SAĞLIK - 07 Ekim 2016 Cuma 13:23

Prof. Dr. Önder Ergönül’den ’antibiyotik’  uyarısı

A
A
A
Prof. Dr. Önder Ergönül’den ’antibiyotik’  uyarısı

KLİMİK Derneği Başkanı Prof. Dr. Önder Ergönül, Türkiye’nin antibiyotik kullanımında birinci sırada olduğunu belirterek, “Hastane kökenli enfeksiyonlarda hiçbir antibiyotiğin duyarlı olmadığı çok dirençli bakteriler var, müthiş bir sorun. Dünyanın en önemli hak sağlığı sorunlarından bir tanesi olarak tarif ediliyor” dedi.
Antibiyotiklerin kullanıma girmesi insanlık tarihinde bir dönüm noktası olarak niteleniyor.  Penisilinin ardından peş peşe birçok antibiyotiğin bulunması ve kullanıma girmesi ile birçok enfeksiyon hastalığı tedavi edilebilir hale geldi. Sayısız insanın yaşamı kurtarıldı.  Tüberküloz, gebelik humması, menenjit, zatürre, yara enfeksiyonlar bu sayede ölümcül olmaktan çıktı. Ardından olan alt yapı gelişmesi, aşılamalar ile 1970’li yılların başında nerede ise enfeksiyon hastalıklarının artık sorun olmaktan çıktığı gibi bir izlenim bile oluştu.  Maalesef bu  iyimserlik enfeksiyon hastalıkları sürveyansına verilen önemi, bu konudaki yatırımları da azalttı. Günümüzde gelinen sonuç, antibiyotiklere karşı direnç oluşturan mikroorganizmalar ve basit enfeksiyondan ölen binlerce insandır.
Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği’nce (KLİMİK) İstanbul’da düzenlenen Antimikrobiyal Yönetim Sempozyumu’nda  (6-8 Ekim), Türkiye’den ve dünyadan katılan enfeksiyon uzmanları ‘’antibiyotik’’ konusunu masaya yatırdı.
Türkiye antibiyotik kullanımında birinci
KLİMİK Derneği Başkanı Prof. Dr. Önder Ergönül, Türkiye’nin antibiyotik kullanımında ön sıralarda yer aldığını kaydederek, “Türkiye antibiyotik kullanımı nedeni ile en ön sırada. Dünya  da , Avrupa da bunu biliyor. Aslında bunu önlemek için hastane bazında önemli önlemler alınmış, 2003 yılında antibiyotiklerin hastanelerde kullanılması kısıtlanmıştı. Alınan bu karar çok olumlu bir gelişmeydi. Ancak buna rağmen geçen 13 senede antibiyotik direncinin azalmadığını tam aksine arttığını görüyoruz” dedi.
Prof. Dr. Ergönül özellikle hastane kökenli enfeksiyonlarda antibiyotiğin duyarlı olmadığı dirençli bakterilerin en önemli sorun olduğunu ifade ederek, “Türkiye,Yunanistan, İtalya ülkeler bu kaderi paylaşıyor. Burada gerçekten hastane kökenli enfeksiyonlarda hiçbir antibiyotiğin duyarlı olmadığı çok dirençli bakteriler var, müthiş bir sorun. Dünyanın en önemli hak sağlığı sorunlarından bir tanesi olarak tarif ediliyor. Bütün hükümetler bütün ülkeler ,ciddi bir alarm vermiş durumda dünya sağlık örgütü dahil, gelecek en önemli sağlık sorunu olarak ifade ediliyor” şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Önder Ergönül, sadece Türkiye’de değil ,dünyada hasta kayıpları olduğunu vurgulayarak, “Çok basit akut sistit denilen , kadınlarda çok sık görülen basit bir idrar yolu enfeksiyonu geçiren kadınların yüzde 25’nde dirençli bir bakteri olabiliyor.  Eskiden çok basit ilaçlarla tedavi olabiliyorken hatta eczaneden gidip bir  antibiyotik alıp kendini tedavi edebiliyorken, şuanda direnç söz konusu olduğu için verilen antibiyotikler işe  yaramıyor,  bu enfeksiyonu geçiren kişiler yoğun bakıma bile alınmak zorunda kalınabiliyor”
Prof. Dr. Ergönül, Avrupa Enfeksiyon Hastalıkları Klinik Mikrobiyoloji Derneği’ni  ve Sağlık Bakanlığı’nın katkısı ile bu sempozyumu gerçekleştirdiklerini belirterek, “Buna karşı önlem alınacak grup enfeksiyon hastalıkları ve klinik mikrobiyoloji uzmanları bir araya geliyoruz.  İlk defa böyle bir toplantı yapılıyor, üç gün sürecek ve  uluslararası katılımım da olacak” diye konuştu.
