SAĞLIK - 11 Kasım 2014 Salı 11:50

Uyuz hastalığında bilinmesi gerekenler

A
A
A
Uyuz hastalığında bilinmesi gerekenler

Konya’nın Kulu İlçe Sağlık Müdürü Rıza Sönmez, uyuz hastalığının her yaşta ortaya çıkabilen bulaşıcı bir hastalık olduğunu ifade ederek, uyuz hastalığı konusunda bilinmesi gerekenleri anlattı.

Kulu İlçe Sağlık Müdürü Rıza Sönmez, okulların açılmasıyla birlikte öğrenciler arasında uyuz görülme sayısında artışlar yaşanabileceğini belirterek, bu konuda öğretmenlerin ve velilerin uyanık olması gerektiğini söyledi. Uyuz hastalığı konusunda bilinmesi gerekenler hakkında bilgi veren Sönmez, “Uyuz, bir tür parazitin neden olduğu, deri altına yerleşerek kaşıntıya neden olan bir deri hastalığıdır. Bu hastalığa neden olan böcek çok küçüktür ve ancak mikroskop yardımıyla görülebilir. Ellerde, koltuk altlarında, parmak aralarında, karın bölgesinde, parmak aralarında yara ve kaşıntıya neden olur. Kaşıntı sonucu iltihap oluşabilir. Halk arasında uyuz hastalığının pislikten dolayı meydana geldiği gibi yanlış bir düşünce vardır. Bu hastalığa neden olan parazit, temiz ortamda da üreyebilir” dedi.

"UYUZ HASTALIĞI HER YAŞTA ORTAYA ÇIKABİLİR"
Uyuz hastalığının her yaşta ortaya çıkabilen bulaşıcı bir hastalık olduğunu ifade eden Sönmez, “Kış aylarında ve sonbaharda daha fazla görülür. Okullarda, askeriyede, toplumun bir arada yaşadığı yerlerde görülme ihtimali fazladır. Uyuz paraziti, insanın derisine yerleşerek, tüneller şeklinde ilerleyip delikler açar. Bu şekilde deri altında yumurtlayarak ürer. Vücuda girdikten 15 gün sonra birçok yeri sarar ve deri yüzeyine çıkar. Deride kabarma ve yaralara ve kıl köklerinde iltihaba neden olur. Hayatı boyunca insan derisinde yaşar. Uyuz, uyuz parazitinin bulaşmış olduğu kişiden sağlıklı olan başka bir kişiye bulaşır. Yayılma ihtimali oldukça fazladır ve salgına yol açabilir. En çok birlikte yaşayan ailelerde, beraber uyuyan kişilerde bulaşma daha fazla görülür. Çocuklarda görülme ihtimali yüksektir. Yakın temasta bulunmak, el sıkışmak uyuzun diğer bulaşma yollarıdır. Hastanın yatak, kıyafet gibi eşyalarının başkaları tarafından kullanılması hastalığın bulaşmasına neden olabilen diğer yollardır” diye konuştu.

UYUZUN BELİRTİLERİ
Sönmez, uyuzlu hastalarda en çok görülen belirtileri de şu şekilde sıraladı:
“Geceleri artarak görülen kaşınmadır. Bu kaşıntı elde, parmak aralarında, göbek bölgesinde sıktır. Kalçalar, bacak arası bölge, bacaklar da kaşıntı ve yaraların görüldüğü yerlerdir. Kişiyi uykusundan uyandırır. Göğüs ve sırt bölgesinde, ayrıca yüzde kaşıntı ya da yara görülmez. Sadece bebeklerde tüm vücudu sarabilir. Uyuz, deride kıvrımlı ya da çizgi şeklinde tüneller meydana getirir. Bu tünellerin üstü deride siyah noktalarla kaplıdır. Hastalığın önemli bir belirtisidir.”

