SAĞLIK - 18 Ekim 2016 Salı 09:51

Uzmanlardan kış hastalıkları uyarısı

A
A
A
Uzmanlardan kış hastalıkları uyarısı

Şehzadeler Toplum Sağlığı Merkezi Başkanı Uzm. Dr. Müjde İlgün, özellikle kış mevsiminde yakalanma riski artan grip ve soğuk algınlığına karşı hijyene önem verilmesi gerektiğini vurguladı.

Şehzadeler Toplum Sağlığı Merkezi Başkanı Uzm. Dr. Müjde İlgün, özellikle kış mevsiminde yakalanma riski artan grip ve soğuk algınlığına karşı hijyene önem verilmesi gerektiğini vurgulayarak, “Öpüşme, sarılma, tokalaşma gibi fiziksel temas gerektiren işlevlerden olabildiğince uzak durmalıyız” dedi. İlgün, grip aşısının öneminin de altına çizerek, ağır geçirilen grip ve soğuk algınlığında mutlaka hekime danışılması gerektiğini söyledi. 

Yaklaşan kış mevsimi öncesi artması beklenen grip ve soğuk algınlığı vakalarına karşı uzmanlar uyarı ve korunma önerilerinde bulundu. Şehzadeler Toplum Sağlığı Merkezi Başkanı Uzm. Dr. Müjde İlgün, kış hastalıklarından korunma yöntemleriyle ilgili bilgi verdi. Kış mevsiminde en fazla mevsimsel gribe rastlanıldığını kaydeden İlgün, “Grip, bir solunum yolu hastalığıdır. Her kış ve bahar aylarında daha sık görülür. Genellikle ani bir başlangıçla yüksek ateş, kas ağrısı, baş ağrısı, halsizlik, kuru öksürük ve boğaz ağrısıyla ortaya çıkar. Kişiden kişiye ağırlıklı olarak damlacık yoluyla, öksürme ve hapşırmayla bulaşır. Hızlıca yayılma eğilimindedir. Dolayısıyla salgınlar ortaya çıkarma konusunda oldukça yüksek bir potansiyeli vardır. Solunum yoluyla vücuda girdikten 1-2 gün sonra çoğalmaya başlar ve şikayetler ortaya çıkar. Çoğu kişi 1 hafta içerisinde ilaç tedavisine ihtiyaç duymadan iyileşir. Ancak risk gruplarında hastalık hızlı bir şekilde seyretmeye ve bazen kötü sonuçlanma eğilimi kazanabilir. Özellikle çocuklar, yaşlılar, altta yatan başka bir kronik hastalığı olan kişilerde bir takım komplikasyonlar sonucu hayatlarını dahi kaybedebilirler” dedi.

“Grip ve soğuk algınlığı farklıdır”
Kış mevsiminde griple birlikte soğuk algınlığı rahatsızlığının da sık görüldüğünü aktaran İlgün, konuşmasına şöyle devam etti:
”Bir de soğuk algınlığı dediğimiz bir hastalık var. Halk arasında griple oldukça sık karıştırılan ve aynı olarak algılanan bir hastalıktır. Ancak aralarında bir takım farklılıklar vardır. Soğuk algınlığı yani nezle dediğimiz hastalık, çok daha hafif seyirli bir hastalıktır. Benzer belirtilere sahip olmakla birlikte soğuk algılığında ateş baş ağrısı, vücut kas ağrısı, halsizlik ve kuru öksürük daha nadir görünür. Bunun yanı sıra boğaz ağrısı, burun tıkanıklığı ve burun akıntısı gibi şikayetler daha ön plandadır. En önemli ayrımlarından bir tanesi de özellikle soğuk algınlığı ayakta geçebilecek bir hastalık iken grip biraz daha bizi yatağa düşüren ve ağır seyreden bir hastalık olarak ortaya çıkar. Daha çok öksürme, hapşırma yoluyla bulaşır ya da temas edilen yüzeylere kişilerin dokunmasıyla da bulaşabilir."

