SPOR - 20 Eylül 2017 Çarşamba 12:11

Alper Potuk: "Menajerim yok ki Galatasaray ile görüşsün"

A
A
A
Alper Potuk: "Menajerim yok ki Galatasaray ile görüşsün"

Fenerbahçeli futbolcu Alper Potuk, menajerinin Galatasaray ile görüştüğü iddialarına, "Öncelikle benim bir menajerim yok.

Fenerbahçeli futbolcu Alper Potuk, menajerinin Galatasaray ile görüştüğü iddialarına, "Öncelikle benim bir menajerim yok. Bu haberlerin çıkmasına gerçekten gülüyorum ben de. Özellikle böyle bir maçın öncesinde çıkması çok komik. Ben Fenerbahçe’nin futbolcusuyum" cevabını verdi. Derbiye çok iyi hazırlandıklarını söyleyen Potuk, geldiğinden bu yana iç sahada derbi mağlubiyeti yaşamadıklarını vurguladı.


Beşiktaş maçının hazırlıklarını sürdüren Fenerbahçe, bugün ilk yarım saati basına açık olarak çalıştı. Antrenman öncesinde takımın önemli isimlerinden Alper Potuk, basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Öncelikle hafta sonundaki Beşiktaş maçıyla ilgili konuşan başarılı orta saha, "Çok önemli bir maça çıkacağız. Bu maç bizim için hem moral hem de çıkış maçımız olabilir diye düşünüyorum. Geçen haftaki Alanya galibiyeti takıma çok iyi bir hava getirdi. Bunu çok rahatlıkla görebiliyoruz, siz de görmüşsünüzdür antrenmanlarda. Dediğim gibi çok önemli bir maç hem bizim için hem de tüm Fenerbahçe camiası için. Bizim geleneklerimizden bir tanesi böyle maçlar. Hep alnımızın akıyla çıktık böyle maçlardan. İnşallah yine cumartesi akşamı da alnımızın akıyla çıkacağız” ifadelerini kullandı.


Yaşadığı sakatlıkla ilgili de konuşan Potuk, "Vardar maçında şanssız bir sakatlık yaşamıştım. Geçen hafta 1-2 antrenmana katıldım arkadaşlarımla. Son maçta da 10-15 dakika oynadım ve üzerimde bir korku vardı onu attım. Bu da benim açımdan çok iyi oldu. Hocamız görev verdiği takdirde karşılaşmaya hazırım” diye konuştu.



"Geldiğimden bu yana yenilgi görmedim"


Derbi maçların kendileri için çok önemli olduğunu dile getiren Alper Potuk, "Bu maçlarda gerçekten hiç dış etken olmasına gerek yok motive olmamız için. Bütün futbolcular bu maçları bekler. Çok keyifli maçlardır. Dediğim gibi bizim de çok iyi oynadığımız maçlar derbi maçları. Geldiğimden beri 5 senedir çoğu derbiyi, özellikle içerideki maçların çoğunu kazandık, 1-2 berabere bitirdiğimiz maç oldu. Cumartesi akşamı taraftarlarımızı sevindirip hem onlara bir özür maçı sunmak istiyoruz ki; açıkçası onları bu sene üzdük biraz. Hem kendimizi affettirip hem de yolumuza emin adımlarla devam edeceğimiz bir maç olacak diye düşünüyorum” açıklamasını yaptı.


Yabancı sınırlamasıyla ilgili olarak konuşmaktan kaçınan Potuk, "Bu konuyu herkes konuşuyor. Ben şu an konuşmak istemiyorum. Bir şey söylemek istemiyorum. Zaten, gerekli olan herkes bu konu üzerinde konuşuyor" ifadelerini kullandı.



"Menajerim yok ki Galatasaray’la görüşsün"


Geçtiğimiz günlerde menajerinin Galatasaray’la görüştüğüne dair haberler çıkan Potuk, bu konuyla ilgili olarak da, "Öncelikle benim bir menajerim yok. Bu haberlerin çıkmasına gerçekten gülüyorum ben de. Özellikle böyle bir maçın öncesinde çıkması çok komik. Ben Fenerbahçe’nin futbolcusuyum. Camiamız, yönetimimiz devam etmek isterse gönül rahatlığıyla hemen devam edebilirim” dedi.


Derbi öncesinde taraftarların bu tarz maçları çok iyi bildiğini de söyleyen başarılı oyuncu, "Taraftarlarımız zaten böyle maçların önemini, kıymetini çok iyi biliyor ve bize çok iyi destek veriyorlar. Dediğim gibi Fenerbahçe Camiası için bu tür büyük maçlar bir gelenek. İnşallah biz de bunu devam ettirmek istiyoruz" diye konuştu.



