ÇEVRE - 07 Aralık 2025 Pazar 08:54

‘Biz anlaşıp yapamadık ama yaparsa devletimiz yapar’ diyen site sakinleri, yuvalarından geriye kalan boş arazinin rezerv alanına alınmasını istiyorlar

A
A
A
‘Biz anlaşıp yapamadık ama yaparsa devletimiz yapar’ diyen site sakinleri, yuvalarından geriye kalan boş arazinin rezerv alanına alınmasını istiyorlar

Hatay’da depremde yıkılan 5 blok ve 252 daireden oluşan Zirve Sitesi sakinleri, geride kalan süreçte ortak noktada birleşemeyince evlerinin bulunduğu alana herhangi bir yapı inşa edemediler. Yeniden aynı bölgede evlerine kavuşmak isteyen depremzede vatandaşlar, ‘Yaparsa devletimiz yapar’ diyerek, siteden geriye kalan boş arazinin rezerv yapı alanına girmesini istiyorlar.


Kahramanmaraş merkezli depremlerde büyük yıkıma uğrayan Hatay’da yüzlerce bina yıkılmıştı. Enkaz kaldırma çalışmalarının sona ermesiyle birlikte kentin 15 ilçesinin yeniden ayağa kalkması için ihya, inşa ve imar çalışmaları başlamıştı. Vali Mustafa Masatlı’nın yoğun gayreti ve iş takibiyle Hatay’ın 15 ilçesinde TOKİ ve Emlak Konut tarafından inşa edilen konutlar vatandaşlara teslim edilmeye devam ediyor. Yoğun yıkım yaşanan Antakya ilçe merkezlerinde de Rezerv Yapı Alanı ilan edilen bölgelerde de inşaat çalışmalarında sona gelen konutların teslimi devam ediyor. Antakya kent merkezi Ekinci Mahallesi’nde bulunan ve Hikmet Karaoğlan’ın site yöneticisi olduğu 5 blok 252 daireden oluşan Zirve Sitesi’nin bulunduğu 10 dönümlük arazide site sakinlerinin anlaşamaması sebebiyle rağmen bir çivi bile çakılmadı. ‘Yaparsa devletimiz yapar’ diyen sitede sakinleri ve bölgede bulunan sitelerde yaşayan vatandaşlar bölgenin rezerv yapı alanının içerisine alınmasını istiyorlar.


"Devletimizin bizi yalnız bırakmayacağını düşünüyoruz ve bu alanın bir an önce rezerv alanı olmasını istiyoruz"


Site sakini Hikmet Karaoğlan, 10 dönümlük alanın rezerv alana alınmasını istediklerini belirterek "Ekinci Mahallesi’nde bulunan Zirve Sitesindeyiz. Zirve sitesi, 10 dönümlük bir arazide inşa edilmişti. Binalarımız 6 Şubat denemelerinde yıkıldı. Biz bu konular hakkında devletimizden defalarca destek istedik. Devletimizin bizi yalnız bırakmayacağını düşünüyoruz. Bu alanın bir an önce rezerv alanı olmasını istiyoruz. Bazı kişilerden söz aldık ve cevap bekliyoruz. Çevremizde bulunan diğer sitelerinde içine alacak şekilde rezerv alanı yapılmasını istiyoruz. Biz site sakinleri olarak yerinde dönüşüme gittik, çoğunluğu sağladık ama süreyi kaçırdık. Bundan dolayı başaramadık. Biz ve komşularımız bunlar hakkında imza verdik. Böyle 10 dönümlük arazinin hibe olmasını istemiyoruz. Mahallemizde ve eski komşularımızla birlikte oturup yaşamak istiyoruz. Burada 5 bloktan oluşan 252 daire vardı. Hepsi yıkıldı ve hale umutluyuz. Biz Sayın Bakanımızdan burasının rezerv alanı olmasını istiyoruz" dedi.