UYUZ TEDAVİSİ
Uyuz tedavisinin kolay olan bir hastalık olduğunu da ifade eden Sönmez, “Genelde krem şeklinde ilaçlar kullanılır. Kremler uygulanmadan önce banyo yapılarak vücut temizlenir. Daha sonra özellikle geceleri krem sürülür ve sabah tekrar banyo yapılır. Bu kremler kükürtlü olabilir. Krem sürerken dikkat edilmesi gereken bazı şeyler vardır. Kremi sürerken cildin kuru olmasına dikkat edilmeli, en az 8-10 saat vücutta kalmalıdır. Bütün vücuda krem sürülür ve ellerin yıkanması gereken durumlarda krem tekrar sürülmelidir. Bu şekilde 10 gün süren bir tedavi uygulanır ve kontrol edilir. Hastalık devam ediyorsa tedaviye devam edilir. Bu yöntemde kullanılan ilaçların yanma şeklinde yan etkisi olabilir. Tedaviden sonra ilk birkaç hafta kaşıntı devam edebilir. Diğer tedavi şekillerinden biri de vücuda solüsyon sürülmesidir. Yine krem gibi bu solüsyonda 8-10 saat vücutta kalmalıdır. Haftada bir kere gereken dozda uygulanır. Fazlası zarar verebilir. Solüsyonlar hamilelere, bebeklere, küçüklere, sinirsel bir hastalığı olanlara, bebek emziren annelere uygulanmaz. Bütün aile bireyleri tedavi edilmelidir. Hatta uyuz hastası olan bir kişiyle yakın teması olanlarda tedaviye dahil edilmelidir. Herkes tedavi edilmediği takdirde hastalığın kontrol altına alınması çok zordur. Ayrıca hastanın bütün eşyaları yıkanmalıdır” ifadelerini kullandı.

UYUZDAN KORUNMAK İÇİN YAPILMASI GEREKENLER
Uyuzdan korunmak için yapılması gerekenler hakkında da bilgi veren Sönmez, “Uyuz hastalarının yatak, örtü, kıyafet gibi bütün eşyaları başkaları tarafından kullanılmamalıdır. Hastanın bütün eşyaları kaynar suda yıkanmalı ve sıcak ütü ile ütülenmelidir. En önemlisi uyuzlu kişilerle yakın temastan kaçınmak gerekir. Elini bile sıkmak hastalığın bulaşmasına yol açabilir. Yakınında uyuz hastası olan kişilerin de tedavi olması gerekir. Evde yıkanması zor olan eşyaların ilaçlanması gerekir. Okul, yurt gibi bir arada bulunulan ortamlarda hasta buradan uzaklaştırılmalıdır. Bütün kıyafetler banyodan sonra değiştirilmelidir” dedi.

UYUZLU KİŞİLERİN DİKKAT ETMESİ GEREKENLER
Tedavi için sadece doktorun tavsiye ettiği ilaçların kullanılması gerektiğini vurgulayan Sönmez, “Vücutta uyuzun yol açtığı yara ya da kabarcıkların sabunla ya da deterjan gibi maddelerle ovuşturarak yıkanması hastalığın kötüleşmesine neden olur. Tedavi iki kere tekrar edildikten sonra hala geçmiyorsa tekrar tedaviye başlamadan önce doktora başvurulmalıdır” şeklinde konuştu. 