"Takım olarak motivasyonumuz yerinde"


Şans faktörünün bu sezon yanlarında olmadığını söyleyen Alper Potuk, "Kötü goller yedik. Bize yakışmayan basit goller yedik ve bunun neticesinde kötü sonuçlar aldık. Biraz şans faktörünün bize dönmesiyle beraber çok daha iyi günler göreceğimizi düşünüyorum ben. Takım olarak bunu son Alanya maçında da gösterdiğimiz düşünüyorum. Çok iyi mücadele ettik, iyi oynadık ve iyi de bir sonuç aldık. Motivasyonumuz, moralimiz yerinde" dedi. Kadıköy’de uzun süredir maç kazanamamanın kendilerinde baskıya neden olup olmadığını da yanıtlayan Potuk, "Kadıköy bize hiç bir zaman baskı olmadı. Geçtiğimiz dönemlerde Kadıköy’deki maçlarımızın yüzde 80-90’nını kazandık. Böyle maçları da hem takım hem de taraftar olarak daha isteyerek, daha motive olarak oynuyoruz. O yüzden Kadıköy baskısı diye bir tabiri ilk defa sizden duyuyorum. Bizim hiç öyle bir düşüncemiz yok" diyerek sözlerini tamamladı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Giresun Pembe kimlikle 38 yıl yaşayan Kumral Bodur’un hayatı film oluyor Giresun’da nüfus memurunun yaptığı hatadan dolayı pembe kimlik verilen ve 38 yıl boyunca erkek olduğunu ispatlamaya çalışan 52 yaşındaki Kumral Bodur’un hayatı beyaz perdeye ilham kaynağı oldu. Yazar Aziz Nesin’in filmlere de konu olan “Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz” romanının ardından, nüfus müdürünün hatası nedeniyle nüfusa kadın olarak kaydedilen Kumral Bodur’un 38 yıl boyunca erkek olduğunu ispatlamaya çalıştığı hayat hikayesi de filme konu oluyor. Filim yapımcılarının kendisini aradığını anlatan Kumral Bodur, “Trajikomik bir film hikayesi için hayatımın bir film senaryosuna ilham kaynağı olmuş. Bununla ilgili filmin yönetmenliğini yapacak olan Abbas Karatekin ve Yapımcısı Ulaş Karadeniz beni aradılar ve projelerinden bahsettiler. Ben de olumlu yaklaştım. Önümüzdeki günlerde Giresun’a gelip senaryo yazımı için detaylı görüşmeler yapacağız” dedi. 15 hakim, 19 savcı değişmiş, kimliği değişmemişti Giresun’un Bulancak ilçesinde yaşayan 52 yaşındaki Kumral Bodur nüfus memurunun yaptığı hatadan dolayı nüfusa kadın olarak yazılmış ve pembe kimlik verilmişti. Ancak yapılan hatanın düzeltilmesi ise tam 38 yıl sürmüş bu süre içerisinde evlenip çocuk sahibi olmasına rağmen ne resmi evlilik yapabilmiş ne de çocuklarını nüfusuna yazdırabilmişti. Çocuklarını kardeşlerinin nüfusuna yazdıran Kumral Bodur, sigortalı bir işe girip çalışamamış ve askerlik görevini de yapamamıştı. 15 hakim, 19 savcının değiştiği hukuk mücadelesi ise tam 38 yıl sürmüştü. Kumral, mahkeme sürecinde yaşadığı psikoloji sorunlar nedeniyle aldığı hapis cezasını da, kadın kimliğiyle, erkek cezaevine girdiğinde ise yanlışlığın fark edilmesi sonucu cezaevinden dışarı çıkartılmıştı.
Amasya Amasyalı öğrenciler okulda ata tohumu ekip fide yetiştirdi Amasya’nın Taşova ilçesinde Emine Bursalı İmam Hatip Ortaokulu öğrencileri ve öğretmenleri okulda ektikleri ata tohumlarından fide yetiştirdi. Çileklerin ve diğer sebzelerin hasadı yapılırken ata tohumu domates fideleri de okul bahçesinde oluşturulan seraya dikildi. "Ata tohumlarını burada yetiştiriyoruz" Fen ve teknoloji laboratuvarında yetiştirilen ata tohumları, ‘Eğitimde Rehberlik ve Destekleme Modeli (ERDEM) Destek 2022 Programı’ çerçevesinde sağlanan 25 bin liralık destekle okul bahçesinde oluşturulan 25 metrekarelik seraya taşınarak öğrencilerin elinde toprakla buluştu. Çok heyecanlandıklarını belirten 7. sınıf öğrencisi Abdullah Ensar Sarıbaş, “Getirdiğimiz ata tohumlarını burada yetiştiriyoruz. Burada çilek, marul, maydanoz gibi bir sürü çeşit bitki bulunuyor” dedi. Arkadaşı Tuğçe Naz Aşık da, “Köyümüz