EKONOMİ - 29 Ekim 2021 Cuma 09:34

Zincir marketlere 'fahiş fiyat' cezası!

A
A
A
Zincir marketlere 'fahiş fiyat' cezası!

Rekabet Kurumu tarafından aralarında başta 5 büyük zincir marketin de yer aldığı 29 teşebbüs için başlatılan soruşturma sonuçlandı. Zincir marketlere toplamda 2 milyar 649 milyon 223 bin 94 lira idari para cezası verildi.

Rekabet Kurumu tarafından başta A-101, BİM, Carrefoursa ve Migros olmak üzere toplam 29 teşebbüs ve bir dernek hakkında Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 4. maddesinin ihlal edilip edilmediğinin tespiti amacıyla soruşturma başlatılmıştı. Soruşturma heyetinin yaptığı inceleme ve tespitler sonucunda A101, BİM, Carrefoursa ve Migros'u kapsayan ulusal zincir marketler arasında doğrudan veya ortak tedarikçiler aracılığıyla dolaylı temaslar yoluyla satış fiyatlarının ve fiyat artışlarının koordinasyonunun sağlandığı, piyasanın organize edildiği, artırılan fiyatların rakiplerle eş zamanlı raflara yansıtıldığı, söz konusu marketlerin ürünün satış fiyatlarının tespiti amacına sahip topla-dağıt karteli niteliğindeki anlaşmalar veya uyumlu eylemler yoluyla 4. maddeyi ihlal ettikleri iddiaları üzerine sözlü savunmaları alınmıştı.

Toplam 16 saat süren sözlü savunmaların ardından Rekabet Kurumu soruşturmaya ilişkin nihai kararını verdi. Karara göre BİM’e 958 milyon 129 bin 194 lira, CarrefourSA’ya 142 milyon 469 bin 772 lira, Migros’a 517 milyon 672 bin 762 lira ve A-101’e 646 milyon 582 bin 329 lira olmak üzere 5 ulusal zincir markete toplamda 2 milyar 649 milyon 223 bin 94 lira idari para cezası verildi.

Kurul fiyatların ve fiyat geçişlerinin koordinasyonunun sağlandığına kanaat getirdi

Rekabet Kurumu'nun Covid-19 salgını sürecinde perakende gıda ve temizlik ürünleri ticareti ile iştigal eden zincir marketler ile bunların tedarikçileri konumunda olan üretici ve toptancı seviyesindeki teşebbüslerin fiyatlama davranışlarının incelenmesine yönelik olarak yürütülen soruşturma sonucunda toplanan tüm delil, bilgi ve belgeler, düzenlenen rapor, yazılı savunmalar ve sözlü savunma toplantısında yapılan açıklamalar değerlendirildi. Buna göre 5 büyük zincir market arasında doğrudan veya ortak tedarikçiler aracılığıyla dolaylı temaslar yoluyla fiyatların ve fiyat geçişlerinin koordinasyonunun sağlandığı ve doğrudan veya ortak tedarikçiler aracılığıyla geleceğe dönük fiyatlar, fiyat geçiş tarihleri, dönemsel aktiviteler ve kampanyalar gibi rekabete hassas bilgilerin paylaşılmasıyla 4054 sayılı Kanun’un 4. maddesini ihlal ettiklerine karar verildi.

Kurul fiyatların tüketiciler aleyhine yükseltilmesinin sağlandığına karar verdi

Fiyat indirimine giden veya pazar genelinde fiyatların arttığı dönemde henüz fiyat artışı yapmayan teşebbüslerin fiyatlarına tedarikçiler aracılığıyla müdahale edilmek suretiyle söz konusu fiyatların tüketiciler aleyhine yükseltilmesinin sağlandığına karar veren Rekabet Kurumu, rakip fiyatlarının yükselmemesi halinde ürün ve/veya bölge özelinde süratle hayata geçirilen fiyat indirimleri ve/veya tedarikçiye iade faturası kesmek gibi cezalandırma stratejileri yoluyla teşebbüsler arasındaki danışıklılığa uyumun sürekli olarak gözetildiği, böylelikle 5 büyük zincir marketin satışa sundukları pek çok ürünün perakende satış fiyatlarının tespiti amacına sahip topla-dağıt özelliği de sergileyen kartel niteliğindeki anlaşma veya uyumlu eylemler yoluyla yine 4. maddenin ihlal edildiğine karar verildi.

