SAĞLIK - 20 Haziran 2022 Pazartesi 10:22

Uzmanlardan polen uyarısı

A
A
A
Uzmanlardan polen uyarısı

Bitlis’in Tatvan Devlet Hastanesinde görev yapan Doktor Mustafa Alıcı ve Göz Hastalıkları Uzmanı Meltem Toklu, havaların ısınmasıyla birlikte artan polen alerjilerine karşı vatandaşları uyardı.

Yaz aylarında polenlerin artması alerjik sorunları da beraberinde getiriyor. Bu dönemi kabusa çeviren alerjik reaksiyonlar, insanlarda burun kaşıntısı, göz akıntısı, kızarıklık ve sürekli hapşırma gibi şikâyetlere yol açıyor. Son zamanlarda alerjik reaksiyonlardan dolayı hastaneye başvurma oranının arttığını söyleyen Doktor Mustafa Alıcı, polen ve astım şikâyetleri ile aşırı derece polene maruz kalan vatandaşları uyardı.

Polen alerjisinde artışın yaşandığını belirten Doktor Alıcı, “Havaların ısınması ve baharın gelişi ile birlikte alerji vakalarında artış görmeye başladık. Bu süreçte daha çok polen alerjisinin arttığını görüyoruz. Genelde mevsimsel olarak değişme ile birlikte daha çok yeşil alanların çim ve ağaçlı alanlarda çiçek tozlarına karşı bir reaksiyon olarak görüyoruz. Tabi bu polen alerjisi ile birlikte hastalarımızda bazı belirtiler meydana geliyor. Genelde burun akıntısı, kaşıma, hapşırma, göz yaşarması, gözlerde kanlanma, batma ve yanma gibi belirtiler ile bu alerji kendini göstermektedir. Hastalarımıza tavsiyemiz bilinen bir alerjisi var ise bu alerjilerinin olduğu alanlardan uzak durmaları, alerji ve göğüs uzmanına gözükmelerini istiyoruz. Çünkü bu hastalarda genetik yatkınlık olduğunu biliyoruz. Özellikle çocuklarda atopik yürüyüş dediğimiz belirtiler var. Bunlar ise ilk olarak egzama tarzında alerjik döküntüler daha sonra burun akıntısı, hırıltılı solunum ve öksürük gibi şikâyetler daha ileriki süreçlerde daha çok etkileyip nefes almasında sıkıntılar yaşıyor. Hasta alerjik astıma doğru ilerleyen bir sürece geçmiş oluyor. Erkenden çocukluk döneminde alerjenlere maruz kalma devam ederse atopik denilen süreç devam edip müdahale edilmesi gerekiyor” diye konuştu.

“Çok güneşli günlerde dışarıya çıkılmaması gerekiyor”

Polen alerjisi olan hastaların güneş ışınlarına da hassasiyeti oluştuğunu söyleyen Doktor Alıcı, “Çok güneşli günlerde dışarıya çıkılmaması gerekiyor. Çok fazla polenin ve tozun olduğu yerlerde de bulunmamak gerekiyor. O ortamlarda bulunmak zorunda kalan insanlar ise alerjik ilaçlar dediğimiz ilaçlar var ve hastalarımıza onu kullanmalarını tavsiye ediyoruz. Bu ilaçlar sadece o süreçte oluşan rahatsızlıkların görülmemesini engelliyor. Bu alerji vücudumuzda her zaman olacak bir şeydir” ifadelerini kullandı.

“Polene maruz kalan insanlar mutlaka maske kullanmalıdır”

Alerjisi olan kişilerin çevre ile bir etkileşim içerisinde oldukları zaman maske kullanması gerektiğini açıklayan Alıcı, “Bu alerjene maruz kalacak bir ortamda kalıyor ise hastamız bu gibi durumlarda el ve yüz temizliği çok önemlidir. Elleri buruna çok fazla dokundurulmaması gerekiyor. Solunum yolu ile bu alerjik maddeleri alıyoruz. El, yüz ve elbise temizliği çok önemlidir. Dışarıdan eve girerken o elbiselerin çıkarılması, dışarıda bekletilmesi ya da silkelenmesi gerekiyor. Maske kullanılması çok önemlidir” diye konuştu.

