GENEL - 30 Kasım 2017 Perşembe 20:09

Türkiye’nin ’En İyi Sosyal Sorumluluk Projesi Jüri Farkındalık Ödülü’ SDÜ’nün oldu

A
A
A
Türkiye’nin ’En İyi Sosyal Sorumluluk Projesi Jüri Farkındalık Ödülü’ SDÜ’nün oldu

Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) mühendislik yükseköğretim programlarında öğrenci ve akademisyen ile inşaat sektöründe kadın istihdamını artırmak amacıyla 8 Mart 2016’da başlatılan ve 2017’de devam ettirilen ‘10 Bin 150 Pembe Baret’ isimli çalışma, Türkiye’nin En İyi Sosyal Sorumluluk Projesi Jüri Farkındalık Ödülü’nü almaya hak kazandı.

Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) mühendislik yükseköğretim programlarında öğrenci ve akademisyen ile inşaat sektöründe kadın istihdamını artırmak amacıyla 8 Mart 2016’da başlatılan ve 2017’de devam ettirilen ‘10 Bin 150 Pembe Baret’ isimli çalışma, Türkiye’nin En İyi Sosyal Sorumluluk Projesi Jüri Farkındalık Ödülü’nü almaya hak kazandı. Ödül, Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki’nin de katıldığı tören kapsamında verildi.



SDÜ’den ’İlham Veren’ İyi Fikirler


Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ), ’İlham Veren Üniversite’ mottosu ile ’Pembe Baret’, “2017 Türkiye’nin En İyi Sosyal Sorumluluk Kampanyası Jüri Farkındalık Ödülü” aldı.


SDÜ İnşaat Topluluğu, “yükseköğretim programlarında kadın öğrenci ve akademisyen varlığını yükseltmek”, “inşaat sektöründe kadın istihdamını artırmak” amacıyla 8 Mart 2016 Dünya Kadınlar Günü’nde ’Pembe Baret’ başlığı altında bir Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi başlatmıştı. 2016’da düzenlenen İnşaat Zirvesi’nde 150 Pembe Baret dağıtımı yapılmıştı.


8 Mart 2017 Dünya Kadınlar Günü’nde ise YDA Group ana sponsorluğunda 10 bin adet ’Pembe Baret’ yaptırılmıştı. Bunlar Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki (TBMM) 58 kadın parlamentere gönderilmişti. Yine Türkiye’de 99 üniversitenin Mühendislik ve Teknoloji Fakültesi’nde görev yapan 477 kadın akademisyene eş zamanlı olacak şekilde dağıtılmıştı. 8 Mart 2017’de yine Türkiye çapında Mühendislik ve Teknoloji Fakültesi’ndeki 8 bin 182 öğrenciye eş zamanlı şekilde teslim edilmişti.



5 ana kategoride 156 proje yarıştı


Süleyman Demirel Üniversitesi’nin 110 Öğrenci Topluluğu’ndan biri olan “İnşaat Topluluğu”nun ’Pembe Baret’ Sosyal Sorumluluk Projesi, “Gayrimenkul Sektörü Prestij Ödülleri”ne aday gösterildi.


Türkiye’de 4’üncü kez düzenlenen Sign of the City Awards (SotCA) Ödülleri için 5 ana kategoride 24 alt başlıkta 156 proje yarıştı. SDÜ eseri Pembe Baret, 3 aşamalı değerlendirme sürecinden sonra “Türkiye’de 2017 Yılı En İyi Sosyal Sorumluluk Projesi Jüri Farkındalık Ödülü” almaya hak kazandı.


Sign of the City Awards (SotCA) Yarışması’nın ödül töreni 28 Kasım Salı günü saat 20.00’de Hilton Bomonti Hotel’s’te (İstanbul) gerçekleştirildi. Törene Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki de katıldı. Ödül törende teslim edildi.



“Hedefimiz inşaat sektöründe kadın istihdamının artırılmasına yönelik farkındalık oluşturmaktı”