ÖMER KELEŞ

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Muhtarın zor anları: "Benim hiçbir şeyden haberim yok" Bolu’nun Mudurnu ilçesinde Avdullar Köyü Muhtarı Ahmet Temel, köyündeki su kaynaklarının ihaleye çıkarılmasını basından öğrendiğini belirterek duruma tepki gösterdi. Köylünün kendisine "Sattığın suları git durdur" diyerek tepki gösterdiğini söyleyen muhtar, "Benim hiçbir şeyden haberim yok. Ben bu konuyu dün medyadan öğrendim. Köylüm bana ’Köyümüzün sularını sattın’ diyor" ifadelerini kullandı. Mudurnu Belediyesi Düğün Salonu’nda, Mudurnu Muhtarlar Derneği Başkanlığı Genel Kurul Toplantısı gerçekleştirildi. Tek liste ile gidilen seçimde mevcut başkan Birol Taşkın güven tazeleyerek yeniden başkan seçildi. Toplantı sırasında eline mikrofonu alan Avdullar Köyü Muhtarı Ahmet Temel, köyündeki doğal mineralli ve jeotermal su kaynaklarının ihaleye çıkarılması sürecini değerlendirdi. İhaleye ilişkin kararı yerel medyadan öğrendiğini dile getiren Temel, bu durumun köy halkı arasında huzursuzluğa neden olduğunu ifade etti. "Böyle mi muhtarlık yapacağız?" Vatandaşların kendisini sorumlu tuttuğunu belirten Temel, kendisine söylenen ’Sattığın suları git durdur’ sözüne tepki göstererek, "Biz muhtarlar olarak neden her şeyden sorumluyuz? Maden ocağı konusunda mücadele verdik, 1,5 yıldır. Onun için Allah’a şükür bir şeyler yaptık ama şimdi de su olayı çıktı başımıza. Bunun için köylüyle akşam toplandık, karar aldık. Kararımızda itirazımızı beyan ettik. Biz sesimizi kime duyuracağız? Benim hiçbir şeyden haberim yok. Biz muhtarlar masada alınan kararları neden medyadan öğreniyoruz? Ben bu konuyu dün medyadan öğrendim. Köylüm bana ’Köyümüzün sularını sattın’ diyor. Böyle mi öğreneceğiz, böyle mi muhtarlık yapacağız?" dedi. Öte yandan, Resmi Gazete’de yayımlanan ilana göre, İl Encümeninin Mudurnu ve Mengen ilçelerindeki 4 farklı noktada jeotermal ve doğal mineralli su arama ruhsatı için ihaleye çıkacağı öğrenildi.
Trabzon Trabzon Film Festivalinde Altın Taka ödülleri sahiplerini buldu Trabzon Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde düzenlenen Trabzon Film Festivali’nin ödül töreni, sinema dünyasının önemli isimlerini bir araya getirdi. Farklı kategorilerde dereceye giren yapımlar ve sanatçılar, Altın Taka Ödülleri ile onurlandırıldı. Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç, uzun metrajlı filmleri de dahil ederek festivali geleneksel hale getireceklerini açıkladı. Trabzon Büyükşehir Belediyesi’nin öncülüğünde, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Trabzon Valiliği ve Sinema Genel Müdürlüğü’nün destekleriyle bu yıl ilki düzenlenen Trabzon Film Festivali’nin ödül töreni yoğun katılımla gerçekleşti. Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç’in ev sahipliği yaptığı törene, Trabzon Valisi Aziz Yıldırım, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Batuhan Mumcu, sanatçılar ile sanatseverler katıldı. "Trabzon sinemayla yeni tanışmış bir şehir değildir" Konuşmasında "Trabzon sinemayla yeni tanışmış bir şehir değildir" diyen Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç "1900’lü yılların başından itibaren sinema salonları, seyircisi ve sanatçılarıyla güçlü bir sinema kültürüne sahiptir. Belediyemizin arşivlerinde yer alan 1930’lu yıllara ait sinema ve tiyatro düzenlemeleri, bu kültürel birikimin somut göstergesidir. Merhum Erol Günaydın’dan Tanju Gürsu’ya, Ertem Eğilmez’den bugün aramızda bulunan çok kıymetli sanatçılarımıza kadar Trabzon, Türk sinemasına iz bırakan pek çok değer kazandırmıştır. Bu kadim mirası sinema yoluyla geleceğe taşımayı bir vefa ve miras sorumluluğu olarak görüyoruz. Altın Taka ödülümüz, 101 yıl önce Karadeniz’den cepheye cephane taşıyan isimsiz kahramanların hatırasına adanmıştır. Bu yıl İlkini gerçekleştirdiğimiz Trabzon Film Festivali’ni her yıl daha da büyüterek sürdürme sorumluluğunu taşıdığımızı huzurlarınızda bir kez daha ifade ediyorum" dedi. Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Dr. Batuhan Mumcu ise "Bu festivalin Karadeniz’e ve özellikle Trabzon’a çok yakıştığını açıkça ifade etmek isterim. Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak, Türkiye Yüzyılı vizyonu doğrultusunda sanatı ve sanatçıyı merkeze alıyor, Trabzon’un doğası ve kültürüyle sinema için çok güçlü bir plato olduğunu görüyoruz. Bu kıymetli festivali hayata geçiren tüm ekibe, sanatçılarımıza ve emeği geçen herkese bakanlığımız adına teşekkür ediyor, bu tür projeleri desteklemeye devam edeceğimizi özellikle vurguluyorum" şeklinde konuştu. Hülya Koçyiğit ve Hüseyin Avni Danyal’a onur ödülü Onur Ödülü’ne layık görülen Hüseyin Avni Danyal da duygularını şu sözlerle dile getirdi: "Doğup büyüdüğüm topraklarda bir film festivalinin düzenleniyor olması beni inanın hepinizden daha çok heyecanlandırıyor. Geç kalınmış ama çok değerli bir adım olduğunu düşünüyorum. Bundan büyük bir onur ve gurur duyuyorum. Trabzonlu bir sanatçı olarak bu festivalin büyümesi ve uluslararası bir nitelik kazanması için üzerime düşen her türlü katkıyı vermeye hazırım." Onur Ödülü’ne layık görülen Türk sinemasının duayen isimlerinden Hülya Koçyiğit ise konuşmasında şunları söyledi: "Trabzon Film Festivali’nin ilk kez düzenlenmiş olmasına rağmen, bundan sonra geleneksel hale gelerek güçleneceğine ve yalnızca Trabzon’un değil tüm Karadeniz’in kültür ve sanat hayatında söz sahibi olacağına yürekten inanıyorum. Biraz geç kalınmış olsa da atılan bu cesur adımın arkasında durulacağına ve tüm Trabzon’un bu festivali sahipleneceğine inanıyor, emeği geçen herkese şükranlarımı sunuyor, başarılar diliyorum." Ödüller sahiplerini buldu Konuşmaların ardından, Trabzon Film Festivali’nde başarılı bulunan yapıtların sahiplerine ödülleri takdim edildi. Öğrenci Kısa Film Yarışması Jüri Ödülü, ’Çalınan Yük’ filmine verilirken, Öğrenci Kısa Film Yarışması En İyi Film Ödülü’nün sahibi ’Gülümse’ oldu. Ulusal Kısa Film Yarışması’nda belgesel kategorisinde Erol Günaydın Jüri Özel Ödülü, ’İyi Ölüm’ filmine layık görüldü. Altın Taka Deneysel En İyi Film Ödülü’nü ’Kim’ filmi kazandı. Belgesel dalında verilen ödül ’Pirlerin Düğünü’ filmine giderken, Ulusal Belgesel Film Yarışması’nda Jüri Özel Ödülü ’Muzaffer’ filmine, En İyi Film Ödülü de ’Berona’ filmine verildi.
Kütahya Kütahya’da "Dilek Arabası" ilgi odağı oldu Kütahya’da bir işletmenin öncülüğünde hayata geçirilen "Dilek Arabası" uygulaması, kısa sürede vatandaşların yoğun ilgisini çekti. Atatürk Bulvarı’nda faaliyet gösteren döner işletmesinin sahibi Kıymet Akgün, başlangıçta reklam amacıyla başlatılan çalışmanın beklenenden çok daha büyük bir etki oluşturduğunu söyledi. Uygulamanın ortaya çıkış sürecini anlatan Akgün, "Asıl amacımız reklamdı. Oğlumun hibrit arabası vardı, bir değişiklik olsun istedik. ‘Bu arabaya dileklerinizi yazın’ dedik. İlk başta bu kadar ilgi göreceğini düşünmemiştik ama çok güzel geri dönüşler aldık" dedi. Vatandaşların sadece dışarıdaki kağıtları kullanmakla kalmadığını belirten Akgün, "Kağıt kalmayınca içeriden kağıt isteyip dilek yazmak isteyenler oluyor. Her gün yüzlerce kağıt gidiyor, bazen rüzgarda uçanlar bile oluyor" ifadelerini kullandı. Uygulamanın sosyal medyada da etkili olduğunu vurgulayan Akgün, Instagram’da Levent Önerişleri hesabından yapılan paylaşımların büyük katkı sağladığını belirterek, "Bir akım başlattık. Dileklerini yazıp paylaşanlara yüzde 10 indirim yaptık. İlgi çok güzel oldu, memnun kaldık" diye konuştu. Dilek kağıtlarında her yaştan insanın hayallerinin yer aldığını söyleyen Akgün, "Öğrenciler sınavlarında başarılı olmak istiyor, KPSS yazanlar var. Kimi araba, kimi motor, kimi ev dilemiş. Asgari ücretle ilgili beklentiler var. Çocuklar aileleriyle gelip birlikte yazıyor. Çok samimi ve komik notlar da çıkıyor" dedi. Araca "Dilek Arabası" adını verdiklerini belirten Akgün, uygulamanın hem işletmeye hem de insanlara moral kaynağı olduğunu sözlerine ekledi.