POLİTİKA - 29 Mayıs 2015 Cuma 12:48

Erdoğan: “Eski Türkiye Artıklarının Saldırılarına Rağmen Ziraat Bankası Hizmet Yolunda Kararlılıkla Yürüyor”

A
A
A
Erdoğan: “Eski Türkiye Artıklarının Saldırılarına Rağmen Ziraat Bankası Hizmet Yolunda Kararlılıkla Yürüyor”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kamu alanında ilk olan Ziraat Katılım Bankası’nın ilk şubesinin açılışını yaptı. Erdoğan, bu ülkede yüksek faizden, kaos ortamından ve gerilimden rant sağlayanlar olduğunu belirterek, “Eski Türkiye artıklarının saldırılarına rağmen Ziraat Bankamız millette hizmet yolunda kararlılıkla yürüyor” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Eminönü’nde Ziraat Katılım Bankası’nın ilk şubesinin açılışına katıldı. Törende Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Ziraat Katılım Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Aydın, İstanbul Valisi Vasip Şahin, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir ve çok sayıda kişi hazır bulundu.
Bankanın açılışında konuşan Erdoğan, kamunun bu alandaki ilk kuruluşu olarak sektöre giren Ziraat Katılım’ın diğer kamu bankalarına da örnek olacağına inandığını söyledi. Erdoğan, “Ziraat Bankası 152 yıllık yaşıyla son dönem Türk tarihinin en önemli dönüm noktalarına şahitlik etmiş bir kuruluşumuz. Ziraat Bankası’nın tarihi bir anlamda Türkiye’nin finans tarihidir. 1863 yılında Ziraat Bankası’nın ilk nüvesi olan Menafi Sandıkları kurulduğunda Osmanlı ekonomisi adeta iflasın eşiğine gelmişti. İlk dış borcun alındığı 1854’ten itibaren geçen süre içerisinde devlet Galata bankerlerinin ve tefecilerin esiri haline dönüşmüştü. Artık devlet en yüksek faizle dahi borç bulamaz bir hale gelmişti. Bankerler ve onların oluşturduğu güç zincirleri kredi açarak, ya da kredi musluklarını kısarak Osmanlı maliyesini istedikleri gibi yönlendiriyorlardı. Sadece devlet değil, millet de borç batağındaydı. Borçlarını ödemekte zorlanan çiftçiler hasattan önce tefecilere kaptırıyordu. İşte böylesi meşakkatli zamanda kurulan Menafi Sandıkları da milli bankacılığın ilk örneklerini oluşturuyordu. 15 Ağustos 1988’de Menafi Sandıkları’nın yerini Ziraat Bankası aldı. Bugün Ziraat Bankası sadece bir banka değil, bir kara gün dostudur, çiftçi, esnaf, sanayici, tüccar, ihracatçı dostudur. Paradan para kazanma hırsıyla değil, tarımı, sanayiyi, ticaret destekleme gayesiyle çalışan Ziraat Bankası’nın asli vazifesinin hiçbir zaman unutmadık, unutmayacağız” dedi.
12 yıl öncesinin Türkiye’sinin adeta Ziraat Bankası’nın kuruluş yıllarının Türkiye’si gibi olduğunu anlatan Erdoğan, “2001 yılında gecelik faizlerin yüzde 7500’lere çıktığı bir krizi yaşamıştık. Hükümete geldiğimizde bu krizin etkileri yoğun bir şekilde devam ediyordu. IMF’den borç dilenebilmek için bu ülkeye dışardan bir ekonomi bakanı ithal edilmişti. Her gün bir bankanın batış haberini alıyorduk. Geldiğimizde 25 banka batmıştı. O zaman yaklaşık 40 milyar dolar bir borç yükü. Kamu bankalarının içi boşaltılmıştı. 2002 sonunda sadece Ziraat Bankası’nın görev zararı 16 milyar liraydı. Böyle bir Ziraat Bankası devraldık. Banka çiftçiye kredi vermiyor, verdiği zaman da çok yüksek faiz oranı uyguluyor. 16 milyar lira görev zararıyla devraldığımız Ziraat Bankası bugün çok ciddi kar eden banka haline geldi. Bugün ülkemizde finans kuruluşları içinde bir numaraya oturmuş durumda. 12 yıl önce çiftçiye yüzde 59 faiz oranıyla kredi veriliyordu. Şuanda yüzde 0 ile 8 arasında çiftçiye kredi veriliyor” şeklinde konuştu.
