EKONOMİ - 07 Haziran 2017 Çarşamba 13:58

Lojistikte, 150 milyar TL’lik kayıt dışına dijital çözüm

A
A
A
Lojistikte, 150 milyar TL’lik kayıt dışına dijital çözüm

‘Karayolu Taşıma Yönetmeliği’, karayolu taşımacılığına ‘dijital dönüşümü’ zorunlu kılacak yeni hükümler ile dikkatleri çekiyor.

‘Karayolu Taşıma Yönetmeliği’, karayolu taşımacılığına ‘dijital dönüşümü’ zorunlu kılacak yeni hükümler ile dikkatleri çekiyor. Artık, karayolundan taşınacak olan yüklerin, tüm evraklarının en geç 6 saat içinde dijital olarak kayıt altına alınması zorunda olacak.


Türkiye’de lojistik sektöründe yıllık ciro 400 milyar TL’ye yaklaştı. Lojistik sektöründe online izleme ile kayıt dışı ekonomiyi mercek altına almayı amaçlayan hükümet, yaklaşık 150 Milyar TL’yi kayıt altına alabilmek için kolları sıvadı. Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından hazırlanan ve Nisan ayında lojistik sektörünün değerlendirmesine sunulan yeni ‘Karayolu Taşıma Yönetmeliği’, karayolu taşımacılığına ‘dijital dönüşümü’ zorunlu kılacak yeni hükümler ile dikkatleri çekiyor. Artık, karayolundan taşınacak olan yüklerin, tüm evraklarının en geç 6 saat içinde dijital olarak kayıt altına alınması zorunda olacak. Yönetmelikte dikkat çeken başka bir yenilik ise, taşımayla ilgili sorumluluğun, sadece yükü taşıyan firmayı değil, aynı derecede “yük vereni” de kapsıyor olması. Yük verenler, taşıma operasyonlarını dijital altyapıyla takip edecek lojistik firmaları ile çalışacak.


‘Dijital dönüşüm’ ile kayıt dışına son verilmesi hedefleniyor


İşini kuralına uygun yapan tüm lojistik firmaları için haksız rekabet oluşturan ve yüzde 40’ı bulan kayıt dışı ekonominin, artık kabul edilmeyeceği de yeni yönetmelik ile netleşiyor. Yönetmelik taslağının duyurulmasıyla birlikte, birçok lojistik firmasının kendilerini bekleyen yeni nesil taşımacılık kanunlarına nasıl bir altyapı ile adapte olacaklarını, şimdiden araştırmaya başladıkları görülüyor.


TIRPORT Pazarlama Direktörü Burcu Kale, lojistik sektöründe başlayacak olan online izleme dönemiyle, sektörde kayıt dışı olan yaklaşık 150 milyar TL’nin kayıtlı ekonomiye kazandırılabileceğini belirtti. TIRPORT’u kullanan lojistik firmalarının, tüm lojistik operasyonlarını dijital olarak yönetmekte olduğunu kaydeden Burcu Kale, şunları söyledi: “Ücretsiz TIRPORT üyeliği sayesinde, kendilerine özel dijital yönetim paneline kavuşan firmalar, operasyondaki tüm yüklerini konum tabanlı ve gerçek zamanlı olarak takip ederken, taşımaları ile ilgili tüm evraklarını da yeni yönetmeliğin gereğinde olduğu gibi anında dijital olarak arşivlemektedirler. Özetle, yük veren firmalarının, anlaşmalı kamyoncuları ile taşımasını gerçekleştirdikleri yüklerin; irsaliye, fatura, teslim irsaliyesi gibi tüm evraklarının, ‘TIRPORT Mobil Uygulaması’ sayesinde anında sisteme yüklenmesi gerçekleşmektedir. Böylece, hem lojistik firmaları, hem yük verenler, kanuni zorunlulukları yerine getirebilecekleri gibi, aynı zamanda yüklerinin takibini de yüksek bir verimlilik ile sağlamaktadırlar”.