ASAYİŞ - 29 Ocak 2014 Çarşamba 11:21

Ünlülerin uyuşturucu iddanamesi kabul edildi

A
A
A
Ünlülerin uyuşturucu iddanamesi kabul edildi

Ünlü oyuncular hakkında 'uyuşturucu ticareti yapmak, uyuşturucu madde kullanmak veya bulundurmak ' suçlarından hazırlanan iddianame kabul edildi.

İddianamede oyuncuların telefon görüşmelerinde esrardan, “CD, papatya, süt, senaryo, proje ve klagaris” diye söz ettiği belirtildi. Kenan İmirzalıoğlu’nun temin ettiği esrarı kendi evinde Engin Altan Düzyatan, Murat Yıldırım ve Rıza Kocaoğlu ile birlikte kullandığı ifade edildi.

Kenan İmirzalıoğlu, Sarp Apak, Engin Günaydın, Hakan Yılmaz, Ersin Korkut gibi ünlü isimlerin de aralarında bulunduğu 53 şüpheli hakkında "uyuşturucu ticareti yapmak, uyuşturucu madde kullanmak veya bulundurmak" suçlarından 38 yıla kadar hapis istemiyle hazırlanan iddianame, mahkeme tarafından kabul edildi. Terörle Mücadele Kanunu’nun (TMK) 10. maddesiyle görevli İstanbul Cumhuriyet Savcılarından Mehmet Ali Uysal’ın hazırladığı 203 sayfalık iddianame, İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. İddianamede 14 kişi tutuklu olarak yer alırken, soruşturma kapsamında 8 Ağustos 2013’de tutuklanan oyuncu Eray Özbal’ın İstanbul 1 No’lu Hakimlik tarafından 10 Eylül 20013’de tahliye edildiği anlaşıldı.

17 BİN EXTACY, 13 KİLO ESRAR ELE GEÇİRİLDİ

İddianamede Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerinin uyuşturucu şebekelerine yönelik yaptığı teknik ve fiziki takip sonucu Fırat Dağtaş ve Ahmet Çardak liderliğinde uyuşturucu madde ticareti yapan suç örgütlerinin tespit edildiği belirtildi. Bu suç örgütlerinin sokaklarda torbacılık yaparak, esrar, kokain ve uyuşturucu hap şeklinde uyuşturucu madde sattıkları, 4 ve 5 Ağustos 2013’de yapılan operasyonlarda çoğu satışa hazır vaziyette 17 bin adet uyuşturucu hap, 13 kilo 593 gram esrar, 126 gram amfetamin ve 115 kök Hint kenevirinin ele geçirildiği belirtildi.

ŞARKICI MEHMET ERDEM FİZİKİ TAKİBİ ANLADI

İddianamede ünlü isimlerden şarkıcı Mehmet Erdem’in diğer şüpheliler Cihan Güçlü ve Özhan Binici’den aldığı uyuşturucu maddeleri Barış Güney, Rıza Kocaoğlu, Sarp Apak, Sinem Gürtekin’e temin ettiği öne sürülürken, daha önce uyuşturucu operasyonu kapsamında gözaltına alınan Erdem’in teknik takibe karşı duyarlı davrandığı anlatıldı. İddianamede, daha önce gözaltına alındığı operasyondan sonra gördüğü narkotik polislerini fiziki takip sırasında görerek tanıyan Erdem’in, takip edildiğini düşünerek hukuki konuda danışmak için bir şahsı arayarak durumunu anlattığı ifade edildi.

İddianamede, oyuncu Rıza Kocaoğlu’nun kız arkadaşına, Mehmet Erdem’den "Klaragis’ (sigaralık) alayım" diyerek esrar maddesi almak istediğini söylediği, daha sonra da Erdem’e esrar maddesini almaya geldiğini söylediğinin tespit edildiği aktarıldı. Şüpheli Mehmet Erdem’in soruşturma kapsamında bahsedilen suç örgütüyle herhangi bir hiyerarşik, organik bağı olmadığı kaydedilen iddianamede, Erdem’in Barış Güney, Rıza Kocaoğlu, Sarp Apak ve Sinem Gürtekin’e karşılıklı olarak esrar temin ettiğinin açıkça tespit edildiği öne sürüldü.

