TEKNOLOJİ - 25 Haziran 2018 Pazartesi 14:46

Yarının güvenliğini şekillendirecek 5 teknoloji trendi

A
A
A
Yarının güvenliğini şekillendirecek 5 teknoloji trendi

Sensormatic CEO'su İsmail Uzelli güvenlik teknolojilerinde geleceği şekillendirecek etkenleri değerlendirdi. Uzelli, geçmişten bugüne kayıt amaçlı kullanılan görüntüleme sistemlerinde, artık görüntüler üzerinde anlık analizler gerçekleştirildiğine dikkat çekti. Uzelli, parmak izi gibi biyometrik özellikler ile kurulan güvenlik duvarlarının da gelecekte hızla yaygınlaşacağını belirtti.

Elektronik güvenlik entegratörleri, yüksek performanslı görüntüleme sistemlerini, ileri düzey analiz yazılımlarıyla buluşturarak firmaların çok daha verimli süreçlere kavuşmasını sağlıyor. Teknolojik çözüm sunan Sensormatic’in CEO'su İsmail Uzelli yarının dünyasında güvenlik yönetimini kolaylaştıran etkenlerin bununla sınırlı olmadığını belirterek güvenlik teknolojilerinde geleceği şekillendirecek 5 trendi değerlendirdi. 

“Kameralar arama motoruna dönüştü” 

Geçmişten bugüne kayıt amaçlı kullanılan görüntüleme sistemlerinde, artık görüntüler üzerinde anlık analizler gerçekleştirildiğinin altını çizen Uzelli, Bu sayede algılanan görüntüye anlam katarak, olaylara en hızlı şekilde yanıt vermek mümkün oluyor. Kayıtlı bulunan geçmiş verisini sürekli olarak inceleyip, “öğrenen” yapay zeka, böylelikle her seferinde daha iyi, daha doğru ve daha etkin kararlar alabiliyor. Sensörler ve kameralar tarafından algılanan veri, yüksek performanslı bir sistem üzerinde kullanılabilir bilgiye dönüştürülüyor. Örneğin, AVM’de ailesinin yanından ayrılan bir çocuğun AVM’ye girdiği andan itibaren hangi alanlarda dolaştığını ve nereye gittiğini tespit etmek saniyeler sürüyor. Benzer şekilde makina öğrenimi özelliği sayesinde örneğin bir fabrika ortamını belirli süre izliyor ve akışı öğrenerek ortamda normal şartların dışında bir durum geliştiğinde bunu anında raporluyor” dedi.

“Bu parolayı unutmanız mümkün değil” 

Uzelli, parmak izi gibi biyometrik özellikler ile kurulan güvenlik duvarlarının gelecekte hızla yaygınlaşacağını belirterek, “Harf ve rakamlardan oluşan parolaları unutmak ya da ele geçirmek mümkün. Oysa her bireyin, kendisine özgü ve değiştirilemez bir güvenlik mekanizması bulunuyor: biyometrik özellikler. Parmak izi ve iris gibi biyometrik özellikleri esas alan güvenlik sistemleri, bugün 40 farklı biyometriden tanımlama yapabiliyor. Dahası, yeni nesil iris tanıma sistemleri ile göz taramasıyla kimlik doğrulama için durup beklemeye bile gerek kalmıyor. Eskiden filmlere konu olan ve maliyet olarak ulaşılması hayli güç olan bu sistemler artık ekonomik ve yüksek fayda sunan güvenlik çözümleri arasında yerini aldı. Her geçen gün daha verimli hale gelen biyometrik güvenlik sistemlerinin gelecekte hızla yaygınlaşacağı muhakkak” şeklinde konuştu.

“İnsan için elverişsiz ortamlarda robotlar devreye giriyor” 

İnsanların çalışması için uygun olmayan ortamlardaki görevler yada tek düze, basit fonksiyonların gelecekte robotlar ve drone'lar tarafından üstlenileceğini söyleyen Uzelli, “Örneğin, bir fabrikanın ulaşılması zor bir alanında çıkan yangına müdahale etmek için artık tek bir drone yeterli olacak. Güvenlik ve görüntüleme amacıyla kullanılan profesyonel drone cihazları, riskli alanların hiçbir olumsuz duruma sebebiyet vermeden gözlenmesini sağlayarak, olaylara en hızlı müdahaleyi mümkün kılıyor. Securitas drone'ları Amerika'da ve Almanya’da yangın vakalarında kullanmaya başladı bile. Benzer şekilde, Endüstri 4.0 trendiyle birlikte insanların bugüne kadar rutin işleri üstlendiği üretim tesisleri, sağlık tesisleri ve benzeri alanlarda görevi devralmaya başlayan robotlar da güvenlik teknolojilerinin vazgeçilmezi haline geliyor. Securitas'ın otoparklarda kullandığı Rob isimli robot güvenlik görevlisi, genel güvenlik, alan ihlali ve yanlış park tespiti gibi pek çok işlevi etkin biçimde yerine getiriyor” diye konuştu.