Mustafa Cenik
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Uzmanlar uyarıyor: “Göz eti güneşe fazla maruziyette daha çok görülüyor” Güneşin gözler üzerindeki etkilerine yönelik uyarılarda bulunan İstanbul Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Ana Bilim Dalı’ndan Dr. Öğretim Üyesi Semih Çakmak, “Göz eti, kuş kanadı olarak tabir edilen pterjium, güneşe fazla maruziyet durumlarında daha çok görülmekte. Güneş altında çalışan kişilerde pterjium hastalığını daha çok görmekteyiz. Mutlaka güneş gözlüğü tavsiye ediyoruz. Alerjik olan özellikle çocuklarda güneş gözlüğünü daha küçük yaşlarda düşünülebilir” dedi. Hava sıcaklıklarının yükselmesiyle birlikte uzmanlar, güneş ışınlarının etkilerine karşı uyarılarını yineliyor. İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Cerrahi Tıp Bilimleri Bölümü Göz Hastalıkları Ana Bilim Dalı’ndan Dr. Öğretim Üyesi Semih Çakmak ve Medipol Mega Üniversite Hastanesi Göz Hastalıkları Bölümü’nden Op. Dr. Serdar Marol güneşin gözler üzerindeki etkilerine yönelik bilgi verirken güneş gözlüğü kullanımının önemine dikkat çekti. Halk arasında göz eti, kuş kanadı gibi isimlerle ifade edilen pterjiumun güneşe fazla maruziyet durumlarıyla ilişkili olduğunu aktaran uzmanlar, vatandaşlara uyarılarda bulundu. “Göz eti güneşe fazla maruziyet durumlarında daha çok görülmekte” Doğrudan güneşe bakmamak gerektiğini belirten Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Semih Çakmak, “Işığa, güneşe doğrudan baktığımızda göz bebeğimizin ortasından göz damarlarımıza kadar güneş ışınları, yoğun ışıklar gelmekte. Bu durumda özellikle bizim de güneş tutulmaları döneminde gördüğümüz, güneşe uzun süre bakılması sonrası, göz damarlarında yani retina tabakasında meydana gelen geri dönüşü çok mümkün olmayan bazı sorunlar görmekteyiz. Göz eti olarak tabir edilen bizim pterjium olarak ifade ettiğimiz durum güneşe fazla maruziyet durumlarında daha fazla görülmekte. Daha çok güneş altında çalışan kişilerde pterjium, kuşkanadı ya da göz eti olarak tabir edilen hastalığı daha çok görmekteyiz. Hastalığı ya da bazı göz hassasiyetleri olanlarda mutlaka güneş gözlüğü tavsiye ediyoruz. Mutlaka herkesin güneşin yoğun ultraviyole ışınlarına maruz kalmaması için güneş altında güneş gözlüğü kullanmasını tavsiye ediyoruz. Öncelikle mutlaka ultraviyole koruma, en fazla koruyucu özellikli olan güneş gözlüklerini tavsiye ediyoruz. Alerjik olan özellikle çocuklarda güneş gözlüğünü daha küçük yaşlarda düşünülebilir. Buradan ailelere tavsiyem bu olabilir” dedi. “Güneşin gözümüz üzerinde çok ciddi problem oluşturma potansiyeli var" Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Serdar Marol, “Güneş vücudumuzun her bölgesine hem termal hem ultraviyole ile oldukça ciddi zararlar verebilmektedir. Etkilerinden biri halk arasında kuşkanadı olarak bilinen pterjium dediğimiz et yürümesi hastalığını ortaya çıkarması veya var olanı da artırmasıdır. Güneşin hem ısı hem ultraviyole etkisi gözümüzde hem katarakt oluşumunu hızlandırmakta hem de oluşacak katarakt yaşımızı daha erkene çekebilmektedir. Özellikle güneş tutulması günlerinde maalesef çok sık gördüğümüz kalıcı problemler oluşturan bir maküler yanık yapma etkisi vardır. Direkt güneş tutulmasına bakmak isteyen hastalarımızın görme noktasında yanık oluşabilmektedir. Maalesef diğer birçok etki geri döndürülebilmesine rağmen bu etki geri döndürülmemekte ve kalıcı bir hasar bırakabilmekte. Gözümüzde bir kuşkanadı oluşturduysa bu ameliyatla yine toparlanabilmektedir, katarakt düzeltilebilmektedir. Bunların