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Hurdaya dönen araçtan çıkan bebek ve çocuğa ’112 Acil Anne’ Antalya’da iki aracın çarpışması sonucu meydana gelen kazada hurdaya dönen araçta bulunan 4 kişilik aile kazayı hafif sıyrıklarla atlattı. Kaza sonrası huysuzlanan 40 günlük bebek ile 3 yaşındaki ağabeyine sağlık görevlileri anne şefkati ile sakinleştirdi. Olay, dün öğle saatlerinde Muratpaşa ilçesi Yenigün Mahallesi 1060 sokak üzerinde meydana geldi. Henüz 40 günlük olan bebeğini kontrol için hastaneye götürmek üzere eşi ve çocukları ile birlikte ikametinden yola çıkan Ali Rıza Sakarya (30) kontrolünde ki 46 D 1861 plakalı araç Yenigün Mahallesi 1060 sokak ile 1058/2 sokak kesişiminde Onur Otun’un yönetimindeki 07 BLY 899 plakalı kamyonet ile çarpıştı. Çarpmanın etkisiyle savrularak kontrolden çıkan araç, sokak üzerinde ki bir sitenin duvarına çarparak durabildi. Yaralıları vatandaşlar çıkardı Çevredeki vatandaşların ihbarı ile olay yerine 112 Sağlık ve polis ekipleri sevk edilirken, araç içerisinde bulunan Ali Rıza Sakarya, Havva Sakarya ile birlikte çocukları Ahmet (3) ve henüz 40 günlük Yaren bebek vatandaşlar tarafından araçtan çıkartıldı. 112 Acil Sağlık ekipleri tarafından yaralılar olay yerinde yapılan ilk müdahalelerinin ardından tedbir amaçlı ambulansla hastaneye götürüldü. Sağlık ekiplerinin yaralılara müdahalesi sırasında kaza nedeniyle korktuğu tahmin edilen ve huysuzlanan Yaren bebeği kadın 112 görevlisi anne şefkati ile sakinleştirmeye çalıştı. Bir süre sonra ambulansa alınan anne Havva Sakarya’nın sağlık görevlisine ilk sorusu küçük kızının sağlık durumu oldu. Sağlık görevlisi tarafından annesinin kucağına verilen ve anne kokusunu alarak sakinleşen minik Yaren, aynı ambulansta hastaneye götürüldü.
İzmir 5 yıl sonra, kalbinin normal atışını duydu 5 yıldır kalbinde şiddetli çarpıntı şikayetine sahip 84 yaşındaki Serap Arak, İzmir Ekonomi Üniversitesi Medical Point Hastanesi’nde yapılan 3 boyutlu Ablasyon işlemi ile sağlığına kavuştu. Serap Arak, “Kalbimin sesi artık normale döndü. Kendimi çok iyi hissediyorum” dedi. Kalp ritim bozukluğu ve şiddetli çarpıntı şikayeti olan 84 yaşındaki Serap Arak, İzmir Ekonomi Üniversitesi Medical Point Hastanesi’nde Kardiyoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Mustafa Doğduş ve ekibi tarafından yapılan müdahale ile sağlığına kavuştu. Serap Arak’ın, 3 boyutlu haritalama yöntemi ablasyon işlemi ile kalp ritmi düzenlendi ve çarpıntı şikayeti sona erdi. “Yoğun ilaç kullandı” İEÜ Medical Point Hastanesi Kardiyoloji Bölümü’nden Mustafa Doğduş, “Serap hanımın yaklaşık 5 yıldır çarpıntı şikayeti vardı. Çarpıntı şikayetlerinin artması sonucunda, merkezimize başvurdu. 5 yıl önce kendisine kalp ritim bozukluğu tanısı konmuştu. Serap hanımda iki farklı kalp ritim bozukluğu vardı. Bu iki tip bozukluk kalp yetmezliğini tetikleyebilirdi. Yoğun ilaç almak zorunda kaldı. Şikayetleri artmaya başlayınca, 3 boyutlu haritalama yöntemi ile ablasyon işlemi yapmaya karar verdik. Ablasyon işlemi, kateter adını verdiğimiz ince esnek kablo şeklinde malzemeler ile kalp içerisinde aritmiye neden olan hedefin bulunup yakılması işlemidir. Bu işlem sonrası hastamızın kalp ritmi düzeldi, çarpıntı şikayeti sona erdi. Şu an kendisini gayet iyi hissediyor” ifadelerini kullandı. “Kendimi iyi hissediyorum” 5 yılın sonunda kalbinin normal attığını hissettiğini söyleyen Serap Arak da “Şiddetli çarpıntım vardı. Biraz yol yürüsem nefes darlığı yaşıyordum. Sırt üstü yattığım zaman, kalbim çıkacak gibi hissediyordum. 5 yıldır bu şikayetleri yaşıyordum. İşlem sonrası, şimdi kendimi iyi hissediyorum. Kalbimin normal sesini 5 yıl sonunda duydum” dedi.
