DÜNYA - 16 Ekim 2025 Perşembe 21:55 | Son Güncelleme : 16 Ekim 2025 Perşembe 21:56

Yunanistan Parlamentosu, azami mesai süresini 13 saate kadar yükselten tasarıyı kabul etti

A
A
A
Yunanistan Parlamentosu, azami mesai süresini 13 saate kadar yükselten tasarıyı kabul etti

Yunanistan Parlamentosu, çalışma saatlerinin günlük 13 saate kadar yükseltilmesine izin veren yasa tasarısını şiddetli muhalefet ve protestolara rağmen kabul etti.

Yunanistan Parlamentosu, özel sektörün halihazırda günlük 8 saat olan çalışma saatlerini 13 saate kadar artırabilmesine imkan sağlayan yasa tasarısını kabul etti. Yunan hükümeti, değişikliğin işgücü piyasasını daha esnek ve verimli hale getireceğini savunuyor.

Fabrika işçilerinden kasiyer ve otel çalışanlarına birçok özel sektör çalışanının daha uzun vardiyalarda çalışmasına neden olacak değişiklik, Yunanistan’ı günlük 13 saate varan çalışma saatlerini uygulayan ilk AB üyesi ülke haline getirecek.
Tercihe dayalı bir sistem olacak ve sadece özel sektörü etkileyecek olan değişiklik, ayda en fazla üç gün, senelik ise en fazla 37 iş günü uygulanabilecek. Parlamentonun onayladığı yasa, ayrıca çalışanları fazla mesai yapmayı reddetmeleri halinde işten atılmalarına karşı koruyacak.

Ayrıca işverenlere kısa vadeli işe alımlarda daha fazla esneklik tanıyacak ve çalışanların işverenleri ile anlaşmalı olarak yıl boyunca haftada dört gün çalışabilmelerine imkan sağlayacak yasa, 300 sandalyeli parlamentoda çoğunluğun oyuyla kabul edildi.

AB düzenlemelerine uygun şekilde haftada 48 saat sınırını aşılmayacak

Yeni uygulama çerçevesinde çalışma süresi, AB düzenlemelerine uygun şekilde haftada 48 saat sınırını aşamayacak. Haftalık 40 saat çalışma uygulaması standart olmaya devam ederken, fazla mesai yüzde 40 daha fazla ücretlendirilecek. Yeni uygulamanın Yunanistan’ın azalan ve yaşlanan nüfusu nedeniyle yaşanan kalifiye çalışan eksikliğinin çözümüne katkı sağlaması bekleniyor.

Yasa iki kez greve neden olmuştu

Sendikalar, söz konusu yasanın kayıt dışı çalışmanın yaygın ve ortalama ücretlerin düşük olduğu ülkede işçilerin pazarlık gücünü ellerinden aldığını savunuyor. Özel sektörün çalışma saatlerini uzatmasına imkan sağlayan değişiklik, bu ay ülke genelinde protestolar ve iki büyük greve neden olmuştu.

Yunanistan, yaklaşık 40 saat haftalık ortalama çalışma süresi ile Avrupa’da çalışma sürelerinin en yüksek olduğu ülkeler arasında yer alıyor. Haftalık çalışma süreleri Almanya’da ortalama 34, Hollanda’da ise 32 saat seviyesinde bulunuyor. Yunanistan, ekonomik büyüme sağlamak amacıyla geçtiğimiz yıl da belirli sektörler için haftada altı gün çalışma uygulaması getirmişti.

