SAĞLIK - 23 Temmuz 2020 Perşembe 10:07

Hakkari esnafından korona virüs temizliği

A
A
A
Hakkari esnafından korona virüs temizliği

Hakkarili esnaf, korona virüs tedbirleri kapsamında iş yerlerini köpüklü suyla yıkadı.

Hakkarili esnaf, korona virüs tedbirleri kapsamında iş yerlerini köpüklü suyla yıkadı.


Türkiye’de birçok ilde temizlik ve hijyen önlemleri kapsamında sokaklar, caddeler ve işletmeler belediyeler ve vatandaşlar tarafından düzenli olarak yıkanıyor. Hakkarili esnaf İlhami Duran da örnek bir davranış sergileyerek sabahın ilk saatlerinden itibaren iş yerlerinin camlarını ve yolları köpürtüp suyla yıkadı. Korona virüs nedeniyle iş yerini hem kendi sağlığı için hem de gelen müşteriler için düzenli olarak temizlediğini söyleyen Duran, “Küresel bir virüs sıkıntısı var. Bundan dolayı iş yerlerimizi düzenli olarak dezenfekte etmeye çalışıyoruz. Hem kendi sağlığımız için hem de gelen müşterilerimizin sağlığı için kendi imkanlarımızla dezenfekte etmeye çalışıyoruz. Zaten günlük belediye ekipleri cadde ve sokakları yıkamadan geçiriyor. İş yerimize maskesiz durmuyoruz. Gelen müşterilere de maske takmalarını söylüyoruz. Mesafe kurallarına uymalarını söylüyoruz. Gelen müşterilerimize kolonya dökerek imkanlarımız dahilinde dezenfekte etmeye çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Gaziantep mutfağını ATASEM’de öğreniyorlar Antalya Büyükşehir Belediyesi Atatürk Sanat Eğitim Merkezi’nde (ATASEM) kursiyerler aldıkları eğitimlerle hem hobi ediniyor hem de yeni iş imkanlarına kavuşuyor. Gaziantep Mutfağı kursunda yemekleri ile ünlü Gaziantep’in yöresel lezzetlerini öğrenen kursiyerler kebaptan baklavaya her yemeğin inceliklerini sofraya yansıtıyor. Kursiyerler sertifika alıp kendi iş yerlerini açmayı hedefliyor. Her yıl binlerce kişiye iş ve meslek kapısı açan Antalya Büyükşehir Belediyesi´nin ücretsiz sanat ve meslek edindirme kursu ATASEM’lerde 2023-2024 yılı ikinci dönem kursları devam ediyor. ATASEM Kepez Kurs Merkezi’nde Gaziantep Mutfağı ve Aşçı Yardımcılığı kursuyla birbirinden lezzetli yemekleri pişiren kursiyerler, Dekoratif Sepet Örücülüğü kursu ile el emeği göz nuru sepetler üretiyor, Kadın Elbise Dikimi kursu ile de biçki dikiş mesleğinin inceliklerini öğreniyor. Milli Eğitim onaylı sertifika Gaziantep Mutfağı ve Aşçı Yardımcılığı kurslarında kursiyerler, profesyonel mutfakta çalışma teknikleri, malzeme hazırlama, yemek tarifleri, tatlı tarifleri ve görsel sunum eğitimlerini uygulamalı öğreniyor. Yemek sektöründe ara eleman ihtiyacını karşılamak için açılan kursa katılan kadınlar meslek öğrenirken, alacakları sertifika ile iş sahibi olup aile bütçelerine de katkı sağlamak istiyor. "Kebaptan baklavaya hazırlayıp pişirip öğreniyorlar" Kepez ATASEM Gaziantep Mutfağı Kursu eğitmeni Bahar Kartal Özcan, Gaziantep’in yöresel en ünlü yemeklerinin yapımı ve sunumuna kadar tüm evreleri uygulamalı olarak gösterdiklerini söyleyerek, "Gaziantep Mutfağı yöresel damak tadının zenginliği ile Türkiye ve dünya mutfakları arasında ayrıcalıklı bir yere sahip. Kursumuzda Gaziantep mutfağında yer alan yemeklerimizin malzeme seçimi, hazırlık, yapım ve sunum aşamaları, hijyen eğitimleri veriyoruz. Çorba ve kebap çeşitleri, içli köfte, lahmacun ve tatlı çeşitleriyle Gaziantep mutfağının en lezzetli örneklerini hazırlıyoruz. Kursu bitirip sertifika alan kursiyerler