KÜLTÜR SANAT - 02 Nisan 2019 Salı 11:58

Yazar ve Radyo Programcısı Engin Dal’ın ilk kitabı okuyucu ile buluştu

A
A
A
Yazar ve Radyo Programcısı Engin Dal’ın ilk kitabı okuyucu ile buluştu

‘Seslenen Adam’ adıyla internette fenomen haline gelen Engin Dal, ilk kitabı 'En Sevgili’den Ey Sevgiliye' ile sevenlerin karşısına çıktı. Küresel bir şirkette proje yöneticiliği yaparken istifa edip şiire ve radyo programcılığına yöneldiğini belirten Dal, "25 yıllık şiir serüvenimin ilk kitabını yazdım. Profesyonel iş hayatıma veda ederek sadece sanatla uğraşmaya karar verdim" diye konuştu.

Okuduğu şiirler ve radyo programcılığıyla tanınan Engin Dal’ın, 'şiirsel yazıtlar' olarak tanımladığı ilk kitabı Destek yayınevinden çıktı. Kitabı tüm kitapçılar ve internet satış noktalarından temin edilebileceğini anlatan Dal, "İlk iki haftada çok güzel bir satış grafiği yakaladık. İkinci baskıya hazırlık aşamasına geldik. Bu muazzam bir gelişme. İlkokul yıllarından bu yana şiire hep ilgim oldu. Çünkü; aklı, mantığı aşıp bizi ruhumuzun başka katmanlarına götüren bir sanattır şiir. Bir romanın anlattığından daha fazla duyguyu bazen tek bir dize ile hissederiz ruhumuzun derinliklerinde. Böyle olduğundan şiir ve şiirsellik hep yanı başımızda olmalı kanımca; güne başlarken, otobüste, metroda, vapurda giderken ve gece yatarken biraz şiir, iyi gelecektir varlığımıza. Radyo programcısı ve mikrofona olan tutkumdan dolayı Seslenen adam ismiyle amatör ruh, profesyonel bakış açışıyla sosyal medyada okuduğum şiirler çok beğenildi. Karma Türkiye radyosunda yaptığım şiir programı ile dinleyicilerim arasında çok güçlü bir bağ oluştu. Uzun yıllara dayanan şiir geçmişinin ardından yazdıklarımı kitaplaştırmak istedim. Bundan 3 ay öncesine kadar Türkiye’nin önde gelen bir şirketinde önemli bir pozisyonda çalışıyordum. Yıllarca sanata olan misyonum ve ilgim dahilinde sadece sanata kanalize olmaya karar verip istifa ettim. En büyük nedeni ise, kötü haber zaman uçup gidiyor. İyi haber pilot sizsiniz. Çünkü inanç benim süper kahramanım. Artık kendimi 'mikrofona ve şiire adadım' diyebilirim. Şiir, sesimin, bedenimin ve kalbimin uzantısı" ifadelerini kullandı. 

"Nasıl Nazım’ın Vera’sı varsa benim Veram da bu şiirleri yazdığım kişi"
Kitaba adını veren en sevgilinin bir erkek, ey sevgilinin ise bir kadın rolünde olduğunu aktaran Yazar Dal, "Hayatım hep siyah ve beyaz üzerine kurulu. Ya en ya da hiç var. Gri tonları sevmiyorum. Hayatınızın en önemli 2 günü; doğdunuz gün ve neden doğduğunuzu anladığınız gün sanırım. Özgür irademle yaptığım tercihlerimi şartlara, zemine ve çıkarlarıma uyup uymadığına göre değil, doğru bildiğimi hayata geçirmek konusundaki kararlılığıma referansla yaşadım. Bu minvalde evet, kalemin mürekkebinden kelamı satırlara düşüren 'aşk'ın sahibi ey sevgili. Yaşadığımız acı tatlı her şey aynı zamanda esin kaynağımız da oluyor. Kitaptakiler duygularımın en nirvanasını yaşadığım bir içsel nükleerin ete, kemiğe bürünmesiyle yazılmış şiirler ve deneme yazıları. Nasıl Nazım’ın Vera’sı varsa benim Veram da bu şiirleri yazdığım kişi. Neyi en zirvesinde yaşıyorsanız ona yazarsınız. Kitapta hem Engin Dal’ın ey sevgilisine yazılmış şiirleri okuyacak hem de en sevgiliden Engin Dal’a yazılmışları da göreceksiniz" şeklinde konuştu.