Fiziksel temas ve hijyen vurgusu
Kış hastalıklarından korunmanın en önemli yönteminin fiziksel temastan uzak durmak ve hijyen olduğunu ifade eden İlgün, “Bizim için en önemli korunma yöntemlerinden bir tanesi kişiden kişiye bulaşmayı engellemek. Özellikle soğuk havalarda, öpüşme, sarılma, tokalaşma gibi fiziksel temas gerektiren işlevlerden olabildiğince uzak durmalıyız. Yüzey alanlarının çok iyi temizlenmesi ve hijyene dikkat edilmesi gerekiyor. Birden fazla kişinin kullandığı kapı kolları, masa, bardak gibi eşyaların yüzeyleri, bir ölçek çamaşır suyuna 9 ölçek suyun karıştırılarak elde edilen sıvıyla sıklıkla silinmesi gerekir. El hijyenine dikkat etmeliyiz. Yine tek kullanımlık mendillerin kullanılması bu hastalıklara yakalanma riskini azaltır. Bu hastalıklara karşı elimizi çok fazla güçlendiren bir de aşımız bulunmaktadır. Grip aşısını biz 6 aydan büyük her çocuğa, kronik hastalığı olanlara, risk gruplarına, ilk evreyi geçiren gebelere öneriyoruz. Grip aşısı her yıl tekrarlanan bir aşıdır. Her yıl yeniden grip aşısıyla bağışıklanmak gerekmektedir. Bu hastalığın elbette tedavisi vardır ama ağırlıklı olarak tedaviye ihtiyaç duymadan istirahat veya doktorunuzun önerileriyle atlatılabilir. Eğer hastalık ağırlaşacak olursa hekimler tarafından önerilen ilaçlarla hastalık önlenebilir" dedi. 

