SAĞLIK - 18 Ekim 2016 Salı 14:13

YDÜ Hastanesi’den Dünya Görme Günü için anlamlı mesaj

A
A
A
YDÜ Hastanesi’den Dünya Görme Günü için anlamlı mesaj

Göz hastalıkları arasında en önemlisinin, bebeklik ve çocukluk çağı hastalıkları olduğunu belirten Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi, Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Koray Karadayı, ömür boyu kalıcı olmaması için bu hastalıkların mutlaka 5-7 yaş öncesinde teşhis ve tedavi edilmesinin gerekliliğine dikkat çekti.
Göz hastalıklarının başında gelen, ilk ve en önemli olarak kabul edilen, bebeklik ve çocukluk çağı göz hastalıklarının, zamanında teşhis ve tedavisine dikkat çeken Doç. Dr. Koray Karadayı, 5 ile 7 yaş öncesinde görmeyi engelleyen veya azaltan herhangi bir göz bozukluğu, şaşılık, katarakt gibi göz hastalıklarının, ‘göz tembelliğine’sebep olabileceğini ve göz tembelliğinin 5-7 yaşından önce tedavi edilmezse ömür boyu kalıcı olabileceğini belirtti.
“Bunun nedeni, tıpkı kasların yürümeyi öğrenmesi gibi, beynin görme ile ilgili alanlarının da görmeyi öğrenmesiyle ilgilidir diyen Doç. Dr. Karadayı, “Normal gelişimde, her iki göz de beyine yaklaşık eşit sinyaller yollayarak beynin bu sinyalleri tanımasını, 3-boyutlu olacak şekilde birleştirmesini sağlar. Eğer gözlerden biri zayıfsa, beyin bu gözden gelen sinyalleri baskılar ve sadece sağlam gözden gelen sinyalleri işler; dolayısıyla beyinde yine tek bir görüntü oluşmasına rağmen 3-boyutlu görme gelişmez, ya da eksik gelişir. Buna göz tembelliği adı verilir ve 5-7 yaş sonrasında kanıtlanmış bir tedavisi henüz yoktur. Bu çocuklar araç kullanmak, spor, pilotluk, cerrahi, hatta dikiş-nakış gibi 3 boyutlu işlevlerde ömür boyu güçlük çekerler. O yüzden her çocuğun 5-7 yaş öncesinde her iki gözünde de yeterli görme geliştiğinden emin olmak şarttır. Bugünkü teknolojiyle anaokullarında doktor olmadan bile kullanılabilen tarama cihazları vardır. Bozukluk cihazla tespit edildiğinde çocuk göz doktoruna sevk edilmelidir” diye konuştu.
“18-21 yaş üzeri hastalara 3. nesil smile lazer tedavisini öneriyoruz”
Miyop, astigmat, hipermetrop gibi gözlükle düzeltilebilen görme bozukluklarının teşhis ve tedavisinin, önem sıralamasında ikinci sırada olduğunu belirten Doç. Dr. Karadayı, bu tür kırma kusurlarının okul çağında okul başarısını etkilediğini ifade etti. İleri yaşlarda da gözlük veya kontakt lensle sağlanan daha kaliteli ve net bir görmenin, bireyin sosyal ve kişisel mutluluğuna büyük katkı sağladığını belirten Doç. Dr. Karadayı, sportif ya da aktif bireyler için gözlük yerine kontakt lensleri, 18-21 yaşından büyüklere ve göz yapısı uygun olanlara, lazer cerrahisini önerdi. Doç. Dr. Karadayı lazer cerrahisi ile ilgili şunları söyledi; “Lazer cerrahisinde büyük bir adım olan 3. Nesil (Smile) Lazer Cerrahisini, eski lazer cerrahi teknolojilerinin dezavantajlarını da ortadan kaldırdığı için, artık rahatlıkla PRK veya LASIK gibi eski yöntemlerde tereddütü olan hastalara önerilebiliyoruz.”
40-45 yaşlarında glokom kontrolü yaptırmayı ihmal etmeyin
Çoğunlukla 40 yaş sonrası görülen ve hemen hemen hiç belirti vermeyen Glokom hastalığının ciddiyetini de hatırlatan Doç. Dr. Koray Karadayı, hastalığın, toplumun yaklaşık yüzde 2’sinde görülen ve sadece doktor muayenesiyle tespit edilebilen, erken yakalandığında ise tedavisi daha kolay olan bir görme bozukluğu olduğunu belirtti. Glokomun birçok tipi olmasına rağmen çoğunun hiç belirti vermediğini de ifade eden Doç. Dr. Karadayı, hastalığın nadiren daha erken yaşlarda görülebilse de, 40-45 yaşın hem yakın gözlüğü yaşı hem de bazen ilk glokom kontrolü yaşı olarak çoğu zaman uygun bir yaş olduğunu söyledi.