Samsun Kanola çiçek açtı, tarlalar sarıya boyandı Samsun’da çiçek açan kanola bitkisi, tarlaları sarıya boyadı. Görenleri hayran bırakan kanola tarlaları, kartpostallık görüntüler oluşturdu. Türkiye’nin bitkisel yağ ihtiyacının karşılanmasında önemli rol oynayan yağlık tohumlardan biri olan kanola bitkisinin üretim alanları artırılıyor. 2023 yılında 3 bin dekar alanda ekilen, 2024 yılında 3 bin 500 dekar alanda ekilmesi planlanan kanola, baharla birlikte çiçek açtı. Tarlaları sarıya boyayan kanola, doyumsuz manzaralar oluşturdu. Samsun’un Havza ilçesinde bulunan kanola bahçeleri, yoldan geçen herkesin dikkatini çekiyor. Buradan geçenler durup cep telefonları ile hatıra fotoğrafı çektiriyor. Samsun’da kanola üretimi artıyor Kanola üretimi hakkında bilgi veren İl Tarım ve Orman Müdürü İbrahim Sağlam, “Samsun’da 2022 ve 2023 yıllarında yaklaşık 3 bin dekar alanda 2 bin tona yakın üretim yaptık. 2024 yılında 3 bin 500 dekar alanda üretim yapmayı planlıyoruz. Kanola sadece yağlık tohum bitkisi olarak düşünülmemektir. Kanola, yağın dışında mum, gazete mürekkebi ve ruj gibi sanayinin değişik kollarında da kullanılmaktadır” dedi. “Baharın İlk Arı Çiçekleri” Samsun’da “Baharın İlk Arı Çiçekleri” adı altında bir proje uyguladıklarını anlatan Sağlam, “Bu proje kapsamında yaklaşık 3 bin dekar alanda Tarım ve Orman Bakanlığımız Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğümüzce üretim yaptık. Bu yıl da 3 bin 500 dekar alanda üretim yapacağız. Yağlı tohum bitkilerimizde gerek fark ödemesi desteği gerek mazot gübre desteği daha fazla olmaktadır” diye konuştu. Çiftçilere yönelik desteklerden bahseden İbrahim Sağlam, “2023 üretiminden dolayı çiftçilerimize mazotta dekara 121 TL, gübrede de 21 TL olmak üzere bir desteğimiz oldu. Fark ödemesi desteği kapsamında kilogram başında yaklaşık 100 kuruş desteğimiz oldu. Sertifikalı tohum kullanım desteği olarak dekar başına 40 TL destek verildi. Samsun’da ve Türkiye’de özellikle pamuk gibi yağlık ayçiçeği gibi diğer yer fıstığı, soya gibi yağlı tohumları içerisinde 3’üncü sırada yer almaktadır. 1960 yıllarında Balkanlardan göç eden insanlar buraya getirmiş ve başlamış. Dolayısıyla kanolanın hem yazlık hem de kışlık olarak ekimi yapılmaktadır. Kışlık olarak ekildiğinde hububat alanlarına çok iyi bir münavebe olarak karşımıza çıkmaktadır" şeklinde konuştu.