Yunanistan, yıllar süren kemer sıkma politikalarıyla birlikte 2009-2018 yılları arasındaki borç krizinden toparlanırken, son yıllarda görülen düzelme maaşları kriz öncesi seviyeye taşımaya yetmedi. Eurostat verilerine göre, Yunan halkının alım gücü, Avrupa Birliği’nin en düşükleri arasında yer alıyor.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Mersin Mersin’de yem ve küçükbaş desteği üreticiyi güçlendiriyor Mersin’de 6’ncı yılına giren ‘Hadi Gel Köyümüze Destek Verelim’ projesi, küçükbaş hayvancılıktan yem desteğine kadar birçok alanda üreticinin yüzünü güldürmeye devam ediyor. Mersin Büyükşehir Belediyesinin kırsal kalkınmaya ve üretime destek projesi ‘Hadi Gel Köyümüze Destek Verelim’ 6’ncı yılında üreticilerle buluşmaya devam ediyor. Tarımsal Hizmetler Dairesi Başkanlığı koordinesinde devam eden projede, Erdemli, Silifke, Gülnar ve Mut ilçelerinde gerçekleştirilen dağıtımlarla üreticiler; küçükbaş hayvan, yem ve güneş paneli desteklerini aldı. Kent genelinde ilçe ilçe devam eden dağıtımlarla yüzü gülen üreticiler, kendi işini kurmanın ilk adımını atarken hayvan popülasyonuna da katkı sağlıyor. Projenin 6’ncı yılında da yüzlerce hayvan ve tonlarca yem yetiştiricilere ulaşıyor Proje kapsamında bu yıla kadar 300 yetiştirici 7 bin 500 küçükbaş hayvan desteği alırken, tonlarca yem dağıtımı ile üreticinin üzerindeki mali yüklerin azaltılması sağlandı. Kalkınmada dönüşümü ve verimi esas alan proje aracılığıyla dağıtılan damızlık hayvanlardan 11 bin 728 baş doğum gerçekleşti. 2025 itibarıyla yapılan dağıtımlarla ise desteklerin 360 üretici, 9 bin küçükbaş hayvan ve bin 440 ton yem miktarına ulaşması hedefleniyor. Aynı zamanda proje kapsamında sağlanan 1 yıllık aşı desteği ile üreticilerin ihtiyaçlarının her yönü göz önünde bulunduruluyor. İlçelerde gerçekleştirilen dağıtım törenleri aracılığıyla Erdemli’de 7 yetiştirici 175 küçükbaş hayvan ve 28 ton yem, Silifke’de 8 yetiştirici 200 küçükbaş hayvan ve 32 ton yem, Gülnar’da 5 yetiştirici 125 küçükbaş hayvan ve 20 ton yem, Mut’ta ise 5 yetiştirici 125 küçükbaş hayvan ve 20 ton yem alırken, 54 üretici de güneş paneli desteğinden faydalandı. "Yetiştiricilerimizi desteklemeye devam ediyoruz" Gülnar’da gerçekleştirilen dağıtım töreninde üreticilere hitap eden Mersin Büyükşehir Belediyesi Tarımsal Hizmetler Dairesi Başkanı Abdullah Selçuk Şahutoğlu, ‘Hadi Gel Köyümüze Destek Verelim’ projesinin, planlı ve sürdürülebilir projelerin en somut örneklerinden biri olduğunu dile getirerek, projenin başarı ile 6’ncı yılına girdiğini belirtti. Projenin kat ettiği yola dair konuşan Şahutoğlu, "2020 yılından bugüne kadar, 300 üreticimize destek verdik. Bu yıl ile beraber 360 üreticimize destek vermiş olacağız. Proje kapsamında, her yıl 60 aile olmak üzere, her bir üreticimize 24 dişi 1 erkek olmak üzere toplam 25 küçükbaş hayvan, 4 ton yem ve bir yıllık aşı hizmeti sunuyoruz. Üretimin girdi maliyetlerinin bu kadar yüksek olduğu bir dönemde, Mersin Büyükşehir Belediyesi olarak yetiştiricilerimizi desteklemeye ve onların yanında olmaya devam ediyoruz" dedi. "37,5 milyon lira Mersin Büyükşehir Belediyesinin bütçesinde kaldı" ‘Hadi Gel Köyümüze Destek Verelim’ projesi ile Mersin ve ülke ekonomisine yaklaşık 20 bin küçükbaş hayvan katkısı sağlandığını hatırlatan Şahutoğlu, projenin Türkiye’de rol model alınması gerektiğini vurguladı. Projenin kendi içinde oluşturduğu verimli döngüyü anlatan Şahutoğlu, "Proje kapsamında üreticiler, ilk 2 yıl kendilerine verilen hayvanlara bakarak sürülerini büyütüyor. Ardından, sürü popülasyonuna göre belirli sayıda hayvanı belediyeye geri teslim ediyorlar. 