“BU ÜLKEDE YÜKSEK FAİZDEN RANT ELDE EDEN TEFECİLER VAR”
Erdoğan, Türkiye’deki huzur, istikrar ve güven ortamının, 78 milyon vatandaşın geleceğe yönelik umutlarını artırdığını ancak bazılarının bu ortamdan çok ciddi şekilde rahatsız olduğunu söyledi. Bu ülkede yüksek faizden rant elde eden tefeciler olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kaos ortamından, gerilimden, belirsizlikten rant sağlayanlar vardı onlar rahatsız oldular. Gençlerin canından, şehitlerimizin kanından rant sağlayanlar vardı, huzur ortamından onlar da rahatsız oldular. Yeni Türkiye halkımızın ümidi olurken, bazılarının da kabusu haline geldi. Allah vermesin Türkiye’yi düşman işgal etse önce bu ülkenin milli kurumlarına, stratejik kuruluşlarına bunlar adeta saldırır hale geldi. Bunlar da meslek edindiler bu durumu adeta. MİT’e, milli bankalarımıza, milli projelerimize saldırlar. Gezi olaylarında ekonomiyi durdurma çağrısı yaptılar. Paralel ihanet çetesinin 17-25 Aralık darbe sürecinde hedef aldığı kurumlardan biri de kamu bankalarımızdı. Bilhassa Ziraat Bankamıza olmadık iftiralar, çamurlar attılar. Aynı şekilde Halk Bankası’na bu çamurları attılar. Bugün bizi Mursi’nin akıbetiyle tehdit eden gazete, geçen yıl da Ziraat Bankası New York şubesini itibarsız hale getirmeye çalışıyordu. Olağan mutat bir denetimi ‘Amerika’dan Ziraat Bankası’na darbe’ manşetleriyle ve adeta sevinçle verdiler. Gaflet veya gafleti tembihle, cehaleti talimle çözebilirsiniz ancak ihanetin ilacı yoktur. Maalesef bunlar böyle acınası durum içine girdiler. Milletimiz bunların yalanlarına da asla itibar etmiyor. Onlar saldırdıkça Ziraat Bankası gibi kurumlarımıza milletimiz daha güçlü şekilde sahip çıktı” diye konuştu.
“BENCE ZİRAAT TEKAFÜLÜ DE KURULSUN”
“Eski Türkiye artıklarının saldırılarına rağmen Ziraat Bankamız millette hizmet yolunda kararlılıkla yürüyor” diyen Erdoğan, şöyle devam etti: “Bankamız bilançosuna ihtiyaç duyduğu kaynakların çeşitlendirilmesinde önemli mesafe kaydetti. Güçlü mevduat tabanının yanı sıra yurt dışından temin ettiği fonlarla yerel sektörün finansmanı konusundaki kabiliyetini artırdı. Bence Ziraat Tekafülü de kursun. Çünkü bu anlamda atılacak bir adımla da bu alanda ilk Ziraat Bankası’nın olması veya Ziraat Katılım’ın olması anlamlıdır. Ziraat finans grubuyla ilgili çalışmaların kısa sürede neticeleneceğine inanıyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ziraat Bankası’nın nasıl bundan 152 yıl önce ülkenin ve milletin sömürüldüğü bir ortamda ilk milli banka olarak kurulmuşsa, şimdi de tarihi bir adım attığını ifade ederek, “Bunu süratle halk katılımın, aynı şekilde vakıf katılımın devam ettirmesi ve bitirmesi gerekiyor. Yani üç kamu bankasının bu alanda yer alması gerekiyor Bugün faizsiz bankacılık alanında da hizmet verecek olan Ziraat Katılım Bankamızın açılış törenini yapıyoruz. Hazine tarafından 675 milyon lira sermayeyle kurulan bu Katılım Bankamız 6 ay gibi çok kısa sürede hayata geçirildi. Eminönü’ndeki ilk şubeyi kısa sürede yenilerinin takip edeceğine ve yılsonumdaki 20 şube hedefine süratle ulaşılacağına inanıyorum. Önümüzdeki yıl 50, 2018 yılında 170 ve 2023’te 500 şubeye ulaşması beklenen Katılım Bankamızın örnek ve öncü bir kuruluş olarak yoluna devam etmesini diliyorum. Ziraat’ın amacı katılım bankacılığının finans sektöründe halen sahip olduğu yüzde 5’lik paya ortak olmak değil bu sektörün büyümesine katkı sağlamak olmalıdır. Bilhassa yurt dışında yatırım imkanları arayan faizsiz bankacılık fonlarının ülkemize çekilmesi hedeflenmektedir. Batıda 2007’de başlayan finans krizi, katılım bankacılığını güçlü bir alternatif olarak öne çıkardı. Ülkemizde de faiz konusunda hassasiyeti olan vatandaşlarımıza katılım bankaları önemli bir alternatif hizmet sunuyor. Katılım bankaları faiz yerine ortaklığa dayalı iş modelleriyle esna ve sanatkarlarımızın önüne yeni ufuklar açıyor” dedi.
