EKONOMİ - 15 Eylül 2017 Cuma 09:19

Yunanlılar Türk leblebisine de göz koydu

A
A
A
Yunanlılar Türk leblebisine de göz koydu

Yunanlıların baklava, kahve ve kebaptan sonra Türk leblebisine de sahip çıkmak için harekete geçtiği ancak başarısız oldukları öğrenildi. Manisa’nın Kula ilçesinden leblebi için kullanılan makinelerden temin ederek, Türk ustalardan leblebi yapımı için eğitim alan Yunanlıların bir aylık denemelerinin ardından leblebi yapmayı başaramayınca hayallerinden vazgeçmek zorunda kaldığı bildirildi.

Leblebisiyle ünlü Manisa’nın Kula ilçesindeki Leblebiciler Kooperatifindeki üreticiler uzun ve meşakkatli bir sürecin ardından leblebiye dönen nohudun hikayesini anlattı. 2002 yılına kadar 40 bin dönümden fazla bir alanda nohut ekiminin yapıldığı Kula’da bugün 3 bin dönümlük bir alanda nohut ekimi yapılıyor. Her sene nohut ekilmesi nedeniyle toprakların verimsizleşmesi, iklim koşulları, hastalık ve domuz zararı nedeniyle nohut ekiminin giderek azaldığı ilçede devlet tarafından nohut üretiminin artırılmasına yönelik teşvikler yapılmaya başlandı. Kulalı leblebi üreticileri genelde nohutları Anadolu’dan tercih ettiklerini, çok az bir kısmının ise yetmediği durumlarda aralık-ocak aylarında Arjantin ve Amerika’dan, temmuz-ağustos aylarında da Bulgaristan’dan geldiğini ancak bu nohutların kalitesi nedeniyle pek tercih edilmediğini açıkladı.

“Üretim azaldığı için nohut pahalandı”

En iyi nohudun Türkiye’de üretildiğini dile getiren Kula Leblebiciler Kooperatifi Başkanı İbrahim Karcıoğlu, “Türkiye’de leblebi sanayisi olarak bu bölgede Denizli Serinhisar, Kütahya Tavşanlı ve Manisa Kula’da çıkıyor. Biz de o 3 bölgeden biriyiz. Kula’da leblebinin yapımında kullanılan nohut ekimi gün geçtikçe azaldı. Toprakların yorulması, iklimlerin değişmesi bunun en önemli sebeplerinden biri. Bu Kula’ya has bir durum değil, Türkiye’de de hatta dünyada da aynı azalma söz konusu. Üretim azalıyor, onun için son yıllarda nohut pahalandı. Yurt dışından da nohut getiren oluyor. Aralık ve ocak aylarında Arjantin ve Amerika’dan geliyor, bizle aynı iklime sahip Bulgaristan’dan da temmuz, ağustos ayı gibi geliyor. Nohut üretiminin azalmasında teşvik alınamaması da önemli bir etken olabilir ama bence iklimlerin değişmesinin de rolü oldu. Şimdi Azkan diye bir tohum üretildi bunu devlet üretti zannedersem. O tohum biraz daha bu iklim şartlarına uygun, bilinçli olarak üretildi. Azkan hem iklim şartlarına uygun hem de leblebi yapımına da uygun. Bizim dünyada damak zevkimiz kanıtlanmış. Nohut sadece leblebide kullanılmıyor. Belki de üretimin sadece yüzde 10’luk bir bölümü leblebide kullanılıyor. Bunun yüzde 90’ı dünyaya hitap ediyor, Türkiye’ye hitap ediyor. Damak zevki olarak da dünyada en çok tutulan nohudun cinsi bizde” dedi.

“Yunanlılar özendi”

Leblebinin Türkiye sınırlarını aşarak diğer ülkeler tarafından da üretilmek istendiğini anlatan Karcıoğlu, “Önceden Uşak bölgesinin bir kırmızı nohudu vardı sadece Türkiye’ye değil dünyaya da yetiyordu. Zamanında ihracatçı arkadaşlarımız Yunanistan’a, dünyanın her yerine gönderiyordu. Leblebicilik çok ağır meslek. Buna özenenler oldu. Yunanistan da özendi leblebi yapmaya. Buradan makineler yapıldı, ustalar gitti belki bir ay bile dayanamadılar ve bırakıverdiler. Özendiler, Türkiye’den makineler gitti, ustalar gitti ama iş kendi yapımlarına gelince bıraktılar. Meşakkatli bir iş. Çiğ gelen nohut en az 60 günden önce mamule dönüşmüyor. Biz önceden İç Anadolu’da her bir beldede, yaşanılan her bir yerde bir sanatkar varmış ama kala kala biz zamanında 100-150 esnaftık. Bu kooperatifi biz 50 leblebici arkadaşımızla yaptırdık bu mekanları. Şimdi çalışan 10 kişi kalmadı. Şartlar gün geçtikçe ağırlaşıyor, pazarlaması, ham maddesi, yani kolay bir iş değil” şeklinde konuştu.