Polen şikâyetlerinden dolayı göz hastalıkları polikliniğinde yoğunluğun yaşandığını söyleyen Göz Hastalıkları Uzmanı Meltem Toklu da, “Yaz aylarının başlaması ile polikliniğimize kaşıntı, kızarıklık ve kapaklarda şişlik gibi şikâyetler ile başvuran hastaların sayısı arttı. Bu hastalarda kaşıntı ile beraber ellerindeki bakterileri göze taşımakla oluşan enfeksiyonlar ve çapaklanmalar çok sık gördüğümüz şikâyetlerdir. Bu alerjik semptomlardan doktora gelmeden kurtulmanın yolu ilk olarak güneş gözlüğü takılmalıdır. Çok kaşıntılı dönemlerde göze soğuk havlu uygulanma ya da soğuk müdahaleler yapılmalıdır. Çayır, çimen ve otluk alanlarda bulunduğumuzda sonrasında mutlaka eller ve yüz bol bol yıkanmalı. Polenler ve bu alerjen maddelerle bağlantı mutlaka azaltılmalıdır. Bunun dışında özellikle kadınlarda gece mutlaka saçları toplamalarını öneriyoruz” dedi.

“Gözler çok kaşındığı takdirde korneada incelme oluşur”

Polenin yan etkilerinin farklı göz hastalıklarının oluşumuna neden olduğunu vurgulayan Toklu, “Gün içerinde göze yapışan polen ve alerjenler göze ve yüze temas ederek alerjiye daha çok neden oluyor. Gözleri çok kaşıntılı bir dönem olduğu için korneada incelmeye neden olarak astigmatizmaya ve farklı kornel hastalıklara neden olabiliyor. O yüzden kesinlikle çok kaşıma, ovuşturma göz sağlığı açısından risklidir. Hasta kontak lens kullanıyor ise bu yoğun alerjik dönemlerde ara vermeli ve kullanmamalıdır. Bu önlemlerden sonra hala hastada şikâyetler fazla ise o zaman bir göz uzmanına başvuruyu öneriyoruz. Özellikle çocuklarda erken yaşlarda bu çok fazla önemsenmiyor. Daha sonra hastaneye geldiklerinde gözde kalıcı hasarlar bırakabiliyor ve görme kaybına bile yol açan kalıcı hasarlar bırakabiliyor. Özellikle çocuklarımıza dikkat edelim ve erkenden hastaneye getirmeye özen gösterelim” diye konuştu.