hem sektörde iş imkanı buluyor hem de kendi iş yerini açabiliyor" diye konuştu. "ATASEM sayesinde terfi alacağım" Yeme içme sektöründe çalıştığını, kendisini geliştirmek ve mesleğinde yükselmek için ATASEM’e geldiğini söyleyen Saime Doğan, "Yemek yapmaya meraklıyım ve lezzetli de yemek yaptığım için iş yerimde terfi alarak mutfak bölümüne geçmek istiyordum. Hem sertifika almak hem de kendimi geliştirmek için ATASEM kursuna geldim" dedi. "Hedefim kendi iş yerimi açmak" Gaziantep yemekleri yapmayı öğrenmek için kursa geldiğini, sertifika alıp kendi iş yerini açmak istediğini söyleyen evli ve iki çocuk annesi Nurşen Atılgan, "Antep mutfağının farklı damak tatlarını hazırlayıp öğrendim. Et yemekleri ve çorbaları yapmayı öğrenirken çok mutluyum. Bu kurstan sonra Aşçı Yardımcılığı kursunu da tamamlayıp kendi iş yerimi açmak istiyorum" ifadelerini kullandı. "İlmik ilmik sepet örüyorlar" Kepez ATASEM’in en çok ilgi gören kurslarından biri de unutulmaya yüz tutmuş ve geleneksel el sanatları arasında yer alan dekoratif sepet örücülüğü. Kursiyerler hem bitkisel hem de rattan sepet örümü ile hünerlerini sergiliyor. Kursta, çok amaçlı sepetler, turistik ve hediyelik eşyalar, avize, saksı altı, sunum tepsisi, ekmeklik, vazo gibi el emeği göz nuru sepetler üretiliyor. Kursiyerler yaptıkları ürünleri hem çevrelerine hediye ediyor hem de ürünlerin satışını yaparak ev ekonomilerine de katkı sağlıyor. "74 yaşımda koşa koşa kursa geliyorum" Kursun en yaşlı kursiyeri 74 yaşındaki Kamile Acar, "Çevremdekiler bu yaşta kursa mı gidilir, yorulmuyor musun diye bana soruyor. Ama ben koşa koşa mutlulukla geliyorum. Bu kursa gelerek özgüvenim yükseldi, burada yeni arkadaşlarım oldu sosyalleşme imkanım oldu. Kursta öğrenerek yaptığım kına sepeti, avize ve süslü sepetleri dostlarıma hediye ettim" diye konuştu.
Adana Fen Lisesi öğrencileri hayallerini gerçekleştirdi Dünyanın en büyük parçacık fiziği laboratuvarını yöneten araştırma kuruluşu CERN’ün (Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi) düzenlediği yarışmada ödüle layık görülen Adana Fen Lisesi öğrencileri, Ankara Üniversitesi Araştırma Dekanlığınca gerçekleştirilen “CERN’ün 70. Yılında Türkiye-CERN İlişkileri ve Ankara Üniversitesinin Rolü” başlıklı panelde, alanında dünya çapında çalışmalar yürüten önemli bilim insanları ile buluşarak hayallerini gerçekleştirdi. Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Ünüvar, geçtiğimiz hafta Adana Fen Lisesine yaptığı ziyarette görüştüğü Red Apple Takımı üyesi öğrencilere, onları Ankara Üniversitesinin ilgili hocaları ile buluşturma sözü verdi. Ünüvar, takım üyelerini, Ankara Üniversitesi Araştırma Dekanlığı tarafından düzenlenen “CERN’ün 70. Yılında Türkiye-CERN İlişkileri ve Ankara Üniversitesinin Rolü” konulu panele davet etti. Öğrenciler, alanında dünya çapında çalışmalar yürüten akademisyenlerin yer aldığı panele sınıflarından çevrim içi olarak katıldı. Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Ünüvar, Türkiye’de ilk fen fakültesi, ilk fizik bölümü, ilk fizik mühendisliği bölümü ve ilk Hızlandırıcı Teknolojileri Enstitüsünün Ankara Üniversitesi bünyesinde kurulduğunu anımsattı. Türkiye’nin ilk araştırma amaçlı elektron hızlandırıcısına dayalı ışınım kaynağı merkezi olan Türk Hızlandırıcı ve Işınım Laboratuvarı TARLA’da yerli ve milli imkânlarla geliştirilen elektron hızlandırıcısının önceki gün devreye alındığına dikkat çeken Ünüvar, bunun hem Ankara Üniversitesi hem ülkemiz hem de insanlık için çok önemli bir kazanım olduğunu vurguladı. CERN ile Ankara Üniversitesi arasındaki kurumsal ilişkilerin ilk kez 1997 yılında başladığı bilgisini veren Ünüvar, “Bizim sürekli CERN ile diyalogda olan hocalarımız var. Onlar önemli çalışmalara imza atıyorlar. Biz CERN’ün bir parçasıyız. Bir müddet sonra şöyle bir hayalimiz de var. Nasıl ki insanlar ‘CERN’e gidiyoruz, orada yayınlar yapıyoruz, araştırmaların bir parçası oluyoruz’ cümlesini kuruyorlarsa bir müddet sonra onlara ‘TARLA’nın bir parçasıyız, TARLA’nın araştırmalarına katılıyoruz’ cümlelerini kurdurmak da önemli hedeflerimizden bir tanesi” diye konuştu. “Genç Nüfusu Bilimle, Teknolojiyle Buluşturmamız Gerekiyor” Türkiye’nin genç bir nüfusa sahip olduğuna dikkat çeken Ünüvar, “Genç birikimli, atak, üretken ve meraklı bir nüfusa sahibiz ama genç nüfusu bilimle, teknolojiyle ve üretkenlikle buluşturmamız gerekiyor. Onun için de belki üniversitelerle liseleri, yetenekli gençleri buluşturmak gerekir diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı. Geçtiğimiz hafta Adana Fen Lisesini ziyaretinde, orada stantlar kuran öğrencilerin TEKNOFEST’le, CERN’le olan ilişkilerinden bahsettiğini kaydeden Ünüvar, sözlerini şu ifadelerle sürdürdü: “Red Apple Takımı’na ‘inşallah sizi üniversitemizle buluşturmak isterim’ dedim. Tevafuk bugün CERN ile 70. yıl etkinliği olduğu için onlarla temas kurduk ve çevrim içi katılmalarını sağladık. Onları inşallah Ankara’da da misafir etmek isteriz. Onlar fizik, fizik mühendisliği, nükleer enerji sistemleri, TARLA ve Hızlandırıcı Teknolojileri Enstitüsü ile de temas kursun itiyoruz. Çünkü onların ülkemizin, hatta insanlığın geleceği olan araştırmalara imza atacağına da yürekten inanıyorum.” Ankara Üniversitesi Araştırma Dekanı Prof. Dr. Kaan Orhan ise, Cumhuriyetin ilk üniversitesi olan Ankara Üniversitesinin, temel bilim ve teknoloji alanlarında öncü çalışmalarını ilk günden itibaren sürdürdüğünü ve ülkemizde bünyesinde fizik ve fiziğe dayalı teknolojiler konusunda en çok bilimi barındıran üniversite olduğunu vurguladı. Programa sınıflarından, CERN’ün ödül olarak takdim ettiği teleskop önünden bağlanan Red Apple Takımı üyesi öğrenciler de başarılarından ve hedeflerinden bahsetti. Takımın kurucusu ve kaptanı Adana Fen Lisesi 11. sınıf öğrencisi Deniz Burak Erdem, projelerinin amacını, eğitimde dezavantajları olan bir bölgeye giderek fizikle ilgili eğitim vermek, onların ufkunu açmak ve saklı potansiyelleri keşfetmek olarak açıkladı. Bu doğrultuda bir köy okuluna gittiklerini, bulut odası deneyini yaptıklarını aktaran Erdem, “Onlara birtakım temel fizik deneyleri göstererek ilgi ve meraklarını ölçtük. Bunun sonucunda da 68 farklı ülkeden 371 takımın katıldığı yarışmada kısa listeye girdik. CERN laboratuvarı tarafından arkamızda görmüş olduğunuz bu teleskopa layık görüldük” diye konuştu. Erdem, Ankara Üniversitesinde CERN’le çalışan bilim insanları ile buluşmaktan büyük mutluluk duyduklarını da ifade etti. Panel, açılış bölümünün ardından Mühendislik Fakültesi Fizik Mühendisliği Bölümü Fizik Mühendisliği Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Yavaş’ın, “Kuruluşundan Günümüze CERN’ün 70 Yılı” başlıklı sunumu ile devam etti.