“Antibiyotiklere dirençli bakterilere ‘’süper böcek’’ deniyor”
Klimik Derneği, Antimikrobiyal Direnç Yönetimi Sempozyumu Başkanı   Prof. Dr. Necla Tülek, son zamanlarda mevcut tüm antibiyotiklere karşı dirençli mikroorganizmalarla karşılaşıldığını kaydederek, "Bunlara  ‘’süper böcek’’ denilmektedir. Küreselleşmenin sonucu olarak da dünyanın bir bölgesinde saptanan bu etkenler hızla diğer ülkelere yayılmaktadır. Sonuçta yakın bir gelecekte birçok enfeksiyon hastalığı tedavi edilemez duruma gelecektir, basit bir enfeksiyon hastalığı bile ölümcül hale dönüşebilecektir. Dirençli tüberküloz yayılacak, eski karanlık günlere dönülecek, ameliyatlar, organ nakilleri, kanser kemoterapileri bile riskli hale dönüşecektir” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Tülek, antibiyotiklerin çok yoğun kullanılması, akılcı olmayan kullanımı, sadece tedavi amacı ile değil tarım, hayvancılık, endüstriyel alan gibi pek çok sektörde de kontrolsüz kullanımının yıllar içinde direnç gelişimini hızlandırdığını ifade ederek, “Antibiyotiklerin reçetesiz satılmaması çok önemli bir gelişmedir. Maalesef pratikte sorunlar devam etmektedir. Bir şekilde bir başka hekime antibiyotik yazdırılmaktadır. Halen antibiyotikler endikasyon dışında kullanılmaktadır. Örneğin grip ve benzeri hastalıklarda antibiyotik kullanımının tedaviye hiçbir katkısı yoktur. Hekimler üzerinde antibiyotik yazılması konusunda baskı oluşturulmaktadır.  Eczanelerle işbirliği gerekmektedir. Antibiyotiklerin hiçbir şekilde reçetesiz verilmemesi konusunda özenli davranılması önemlidir. Hekimler hastalarına daha çok vakit ayırabilmeli ve her antibiyotik yazılırken bir kez daha endikasyonunu gözden geçirmelidir.
“Her gün bin kişiden 42,2’si antibiyotik kullanıyor”
Prof. Dr. Necla Tülek de Türkiye’de en sık tüketilen ilaçlar arasında yıllardır antibiyotiklerin birinci sırada yer aldığını söyleyerek, “Gelişmiş ülkelerde sık kullanılan ilaçlar arasında antibiyotikler yedinci, onuncu sıralarda yer almaktadır.  Bu konuda Avrupa ülkeleri arasında birinci sırada yer almaktayız. Her gün bin kişiden 42,2’si antibiyotik kullanmaktadır.  2015 yılında antibiyotiklere bir milyar 21 milyon 998 bin lira harcanmıştır. Yaklaşık her üç reçetenin birinde antibiyotik yer almaktadır. Bölgelere göre bu oran değişmekte, Doğu ve Güneydoğu illerinde her iki reçeteden birinde antibiyotik yer almaktadır. En çok kullanım da birinci basamak hekimlikte olmaktadır” diye konuştu.