“NİYE LONDRA OLSUN DA İSTANBUL OLMASIN?”
İstanbul’un finans merkezi olması için çalıştıklarını anlatan Erdoğan, “Bugün örneğin Londra faizsiz bankacılığın önemli bir merkezi konumunda. Niye Londra olsun da İstanbul olmasın? Bu işin çoktan İstanbul tarafından organizesi ve çekim alanı haline getirilmesi gerekiyordu. Bu bizim bir eksiğimizdir. Bunu başarmamız lazım ve İstanbul bu anlamda hak ettiği yeri almalıdır. Komşularımız, yakın coğrafyamız, bölgemizdeki yatırımcılar böyle bir arayışın içindeler. Bu fırsatı layıkıyla değerlendirmeliyiz. Bunun için hedeflerimizi yüksek tutmamız gerekiyor. Katılım bankacılığının sektörde halen yüzde 5 olan payını 2023 yılında yüzde 15’e hatta yüzde 20’yer çıkarmalıyız. Ben bu alanda sektörün içinde olanlara güveniyorum” ifadelerini kullandı.
Konuşmasının ardından Ziraat Katılım Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Aydın, Erdoğan’a Ziraat Katılım Bankası’nın kurumsal deseni olan lalelerin ebru sanatıyla icra edilmiş tablosunu hediye etti. Ardından Erdoğan ve beraberindekiler, tören alanından banka şubesine yürüdü. Yol boyunca vatandaşlar sloganlar atarak Erdoğan’a sevgi gösterisinde bulundu. Banka şubesi önünde dualar edilerek, açılış gerçekleştirildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, açılışın ardından banka şubesine girdi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bayburt Vali Eldivan’dan kurum amirlerine talimat: "Hizmetlerde aksaklığa mahal verilmeyecek" Bayburt’ta İl İdare Şube Başkanları Toplantısı gerçekleştirildi. Vali Mustafa Eldivan başkanlığında düzenlenen toplantıda, kamu hizmetlerinin etkinliği ve kurumlar arası koordinasyon konuları masaya yatırıldı. Kurum amirlerinin, şube müdürlerinin katılımıyla yapılan toplantıda Vali Eldivan, kamu hizmetlerinin verimli, etkin ve vatandaş odaklı bir anlayışla yürütülmesinin temel öncelik olduğunu vurguladı. Eldivan, kamu kurum ve kuruluşlarının tam bir iş birliği ve koordinasyon içerisinde çalışmasının, hizmet kalitesini artıracağını ifade etti. Toplantı kapsamında, 2025 yılı içerisinde il genelinde yürütülen çalışmalar kapsamlı bir şekilde değerlendirildi. İl genelinde Sunulan hizmetlerin mevcut durumu, devam eden projelerdeki son aşamalar ve gelecek döneme ilişkin stratejik hedefler detaylıca ele alındı. "Hizmetlerde aksaklığa mahal verilmeyecek" Vali Eldivan, vatandaşlara sunulan hizmetlerin herhangi bir aksaklığa mahal verilmeden sürdürülmesi için gerekli tüm tedbirlerin alınması gerektiğini bildirdi. Genel iş ve işlemlerin titizlikle yürütülmesi konusunda kurum müdürlerine kesin talimat veren Eldivan, kamu disiplininin önemine dikkat çekti. Toplantı sonunda Vali Eldivan, 2025 yılı boyunca özveriyle görev yapan tüm kurum amirleri ve personele teşekkür ederek, yeni dönem çalışmalarında başarılar diledi.