Bitlis Bitlis Valisi Karaömeroğlu’ndan asayiş değerlendirmesi Bitlis Valisi Erol Karaömeroğlu, kent genelinde mart ve nisan aylarında meydana gelen ve aydınlatılan asayiş olaylarını değerlendirdi. 2024 yılının Mart ve Nisan ayını değerlendiren Vali Karaömeroğlu, vatandaşların huzur ve güven içinde yaşamaları için suçun önlenmesi ve azaltılması için kararlılıkla çalıştıklarını söyledi. Vali Karaömeroğlu, “Bitlis’te asayişi sağlamak için bin 978’i Emniyet Teşkilatı, 2 bin 547’si Jandarma Komutanlığı ve 106’sı Sahil Güvenlik Komutanlığı emrinde olmak üzere toplam 4 bin 631 personelimizle 359 bin 747 hemşehrimizin ve şehrimize gelen misafirlerimizin huzur ve güvenliği için çalışıyoruz” dedi. Bitlis’in huzur ve güvenliği için gece gündüz demeden azimle çalıştıklarını sözlerine ekleyen Vali Karaömeroğlu, “Yüzyıllar boyu farklı medeniyetlerin kucaklaşma noktası olan Bitlis, huzurun ve güvenliğin sadece bir temenni değil, yaşamın kendisi olduğu bir liman haline gelmiştir. Bizlerde göreve başladığımız ilk günden itibaren Bitlisli hemşehrilerimize en iyi şekilde hizmet etmek için arkadaşlarımızla birlikte yoğun bir şekilde çalışıyoruz. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde, İçişleri Bakanımız Ali Yerlikaya’nın himayelerinde Türkiye’nin ve Bitlis’in huzuru için güvenlikten asayişe, terörle mücadeleden siber suçlara kadar her konuda bizler ve kolluk güçlerimiz ve istihbarat birimlerimizle birlikte 7 gün 24 saat hesabıyla çalışmalarımıza azim ve kararlılıkla devam ediyoruz” diye konuştu. “Kıskaç ve Bozdoğan operasyonlarında FETÖ/PDY VE bölücü terör örgütlerine göz açtırmıyoruz” Yurt içinde ve yurt dışında güvenlik görevlileri tarafından gerçekleştirilen başarılı operasyonlarla bitme noktasına gelen terör örgütleri ile güçlü mücadele, Bitlis’te de azim ve kararlılıkla devam ettiğini ifade eden Vali Karaömeroğlu, açıklamasına şöyle devam etti: “Başta PKK, FETÖ ve DEAŞ olmak üzere ülkemizin bütünlüğüne, milletimizin birlik ve beraberliğine kast eden terör örgütlerine yönelik olarak son iki ayda ilimiz genelinde 432 terör operasyonu icra edilmiştir. Bitlis’te huzurun ve güvenliğin sağlanması için var gücümüzle, kolluk kuvvetlerimizle rehavete kapılmadan, gece gündüz çalışmaya devam edeceğiz. İlimizde son 2 ayda; 72 düzensiz göç ve göçmen kaçakçılığı organizatörlerine yönelik operasyon yapılmış. Bu operasyonlar sonucunda toplam 429 düzensiz göçmen yakalanmıştır. Yakalanan düzensiz göçmenler İl Göç İdaresi Müdürlüğümüz koordinesinde sınır dışı edilmek üzere geri gönderme merkezlerine sevk edilmişlerdir. Ayrıca göçmen kaçakçılığı organizatörlüğü yapan 49 organizatör ise adli makamlara sevk edilmiştir. Düzensiz göçle ve göçmen kaçakçılarıyla olan mücadelemiz azim ve kararlılıkla devam edecektir.” “NARVAS ile Bitlis sokakları daha güvenli” Narkotik Vaka Analiz Sistemi’nin (NARVAS) vatandaşlar tarafından yapılan bildirim ve ihbarların analiz edilmesini, yoğunluk haritası oluşturulmasını, yer ve zaman odaklı operasyonları desteklemeyi amaçlayan bir yazılım projesi olduğunu belirten Bitlis Valisi Erol Karaömeroğlu, “Vatandaşlarımızın 112 ve UYUMA uygulaması üzerinden yaptıkları her ihbarın NARVAS’ta bir karşılığı vardır. Bütün ihbarları NARVAS ile doğru kabul ediyor ve işlem yapıyoruz. NARKO alan bölgeleri oluşturuyoruz. NARVAS sayesinde sokağın tomografisini çekiyoruz. Yapılan her ihbar zehir tacirlerine karşı ördüğümüz duvarda bir tuğla olacaktır. İlimizde son iki ayda; 39 uyuşturucu operasyonu yapılmış, icra edilen bu operasyonlar sonucunda 64 şüpheliden 21’i tutuklanmıştır. En İyi Narkotik Polisi Anne Projesi kapsamında 317 etkinlik yapılmış, 683 vatandaşımıza ulaşılmıştır. Uyuşturucu-uyarıcı madde ticareti yapan, nakleden, bu suçları işleyerek ekonomik ve haksız kazanç elde eden, ticaretini yapmaya çalıştıkları