“Yerli nohutun yerini tutmuyor”

Yurt dışında nohut gelmesinin son 3-5 senedir olduğunu kaydeden Karcıoğlu, “Bizim yerli nohudun yerini kalite olarak hiç tutmuyor. Ben bugün 1 lira da 2 lira da fark olsa yerli nohudu tercih ediyorum. Bunları ezbere konuşmuyoruz. Bunları denedik bizde acı tecrübe bıraktı. Yazın ortasında evdeki halkı getirdim de nohutların kabuklarını ayıklattım, bir sürü meşakkat çektim. Bunu birisi bedava getirse de ‘Al arkadaşım bunu işle’ dese işlemem” ifadelerini kullandı.

1986 yılından beridir leblebi imalatı ile uğraşan Hasan Hüseyin Yapıcı ise “Topraklarda aynı mahsul ekildiğinden dolayı toprak verimsizleşti ve ürün kalkmaz oldu. Bu durum sadece Kula’da değil Uşak’ta da aynı. Önceden nohut piyasasını Uşak bölgesi belirlerdi. Nohut tuzlu olduğundan toprağı öldürdü. Nohut yapan bu bölgede nohut bitme noktasına geldi. Nohutlarımızı ağırlıklı olarak Anadolu’dan temin ediyoruz. Anadolu’dan yetmediği yerde yurt dışından getiriyoruz. Bizim Türkiye’nin çıkardığı hiçbir ürünün lezzeti yurt dışından gelene uymuyor” dedi.

Bir nohudun leblebiye dönüşmesinin 2 ila 3 ay arasında değiştiğini kaydeden Yapıcı, üretimle ilgili olarak şunları söyledi:

“Nohut dükkanımıza doğal halde gelir. Elenir, boylarına ayrılır. Ocaklarda ilk tavlama yapılır, ondan sonra kendir çuvallarına alınır ve 20 gün soğutma işlemine bırakılır. 20 gün sonra aynı işlem ocağımızda tekrarlandıktan sonra yukarıya sergilere çıkar. Sergilerde 30-40 gün arası nohut yatar. Ondan sonra meyve gibi olgunlaştıktan sonra leblebi yapımına gelir.”

“Nohutta ciddi desteklemeler var”

Kula’da nohut üretiminin arttırılması yönünde ilçe tarım müdürlüğü bünyesinde yaklaşık 3 yıldır çalışma yapıldığını söyleyen Gıda, Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürü Bilgin Sarısu, “Kula ilçesinde nohut ekim alanlarının son yıllarda düşüş göstermesi sebebiyle ilçemizdeki diğer paydaşlar ile yani ziraat odası ve leblebi imalatçıları ile ortaklaşa yapılan toplantılar ve görüş alışverişinden sonra ilçemizde nohut yetiştiriciliği ile ilgili çeşit demonstrasyonu yapılmasına karar verdik. Bu çalışmalarda Azkan nohut çeşidinin Antraknoz hastalığına dayanıklı olması, biçerdöver ile hasada uygun olması ve ortalama verim değerlerinin yüksek olması sebebiyle müdürlüğümüzce bakanlığımızın ödeneği ile tohum temini yapılarak ilçemizin değişik mahallelerinde 6 çiftçimize nohut ekimi yaptırıldı. İl ve İlçe müdürlüğümüzün teknik elemanlarınca ekim öncesi, ekim ve ekim sonrası hasada kadar bu çiftçilerimiz ile sürekli görüşmeler yapılarak eğitim ve bilgilendirme toplantıları yapıldı. İlçemiz tarihinde ilk defa biçerdöver ile nohut hasadı gerçekleştirildi.

Hasat sonrası yaptığımız değerlendirmede Azkan çeşidi nohudun Kula ilçesi iklim ve toprak şartlarına uygun olduğu, Antrakoz hastalığına dayanıklı olduğu, biçerdöver ile hasadının yapıldığı ve ortalama veriminin 1 dekarda 160 kilograma çıktığı elde edilen nohudun Kula’daki leblebi işletmeleri tarafından beğenildiği görüldü. Bu sebeple 2018 yılı içerisinde de ilçemizde nohut ekim alanlarının arttırılması amacıyla çalışmalarımız devam etmektedir” dedi.

Yapılan çalışmalar ile ilçede düşüş gösteren nohut ekiminin tekrar canlandırılmasının hedeflendiğini kaydeden Sarısu, “Ayrıca Bakanlığımızın uygulamaya soktuğu Türkiye Tarım Havzaları Üretim ve Destekleme Modeli kapsamında nohut ilçemiz havza modeli kapsamına alınmıştır. Bu nedenle Bakanlığımızca nohut üretimi yapan çiftçilerimize ciddi miktarda hibe desteği verilecektir” ifadelerini kullandı. 