DENİZ MANZARALI TERASTAKİ ESRARIN MÜŞTERİLERİ DİZİ DÜNYASININ ÜNLÜ İSİMLERİ

Soruşturma kapsamında 8 Ağustos 2013’de tutuklanan ve yapılan itiraz üzerine 10 Eylül 2013’de serbest kalan şüphelilerden oyuncu Eray Özbal’ın da suç örgütleriyle herhangi bir hiyerarşik, organik bağının olmadığı belirtilen iddianamede, Özbal’ın kendi evinin terasında yetiştirdiği esrarı Kenan İmirzalıoğlu, Koray Candemir ve kimliği tespit edilemeyen diğer içici şahıslara para karşılığında sattığı iddia edildi. Eray Özbal’ın esrar alışverişini genellikle kendi evinde gerçekleştirdiği, içicilere deniz manzaralı evinde esrar kullandırttığı ve eski bir sinema oyuncusu olması nedeniyle müşterilerinin de genellikle sinema, dizi sektörünün tanınmış kişileri olduğuna dikkat çekilen iddianamede, Özbal’ın teknik takibe yakalanmamak için esrarı “süt”, “papatya” kodlarıyla şifrelediği, evinde yapılan aramada da teras katında saksılar içerisinde ekilmiş halde 32 kök Hint keneviri, esrarı satışa ve içime hazır hale getirmede kullanılan öğütme düzeneğinin ele geçirildiği anlatıldı.

İddianamede Özbal’ın savcılık ifadesinde, "7 yıldır esrar kullandığı, temin etmekte güçlük çektiği için yetiştirmeye karar verdiği, internetten nasıl yetiştirileceğini öğrendiği, yetiştirmeye başladığı, yetiştirdiği Hint kenevirlerini satmadığı ve Kenan İmirzalıoğlu ile yapılan görüşmesinin kesinlikle esrar satışı ile ilgisinin olmadığı" beyanında bulunduğu aktarıldı.

İMİRZALIOĞLU YER TEMİN ETMEKLE SUÇLANDI

Oyuncu Kenan İmirzalıoğlu’nun Rıza Kocaoğlu, Eray Özbal ve Murat Yıldırım’dan temin ettiği esrarı kendi evinde Engin Altan Düzyatan, Murat Yıldırım ve Rıza Kocaoğlu ile birlikte kullanarak bu kişilere esrar kullanması için yer temin ettiği belirtildi. Gidemediği zamanlarda esrar almaya şoförünü gönderdiği öne sürülen İmirzalıoğlu’nun teknik takibe yakalanmamak için telefon görüşmelerinde esrardan “CD”, “papatya” ve “süt” diyerek şifreli konuştuğu anlatıldı. İddianamede İmirzalıoğlu’nun savcılık ifadesinde, "2 yıl önce bir kez esrar denediği, bir iki ay öncesinde Simi Adası’ndaki tatilde bir arkadaş grubu içerisinde kendisine ikram edildiği, sarma tütün zannedip içtiği, onun dışında esrar kullanmadığı" şeklinde savunma yaptığı dile getirildi.

İddianamede, oyuncu Murat Yıldırım’ın Sarp Apak ve yüz yüze görüştüğü kimlikleri tespit edilemeyen şahıslardan aldığı esrarı evinde Engin Altan Düzyatan, Şahin Irmak, Rıza Kocaoğlu, Burçin Terzioğlu Yıldırım, Kenan İmirzalıoğlu’na parasız bir şekilde verdiği öne sürülürken, şarkıcı Koray Candemir’in de Eray Özbal’dan aldığı esrarı Duygu Yetiş, Mehmet Cem Karcı’ya temin ettiği ve esrardan “süt” diye bahsettiği ifade edildi.