uyuşturucu-uyarıcı maddeleri pazarlamak suretiyle geleceğimiz olan çocuklarımızı ve gençlerimizi zehirlemeye ve hayattan koparmaya çalışan suç örgütleri ile sonuna kadar mücadele ediyoruz, etmeye de devam edeceğiz” dedi. “Kafes operasyonları ile organize suç örgütlerini çökertiyoruz” Bitlis genelinde son iki ay içerisinde 27 kaçakçılık operasyonunun icra edildiğini, bu operasyonlar kapsamında yakalanan 33 şüpheli şahıstan 9’unun tutuklandığını açıklayan Karaömeroğlu, “Yapılan operasyonlarda ele geçirilen malzemelere el konulmuştur. Son iki ayda; mali suçlarda 13 operasyon icra edilmiş olup, bu operasyonlarda da 20 şüpheli yakalanmıştır. İlimiz genelinde 2024 yılının Mart ve Nisan aylarında 983 asayiş olayı meydana gelmiştir. Asayiş olayları aydınlatma oranında 2023 yılında aydınlatılma oranı yüzde 96 iken, 2024 yılında yüzde 98 oranına yükselmiştir. Malvarlığına Karşı İşlenen suçlarda aydınlatma oranında 2023 yılında yüzde 75 iken, 2024 yılında ise yüzde 88 aydınlatma oranına ulaştık. Kişilere Karşı İşlenen Suçlarda aydınlatma oranında 2023 yılı yüzde 98 iken, 2024 yılında ise yüzde 99 oranına ulaşmış bulunuyoruz. Mala karşı işlenen suçlarda, evden hırsızlık, iş yeri ve kurumdan hırsızlık, olaylarında 2023 yılında 64 olay gerçekleşmişken 2024 yılında ise yüzde 67 azalarak 21 olaya inmiş bulunmaktayız. Biz inşallah bunu daha da aşağılara çekmek için ekiplerimizle birlikte elimizden geleni yapmaya çalışacağız. Mevcut durum analizinden de anlaşıldığı üzere güvenlik güçlerimizin özverili çalışmaları neticesinde genel asayiş konusunda ilimizin suç oranları düşük seviyelerde seyretmektedir. İlimiz genelinde son iki ay içerisinde, 301 bin 39 şahıs sorgulanmış, 2 bin 982 umuma açık iş yerinin kontrol ve denetimleri yapılmış ve 158 bin 841 de araç sorgulanmıştır. Yapılan bu denetim ve sorgulamalar neticesinde 4 bin 364 şahıs yakalanmıştır. Bu şahıslardan 145’i tutuklanarak Bitlis Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna teslim edilmiştir. Son iki ay içerisinde yapılan trafik uygulamalarında; 92 bin 447 araç kontrol edilmiş, 11 bin 781 araç ve araç sürücüsüne trafikte kurallara uymadıkları için idari para cezası uygulanmış ve 692 araç trafikten men edilmiştir. Son iki ayda; 212 trafik kazası meydana gelmiş, meydana gelen bu trafik kazalarında maalesef 2 vatandaşımız hayatını kaybetmiş 173 vatandaşımız da yaralanmıştır. İlimizde 793 aile içi şiddet olayı meydana gelmiş, bu olaylar karşısında 140 şahsa önleyici tedbirler alınmıştır. Güvenli Eğitim Koordinasyon görevlileri tarafından, çocuk ve gençlerimizin daha güvenli ortamlarda eğitim görmelerini sağlamak açısından okul müdürleri ile her hafta bilgilendirme toplantıları yapılmaktadır. 198 ekibimiz okul giriş ve çıkışlarında görevlendirilmiş, öğrencilerimize güvenli eğitim ortamı sağlanmak için okul müdürlerimizle iş birliği yapmaktadır. Son iki ay içerisinde 433 okul çevresinde, 558 umuma açık alanda ve 747 servis aracında denetimler yapılmış olup, bu kapsamda 4 bin 326 şahıs sorgulanmıştır” şeklinde konuştu. Toplantıya Bitlis Valisi Erol Karaömeroğlu, İl Jandarma Komutanı Tuğgeneral Eyüp Subaşı, İl Emniyet Müdür Yardımcısı Berat Günçiçek ve İl Göç İdaresi Müdürü Cihan Cavli katıldı.
İstanbul Okul inşaatında ortaya çıkan havan topları, savunma sanayiinin öncülerinden Nuri Killigil’in hazin hikayesini gündeme getirdi Beyoğlu’nda okul inşaatında ortaya çıkan 30 havan topunun bulunduğu tarihi Sütlüce Baruthanesi alanı, Cumhuriyet’in ilk yıllarında Nuri Killigil’in silah fabrikasına ev sahipliği yaptı. Topların silah fabrikasından kaldığı değerlendirilirken, inşaatın temel kazısından Nuri Paşa’nın hazin hikayesi de yeniden gün yüzüne çıktı. Tarihçi Zafer Bilgi, “Nuri Paşa, Filistinli direnişçilere destek verdi ve silah noktasında onlara yardımcı