"Biz anlaşamadık ve yapamadık, bu konuda yaparsa devletimiz yapar ve sonsuz güvenimiz vardır"


Bölgede yaklaşık 4 bin insanın yaşadığı sitelerin bulunduğu alanın rezerv alana girmesini istediklerini ifade eden Edip Mullakütükçü, "Zirve Sitesi’nin depremden öncesinde ve sonrasında da avukatıyım. Aynı zamanda bu kadar mağdur insanında avukatıyım. Depremden bu yana yaklaşık 3 yıllık bir süre geçti ama bu süre içerisinde site sakinleri bir türlü kalıcı çözüme kavuşamadık. Böyle güzel bir yerde komşularınla birlikte istemeleri nedeniyle rezerv alanının olmasından artık zaruret olduğunu düşünüyoruz. Bu konuda Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Sayın Murat Kurum’a güveniyoruz. Burada 5 bloktan oluşan yaklaşık bin kişi yaşıyordu ve diğer siteleri de sayarsak en az 2 bin kişinin yaşadığı alandan bahsediyoruz. Biliyorsunuz çok insan olunca temel birincil hedefimiz burada yerinde dönüşüm yapmaktı ama belli bir süre içinde insanları bir araya getirmek kolay değildi. Çünkü çoğu insanımız buralarda değil, dağınık durumda oldukları için onun handikaplarını yaşadık. İnsanların tam çoğunluğunu sağlayacakken ne yazık ki sürede doldu ve her şey durduğu yerde kalmış oldu. Biz bunun artık nihayete ermesini ve rezerv talebimizin gerçekleşmesini talep ediyoruz. Biz anlaşamadık, yapamadık. Bu konuda yaparsa devletimiz yapar ve sonsuz güvenimiz vardır" ifadelerini kullandı.



‘Biz anlaşıp yapamadık ama yaparsa devletimiz yapar’ diyen site sakinleri, yuvalarından geriye kalan boş arazinin rezerv alanına alınmasını istiyorlar