2012’DEKİ OPERASYONDAN SONRA ‘EVDEKİ ESRARLARI YOK EDİN’ TALİMATI

Oyuncu Rıza Kocaoğlu’nun da Sarp Apak, Şahin Irmak, Mehmet Erdem’den aldığı uyuşturucu maddeleri Uluç Bayraktar, Kenan İmirzalıoğlu, Engin Altan Düzyatan, Selma Yılmaz’a temin ettiği belirtilen iddianamede, Kocaoğlu’nun esrar kullanılan ortamlara Berrak Tüzünataç’ı da davet ettiği, esrardan bahsederken teknik takibe yakalanmamak için esrarı tersten Klagaris (Sigaralık) şeklinde söylediği ifade edildi.

İddianamede Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’nce 2012’de yapılan operasyonda tanınmış kişilerin yakalanması üzerine başka bir operasyonda kendisinin de yakalanabileceği düşünen Kocaoğlu’nun, kız kardeşini aradığı ve "evdeki esrarları yok etmesini" söylediği, bu tarihten sonra görüşmelerini internet üzerinden gerçekleştirdiği de anlatıldı.

YAKALANMAMAK İÇİN GÖRÜŞMELERİNİ İNTERNETTEN YAPTI

İddianamede, oyuncu Sarp Apak’ın da torbacılık yapan Ahmet Sağlam’dan aldığı uyuşturucu maddeleri Rıza Kocaoğlu, Uluç Bayraktar, Uğur Bilgin, Şahin Irmak, Murat Yıldırım, Nehir Erdoğan, Kağan Razgırat ve organizasyonda bulunan birçok kişiye temin ettiğinin teknik takibe takıldığı belirtilirken, yakalanmamak için esrar maddesini tersten "klagaris" (sigaralık), "senaryo" şeklinde şifrelediği kaydedildi. Apak’ın da İstanbul Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’nce 2012 yılında yapılan operasyonda tanınmış kişilerin yakalanması sonrası kendisinin de yakalanabileceği düşüncesiyle bu tarihten sonra görüşmelerini internet üzerinden gerçekleştirdiği ve çevresinde esrar kullanan şahısları da bu konuda uyardığının tespit edildiği ifade edilen iddianamede, Apak’ın savcılık ifadesinde uyuşturucu madde temini suçlamasını kabul etmediği belirtildi. Apak’ın telefon görüşmelerine ilişkin ise ’klagaris’ sözüyle normal sarma tütünden bahsettiği, diğer kelimelerin çok anlamı olmayan şakalaşma amaçlı kelimeler olduğu" yönünde beyanda bulunduğu aktarıldı.

Beşiktaş’taki ikametinde yakalanan Apak’ın evinde 2 paket çarşaf tabir edilen tütün, esrar sarmak için kullanılan kağıtlar ile aracında da 1 gram Hint keneviri bitki tohumlarının ele geçirildiği anlatılan iddianamede, oyuncu Şahin Irmak’ın da esrar kullandığını beyan ettiği anlatıldı.

ENGİN GÜNAYDIN’IN SENARYO VE PROJESİ

İddianamede, oyuncu Engin Günaydın’ın Zeki Yalçın ve Ahmet Sağlam isimli torbacıdan Mehmet Kaya Hakyemez aracılığıyla uyuşturucu aldığı belirtilirken, Günaydın’ın kendi ikametinde partiler düzenleyerek Sarp Apak, Ersin Korkut, İlker Aksum ve kimlikleri tespit edilemeyen kişilere bu uyuşturucuyu temin ettiği, esrardan "senaryo" ve "proje" olarak bahsettiği, esrar içtiğini beyan ettiği ve çevresindekilere parasız bir şekilde verdiği dile getirildi.

Oyuncu Hakan Yılmaz’ın Ahmet Sağlam adlı torbacıyı yanında şoför olarak çalıştırdığı ve Sağlam’ın bu sayede tanınmış kişilerle irtibat kurarak müşteri sayısını arttırdığına dikkat çekilen iddianamede, Hakan Yılmaz’ın şoförü Sağlam’ın uyuşturucu madde satışı yaptığını bildiği halde yanında çalıştırdığı ve Sağlam’ın da uyuşturucu madde teslimatlarını Yılmaz’ın şahsi arabalarıyla yaptığı kaydedildi.

