50 YILI OKURLARIMA BORÇLUYUM
Elli yılın göz açıp kapayıncaya kadar geçtiğini belirten Selim İleri şunları söyledi: “Acısı, sevinci, terslikleri, zorluklarıyla mutluluk duyduğum bir elli yıl oldu. Yazarlar arasında çok önemli dostlar edindim. Ama onlardan önemlisi okurlarımdan elli yıl boyunca beni bırakmadılar. Ben satış yazarı değilim. Okurlar olmasaydı belki de bu kitaplar hayata geçemezdi. Bugün değişik görüşler ve yaşam biçimleri arasında köprü kurabildiysem bu benim için bir onur.”
ARTIK HIRÇIN DEĞİLİM
Programda yıllar önce kaleme aldığı anı kitabına değinen usta yazar: “İnsan her geçen gün kendisinden daha çok uzaklaşıyor. Bazı şeyleri orada hırçınca yazmış olduğumu düşünüyorum. Bugün öylesine hırçın bir yaklaşımım olur mu bilmiyorum. Değerli dostum Ayşe Sarısayın ile bir ellinci yıl kitabı hazırlayacağız. Orada kendi iç dünyamı daha iyi yansıtabileceğim. Yazarken bazen şahsi öfkelere kapılıyor insan. Bunu istemiyorum. Yeterince yaralı bir ortamda yaşıyoruz. Bir gülümseyiş, bir öfkesiz söz, beni de şahsen çok mutlu ediyor.”
ÇOCUKKEN ÇOK YALANCIYDIM
“Çocukluğumda gerçekten çok yalancıydım. Olan biteni çok farklı anlatırdım. Rahmetli dostum Ayşe Şasa’ya “bütün çocukluğum boyunca yalan söylerdim” demiştim. Bun söylediğimde yaklaşık otuzlu yaşlarımdaydım. Bana “Buna üzülmene hiç gerek yok onlar yalan değil, yazmaya çalıştığın hikâyelerdi” dedi. Müthiş etkilenmiştim. Yazmak, başlangıçta var olduğumu ispat edebilmek ve kendimi kanıtlayabilmek açısından çok önemliydi. Galatasaray’da öğrenci olduğum yıllarda futbol gibi şeylerle alakam yoktu. Kimsenin beni arasına aldığı da yoktu. Tek çarem yazmaktı. Onun etkisiyle o aşağılık duygusunu yenmeye çalıştım. Ama yazmak bana çok şey kattı.
SİNEMA VE TİYATRODAN ETKİLENDİM
“Yazarlığınızı kimler ve neler etkiledi?” sorusuna Selim İleri şöyle cevap verdi: “Sinemadan ve tiyatrodan çok etkilendim. Birçok insana gönül borucum ve sadakatim var. Halit Refiğ’in “Hanım” filmi Türk sinemasında en sevdiğim film diyebilirim. Gençlik dönemimde Belgin ismi çok yaygındı. Belgin Doruk o kadar çok sevilen bir oyuncuydu ki kız çocuklarına Belgin adı verilmişti. Bu sevgiler ister istemez bizi etkiler. İstediğimiz kadar katı bir entelektüel olarak görülelim, toplumun etkilendiği şeyler muhakkak ki sizi de etkiliyor. Son 15 yılda o kadar etkilendiğim birisi yok ama toplumun önemsediği ve sevdiği şeylerin anlamını çözmeye çalışıyorum.”
“ÇOLPANCIĞIM”A HAYRANDIM
Selim İleri gençliğinde hayranı olduğu Çolphan İlhan ilgili başından geçen bir hikayeyi şöyle anlattı: “Rahmetli Dostum Çolphan ile yıllarca mektuplaştıktan sonra bir defa telefonla konuşmuştum. Bana imzalı fotoğraf göndermişti. Sonra mektuplar zamanla bitti. Şan sinemasının önün de Çolphan İlhan’a rastladım. Hiç tanışmıyoruz. O ters istikametten geliyor. Yıllarca mektup yazmanın getirdiği hayali yakınlıkla kadıncağıza “Çolphancım” dedim. Genç adamın biri sokakta ünlü bir kadına böyle hitap ediyor. Dehşetle irkildi. Ben mektupları yazan kişi olduğumu anlatmaya çalışırken o hayretle yüzüme bakıyordu. Sonra nasip oldu Çolphan İlhanla da Sadri Beyle de derin bir dost olduk.
TAHİR’LE BABA OĞUL GİBİYDİK
“Kemal Tahir’le aramızda baba oğul gibi yaş farkı vardı. O kadar ünlü olmasına rağmen çok alçak gönüllüydü. Evine çok gidip geldim. Eşiyle birlikte beni mühim birisi gibi ağırlarlardı. Behçet Necatigil, Edip Cansever’in hayatımdaki yeri çok büyüktür. Atilla İlhan beni roman yazmaya teşvik etti. Kendi kuşağım ustaları olan o kişiler benim hayattaki en büyük şanslarım oldular. Bugün onların derinliğinde bir arkadaşım yok.”