dışında güneş alerjik reaksiyonlarımızı tetiklemektedir, araç kullanımımızı zorlaştırmaktadır. O yüzden güneşin gözümüzün üzerinde çok ciddi problem oluşturma potansiyeli vardır. Güneşin ultraviyole etkisi yansıyarak da olur, direkt güneşe bakmasanız bile gün içerisinde gözünüze gelmese bile yansıtıcı ortamlardan direkt gözünüze etkisi olur. Göz rengimiz açıksa göz bebeklerimiz daha büyük oluyor. Böyle olunca güneşten etkilenme oranımız daha artıyor. Aynı şekilde açık tenliysek güneşin etkisini hissetmemiz ve bunun vücudumuzda oluşturduğu etki daha yüksek oluyor" dedi. "Güneş gözlüğü aksesuar değil, gerekliliktir" Güneş gözlüğünün göz sağlığı için önemli gereklilik olduğunu söyleyen Op. Dr. Marol, “Bir güneş gözlüğü camı ultraviyole blokaj oranı ne kadar yüksekse bizi güneşin zararlı etkilerinden o kadar kolaylıkla koruyor. İkincisi yapısı, çerçevenin şekli, kaşlarımızın üstünde olacak şekilde kenarları kapatacak, güneşin gözümüzün içine girmesini maksimum düzeyde önleyecek bir şekilde olması gerekmektedir. Güneş gözlüğü kullanımı güzel bir aksesuar, insanlar genel de bunu böyle algılıyorlar ama özellikle belirli mevsimlerde mutlaka güneşten korunmak için güneş gözlüğü kullanmamız gerekmektedir. Burada önemli olan işin estetik kısmı değil. Şöyle sorular geliyor; ‘Cam koyulaştıkça daha mı iyi korur, açık renk cam mı?’ açıkçası renklerin o konuda çok büyük bir etkisi yok. Özellikle yaz aylarında mutlaka güneş gözlüğü kullanmamız gerekiyor. Güneş gözlüğü bir göz hekimi olarak bir aksesuar değil, gerekliliktir. Güneş alerjisinin özellikle çocuklarımızın üstünde gelecekteki görmelerini etkileyen ve göz sağlıklarını etkileyen çok ciddi bir problemin başlangıcını oluşturabiliyor. Göz alerjisine bağlı çocuklarımızın gözlerini sürekli ovuşturarak veya bastırarak kaşıması izim ileri de keratokonus dediğimiz gözümüzün dış tabakası, kornea tabakasının şeklinin bozulması, yamulması, korneamızın incelmesi ve ilerleyici görme kayıplarına giden bir hastalığı tetikler. O yüzden anne babalara söyleyeceğimiz en önemli şey; çocuklarımız da kendilerine uygun bir güneş gözlüğü kullanmalılar. Bir bahar alerjileri veya güneş alerjileri varsa hiçbir şekilde gözlerimizi kaşımamalıyız. Bu yetişkinler için de geçerli fakat çocukluk çağından başladığı zaman bu tip hastalıklara sebebiyet verme oranı çok daha yüksek. Gözlerini kaşımalarını önlemeliyiz, güneşle, tozla, toprakla temasını engellemeliyiz. Özellikle çocuklar için çok hassas olduğum bir konu, keratokonüs özel ilgi alanım, o çocukları gördüğümde çok üzülüyorum, önlenebilir bir durum bu" şeklinde konuştu.
Adana İki amansız hastalığa yakalanan 25 yaşındaki genç kız çocuk gibi görünüyor Adana’da MPS Tip 4A ve cam kemik hastası İzel Çalışır, 25 yaşında olmasına rağmen çocuk gibi göründüğü için annesi onu bebek arabasıyla gezdiriyor. Adana’da yaşayan Zehra ve Hakan Çalışır çiftinin iki çocuğundan biri olan İzel Çalışır (25), 1999 yılında dünyaya geldi. 5 yaşına geldiğinde yaşıtlarına oranla bedensel gelişiminin geri olduğunu fark eden Çalışır ailesi, kızlarını götürdükleri hastanede onun 200 bin kişide bir görülen cam kemik ve MPS hastası olduğunu öğrendi. Her hafta damar yoluyla enzim tedavisi gören Çalışır, toplumu 15 Mayıs Dünya MPS Farkındalık Günü’nde MPS hastalığına yönelik bilinçli olmaya davet etti. "İnsanların bakış açısı çok zayıf, ailem olmadan çıkamıyorum" MPS ve cam kemik hastası olarak toplum içine çıkmanın insanların tepkileri nedeniyle zor olduğunu belirten İzel Çalışır, "İnsanlar tuhaf tuhaf bakıyor. İnsan içine ailem olmadan çıkamıyorum. Annem ve babamın yardımıyla dışarı çıkıyorum. İnsanlar genelde soru sormadan gelip direkt, ’ya sen böyle misin’ tepkisi veriyorlar. Bakış açısı çok zayıf maalesef. İnsanlar hastalığı bilmeden bazen dokunmak istiyorlar ama bana zarar verdiklerinin farkında değiller. Genellikle çok zorlandım. Dolmuşa ve otobüse inip binerken kimse yardımcı olmuyor. Bu durum annemle zorumuza gidiyor. Hastalığım 5 yaşlarında başlamış, ben o zamanları çok fazla hatırlamıyorum. Ailem fark etmiş ve teşhisim konmuş. 