“Akıllı cihazlar ile güvenlik mobilleşiyor” 

Gelecekte akıllı telefonların güvenlik uygulamalarında birçok görevi üsteleneceğinin altını çizen Uzelli, “Hayatımızdaki her şey giderek mobilleşiyor. Akıllı cihazlarımız ayrılmaz bir parçamız haline geldi. Bu noktada güvenlik uygulamaları da mobilleşerek telefonlarımıza kadar girmeyi başardı. Buna en iyi örneklerden biri akıllı cihazlara yüklenen bir uygulama ile mobil telefonun bir panik butonuna dönüşebilmesi. Uygulamayı yükledikten sonra kullanıcının olay anına ait video ve ses kayıtlarını uzaktan izleme merkezindeki operatörlere iletmesi için sadece cihazı sallaması yeterli oluyor. Böylelikle tehlike anında kolluk kuvvetlerine anlık bilgi akışı sağlanıyor. 

Kurumsal ölçekte ise acil durum yönetim sistemleri, doğal afet ya da can güvenliğini tehdit eden durumlarda çalışanların güvende olup olmadığını anında sisteme raporluyor. Bilgi mesajları, merkezi sistem üzerinden tüm kullanıcıların akıllı telefonlarına iletilebiliyor” ifadelerini kullandı.

“RFID ile güvenlik ve verimlilik bir arada” 

Uzelli üzerine yerleştirildiği nesnelerin lokasyonlarının takip edilmesini sağlayan RFID teknolojisiyle ilgili olarak şu bilgileri verdi: “RFID teknolojisi farklı senaryolara uyum sağlayan esnekliği ve yüksek hassasiyeti sayesinde perakende zincirlerinden hastanelere, müzelerden Ar-Ge, tasarım ve üretim merkezlerine kadar pek çok kurum için hem güvenlik hem de operasyonel verimlilik sağlıyor. Ürün yada eşyalara adeta birer kimlik kazandıran RFID etiketler üzerine yerleştirildiği nesnelerin lokasyonlarının takip edilmesini sağlıyor. Bu sayede her sektörde farklı bir fayda sağlıyor.

Örneğin, hastanelerde yenidoğan bebeklerin güvenliğini sağlamak için geliştirilen Bebek Takip Sistemi ile, prosedür dışı her türlü eylemi önlemek için, anne ve bebeğin bina içindeki konumları aktif RFID etiketlerine sahip bileklikler aracılığıyla anlık olarak takip ediliyor. Belirlenen kurallar dışında gerçekleşen en ufak aktivitede güvenlik sistemi alarma geçiyor. Müze ve sanat merkezlerinde sergilenen nadide eserlerin güvenliğini sağlamakta kullanılırken perakende sektöründe reyon doğruluğu, hızlı stok sayımı, omichannel stok yönetimi, pperasyonel hız ve bunlara bağlı satış artışı sağlıyor.”  

