SPOR - 14 Eylül 2018 Cuma 13:02

Beşiktaş’a bir sponsor daha

A
A
A
Beşiktaş’a bir sponsor daha

Beşiktaş, Japon medya devi Mainichi-Sponichi Group’la işbirliği anlaşmasına vardı.

Beşiktaş, Japon medya devi Mainichi-Sponichi Group’la işbirliği anlaşmasına vardı. Beşiktaş’ın tanıtımına yönelik yapılacak çalışmalara değinen Beşiktaş Başkanı Fikret Orman, “Mainichi-Sponichi Group’la çok önemli iş ortaklıkları yapacağız” açıklamasını yaptı.


Beşiktaş, Japon medya devi Mainichi-Sponichi Group’la işbirliği anlaşması imzaladı. Vodafone Park’ta düzenlenen törene Beşiktaş Başkanı Fikret Orman, Mainichi-Sponichi Group Yönetim Kurulu Üyesi ve Uluslararası İlişkiler Sorumlusu Hiroyuki Tsuruta, Mainichi-Sponichi Group Yönetim Kurulu Üyesi Atsushi Narita ve Mainichi-Sponichi Group Yönetim Kurulu Üyesi Takeo Iwasawa katıldı. Japonya’da yaşayan ve toplantıya tercümanlık yapan iş adamı Cem Aldemir’in de işbirliğinde önemli bir rol oynadığı açıklandı.



Fikret Orman: “Japonya’ya seyahatimiz olacak”


Beşiktaş için çok önemli bir gün olduğunu söyleyen Beşiktaş Başkanı Fikret Orman, “Uzun süredir Beşiktaş’ı global spor markası yapma hedefimizde istikrarlı adımlarla ilerliyoruz. Bugüne kadar birçok çalışmamız oldu. Globalleşme projesinde Çin’e gittik. Bu anlaşma kapsamında da Japonya’ya gideceğiz. Taraftarımızın başlattığı ’Come to Beşiktaş’ akımı büyük bir ses getirdi. Bunu kullanmaya başladık. Bu slogandan yola çıkarak Rumi’nin güzel sözleriyle global reklamımızı çektik. Yaz aylarında Çin’de sosyal medya hesaplarımızı açtık. Başta Çin olmak üzere düzenli iletişim çalışmaları ve ziyaretleri yaptık ve devam ediyoruz. Bu çalışmayı daha da ileri boyuta taşımak için güçlü iş ortaklıkları gerekiyor. Burada bu ortaklığın ilk imzasını atmak üzere bir araya geldik” açıklamasını yaptı.



“Ertuğrul Fırkateyni’nin yıl dönümüne denk geliyor”


Japonya’nın Asya’nın en önemli güçlerinden birisi olduğunu vurgulayan Orman, “Tarihimizde iki ulusu birbirine yaklaştıran önemli anlar var. 16 Eylül’de Ertuğrul Fırkateyni’nin hüzünlü hikayesinin de yıl dönümü. 1890’dan bugüne geldiğimizde, 2 gün sonra aynı günü yaşayacağız ve tatlı bir tesadüf oldu. Bu vesileyle hayatını kaybeden askerlerimize Allah rahmet eylesin. Japon halkı ve Beşiktaş’ın değerlerinin çok örtüştüğünü düşünüyorum ve bizi çok seveceklerini düşünüyorum. Japonya’nın en köklü medya kuruluşlarından Mainichi grubunun yönetim kurulu üyeleri var. 147 yıllık bir geçmişi olan Mainichi, Japonya’nın en eski gazetesi. Şu anda 50’ye yakın şirketleri var ve dev bir medya grubu. Japonya’da bastıkları gazetelerin toplam tirajı günde 10 milyonun üzerinde. Spor merkezli dijital yatırımların olduğu bir oluşum başlatıyorlar ve bunun ilk projesi bizim iş ortaklığımız olacak. Beşiktaş’la birlikte çeşitli projeler yapılacak. Mainichi ve Japon kültürünü taraftarımıza tanıtırken, Beşiktaş’ı da Japonya’ya tanıtmayı amaçlıyoruz” diye konuştu.