Kapitalizm ölü şairleri daha çok seviyor
Yayınevlerinin satış kaygısı nedeniyle yeni şairlere, yazarlara yeterince fırsat verilmediğinden yakınan Şair Dal, "Maalesef sosyal medya ve popüler kültür ölü şairlere-yazarlara daha çok kıymet veriyor. Satış kaygısı ve kapitalizm bir ölü şairler mezarlığı oluşturdu. Bu mezarlığa yeni şairlerin dahil olmasını istemiyor. Geçmişte kitabını çıkartacak yayınevi bulamayan yazarlar, (Oğuz Atay - Aziz Nesin) 2018 -2019 yılında birden pazarlama atağı ile popüler hale getirildi. Maalesef sorgulayıcı araştırmacı bir toplum değiliz. Yeni şairlerin eserlerini bile Can Yücel diye paylaşıyoruz. Hem Can Yücel’e hem de gerçekten o şiirleri yazan kişiye haksızlık ediyoruz. Kitabımda şairler mezarlığında çok dolaştım. Hepsine de bir dua okudum. Hepsinden de esinlendim. Tek istediğim gelecek kuşaklara Şem-s (Tebrizi) olacak satırlar bırakmak ve kendime bu mezarlıkta bir yer bulmak" diye konuştu.

"Aşk'ı tene indirgemeden çok değil güzel ve şiir gibi sevin"
Yazar ve şair Dal, "Evrene vereceğiniz son nefese kadar bir tane dahi olsa bir hikayeniz olsun. Hayat, ana rahminden, son an’a kadar bize bahşedilmiş tek kurşunluk, nasıl tercih etiğimizle şekillendirdiğimiz muazzam deneyimler kazandığımız bir süreç. Ben bu süreci her şiir okuyuşumda sesime doğum yaptırarak çocuklar biriktirdim. Ve her çocuk bana nasıl bir ebeveyn olmam hususunda rehber oldu" dedi.  