8 yıldır Balcalı Hastanesi’nde enzim tedavisi görüyorum. Her hafta damar yoluyla ilaç alıyoruz. Aynı zamanda lise mezunuyum. Liseyi çok zor okudum. Arkadaşlarım çok yardımcı oldular ama ilk başta tabi ki de çok tuhaf oldum. Çünkü 1. sınıf öğrencilerinin bile boyu benden daha uzun olduğu için alışmakta zorluk çektiler. Ama sınıf arkadaşlarım da zamanla alıştı, hepsi çok yardımcı oldu bana" şeklinde konuştu. "Yaşıtlarım ya evleniyor ya da çocuk sahibi oluyor" Kendisiyle barışık bir insan olduğunu kaydeden Çalışır, buna rağmen hastalığının birçok güzel duyguyu yaşamasına engel olduğuna vurgu yaparak, "Rahat bir şekilde yürümek istiyordum ben daha öncesinde. Şu anda da tek başıma çarşıya çıkmak istiyorum mesela ama bu pek mümkün değil. Benim yaşıtlarım şu anda genellikle ya evleniyor ya da çocuk sahibi oluyor. Ve ben bunların hiç birini yaşayamayacağım. Bu beni üzüyor. Benim hayatım bu şekilde ve ben bunu kabul ettim. Kendimle çok barışık bir kızım ben, ben de arkadaşlarımın çocuklarını seviyorum" ifadelerine yer verdi. Anne Zehra Çalışır ise kızının hastalığının kendilerine zor günler yaşattığını ancak mücadele etmeye devam ettiklerini söyleyerek, "Çok zorluklar yaşadık. Engelli bir kız çocuğunun annesi olmak benim için gerçekten çok zordu. Okul hayatında da çok zorluklar yaşadık. Arkadaşları sağ olsunlar yardımcı oldular. Öncesinde cam kemik hastalığı kaynaklı serumla ilaç aldık. Son 8 yıldır da enzim tedavisi alıyor" dedi. "Herkes koşup oynarken benim kızım tekerlekli sandalyede" İzel’in topluma karışmak ve hiçbir şeyden geri kalmak istemediğini belirten Çalışır, "İzel, ’ben normalim anne’ diyor. ’Neden hep geri duralım’ diye soruyor. Birçok yere giderek etkinliklere katılıyoruz ancak benim içimde hep bir burukluk. Herkes koşup oynarken benim kızım tekerlekli sandalyede, hep kucakta. İzel çok büyük bir ameliyat geçirdi. Doktorlar, ’yatalak olacak, ölecek, buna hazırlıklı olun’ dedi. Biz ameliyatını Ankara’da yaptırdık. İzel ameliyattan çıktığında, ’anne ne olursun beni ayağa kaldır, yürüyebiliyor muyum’ diye sordu. Ve yürüyebildi. İzel yaşamayı çok seviyor. Toplumda kendini göstermeyi de çok seviyor" ifadelerini kullandı. İzel’in lise mezunu olduğunu ancak bazı arkadaşlarının hiçbir şekilde okula gönderilmediğini aktaran Çalışır, "Okula göndermeyenler oluyor diğer çocuklar alay ettikleri için. Bu çok yanlış bir hareket. Bence tüm çocuklar okula gitmeli, sosyal hayatları olmalı. Ben bu konuda onlara destek vermek isterim. Okula gidebilenler gitsin" dedi.