Sosyal medya hesaplarının açılacağının da altını çizen Orman, “Japonya’da sosyal medya hesaplarımızı açacağız ve birlikte yöneteceğiz. Mainichi için özel Beşiktaş içerikleri hazırlayacağız. Birlikte sosyal sorumluluk kampanyaları düzenleyip bunu Japonya ve Türkiye’de hayata geçireceğiz. İnşallah en kısa sürede Japonya seyahatimiz olacaktır. Bu sene takımımızın durumundan dolayı Çin’e gidemedik ama seneye Japonya’ya gideceğiz” ifadelerini kullandı.



Takeo Iwasawa: “Olimpiyatlar’a yönelik çalışmalarımız var”


Mainichi-Sponichi Group Yönetim Kurulu Üyesi Takeo Iwasawa, Japonya’nın en köklü medya kuruluşu olduklarının altını çizerek, “Sadece bir medya kuruluşu dışında gazetelerimiz, dergilerimiz, televizyonlarımız ve radyolarımız var. Bunun dışında yıl içinde birçok spor etkinliği de yapıyoruz. Dünyanın çok çeşitli noktalarında muhabirlerimiz, ofislerimiz ve milyonlarca okurumuz var. 2020 Olimpiyatları Tokyo’da düzenlenecek. Bu konuyla ilgili olarak İstanbul’la yarışmıştık. Japon halkının spora ilgisi günden güne artıyor. Olimpiyatlar’a yönelik, ileri teknolojiyi medyaya aktarma konusunda ciddi çalışmalarımız var. Başkanın da belirttiği gibi 2 gün sonra Ertuğrul Fırkateyni’nin batışının yıl dönümü. 1890 yılındaki bu üzücü olayın ardından iki ülkenin dostluğu başladı ve bu dostluk sıkı şekilde ilerlemekte. Ertuğrul Fırkateyni’nin bizim için çok önemi var. Bu olay yaşandığında bu durumu Japonya’ya duyuran ilk gazete olduk. Ayrıca gazetemiz Japon halkına yönelik bir bağış kampanyası başlattı. 2015 yılında iki ülke tarafından Ertuğrul filmi yapıldı. Bu filmin de ana sponsorlarından birisi bizdik. Bugün burada bulunan diğer yönetim kurulu üyemiz Narita Bey’in abisi bu filmin prodüktörü. Ertuğrul olayından sonra iki ülke, birbirine destek olan, her felakette ilk koşan ülke oldu” dedi.



“Come to Beşiktaş’ı duyduk ve geldik”


Mainichi Group olarak insana çok önem verdiklerinin altını çizen Takeo Iwasawa, “Doğa ve sosyal sorumluluk projelerine destek veren bir grubuz. Bizler de Beşiktaş’ın Come to Beşiktaş sloganını duyduktan sonra, Beşiktaş’ın insana, doğaya değer veren bir kulüp olduğunu öğrendik ve bu mesaja cevap olarak bugün burada bulunuyoruz. Japonya başta olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde Beşiktaş isminin duyulması için projeler yapacağız. Spor, dili ve ırkı gözetmeksizin herkesin ortak dilidir. Yapacağımız bu ortaklık ve projeler doğrultusunda birlikte kazanç sağlayacağız. Son yıllarda Beşiktaş’ın büyük başarıları bizim dikkatimizi çekti ve o yüzden buradayız. Bizim en önemli hedefimiz ilk etapta Japonya’da Beşiktaş makasını herkese duyurmak. Medya olarak özellikle genç nesle yönelik birçok çalışma yapıyoruz. Medya olarak gençlerin özellikle Beşiktaş’a ilgi duyması ve ileride Beşiktaş’ta oynama isteği oluşturmayı hedefliyoruz. Japonya’da futbol günden güne popülerleşiyor ve ilgi artıyor. Bizler de aslında buraya gelmeden önce Beşiktaş’la ilgili bilgi sahibiydik. Buraya gelince insanların Beşiktaş aşkını yakından hissettik ve bizler de bunu gönlümüze yerleştirdik. Japonya’ya döndükten sonra gönlümüze koyduğumuz bu sevgiyi anlatmak için ilk adımı atmış olacağız” diye konuştu.