2020 ve 2021 yıllarında her yıl bin 500 küçükbaş hayvanın tamamını Mersin Büyükşehir Belediyemiz satın aldı. 2022 yılında 550 hayvan yetişti ve bunları üreticilerimizden topladık. 2023 yılında ise bin 200 hayvanı, daha önce destek verdiğimiz yetiştiricilerden topladık, 300 tanesini satın aldık. 2024 ve 2025 yıllarında da hayvanların tamamını yine önceki yıllarda destek verilen üreticilerden temin ettik. Bugünün piyasa şartlarına göre bin 500 küçükbaş hayvan için ödenmesi gereken yaklaşık 37,5 milyon lira, Mersin Büyükşehir Belediyesinin bütçesinde kalmış oldu" diye konuştu.
Düzce İnşaat sektöründen 12 Kasım’da "güvenli yapı" vurgusu 12 Kasım 1999 Düzce Depremi’nin 26. yıl dönümünde, kentteki inşaat sektörü temsilcilerinden "güvenli yapı" mesajı öne çıktı. Yekta İnşaat’ın sahibi Metin Şişman, doğru malzeme kullanımı, yönetmeliklere uyum ve nitelikli işçiliğin önemine dikkati çekerek, "Şimdiye kadar Düzce’de meydana gelen doğal afetlerde yaptığımız yapıların zarar görmemiş olması, ne kadar doğru çalıştığımızın bir işaretidir" dedi. Kaynaşlı ilçe merkezli 7,2 büyüklüğündeki, 845 kişinin hayatını kaybettiği ve 2 bin 678 kişinin yaralandığı depremin üzerinden 26 yıl geçti ancak acılar hala tazeliğini koruyor. Yekta İnşaat’ın sahibi Metin Şişman, 12 Kasım 1999 Düzce Depremi’nin 26. yıl dönümü dolayısıyla yaptığı açıklamada, depremlerin Türkiye’nin acı bir gerçeği olduğunu belirtti. Depremin yıl dönümü dolayısıyla açıklamalarda bulunan Şişman, 12 Kasım depreminde ve meydana gelen diğer afetlerde yaşamını yitiren vatandaşlara Allah’tan rahmet diledi. "İnsanlarımız depremlerden zarar görmesin diye çalışmalarımıza devam ediyoruz" Depremlerle yaşamak zorunda olunduğunu vurgulayan Şişman, "Depremler maalesef ülkemizin acı gerçeği, bu gerçekle yaşamak zorundayız. Biz de inşaat firmaları olarak insanlarımız depremlerden zarar görmesin, daha güvenli evlerde otursunlar diye çalışmalarımıza devam ediyoruz" dedi. "Yapıların zarar görmemiş olması, ne kadar doğru çalıştığımızın bir işaretidir" Açıklamasında, binaların güncellenen inşaat yönetmelikleriyle daha güvenli hale geldiğine işaret eden Metin Şişman, doğru malzeme kullanımı, yönetmeliklere uyum ve nitelikli işçiliğin önemine değindi. Şişman, şirket olarak afetlere hazır konutlar inşa etmek için çalıştıklarını belirterek, şunları kaydetti: "Şimdiye kadar Düzce’de meydana gelen doğal afetlerde yaptığımız yapıların zarar görmemiş olması, ne kadar doğru çalıştığımızın bir işaretidir. Hem kullandığımız malzeme olarak hem sık sık güncellenen yapı yönetmeliklerine uygunluğumuz hem de işçilerimizin kalifiyesiyle afetlere hazır, özellikle depremlere hazır konutlar inşa etmek için yoğun şekilde çalışıyoruz. Bu anlamda malzemenin en kalitelisine, yönetmeliklerin izin verdiği ölçütlerin çok daha üstünde malzemeler kullanarak yapılar inşa ediyoruz. Amacımız, insanlarımız aileleriyle, çocuklarıyla huzur içerisinde güvenli evlerde oturmaları."