Önder Aydın

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Düzce Tatbikat gereği kayboldular, kurtarma çalışması tüm gün sürdü Düzce’de senaryo gereği kampçılara ayı saldırdı. 10 kampçı kaybolunca tüm arama kurtarma ekipleri kaybolanları gün boyu arayıp kurtardı. Düzce’de arama kurtarma ekiplerinin geliştirilmesi için tatbikat gerçekleştirildi. AFAD başta olmak üzere Düzce Belediyesi İtfaiye Müdürlüğü, UMKE, Orman ve diğer sivil toplum kuruluşlarının katılımı ile tatbikat başlatıldı. Senaryo gereği 10 kişilik kamp ekibi ayı saldırısı sonrasında ormana kaçıp kayboldu. Yaralı olarak ayı saldırısından kurtulan 1 kişi durumu 112 Acil Çağrı merkezine bildirdi. İhbar üzerine bölgeye ekipler sevk edilirken, AFAD bölgede koordinasyon merkezi kurdu. Sivil toplum kuruluşlarına 8 ayrı arama bölgesi oluşturulunca, ekipler ormana giriş yaparak kaybolan kişileri arama çalışması başlatıldı. Düzce Valisi Selçuk Aslan ve beraberindeki heyette bölgeye gelerek tatbikat alanında incelemelerde bulundu. Vali Aslan, Düzce’de ki arama kurtarma ekiplerinin niteliklerinin arttırılması için hazırladıkları proje çerçevesinde böyle bir tatbikat hazırladıklarını belirterek, “ Ülkemizin afetler ülkesi olduğu gerçeğini maalesef zaman zaman tecrübe ediyoruz. En acı tecrübemizde 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş depremleri ile yaşandı. Bu yaşadığımız afetlerden çıkardığımız dersler var. Afetlere afetler öncesi hazırlık yapılması çıkarılan derslerden bir tanesi. Fiziki yapımızın afetlete karşı dirençli olması gerekiyor. Bu konuda Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın himayeleri ile çalışmalar devam ediyor. Diğer bir yön ise insanları afetlere karşı hazırlamamız. İlimizde kamusal kapasitenin kullanımının yanı sıra nitelikli istekli ve özverili bir sivil toplum oluşumları gördük. Şu anda ilimizde 7 STK’mız, 4 tane de kamu kurumlarımız uhdesinde arama kurtarma ekiplerimiz var. Biz bu ekiplerin nitelikli kılabiliriz, eğitim yapıları ile nasıl güçlendirebilirizi düşündük. Böyle bir proje hazırladık. Bu proje çerçevesinde teorik eğitimler verildi. Bugünde ilk aşama olarak teorik eğitimleri pratiğe yansıtmak açısından arazide kayıp arama senaryosu gerçekleştirdik. Tatbikatımızda 236 arama kurtarma personelimiz katılarak saat 10.00’da 112 Acil çağrı merkezine ilk çağrı geldi ve ekiplerimiz bölgede çalışmalarına başladı. Tüm ekipler orman içerisinde arama çalışmalarını sürdürüyorlar” ifadelerini kullandı. (EB-
İstanbul Emine Erdoğan ve Bakan Koca, Ebeler ve Hemşireler Günü’nde düzenlenen programa katıldı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan ve Sağlık Bakanı Fahrettin Koca Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’nde düzenlenen programda Türkiye’nin farklı illerinde görev yapan ebe ve hemşireler ile bir araya geldi. Bakan Koca burada yaptığı konuşmada “2024 yılı içinde 15 bini hemşire, 2 bini de ebe olmak üzere toplam, 17 bin ebe ve hemşire istihdamı gerçekleştirdik. Ebe ve hemşire sayımız istikrarlı bir politikayla artacak” dedi. Emine Erdoğan ise “Sağlık çalışanlarımızı hedef alan şiddet eylemlerinin önlenmesi için yeni yasal düzenlemelerin hayata geçirilmesini çok kıymetli buluyorum” diye konuştu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan ve Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’nde düzenlenen ‘Ebeler ve Hemşireler’ programına katıldı. Programa Erdoğan ve Koca’nın yanı sıra çok Türkiye’nin birçok bölgesinde görevli ebe ve hemşireler katılım gösterdi. Katılan ebe ve hemşireler arasında 6 Şubat Kahramanmaraş Depremi’nde yaşayan ve ailelerini bırakıp yeniden göreve giren hemşireler de yer aldı. Programda konuşan Bakan Koca, ebe ve hemşirelere seslenerek, “Ebe ve hemşire bir insanın doğumdan, yaşamının bitimine kadar aldığı sağlık hizmetinde görev üstlenir. Bu sebeple ebeler ve hemşireler, hastalar ve sağlık sistemimiz açısından daima büyük öneme sahiptir. Hamilelik takibinde, doğum esnasında, doğumdan sonra ebeler annelerin yanındadır. Teşhis konduktan sonra tedaviyi uygulayan, takip eden hemşiredir. Eğer ebe ve hemşireler olmasaydı doğumda süreçler zorlaşır, tedaviler planlandığı gibi yürümeyebilir, şifa umulduğu kadar hızlı gerçekleşemeyebilirdi. Poliklinikte hemşire, şifa sanatının ustalarından biri gibidir. Sağlık hizmetinde iletişimin kolaylaştırıcı köprülerisiniz. Ben bu sözleri sizlerin yöneticisi konumunda