“Beşiktaş’a yönelik çalışma”


Japonya’da çok meşhur anime karakterlerin olduğu hatırlatılan Iwasawa, “Japonya bu konuda dünyanın en önde gelen ülkesi. Bizlerin de bu anime sektöründe Beşiktaş’la ilgili bir projesi var. Aslında bugün sizlerle ayrıntılarını paylaşamayacağım birçok proje var” dedi.


Japon futbolcu Nagatomo’nun Galatasaray’da olmasına karşın kendilerinin Beşiktaş’la anlaşmaya varmasına da değinen Takeo Iwasawa, “Bizler için önemli olan gönüllerin bir olması. Beşiktaş’la gönlümüzün bir olduğunu hissettik. Gönlümüzün bir olduğunu hissettiğimiz için Come to Beşiktaş projesi, Nagatomo’nun Galatasaray’da oynamasının önüne geçti ve bu nedenle buradayız” açıklamasında bulundu.



Orman: “Kagawa’yı istedik ama olmadı”


Basketbol takımı konusunda da işbirliğine gideceklerini söyleyen Fikret Orman, “Futbol üzerinden başlayacak olan bu anlaşma, basketbol, voleybol olarak devam edecek. Basketbol takımı da Japonya’ya gidecek. Burada turnuvalar düzenlenecek. Önemli olan niyettir. İyi iletişim kurarsak sponsorluklar da gelecektir. Beşiktaş’ı dünya üzerinde herkese tanıtmayı hedefliyoruz. Mainichi Group, sadece Japonya’da değil, Uzak Doğu’nun birçok yerinde çok etkililer. 250’nin üzerinde temsilcilikleri var dünyada. Bu iletişim sonucunda sponsorluklar da gelecektir. Bizim amacımız sponsorluk almak için iletişim kurmak değil. Bizim amacımız Beşiktaş’ı tanıtmak. İletişimi sağlamak ve doğru sosyal sorumluluk projeleriyle çocuklara ve insanlara dokunmak istiyoruz. İlk amacımız bu. Kagawa çok önemli bir futbolcu ve biz de kendisiyle ilgilendik bu sene. Oyuncu Almanya’dan ayrılmak istemedi. Yoksa biz temas ettik. Bu dönemde transfer için düşündüğümüz bir oyuncuydu. Almanya’yı terk etmek istemediği için olmadı bu transfer. Zaman içinde bütün takımlarımızda Japon oyuncu görmek isteriz” diyerek sözlerini tamamladı.



“Dilek tuttum, içinde şampiyonluklar var”


Açıklamaların ardından, Takeo Iwasawa, Japonya’dan getirdiği bir hediyeyi Başkan Fikret Orman’a sundu. Japon geleneklerinde olan bir karakter getirdiklerini söyleyen Iwasawa, “Japonya geleneklerinde çok istediğiniz bir şeyin olmasını dilediğiniz zaman böyle bir karakter var. Olmasını istediğiniz zaman bu karakterin bir gözünü boyuyorsunuz. Bizler de Beşiktaş’la işbirliğine başlamayı dilemiştik ve bugün de başkanımızla birlikte iki gözü de boyamak istiyoruz” dedi.


Başkan Fikret Orman da karakterin gözünü boyarken, “Dilek tuttum, içinde şampiyonluklar da var” ifadelerini kullandı.