İddianamede şüphelilerden biri olan polis memuru Fatih Argin’in oyuncu Hakan Yılmaz’la görüşmesinde, "narkotik şubenin daha önce ünlü şahıslarında aralarında bulunduğu kişilere yönelik bir operasyon yaptığı, bu operasyonun devamının geleceğini" belirterek, dikkatli olması yönünde uyardığı ve bilgi sızdırması nedeniyle dosyanın selametini tehlikeye attığı da dile getirildi. Operasyon yapılacağı bilgisini öğrenen Hakan Yılmaz’ın yüz yüze görüşmelerde Ahmet Sağlam’a ve çevresine aktararak tedbir almalarını sağladığı da öne sürülen iddianamede, Yılmaz’ın şoförü Ahmet Sağlam’ın faaliyetlerini kolaylaştırarak suç örgütüne yardım ettiği savunuldu. İddianamede savcılık ifadesinde zaman zaman esrar içtiğini ifade eden Yılmaz’ın temin suçlamasını ise reddettiğine de yer verildi.

ERSİN KORKUT, MURAT EKEN VE GÖKÇE ÖZYOL İÇİCİLİĞİ KABUL ETTİ

Oyuncu Ersin Korkut’un Ahmet Sağlam’dan aldığı esrar maddelerini Engin Günaydın, Erdem Baş, Şahin Irmak ve çevresindekilere temin ettiği belirtildi. Korkut’unda uyuşturucu için şifreli olarak "klaragis" dediği anlatılan iddianamede, Korkut’un savcılık ifadesinde esrar maddesini kullandığını kabul ettiği de kaydedildi. Oyunculardan Murat Eken ve Gökçe Özyol’un da esrar maddesi kullandıklarını beyan ettikleri, bu şüphelilerin başka kişilere esrar temin ettiklerinin tespit edildiği vurgulanan iddianamede, yönetmen Uluç Bayraktar’ın da özellikle Rıza Kocaoğlu, Sarp Apak, Mehmet Cem Karcı ve Uğur Bilgin’e karşılıklı olarak esrar maddesi temin ettiği ve bu şahıslara uyuşturucu madde kullanmaları için ev ayarladığı öne sürüldü.

TÜZÜNATAÇ, DÜZYATAN VE ÖZPİRİNÇÇİ’YE TAKİPSİZLİK

İddianamede, soruşturma kapsamında ifadelerine başvurulan oyuncular Berrak Tüzünataç, Engin Altan Düzyatan, İlker Aksum, Nehir Erdoğan, Bartu Küçükçağlayan, Özge Özpirinççi ve Burçin Terzioğlu’nun de aralarında bulunduğu 11 kişi ile soruşturma kapsamında teknik takibe takılan Cansu Dere’nin de aralarında olduğu açık kimlik bilgileri tespit edilemeyen 84 kişi olmak üzere toplam 95 kişi hakkında "uyuşturucu ticareti yapma, sağlama, suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak" suçlarından, takipsizlik kararı verildiği belirtildi.