İstanbul Cari denge Eylül ayında 1 milyar 112 milyon dolar fazla kaydetti Eylül ayında cari işlemler hesabı 1 milyar 112 milyon dolar fazla kaydetti. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Eylül ayı Ödemeler Dengesi Gelişmelerine göre, cari işlemler hesabı 1.112 milyon ABD doları fazla kaydetti. Altın ve enerji hariç cari işlemler hesabı ise 6.803 milyon ABD doları fazla verdi. Ödemeler dengesi tanımlı dış ticaret açığı 5.356 milyon ABD doları olarak gerçekleşti. Yıllıklandırılmış verilere göre, Eylül ayında cari açık yaklaşık 20,1 milyar ABD doları, ödemeler dengesi tanımlı dış ticaret açığı da 64,8 milyar ABD doları oldu. Aynı dönemde hizmetler dengesi 62,6 milyar ABD doları fazla verirken, birincil ve ikincil gelir dengesi sırasıyla 17,6 milyar ABD doları ve 308 milyon ABD doları açık verdi. Hizmetler dengesi kaynaklı net girişler bu ay 7.707 milyon ABD doları seviyesinde gerçekleşmiş olup, bu kalem altında taşımacılık hizmetleri ve seyahat kaleminden kaynaklanan net gelirler sırasıyla 2.269 milyon ABD doları ve 6.259 milyon ABD doları oldu. Finans Hesabı 2025 yılı Eylül ayı yıllıklandırılmış cari açığın finansmanına net doğrudan yatırımlar 5,7 milyar ABD doları, net portföy yatırımları 2,0 milyar ABD doları, krediler 22,8 milyar ABD doları ve ticari krediler 1,9 milyar ABD doları katkı verirken; net efektif ve mevduatlar 1,1 milyar ABD doları negatif yönlü etki etti. Merkez Bankası döviz cinsinden net rezerv azalışı 6,8 milyar ABD doları oldu. Eylül ayında doğrudan yatırımlar kaynaklı net çıkışlar 162 milyon ABD doları olarak kaydedildi. Yurt dışı yerleşiklerin Türkiye’ye toplam doğrudan yatırımları 722 milyon ABD doları artarken, yurt içi yerleşiklerin yurt dışındaki doğrudan yatırımları 884 milyon ABD doları arttı. Gayrimenkul yatırımları incelendiğinde, yurt içi yerleşiklerin yurt dışında 211 milyon ABD doları gayrimenkul alımı ve yurt dışı yerleşiklerin ise Türkiye’de 180 milyon ABD doları net gayrimenkul alımı yaptığı görüldü. Portföy yatırımları Eylül ayında 1.152 milyon ABD doları tutarında net giriş kaydetti. Yurt dışı yerleşiklerin hisse senedi piyasasında 322 milyon ABD doları net satış ve DİBS piyasasında 554 milyon ABD doları net alış yaptığı görüldü. Yurt dışındaki tahvil ihraçlarıyla ilgili olarak; yurt dışı yerleşiklerin bankalar, Genel Hükümet ve diğer sektör ihraçlarında sırasıyla 1.336 milyon ABD doları, 1.726 milyon ABD doları ve 865 milyon ABD doları net alış yaptığı görüldü. Yurt dışından kredi kullanımlarında bu ay bankalar ve Genel Hükümet sırasıyla 1.335 milyon ABD doları ve 134 milyon ABD doları net geri ödeme yapmışken, diğer sektörler 842 milyon ABD doları net kullanım gerçekleşti. Diğer yatırımlar altında, yurt dışı bankaların yurt içindeki mevduatları, Türk lirası ve yabancı para cinsinden sırasıyla 323 milyon ABD doları ve 612 milyon ABD doları net artış olmak üzere toplam 935 milyon ABD doları net artış kaydetti. Rezerv varlıklar kaleminde bu ay 8.692 milyon ABD doları net azalış oldu.
Isparta 85 yaşındaki İbrahim dede "Hayır Bahçesi"nde yetiştirdiği meyve ve sebzeleri ücretsiz ikram ediyor Isparta’nın Sav beldesinde yaşayan 85 yaşındaki İbrahim Çakmakçı, 15 yıl önce trafik kazasında hayatını kaybeden eşiyle birlikte kurduğu ‘Hayır Bahçesi’nde 30 yıldır yetiştirdiği meyve ve sebzeleri ücretsiz olarak yoldan geçenler ve ziyaretçilerle paylaşıyor. Kısa sürede sosyal medyada büyük ilgi gören İbrahim dedenin tek hedefi ise bahçesinin yıllık 5 bin ziyaretçiye ulaşması. Isparta’nın Sav beldesinde yaşayan 85 yaşındaki İbrahim Çakmakçı, 1995 yılında emekli olduktan sonra eşiyle birlikte "Hayır Bahçesi" adını verdiği bir bahçe kurdu. Çakmakçı, o günden bu yana bahçesinde yetiştirdiği meyve ve sebzeleri yoldan geçen ya da bahçesini ziyarete gelenlerle ücretsiz olarak paylaşıyor. Yılın büyük bir bölümünde ziyaretçilerine kapılarını açık tutan Çakmakçı, her mevsim farklı ürünler ekerek bahçesini canlı tutuyor. Bu yıl