Mücahit Tarlan-Recep Gökhan Kılıç
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Muğla Muğla’nın ‘Altın Kızlar’ı Türkiye şampiyonu Samsun’da gerçekleştirilen 2025 Salon U-13 Salon Okçuluk Türkiye Şampiyonası’nda Muğla Büyükşehir Belediyesi Spor Kulübü okçuları başarılı sonuçlar aldı. Esma Kuş, Zeynep Sare Akarca ve Aysima Aslan’dan oluşan Büyükşehir U-13 takımı Türkiye Şampiyonu olarak Muğla’ya büyük bir gurur yaşattı. Ayrıca Zeynep Sare Akarca bireysel kategoride bronz madalyanın da sahibi oldu. Muğla Büyükşehir Belediyesi Spor Kulübü’nün başarılı okçuları antrenörleri Dr. Ejder Sözen liderliğinde ulusal ve uluslararası turnuvalarda büyük başarılara imza atmaya devam ediyor. Samsun’da düzenlenen 2025 Salon U-13 Salon Okçuluk Türkiye Şampiyonası’na katılan Muğla Büyükşehir Belediyesi Spor Kulübü okçuları takım halinde Türkiye Şampiyonluğu elde etti. Türkiye Şampiyonası’na 151 kulüp, 1242 sporcu ile katılım sağladı. Kıyı Ege Belediyeler Birliği ve Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras okçulukta Türkiye Şampiyonu olan Muğla Büyükşehir Belediyesi sporcularını ve yeni nesile okçuluk sporunu sevdiren, ulusal, uluslararası turnuvalarda ülkemizi ve Muğla’mızı gururlandıran sporcular yetiştiren, Şeref Diploması ödülüne layık görülen antrenör Dr. Ejder Sözen’i kutladı. Başkan Aras; "Muğla’mızın Yatağan ilçesindeki bir mahallede okçuluk sporunu başlatan ve o mahallenin çocuklarından dünya şampiyonu sporcular çıkaran Dr. Ejder Sözen hocamızı bir kez daha kutluyor, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi tarafından Şeref Diploması ödülü için de tebrik ediyorum. Ejder Sözen’in kararlılığı, azmi ve çalışkanlığı sayesinde Muğla’mızın çocukları okçulukta tarih yazarken yeni nesillere de örnek olmaya devam ediyor. Bu jenerasyonun en küçükleri Samsun’da düzenlenen şampiyonada Türkiye Şampiyonu oldular ve Muğla’mızı bir kez daha gururlandırdılar. Antrenörümüz Ejder Sözen’in öğrencileri, Türkiye Şampiyonu Altın Kızlarımız Esma, Zeynep, Aysima’dan oluşan Makaralı Yay Takımı’mızla gurur duyuyor ve bizlere bu sevinci yaşattıkları için teşekkür ediyorum" dedi.
Kayseri Başkan Gülsoy: "Kayseri’nin üretim gücünü bölgesel bir kalkınma modeline dönüştüreceğiz" Kayseri Ticaret Odası (KTO) tarafından düzenlenen ‘Türkiye Ekonomisi’nin Nabzı 2025 Analizi ve 2026’ya Bakış’ panelinde konuşan KTO Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Gülsoy, "Kayseri’nin üretim gücünü bölgesel bir kalkınma modeline dönüştüreceğiz" dedi. KTO Konferans Salonu’nda düzenlenen panele KTO Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Gülsoy, yönetim kurulu üyeleri, sektör temsilcileri ve iş insanları katıldı. Konuşmasında devlete olan güvenlerinin tam olduğunu söyleyen KTO Yönetim Kurulu Başkanı Gülsoy, "Dünya ekonomisinde öngörülebilirliğin azaldığı, jeopolitik risklerin ticareti zorlaştırdığı ve ’korumacı politikaların’ yükseldiği fırtınalı bir 2025 yılını geride bırakıyoruz. Bizler, reel sektörün temsilcileri olarak bu süreçte büyük sınavlar verdik. Ancak biz her zaman şunu söylüyoruz; Bizim devletimize olan güvenimiz tamdır. Enseyi karartmadan; çalışmaya, üretmeye, istihdam sağlamaya ve ihracat yapmaya devam edeceğiz. Çünkü biz biliyoruz ki, iş dünyasının en büyük düşmanı belirsizliktir ve bu belirsizliği aşmanın yolu, doğru bilgiyle strateji geliştirmekten geçer. Peki, 2026’da bizi ne bekliyor? 