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul MomTalks 8. yılında İstanbul’da ebeveyn ve eğitimcilerle buluştu Ebeveyn-uzman buluşma platformu MomTalks, 8. yılında İstanbul’da ebeveyn ve eğitimcilerle buluştu. Tüm gün süren ve alanının sevilen isimlerini bir araya getiren etkinliğe yediden yetmişe, çocuklarla ilgilenen ve kendini geliştirmek isteyenler katıldı. Ebeveyn-uzman buluşma platformu MomTalks, 8. yılında İstanbul’da hibrit olarak gerçekleşti. Ebeveynleri, eğitimcileri bilinçlendirmeye ve güçlendirmeye odaklanan etkinlik, 4 Mayıs Cumartesi günü Grand Pera’da gerçekleşti. Ebeveynler, ebeveyn adayları ve eğitimciler bir araya geldi Eğitimci Dr. Bahar Eriş ve Aile Çocuk Yazarı Zeynep İşman ortaklığında gerçekleştirilen etkinlikte her yaş grubundan çocuğu olan ebeveynler, ebeveyn adayları ve eğitimciler için zengin içerikler sunuldu. Girişimci Yazar Gamze Cizreli ve Başarı Uzmanı Mümin Sekman, İlham Verenler oturumunda “Ateşle Oynamak” ve “Rağmenci Olmak” başlıklı konuşmalarını yaptılar. Matematikçi ve eğitim girişimcisi Burcu Haboğlu Baba “Matematiksel hayat becerileri” başlıklı sunumuyla matematik öğrenimi üzerine kritik bilgiler verdi. Geleceğe Dokunan Anneler ev sahipliğinde gerçekleşen diğer oturumda ise Prof. Dr. İsmihan Çetin Artan, toplumda çok yaygın olan ancak fark edilmeyen çocuklukta duygusal ihmal konusunu anlattı. Artan, aynı zamanda toplumsal cinsiyet rollerini erken yaşta kazandırmanın ve aile kültürünün önemine dikkat çeken Evde Eşitlik Var projesinden bahsetti. Öğleden sonra ise Klinik psikolog Damla Til, Boşanma ve Ebeveynlik, Klinik psikolog Şule Önce “Kendini Doğurmak” konularında konuştu. Günün son oturumunda Eğitimci Prof. Dr. Soner Yıldırım, "Her Çocuk Öğrenir Ama Nasıl?" başlıklı konuşmasını yaptı. Tüm oturumların sonunda soru cevap bölümleri yapıldı. “MomTalks bilgi küratörlüğü hizmetiyle ayrışıyor” MomTalks’un fikir annesi Dr. Bahar Eriş, “Bilgiye erişimin çok kolay hale geldiği bu çağda, bilgi kirliliği de ciddi bir sorun. Ebeveynlerin kafası çok karışık. Özellikle çocuk yetiştirme gibi hassas bir alanda, doğru kişilerden kaliteli bilgiye ulaşabilmek büyük önem taşıyor. MomTalks 8 yıldır alanın en değerli uzmanlarını ebeveynler ve eğitimcilerle buluşturarak kaliteli içerik küratörlüğü hizmeti sunuyor. Geleceğin aileden başladığını düşünürsek, anne baba eğitiminin bir memleket meselesi olduğunu görebiliriz. Sorumluluğumuzun ne kadar büyük olduğunun bilincindeyiz ve etkinliğimizi her yıl daha çok sayıda aileye ve eğitimciye ulaştırmayı hedefliyoruz” dedi. “Mutlu çocuklar mutlu aile ortamında yeşerir” MomTalks’un ortağı, Aile ve Çocuk Yazarı Zeynep İşman ise aile eğitiminin her geçen zaman daha da kritik hale geldiğini söyleyerek, “Mutlu, ahlaklı, değerleri olan bireyler yetiştirmek, sağlıklı bir toplum için olmazsa olmaz. Aile bir çocuğun ilkokuludur ve pek çok değer ailede yeşerir. Bu inançla, bugüne kadar binlerce ebeveyn ve eğitimciye dokunduk. Etkinliklerimizi hibrit yaparak yurt içi ve yurt dışından aileler ile de buluştuk. MomTalks artık bir aile ve ülkemizin her yanına bu güzel platformu taşıyacağız” dedi. Gün boyu fuaye alanında markaların standları katılımcılarla buluştu. Ürün tanıtımları ve çeşitli atölyeler gerçekleştirildi.
Eskişehir Kayı Boyu’ndan bugüne gelen ‘kös oyunu’ Türk Ocağı’nda öğretildi Eskişehir’deki Türk Ocağı’nda, Kayı Boyu’ndan bugüne gelen ve geleneksel bir tahta oyunu olan ‘kös’ katılımcılara öğretildi ve tarihçesi anlatıldı. Yaklaşık 8 asırdır Anadolu’da varlığını sürdüren ve Kayı Boyu’nun Kara Keçeli Yörükleri’nden kaldığı öğrenilen kös oyununun oynanışı Türk Ocakları’nda katılımcılara öğretildi ve tarihçesi anlatıldı. Çocukluğundan beri kös oynadığını belirten Bekir Ok, bu oyunu öğreten az sayıda kişilerden biri olduğunu dile getirdi. Kütahya’dan Eskişehir’e sırf kös oyununu anlatmak için geldiğini belirten Ok, bu oyuna geçmiş nesillerin sahip çıktığı gibi