oldu. Fabrikası bir sabah ansızın infilak etti. İsrail’e karşı verdiği mücadele nedeniyle Nuri Bey’in fabrikasının İngiliz veya İsrail ajanları tarafından infilak ettirildiği, suikasta kurban gittiği ve şehit olduğu yazıldı. Hazin olan da şu, 28 çalışanın cesetlerine dahi ulaşılamadı” dedi. Beyoğlu İmam Hatip Ortaokulu inşaat alanında yapılan çalışmalar sırasında 30 havan topu bulunması, Nuri Paşa ve çalışanlarının hazin sonunu gündeme getirdi. Nuri Paşa’nın silah fabrikasından kaldığı değerlendirilen havan topları, İstanbul Valiliği tarafından korumaya alındı. Enver Paşa’nın kardeşi, Kut’ül Amare Zaferi fatihi Halil (Kut) Paşa’nın yeğeni olan Nuri Paşa, Osmanlı Cihan Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’na girmesiyle "padişah yaverliği" rütbesi verilen bir askerdi. 1917 yılına kadar Trablusgarp ve Bingazi’de görev yaparken İngiliz, İtalyan ve Fransız kuvvetlerine karşı birçok savaşa giren Nuri Paşa, ağabeyi Enver Paşa tarafından Azerbaycan ve Dağıstan’ın Osmanlı’dan yardım talep etmesi üzerine kurdurduğu Kafkas İslam Ordusu’nun kumandanlığına getirildi. 12 bin askerden oluşan Kafkas İslam Ordusu, Azerbaycan harekatı çerçevesinde güzergahındaki ilçeleri, Bolşevik birlikleri ve Ermeni çetelerinden temizledi. 15 Eylül 1918’de ise Bakü’yü kurtaran Nuri Paşa, ’Bakü Fatihi’ olarak anılmaya başlandı. Kafkas İslam Ordusu, Bakü’nün kurtuluşu için yaklaşık bin şehit verdi. Azerbaycan’da gittiği her yerde saygı ve hürmetle karşılanan Nuri Paşa, Bakü’de bulunan Tezepir Camisi’nde minbere çıkarak halka hitap etti. Söz konusu minber, bugün ’Nuri Paşa minberi’ diye anılıyor. Mondros Ateşkes Antlaşması imzalandıktan sonra Kafkas İslam Ordusu, Bakü’yü terk etmek zorunda kalırken Nuri Paşa, İngilizler tarafından Batum’da tutuklandı. Nuri Paşa ise hapisten Kafkasyalıların yardımıyla kaçmayı başardı. 1921’de Berlin’e giden Nuri Paşa, çiniciliği öğrenerek İstanbul’a döndü ve 1925’te Kütahya Çinicilik Anonim Şirketi’ni kurdu. Askerlik hayatı kahramanlıklarla geçen Nuri Paşa, daha sonra fabrikasını devrederek savaş sanayisine yöneldi. İstiklal Savaşı’nda Sarıkamış’ın kurtarılmasına iştirak eden Nuri Paşa’ya, 1929 yılında İstiklal Madalyası tevdi edildi. Savunma sanayi kahramanı: Nuri Paşa Cıvanın savunma sanayii açısından hayati önem taşıyan bir maden olduğunu anlayan Nuri Killigil, 1946’da İzmir Karaburun’da bulunan cıva madenini de faaliyete geçirdi. Cıva ihracatıyla ekonomiye de önemli bir katkı sağlandı. Nuri Paşa, aynı yıl Sütlüce’de 30 havan topunun bulunduğu alandaki bir fabrikayı satın alarak ordu için silah ve cephane üretti. Çeşitli silah tasarımları yapan Nuri Killigil, söz konusu silahların patentlerini aldı. ’Nuri tabancası’ adını verdiği Türkiye’nin ilk 9 milimetrelik silahının da seri imalatını gerçekleştirdi. Kurduğu fabrikada top, havan, uçaksavar mermi ve tapalarının yanı sıra uçak bombaları imal eden Killigil, özel sektör olarak yerli harp sanayisinin gelişmesine katkı sağladı. Türk ordusunun ateş gücünün artırılmasına öncülük eden ve ilk girişimcilerden olan Nuri Paşa, İsrail’in Filistin’e saldırılarında Arap ordularını ve Filistin halkını destekledi. İsrail’in kuruluşundan sonra da Nuri Killigil, Filistinli direnişçiler için silah ve cephane üretti. Çalışmaları ve Filistin’e desteği dolayısıyla Nuri Killigil, Batı dünyasının tepkisini çekmiş ve hedef tahtasına konulmuştu. Paşa, 1949 yılının Ocak ayında Avrupa seyahati sırasında Atina’da zehirlendi. Hastanede tedavi görse de eski sıhhatine kavuşamadı. Nihayet Nuri Paşa’nın silah üretim fabrikasında, 2 Mart 1949’da büyük bir patlama meydana geldi. Patlamada Nuri Paşa ve 28 çalışanı hayatını kaybetti. Patlama, kimileri tarafından kaza, kimileri tarafından İsrail istihbaratı tarafından organize edilen suikast olarak değerlendirildi. Patlamanın