Sadık Cangel - Aykut Yeniçağ - Hasan Yiğen

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Medya Buluşmaları’nda 2025 gündemi masaya yatırıldı Osmangazi Belediyesi’nin düzenlediği ‘Medya Buluşmaları’ programında deneyimli gazeteciler Tayfun Çavuşoğlu ile Necati Kartal, geride bırakılmaya hazırlanan 2025’in yerel ve ulusal gündemlerine ilişkin dikkat çeken noktalara parmak bastı. Toplumsal farkındalığı artırma amacıyla pek çok projeye imza atan Osmangazi Belediyesi, Gençlik ve Girişimcilik Merkezi’nde Medya Buluşmaları çerçevesinde 2025’te yerel ve ulusal gündemlerin öne çıkan detayları ile dönüm noktalarını baz alan önemli bir söyleşi gerçekleştirdi. Sevda Kurul’un moderatörlüğünü üstlendiği söyleşide Bursa medyasının deneyimli iki usta kalemi Tayfun Çavuşoğlu ve Necati Kartal, çarpıcı ayrıntıları değerlendirdi. "Bursa’nın En Önemli Olayı Arap Şükrü Sokağı’nda Yapılan Yeni Düzenleme" Bursa gündeminin ana başlıklarına değinen Tayfun Çavuşoğlu, 2025’in kent özelinde en önemli detayının Bursaspor’un şampiyonluğu olduğunu dile getirdi. Yerel yönetimler açısından bakıldığında en dikkat çeken noktanın Arap Şükrü Sokağı’ndaki değişim olduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, "Arap Şükrü Sokağı, tarihi niteliklere sahip bir bölge olmakla beraber, sonradan yapılan sundurma benzeri camekanlı yapılarla bir metrelik dar geçit haline dönüşmüştü. Osmangazi Belediyesi’nin burada yapmış olduğu çalışmayı çok değerli buluyorum. Turistik açıdan bölge tarihi niteliğine kavuşurken, güvenlik açısından da gereği yapılmış oldu. Bir diğer önemli hadise de Hanlar Bölgesi’nde yapılan çalışmaların son şeklini almış olması. Eski Bursa ile yeni Bursa kucaklaşmış oldu. Son olarak yapılan otoparklar ve çevre düzenlemeleriyle beraber orada çalışmaların tamamlanması çok önemli." diye konuştu. Ayrıca basının en karanlık dönemlerinden birini yaşadığını da belirten Çavuşoğlu, basının cendere içinde görev yapmaya çalıştığını kaydetti. "Üretmeyen Bir Türkiye’ye Doğru Gidiyoruz" Ekonomik açıdan Türkiye’yi 2026 yılında zorlu bir dönemin beklediğine işaret eden Kartal ise şunları söyledi: "Türkiye’de iktidarın sürekli oy kaybettiğini, muhalefetin güçlendiğini görüyoruz ama yakın zamanda bir seçim göremiyoruz. Ekonomik olarak da Mehmet Şimşek’in uygulamış olduğu talebi kısacağız ve bu şekilde enflasyonu düşüreceğiz üzerine kurulu ekonomi politikası neredeyse iflas etmiş vaziyette. Çünkü talebi durduracağız derken 30 milyon insanı yoksullaştırdılar. Türkiye’de belki de ilk kez açlık sınırının altında asgari ücret görüyoruz. Dün Ankara Sanayi Odası Başkanı çok önemli bir açıklama yaptı ‘90’lı yıllardan beri ilk kez Türkiye’de sanayinin, gayri safi milli hasıla içerisindeki payı 38 iken, yüzde 19.8’lere düştü’ diye. Yani üretmeyen bir Türkiye’ye doğru gidiyoruz, yarı yarıya azalmış. Dolayısıyla ben ekonomik olarak iyi görmüyorum." Konuşmaların ardından Osmangazi Belediyesi Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürü Süleyman Çavlı, günün anısına gazeteciler Tayfun Çavuşoğlu ile Necati Kartal’a teşekkür hediyesi takdiminde bulundu.