2026 yılına dair beklentilerimiz net. Biz artık sadece ‘üretmek’ yetmiyor diyoruz. Dünya artık sadece üretmekle kalmıyor, ’akıllı’ üretiyor ve ’dijital’ satıyor." Artık geleneksel yöntemlerle rekabet etme şansımız kalmadı. Yapay zekayı, robotik süreçleri ve e-ticareti artık bir lüks değil, rekabetçiliğimizin can damarı olarak görmeliyiz. Kayseri Ticaret Odası olarak 2026 vizyonumuzu bu yüzden; teknoloji, inovasyon ve Ar-Ge eksenine oturttuk. Bu vizyonla Teknoloji ve İnovasyon Kampüsü Projemizin temellerini atıyoruz. Kayseri TEKMER ile bu dönüşümün öncüsü olmaya kararlıyız" dedi. Gülsoy, Kayseri’ye değer katan her projeye destek vermeye hazır olduklarını söyleyerek; "Şehrimizin ihracatını artırmak adına da çalışmalarımızı tüm hızıyla sürdürüyoruz. Bu kapsamda da odamızın koordinatörlüğünde yürütülen Üretim ve İhracatta Dönüşüm programımız 2026 yılında çalışmalarımızın merkezinde yer alacak. Bu kapsamda 500’ün üzerinde firmamızı sahada ziyaret ederek; üretim altyapılarından ihracat kabiliyetlerine, kurumsallaşma düzeylerinden insan kaynağı yapılarına, dijital ve yeşil dönüşüm adaptasyonlarından finansmana erişim imkânlarına kadar çok boyutlu analizler gerçekleştireceğiz. Bu saha çalışmalarının çıktısı olarak Kayseri Üretim ve İhracat Stratejik Eylem Planı’nı hazırlayacak; İl İhracatı Geliştirme Üst ve Alt Kurullarımızla birlikte bu planın sahada karşılık bulmasını sağlayacağız. Kayseri’de ve ülkemizde katma değer oluşturacak her projeye, Kayseri’nin en büyük sivil toplum örgütü olarak maddi ve manevi destek vermeyi sürdüreceğiz. Bu kapsamda şehrimizi, hinterlandıyla birlikte ’Orta Anadolu Üretim Havzası’nın merkezi haline getirecek adımları atacak; Kayseri’nin üretim gücünü bölgesel bir kalkınma modeline dönüştüreceğiz. Hükümetimizin enflasyonla mücadeledeki kararlı duruşunu destekliyoruz ancak iş dünyası olarak beklentimiz de nettir. 2026 yılının, dezenflasyon sürecinin meyvelerini verdiği, öngörülebilirliğin arttığı ve yatırımın önünü açacak finansal kolaylıkların sağlandığı bir yıl olmasını arzuluyoruz" ifadelerini kullandı. Kayseri’nin tarihi hakkında bilgiler veren Gülsoy; "Kayseri; 6 bin yıllık tarihi, 4 bin 500 yıllık ticari geçmişi ve 100 yılı aşkın sanayi tecrübesiyle Tarihi İpek Yolu üzerinde bulunan, tüm kavimlerin dikkatini çekmiş cazibe merkezi olan üstelik Anadolu’nun omurgasını oluşturan İç Anadolu Bölgesi’nin tam ortasındadır. Kayseri, hayırsever ve girişimcilerin bol olduğu kadim bir şehirdir. Bugün de 5 üniversitesi, 4 Organize Sanayi Bölgesi, 1 Serbest Bölgesi, 1 Tarıma Dayalı Sera İhtisas Organize Tarım Bölgesi olan hem üreten hem de ürettikleri ile Türkiye ekonomisine yaklaşık 4 milyar dolar ihracatı, Yaklaşık 1,6 milyar dolar ithalatı ile ciddi katkılar sağlayan modern bir ildir. Bu anlamda Anasının ak sütü gibi cari fazla veren bir şehiriz. Kayseri aynı zamanda ilklerin olduğu bir şehirdir. 819 yıl önce Dünyadaki ilk tıp okulu olan Gevher Nesibe Tıp Medresesi ve Darüşşifası, Anadolu Selçuklu Döneminde şehrimizde kurulmuştur. Anadolu’da tıbbın doğuşu olarak kabul edilmiştir. İlk ticari yazışmaların, senetlerin, aile anayasasının kurumsallaşma ve ortaklık yapısının, ilk kadın girişimcinin olduğu Kültepe-Kaniş Karum’da yapılan kazılarda ortaya çıkan tabletlerle anlaşılmaktadır. Bunu ben değil ilim ve bilim söylüyor. Ayrıca İlk uluslararası fuar Yabanlu Pazarı adı altında bugünkü Pazarören yakınlarında gerçekleştirilmiştir. Cumhuriyet tarihimizde de 1926 yılında da ilk tayyare fabrikası şehrimizde kurulmuştur. Yine 1926’lar da Bünyan ilçemiz de ilk elektrik üretim santrali, 1936’lar da Sümer Bez Fabrikası ve sonrasında da ülkenin önemli ölçüde giyim ihtiyacını karşılayan Dikimevi, Uluslararası uçak bakım ve onarım fabrikası kuran şehre zanattkar kazandıran Hava İkmal Bakım Merkezi ve sonra da yine uluslararası düzeyde tank bakım ve onarım fabrikası Anatamir, 1954’lerde şeker ihtiyacımızı karşılamak için Şeker Fabrikası, 1980’lerde şerefli ordumuzun ihtiyacı olan askeri pil ihtiyacını karşılamak üzere askeri pil sanayi, yani ASPİLSAN’ı kuran bir şehrin tüccarlarıyız. Kısacası, milattan önce 1950-1650 yıllarında Anadolu topraklarına ticaret yapmak için gelen Asurlu tüccarların yerleştiği ve tarihte bilinen çivi tabletlere yazılmış senetlerin kullanıldığı Kaniş Karum Merkezini yurt edinen tüccarlarız. Girişimcilik ve ticaret ruhumuz bizim geçmişten gelen genlerimizde var. Bugün de Türkiye’nin en büyük 500 sanayi kuruluşu içerisinde şehrimizden 13 firma, İkinci 500 sanayi kuruluşunda ise 10 firmamız yer alıyor. Türkiye’de ilk 1000 İhracatçı firmalarının içerisinde ise 18 firmamız yer almaktadır. 