İstanbul Üniversite- sanayi iş birliğinde önemli adım: ‘Ortak Eğitim Laboratuvarı’ açıldı ‘Üniversite-Sanayi Ortak Laboratuvarları’ kurulması konusunda önemli adımlar atan Doğuş Üniversitesi, Özdisan Elektronik firması ile iş birliği yaptı. Bu kapsamda öğrenciler için ‘Geleceğe Yolculuk-Özdisan & DOÜ Maker Laboratuvarı’ açıldı. Elektronik ve IoT alanında eğitimler verilecek olan laboratuvarda öğrencilerin araştırma ve geliştirme yeteneklerinin artırılması hedefleniyor. Dudullu OSB içerisinde yer alan ve konumu itibariyle Türkiye’de, üniversite-sanayi iş birliğinde yoğun çalışmalar yapan üniversiteler arasında gösterilen Doğuş Üniversitesi yeni bir iş birliğine imza attı. Dudullu OSB Yönetimi ile karşılıklı beklentilerini paylaşarak iş birliği içinde yeni adımlar atmayı devam ettiren Doğuş Üniversitesi’ne Özdisan Elektrik tarafından ‘Geleceğe Yolculuk - Özdisan & DOÜ Maker Laboratuvarı’ kazandırıldı. Öğrencilerin teknolojilere erişimi ve iş hayatına hazırlanmaları için gerekli eğitimleri sağlamayı hedefleyen üniversite; kısa bir süre içerisinde diğer firmalarla ortak üniversite-sanayi laboratuvarlarının kuruluş ve açılışlarını da gerçekleştireceğini duyurdu. Açılışa; Doğuş Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Turgut Özkan, İstanbul Dudullu Organize Sanayi Bölgesi (İDOSB) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Önay, Özdisan Elektronik A.Ş. Yöneticisi Mustafa Yurttaş ve DMY Uluslararası Yatırım Yönetim Kurulu Başkanı Davut Yurttaş katıldı. “Konumumuz sayesinde tüm enerjimizi sanayi ile iş birliğine ayırdık” Üniversite olarak çok önemli bir noktada olduklarını belirten Doğuş Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Turgut Özkan, “Türkiye’de çok az sayıda üniversiteye nasip olan bir konumdayız. Sanayi bölgesi içerisinde olan üniversitelerden biri de biziz. Bu nedenle biz de tüm stratejimizi, bütün enerjimizi, organize sanayi bölgesine, sanayiyle iş birliğine ayırdık. Bunu bir misyon haline getirdik. Burada firmalarla çok iyi ilişkiler içerisindeyiz. Organize Sanayi Bölgesi Yönetimi ile çok iyi ilişkiler içerisindeyiz. Onlarla ortak projeler üretiyoruz. İsteyen her öğrencimize staj imkânı sağlıyoruz. Ve daha da önemlisi Özdisan gibi firmaların laboratuvar kurulumuna yaptıkları yardımlar bizi motive ediyor, cesaretlendiriyor” açıklaması yaptı. “Projeleri daha da ileriye taşımayı planlıyoruz” Son derecede mutlu olduklarını ifade eden Prof. Dr. Turgut Özkan, “Diğer firmalarımızın da bu işin içerisine katılması bizi gerçekten cesaretlendiriyor. İnşallah bunun hem bölgemize hem üniversitemize hem de ülkemize önemli katkıları olacağını düşünüyoruz. Gerçekleştirdiğimiz projeleri daha da ileriye taşımayı planlıyoruz” dedi. “Üniversitelerdeki eğitimler genellikle teorik düzeyde kalıyor” Üniversiteye kazandırılan laboratuvar hakkında da bilgilendiren Prof. Dr. Turgut Özkan, “Özellikle üniversitelerdeki eğitimler genellikle teorik düzeyde kalıyor. İş hayatına yönelik eğitimler yeterli olmuyor. Biz bu tür laboratuvarlarla ve üniversite sanayi iş birliğini geliştirerek öğrencilerimizin iş hayatında da karşılaşabilecekleri zorlukları şimdiden görmelerini sağlıyoruz. Kendilerini yetiştirmelerini, geliştirmelerini sağlamaya çalışıyoruz. O açıdan bu tür laboratuvarlar; öğrencilerimizin gerçek hayattaki iş şartlarına uygun bir ortamda faaliyet görme, eğitim alma ve kalitelerini arttırmalarını sağlıyor. Burada kazandıkları deneyimlerin onlar için etkili bir referans oluşturmasını sağlamaya çalışıyoruz” dedi. Üniversiteler arasında çok büyük farklılıklar