GENEL - 19 Kasım 2020 Perşembe 21:58

Göksu’dan İmamoğlu’na: “İstanbul’un problemlerine kör kaldılar”

A
A
A
Göksu’dan İmamoğlu’na: “İstanbul’un problemlerine kör kaldılar”

İBB’nin 2021 Yılı Performans ve Yatırım Programları ile Mali Yılı Bütçesi’nin görüşüldüğü İBB Meclisi’nde konuşan Esenler Belediye Başkanı ve İBB AK Parti Grup Başkanvekili M.

İBB’nin 2021 Yılı Performans ve Yatırım Programları ile Mali Yılı Bütçesi’nin görüşüldüğü İBB Meclisi’nde konuşan Esenler Belediye Başkanı ve İBB AK Parti Grup Başkanvekili M. Tevfik Göksu, “İstanbul’un problemlerine kör kaldılar. İstanbul’u yönetim kuraklığına mahkum ettiler. Bu kenti yönetmek yerine iletişim illüzyonları ile algıyı yönetmeye çalıştılar" dedi.



Esenler Belediye Başkanı ve İBB AK Parti Grup Başkanvekili M. Tevfik Göksu, İBB’nin 2021 Yılı Performans ve Yatırım Programları ile Mali Yılı Bütçesi’nin görüşüldüğü İBB Meclisi’nde konuştu. Göksu, "İstanbul’un ilk 500 günü maalesef ’iletişim illüzyonları’ ile geçmiştir. Çok büyük vaatlerle göreve gelen Sayın Başkan’ın 500 günde tüm enerjisini iletişim illüzyonlarına ayırdığı görülmüştür. Genel Başkanınız ve Sayın Başkan siz; defalarca, ’Kimseyi işten atmayacağımıza namus sözü veriyoruz’ demiştiniz. Buna rağmen binlerce kişiyi işten attınız” diye konuştu.



İBB’nin "İstanbul’un her tarafına 7 bin 500 noktada internet hizmeti veriyoruz” ilanlarına değinen Başkan Göksu, "Bu ilanları hepimiz gördük değil mi? Peki gerçek nedir? 2020 senesinde internet hizmeti verilen nokta sayısı 3 bin 800. 2021 hedefi ise 3 bin 900 nokta. Peki bu 7 bin 500 nedir? Galiba yalanda doz aşımı bu olsa gerekir veya aşırı dozda yalan da diyebiliriz. Kameralar önünde ’İsrafı sona erdireceğim’ diyen Sayın Başkan, kameraların olmadığı lüks restoranlarda israfta sınır tanımayarak büşon paralarını bile İstanbullulara ödetti. Hatta o da yetmedi, kişi başına 6 bin 395 TL yemek parası ödetti. Yenikapı’da şov yapmaya çalıştınız ama elinize yüzünüze bulaştırdınız. Fazilet Durağı yalanında ise İstanbullulara iftira attınız ve böylece Fazilet kavramının, sizin için sadece uğramadığınız bir durak isminden ibaret olduğunu hepimiz anlamış olduk. Temel atmama töreniyle acziyetinizi ortaya koyup kendinizi birkaç yandaşa alkışlatmak zorunda kaldınız" şeklinde konuştu.



“İstanbul’un problemlerine kör kaldılar”


İBB’nin projelerinin engellendiği iddialarına ilişkin konuşan İBB AK Parti Grup Başkanvekili M. Tevfik Göksu, "Bana engellenen bir tane projenizi gösterebilir misiniz? Gösteremezsiniz. Engel sizin mensubu olduğunuz siyasal zihniyette. ’Engelleniyoruz’ bahanesinin de sürdürülebilir olmadığını görünce, bu sefer ’Çalışıyoruz, İstanbul için yatırım yapıyoruz’ hikayesi oluşturmak istediler. Bizim yaptığımız projeleri sanki yeni yapılmış ve kendi vaatlerinizin tutulması gibi gösterdiler. Kurbağalıdere, Üsküdar Meydanı, Kent Ormanları, Mecidiyeköy Metrosu, Maalesef dün de Tuzla Hacet Deresi gibi " dedi



“İki senede kentsel dönüşüm bütçesini yüzde 75 oranında düşürmüştür”