2 bin 318 ihracatçımızla, dünyanın 183 ülkesine ihracat gerçekleştirmekteyiz. Ayrıca Şehrimiz, turizm açısından da zengin bir hazineye sahiptir. Kayseri’de sadece deniz ve kum yok. Onun dışında tarih, kültür, gastronomi ve kış turizmiyle turizmin her rengine sahibiz" dedi. Gülsoy, Erciyes’in şehrin vitrini olduğunu söyleyerek; "Şehrimizin bu devasa sanayi gücünü, turizmin parlayan yıldızıyla birleştirmek zorundayız. Sanayimiz Kayseri’nin ’kas gücü’ ise, Erciyes de bu şehrin ’vitrini ve ruhudur’. Burada özellikle Erciyes Dağımıza özel bir vurgu yapmak istiyorum. Son günlerde şehrimizin ve ülkemizin ortak bir değeri olan Erciyesimiz hakkında bir takım tartışmalar yaşanıyor. Söz konusu olan, Kayseri’nin sembolü, Türkiye’nin gururu, dünyanın en karizmatik dağı olan Erciyes’tir. Bu kürsüden şunu açıkça ifade ediyorum; Biz, dünyanın en yakışıklı dağına sahibiz. Bir şehirde yaşamak, o şehrin ekmeğini yemek yetmez; özellikle makam ve mevki sahibi olanlar, o şehrin değerlerine her şartta sahip çıkmak zorundadır. Bizler kendi değerimize sahip çıkmaz, ona destek vermezsek; maalesef bazı vizyonsuz açıklamalar gelir, bizim bin bir emekle kurduğumuz ekonomimizi, ticaretimizi ve turizmimizi haksız yere eleştiri konusu yapar. Erciyes’in polemik malzemesi yapılması, sadece bir dağı eleştirmek değildir; Kayseri’nin emeğine, üyelerimizin yatırımına ve ülkemizin turizm kazanımlarına yapılmış büyük bir haksızlıktır. Erciyes sadece bir ‘tatil’ yeri değildir. 2024 yılında 2 milyon 750 bin yerli ve yabancı turisti ağırlayan bu yılda 3 milyon turist ağırlamayı hedefleye bu dağ, ekonomimize can suyu veren devasa bir bacasız fabrikadır. Kayseri ekonomisine de yıllık katkısı bu sene yaklaşık 250 milyon Euro civarında beklenmektedir. Turizmle doğrudan ilgisi olsun ya da olmasın; Erciyes, pastırma-sucuk satan işletmelerimizden otobüsçü esnafımıza, otelde çalışan kardeşimizden dağda satış yapan köylü teyzemize kadar, özellikle dar gelirli vatandaşlarımız için bir ekmek kapısıdır. Bugün Erciyes; teknolojik altyapısı ve güvenli tesisleriyle dünyadaki dev kayak merkezleriyle yarışıyor. Bu yıl, dünyanın en iyi kış turizmi merkezleri arasında ilk 25 içinde yer alan Türkiye’deki tek merkez olması, Erciyes’in hangi seviyeye ulaştığının en net kanıtıdır. Bu başarının arkasında büyük bir emek ve vizyon var. Bu vesileyle, Erciyes’e değer katan Sayın Özhaseki Bakanımızdan Sayın Valimize, Milletvekillerimize, Büyükşehir ve ilçe Belediye Başkanlarımıza ve tüm hemşehrilerimize teşekkür ediyorum. Kayseri olarak bu kadar zenginliğimizin içerisinde; 6 bin yıllık ticari hafızamızın simgesi Kültepe Kaniş-Karum’u nasıl savunuyorsak, Erciyesimizi de öyle savunacağız. Bu güzellikleri herkesin görmesini isteyeceğiz. Buradan; oksijeni bol, heybeti yerinde olan Türkiye’nin bu en önemli kış turizm merkezini yerinde görmeye; başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere, tüm siyasi partilerimizin liderlerini özellikle davet etmek istiyorum. Gelsinler, bir şehrin yazısının bir dağla nasıl değiştiğini, bu vizyonun Kayseri’yi nereye taşıdığını bizzat müşahede etsinler. Özellikle altını çizmek isterim ki; Erciyes bir polemik sahası değil, bir iftihar vesilesidir. Bizler bu eşsiz dağımızı övmeye, kazanımlarımızı korumaya ve bu eşsiz emaneti tüm dünyaya tanıtmaya azimle devam edeceğiz" ifadelerini kullandı. Başkan Gülsoy’un açılış konuşmasının ardından Türkiye Ekonomisi’nin Nabzı 2025 Analizi ve 2026’ya Bakış paneline geçildi.