günümüzdeki vatandaşların da sahip çıkması gerektiğini söyledi. “Bu oyun genellikle Ramazan aylarında oynanıyor” Kös oyununu öğretmek ve tarihçesini anlatmak için Eskişehir’deki Türk Ocağı’na gelen Bekir Ok, bu oyunun Kayı Boyu’nun Kara Keçeli Yörükleri’nden günümüze geldiğini belirterek, “Oyunun kökü, Türklere dayanıyor. Tabii bu oyun zamanla köyde, halk arasında hayvan otlatmak için mi gittiklerinde meralarda oralarda zaman geçirmek için oynanan bir oyun. Bu oyun stratejiye dayalı zihin geliştirmeye yönelik bir oyun. Çünkü oyunun içerisinde plan yapılması gerekiyor. Burada maksat karşılıklı erlerimizi yok etmek. Bir nevi küçük savaş diyebiliriz bu oyuna. Şu anda ben 51 yaşındayım. Bundan 30 sene önce daha çok oynanıyordu bu oyun. Köy odalarında Ramazan aylarında bayan, erkek, gençler arasında oynanıyordu. Ama son 10 yıldır 15 yıldır bu oyun ekseriyetle Ramazan aylarında oynandı. Ramazan gecelerinde ve gündüz oruçluyken zaman geçirmek için oynanan bir oyun haline geldi. Ramazan gecelerinde ise sahura kadar gruplar halinde oyun oynanmaya devam ediyor. Bu oyunu oynayan ortalama yaş şu anda 35 ila 80 yaş arasında” ifadelerine yer verdi. "Amacımız bu köslerle çomaklık atış şekillerine göre bu erleri yok etmek" Kös oyununun tarihçesinin yanı sıra nasıl oynandığını da katılımcılara anlatan Bekir Ok, “Kös oyununun oyun aletleri 4 tane çomaktan oluşur. Bunların en uzunu 23 santimden fazla olmayacak şekildedir ve bombelidir. Ağaçların bir tarafı düz, uç kısımları da biraz çeltiktir. Bu 4 çolakla oynanır. Bu 4 çomağı havaya atarak onların geniş şekillerine göre onların isimleri var. Kös, iki linç, üçü lünç, ak dört ve altı. Bunun geliş şekline göre bir de bizim savaş alanımız var. Orada alanın sol tarafında 20 delik, sağ tarafında yine bir 20 delik. Burada 10 tane çomak vardır. Biz bunlara er yani asker deriz. Oyunda amacımız bu köslerle, çomakların atış şekillerine göre bu erleri yok etmek” dedi.
Niğde ’Sağlıklı yaşamın keyfini birlikte sürelim’ sloganı ile pedal çevirdiler Niğde’de ’Sağlıklı yaşamın keyfini birlikte sürelim’ sloganıyla 11. Geleneksel Yeşilay Bisiklet Turu gerçekleştirildi. Yeşilay’ın öncülüğünde Gençlik ve Spor Bakanlığı işbirliği ile düzenlenen bisiklet turunda Niğde Valisi Cahit Çelik ve bisikletçiler, Ömer Halisdemir Meydanı’nda toplandı. Vali Çelik, Belediye Başkanı Emrah Özdemir, Yeşilay Niğde Şube Başkanı Hayri Yıldız, Gençlik ve Spor İl Müdürü İlker Ötgünlü ve bisiklet tutkunları Şehit Ömer Halisdemir Meydanı’ndan Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi’ne kadar yaklaşık 10 kilometrelik mesafede bisiklet sürdü. Niğde Valisi Çelik burada yaptığı açıklamada, amaçlarının sağlıklı yaşam bilinci oluşturmak olduğunu ifade ederek, "Türkiye’nin dört bir yanındaki bisiklet severleri bir araya getirerek sağlıklı yaşam bilincini artırmayı hedefleyen Geleneksel Yeşilay Bisiklet Turu’nun 11’incisine kıymetli vatandaşlarımızla birlikte katılmanın heyecanını yaşıyoruz. Bu yıl ’Sağlıklı yaşamın keyfini birlikte sürelim’ sloganıyla düzenlenen bisiklet turu bugün Türkiye genelindeki 81 ilde eş zamanlı olarak şehrimizde de gerçekleştirilmektedir. Yeşilay’ın öncülüğünde Gençlik ve Spor Bakanlığı işbirliğiyle düzenlenen etkinlik, bağımlılıkların zararlarına dikkat çekmek ve sağlıklı yaşam bilincini artırmak amacıyla icra edilmektedir. Yeşilay’ın yıl boyunca düzenlediği bisiklet turlarıyla spor yaparak bağımlılıklarla mücadeleyi ve sağlıklı yaşamı teşvik etme çabalarına katkı sağlayacak vatandaşlarımıza teşekkür ediyorum. Dileğimiz ve isteğimiz tüm vatandaşlarımızın her türlü bağımlılıktan uzak keyifli bir şekilde spor yaptıkları, doğayla çevreyle uyumlu bir şekilde bir hayat sürmeleridir. Bisiklet turuna katılan tüm katılımcılara teşekkür ediyorum. Kazasız belasız bir bisiklet turu diliyorum" dedi. Bisiklet tutkunları ’Sağlıklı yaşamın keyfini birlikte sürelim’ ve ’Arabadan in, bisiklete bin’ sloganları ile pedal bastı.