SDÜ İnşaat Topluluğu Başkanı Adem Barlas, "Projeye 8 Mart 2016’da Dünya Kadınlar Günü’nde başladık. 2017’de YDA Group ana sponsorluğunda milletvekili, akademisyen ve mühendislik ve teknoloji fakültelerinde yükseköğretim gören 8 bin 182 kadın öğrenciye eş zamanlı olarak ’10 Bin Pembe Baret’ dağıttık. İyi bir fikirdi. Fikrin sonucunu bu şekilde görmek güzel" dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kayseri Kadın kooperatifleri sayısı 43’e ulaştı Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç ile Kayseri Valisi Gökmen Çiçek’in özel önem vererek gerek büyükşehir gerek valilik gerekse diğer kurum ve kuruluşların destek verdikleri Kayseri Kadın Kooperatifleri’nin sayısı 43’e ulaştı. Kayseri’de, kadın girişimcilerin gelişmesi, girişimlerinin desteklenerek kentte üretim ile ticaretin birer halkası haline gelmesi için kurularak yaygınlaştırılması sağlanan Kayseri Kadın Kooperatifleri, sayısını arttırıyor. Kayseri Valiliği koordinasyonunda başta Kayseri Büyükşehir Belediyesi olmak üzere kentteki kurum ve kuruluşlar tarafından da desteklenen Kayseri Kadın Kooperatifleri, hem sayısını hem de üretimlerini çoğaltıyor. Vali Gökmen Çiçek önderliğinde kurulan Kayseri Kadın Kooperatifleri Koordinasyon Merkezi’nde faaliyetlerini yürüten ve Başkan Dr. Memduh Büyükkılıç yönetimindeki Büyükşehir Belediyesi olmak üzere kurum kuruluşların destek verdiği Kayseri Kadın Kooperatifleri’nin sayısı başta 22 iken, aradan geçen yaklaşık 2 yıllık süreçte ortalama iki kat artış göstererek 43’e ulaştı. Büyükşehir Belediyesi ile Kayseri Valiliği iş birliğinde kadın girişimini desteklemek ve kadın istihdamını arttırmak amacıyla kurulan Kayseri Kadın Kooperatifleri, her geçen gün büyürken pek çok alanda da üretim gerçekleştiriyor. Gıdadan el işlerine, giyimden ev eşyasına kadar pek çok konuda kadın eli üretimde söz sahibi olurken, istihdam da gerçekleştirilmiş oluyor. Kayseri Valisi Gökmen Çiçek’in önderliğinde kurulan ve Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç’ın talimatları doğrultusunda ise Büyükşehir Belediyesi tarafından kuruluşunda yer tahsisinden, malzeme, ekipman ve pazarlama desteğine, ürün desteğinden bütçe desteğine kadar önemli desteklerin sağlandığı Kayseri Kadın Kooperatifleri’nin üyeleri ise her fırsatta Vali Çiçek ve Başkan Büyükkılıç’a söz konusu irade ve desteklerinden dolayı teşekkürlerini iletiyor. Sayıları artan Kayseri Kadın Kooperatifleri, her geçen gün üretimini de arttırarak ürün yelpazesini genişletiyor.
Ankara Kanserle savaşta DNA rehberliği: "Tümörün DNA’sı belirleniyor, kişiye özel tedavi uygulanabiliyor" Sigara kullanımı, alkol, obezite ve hareketsiz yaşam tarzının kanserin en önemli nedenlerini oluşturduğunu belirten Medicana Sağlık Grubu Medikal Onkoloji Uzmanlarından Doç. Dr. Mehmet Metin Şeker, yeni gelişmelerle birlikte tümör DNA’larının belirlenebildiğini ve kişiye özel kanser tedavileri kapsamında hastaya uygun olan en doğru ilacın verilebildiğini söyledi. Tarihi milattan önce 2500’lü kadar dayanan kanser hastalığı, günümüzde dünyada ölüm nedenleri arasında ilk sıralarda yer alıyor. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, her yıl dünya genelinde yaklaşık 10 milyon kişi kansere yakalanırken, yaklaşık 6 milyon kişi de kanser nedeniyle hayatını kaybediyor. En sık görülen kanser türleri arasında ise meme kanseri, akciğer kanseri, prostat kanseri ve kolorektal kanser yer alıyor. Dünya genelinde ölümlerin önde gelen nedenlerinden birinin kanser olduğunu açıklayan Medicana International Ankara Medikal Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Metin Şeker, kanser nedenlerini ve geliştirilen yeni tedavi yöntemlerini anlattı. "Tek başına genetik nedenler tüm kanser hastalarının sadece yüzde 10’luk bir kısmını oluşturur" Kanserli hücrelerin oluşmasının birçok sebebi olduğunun altını çizen Doç. Dr. Mehmet Metin Şeker, genetik nedenlerin sanılanın aksine en sık sebeplerden birisi olmadığını söyledi. Doç. Dr. Şeker, “Tüm kanser hastalarının yaklaşık yüzde 