etkisiyle vücut bütünlüğü bozulan Nuri Killigil’den kalan kısımlar bir karton kutuya konularak defnedildi. Killigil’in cenaze törenine ise hiçbir yetkili katılmadı. “Enver Paşa, 12 bin kişilik ‘Kafkas İslam Ordusu’nun komutanı olarak kardeşi Nuri Paşa’yı görevlendirdi” Nuri Paşa’nın hikayesini anlatan Tarihçi Zafer Bilgi, “Sütlüce’nin kıyısında 1. Dünya Savaşı’ndan yani 1920’li yıllardan sonra Cihan Harbi’nde başarılı olan ‘Kafkas İslam Ordusu Komutanı Nuri Killigil Paşa’nın, 1930-1950’li yıllar arasında savunma sanayinin özel sektördeki girişimcilik örneği yaşandı. Nuri Paşa Manastır’da doğdu. Enver Paşa’nın kardeşi olması hasebiyle aynı yolda bir vatanperver olarak 1. Cihan Harbi’nde ve Kurtuluş Savaşı’nda başarılı bir mücadele etti. Dönemin ordusunda üst düzey görevleri başarıyla ifa ettiği için hızlıca yükselmiş bir askerdir. Ama bu sıradan bir asker değil. Enver Paşa’yı, 1. Cihan Harbi’nde dönemin Genelkurmay Başkanı olarak düşünebiliriz. O dönemdeki ismiyle harbiye nazırı deniyordu. Azerbaycan o dönemde henüz yok. Bakü’de bir İslami diriliş yaşansın diye bir yardım isteniyor. Enver Paşa, 12 bin kişilik ‘Kafkas İslam Ordusu’nun komutanı olarak kardeşi Nuri Paşa’yı görevlendirdi. Nuri Paşa 1918’li yıllarda ‘padişah yaveri’ olarak biliniyordu” ifadelerini kullandı. “Nuri Paşa’nın ilk tecrübesi: Ruslardan kalan cephaneleri onardı ve silahları tekrar mühimmata kazandırdı” Nuri Paşa’nın silah sanayisinde ilk tecrübesini Erzurum’da, Ruslardan kalan cephanelerle kazandığını söyleyen Bilgi, “Bizim 1. Cihan Harbi’ne girdiğimiz ve yenik çıkmak üzere olduğumuz zamanlardı. Bu esnada Nuri Paşa, Cihan Harbi’nde, Ruslara karşı Doğu’da başarılı savaşlar verdi ve Bakü’yü muhteşem bir şekilde savundu. Bine yakın şehit verdiğimiz bir direnişe imza attı. Hatta Bakü’de bir camide hutbenin verildiği minbere ‘Nuri Paşa minberi’ deniliyor. Nuri Paşa’yı yad etmek adına minberin adını onunla anıyorlar. Daha henüz Azerbaycan diye bir ülke kurulmadan önce tohumu atan Nuri Paşa’ya onlarda çok değer veriyor. Nuri Paşa’nın hedefi de şu; ‘Acaba biz Doğu’yu, Bakü’ye kadar uzatabilir miyiz?’ diye düşünüyordu. Devletin ömrü vefa etmiyor. 1918’de Mondros Ateşkes Antlaşması imzalanıyor. Biz o topraklardan geri çekilmek zorunda kalıyoruz. Nuri Paşa ısrarla orada kaldı. Çekilmeme taraftarı ancak Batum’da İngilizler onu tutukladı. Buna rağmen o mücadelesinden vazgeçmedi. Bakü’deki direnişçiler, Nuri Paşa’yı hapishaneden kurtardı ve önce Erzurum’a gitti. Kurtuluş Savaşı esnasında Erzurum’da bazı Ruslardan kalan cephanelerin onarılması veya silahların tekrar mühimmata katılmasıyla ilgili silah sanayisine dönük çalışmalarla ilk tecrübesini kazanmış oldu. Ardından bir çinicilik macerası, bir fabrika kurma girişimi var” şeklinde konuştu. "Nuri Paşa, Azerbaycan Türkleri için çok büyük bir lider” 28 Eylül 2023 tarihinde hayata gözlerini yuman Azerbaycan Milletvekili Ganire Paşayeva da Nuri Killigil’den övgüyle bahsederek, "Nuri Paşa, Azerbaycan Türkleri için çok büyük bir lider. Osmanlı Devleti 1. Dünya Savaşı’nda yenilmişti ve çok zor günler geçiriyordu. Buna rağmen Azerbaycan’a Nuri Paşa’nın başkanlığında Türk Kafkas İslam Ordusu desteği geldi. Zor günler yaşamalarına rağmen Anadolu’daki insanımız Azerbaycan’a yardıma geldi. Nuri Paşa Azerbaycan’dan döndükten sonra da Azerbaycan için Türkiyemiz için fedakarlıklar etmişti. İlk silah fabrikasını kurmuştu. Türk dünyasının buna ne kadar ihtiyacı olduğunu biliyordu. Nuri Paşa her zaman gönlümüzde yaşayacak, Türk dünyasının bütün insanlarının gönlünde yaşayacak. Milleti için hayatını feda eden insanlar hiçbir zaman unutulmaz. Her bir Azerbaycan insanı ’Nur içinde yat Nuri Paşa, seni hiçbir zaman unutmayacağız, milletimizin kahraman evladı’ diyerek saygıyla anıyor” ifadelerini kullanmıştı. “General