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hatay Yağmurlu havalarda ıslanmak istemeyen depremzede Meriç’in sesini duyan sağlıkçı Havva’dan afetzede aileye sıcak yuva Hatay’da depremin ilk günlerinde enkaz altındaki vatandaşları yaşatmak amacıyla görev alan sağlıkçı Havva Aydanur Ertuğrul, yağmurlu havada bir daha ıslanmak istemeyen 9 yaşındaki Meriç Altunay ve ailesini sıcak yuvasına kavuşturmayı başardı. Kahramanmaraş merkezli depremlerde Hatay yerle bir olmuş, 25 bine yakın insan vefat etmişti. Afetin ilk saatlerinden itibaren Türkiye’nin dört bir yanından kurtarma ekipleri ve sağlık çalışanları bölgeye yardıma koşmuştu. Antalya İl Sağlık Müdürlüğü’nde görevli 38 yaşındaki Acil Tıp Teknisyeni Havva Aydanur Ertuğrul, asrın felaketinin ilk saatlerinden itibaren bölgedeki afetzede vatandaşları hayata tutundurmak için mücadele etti. Sağlık personeli Ertuğrul, depremin yaralarını sarmak için kurucusu olduğu Ülkem Kitap Okuyor Derneği aracılığıyla afet bölgesine 21 çadır okul açtı ve 7 bin 700’den fazla öğrenciye 100 binden fazla kitap ulaştırdı. ATT Ertuğrul, depreme Antakya ilçesi Karaali Mahallesi’nde yakalanan 9 yaşındaki Meriç Altunay ve ailesinin isteği üzerine afetzede aileye yuva yapabilmek için çalışma başlattı. Dernek aracılığıyla Altunay ailesine ev yaptırmayı başaran Ertuğrul, 2 odası ve 1 salonu olan evi Altunay ailesine teslim etti. "Yeterli maddi destek sağladığında yıl sonuna kadar 12 ev yapmayı istiyoruz" Ülkem Okuyor Derneği olarak 2’nci evi teslim ettiklerini ifade eden Ertuğrul, "Depremin 37’nci gününde çadır okul açmıştık. Bugün ev yaptığımız öğrencimiz de o çadır okula gelen ilk öğrencilerimizden biriydi. Talent ve Meriç okulu açtığımızda koşa koşa gelmişti. Bu enkazlar bir gün kalkıp Hatay normale dönecek dememize neden oldular. Biz 2 aydır ev yapıyoruz. Öğrencilerimiz ve depremzede çocuklarımızın yaşam koşullarını düzeltmeye dert edindik. Çadırda ve barakada yaşayan öğrencilerimize ev yaparak hak ettikleri yaşamları sürmelerini istiyoruz. Bu depremden en çok çocuklar etkilendi. 15 aydır baktıklarında enkaz görüyorlar. Çadırda yaşıyorlar. Deprem üzerine oyunlar kuruyorlar. O yüzden buradaki çocukların daha iyi yaşam koşullarından yaşamaları için emek veriyoruz. ‘Ülkem Okuyor Derneği’ olarak ev yapmaya devam edeceğiz. Haftaya 4 ve 5’inci evlerimizin temelini atacağız. Durmadan yorulmadan Hatay’daki son çocuğun yüzünü güldürene kadar güldürmeye devam edeceğiz. Yeterli maddi destek sağladığında yılsonuna kadar 12 ev yapmayı istiyoruz” dedi. "Yeni evim için çok heyecanlıyım ve çok mutluyum" Yeni evlerine kavuşan anne Esmeray Altunay, "Depremde evimiz yıkıldı. Çok kötü bir durumdaydık. Havva abla çocuklara mont ve ayakkabı getirmişti. Okula çağırdı. Oğlum Meriç’in doğum günüydü. O esnada Havva ablayı tanıdım. Eşimle beraber çadırdan suları dışarı atmaya çalışıyorduk. Ellerimiz, ayaklarımız ve çocuklar berbat bir haldeydi. Çocuklar sırılsıklamdı. Çocukların ayaklarında ne ayakkabı ne de çorap vardı. Yeni evim için çok heyecanlıyım. Çok mutluyum" ifadelerini kullandı.
Elazığ Başkan Şerifoğulları, Kent Müzesi’ni inceledi Elazığ Belediye Başkanı Şahin Şerifoğulları, Elazığ’ın kültür ve turizmine yeni bir değer olarak hayata geçirilecek olan Kent Müzesi’nin sona gelinen çalışmalarında incelemelerde bulundu. Elazığ Belediye Başkanı Şahin Şerifoğulları, ‘Müzeler Şehri Elazığ Projesi’ kapsamında hayata geçirdiği Harput Musiki Müzesi, Basın Müzesi ve Hoca Hasan Hamam Müzesi’nin ardından Kent Müzesi’ni de kente kazandırmaya hazırlanıyor. 1896 yılında dönemin Elazığ Valisi Enis Paşa tarafından Çarşı Mahallesi’nde inşa edilen ve geçmişte hükümet konağı olarak hizmet veren, Osmanlı döneminin izlerini taşıyan tarihi bina, çalışmaların ardından kent belleğinin kayıt altına alındığı, toplumsal hafızayı canlı tutacak Kent Müzesi olarak faaliyet gösterecek. Kent Müzesi bünyesinde, şehrin tarihi dönemleri, coğrafi, sosyal ve ekonomik yapısı, unutulmaya yüz tutmuş meslekler bölümü ile geleneksel yaşam kültürü bölümleri yer alacak. Başkan Şerifoğulları, müzede devam eden çalışmaları inceledi. Yetkililerden bilgi alan Başkan Şerifoğulları; “Aziz Şehrimiz Elazığ’ımızın kültür ve turizmine katkı sağlama adına Müzeler Şehri Elazığ projemiz doğrultusunda Harput Musiki Müzesi, Basın Müzesi ve Hoca Hasan Hamam Müzesi’ni kentimize kazandırmanın onurunu ve gururunu yaşamıştık. Şehrimizin kadim kültür ve medeniyetini, övündüğümüz tarihini geleceğe taşımanın bilinciyle, geleceğimizi inşa etme hedeflerimize adım adım ilerliyoruz. Bu kapsamda Elazığ’ın tarihi ve kültürel değerlerinin geleceğe aktarılması, yaşatılması, ve korunması için kent belleğinin nesilden nesile aktarabileceği Kent Müzemize ilişkin çalışmalarımızın sonuna gelmiş bulunmaktayız. Şehir merkezimizde hayata geçireceğimiz bu Kent Müzemiz, hem kıymetli hemşehrilerimize, hem de farklı illerden şehrimizi ziyaret edecek olan vatandaşlarımıza kentimizin geçmişine dair önemli bir deneyim yaşatacaktır. Kent Müzemizi de geleceğimize kazandırmış olmanın gururunu hep birlikte yaşayacağız” dedi.