olduğum için söylemiyorum. Bu inandığım sözleri 36 yıllık hekim olarak söylüyorum. Altı yıldır sizleri daha yakından tanıdığım için daha büyük bir inançla söylüyorum” dedi. “Sağlık çalışanları için büyük değişimler yaptık” Bakan Koca konuşmasının devamında sağlık sisteminin büyük bir değişim yaşadığını söyleyerek “Sağlık çalışanlarımız için iyileştirmeler yaptık. Şiddetin, vandallığın önüne geçmek için yaptığımız çalışmalardan gerçek anlamıyla sonuç aldık. Özlük haklarında iyileştirmeler yaptık. Pek çok gelişme yasalarla kalıcı hale getirildi. Ebelerin yetki sınırlarını genişleten bir yasal düzenleme ise bu yılın başında yapılmıştır. Doğum sırasında gereken küçük tıbbi müdahalelerin yapılması güvence altına alınmıştır. Böylece ebelerimizin, mesleki anlamda daha güçlü olmasını sağlamış olduk. Mesleki konumu güçlendirilmiş ebelerimizle yakında Normal Doğum Eylem Planı’nı, uygulamaya koyacağız. Ebe ve hemşirelerimiz başta olmak üzere tüm sağlık çalışanlarımızın insanüstü gayretlerini takdirle karşılamakla birlikte iş yükünü hafifletecek istihdam politikalarına da büyük önem veriyoruz. 2024 yılı içinde 15 bini hemşire, 2 bini de ebe olmak üzere toplam, 17 bin ebe ve hemşire istihdamı gerçekleştirdik. Ebe ve hemşire sayımız istikrarlı bir politikayla artacak” şeklinde konuştu. "Sağlık ordumuzun gösterdiği cansiperane fedakarlığı unutmamız mümkün değil" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan ise Gaziantepli hemşire Şeyma Alakuş’un, 6 Şubat depremlerinde cesaret gösterdiğini söyledi. Alakuş’un depremlerde ayaklarının altındaki zemin kayarken, ilk düşündüğünün kendi canı değil, servisteki çocukları ve baktığı hastaları olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Şeyma gibi, afet bölgesinde, gecesini gündüzüne katarak depremzede vatandaşlarımıza şifa eli uzatan, sağlık çalışanlarımızın kahramanlık öyküleri milletimizin yüreğinin en derinine işlemiştir. Arama kurtarma ekiplerindeki hemşire ve ebeler afet sonrası müdahale ve destek süreçlerinde binlerce canımızın hayata tutunmasına vesile olmuştur. Özellikle yakınları enkaz altındayken başkalarının yarasına merhem olan sağlık çalışanlarımızın hatırası kalbimizin en müstesna köşesinde saklanacaktır” şeklinde konuştu. Emine Erdoğan konuşmasının devamında "Bütün dünyayı sarsan pandeminin zorlu koşullarında sağlık ordumuzun gösterdiği cansiperane fedakarlığı unutmamız mümkün değil. Bütün bu sayısız kahramanlık hikayeleri bize gösteriyor ki çehreler, zaman ve mekan değişse de bir şey baki kalıyor; iyiliğin yüzü haline gelmiş sağlık çalışanlarının fedakar gönüllülükleri. Sahip olduğu bilgi ve deneyimi. Savaş, salgın, afet gibi en karanlık dönemlerde insanlık nöbeti tutarak ülkemizi aydınlığa eriştiren tüm sağlık neferlerimizi, bütün sağlık şehitlerimizi, hemşire ve ebelerimizi saygıyla ve minnetle yad ediyorum" dedi. Konuşmasında sağlık çalışanlarının özlük haklarına değinen Erdoğan, “Sağlık çalışanlarımızın özlük haklarını düzenlemek ve sorunlarını çözmek için hayata geçirilen Beyaz Reform süreci atılan en önemli adımlardan bir tanesidir. Diğer yandan insanı yaşatma ilkesini temel alan sağlık alanında şiddeti kabul etmemiz mümkün değil. İyileştirmeyi, şifa vermeyi amaçlayan bu kutlu mesleğin mensupları hayatlarının her döneminde saygı ve hürmeti hak ediyor. Bu nedenle sağlık çalışanlarımızı hedef alan şiddet eylemlerinin önlenmesi için yeni yasal düzenlemelerin hayata geçirilmesini çok kıymetli buluyorum” diye konuştu.
Bursa Yarım asırlık şanlı mücadele ’Kurtuluşspor’ sergisi açıldı İnegöl Belediyesi, 18 Mayıs Dünya Müzeler Günü ve 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’na özel ’Yarım Asırlık Şanlı Mücadele Kurtuluşspor’ sergisini beğeniye sundu. Türkiye’nin ilk ilçe kent müzesi olan İnegöl Kent Müzesi yaptığı araştırma ve sergi çalışmalarıyla bugüne kadar şehrin birçok değerini gün yüzüne çıkartarak ’sergilerin merkezi’ haline gelirken, müzeler gününde 164. sergisini düzenleyerek yine şehrin bir başka değeri olan Kurtuluşspor’un hikâyesini beğeniye sundu. Türk futboluna onlarca isim yetiştirmiş İnegöl, sosyal kültürel değerlerinin yanında sporcu kenti olma yönüyle de öne çıkarken İnegöl Belediyesi de bu değerleri bir bir işleyerek geçmişin izlerini geleceğe taşımak ve değerleri gün yüzüne çıkartmak adına çalışmalarına devam ediyor. 