RUS SALATASINA BAYILIR
Programın bir bölümünde İleri’nin yakın dostu gazeteci-yazar Mehmet Barlas’ın görüşlerine de yer verildi. Barlas Selim İleri’yi şöyle anlattı: “1980 yıllarında Milliyet’in başyazarıydım. O sırada Selim İleri gazeteye gelmişti. Öyle bir karşılaşmamız oldu. Ben onu daha önceden Her Gece Bodrum kitabı çıktığı zaman ben de yazları Bodrum’a giderdim. Orada görüp tanımıştım. Tanışıklığımız 40 yılı aşıyor. Bir kere çok sıcakkanlı. Masa başında oturduğunuz zaman birden biri bakarsınız aynı titreşim kat sayısına sahip bir arkadaş karşınızda. Ne okudunuzsa o da okumuştur. Refik Halitler, Yakup Kadriler İlkokuldan itibaren nesini okumuşsam bir bakarım Selim İleri’de aynı şeyi okumuş. Çok iyi bir dosttur. Bir defa Selim beyi yakından tanıdığınız zaman onun ne yediğini de bilmeniz gerekir. Tam bir sofra insanıdır. Onun favorisi akşam yemeklerinde Rus salatasıdır. O bizim eve geldiğinde mutlaka bir Rus salatası yapılır. Antep mutfağını çok sever. Şıvediz diye Antep’in bir yemeği var. Mesela Selim İleri onu sadece bizim evde yiyebilir. Mutlaka geldiğinde o yemek yapılır."
KAZIDIKÇA DEĞERİ ORTAYA ÇIKAR
“Babam dolayısıyla çocukluğumdan itibaren tanımadığım edebiyatçı kalmadı. Babamdan bana miras kalan yazarlar vardı mesela Kemal Tahir babamın arkadaşıydı sonra benim arkadaşım oldu. O bakımdan yazarların ne demek istediğini ne beklediklerini bilirim. Selim İleri yaşayan Türk edebiyatının en önemli isimlerinden biri. Yazarlar bir defa içten bir saygı göstermeniz gerekir. Selim İleri’de buna her açıdan layık bir insandır. Bu tür büyük yazarlar kırılgandır. Bende Selim İleri’ye her zaman bu açıdan özen gösteririm. Dostlarınızın karşısında o uyumu zarif biçimde gösterirseniz, o dostluk güçlenir ve ömür boyu sürer. Onlara özen göstermek ve uyumlu davranmak gerekir. Kavga etmeden tartışmayı bilmek gerekir. Selim İleri derinliği olan bir insan. Kazıdıkça altından daha yeni değerler çıkan bir hazine.”
WOOLF’DAN SONRA KIRILMA YAŞADI
Okuru aynı zamanda arkadaşı gazeteci Ahmet kekeç ise İleri’nin yazarlığı hakkında konuştu. Kekeç: “lise yıllarımdan beri okuruyum. İlk okuduğum “Dostlukların son günü” kitabıydı. Neredeyse Selim İleri’nin yazdığı her şeyi okudum. “Yaşarken ve Ölürken”, “Bir denizin eteklerinde” kitabını çok severim. Oradaki öyküler bence Türk edebiyatının en önemli öyküleri arasındadır. Ben hala büyük bir merakla ve zevkle Selim İleri’nin kitaplarını okumaya devam ediyorum. Yüz yüze Selis yayınlarında karşılaştık. Oysa ben Selim İleri’yi yıllardır çok yakından tanıyorum. Ben genç Selim İleri’yi tanıma imkânına sahip olmadım. Genç Selim İleri çok hırçındı. Bu hırçınlıklar iyi şeylere de yol açtı. Ben tanıdığımda Selim İleri kitaplarda karşınıza çıkan bulduğumuzda şaşırmayacağımız bir Selim İleri. Arkadaşı olmaktan dolayı gururluyum. Deniz Feneri ve Virgina Woolf Selim İleri’nin yazarlığında kırılmaya yol açıyor. Woolf’la tanıştıktan sonraki yıllarda yazdığı öykü ve romanların ipuçları var. Bence daha verimli bir dönem başladı. Selim İleri Türk edebiyatının önemli yazarlarından biri. Turhan Tan’ı Selim İleri’yi okuduktan sonra tanıdım. Abdülhak Şinasi Hisar yaşar mıydı Selim İleri’nin özel çabası olmasa. Ya da biz Halit Ziya’yı başka lehçesiyle tanır mıydık? Kerime Nadir yeniden dünyamıza girer miydi? Biz Türkiye olarak çok şey borçluyuz. Aşkı Memnu üzerine yazdığı çok kapsamlı bir inceleme kitabı vardır. Bihter karakteriyle Bovari arasında özdeşlikler kurulur.”