Malatya Malatya’da ‘Terörsüz Türkiye" konferansı AK Parti Malatya Milletvekili ve Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu Üyesi Prof. Dr. Abdurrahman Babacan, ‘Terörsüz Türkiye’ Konferansında yaptığı konuşmada, "Terörün Türkiye’ye yıllık maliyeti yaklaşık 140 milyar dolardır. Bu sorun sadece bir veya iki kişinin değil 86 milyonunun tamamının meselesidir, milletimizle birlikte, kimseyi dışlamadan ayrıştırmadan hep birlikte başaracağız. Biz çocukların ölmediği, silahların konuşmadığı bir Türkiye istiyoruz" şeklinde konuştu. Milletvekili Babacan konuşmasında, "Hiçbir siyasi kaygı duymadan, oy hesabı yapmadan, ‘yeter ki Türkiye kazansın, yeter ki milletimiz kazansın’ diyerek bu tarihi sorumluluğu üstlenen Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ile MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’ye şükranlarımı sunuyorum" dedi. Yeşilyurt Belediyesi ve Yeşilyurt Kent Konseyi tarafından düzenlenen ‘Terörsüz Türkiye’ Konferansı, Kongre ve Kültür Merkezinde yoğun katılımla gerçekleştirildi. Konferansın açılış konuşmasını yapan Yeşilyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. İlhan Geçit, konferansın amacının, toplumsal farkındalığı artırmak ve terörün her türlüsüne karşı ortak bir duruş sergilemek olduğunu söyledi. Başkan Geçit, "Terörsüz Türkiye" hedefinin birlik ve beraberliğin, kardeşliğin ve güçlü demokrasinin hâkim olduğu bir Türkiye ideali olduğunu ifade ederken, " Terör; sadece can güvenliğimizi tehdit eden bir sorun değil, aynı zamanda toplumsal huzurumuzu, kardeşliğimizi ve ortak geleceğimizi hedef alan büyük bir tehdittir. Bu nedenle terörle mücadele, yalnızca güvenlik güçlerimizin değil; milletçe hepimizin ortak meselesidir. "Terörsüz Türkiye" hedefine ulaşmanın yolu ise, farklılıklarımızı zenginlik olarak gören, ortak değerler etrafında kenetlenen bir toplumsal bilinçten geçmektedir. "Terörsüz Türkiye" süreci, yüzyıllardır kangrene dönüşmüş önemli bir süreci ele alıyor. Bu sorun ülkemizin tüm enerjisini alan, ekonomik ve insan kaynaklarına darbe vuran bir sorundur. Bu ciddi sorunun kökten çözümlerle ortadan kalkması için sadece elini değil gövdesini de taşın altına koyan Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ile MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’ye şükranlarımı sunuyorum. Sayın Babacan’da kurulan komisyonda çok önemli görevler üstlendi, hazırlanan raporların tüm süreçlerinde aktif bir şekilde yer aldı. Ülkemizin en ciddi sorununun çözümünde sorumluluk alması bizim için gurur vesilesidir" şeklinde konuştu. AK Parti Malatya Milletvekili ve Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu Üyesi Prof. Dr. Abdurrahman Babacan ise, terörün toplumsal yapıya verdiği zararlar, demokratik kazanımlar, milli dayanışmanın önemi ve terörle mücadelede toplumsal farkındalığın rolü üzerinden önemli değerlendirmelerde bulundu. Prof. Dr. Abdurrahman Babacan, Türkiye’nin terörle mücadelesinde gelinen noktayı değerlendirerek, terörün yalnızca güvenlik boyutuyla değil; sosyal, kültürel ve demokratik boyutlarıyla da ele alınması gerektiğini vurguladı. Terörle mücadelede gelinen nokta, milli dayanışmanın önemi, kardeşlik ikliminin güçlendirilmesi ve demokratik kazanımlarımız üzerine konuşan Milletvekili Babacan, "Terörsüz bir Türkiye hedefi, sadece devletimizin değil, toplumun tüm