Kataraktın Tedavisi Ameliyat
Tedavi edilebilir en sık körlük nedeni olan Katarakt hakkında da bilgiler paylaşan Doç. Dr. Karadayı, daha çok 50-60 yaş sonrası görülen katarakt tedavisinin ameliyat olduğunu ve başarı oranının da yüzde 100’e yakın olduğunu söyledi. Son olarak, 75-80 yaş grubu hastalarda sık görülen sarı nokta hastalığı ile ilgili bilgiler paylaşan Doç. Dr. Karadayı, tedavisi henüz çok başarılı olmasa da bazı tiplerinde hızla körlüğe gidişi engelleyebilecek çok etkili tedavilerin mevcut olduğunu belirtti.
Şeker hastalarının düzenli göz doktoru takibinde olmaları şart!
Şeker hastalarında görülen görme bozuklukları ile ilgili açıklamalarda da bulunan Doç. Dr. Koray Karadayı, şunları söyledi: “Şeker hastalığına da önemle vurgu yapmak şarttır. Şeker, tüm damarlar, kalp, böbrek, göz gibi vücutta birçok organda ve dokuda hasar oluşturabilmektedir. Şeker hastalığına bağlı göz hastalıkları her yaşta görülebilen ve eğer erken teşhis ve tedavi edilmezse körlükle sonuçlanabilen hastalıklardır. Daha çok retinayı etkilese de katarakt veya gözlük numarasında dalgalanmalar da sık görülebilmektedir. Şeker hastalarının düzenli göz doktoru takibinde olmaları ve kan şekerlerini normale düşürmeleri çok gereklidir.”
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sakarya Bakan Kacır: "Türkiye teknoloji girişimciliğinde Avrupa’nın parlayan yıldızı olarak tarif ediliyor" Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, "23 yıl önce piyade tüfeğini yurt dışından temin eden bir ülkeydik, savunma ürünlerinde yüzde 80 dışa bağımlıydık. Bugün, kendi İHA’mızı, mühimmatını, uçaklarını, helikopterlerini, uydularını, radarlarını, elektronik harp sistemlerini geliştiren, üreten ve artık rekabetçi şekilde dünyaya ihraç edebilen bir ülkeyiz. Fikirden ürüne, üründen pazara uzanan yolculukta her aşamada Türkiye teknoloji girişimciliğinde Avrupa’nın parlayan yıldızı olarak tarif ediliyor" dedi. Sakarya Teknokent Ar-Ge Binası, Füzyon Girişim Ofisi ve Milli Teknoloji Atölyesi açılışı, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır’ın katılımıyla gerçekleşti. Açılışta konuşan Bakan Kacır, "Teknolojide tam bağımsız Türkiye tasavvurumuzu gerçeğe dönüştürme yolunda hayata geçirdiğimiz tüm bu projelerin Sakarya’mıza, üniversitelerimize, gençlerimize, ülkemize hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum. Küresel ölçekte değişimin hız kazandığı, bilginin stratejik bir güç halinde geldiği bir çağdayız. Bu dönemde ülkelerin refah düzeyini ve rekabet gücünü bilimsel bilgi üretme kabiliyetiyle teknolojideki yenilikleri ekonomik değere dönüştürme düzeyi belirliyor. Özellikle yenilikçi teknolojilerde söz sahibi ülkeler sadece bugünün değil yarının dünyasını da şekillendiriyor. Pek çok ülkenin belirsizlikler sarmalında bocaladığı ve geleceğe dair vizyon ortaya koymakta zorlandığı bu süreçte bizler yaşanan değişimi tehdit olarak değil bilakis Türkiye adına tarihi bir fırsat olarak görüyoruz. Bu anlayışla bilimi ve teknolojiyi kalkınma yolculuğumuzun pusulası atlettik. Son 23 yılda dev bir Ar-ge ve inavasyon alt yapısı inşa ettik. Bugün özel sektörümüz bünyesinde bin 700’ü aşkın Ar-Ge ve tasarım merkezinde görev yapan nitelikli mühendislerimiz ve teknisyenlerimiz, yüksek katma değerli üretimi mümkün kılan yenilikçi çözümler geliştiriyor" dedi. "Ar-Ge harcamalarımızın milli gelirimizdeki payını binde 5’ten yüzde 1,46’ya çıkardık" Bakan Kacır, "113 Teknoparkımızda 12 binden fazla firmamız inavasyon odaklı çalışıyor. Bilim insanlarımız, araştırmacılarımız özel sektörümüze sunduğumuz destekler neticesinde Ar-Ge harcamalarımızın milli gelirimizdeki payını binde 5’ten yüzde 1,46’ya çıkardık. 2002’de 29 bin olan tam zaman eş değer Ar-Ge personel sayımız şimdi 310 bini aştı. İnşa ettiğimiz güçlü Ar-Ge alt yapısı milli teknoloji hamlesinin vizyon projelerinin fikirden hakikate dönüştüğü biz zemini sundu. 