GÜNDEM - 14 Ekim 2025 Salı 17:37

Yüksekova’da aile destanı: Bahçesinden topladı, evini lokantaya çevirdi

A
A
A
Yüksekova’da aile destanı: Bahçesinden topladı, evini lokantaya çevirdi

Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde yaşayan Çoruh ailesi, hem doğayla iç içe bir yaşam sürüyor hem de lezzet severlere unutulmaz bir deneyim sunuyor. Şemsullah Çoruh, eşi Güler Çoruh ve kızı Çiğdem Çoruh, dağ evlerini şirin bir lokantaya dönüştürerek bölgenin en doğal lahmacun ve pidesini yapmaya başladı.


Yüksekova’nın eşsiz doğasında bulunan evlerini bir aile işletmesine dönüştüren Çoruh ailesi, takdiri hak eden bir projeye imza attı. Girişimin en dikkat çekici yanı ise ürünlerinin doğallığı. Aile, lokantada kullandıkları sebzelerin büyük bir kısmını kendi bahçelerinde ekiyor. Lahmacun ve pide harçlarına giren bu taze ürünler, lezzeti doruğa çıkarıyor.



"Taş fırındaki sır"


Şemsullah Çoruh ve ailesi, evlerinin içine kurdukları özel, taştan yapılmış geleneksel fırında pişirdikleri lahmacun ve pidelerle kısa sürede adından söz ettirmeye başladı. Taş fırının verdiği otantik tat, doğal malzemelerle birleşince ortaya enfes bir lezzet şöleni çıkıyor.



"Ailece çalışıyor, ailece kazanıyor"


Çoruh ailesinin bu girişimi, sadece bir ticari işletme değil, aynı zamanda aile bağlarını güçlendiren bir hikaye. Evlerini hem daha kullanışlı bir hale getiren hem de kendilerine yeni bir gelir kapısı açan aile, tüm işleri el birliğiyle yürütüyor. Güler Çoruh ve Çiğdem Çoruh’un maharetli elleriyle hazırlanan iç harçlar, Şemsullah Çoruh’un taş fırındaki ustalığıyla buluşuyor.


Bölge halkı ve ziyaretçiler, hem doğanın tadını çıkarmak hem de bu eşsiz doğal lezzetleri tatmak için Çoruh ailesinin şirin dağ lokantasına akın etmeye başladı. Yüksekova’dan yükselen bu sıcak ve ilham veren girişim, doğal yaşamla yerel üretimin ne kadar güzel birleşebileceğinin en güzel örneği olarak dikkat çekiyor.



"Evimizi lokantaya çevirdik, bahçemizi lezzetimize kattık"


Ailece dağ evlerinde lokanta hizmetini verdiklerini belirten Şemsullah Çoruh, "Ailece burada vatandaşa hizmet için bahçemizden doğal ürünlerden aldığımız sebzelerden en güzel lahmacun ve pideleri çıkartıyoruz. Burası şenlendi, çünkü burası doğal bir ortam ve insanların huzur bulacağı bir yerdir. Eşim ve kızımın yardımıyla güzel lezzetler katıyoruz yemeklere. Bizde bu şekilde evimizin geçimini sağlıyoruz. Şimdiden herkese hayırlı olsun" dedi.