kesimlerinin ortak sorumluluğudur. Milli birlik ve kardeşlik duygularımızı güçlendirdiğimiz ölçüde, terörün zemin bulması da imkânsız hale gelecektir" dedi. Milletvekili Babacan, demokrasi ve hukukun üstünlüğünün güçlendirilmesinin, terörle mücadelenin en önemli unsurlarından biri olduğunu belirterek, "86 milyonunun tamamı olarak, Türk’üyle, Kürt’üyle, Arab’ıyla, Çerkeziyle, Laz’ıyla; Sünnisiyle, Alevisiyle, gayrimüslimiyle yıllardır terör belasından çok çektik, artık bu meseleyi hep birlikte hareket ederek, ülkemizin hem bugününü hem de yarınlarını düşünerek bitirmemiz gerekiyor. Bu mesele çözülmezse, yarın başka bir terör ve şiddet biçimiyle karşımıza çıkar. Ben buradan iki önemli lidere, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ile MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’ye şükranlarımı sunuyorum. 6 aylık süreçte gördüm ki inanılmaz bir samimiyetle, bu işin çözülmesi için uğraşıyorlar. Hiç bir siyasi kaygı olmadan, "oy kazanırım veya kaybederim" kaygısı taşımadan "yeter ki ülkemiz kazansın milletimiz kazansın yeter ki Türkiye kazansın" diye bu soruna bakan, bu uğurda her türlü fedakârlığı yapan, her türlü sorumluluğu üstlenen kararlı bir duruş sergiliyorlar. Gösterdikleri ufuk ve liderlikten dolayı şükranlarımı sunuyorum. Bu sorun sadece bir ve iki kişinin değil 86 milyonunun tamamının meselesidir, milletimizle birlikte, kimseyi dışlamadan ayrıştırmadan hep birlikte başaracağız" ifadelerini kullandı. "Terörsüz Türkiye’ vizyonunun devlet ve millet projesi olduğunu, Türkiye’nin birliğini, beraberliğini ve kardeşliğini isteyen herkesin bu süreçte aktif rol alması gerektiğine yürekten inandıklarını sözlerine ekleyen Milletvekili Babacan, terörün Türkiye’ye yıllık yaklaşık 140 milyar dolar maliyet oluşturduğunu, bu büyük mali kaybın Türkiye’nin ekonomik büyüme hamlelerine ciddi zararlar verdiğini, milli gelirin ise 5 trilyon dolar seviyesine ulaşabileceğini dile getirdi. Devletin bütün kurumlarının eşgüdüm içinde çalışmasıyla birlikte son yıllarda terör eylemlerinin ciddi biçimde gerileme olduğunun altını çizen Milletvekili Babacan, silahın ve şiddetin olduğu yerde hiçbir şeyin konuşulamayacağını, toplumun her kesiminin sorunlarının ortak irade, karşılıklı diyalog ve milli birlik ve dayanışma içerisinde çözülebileceğini hatırlattı. Milletvekili Babacan, konuşmasının sonunda konferansı düzenleyen Yeşilyurt Belediyesi ile Yeşilyurt Kent Konseyine teşekkürlerini sundu. Soru-cevap bölümüyle devam eden programda katılımcılar, terörle mücadele, toplumsal barış ve demokrasi konularında görüş ve düşüncelerini paylaşma imkânı buldu. Konferansı, Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Sami Er, Turgut Özal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Recep Bentli, AK Parti İl Başkanı Ali Bakan, MHP İl Başkanı Gökhan Gök, Yeşilyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. İlhan Geçit, Battalgazi Belediye Başkanı Bayram Taşkın, AK Parti Yeşilyurt İlçe Başkanı Ramazan Yaylacı, AK Parti Battalgazi İlçe Başkanı Basri Kahveci, MHP Yeşilyurt İlçe Başkanı Süleyman Emre, MHP Battalgazi İlçe Başkanı İlhan İlhan, Malatya Hacı Bektaşı Veli Kültür Merkezi Vakfı Genel Başkanı Hasan Meşeli, Ticaret Borsası Başkanı Ramazan Özcan, sivil toplum ve meslek örgütleri yetkilileri, mahalle muhtarları ve çok sayıda vatandaş takip etti.