HAKAN YILMAZ’A "ÖRGÜT" DİĞER ÜNLÜLERE “TEMİN” SUÇLAMASI

Çıkar amaçlı suç örgütü kurdukları iddia edilen şüpheliler Fırat Dağıtaş ile Ahmet Çardak’ın 9,5 yıldan 38 yıla kadar hapisle cezalandırılması istenen iddianamede, yanında çalıştırdığı şoförü Ahmet Sağlam’ın torbacı olduğunu bilen oyuncu Hakan Yılmaz’ın da "çıkar amaçlı suç örgütüne yardım etmek, uyuşturucu madde ticareti yapmak ve uyuşturucu madde kullanmak veya bulundurmak" suçlarından toplam 7 ile 20 yıl arasında değişen oranlarda hapis cezasına çarptırılması istendi. İddianamede, oyuncular Kenan İmirzalıoğlu, Engin Günaydın, Sarp Apak, Ersin Korkut, Gökçe Özyol, Murat Yıldırım, Eray Özbal, Cemil Büyükdöğerli, Duygu Yetiş, Kağan Razgırat, Onur Buldu, Şahin Irmak, Murat Eken ve Erdem Baş, şarkıcılar Mehmet Erdem, Koray Candemir, Barış Güney ve Cihan Güçlü, yönetmenler Uluç Bayraktar ve Mehmet Can Karcı’nın da aralarında bulunduğu 32 şüphelinin "uyuşturucu madde ticareti yapmak" ve "uyuşturucu madde kullanmak veya bulundurmak" suçlarından 6 yıldan 17 yıla kadar hapsi istendi. Oyuncular Rıza Kocaoğlu’nun da aralarında bulunduğu 4 şüphelinin "uyuşturucu madde ticareti yapmak" suçundan 5 ile 15 yıla kadar hapsi istenen iddianamede, polis memuru Fatih Argin’in de "çıkar amaçlı suç örgütüne yardım etmek" ve "görevi kötüye kullanmak" suçlarından 6 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi.