Kocaeli Eski bakan Osman Pepe’den "Yeni Yalta yazılıyor" uyarısı Eski Bakan Osman Pepe, Kocaeli’de yaptığı konuşmada, dünya siyasetindeki belirsizliklere, enerji ve maden kaynaklarındaki yeni paylaşım oyunlarına dikkat çekerek, "Yeni bir Yalta yazılıyor" ifadelerini kullandı. AK Parti Kocaeli Teşkilatı İl İstişare Kurulu Toplantısı, yoğun katılımla gerçekleştirildi. İl Başkanı Şahin Talus’un ilçelerde sürdürdüğü İstişare Kurulu buluşmaları kapsamında, Kocaeli’nin 12 ilçesindeki partililerle bir araya gelerek partinin kuruluşundan bu yana teşkilata emek veren isimlerle fikir alışverişinde bulundu. Toplantıda birlik ve beraberlik vurgusu ön plana çıkarken, küresel gelişmelere dair de dikkat çeken mesajlar verildi. "Kocaeli’de 319 bin 800 üyeye ulaştık" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın selamını getirdiğini söyleyen İl Başkanı Şahin Talus, "Partinin kuruluşundan beri öyle sağlam temeller oluşturmuşsunuz ki biz şu anda yöneticiler olarak Kocaeli’de bu sağlam temeller üzerinden yürüyoruz. Biz bir yıl önce, 13 Aralık’ta kongremizi yapmıştık. O tarihten itibaren sizlerin verdiği görev doğrultusunda, elimizden geldiğince her mahallede; ilçe başkanlarımızla, milletvekillerimizle ve belediye başkanlarımızla birlikte çalışmaya gayret ediyoruz. Özellikle Kocaeli’de şu anda 319 bin 800 üyeye ulaştık. Bir yıl içinde 36 bin 800 yeni üyemiz oldu. Her sabah üye sayımıza bakıyorum. Özellikle seçimden sonra ’AK Parti gitti, AK Parti gidiyor’ diyenlere Kocaeli’den bir ses olsun istiyoruz. Kocaeli olarak 472 mahallede elimizden geldiğince mücadele ediyoruz" diye konuştu. "Değerli madenler ve metaller zirveleri zorluyorsa, burada bir hazırlık var demektir" Eski bakan Osman Pepe ise "Dünya her günkü gibi deveran ediyor ama dünkü dünya değil. Yarın ne olacağını bugünden kestirmek hiç kolay değil. Dünyadaki emtia fiyatlarına bakıyorsunuz; bunlar neyin habercisi acaba? Eğer altın fiyatları katlanıyor, gümüş rekorlar kırıyorsa, diğer değerli madenler ve metaller zirveleri zorluyorsa, burada bir hazırlık var demektir. Peki ne olabilir? Bakın, Alman Başbakanı ne dedi: ’Artık Atlantik’in ötesinden umudumuz yok, kendi başımızın çaresine bakmamız lazım.’ Bunu Alman Başbakanı söylerken, Almanya’nın silahlanma yarışında rekorlar kırdığını görüyoruz. Almanya böyle derken, Fransa Başbakanı daha önce ne demişti? ’NATO’nun beyin ölümü gerçekleşmiştir’ demişti. Aradan birkaç yıl geçtikten sonra görüyoruz ki dünya belirsizliğe doğru gidiyor. Bir megaloman mikrofonu eline aldığı zaman, ya da mikrofonu gördüğü zaman, başta ne söylediğini, sonunda ne dediğini tam olarak kestirmek bile mümkün olmuyor. O şımarıklığın, insanlara saygısızlığın adeta kitabını yazıyor" şeklinde konuştu. "Yeni bir Yalta yazılıyor" Konuşmasını sürdüren Osman Pepe, "Düşünün, dünyanın en büyük devletinin başındaki kişi böyle davranıyor. Nijerya’yı bombalıyor, Venezuela’nın petrolüne göz dikiyor. Dünyanın en büyük petrol rezervi nerede arkadaşlar? Venezuela’da. Venezuela’dan sonra Suudi Arabistan geliyor. Venezuela’nın rezervleri Suudi Arabistan’ın neredeyse iki katı. Ukrayna’ya gelince; sözüm ona barış diyor ama önemli madenlerini bana vereceksin, ondan sonra araya girelim diyor. Alaska’da Putin’le pazarlık yapıyor. Bu tablo bize neyi hatırlatıyor? Yalta’yı. Hani Yalta’da bir araya gelip dünyayı, Avrupa’yı parçalayıp paylaşmışlardı. Yeni bir Yalta yazılıyor" ifadelerini kullandı. Katılım yoğun oldu Toplantıya Talus’un yanı sıra Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın, AK Parti Kocaeli Milletvekilleri Sami Çakır ve Cemil Yaman, MKYK üyeleri Sadettin Hülagü ile Davut Coşkun Şiviloğlu, eski bakanlar Osman Pepe ve Fikri Işık, İl Kadın Kolları Başkanı Yasemin Özdemir, İl Gençlik Kolları Başkanı Doğan Orak, önceki dönem milletvekilleri Eyüp Ayar ve İlyas Şeker ile önceki dönem il ve ilçe başkanları ve istişare kurulu üyeleri katıldı.