Mersin Mersin’de yabancıların konut alımı düşüyor, yerlilerin artıyor Türkiye genelinde konut satışları, yabancıların ikamet izni alabilmeleri için taşınmazlarda en alt seviyenin 75 bin dolardan 200 bin dolara yükselmesiyle gerilemeye devam ediyor. Yabancıların en çok konut aldığı illerden ilk 3’te yer alan Mersin’de de müteahhitler, ülkeye döviz girmesi için oturum izni karşılığında belirlenen rakamın aşağıya çekilmesini önerdi. Öte yandan, otellerde tatil fiyatlarının yükselmesiyle vatandaşlar, hem tatil hem de yatırım amaçlı yazlık daireler almaya yöneldi. 16 Ekim 2023 tarihinde yabancılar için ikamet izni alabilmelerine imkan sağlayan alacakları taşınmazların 75 bin dolar olan alt sınırı 200 bin dolara yükseltildi. Bu artıştan en çok yabancıların yoğun talep gösterdiği iller etkilendi. Yabancılara konut satış payının ciddi oranda gerilemesi nedeniyle müteahhitler ülkeye döviz girmesi açısından 200 bin dolarlık ikamet iznine tabi kısımda revize yapılmasını önerdi. 200 bin dolarlık rakamın 100 bin dolarlar seviyesine çekilmesiyle özellikle tatil bölgeleri Mersin ve Antalya gibi illerde yabancının gitmesine engel olunacağı ve ülkeye yüklü miktarda döviz girmesinin önünün açılacağı ifade edildi. Özellikle Antalya ve Muğla gibi turizm noktalarında bir haftalık konaklamanın 80 ile 200 bin TL arasında olması vatandaşları da yeni yatırıma yönlendirdi. Gaziantep’ten Kayseri’ye, Ankara’dan Van’a kadar birçok şehirden vatandaşın, hem yaz tatillerini rahat geçirmek hem de yatırım amaçlı Mersin’den yazlık daireler aldığı ifade edildi. Yabancıya konut satışında ilk 3 il İstanbul, Antalya ve Mersin Geçtiğimiz yıl gibi bu sene de talebin gerilemesine rağmen yabancılara konut satışları devam ediyor. Bu sene içerisinde satışların düşük olmasına rağmen İstanbul birinci, Antalya ikinci, Mersin üçüncü, Bursa dördüncü, Ankara ise beşinci sırada yer aldı. Özellikle Rusya’dan talebin yoğun olduğu ancak oturum izni için belirlenen ücretin yüksekliği nedeniyle alımların düşmeye devam etmesinin beklendiği kaydedildi. Yoğun olarak Rusların tercih ettiği Mersin Erdemli’de de inşaat firmaları ve gayrimenkul danışmanları Akdeniz’in 321 kilometrelik sahil şeridine sahip kentin her ülke vatandaşı için cazip olduğuna dikkat çekti. "Yabancılara oturum izni 100 bin dolar seviyesine çekilirse döviz girişi daha fazla olacaktır" 20 yıldır bölgede birçok konut yapan firmalardan Alim İnşaat’ın sahibi Sefer Alim de, ağırlıklı olarak 2+1 ve 1+1 konutlar ürettiklerini ve turizm bölgesi olduğu için talebin olduğunu söyledi. Mersin’in özellikle Erdemli’nin tam bir yaşam alanı olduğunu belirten Alim, "Özellikle geçtiğimiz yıl sonundan itibaren yabancılarda talep azaldı. Bunun nedeni ise oturum izni için gerekli olan taşınmazların 200 bin dolara çıkması oldu. Bizler de ülkemizin kazanmasını istiyoruz. Dışarıdan ülkemize girecek olan döviz çok önemli. O yüzden yatırımların dövize dönüşmesi için bu rakamın 200 bin dolardan 100 bin dolar seviyelerine çekilmesi daha çok turistin ülkemize gelmesi demek. Bu sayede de ülkemize döviz girişi daha fazla artacaktır" dedi. Son zamanlarda özellikle İç Anadolu ve Doğu’dan çok talep aldıklarını da aktaran Alim, bölgede birçok firmanın yeni inşaat alanlarına başladığını da sözlerine ekledi. Tatil fiyatları yükseldi, yazlık daire satışları arttı Gayrimenkul danışmanı Müjde Harun ise, "Geçtiğimiz yıllardan itibaren Ruslar bölgemize yoğun talep gösterdi. Halen talepler devam ediyor ama oturum iznine bağlı rakamın yükselmesi bu talebi biraz geri çekti. Tatil merkezlerinde en düşük konaklama fiyatlarının 80 ile 200 bin TL arasında değişmesi nedeniyle bölgemize yurt içinden yazlık satılık dairelere talebi arttırdı. Burada talepler 1+1 ve 2+1 daireler yönünde. Burada insanlar konut alarak hem yatırım yapmış oluyor, hem de kendilerine vakit ayıracak özel yazlıklarına kavuşuyor" diye konuştu. Mersin genelinde sahile yakın noktalardaki yazlık dairelerden 1+1’lerin 1 milyon 500 bin ile 2 milyon arasında, 2+1 dairelerin ise 2 ile 3 milyon lira arasında satıldığı belirtildi.