özellikle çilek hasadına odaklandığını belirten İbrahim dede, "Bu yıl herkesi çileğe doyuracağım" diyerek gelen misafirlerine hem ikramda bulunuyor hem de gönül sohbetiyle uğurluyor. Sosyal medyada kısa sürede fenomen hâline gelen "Hayır Bahçesi" Türkiye’nin dört bir yanından ziyaretçi çekmeye başlarken, ziyaretçilerin yoğun ilgisinden memnun olduğunu belirten İbrahim dede hedefinin yıllık 5 bin ziyaretçiye ulaşmak olduğunu dile getirdi. "Allah’ın bana verdiği bu nimetleri misafirlerimle paylaşmak istedim" İbrahim Çakmakçı, "Biz 1995 yılında bu bahçenin yapımına başladık ve o günden bu yana hayırlara adadık. Ben fakir bir ailenin çocuğuyum. Çalıştım, çabaladım Cenab-ı Allah bana öyle nimetler verdi ki en güzeli de bu bahçe oldu. Allah’ın bana verdiği bu nimetleri misafirlerimle paylaşmak istedim ve bu bahçeyi hayır için açtık" dedi. "Buraya gelip bahçeden meyve yiyen herkese malım helaldir" Bahçeye 15 yıl boyunca eşiyle birlikte baktığını dile getiren Çakmakçı, "Hanımım çok gayretli ve hevesli bir insandı, bu toprakların her karışında onun emeği var. Ancak ne yazık ki 2010 yılında kendisini bir trafik kazasında kaybettim. O günden sonra bu bahçeyi daha çok benimsedim ve son 15 yıldır tek başıma ilgileniyorum. Biz 30 yıl önce bu bahçeden çok kazanç elde ettik. Sonra kendi kendimize dedik ki, ‘Bugüne kadar bu bahçeden çok ekmek yedik, artık bu bahçe hayırlara vesile olsun.’ Ülkenin her yerinden gelen ziyaretçilerin burada gönüllerince faydalanmasını istedim. Buraya gelip bahçeden meyve yiyen herkese malım helaldir" şeklinde konuştu. "Tek hedefim bu bahçede yıllık 5 bin ziyaretçi ağırlamak" Tek hedefi olduğunu ifade eden Çakmakçı, "Bu bahçede bir yılda 5 bin misafiri ağırlamak istiyorum. Bu yıl toplam 2 bin 500 kişi bizi ziyaret etti ama bu sayıyı 5 bine çıkarmayı hedefliyorum. Burası toplam 5 dönüm ve içinde 60 kiraz ağacı, 95 cennet elması ağacı ile 2 bin 500 kök çilek var. Bunların hepsi misafirlerim için. Çilek sayısını 5 bine çıkarmak istiyorum; gelen misafirler çileğe doysun. Ziyaretçiler beni her geldiğinde güler yüzle karşılıyor. Onları mutlu gördükçe ben de çok mutlu oluyorum. Hepsinin hayır duasını almak bana yetiyor. Gelen herkesin tekrar tekrar gelmesi için elimden geleni yapıyorum. Buradan bizi gören herkese sesleniyorum: Eşinizi, dostunuzu, akrabalarınızı alın gelin ki, 5 bin ziyaretçi hedefim gerçekleşsin" dedi. "İbrahim dedeyi internette tesadüfen tanıdık ve kendisini ziyarete geldik" Sosyal medyada İbrahim dedenin bahçesiyle karşılaştıktan sonra İstanbul’dan ailesiyle birlikte Sav kasabasına ziyarete gelen Mustafa Bozkurt, "Ben İstanbul’da yaşıyorum, iş yerim Beşiktaş’ta. İbrahim dedeyi internette tesadüfen tanıdık ve kendisini ziyarete geldik. İlk gördüğümde çok etkilendim. İbrahim ağabeyin bu yaklaşımı bizi derinden etkiledi ve adeta geçmişe, rahmetli babama kadar götürdü. Babam da aynı şekilde yardımsever ve ileri görüşlü bir insandı. Bu nedenle İbrahim dedeye karşı içten bir sıcaklık hissettim ve kilometrelerce yol katedip onu görmek istedim" şeklinde konuştu. "Allah İbrahim dedeye uzun ömür versin" "Böyle hayat pahalılığının yaşandığı bir dönemde İbrahim amcanın manevi değerlere bu kadar sahip çıkması, insanlara bahçesini açıp ürünlerini ücretsiz ikram etmesi gerçekten kelimelerle anlatılamaz bir davranış" diyen Bozkurt, "Bence kasabanın ortasına İbrahim dedenin bir anıtını dikmek lazım. Herkesin onu örnek alması gerekiyor. Allah İbrahim dedeye uzun ömürler versin" diyerek İbrahim dedenin elini öptü.