olmadığına da değinen Prof. Dr. Turgut Özkan sözlerine son olarak şunları ekledi: “Ama burada bulunduğumuz konum, bizi diğer üniversitelerden ayıran çok önemli farklılık. O da sanayide olmamız. Firmalarla gerçek anlamda projeler üretmemiz, onlara eğitimler vermemiz ve bunun bize oluşturduğu ivmeyle de öğrencilerimizle öğretim elemanlarımıza katkılarda bulunmamız bizi motive eden, ileri dönük olarak umutlandıran ve enerjimizi arttıran önemli bir şey.” “Önceden herkes cebine ne gireceğine bakıyordu” DMY Uluslararası Yatırım Yönetim Kurulu Başkanı Davut Yurttaş, “Bugün burada, üniversite ve sanayi iş birliğinin güzel bir örneğini gördük. Yıllardır böyle bir şeyin hayalini kuruyorduk. Bu alanda gelişmiş ileri teknolojilerle öğrenciler, araştırmak istedikleri konuların temel bileşenlerini bulabilecekler. Yani burada; bunun etrafında geliştirecekleri, kendi konularıyla ilgili altyapıyı bulacaklar. Bir dönem üniversitelerimizde sanayiyle iş birliği konusunda çok fazla bir gönüllülük yoktu. Herkes cebine ne gireceğine bakıyordu. Şimdi ise firmalarımız gelişti, ihtiyaçları ise arttı. Özellikle elektronik ve bilgisayar tarafındaki gelişmeler iş birliklerinin artık kaçınılmaz hale getirdi. Bir insanın veya bir grubun her şeye yetmesine imkânı yok. Dolayısıyla işbirliği şart. Bu da bilgi paylaşımından başlıyor. Hem yetişmiş öğretim kadrolarıyla hem çeşitli imkânlarıyla hem de yetiştirdikleri öğrencilerle bilgi paylaşımı anlamında üniversiteler iyi bir kaynaktır” şeklinde konuştu. “Eğitim, staj, iş bulma açısından çok yardımcı oluyorlar” Doğuş Üniversitesi Bilişim Güvenliği Teknolojisi bölümünde birinci sınıf öğrencisi Mustafa Emin Özkarabulut, “Okulumuz için güzel bir laboratuvar oldu. Elektrik elektronik bölümü açısından hem öğrencilerin yararlanabileceği hem hocalarımızla iletişim halinde olup böyle güzel organizasyonlar içinde olmaları çok güzel. Üniversitenin sanayi bölgesinde olması bizim için çok avantajlı. Çünkü hem staj durumunda hem de kendimizi geliştirmek istediğimizde üniversitemizle iletişime geçtiğimiz zaman firmalar ile bizim aramızda bir köprü oluyor. Okulumuz çok rahat bir şekilde firmalarla bir iş birliği içerisinde. Hem eğitim hem staj hem de iş bulma açısından çok yardımcı oluyorlar” dedi. “Laboratuvarda farklı fikirler sunabilmek bizim için avantaj” Yazılım Mühendisliği bölümünde üçüncü sınıf öğrencisi Gamze Çakan ise “Açılan laboratuvar, yapılan bu etkinlik sonucu oluşan iş birlikleri, deneyimlerin aktarılması vs. bizim açımızdan çok etkili bir şey. Çünkü biz de mühendislik öğrencisiyiz. İleride bu tür şeylere atılım göstereceğiz. Laboratuvar dediğimiz şey; o alanın ekip çalışmasına uygun olması, iletişimimizin artması, farklı iddialar, fikirler sunduğumuzda ve o laboratuvarda bunu temsil etme imkânı sunması bizim açımızdan çok faydalı” şeklinde konuştu. “Derslerimizin sadece ders odaklı değil, iş odaklı da olması gerekiyor” Yine Yazılım Mühendisliği bölümünde ikinci sınıf olan İpek Kaplan da şunları söyledi: Bu işbirliğinin çoğu mühendislik öğrencisine çok fazla katkısı olacağını düşünüyorum. Çünkü mühendislik öğrencileri olarak sanayi içerisinde bulunmamız gerektiğini düşünüyorum. Ve bu işbirliği sayesinde sadece mühendislik öğrencilerinin değil, onun yanında farklı bir dalla ilgilenen arkadaşlara da yardımcı olacağını düşünüyorum. Mühendislik öğrencilerinin bu şekilde teknik destek ya da bir laboratuvara çok fazla ihtiyacı var. Çünkü derslerimizin sadece ders odaklı değil, iş odaklı da olması gerekiyor. Bunu görebileceğimiz alanlara da sahip olmamız gerekiyor.”