Benzer suçlardan 13 şüphelinin 8,5 yıldan 35 yıla kadar hapsi istenen iddianameyi kabul eden İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi, ilk duruşma tarihi olarak 21, 22 ve 23 Mayıs günlerini belirledi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul YÖK 2025 raporu açıklandı: İGÜ’nün çok boyutlu akademik başarısı tescillendi Yükseköğretim Kurulu tarafından hazırlanan "Üniversite İzleme ve Değerlendirme Genel Raporu-2025" yayımlandı. Rapor, Türkiye’deki üniversitelerin akademik üretimden uluslararasılaşmaya, erişilebilirlikten kalite güvencesine kadar pek çok başlık altında performanslarını ortaya koydu. Rapora göre İstanbul Gelişim Üniversitesi, "Patent, Faydalı Model veya Tasarım" başvurularında Türkiye genelinde 1’inci sırada yer alarak önemli bir başarıya imza attı. Raporda ayrıca İstanbul Gelişim Üniversitesi’nin; akredite lisans programı sayısı, uluslararası öğretim elemanı istihdamı, uluslararası ödüller ve engelli dostu kütüphane kaynakları gibi başlıklarda da ilk 20 üniversite arasında yer aldığı görüldü. Patent başvuruları sayısında zirve İstanbul Gelişim Üniversitesi’nde Üniversite İzleme ve Değerlendirme Genel Raporu-2025’te yer alan verilere göre İstanbul Gelişim Üniversitesi, "Patent, Faydalı Model veya Tasarım" başvurusu sayısı bakımından Türkiye genelinde 1’inci oldu. Bu sonuç, üniversitenin araştırma, yenilikçilik ve ticarileşebilir akademik çıktı üretme kapasitesinin yüksekliğini ortaya koydu. Vakıf üniversiteleri arasında en fazla akredite lisans programına sahip üniversite 2024 YKS kılavuzu verileri esas alınarak hazırlanan değerlendirmede, akredite lisans programı sayısı en yüksek üniversiteler sıralandı. İstanbul Gelişim Üniversitesi, sahip olduğu 44 uluslararası akredite lisans programı ile bu alanda Türkiye genelinde 3’üncü sırada konumlanırken, vakıf üniversiteleri arasında ise 1’inci sırada yer aldı. Raporda bu tablo, akreditasyonun hem devlet hem de vakıf üniversiteleri için giderek daha belirleyici hâle geldiğini gösteren önemli göstergelerden biri olarak değerlendirildi. İGÜ’den çok boyutlu performans Rapora göre 2024 yılı itibarıyla en fazla uluslararası öğretim elemanı istihdam eden üniversiteler arasında İstanbul Gelişim Üniversitesi de yer aldı. 49 uluslararası öğretim elemanı ile İGÜ, bu kategoride Türkiye genelinde 11’inci, vakıf üniversiteleri arasında ise 5’inci sırada konumlandı. Uluslararası alanda kazanılan ödüller açısından yapılan değerlendirmede ise İGÜ, 14 uluslararası ödül ile Türkiye genelinde 15’inci, vakıf üniversiteleri arasında 9’uncu sırada yer aldı. Üniversite kütüphanelerinde bulunan sesli kitap ve engelli dostu dijital kaynaklara ilişkin verilerde İstanbul Gelişim Üniversitesi, 329 bin 6 kaynak ile bu alanda Türkiye genelinde 20’nci, vakıf üniversiteleri arasında 8’inci sırada yer aldı. Raporda, özellikle milyon ve yüz binler düzeyinde kaynağa sahip üniversitelerin erişilebilirlik ve kapsayıcılık açısından stratejik birer merkez hâline geldiği vurgulandı. "Sürdürülebilir bir yükseköğretim modeli inşa ediyoruz" İstanbul Gelişim Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bahri Şahin, YÖK tarafından yayımlanan raporda elde edilen sonuçlara ilişkin değerlendirmesinde şu ifadelere yer verdi: "Yükseköğretim Kurulu tarafından yayımlanan bu raporda elde edilen sonuçlar, İstanbul Gelişim Üniversitesi’nin araştırma üniversitesi hedefini bütüncül bir ekosistem anlayışıyla hayata geçirme gayreti içinde olduğunu ortaya koymaktadır. Patent başvurularında Türkiye genelinde birinci sırada yer almamız; üniversite-sanayi iş birliğini merkeze alan, araştırmayı ticarileşebilir çıktılara dönüştüren stratejik yaklaşımımızın somut bir sonucudur. Akreditasyon, uluslararasılaşma ve erişilebilirlik göstergelerinde ilk 3 üniversite arasında yer almamız ise kalite güvencesi, küresel akademik etkileşim ve toplumsal sorumluluk alanlarını birlikte ele alan sürdürülebilir bir yükseköğretim modeli inşa ettiğimizi göstermektedir. İstanbul Gelişim Üniversitesi olarak önümüzdeki dönemde de araştırma, yenilikçilik ve uluslararasılaşma ekseninde şekillenen bu ekosistemi daha da güçlendirerek ülkemizin yükseköğretim ve Ar-Ge kapasitesine katkı sunmayı sürdüreceğiz."