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Erzurum’da 59 yıldır dinmeyen bir acı Erzurum’da 59 yıl önce 247. Piyade Alayı Koğuşu’nda çıkan yangında şehit olan 65 askerin yürek yakan hikayeleri hala canlılığını koruyor. Erzurum’un Dumlu Yeşildere Garnizonu’nda 1966 yılında meydana gelen ve yıllarca sebebi tam olarak açıklanmayan askerî facia, aradan geçen 59 yılın ardından, yıldönümümde yeniden hatırlandı. 3. Ordu Komutanlığı’na bağlı 51. Tümen, 247. Piyade Alayı’nda yaşanan büyük yangının izleri hala hafızalardan silinemedi. 1966’da meydana gelen olayda, Dumlu’da bulunan askeri birliğin koğuş bölümünde başlayan yangının kısa sürede tüm yapıyı sardığını ve askerler alevlerin arasında kaldığını ifade eden Araştırmacı Taner Özdemir, "Arşivlerde yer alan haberlere göre; yangına Erzurum Belediyesi itfaiye ekipleri, ağır bakım birlikleri ve garnizon görevlileri anında müdahale etti, büyük çaba sonucunda 82 asker alevlerin arasından kurtarılırken, 27 asker de yaralı olarak hastanelere sevk edildi. Yangın, dönemin soğuk hava şartlarının etkisiyle daha da büyümüş; kurtarma çalışmalarında onlarca personel saatlerce görev yapmıştı" dedi. Aileler uzun süre yaralılarla görüştürülmedi Özdemir, dönemin uygulamalarına göre, yangında yaralanan askerlerin sağlık durumları sıkı tedbirler altında yürütüldüğünü anlatarak, "Mareşal Fevzi Çakmak Askeri Hastanesi Başhekimi Dr. Albay İbrahim Arslan, ağır ve hafif yaralı askerlerin durumunun kontrol altında olduğunu açıklamış; ancak güvenlik ve sağlık gerekçeleriyle aileler bir süre boyunca yaralı askerlerle görüştürülmemişti. Bu durum, arşiv manşetlerine "Aileler Endişeli" başlıklarıyla yansımış ve şehirde büyük üzüntü oluşturmuştur" diye konuştu. Üst düzey devlet hareketliliği: Bakan NATO programını erteledi Yangının ardından devletin en üst kademelerinde yoğun bir trafiğin yaşandığını hatırlayan Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği Erzurum Şubesi Yönetim Kurulu Taner Özdemir, "Dönemin Milli Savunma Bakanı Ahmet Topaloğlu, olayın ardından NATO Savunma Bakanları Toplantısı’na katılımını erteleyerek Erzurum’a yönelmiş, durumu yerinde incelemişti. Dönemin Başbakanı Süleyman Demirel, gelişmeleri Ankara’dan takip ederken; Genelkurmay Başkanı Orgeneral Cemal Tural olayla ilgili yetkililerden bilgi alırken Erzurum Valisi Ali Akarsu da olayın hemen ardından incelemeler yapmışlardı. O yıllarda yayınlanan ulusal gazete manşetlerine bakınca, 1966’daki facianın toplumsal hafızadaki yeri tazeleniyor. 2018 yılında Erzurum Büyükşehir Belediyesi öncülüğünde Dumluda bir Şehitlik Anıtı inşa edilerek hem bu yangında hem de yıllar içinde şehit olan askerlerin hatırası ölümsüzleştirildi. Bugün Dumlu Şehitlik Anıtı, bölgenin en önemli askerî hafıza mekânlarından biri olarak ziyaret edilmeye devam ediyor" diye konuştu.
Mersin Kadınlara yönelik EVKA eğitimleri Mersin’de yoğun ilgi gördü Mersin Büyükşehir Belediyesi Kadın ve Aile Hizmetleri Dairesi Başkanlığı, Mevlana Kadın ve Çocuk Atölyesinden yararlanan kadınların sosyalleşmesi ve farklı alanlarda bilgi edinmesi için 2 gün süren kapsamlı bir eğitim programı düzenledi. Büyükşehir Belediyesi Kadın ve Aile Hizmetleri Dairesi Başkanlığı bünyesinde hizmet veren Kadın ve Çocuk Atölyelerinde, çocukların sosyal gelişimlerini destekleyici aktivitelerin yanı sıra, anneler için de hem bilgilendirici hem de sosyalleşmelerini sağlayan etkinlikler düzenleniyor. Bu kapsamda Mevlana Kadın ve Çocuk Atölyesinde, ‘Ev Kadınları Ufuk Geliştirme Projesi’ (EVKA) adı altında 2 gün süren kapsamlı bir eğitim programı gerçekleştirildi. Eğitime; atölyeye devam eden kadınların yanı sıra, programdan haberdar olan çok sayıda kişi katıldı. Alanında uzman isimler kadınlarla buluştu Programın ilk gününde Dr. Burcu Şanlı, cinsiyete yönelik şiddetle mücadele ve erken yaşta evlilik hakkında, Gıda Yüksek Mühendisi Derya Delil, gıda israfını önleme konusunda, Uzm. Klinik Psikolog Solin Arap, çocuklarda sağlıklı ilişki kurma üzerine, Opr. Dr. Aslı Bilekdemir ise rahim ağzı kanseri ve HPV’nin önemi hakkında bilgilendirici sunumlar yaptı. 2. günde ise Doç. Dr. Burcu Albay, evlerde bulunan kanserojen maddelerin vücuda etkileri, Prof. Dr. Aziz Karadedekalp, hastalıklarının önlenmesi, Bilişim Uzmanı Serkan Karakaya, e-ticaret ve pazarlama süreçleri, Çevre Mühendisi Arzu Arasakun, atıkların geri dönüşümünün önemi, Sosyolog Jülide Güzel ise otizm farkındalığı üzerine katılımcıları bilgilendirdi. Sağlıktan sosyal hayata, çocuk gelişiminden çevre bilincine kadar birçok konuda uzmanları dinleyen kadınlar, programları memnuniyetle karşıladı. Etkinlikte ayrıca Büyükşehir Belediyesi tarafından kadınlara hijyen kiti hediye edildi. Kadın ve Aile Hizmetleri Dairesi Başkanı Şerife Hasoğlu Dokucu’nun da katılım sağladığı programda, konuşmacılara katılım sertifikaları takdim edildi. Büyükşehir Belediyesi, kadınların evden çıkarak birçok konuda gelişmesi ve güçlenmesi için programlar ve iş birliklerine devam edecek. "Kadınlarımızın sosyalleşmesini ve bilgilenmelerini sağladık" Mevlana Kadın ve Çocuk Atölyesi Sorumlusu Sonay Berber, çocuklar için olduğu kadar annelere yönelik de birçok program düzenlendiğini anlatarak, "Paydaşlarımızla işbirliği yaparak çeşitli eğitimler, atölyeler düzenliyoruz. Atölyede; alanında uzman kişiler gelerek kadınlarımızın hem evden dışarı çıkmasını hem atölyede sosyalleşmesini hem de yeni bilgiler öğrenmesini sağladı. Çocuklarımız dışarıda öğretmenlerimiz aracılığıyla etkinlikler yaparken, kadınlarda içeride sosyalleşme ve gelişme fırsatı bulabildi" dedi. Programa katılan kadınlar, eğitimlerin kendilerini birçok konuda bilinçlendirdiğini belirterek Büyükşehir Belediyesine teşekkür etti.