SAĞLIK - 27 Şubat 2020 Perşembe 10:41

'Ülkemizde nadir hastalıkların sayısının yüksek olmasında akraba evlilikleri etkili'

A
A
A
'Ülkemizde nadir hastalıkların sayısının yüksek olmasında akraba evlilikleri etkili'

Nadir Hastalıklar Ağı Kurucu Üyesi ve Sözcüsü Deniz Yılmaz Atakay, nadir hastalıkların ortaya çıkmasında akraba evliliklerinin yüzde 100 değil ama büyük oranda etkili olduğunu belirtirken, bu hastalıklara yakalananların yüzde 50'sinin çocuk olduğunu söyledi.

29 Şubat Nadir Hastalıklar Günü nedeniyle Nadir Hastalıklar Ağı Kurucu Üyesi ve Sözcüsü Deniz Yılmaz Atakay, hastalıklar hakkında bilgiler verdi. Atakay, bu hastalıklarda akraba evliliğine dikkat çekerken, bu nadir hastalıklara sahip kişilerin ve yakınlarının önemli desteğe ihtiyacı olduğuna da vurgu yaptı. Nadir hastalıklara yakalananların yüzde 50'sinin çocuk olduğuna dikkat çeken Atakay, genişletilmiş yenidoğan tarama testlerine geçilmesi gerektiğinin altını çizdi. Ayrıca Atakay, nadir hastalıklar için 9 dernekten oluşan Nadir Hastalıklar Ağı'nı kurduklarını ve kamu kuruluşları ile birlikte çalışacaklarını bildirdi.

Nadir hastalıkların ne olduğuna değinen Deniz Yılmaz Atakay, "Avrupa'da 2 binde 1 ya da daha az rastlanılan ve zaman zaman ölümcül olabilen kronik, genetik hastalıklar olarak adlandırılan hastalıklardır. 2006 yılından beri ülkemizde nadir hastalık tanımını sıkça kullanmaya başladık. Bende, 2001 yılında kızım doğduğunda nadir hastalığa sahip olduğunu öğrendim. Fenilketonüri (PKU) tanısı aldı. Şu an 19 yaşında fenilketonürili birey olarak hayatına devam ediyor." dedi.

"Doğru tanıya ulaşmak ortalama 5 yılı bulabiliyor"
Nadir hastalığa sahip birinin tanı almasının uzun sürdüğüne dikkat çeken Atakay, "Nadir hastalıklar çok dar bir alan. Uzmanları da nadir. Doğru tanıya ulaşmak hakikaten çok zor. Hatta birçoğunun tedavisi ve tanısı henüz yok. Semptomlar birbirine çok benzediği için tespiti ve tanısı güç. Dolayısıyla farkındalık çalışmaları ve bilinç çok önemli; ancak bu şekilde sağlıklı bebek sahibi olabilir ve çocuklarımızı hızlı şekilde hem tanıya hem de tedaviye ulaştırabiliriz." diye konuştu.

"Multidisipliner yaşantı bilincinin anne ve babaya verilmesi çok önemli"
Nadir hastalığa sahip insanların nelere ihtiyacı olduğunu açıklayan Atakay, "Çok fazla alanda ihtiyaçları var. Normal bir hastalık sürecinde dahi insanlar desteğe ihtiyaç duyuyorlar. Bu hastalıklarda bilinmeyen bir hayatla karşılaşıyorsunuz. Hiç duymadığınız hastalık isimleri karşınıza çıkıyor. İdame ettirmek ve eğitmek zorunda olduğunuz evladınız var ki; konuya hakim değilseniz bunu yapmanız çok zor. Dolayısıyla pedagojik, psikolojik ve uzman desteği yaşam boyu önemli. Multidisipliner yaşantı bilincinin anne ve babaya verilmesi çok önemli. Çünkü bu bireylerin okul süreçleri dahil, akran zorbalığından tutun da iş bulma sürecine kadar; doğumdan ölüme hayatın her alanında desteğe ihtiyaçları var. Hayatları boyunca özel ilaç aldıkları için sosyal güvence kapsamında olmaları gerekiyor ki; aldıkları tanı önemini yitirmesin." şeklinde konuştu.

"Ülkemizde nadir hastalıkların sayısının yüksek olmasında akraba evlilikleri etkili"
Nadir hastalıklarda akraba evliliklerinin etkisini değerlendiren Atakay, "Nadir hastalıklarda akraba evlilikleri başlı başına bir sebep değildir. Bizler genlerimizde ne taşıdığımızı bilmiyoruz. Taşıyıcı olduğumuzu çocuklarımız tanı aldığında öğreniyoruz. Aslında rastlanma oranı yüksek olan hastalıklarda genetik tarama yapılması mümkün olabilir. Aynı aile içerisindeki evlilikler; her iki taşıyıcının bir araya gelmesi çok yüksek olduğu için sakıncalı. Çünkü iki taşıyıcının bir araya gelmesi çocuğun hasta olma riskini yükseltiyor." açıklamasında bulundu.