Toplu fotoğraf çekiminin ardından toplantı tamamlandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bingöl 176 kişinin öldüğü Bingöl depreminin üzerinden 21 yıl geçti Bingöl Valisi Ahmet Hamdi Usta, 1 Mayıs 2003’te 6.4 büyüklüğünde meydana gelen depremin üzerinden 21 yıl geçtiğini hatırlatarak, “Bu acıların bir daha yaşanmaması ve oluşabilecek hasarların en aza indirilmesi için asıl önemli olan depremden önce alınacak tedbirlerdir” dedi. 1 Mayıs 2003’te Bingöl’de meydana gelen 6.4 büyüklüğündeki depremde, kayıtlara göre 176 kişinin hayatını kaybettiği, 521 kişinin de yaralandığı depremin üzerinden 21 yıl geçti. Depremin yıl dönümüyle ilgili açıklama yapan Bingöl Valisi Usta, depremde hayatını kaybedenlere başsağlığı dileklerini sundu. Deprem öncesi alınacak tedbirlere değinen Vali Usta, “1 Mayıs 2003 tarihinde ilimizde meydana gelen ve yüzlerce vatandaşımızın hayatını kaybetmesine neden olan depreminin üzerinden 21 yıl geçti. Neden olduğu yıkımla şehrin hafızasında acı sayfalardan biri olarak yerini alan bu depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Yüce Allah’tan rahmet, yakınlarına ve tüm hemşehrilerimize başsağlığı ve sabırlar diliyorum. Bütün zor ve acılı günlerde olduğu gibi bu felaketten sonra da Devletimiz ve milletimiz birlik ve beraberlik içerisinde hareket etmiş, büyük dayanışma örneği sergilemiş, yaraların sarılması ve şehrimizin yeniden yapılanma çalışmaları için olağanüstü bir gayret göstermiştir. Depremin meydana getirdiği hasar ve acıların felaketten sonra sergilenen yardımlaşma ve dayanışma ruhuyla kısa sürede giderilmesi elbette önemlidir. Ancak bu acıların bir daha yaşanmaması ve oluşabilecek hasarların en aza indirilmesi için asıl önemli olan depremden önce alınacak tedbirlerdir. Bu kapsamda, deprem yönetmeliğine uygun olarak inşa edilen binalar meydana gelecek hasarı büyük ölçüde azaltmaktadır. Ülkemizin büyük bir bölümü, özellikle de ilimiz ciddi deprem kuşakları üzerinde bulunmaktadır. Bu nedenle, geçmişte yaşanan depremlerin günümüzde ve gelecekte de yaşanması kaçınılmazdır. Burada önemli olan husus; depremle yaşayabilmeyi öğrenmek, toplumun geniş kesimlerinde konuyla ilgili farkındalık oluşturmak, kamu kurumlarımız, yerel yönetimlerimiz, sivil toplum kuruluşlarımız ve vatandaşlarımızla bütünlük ve dayanışma içerisinde muhtemel depremlere hazırlıklı olmak; yapı stoklarımızı, evlerimizi ve işyerlerimizi yaşadığımız zamanın bilimsel verileri ışığında teknolojinin imkânlarını da kullanarak depreme dayanıklı şekilde inşa edebilmektir. Çünkü söz konusu insan hayatıdır ve insan hayatı her şeyden daha değerlidir. Unutmayalım ki insanın canına kast eden deprem değil ihmaldir, tedbirsizliktir, yapılardır” dedi.
Niğde Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi’ne ’Bilgisayar ve Bilişim Teknolojileri Fakültesi’ Kurulacak Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar’ın başkanlığında ve İstanbul Teknik Üniversitesi ev sahipliğinde düzenlenen ’Yapay Zekâ, Dijitalleşme ve Büyük Veri Alanlarında Üniversitelerde Açılacak Yeni Program ve Bölümlerle İlgili İkinci Toplantı’ sonrası Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesine Bilgisayar ve Bilişim Teknolojileri Fakültesi kurmasının uygun bulunduğu açıklandı. YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar tarafından yapılan açıklamada Türkiye’deki üniversitelerde yapay zekâ, dijitalleşme ve büyük veri alanlarında 21 lisans, 50 ön lisans olmak üzere toplamda 71 programın açılacağı ve bu programların bu yıl ÖSYM kılavuzuna dâhil edileceği belirtilirken, aynı zamanda Bilgisayar ve Bilişim Teknolojileri Fakültesi’nin kurulacağı 6 üniversite de açıklandı. Buna göre Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi’nde ilk aşamada bu yıl Bilişim Sistemleri ve Teknolojileri Lisans Programı açılırken ilerleyen süreçte ise Bilgisayar ve Bilişim Teknolojileri Fakültesi kurulacak. Konuyla ilgili açıklama yapan Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hasan Uslu, “Yapay Zekâ, Dijitalleşme ve Büyük Veri Alanlarında Üniversitelerde Açılacak Yeni Program ve Bölümlerle İlgili toplantının ikincisinde böyle bir kararın alınması üniversitemiz ve şehrimiz adına gurur verici bir gelişme. Üniversitemiz tarım, gıda, nanoteknoloji, alternatif ve yenilenebilir enerji alanlarının yanında yapay zekâ ve bilişim teknolojileri gibi birçok alanda öncü olmaya devam ediyor. Rektör Uslu; Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi’nin ’Bölgesel kalkınma odaklı, öncelikli alanlarda ihtisaslaşmış, topluma hizmette öncü ve yenilikçi bir üniversite olmak’ vizyonuyla çalışmalarını kararlılıkla sürdüreceğini ifade etti. Rektör Uslu YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar’a teşekkür ederek Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi’nin ulusal ve uluslararası ölçekteki yeni başarılara imza atmaya ve adından söz ettirmeye devam edeceğini belirtti.
İstanbul İstanbul İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Memişoğlu’ndan ‘Doğum koçluğu’ tepkisi: "Sağlıkla alakası olmayanlar başka şeyler telkin ediyor" Toplumda sezaryen oranlarının yüksekliğine dikkat çeken ve gebeyi doğuma hazırlayacak meslek grubunun ebeler olduğunu söyleyen İstanbul İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, “Sezaryen oranlarımız toplam doğumda yüzde 60’ın, primer (ilk)sezaryen oranlarımız İstanbul’da yüzde 30’un üzerinde, sezaryen oranını hep beraber düşüreceğiz. Dünyanın en iyi sağlık hizmetini sunan sağlıkçılarız, doğum koçluğu diye bir şey yok, hayatında sağlıkla alakası olmayan insanlar başka şeyler telkin ediyorlar. Bu işi ebeler yapıyor, bu konuda toplumun farkında olmasını bekliyoruz” dedi. Doğumların neredeyse tamamını ebelerin gerçekleştirdiği, yaşanabilecek bir olumsuzluk durumunda kadın doğum uzmanlarının müdahale ettiği Esenler Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi’nde 21-28 Nisan Ebeler Haftası dolayısıyla bir etkinlik gerçekleştirildi. Programa İstanbul İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, Esenler Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi Başhekimi Uzm. Dr. Yüksel Özdemir ile sağlık sektöründen yöneticiler ile hastane personeli katıldı. Programda Dünya Sağlık Örgütü’ne göre anne bebek sağlığı açısından sezaryen oranının yüzde 15’i geçmemesi gerektiği belirtilirken son yıllarda sezaryen oranlarındaki yükselişe dikkat çekildi. Anne adaylarının mümkün olduğunca normal doğumu tercih etmesi için Sağlık Bakanlığı’nın büyük çaba gösterdiği belirtilirken Esenler Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi’nin 2023’te yüzde 9’luk primer sezaryen