90’ında sebepler sigara, alkol, fazla kilo (obezite), hareketsiz yaşam ve bazı enfeksiyonlardır. Tek başına genetik nedenler tüm kanser hastalarının sadece yüzde 10’luk bir kısmını oluşturur. Bu sebepleri düşününce kanserin yeni bir hastalık olmadığını, insanlık tarihi ile benzer bir tarihe sahip olacağını tahmin edebiliriz. Elbette ki saydığımız nedenlere bağlı olarak kanser sıklığı da zamanla artmaktadır” dedi. "Kanser hastalığının geçmişi milattan önce 2500’lere dayanıyor" Kanser hastalığının ve tedavisinin eldeki yazılı kanıtlara göre milattan önce 2500 yılına kadar uzandığını ifade eden Doç. Dr. Mehmet Metin Şeker, “19’uncu yüzyılın sonlarında anestezideki ve cerrahi yöntemlerdeki gelişmeler sayesinde daha başarılı kanser ameliyatları yapılmaya başlandı. Bu süreçte hastaların yaşam süreleri uzadı ancak birçok hastada ameliyat sonrası kanser yeniden oluştu. 20’nci yüzyılın başlarında ise radyoaktivitenin keşfi ile kanser tedavisinde yeni bir döneme geçildi ve radyoterapi kanser tedavisinde kullanılmaya başlandı. Bu sayede hastaların tedavi başarılarında artış sağlandı. O tarihten günümüze kadar radyoterapide de çok önemli gelişmeler yaşandı ve radyoterapinin kanserli bölgede çok daha etkin kullanımı sağlandı. Ayrıca gelişen teknolojik cihazlar ile radyoterapinin yan etkileri de çok ciddi düzeyde azaltıldı” diye konuştu. "Hedefe yönelik ilaçlar yaşam süresinin uzamasını sağladı" Kanser tedavisindeki esas gelişmenin ise kemoterapi ilaçların bulunması ile birlikte olduğunu ve artık günümüzde birçok kanser türlerinde ameliyat olmaksızın tam iyileşme sağlandığının görüldüğünü aktaran Doç. Dr. Şeker, konuşmasına şöyle devam etti: "Bu durum, ilaç araştırmalarının önünü açtı ve bu sayede birçok kanser türünde ve kanserin tüm evrelerinde etkili olan ilaçlar keşfedildi. 1990’lara kadar bulunan ilaçlar sadece kanserli hücrelere değil sağlıklı hücrelere de zarar veriyordu ve bulantı, kusma, saç dökülmesi, kan değerlerinde düşme gibi birçok yan etkiye sebep oluyordu. 2000’lerin başında yan etkileri çok daha az olan hedefe yönelik ilaçlar (akıllı ilaç) önce lenfoma, meme kanseri ve lösemilerde sonrasında ise tüm kanserlerde kullanılmaya başlandı. Hastaların yaşam sürelerinde çok ciddi uzamalar elde edildi ve o güne kadar ölümcül kabul edilen bu hastalıklar artık birer kronik hastalığa dönüşmeye başladı. O günden günümüze kadar kansere özgü yüzlerce hedef tespit edildi ve bu hedeflere yönelik ilaçlar geliştirildi." "İmmünoterapi kişinin bağışıklık sistemini çalıştırıyor" Kanser tedavisinde devrim niteliğinde olan immünoterapi tedavisinin son 14 yıldır kullanılmaya başlandığının altını çizen Doç. Dr. Mehmet Metin Şeker, "İmmünoterapi, kendisi doğrudan kansere saldırmayan, ancak kişinin bağışıklık sistemini çalıştıran ve bağışıklık hücrelerinin kanserli hücrelere saldırmasını sağlayan ilaçlardır. Bu keşif ile zaten hedefe yönelik ilaçlarla çok iyi noktalara gelen kanser tedavisi çok daha başarılı noktalara ulaştı" açıklamasını yaptı. "Tümör DNA’sı sayesinde hasta için en doğru ilaç belirlenebiliyor" Kanser tedavisinde gelinen son noktada ise insan DNA’sının daha iyi tanınması ve genetik testlerin daha ulaşılabilir hale gelmesiyle birlikte “Kişiye yönelik kanser tedavileri”nin mümkün hale gelmeye başladığına dikkati çeken Şeker, bu yöntemle hastaların tümör DNA’larının elde edilebildiğini vurguladı. Doç. Dr. Şeker, “Tümör DNA’ları elde edildikten sonra o kişiye faydalı olabilecek veya o kişiye fayda sağlamayacak ilaçlar tedavi öncesinde saptanabiliyor. Kişiye özgü kanser tedavileri, hastaların tedavilerinin daha etkili ve kişiselleştirilmiş olmasını sağlayabiliyor. Tümör DNA’sının kullanılmasıyla, hastaların tedaviye nasıl yanıt verebilecekleri daha önceden belirlenebilir, böylece gereksiz ilaç denemeleri ve yan etkilerin önlenmesi mümkün olabilirken, zaman ve maddi kayıpların da önüne geçilebilir. Bu yaklaşım, kanser tedavisinde önemli bir ilerleme olurken, hastalar için de umut verici bir gelecek sağlayabilir” dedi.