"Nadir hastalıkların yüzde 50'sini çocuklar oluşturuyor"
Nadir hastalıklarda rakamlara değinen Atakay, "Literatürde 7 bine yakın nadir hastalık tanımlanmış durumda. Bu hastalıkların yüzde 50'sini çocuklar oluşturuyor. Yüzde 30'u 5 yaşını dahi göremiyor, yüzde 80'i genetik geçişli. Pek çoğunun tedavisi yok. Burada en önemli başlangıç tanı ve tarama testleri. Ülkemiz bu konuda iyi durumda, yenidoğan tarama testleri var. Ancak bir an önce genişletilmiş yenidoğan tarama testlerine geçilmesi gerekiyor." ifadelerini kullandı.

Atakay, sözlerine şöyle devam etti: "Nadir hastalıklar konusunda otoritenin attığı çok güzel adımlar var. Geçtiğimiz hafta Sağlık Bakanlığı'na bağlı olarak Nadir Hastalıklar Daire Başkanlığı açıldı. Şu anda nadir hastalıklar derneklerinin bir muhatabı var. Birlikte oturup sorunları konuştuktan sonra bizler yaşamsal tarafta çözümü bildiğimiz ve onlar da yetki sahibi olduğu için 2020 yılında nadir hastalıklara karşı ulusal politika oluşturacağımıza inanıyoruz."

Kurulan ağ hakkında bilgi veren Atakay, "Nadir hastalıklar ağı 2018'de kuruldu. 9 tane farklı nadir hastalık alanında uzmanlaşmış dernekler bir araya geldi. Bu ağı, ulusal düzeyde bu hastalıklara sahip çocukların hem tanıya hem tedaviye hem de tedavi gören çocukların sosyal hayattaki haklarına erişimini sağlayabilmek için otorite ile birlikte işbirliği yapmak isteyen bir topluluk olarak düşünebilirsiniz. Amacımız aramızda yaşayan içimizde olan, nadir siyah incilerin toplum tarafından fark edilmesi." dedi.