oranıyla İstanbul’da en düşük primer sezaryen oranına sahip hastane olduğu aktarıldı. Programda konuşan İstanbul İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Memişoğlu, doğum koçluğu konusunda açıklamalarda bulundu, gebeleri psikolojik ve bedensel olarak doğuma hazırlayacak meslek grubunun ebeler olduğunu aktardı. “Primer sezaryen oranları yüzde 30 bandının üzerinde" Türkiye’nin sağlık alanında çok önemli çalışmalar gerçekleştirdiğini söyleyen İstanbul İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, “Sağlık sektörü kıymetini bilmemiz gereken çok değerli bir sektör, Covid’de, depremlerde, afetlerde de gösterdik. Bizler dünyanın en iyi sağlık hizmetini sunan sağlıkçılarız. Cumhurbaşkanımızın liderliğinde özellikle son 20 senede sağlıkta dünyaya örnek teşkil etmiş büyük değişimlere, başarılara imza atmış bir teşkilatız. Bugün Türk toplumunun 3 tane büyük riski var. Bunlardan bir tanesi; kilo, hareketsizlik, ikincisi bağımlılık sigara, kötü alışkanlıklar, üçüncüsü maalesef doğurganlık oranımızın düşmesi. Diyeceksiniz ki ‘Hocam nasıl bir risk bu’, bugün anlaşılamaz çünkü bugün Türkiye nüfusu genç sayılıyor. Primer sezaryen (annenin ilk sezaryen doğumu) oranı maalesef İstanbul’da da Türkiye’de de çok yüksek, neden? Sezaryen bir ameliyat tekniğidir. Maalesef ülkemizde yüzde 60’ın üzerinde doğumların büyük oranının sezaryen ameliyatıyla yapıldığını görüyoruz. Bugün primer sezaryen oranları yüzde 30 bandının üzerindeyse bunu düzeltmek hepimizin, boynumuzun borcu. Bize, sağlıkçılara düşen primer sezaryen oranını minimize etmemiz, bunu hep beraber düşüreceğiz, çok net söylüyorum” şeklinde konuştu. “Doğum koçluğu diye bir şey yok ki ebenin işi zaten o" Gebelik sürecinde kadınları doğuma hazırlayacak meslek grubunun ebeler olduğunu belirten İstanbul İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Memişoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çok net söylüyorum; doğum koçluğu diye bir şey yok ki ebenin işi zaten o, hayatında sağlıkla alakası olmayan insanlar başka şeyler telkin ediyorlar. Topluma bunu net söylüyorum; bu işi ebeler yapıyor, ebeler Türkiye’de bu işi en iyi yapan meslek grubu. Gebeyi takip edecek, onu doğuma psikolojik, bedensel olarak hazırlayacak meslek grubu ebelerdir. Ebelerimiz dünyanın en iyi, yetenekli ebeleridir. Ebeler Haftası’nda bu konuda toplumun farkında olmasını bekliyoruz. Ebelerin doğumun esas mimarları olduğunu, onların eşliğinde yapılması gerektiğini ve sezaryenin bir ameliyat olduğunu bir daha belirtmek istiyorum. Her türlü alt yapı imkanımız hem kamuda hem özel sektörde var, bugün bu hastanede suyla doğum yapılabiliyor. Bugün bu hastanede her hamilenin ayrı odası gerektiği zaman lohusa odasından müdahale imkanına kadar her türlü imkan var. Sezaryen oranlarımız toplam doğumda yüzde 60’ın üzerinde, primer sezaryen oranlarımız İstanbul’da yüzde 30’un üzerinde. Maalesef farklı faktörler, etkiler de var, bu çocuk ve doğum sayısının düşmesine sebebiyet veriyor. Toplumun sağlıklı kalabilmesi için beslenme, bağımlılık veya hareket konusunda toplumu geliştirmemiz, kendimize bakmamız gerekiyor. Koruyucu hekimliğin çok önemli olduğunu özellikle belirtmek istiyorum. Kanser taramalarından çocuk bebek takiplerimize kadar sistemimizde hepsinin alt yapısı var. Bugün aşılanma