Erzurum Lisede teknolojik dönüşüm Oltu MTAL’de teknolojik dönüşüm başladı, atölyeler yeni nesil makinelerle donatıldı. Erzurum’un Oltu ilçesi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, Metal Teknolojisi ile Mobilya ve İç Mekân Tasarımı alanlarında yaptığı büyük teknolojik yatırımla dikkat çekti. Okul bünyesindeki atölyeler, yeni nesil makinelerle yenilenerek öğrencilerin sektör standartlarında eğitim almasına imkân sağladı. "Çelik gibi irade, teknolojiyle buluştu" anlayışıyla hareket eden okul yönetimi, öğrencilerin hem teorik hem de uygulamalı eğitimlerini güçlendirdi. Toplam 13 yeni nesil makinenin kazandırıldığı atölyelerde artık ahşap ve metal alanlarında her türlü üretim yapılabiliyor. Okulda gerçekleştirilen yenileme çalışmalarını yerinde incelemek amacıyla Oltu Kaymakamı Mustafa Çelik, İlçe Milli Eğitim Müdürü İlhami Şahin ve Okul Müdürü Anıl Demircan atölyeleri ziyaret etti. Ziyaret sırasında meslek öğretmenlerinden makinelerin teknik özellikleri ve eğitimdeki kullanım alanları hakkında bilgi alındı. Yetkililer, yapılan yatırımlar sayesinde öğrencilerin iş hayatına daha donanımlı şekilde hazırlandığını belirterek, okulun üretken, geliştiren ve geleceği inşa eden bireyler yetiştirmeye devam edeceğini vurguladı. Öte yandan Bilişim Teknolojileri Alanı atölyesi de yenilenerek 10 adet yeni nesil bilgisayar okul bünyesine kazandırıldı. Oltu MTAL geleceğin yükselen değeri Atölyelerin modern makinelerle donatılmasında emeği geçenlere teşekkür edilirken, Metal Teknolojisi Alanı için alınan makineler şu şekilde sıralandı: Lazer Kaynak Makinesi, Argon (TIG) Kaynak Makinesi, Plazma Kesme Makinesi, Punta Kaynak Makinesi, Mobilya ve İç Mekân Tasarımı Alanı için alınan makineler ise şöyle: Kenar Yapıştırma Makinesi, Planya Makinesi, Şerit Testere Makinesi, Yatay Delik Makinesi, Kalınlık Makinesi, Freze Makinesi, Sütunlu Dikey Matkap, Çoklu Delik Makinesi, Ahşap Lazer Kesim Makinesi, Okul Müdürü Anıl Demircan yapılan 4,5 milyona alınan ve Yapılan yatırımlarla Oltu Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, bölgenin mesleki eğitimdeki önemli merkezlerinden biri olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.
İzmir Gazeteci Yazar Gökhan Çelik’ten yeni roman: ’Hilal Birliği’ Gazeteci ve yazar Gökhan Çelik, aynı zamanda Türkiye Atıcılık Federasyonu As Başkanı olarak görev yaparken, edebiyat alanındaki üretkenliğini de yeni romanıyla sürdürüyor. Çelik’in dokuzuncu romanı olan "Hilal Birliği" okurla buluşarak raflardaki yerini aldı. 42. İstanbul TÜYAP Kitap Fuarı ile birlikte satışa çıkan Hilal Birliği, tarihin gölgelerinde kurulmuş, varlığı hiçbir zaman kayıtlara geçmemiş gizli bir teşkilatın izini sürüyor. Roman, bir milletin hafızasında saklı kalmış, susarak hükmeden ve her dönemde varlığını koruyan bir aklın hikâyesini merkezine alıyor. 1990’lı yılların karanlık sokaklarında bir müzisyenin cebine bırakılan gizemli bir mektupla başlayan hikâye; geçmiş ile geleceği, birey ile devleti, hakikat ile sırrı iç içe geçirerek ilerliyor. Alparslan Türkeş’ten Turgut Özal’a, Muhsin Batur’dan Adil Erdem Bayazıt’a, Barış Manço’dan Necip Hoca’ya uzanan gerçek isimler, romanda tarih sahnesinin perde arkasındaki taşıyıcılar olarak yer alıyor. Yeni eserini okuyucularının beğenisine sunmanın heyecenını yaşadığını ifade eden Çelik, şöyle devam etti: "Hilal Birliği, hayal ile gerçeğin arasındaki en ince çizgide yürürken, okuru yalnızca bir hikâyeye değil bir sorgulamanın içine davet ediyor. İlk satırdan itibaren okur, sanki kendi cebine bırakılmış bir mektubun çağrısıyla baş başa kalıyor ve şu soruyla yüzleşiyor: ’Ben gitmeli miyim?’ " Yeni romanıyla tarihsel derinliği, politik arka planı ve güçlü kurgusuyla, okuru hem düşünmeye hem de hatırlamaya çağıran Çelik, bunu "Çünkü bazı sırlar anlatılmaz; ancak hak edenin kulağına fısıldanır." şeklinde ifade ediyor. Önceki romanları Gökhan Çelik, daha önce "Türk Mülkünün Nizamı: Nizamülmülk", "Ahi Evran", "Denizlerin Tufanı: Piri Reis", "Çaka Bey - Beni Denizlere Gömün", "Fatih Zamanı: Veladet", "Şahzade - Hükümdarlık Satracı", "Kurt Gecesi: İmparatoryum" ve "Kıbrıs Baskını" adlı romanlara imza atmıştı.