Yüksekova’da aile destanı: Bahçesinden topladı, evini lokantaya çevirdi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Muğla Menteşe’de çocuklar İngilizceyi eğlenerek öğreniyor Muğla Menteşe’de faaliyet gösteren Uluslararası Gençlik Merkezi, çocukların dil gelişimine ve akademik başarılarına katkı sağlamak amacıyla düzenlediği İngilizce Konuşma Kulübü ve Akademik Destek programını başarıyla tamamladı. Menteşe Gençlik ve Spor İlçe Müdürlüğü bünyesindeki Uluslararası Gençlik Merkezi, çocuklara yönelik örnek bir eğitim çalışmasına imza attı. Program iki temel sütun üzerine inşa edildi: Pratik iletişim becerileri ve okul müfredatına uyumlu akademik destek. Konuşma kulübü etkinliklerinde çocuklar; oyunlar, grup çalışmaları ve günlük hayat senaryolarıyla İngilizceyi teoriden pratiğe döktü. Bu etkinliklerle öğrencilerin Kelime dağarcıklarının zenginleştirilmesi, Doğru telaffuz alışkanlığı kazanmaları, Yabancı dilde özgüvenli iletişim kurmaları sağlandı. Programın diğer ayağında ise öğrencilerin okul derslerindeki performanslarını artırmaya yönelik çalışmalar yürütüldü. Dil bilgisi, okuma-anlama ve kelime pekiştirme seanslarıyla öğrencilerin okuldaki sınav başarılarına doğrudan katkı sunuldu. Bireysel ihtiyaçlara göre yapılan yönlendirmeler sayesinde çocuklar, zorlandıkları konuları uzmanlar eşliğinde aşma fırsatı buldu. Gençlik Merkezi yetkilileri, erken yaşta yabancı dil öğreniminin kişisel gelişimdeki kritik rolüne dikkat çekerek şunları kaydetti: "Çocuklarımızın yabancı dile karşı olumlu bir tutum geliştirmesi en büyük önceliğimiz. Eğlenceli ve etkileşimli yöntemlerle hem derslerine destek oluyor hem de dünya ile iletişim kurabilecekleri bir kapı aralıyoruz. Bu tür gelişim odaklı projelerimiz önümüzdeki dönemde de artarak devam edecek "ifadesi kullanıldı.
Samsun 800 milyonluk umut, depresyon riski taşıyor Yılbaşı ikramiyesi beklentisiyle kurulan hayallerin psikolojik zararlarına dikkat çeken Psikiyatri Uzmanı Dr. Akif Taşdemir, "İnsanlar bilet değil, umut satın alıyor. Umut satın almak, küçük gibi görünse de çok derin bir psikolojik etkiye sahiptir. Bazı insanlar bu durumdan dolayı derin depresyona sürüklenebilir" dedi. Yılbaşı özel çekilişinde büyük ikramiyenin 800 milyon TL olarak belirlenmesini ve bunun insanların psikolojisine etkisini değerlendiren Samsun Büyük Anadolu Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Akif Taşdemir, ikramiyenin çıkmaması durumunda bazı kişilerin ruh halinde ümitsizlik ve yoğun hayal kırıklığı yaşanabileceğini söyledi. "Hayal kurmak insana mutlu hissettiriyor" Dr. Taşdemir, "Piyango bileti satın almak, altında ekonomik, psikolojik, sosyal ve kültürel nedenleri olan bir davranış biçimidir. İnsanlar bilet değil, umut satın alıyor. İnsanlar istatistiksel olarak o paranın kendilerine çıkma ihtimalinin farkındadırlar. Umut satın almak küçük görünse bile çok derin bir psikolojik etkiye sahiptir. İnsanlar bu umudu ucuza satın aldıkları için bir hayal kuruyorlar. Hayal kurmak insana mutlu hissettiriyor. ’Bu bilet bana çıkarsa borçlarımı öderim, yeni bir iş kurabilirim, çevremdeki insanların hayatını değiştirebilirim’ gibi hayal kurmak insanları mutlu edebiliyor. İnsanlar, ’almayacağım bilete ikramiye çıkarsa’ diye kaçırma korkusuyla da yöneliyorlar. Bundan dolayı birçok insan hayal kırıklığına uğruyor" diye konuştu. "Yoğun bir hayal kırıklığı sonrasında depresyonu tetikleyebilir" İkramiyenin çıkmamasının herkeste aynı etkiyi oluşturmadığını belirten Taşdemir, "Aslında birçok insanda o ikramiyenin çıkmaması derin bir hayal kırıklığı oluşturmuyor. O biletin üstüne kurduğu hayaller boşa gittiğinde ilk başta derin bir iç çekiş ve hayal kırıklığı yaşayabilir. Birçok insan bunu mantıkla onarır. ’Zaten bana çıkma ihtimali çok düşüktü, hayırlısı böyleymiş’ diye düşünebilir. Bazı insanlar bu durumdan dolayı derin depresyona sürüklenebilir. Bardak dolmuştur ve taşmak için son bir damlayı bekliyordur. Yoğun bir hayal kırıklığı sonrasında depresyonu tetikleyebilir. Bu, insanların çok azında görülen bir durumdur" şeklinde konuştu. "Umut ile bağımlılık arasındaki çizgi çok ince" Yoksulluk süresi uzadıkça insanların risk algısının değişebildiğine dikkat çeken Psikiyatri Uzmanı Taşdemir, "Yoksul insanların yoksulluk süresi uzadıkça, maalesef başka bir çıkış yolu ümidi insanların zihninde kalmıyor. Birikim veya çalışma ile bu gidişatı değiştiremeyeceklerini düşünüyorlar. Kısa bir yoldan çıkış arayışına giriyorlar. Bu durum, insanların bu umuda sıkı sarılmasına sebep olabiliyor. Yoksul insanların yoksulluk süresi uzadıkça onların risk algıları da değişebiliyor. ’Battı balık yan gider’ misali ’son parayı da buna harcayayım’ diye düşünebilirler. İkramiye çıkmayınca diğer bilet tarihini bekleyerek, ’bu sefer olmadı ama bir dahaki sefere olabilir’ diyerek boş bir ümide tekrar kapılabilirler. Umutla bağımlılık arasındaki kısa çizgi budur" ifadelerini kullandı.