dediğiniz zaman aşı konusunda Türkiye çok büyük yol kat etti. Hem diyetisyen hem psikoloğun olduğu hem de kanser taramaların yapıldığı aile ve sağlıklı yaşam merkezlerine gitmelerini, danışmalarını sağlıklarını kaybetmeden değerini bilmelerini bekliyoruz” “2023 yılında İstanbul’da en düşük primer sezaryen oranına sahip hastane olduk” Normal doğumun önemine vurgu yapan ve ebelerin bu süreçte büyük görev üstlendiğini aktaran Esenler Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi Başhekimi Uzm. Dr. Yüksel Özdemir, “Ebelik mesleği dünyanın en kutsal ve en eski mesleklerinden biridir, bir insanın dünyaya geliş anına şahitlik eden ebeler, doğum anında annelerin en büyük destekçisidirler. Kutsal ve önemli olan ebelik mesleğinin bugün olduğu gibi yarın da aynı öneme sahip olacağından hiçbir şüphemiz yoktur. Fedakar ebelerimizin haftasını tebrik ediyorum. Hastanemiz 2017 yılında anne dostu hastane unvanı almış olup o günden bugüne binlerce annemizin normal doğum kararı alamsına vesile olmuştur. 2023 yılında hastanemiz yüzde 9’luk primer sezaryen oranıyla İstanbul’da en düşük primer sezaryen oranına sahip hastanedir” dedi. ‘Suda travay’ halk arasındaki adıyla suda doğum olarak bilinen yöntemin İstanbul’da uygulandığı tek devlet hastanesi olan Esenler Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi’ndeki program, en çok doğum yaptıran ebelere de teşekkür belgesi takdim edilmesi ve pasta kesimiyle sona erdi.
Bolu Bolu Belediyesi “Doğa Etkinlikleri” 8 Mayıs’ta Başlıyor Bolu Belediyesi tarafından “Bilmeyen, görmeyen kalmasın” sloganıyla düzenlenen doğa etkinlikleri 8 Mayıs’ta başlıyor. Bu yıl 4 ilçede gerçekleşecek ücretsiz etkinlikler için başvurular alınmaya başlandı. Doğa gezilerine yeni bir rota daha ekleyen Bolu Belediyesi, Seben, Kıbrıscık, Mudurnu ve Göynük ilçelerine günü birlik etkinlikler düzenleyecek. 18-65 yaş arası dileyen herkesin katılabileceği gezilerde katılımcılar ilçe merkezlerini gezme hem de Kıbrıscık Dağ Evleri, Seben Solaklar Kaya Evleri, Mudurnu Tarihi Çarşı ve Göynük Çubuk Gölü gibi tarihi, kültürel ve doğal güzellikleri yerinde görme şansı elde edecekler. “Bilmeyen, görmeyen kalmasın” sloganıyla gerçekleşecek ücretsiz etkinliklerin ilki 08 Mayıs 2024 Çarşamba günü yapılacak ve 01 Aralık 2024 tarihine kadar her hafta Çarşamba ve Perşembe günleri devam edecek. Bolulu doğa ve yürüyüş severler etkinlik günleri saat 09.00’da Bolu Belediyesi önünden hareket edecek araçlarla etkinliğe katılıp, saat 17.00’de dönüş yapacaklar. Katılımcıların her türlü ulaşım, yiyecek-içecek ihtiyaçları Bolu Belediyesi tarafından karşılanacak. Gezilerde bölgeye hâkim rehberler kafileler halinde katılımcıları gezdirerek, ilçelerin doğası ve tarihçeleri hakkında bilgiler verecek. Etkinlik başvuruları başladı Bolu Belediyesi günü birlik doğa etkinlikleri için başvuru almaya başladı. 18-65 yaş arasında olan ve seyahat yasağı bulunmayan herkes hafta içi mesai saatleri arasında Bolu Belediyesi Halkla İlişkiler Müdürlüğü’ne gelerek, etkinliğe katılmak için bireysel başvuru yapabilirler.