Nuri Killigil’in fabrikası bir sabah ansızın infilak etti” Nuri Paşa’nın ölümü hakkında konuşan Zafer Bilgi, “Nuri Bey savaş ortamı geçince İstanbul’da ‘savunma sanayisi ile ilgili nasıl mücadele edebiliriz’ diye düşünerek Sütlüce’de şahsına has bir toprak aldı. Aldığı toprakta ilk silah üretimi, top üretimleri veyahut o dönemdeki askeri mühimmat üretimlerine girişti. Hatta dönemin bekçilerinin ve polislerinin silahlarını üretti. Killigil silahının patentini aldı. Kayıtlara, 20’ye yakın silahın patentini aldığı geçti. O dönemde Nuri Paşa’nın, Enver Paşa ile yazışmalarına ve anılarına baktığımızda, ‘yerli ve milli savunma sanayisinin nasıl temellerini atabiliriz’ diye dertlendiğini biliyoruz. Sütlüce’deki fabrikada 1949’lara kadar üretim yaptı. Bu üretimlerde, kısa sürede başarılı oldu. Bu başarı etrafa isminin yayılmasını sağladı. 1948-1949’lı yıllarda Arap coğrafyasında İsrail devletinin kurulması ve Filistinli direnişçilerin Nuri Paşa’dan silah isteme olayı var. O da Arap direnişçilere destek verdi, silah noktasında onlara yardımcı oldu. O esnada Suriye’de bir tane silah fabrikası kurma girişimi var. Mısır’da 2 tane silah fabrikası kurulacak. Fakat daha kurulamamışlardı. Bizimkisi erkenden kurulduğu için tarihi Sütlüce Baruthanesi diye adlandırdığımız alandaki mühimmatın direnişçilere destek olma da kullanıldığı söz konusu olunca hazin bir olay gerçekleşti. Sütlüce’deki bu tarihi baruthane yani General Nuri Killigil’in fabrikası bir sabah ansızın infilak etti. Dönemin görsel ve yazılı medyasında haber olarak yer aldı. 28 kişi de kendisiyle beraber orada infilak oldu. Bu patlamayla ilgili ‘içeride mühimmatta bir sıkıntı mı oldu yoksa bir suikast mi düzenlendi’ şaibesi dolaştı. Tam net olmamakla birlikte İsrail’e karşı verdiği bu mücadelede Nuri Bey’in İngiliz ajanları veya İsrail ajanları tarafından fabrikasının infilak ettirildiği, suikasta kurban gittiği ve şehit olduğu yazıldı. Bu tam aydınlatılmamakla beraber belki ileride ortaya çıkacak. Hazin olan şu, 28’e yakın çalışanın cesetlerine dahi ulaşılmadı. Etrafta araştırmalar yapıldı, dönemin adli tıp raporlarına göre bulunan parçalar Edirnekapı Sakız Ağacı Şehitliği’ne defnedildi” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Nuri Killigil, şüpheli bir yangında şehit oldu” Cumhurbaşkanı Erdoğan da 12 Şubat 2019’da yaptığı bir konuşmada, Türkiye’nin senelerce kendi kaynaklarını kullanmaktan, kendi potansiyelini harekete geçirmekten alıkonulduğuna dikkati çekerek, “Bunu kimi zaman düşmanlarımız yaptı, kimi zaman da içimizdeki gafiller ve hainler yaptı. 1930’larda Nuri Demirağ, Vecihi Hürkuş gibi vizyon-misyon sahibi insanların çabaları engellendi. Türkiye’nin ilk silah fabrikatörü Nuri Killigil, şüpheli bir yangında şehit oldu” demişti. “Nuri Paşa, İHA ve SİHA girişimlerinin bundan yaklaşık 100 yıl önce tohumlarını attı” Türkiye’nin savunma sanayisinin gelişmesinde Nuri Paşa’nın rolüne değinen Bilgi, “Bu şu açıdan önemli; bugünkü İHA’lar ve SİHA’LAR gibi özel girişimlerin, devlet savunma sistemlerinin oluşturulmasına yol açtığını düşündüğümüzde Nuri Paşa bundan yaklaşık 100 yıl önce 1930-1940’lı yıllarda tohumları attı. Biz kendi ürettiğimiz silahlarla girdiğimiz bütün savaşlarda başarılı oluyorduk ama başka ülkelerden gelen silahlarla girdiğimiz savaşlarda genelde muvaffakiyet gösteremiyorduk. Tarih bize hep bunu gösterdi. Hem Enver Paşa hem de Nuri Paşa bunun farkında tabii, ondan dolayı bizim gireceğimiz savaşlarda başarılı olmamız adına önemli boşluğu doldurma derdine girdiler. Dönemin milli savunmasının, silah sanayisinin öncülerinden biri oldular. 100 sene önce bu tohum tutmasa da böyle bir girişim var. 100 sene sonra ise İHA ve SİHA özel girişim örneği olarak devletin uhdesine girdi ve şu an önemli bir bel kemiği olarak yaşıyor” diye konuştu.