Adem Gürer - Murat Ergin

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Muş Muş’ta yeni yıl öncesi gıda denetimleri artırıldı Muş Tarım ve Orman İl Müdürlüğü ekipleri, yılbaşı öncesinde vatandaşların güvenli ve sağlıklı gıdaya ulaşmasını sağlamak amacıyla il genelinde gıda denetimlerini sıklaştırdı. İl Tarım ve Orman Müdürlüğü, yaklaşan yeni yıl öncesinde gıda güvenliğinin sağlanması amacıyla denetim çalışmalarını artırdı. İl Müdürlüğüne bağlı resmi gıda kontrolörleri tarafından il genelinde gıda üretimi ve satışı yapılan işletmelerde denetimler aralıksız sürdürülüyor. Yılbaşı döneminde tüketimi artan ürünler başta olmak üzere her türlü içecek, kuruyemiş, beyaz et ve kırmızı et satışı yapan işletmeler ile şekerleme, pastane ve benzeri gıda işletmeleri denetim kapsamına alındı. Denetimlerde ürünlerin hijyen, muhafaza ve satış şartları ile mevzuata uygunluğu titizlikle kontrol ediliyor. İl Müdür Yardımcısı Muhammed Şen, denetimlere ilişkin yaptığı açıklamada, "Halk sağlığının korunması ve güvenilir gıda arzının sürdürülebilirliği amacıyla yılbaşı sürecinde denetimlerimiz artırılarak devam edecektir. Tüketicilerimizin sağlıklı, güvenilir ve kaliteli gıdaya en hızlı şekilde ulaşması sağlanacaktır" dedi. Vatandaşların da gıda güvenliği konusunda duyarlı olmalarının önemine dikkat çeken Şen, "Karşılaşılan her türlü gıda güvenliği ihlali, hijyen eksikliği veya şüpheli durumların Alo 174 Gıda Hattı’na bildirilmesi, hızlı ve etkin müdahale açısından büyük önem taşımaktadır" ifadelerini kullandı. İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ekiplerinin yeni yıl öncesinde denetimlerini hız kesmeden sürdüreceği bildirildi.
Bartın BARÜ’de "Bartınlı Bir Akademisyenin Hayatından Kesitler" söyleşisi düzenlendi Bartın Üniversitesinde (BARÜ) Türkiye’nin idare hukuku alanının önde gelen akademisyenlerinden biri olan Prof. Dr. Turgut Tan’ın bağışta bulunduğu kitaplık açılırken akademik yaşamı, bilimsel çalışmaları ve mesleki deneyimleri konuşuldu. Bartın Üniversitesi (BARÜ) Kütüphane Dokümantasyon ve Daire Başkanlığı tarafından Türkiye’nin idare hukuku alanının önde gelen akademisyenlerinden biri olan Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Turgut Tan’ın konuk olduğu "Bartınlı Bir Akademisyenin Hayatından Kesitler" başlıklı bir söyleşi düzenlendi. Kütüphane Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen programa Bartın Valisi Dr. Nurtaç Arslan, Bartın Belediye Başkanı M. Rıza Yalçınkaya, BARÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Akkaya, akademik ve idari personel ile çok sayıda öğrenci katıldı. Bartın’da geçen çocukluk yıllarını anlatan Prof. Dr. Tan, "İlkokul ve ortaokul yıllarım Bartın’da geçerken liseyi İstanbul’da okudum. Ankara Üniversitesi o dönem Mülkiye olarak geçen Siyasal Bilgiler Fakültesini bitirdim. Mezun olduktan sonra kabul aldığım burslarla Fransa’da bulundum. Türkiye’de özellikle idare hukuku alanında ders verdim. Bugün Bartın’a geldiğimde yıllar önce dersine girdiğim başarılı bir öğrencimi memleketimin mülki idaresinin başında vali olarak görmekten mutluluk duyuyorum. Diğer bir mutluluğum ise benim zamanında devam edebileceğim bir lisenin olmadığı memleketime bugün Bartın Üniversitesinin kazandırılmış olmasıdır" dedi. BARÜ Merkez Kütüphanesinde "Prof. Dr. Turgut Tan Kitaplığı" açıldı Ayrıca Bartınlı Prof. Dr. Tan, uzun yıllardır biriktirdiği yaklaşık bin 400 kitabı ve süreli yayını kendisinden sonraki nesillere fayda sağlaması için bölgenin en büyük kütüphanesi olarak bilinen BARÜ Kütüphanesine kitap bağışladı. Söyleşi programı kapsamında, bağışlanan eserlerden oluşan "Prof. Dr. Turgut Tan Kitaplığı"nın da açılışı yapıldı. Bağışlanan eserlerin bir referans niteliğinde olduğunu vurgulayan Kütüphane Dokümantasyon ve Daire Başkanı Burak Beygirci, "Bu koleksiyon idare hukuku, anayasa hukuku, vergi hukuku ve kamu yönetimi alanlarında büyük bölümü klasikleşmiş eserlerden oluşmaktadır. Bu alanların dışında ekonomi, siyaset bilimi, tarih ve edebiyat gibi konularda Türkçe ve Fransızca olmak üzere eşsiz eserleri kütüphanemize bağışlamıştır. Yapılan teknik işlemler esnasında koleksiyonda yer alan pek çok eserin kütüphanemiz tarafından ilk kez girişinin yapıldığı ve ülkemizde ilk kez BARÜ Merkez Kütüphanesine tarafından kataloglandığı tespit edilmiştir. Koleksiyon erişime açıldıktan sonra farklı üniversite kütüphanelerinden bu eserler için kütüphaneler arası ödünç taleplerinin gelmesi söz konusu bağışın eşsiz ve referans niteliğinde bir koleksiyon olduğunu ortaya koymuştur" dedi.
Bartın BARÜ’de farklı kültürler bir araya geldi Bartın Üniversitesinde (BARÜ) eğitimlerine devam eden uluslararası öğrenciler "Kültür Buluşması" etkinliğinde geleneksel giysilerini, yöresel yemeklerini ve danslarını tanıttı. Bartın Üniversitesi (BARÜ) Türkçe Öğretim Uygulama ve Araştırma Merkezi (TÖMER) ile Uluslararası Öğrenci Kulübü tarafından kültürler arası etkileşime katkı sağlamak amacıyla "Kültür Buluşması" etkinliği düzenlendi. Kütüphane Konferans Salonu’nda yapılan programda Türkmenistan, Kazakistan, Yemen, Azerbaycan ve Endonezya’ya ait kültürler; geleneksel giysileri, yöresel yemekleri, müzikleri ve danslarıyla tanıtıldı. BARÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Akkaya da etkinliğe katılarak uluslararası öğrencilerin kültür buluşmasına ortak oldu. Öğrencilerin hazırladığı gösterileri ilgiyle izleyen Rektör Akkaya, kültürel çeşitliliğin üniversite yaşamına kattığı değere dikkat çekerek "Bugün dünyanın farklı coğrafyalarından gelen öğrencilerimizin kendi kültürel değerlerini tanıtmalarına eşlik ediyoruz. Burada Türk kültürünü öğrendiniz. Her ne kadar başka diyarlardan gelmiş olsanız da Anadolu kültürünü buradan yaşayıp dostluklar edindiniz. Biz Bartın Üniversitesi olarak dili kültürün bir taşıyıcısı olarak görüyoruz. Hepiniz birer Bartın Üniversitesi ve Bartın elçisisiniz. Gittiğiniz ülkelerde Türkiye’nin bir sesisiniz. Burada yaşanmışlıklarınız sizlere rehberlik sunacaktır. Bu vesileyle kültürler arası etkileşimi güçlendiren etkinlikte emeği geçen herkese teşekkür ediyorum" dedi. Uluslararası öğrencilerin kültürel zenginliklerini tanıttığı stantların yoğun ilgi gördüğü program, hatıra fotoğraflarının çekilmesiyle sona erdi.