Tokat Tokat’taki EYT mağduru Aydın: “Ücret bordrosu verilmediği için emeklilik hakkımı kaybettim” 1998-1999 eğitim-öğretim döneminde Tokat’ta ücretli öğretmenlik yapan İlker Aydın, sigorta başlangıcı olmadığı için Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) statüsüne geçemedi. Erbaa İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü o dönemde Aydın’ın ücretli öğretmen olarak çalıştığını kabul etse de maaş ve ücret bordrosunu vermediği için emekli olamıyor. Tokat’ta yaşayan 50 yaşındaki İlker Aydın, 1998-1999 eğitim-öğretim döneminde Erbaa Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bağlı Hacı Fatma Uslu İlköğretim Okulu’nda ücretli öğretmenlik yaptı. İddiaya göre bu süre zarfında sigorta girişi yapılmayan Aydın, bu nedenle EYT (Emeklilikte Yaşa Takılanlar) statüsüne geçemedi. Durumu araştıran Aydın, aynı dönemde ücretli öğretmenlik yapan arkadaşı Yeliz Ünal Özlü’nün ilçe milli eğitim müdürlüğünden aldığı ücret bordrolarını SGK’ya bildirerek emekli olduğunu öğrenince, kendisi de benzer belgeyi almak için başvuruda bulundu. İlçe milli eğitim müdürlüğü, Aydın’ın o dönemde çalıştığını kabul ettiğini belirterek öğrencilere verdiği ders notlarını vermesine rağmen bilinmeyen bir sebeple ücret bordrosunu vermedi. Bu durumu hukuki mücadeleyle çözmeye karar veren Aydın, banka dekontunu alması halinde emeklilik hakkı kazanabileceğini iddia ediyor. “Çalıştığımı kabul ediyor ama ücret bordromu vermiyor” İhlas Haber Ajansına özel açıklamalarda bulunan EYT mağduru İlker Aydın (50), “1998-99 eğitim-öğretim yılında Erbaa ilçesi Milli Eğitim Müdürlüğüne bağlı Hacı Fatma Uslu İlköğretim Okulu’nda ücretli öğretmenlik yaptım. Aynı yıl benim gibi ücretli öğretmenlik yapan Erbaa Tapu Müdür Yardımcısı Yeliz Ünal Özlü, ilçe milli eğitim müdürlüğünden ücretli öğretmenlik yaptığına ilişkin ücret bordrolarını alarak SGK’ya verdiği için emekli oldu. Aynı yöntemi ben izlemek istediğimde de Erbaa Milli Eğitim Müdürlüğü o dönemde çalıştığımı kabul ediyor, hatta öğrencilere vermiş olduğum ders notlarını bana gönderiyor. Ancak ücret bordrosunu bana göndermiyor. Arşiv yönetmeliğinin 43. Maddesinde maaş ve ücret bordroları ilgili kurumda süresiz saklanır der. Bunu süresiz saklaması gerekiyor. Öğrendiğim kadarıyla da zaten maaş bordrolarım duruyor. Ama bana vermiyorlar” dedi. “1998 yılında devlet bizi sigortasız çalıştırmış” Her vatandaşın kanun önünde eşit olduğunu hatırlatan Aydın, “1998-99 eğitim-öğretim yılında ücretli öğretmenlik yaptığıma ilişkin Erbaa Milli Eğitim Müdürlüğü ücret bordrolarımı verirse ben de SGK’ya vereceğim. SGK’da bordroları inceleyecek ve beni emekli edecek. Mağduriyetim de giderilmiş olacak. Belli ki devlet bizi 1998-99 eğitim-öğretim yılında sigortasız çalıştırmış. Ama arkadaşımı da sigortasız çalıştırmış. Arkadaşım Yeliz Ünal Özlü ücret bordrolarını aldığı için SGK’da ona hakkını verdi. Ben de hakkımı istiyorum. Anayasanın 10. Maddesinde her vatandaş kanun önünde eşittir der. Ben de anayasanın bana vermiş olduğu o hakkı talep ediyorum. Devlet kurumları arkadaşım Özlü’ye nasıl hizmet ettiyse ben de devletimden aynı hizmeti istiyorum. Erbaa Milli Eğitim Müdürlüğünden maaş ve ücret bordromu alırsam ben de EYT’li olacağım. Şunu da belirtmek istiyorum ki arşiv yönetmeliğiyle ilgili durumu da belirterek CİMER’e ilçe milli eğitim müdürlüğünü şikâyet ettim. Müdürlükte cevabında ücret bordrolarını ekte gönderdik diyor ama yine bakıyorum ki öğrencilerime vermiş olduğum ders notlarını gönderiyor. Devletin kurumu devleti kandırıyor” diye konuştu.