1974 Yılından kurulan ve bu yıl 50.yılını kutlayan İnegöl’ün köklü kulüplerinden olan Kurtuluşspor’un hikayesine dikkat çekme adına hazırlanan serginin açılışına; AK Parti Bursa Milletvekili Ayhan Salman, İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban, AK Parti İlçe Başkanı Mustafa Durmuş ile parti yöneticileri ve meclis üyeleri, Kurtuluşspor Başkanı Semih Yavuz, Eğitimci antrenör Özden Suvat, siyasi parti temsilcileri, protokol üyeleri, Kurtuluşspor’un mevcut ve geçmiş dönem başkan ve yöneticileri, sporcuları ve çok sayıda spor sever katıldı. 100’ün üzerinde fotoğrafın ve Kurtuluşspor’a ait forma ve kupaların, Bursa ilçelerinin amatör kulüplerinin atkı ve flamalarının da yer aldığı serginin açılışında konuşma yapan İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban, ‘’ Bizler için çok özel bir gün. Bugün burada İnegöl’ün özetini görüyorum. Çok sayıda değerli isimlerle bir aradayız. 18 Mayıs Müzeler Günü ve 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı etkinliklerimizin bir parçası olan sergimizin açılışında hep birlikteyiz. İnegölümüzün spor anlamında çok güçlü kulüpleri var. Kurtuluşspor’da bunlardan bir tanesi. Kuruluşundan bu yana emeği geçen herkesten Allah razı olsun. Kulüplerimiz altyapı anlamında ciddi emekler sarf ediyor. Onların da meyveleri olan çocuklarımızı başarılarıyla görüyoruz. 50 yıl önce Mahmudiye Mahallemizdeki Kurtuluş Sokak’tan ismini alan Kurtuluşspor, son süreçte de birleşmeye giderek artık Mobilya Kurtuluşspor olarak anılıyor. Kulüplerimiz güçlerini birleştirerek faaliyetlerine daha da güçlü bir şekilde devam ettirmiş oluyor. Bu birliktelikler de ilçemizin spor alanında daha da güçlendiğini gösteriyor. Özel bir mekân olan ilk ilçe kent müzesi İnegöl Kent Müzemiz de Özden Suvat hocamızın emekleriyle hazırlanan tarihte bir iz bırakacak eserleri 164. sergimizle beğeniye sunmuş oluyoruz. Ben kendilerine çok teşekkür ediyorum. Geçmişten bu güne tarihimizi gün yüzüne çıkartmak için mücadele veren, bu mekânların oluşumuna sebep olan herkese teşekkür ediyorum. Dile kolay yarım asırlık tecrübeyi anlatan sergimizin hayırlı olmasını diliyorum. 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramımızı tebrik ediyorum’’ dedi. Kurtuluşspor Başkanı Semih Yavuz ve eğitimci antrenör Özden Suvat, kulüp tarihini anlatan özel serginin hazırlanması için sundukları katkı ve kulüplerin daha da güçlenmesi adına verdikleri destekten dolayı İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban’a teşekkürlerini iletti. Konuşmalar sonrası protokol üyeleri ve çok sayıda katılımcılarla birlikte serginin açılış kurdelesi kesildi. Katılımcılarla birlikte sergiyi ziyaret eden Başkan Alper Taban, 18 Haziran’a kadar ziyarete açık olacak ’Yarım Asırlık Şanlı Mücadele “Kurtuluşspor” Sergisine tüm ilçe halkını davet etti.
Sakarya Boz ayının orman gezintisi fotokapana yansıdı Sakarya’da ormanda gezintiye çıkan boz ayının gezintisi doğasever vatandaşın kurduğu fotokapana yansıdı. Sakarya’da yaban hayatı izlemek için ormana fotokapan yerleştiren Serdar Özergene, görüntüleri incelediği sırada ormanda dolaşan boz ayının görüntüsünü gördü. Özergene, boz ayının bölgede gezindiği görünen fotokapan görüntülerini sosyal medyada paylaştı. Binlerce kez izlenen görüntülerde, boz ayının ormanda gezmesi, bir süre sonra ağaçlık alana girerek gözden kaybolması yer alıyor. “Yaban hayatında, ayıların benim için çok özel bir yeri var” Daha öncesinde fotokapanına defalarca ayı görüntüsü yakalandığını ancak her seferinde ayrı heyecan ve mutluluk yaşadığını ifade eden Serdar Özergene, “Uzun zamandan beri amatör ve gönüllü olarak yaban hayatı gözlemlemeye çalışıyorum. Onların yuvalarına, sessiz sedasız konuk olup bu faaliyetlerimi gerçekleştiriyorum. Yaban hayatını gözlemlemek benim için çok önemli. Buradaki tespitlerimi zaman zaman resmi kurumlara zaman zaman da bu işi daha profesyonel yapan arkadaşlarımıza bildirerek onlara kaynak oluşturmaya çalışıyorum. Yaban hayatında, ayıların benim için çok özel bir yeri var. Çünkü ayıların, yaban hayatında ve ormanda şemsiye bir tür olmasından dolayı bulundukları yerde bolluk ve bereket var diyebiliriz. O yüzden onların bu hareketleri, beslenmeleri ve yavruları ile bir yerden başka bir yerlerine gidişlerini gözlemlediğim zaman mutlu oluyorum. Bu görüntü ilk görüntüm değil, bundan önce defalarca fotokapanıma ayı görüntüsü yakalandı. Ama her seferinde ilk günkü gibi heyecan ve mutluluğu yaşıyorum” dedi.