Bütçeye ilişkin konuşan Göksu, "Bu bütçede deprem tedbirleri yok. Bu bütçede deprem yatırımları yok. İstanbul’un en önemli meselesinin deprem tedbirleri olduğu hepimizin malumudur. Son İzmir depremi, kaybedecek bir günümüz bile olmadığını göstermiştir. İşte İstanbul için gerçek felaket budur. Başkan iki senede kentsel dönüşüm bütçesini yüzde 75 oranında düşürmüştür. 2018 senesinde; yani bizim zamanımızda 1 milyar TL olan kentsel dönüşüm bütçesi, 2021 bütçesinde 257 milyon 119 bin 500 TL’ye düşürülmüştür. Yani AK Parti’nin İstanbul için ayırdığı deprem bütçesi, bugün CHP’nin ayırdığının tam 6 katıydı. İstanbul’un problemlerine kör kaldılar. İstanbul’u yönetim kuraklığına mahkum ettiler. Bu kenti yönetmek yerine iletişim illüzyonları ile algıyı yönetmeye çalıştılar" diye konuştu.



Konuşmasını sosyal yardımlarla ilgili konuşarak sürdüren Göksu, “Bizim dönemimizde Sosyal Yardım Ödeneği’nin bütçeye oranı yüzde 3 idi. Bütçede yüzde 2’ye düşürdüğü sosyal yardımı, yönetmelikten tamamen çıkarıyor. İstanbul’daki garip gurebanın hakkını sizin keyfi uygulamalarınıza terk etmeyeceğiz. 15 adet Yaşam Vadisi vaat etmiştiniz. Oysa performans programında buna dair bir şey göremedik. 2019 senesinde İBB’nin hedefi yıllık 4 bin 456 araçlık otopark yapmaktı. 2020 senesinde bu 2 bin 500’e çekildi. 2021 senesi için de yine 2 bin 500 araçlık bir hedef konulmuş. Oysa İmamoğlu, seçim sürecinde yıllık 20 bin, 5 yılda ise 100 bin araçlık otopark yapacağının sözünü vermişti. Performans hedeflerinde 2021 senesinde tamamlanacak metro hatları uzunluğu da 2.9 km’dir. Yılda 2.9 km metro inşaatı yaparak, seçimden önce vermiş olduğu vaadin gerçekleşmesi 2150 senesini bulacaktır. İBB Başkanının metro vaatleri 2150’ye kaldı” dedi.



“Bu bütçede rekor zamlar var”


“2019 senesi bütçesinde İBB’nin öz kaynaklarının bütçeye oranı yüzde 24 idi" diyen Göksu, "Şu an yüzde 19 olmuş. Yani bırak yeni kaynak oluşturmayı, merkezi hükumetten gelen pay olmazsa musakka bile yiyemeyeceksiniz. Göreve geldiğiniz günden bugüne kadar toplam 14.1 milyar TL borçlandınız. 2021 için ise borçlanma ihtiyacı yaklaşık 10 milyar TL’dir. Yani iki senede 24.1 milyar TL borçlanıyorsunuz. Bu bütçe diyor ki; CHP yönetimi sayesinde, 2020 İstanbul için tam anlamıyla kayıp bir sene oldu. 2021 de öyle olacak. 2023 ise tekrar İstanbul’un 94 öncesiyle buluşma zamanıdır. Siyasi hesaplarınız uğruna İstanbul’a yazık ediyorsunuz. Bu bütçede rekor zamlar var. ’İstanbul’da hayatı ucuzlatacağız’ diyerek halkımızdan oy isteyenlerin yetki alanlarındaki her şeye fahiş zamlar planladıklarını görüyoruz” diye konuştu.