Ankara Bakan Göktaş’tan il müdürlerine ‘saha odaklı yönetim’ uyarısı Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, il müdürlerine ‘saha odaklı yönetim’ uyarısında bulundu. Bakan Göktaş, "Risk puanı, müdahale çağrısıdır. En hassas başlıklarımızdan biri, şiddet ve istismar vakaları. Bu alanda hiçbir gecikmeyi kabul edemeyiz. Bu nedenle bu vakalarda ‘saha yönetimi’ni bizzat sahiplenin" dedi. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Bakanlığın 81 il müdürüyle yıllık değerlendirme toplantısında bir araya geldi. Toplantıda, 2025 "Aile Yılı" kapsamında yürütülen çalışmalar ve yeni dönem stratejileri kapsamlı bir şekilde ele alındı. Göktaş, Aile Yılı kapsamında 81 ilde başlatılan seferberlikle aileyi her alanda destekleyen kapsamlı bir dönüşüm gerçekleştirdiklerini belirterek, bu süreçte emeği geçen il müdürlerine teşekkür etti. Bakan Göktaş toplantıda il müdürlerine ‘saha odaklı yönetim’ konusunda da kritik uyarılarda bulundu. İl müdürlerinin bakanlığın sahadaki ‘uygulayıcı gücü’ olduğunu hatırlatan Göktaş, vatandaşın kuruma olan güveninin il müdürlüklerinin yaklaşımıyla şekillendiğini vurguladı. Göktaş, "İl müdürlüğü yönetimi sadece iş ve süreç yönetimi değildir; aynı zamanda bir güven yönetimidir. Vatandaşın bize attığı her adımda, karşılaştığı ilk tavırda kurumumuzun itibarı şekillenir. Beklentimiz, sahayı yakından tanıyan, hizmeti yerinde izleyen ve sorunları büyümeden çözen bir yönetim anlayışını kararlılıkla sürdürmenizdir" ifadelerini kullandı. Çalışma stratejisini üç eksen üzerine kurduklarını bildiren Göktaş, "Birinci eksenimiz, sahaya hâkimiyet ve hizmetin takibi. Hizmet verdiğiniz kişileri dosya üzerinden değil, yerinde izleyin. Her il müdürlüğümüz bir ’saha planı’ hazırlamalı. İkinci eksen, doğru bilgi akışı ve yönetimde açıklık. İlinizle ilgili bir problemi başkasından değil, sizden duymak isterim. Üçüncü eksen ise kurum içi ulaşılabilirlik, iletişim ve motivasyon. Kapalı kapılar, geciken kararlar ve güçsüz iletişim; sahada hizmetin ritmini bozar" açıklamasında bulundu. "Saha yönetimini bizzat sahiplenin" Göktaş, sahada erken uyarı ve sistematik izleme konusunda yeni bir döneme girildiğini de belirterek, pilot uygulaması başlayan ‘Sosyal Risk Haritası’ ile "Çocuklar Güvende" web sitesinin etkin kullanılması talimatını verdi. Göktaş, şunları kaydetti: "Sosyal Risk Haritalarımızdan elde ettiğimiz verileri 18 yaş altı için ’Çocuklar Güvende’, 18 yaş üstü bireyler için ise ’Aile Rehberi’ sistemimiz üzerinden takip edeceğiz. Risk puanı, müdahale çağrısıdır. Vaka bazında izlemeyi, yönlendirmeyi ve kurumlar arası koordinasyonu hızlandıran bir mekanizma kurun. İl müdürünün takibi zayıflarsa sistem kağıt üzerinde kalır. En hassas başlıklarımızdan biri, şiddet ve istismar vakaları. Bu alanda hiçbir gecikmeyi kabul edemeyiz. Tüm vakaları titizlikle takip etmeli ve sahada aktif olmalısınız. Bu nedenle bu vakalarda ‘saha yönetimi’ni bizzat sahiplenin." Aile Yılı’ndan ‘Aile ve Nüfus 10 Yılı’na Aile Yılı’nı geride bırakırken ’Aile ve Nüfus 10 Yılı’ vizyonunun daha uzun vadeli bir politikanın sürekliliği olduğuna dikkati çeken Göktaş, il müdürlüklerinin vatandaşın hayatına dokunan uygulamaların etkisini ölçmesi ve bu hizmetlerin sürekliliğini sağlaması gerektiğini vurguladı. Göktaş, bu çerçevede doğum yardımı ve Aile ve Gençlik Fonu’ndan yararlananların düzenli izlenmesi gerektiğini de hatırlattı. "Küçük bir ihmal büyük bir riske dönüşebiliyor" Sahada sunulan hizmetin takibinin, etkisinin ve hızının aynı anda güçlendirilmesinin önemini vurgulayan Bakan Göktaş, "Küçük bir gecikme büyük bir mağduriyete; küçük bir ihmal büyük bir riske dönüşebiliyor. Bu nedenle, il müdürlüklerimiz daha aktif, hızlı ve sonuç odaklı hareket etmeli" uyarısında bulundu.