23 yıl önce piyade tüfeğini yurt dışından temin eden bir ülkeydik, savunma ürünlerinde yüzde 80 dışa bağımlıydık. Bugün, kendi İHA’mızı, mühimmatını, uçaklarını, helikopterlerini, uydularını, radarlarını, elektronik harp sistemlerini geliştiren, üreten ve artık rekabetçi şekilde dünyaya ihraç edebilen bir ülkeyiz. İnsansız hava aracı üretiminde dünyada lideriz. Türkiye’nin otomobili Togg ile elektrikli ve akıllı araç devrimini ve otomotiv sektöründe yaşanan eşzamanlı dönüşümleri ülkemiz adına fırsata çevirme iddiamızı ortaya koyduk. Teknoloji üretiminde ve geliştirmede yakaladığımız bu ivmeyi farklı sektörlere taşıyarak üniversitelerimizle sanayi arasındaki iş birliğini daha da güçlendirerek Türkiye yüzyılında teknolojide tam bağımsız Türkiye hedefimizi adım adım gerçeğe dönüştüreceğiz" diye konuştu. "Teknoloji girişimciliğini bu vizyonu hayata geçirecek itici güç addediyoruz" Bakan Kacır, "Teknoloji girişimciliğini bu vizyonu hayata geçirecek itici güç addediyoruz. Bu doğrultuda ülkemizde teknolojik girişimlerin yeşermesini ve ölçeklenmesini mümkün kılacak zemini çok boyutlu adımlarla inşa etti. Hayata geçirdiğimiz fonların fonu ve eş finansman mekanizmalarıyla 4,6 milyar liralık kamu kaynağını doğrudan girişimlerimize yönlendirdik. Bu etkiyle 120 milyar liralık özel sektör yatırımını harekete geçirdik. Erken aşama girişimlerine finansman sağlayan BİGG programımızla 2 bin 500’den fazla teknoloji girişiminin hayata geçmesini sağladık. 2018’den bu yana düzenlediğimiz Teknofestlerle gençlerimizi girişimcilik yolculuğuna dahil ettik. Fikirden ürüne, üründen pazara uzanan yolculukta her aşamada Türkiye teknoloji girişimciliğinde Avrupa’nın parlayan yıldızı olarak tarif ediliyor" şeklinde konuştu. "Her yaştan çocuğumuzu ve gencimizi bilimin büyülü dünyasıyla buluşturacağız" 81 ilde milli teknoloji atölyelerinin kurulacağını aktaran Bakan Kacır, "Bugün oyundan e-ticarete, yapay zekadan finans teknolojilerine geniş bir yelpazedeki girişimlerimiz iftihar vesilemizdir. Bu başarı ivmesini katlanarak 2030 yılına kadar ülkemizden 100 bin teknolojik girişiminin doğmasını ve milyar dolar değeri aşan unicornların bizim değimimizle Turkornların toplam kıymetinin 100 milyar doları aşmasını hedefliyoruz. Bu cennet vatanın her köşesindeki gençlerimizin teknoloji geliştirme ve dünyayı değiştirme iddiası taşıyabilmesini sağlayacak bir alt yapıyı kurmayı temel önceliğimiz olarak görüyoruz. Sakarya gerek sahip olduğu dev sanayi alt yapısı ve lojistik gücü, gerekse küresel finans ve teknoloji merkezi İstanbul’a yakınlığıyla girişimciler için önemli bir marka değerine sahip. 2010’da faaliyete geçen ve bünyesinde 130’dan fazla firmanın çalışmalarını sürdürdüğü Sakarya Teknokent, şehrimizde teknoloji girişimciliğinin nabzının attığı, üretim ile aklın buluştuğu milli teknoloji hamlemizin örnek projelerinin hayata geçirildiği ekosistemi inşa ediyor. Girişimcilerin yoğun ilgi gösterdiği Teknokentin yatırımcı talebine cevap verebilmesi adına ilave olarak 6 bin 500 metrekare kapalı alan barındıran 39 bin metrekare bir alanı ilan ettik. Bugünde bakanlığımızın 113 milyon lira ile hayata geçen yeni Ar-ge binasının açılışındayız. Teknokentimizde 3 bin 700 metrekare kapalı alanıyla girişimcilerimize çalışma alanı sunuyoruz. Aynı zamanda bina içinde faaliyet gösterecek füzyon girişim ofisiyle kuluçka ve kuluçka öncesi aşamadaki girişimcilerimize destek seti sunuyoruz. Üniversitelerimiz ve bilim merkezlerimiz bünyesinde kurduğumuz milli teknoloji atölyeleriyle ülkemizin yarınlarını inşa edecek gençlerimizi ileri teknoloji ekipmanları ve modern alt yapıyla buluşturuyoruz. Önümüzdeki yılsonuna kadar 81 ilimizde 100 milli teknoloji atölyesini tamamlamak üzere bir seferberlik ruhuyla çalışıyoruz. İki üniversitemizin de öğrencileri bu atölyede çalışacak. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak ülkemizin nitelikli insan kaynağını büyüten, yetkinliğini derinleştiren politikaları sürdüreceğiz. Her yaştan çocuğumuzu ve gencimizi bilimin büyülü dünyasıyla buluşturacağız. 60 milyon lira destek sağlayacağımız ve bünyesinde atölyeler, sergiler barındıracak olan modern tesis ile gençlerimizin merak ve keşfetme duygusunu ateşleyen bilim üssünü şehrimize kazandıracağız" ifadelerini kullandı.