“Hekimlere antibiyotik yazmaları konusunda baskı yapılmamalıdır”
Prof. Dr. Necla Tülek, halka verilecek en önemli mesajların antibiyotiklerin  her enfeksiyon hastalığını tedavi etmediğini, mutlaka hekim kontrolünde, önerilen doz ve sürede antibiyotik kullanılması gerektiğini vurgulayarak, “Evlerde antibiyotik bulundurup kendiliğinden kullanmak hem hastaya zarar verecek hem de direncin artmasına yol açacaktır. Hekimlere antibiyotik yazmaları konusunda baskı yapılmamalıdır. Antimikrobiyal direnç yönetiminde politikacıla, hekimler, ilaç endüstrisi, gıda endüstrisi ve tüm sektörlerin işbirliğine gereksinim vardır. Halkın bu konuda aydınlatılması, bilinçlendirilmesi de önem kazanmaktadır” dedi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara 11. Yargı Paketi bazı değişikliklerle komisyonda kabul edildi Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, bazı değişikliklerle TBMM Adalet Komisyonu'nda kabul edildi.Kamuoyunda 11. Yargı Paketi olarak bilinen Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, bazı maddelerdeki değişiklikle TBMM Adalet Komisyonunda kabul edildi. AK Partili milletvekillerinin önergesiyle; Covid düzenlemesine ilişkin 27. maddede tahliye kapsamı daraltıldı. Buna göre terör, kadın ve çocuklara yönelik kasten öldürme, cinsel saldırı ve çocuğa istismar suçluları tahliye edilmeyecek. 27'nci Madde, 31 temmuz 2023 öncesinde suç işleyenlerin 3 yıl daha erken denetimli serbestlikten yararlanması ve 3 yıl daha erken açık ceza infaz kurumuna geçmesinin önünü açıyor. Terör ve örgüt suçtan cezaevinde olanların kapsam dışı tutulduğu düzenlemeyle ilk etapta 55 bin mahkumun tahliye edilmesi öngörülüyordu. Yeni düzenlemeyle birlikte bu sayı da düşecek. Teklifle, İcra ve İflas Kanunu'nda değişikliğe gidiliyor. Nispi harç ve teminat yatırma yükümlülüğünü yerine getirmeyenlerin, ihalenin feshini talep etmesi halinde mahkemece ihalenin feshi talebi dosya üzerinden ve kesin olarak reddedilecek. Komisyondan geçen yasa teklifinde öne çıkan maddelere göre; kamuoyunda "Kovid-19 düzenlemesi" olarak bilinen, kapalı cezaevinden açık cezaevine, açık cezaevinden de denetimli serbestliğe daha erken ayrılmayı öngören düzenlemenin kapsamı genişletilecek. Bu düzenlemeye, 31 Temmuz 2023 öncesinde suç işleyenler de dahil edilecek.Terör ve örgütlü suçlar, alt soy ve üst soya, kardeşe, eşe, boşanılan eşe, kadına, çocuklara, beden veya ruh bakımından kendisini savunmayacak kişiye yönelik kasten öldürme, cinsel saldırı ile çocuğun cinsel istismarı suçları hariç olmak üzere, 31 Temmuz 2023 tarihi ve öncesinde işlenmiş suçlar nedeniyle kapalı ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlülerden, toplam hapis cezası 10 yıldan az ise 1 ayını, 10 yıl ve daha fazla ise 3 ayını bu kurumlarda geçirip ilgili mevzuat uyarınca açık ceza infaz kurumlarına ayrılmasına 3 yıl veya daha az süre kalanlar, bu şartların oluştuğu tarih itibarıyla açık ceza infaz kurumlarına ayrılabilecek. Bu hükümlüler ile 31 Temmuz 2023 tarihi ve öncesinde işlenmiş suçlar nedeniyle açık ceza infaz kurumunda bulunan hükümlüler, talepleri halinde en az 3 ay açık ceza infaz kurumunda kalmış olmak şartıyla ilgili mevzuat uyarınca cezaların denetimli serbestlik tedbiri altında infazı uygulamasından 3 yıl erken yararlandırılacak. Yeni düzenleme çerçevesinde uyum düzenlemesi de yapılacak. Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) "Akıl hastalığı" hükmünde yapılan değişiklikle hukuk sisteminde cezai sorumluluğu kabul edilen kısmi akıl hastaları hakkında hem verilen cezanın infazı hem de akıl hastalarına özgü güvenlik tedbirlerinin uygulanması amaçlanıyor. Buna göre, söz konusu kişi hakkında ayrıca akıl hastalarına özgü güvenlik tedbirine hükmolunacak. Akıl hastalarının tedavi ve koruma amacıyla sağlık kurumunda geçirecekleri süre, ağırlaştırılmış müebbet hapis ve müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda bir yıldan, üst sınırı 10 yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlarda ise 6 aydan az olamayacak. Anayasa Mahkemesinin kararı doğrultusunda mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenen "hakaret" suçu "ön ödeme" hükmünün kapsamına alınıyor. Böylece, suçla daha etkin mücadele edilmesi amacıyla sosyal medya üzerinden kolaylıkla işlenebilen bu suç bakımından "ön ödeme" hükümlerinin uygulanması amaçlanıyor. Kamu görevlisinin yürüttüğü görevinden dolayı kendisine karşı işlenen hakaret suçu bakımından bu hükümler uygulanmayacak ve genel hükümlere göre kamu davası açılabilecek. Taksirle yaralamaya ilişkin hapis cezaları artırılıyor. Buna göre, taksirle başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişiye verilecek hapis cezasının alt sınırı 3 aydan 4 aya, üst sınırı ise bir yıldan 2 yıla çıkarılacak. Fiilin birden fazla kişinin yaralanmasına neden olması halinde hapis cezasının alt sınırı 6 aydan 9 aya, üst sınırı ise 3 yıldan 5 yıla yükseltilecek. "Güveni kötüye kullanma" suçunun konusunun motorlu kara, deniz veya hava taşıtı olması "nitelikli hal" kabul edilerek, bu durumda verilecek ceza bir kat artırılacak. Kamuoyunda "kurusıkı" olarak tabir edilen ses ve gaz fişeği atabilen silahlar, "Genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması" suçu kapsamına alınarak bunların kullanılmasının önüne geçilmesi amaçlanıyor. Buna göre, kişilerin hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından tehlikeli olacak biçimde ya da kişilerde korku, kaygı veya panik oluşturabilecek tarzda yangın çıkaran, bina çökmesine, toprak kaymasına, çığ düşmesine, sel veya taşkına neden olan silahla ateş eden veya patlayıcı madde kullanan kişiye verilecek hapis cezasının alt sınırı 6 aydan 1 yıla, üst sınırı 3 yıldan 5 yıla yükseltilecek. Suçun ses ve gaz fişeği atabilen silahla ateş edilerek işlenmesi halinde 6 aydan 3 yıla kadar hapisle cezalandırılacak. Bu suçun kişilerin toplu olarak bulundukları yerlerde işlenmesi halinde verilecek ceza yarı oranında artırılacak. Teklifle "Suç işlemek amacıyla örgüt kurma" suçuna yönelik hapis cezalarının alt ve üst sınırları artırılıyor. Buna göre, Kanun'un suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla örgüt kuranlar veya yönetenler, örgütün yapısı, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından amaç suçları işlemeye elverişli olması halinde verilecek hapis cezasının alt sınırı 4 yıldan 5 yıla, üst sınırı 8 yıldan 10 yıla çıkarılacak. Suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüt üyelerine verilecek hapis cezasının üst sınırı 4 yıldan 5 yıla, örgütün silahlı olması halinde verilecek ceza "dörtte birinden yarısına kadar" yerine "yarısı oranında" yükseltilecek. Örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarda çocukların araç olarak kullanılması halinde örgüt yöneticilerine ilgili hükme göre verilecek ceza, yarısından bir katına kadar artırılacak. Hidayet Türkyılmaz
