendi Etkinlik kapsamında, Kıbrıs Türk Fizyoterapistler Derneği Genel Sekreteri ve Yakın Doğu Üniversitesi öğretim üyesi Uzm. Fzt. Yelda Kıngır, "Kas-iskelet sistemi yaşa bağlı emekli olur mu?" başlıklı sunumunda, yaşlanmayla birlikte kas ve iskelet sisteminde meydana gelen fizyolojik değişimleri bilimsel veriler ışığında değerlendirdi. Kıngır, düzenli ve doğru egzersizin hareketsizliğin olumsuz etkilerini azalttığını ve fonksiyonel bağımsızlığın korunmasında kritik rol oynadığını vurguladı. Etkinliğin uygulamalı bölümünde ise Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü Öğretim Üyesi Fzt. Nima Jabri, "Aktif Yaş Almada Egzersiz" başlığı altında katılımcılarla birlikte grup egzersizleri gerçekleştirdi. Jabri, ileri yaş bireyler için güvenli ve etkili egzersizlerin nasıl planlanması gerektiğini uygulamalı olarak gösterdi.
Düzce Düzce itfaiyesi 700 yangına müdahale etti Düzce Belediyesi İtfaiye Müdürlüğü 2025 yılı boyunca bildirilen 1700 ihbarın 857 adedi için ekip yönlendirdi, 700 yangına müdahale etti. İtfaiye Müdürlüğü bir yıl boyunca yürüttüğü çalışmaların içeriği hakkında bilgi verdi. Ekipler toplamda bin 700 çağrıyı yanıtladı. Acil durumlara müdahale süreci kapsamında toplam 857 yangın ihbarına ekip yönlendirilirken bu ihbarlardan bina, atölye, motorlu araç, depo ile ormanlık alandan oluşan 696 adedi fiilen söndürüldü. Ayrıca 2025 yılı boyunca toplam 540 insan ve hayvan kurtarma çalışması, 90 trafik kazası ihbarında 58 adet kurtarma çalışması yapıldı. Yine evrak çalışmaları kapsamında müdürlük tarafından bin 200 adet yangına uygunluk ruhsatı düzenlendi. Bunların yanı sıra 180 kez su tahliye çalışması ve 61 adet baca temizleme denetimi gerçekleştirildi. 116 kez tatbikat ve eğitim düzenlendi Acil durumlara müdahale kapasitesinin artırılması ve vatandaşların bilinçlendirilmesi amacıyla yoğun bir eğitim süreci planlayan Düzce İtfaiyesi 2025 yılı boyunca 116 kez tatbikat ve eğitim organize etti. İtfaiye’nin görevlerinin öğrenilmesi, ekipmanlarının tanıtılması amacıyla yürütülen eğitimler kapsamında 4 bin kişiye birebir teorik ve pratik eğitim programı düzenlenerek sertifika verildi. Dış görevlerde Düzce farkı Özellikle yaz aylarında yoğun şekilde meydana gelen orman yangınlarına müdahale için de dış görevlere katılan Düzce İtfaiyesi 2025 yılı boyunca toplam 22 ekip ile dış görev çağrılarına yanıt verdi, müdahale çalışmalarına destek oldu.