Göksu, “2020 senesi bütçesinde işçi ücretleri 568 milyon 619 bin TL olarak öngörülmüş ve gerçekleşme oranına bakacak olursak, yaklaşık olarak böyle olacağını söyleyebiliriz. Peki 2021’de ne kadar bütçe ayrılmış? 516 milyon 996 bin TL. Bu demektir ki, işçi ücretlerine hiç zam yapmasanız bile işçilerin yüzde 9’unu işten çıkarmayı planlıyorsunuz. Eğer sözleşmeler gereği yüzde 10-12 oranında zam yapmak zorunda kalırsanız, bu sefer de işçilerin yüzde 20’sini işten çıkarmayı planlıyorsunuz demektir. Bunun başka bir izahı var mıdır? Tabii ki yok" dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Eşi boşanmak isteyince evi ateşe verdi Bursa’da boşanma aşamasındaki eşinin evini ateşe veren koca, eşini arayarak ’evin yanıyor git kurtar’ dedi. Yangın sonrası 5 katlı bina tahliye edildi. Olay, merkez Nilüfer ilçesi Kızılcıklı Mahallesi’nde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, uzun süredir şiddetli geçimsizlik yaşayan M.A. (30) ile N.Ö.A. (26) ayrı yaşamaya başladı. Boşanmak istediğini kocası M.A.’ya ileten N.Ö.A., eşi tarafından büyük bir tepkiye maruz kaldı. Evden ayrılan M.A., eşyalarını da alarak annesinin yanına yerleşti. Geçen süre zarfında eşini ikna edemeyen öfkeli koca M.A., gece saat 02.00 sıralarında birlikte yaşadıkları evin önüne geldi. Çarşafları yakarak evi ateşe verdi Evde kimsenin bulunmadığı gören M.A., evdeki çarşafları ateşe verdi. Kısa sürede tutuşan çarşaflar tüm evi sardı. Gece yarısı neye uğradığını bilmeyen tüm apartman sakinleri tahliye edildi. Tüm binayı dumanlar sararken bölgeye itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Kendisinden ayrılmak isteyen karısını arayarak evin yandığını haber etti Evin içerisini alevler kaplarken, kendini dışarı atan M.A., telefon ile kendisinden boşanmak isteyen eşini arayarak ’Evin yanıyor. Git kurtar’ dedi. Olay yerine gelen Nilüfer Suç Önleme ve Soruşturma (SÖS) Büro Amirliği ekipleri şüpheli M.A.’yı olaydan kısa bir süre sonra kaçarken, kıskıvrak yakaladı. Emniyete götüren M.A., işlemlerinin ardından çıkarıldığı mahkemece adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Eşiyle kendisinin kalp pili olduğunu ve canlarını zor kurtardığını söyleyen üst komşu Süleyman Hancıoğlu, "Gece 2-3 sıralarında gürültüye uyandık. Ayrılmak istemiş eşi, kocası ayrılmak istememiş. Evi yakmış ve kaçıyor. Dumanlar çıkınca çıkamadık bizde. Hanımında benim kalp pili var. Bir türlü dışarı çıkamadık. Herkes uyku sersemi olduğu için kimse ne yapacağını bilmiyor. Bütün bina duman içerisinde kaldı. Bina oturulacak gibi değil. Zehirleniyorduk. En çok zararı da ben gördüm" dedi.
İzmir ‘Deprem kara kutu sistemi’ afet esnasındaki 4 risk faktörünü engelleyecek İzmir’de Türk Mühendislerden oluşan bir ekip, ‘Deprem Kara Kutu Sistemi’ projesini geliştirdi. Geliştirilen proje ile deprem öncesi, sırası ve sonrasında risk oluşturacak 4 faktör engellenerek; muhtemel tehlikelerin önüne geçilmesi amaçlanıyor. İzmir’de Türk Mühendislerin yer aldığı 10 kişilik bir ekip, uçaklarda bulunan ve uçağın düşmesini engelleyen ‘kara kutulardan’ esinlenerek ‘Deprem Kara Kutu Sistemi’ni geliştirdi. Geliştirilen sistem ile deprem öncesi, sırası ve sonrasında oluşacak 4 risk faktör tespit edilerek, muhtemel tehlikelerin engellenmesi amaçlanıyor. Sistem sayesinde, binada bulunan kişilerin yerleri de daha önceden kayıt altına alınıp, bu veriler Afet Koordinasyon Merkezi’ne iletilecek. Bu sayede enkaz altında bulunan kişilerin hayatta kalması hedefleniyor. Veriler araştırmacılarla ücretsiz paylaşılacak Projenin çıkış aşamasını anlatan 9 Eylül Üniversitesi Deprem Merkezi Kurucusu Prof. Dr. Zafer Akçığ, “Ülkemizin yüzde 90’ı deprem bölgesi. Kentsel dönüşümü de tamamlamak için çok uzun bir süreye ihtiyaç var. Depremden kaçamıyoruz, şimdilik yıkımlardan da kurtulamıyoruz. O zaman tespit ettiğimiz önemli bir aksaklık 6 Şubat depremlerinde çıktı. İnsanlar enkaz altında canlı olarak kalıp, maalesef ilk 72 saat ulaşılamadığı için ‘onları nasıl kurtarırız?’ ‘nasıl canlı çıkarabiliriz? fikrini düşündük. Projede hem deprem öncesi hem sırası hem de sonrası var. Öncesinde, daha iyi yapılacak mikro bölgeleme ve çalışmaları, bilimsel verilere ışık tutacak bilgileri elde ediyoruz. Bu bilgileri araştırmacılar yararlanabilsinler diye kamuoyuyla ücretsiz paylaşıyoruz. Deprem anında ise eğer bina yıkılmadıysa, deprem büyüklüğüne göre bir ölçek belirliyoruz” dedi. 4 risk faktörüne müdahale ediyor İki tane kara kutunun bulunduğunu aktaran Akçığ, “Bu kara kutulardan bir tanesi zeminde, bir tanesi çatıda. Aşağıdaki kara kutunun; depremi algıladığı zaman yaptığı dört tane işlem var. Önce alarm veriyor. Sonra suyu kesiyor. Daha sonra doğalgazı kesiyor. İlk planda asansörleri stabil hale getirip insanların orayı kullanarak sıkışmamaları için onları park haline getiriyor. En sonunda ise ana vanadan apartmana kalan mesafedeki doğalgazı kesiyor. Dolayısıyla yangın ve su basması gibi tehlikelerinde önüne geçmiş oluyoruz” ifadelerine yer verdi. Canlıların yerini tespit ediyor Sistem beklediğini ve binada bir yıkım yoksa 10 dakika sonra tekrar çalışır hale geldiğini söyleyen Prof. Dr. Akçığ, şunları kaydetti: “Cihaz bir yıkım algıladığı zaman, her ihtimale karşı bir tane de çatıda aynı özellikleri taşıyan bir aparatımız daha var. Ne olur ne olmaz düşüncesiyle aşağıdaki kara kutu kendini kapatıyor ve görevini yukarıdaki kara kutuya devrediyor. Her dairede sensörlerimiz var. Yukarıdaki kara kutu o sensörlerle devreye giriyor. Kara kutular insan nefesine ve nem basınç değişimlerine, karbondioksit tüketimine duyarlı. O nedenle canlı olma ihtimali olan yerleri ve paralelde GPS’leri de içinde olduğu için yaklaşık 25-50 santim hata payı ile canlıların yerini bulup aşağıya gelen kurtarma ekiplerine bilgi veriyor. Baygınlar da olabiliyor. Onların da yerleri tespit edilebiliyor.” Prof. Dr. Akçığ, sistemin enerjisini kendi kendine sağladığını belirterek, 72 saate kadar da dayandığını ifade etti. Sözlerini sürdüren Akçığ, sistemin dayanıklılığını 98 saate kadar çıkarma çalışmalarının devam ettiğinin altını çizdi. Binaya giren ve çıkan kişi sayısı kayıt ediliyor “Sistem dahilinde daha önceden yapılan çalışmalarla, yapıdaki kişi sayıları da baştan belli” diyen Akçığ, “Giriş-çıkışlardan dolayı gelen ve çıkanların sayısından apartmanda kimlerin olduğunu biliyoruz. Örneğin deprem bir tatil zamanı olduysa, bir iş hanı önceliğini yitiriyor. Bu da çok sayıda insanın binada olmamasından kaynaklanıyor. Öncelikle nerede yoğunluk var onları bulmayı amaçlıyoruz” şeklinde konuştu. “Öncelik canlılar ve baygınlar” Deprem sırasında önceliğin canlılar ve baygınlar olduğunu ifade eden Zafer Akçığ, sözlerine şunları da ekledi: “Dolayısıyla 72 saat veya 96 saatten sonra canlı kavramı ortadan kalktığı andan itibaren de amacımız naaşları bütün çıkarabilmek. Enkazdan kol bacak parçalarının çıkmasını asgariye indirmek için çabalıyoruz. Bu çalışmaların temelinde yatan ana fikir de budur.”