Çanakkale Karabiga’nın gizli gerçeği meydanda sergileniyor Karabiga Belediyesi, Karabiga tarihinin en büyük altyapı dönüşümünü tamamladı. Çalışmalardan çıkan eski, sağlıksız ve küflü borular ise şehrin meydanında sergilenmeye başlandı. Karabiga Belediyesi, belde tarihinin en kapsamlı altyapı yenileme projesini tamamladı. Çalışmalar sırasında çıkarılan eski, çürümüş, küflenmiş ve kanserojen madde barındıran su boruları ise farkındalık oluşturmak amacıyla Karabiga Meydanı’nda sergilenmeye başlandı. Karabiga Belediye Başkanı Ahmet Elbi, yapılan çalışmaların önemini vurgulayarak şu açıklamalarda bulundu: "Bu sergilediğimiz borular savaş döneminden kalma şarapnel parçaları değil, Karabiga’nın gerçeği. Bunlar altyapıdan çıkan eski su boruları. Yıllardır yenilenmeyen bu boruları değiştirmek için risk aldık ve tarihi bir altyapı çalışması gerçekleştirdik. 2019 seçimlerinde ‘Altyapıyı tamamen yenileyeceğiz’ diye söz vermiştik. Milletimizin bize verdiği yetkiyle seçimden hemen sonra çalışmalara başladık. Bakanlığımızın ve ilgili kurumların desteğiyle yüzde 50 hibeli bir şekilde altyapıda adeta bir devrim yaptık. Yağmur suyu hattı, kanalizasyon, içme suyu hattı ve su depomuz tamamen yenilendi." Başkan Elbi, altyapı çalışmalarının Karabiga’ya doğalgaz konforunu da kazandırdığını belirterek, "Bu büyük yenileme sırasında doğalgaz borularını da döşeyerek önemli bir yatırımı daha ilçemize kazandırdık. Bugün görülen bu çürümüş borulardan vatandaşımızın su içtiği günler geride kaldı. Artık PCV özellikli, bakteri ve küf barındırmayan, sağlıklı hatlar kullanıyoruz. Su saatinin girişine kadar tüm borular sıfırlandı. Rutin su tahlilleri yapılıyor, vatandaşımız gönül rahatlığıyla musluktan akan suyu kullanabiliyor" dedi. Şehrin geleceği için yapılan çalışmalara değinen Elbi, Biga’daki su sıkıntısına dikkat çekerek şunları söyledi: "Bununla da yetinmedik. Biliyorsunuz ilçemiz Biga’da büyük bir su sıkıntısı yaşanıyor. Biz de Karabiga’nın nüfusunun arttığını göz önüne alarak TOKİ’lerimiz gerekse yeni yapılacak TOKİ’lerimiz de düşünerek yeni bir su kuyusu çalışması daha yaptık. Şu anda suyumuz yetiyor ancak geleceği düşünürsek bu suyu şimdiden bulup hattımıza birleştirmemiz gerekiyor. Yani önden tedbirimizi almış olduk. Biz geleceğe doğru çalışıyoruz. Karabiga’mız sürekli büyüyen bir belde olduğu için bugüne de geleceğe de yatırım yapıyoruz. Bu çalışmaları ve hizmetleri Karabiga’mıza kazandırdığımız için mutluyuz. Tüm meclis üyesi arkadaşlarımıza, tüm belediye personelimize çok teşekkür ediyorum." Meydanda sergilenen eski boruları inceleyen Karabigalı vatandaş Osman Arslan ise duygularını şu sözlerle ifade etti: "66 yaşındayım. 66 yıldır bu borulardan yemek yaptık, su içtik. Allah razı olsun Ahmet başkanımızdan, bizi bu dertten kurtardı. Hizmetleri için çok teşekkür ederiz." Karabiga Belediyesi, yapılan altyapı yatırımıyla hem bugünün hem de geleceğin Karabiga’sına sağlam bir temel atmış oldu.