uzak olduğu için git, gel yapamıyoruz. Okulumuzda bunun gibi sera olduğu için tarımdan da yararlanabiliyoruz. Laboratuvarda üretiyoruz. Sonra gelip buraya dikiyoruz” diye konuştu. "Amacımız akademik başarının yanı sıra evlatlarımızı hayata da hazırlamak" Çalışmanın öğrencilerinin gelişimi için fırsat olduğuna işaret eden Fen Bilimleri Öğretmeni Bayram Atalay, “3 sene önce kurulan serada çilek, domates, salatalık, karnabahar, roka yetiştiriyoruz. Çocuklara eğitim, öğretim faaliyetinin haricinde yaparak ve yaşayarak öğrenmeyi de öğretiyoruz” şeklinde konuştu. Amaçlarının akademik başarının yanı sıra evlatlarını hayata da hazırlamak olduğunu vurgulayan Okul Müdürü Ali Buğalı ise, “Son yıllarda küresel ısınmayla beraber gıdaya erişim konusundaki sıkıntıları göz önüne aldığımızda toplumumuzun üreten, kendi kendine yeten bir toplum olması açısından tarım faaliyetlerine yönelip her türlü sebze ve meyveyi yetiştirmeye çalışıyoruz. Onlara da örnek olmaya çalışıyoruz” diye konuştu.
Ankara TESK Genel Başkanı Palandöken: “İş sağlığı ve güvenliği en temel haklardan biridir” İş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin sadece yasal bir zorunluluk değil insanın en temel haklarından biri olduğunu vurgulayan TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Ülkemizde, iş sağlığı ve güvenliği konusunda önemli adımlar atılmakla birlikte hala iyileştirilmesi gereken alanlar bulunmaktadır. İş sağlığı ve güvenliği en temel haklardan biridir” dedi. İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası vesilesiyle yazılı bir mesaj yayınlayan Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “ILO verilerine göre 2023 yılında Türkiye, ölümcül olmayan mesleki yaralanmalar bakımından dünyada 11. sırada, ölümlü iş kazası sayısı bakımından ise 15. sırada yer alıyor. İş kazaları üzerine veriler toplayan ve paylaşan İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin (İSİG) verilerine göre 2023 yılında en az bin 929 işçi hayatını kaybetti. Bir ülkede meydana gelen iş kazalarının sayısının azalması, o ülkenin iş sağlığı ve güvenliği açısından ne kadar başarılı olduğunun bir göstergesi olarak kabul edilmektedir. İş sağlığı ve güvenliği yönetiminin uygulanabilirliği ile iş kazalarının önceden engellenmesi oldukça önemlidir. Unutulmamalıdır ki her iş kazası önlenebilir nitelikte bir risktir ve bu konuda alınacak önlemler hayati önem taşır. Herkesin sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamına sahip olması, daha verimli ve mutlu bir işgücü oluşturmaya yardımcı olur” ifadelerini kullandı. İş sağlığı ve güvenliği konusunun seçenek değil zorunluluk olduğunu belirten Palandöken, “Çalışanların daha güvenli bir ortamda çalışmalarını sağlamak, hem işverenlerin hem de çalışanların ortak sorumluluğudur. İşverenlerin ve çalışanların iş sağlığı ve güvenliği konusunda bilinçlenmeleri, uygun ekipmanların kullanımı, risklerin değerlendirilmesi ve önleyici tedbirlerin alınması önemlidir. Sağlıklı çalışma ortamları oluşturarak, çalışanların daha mutlu, daha sağlıklı ve daha verimli olmalarını sağlamak hem işletmelerin hem de toplumun yararınadır. Esnaf ve sanatkarlar için iş sağlığı ve güvenliği konularına uyum sağlamak, yasal sorunlardan kaçınmak ve işletmelerini güvende tutmak açısından hayati öneme sahiptir. İşletmelerin itibarını korumak için düzenli olarak iş sağlığı ve güvenliği önlemleri alınmalı ve çalışanlara gerekli eğitimler verilmelidir. Bu vesile ile 4-10 Mayıs İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası’nda tüm işletmelere kazasız bir çalışma hayatı dilerken, bu konuda daha bilinçli, duyarlı ve sorumlu olmamız gerektiğinin altını çiziyorum” dedi.