DÜNYA - 10 Ocak 2012 Salı 00:26

FENERBAHÇE 3 PUANI 3 LLE ALDI

A
A
A
FENERBAHÇE 3 PUANI 3 LLE ALDI

Fenerbahçe, Spor Toto Süper Lig’in 19. hafta kapanış maçında sahasında konuk ettiği Gaziantepspor’u 3-1 yenerek, haftayı 3 puanla tamamladı.
Maçın ardından düzenlenen basın toplantısında açıklamalarda bulunan Fenerbahçe Teknik Direktörü Aykut Kocaman, kazada yaşamını yitiren Keşansporlu futbolcular ve yine trafik kazasında yaşamını yitiren Trabzonsporlu taraftarlara ilişkin, "Son derece üzüntü verici, Allah’tan rahmet diliyorum" diyerek sözlerine başladı.
Galibiyete fazlasıyla ihtiyacı oldukları bir dönemde alınan üç puanının çok önemli olduğunu ifade eden Kocaman, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın Trabzon’da yaptığı açıklamayla ilgili olarak yöneltilen soru üzerine, "Benim kendimi ifade etme yeteneğimin dışında özellikle bizim konuşmalarımızı değerlendirenlerin hayallerinin çok geniş olduğunu düşünüyorum. Ben kafamın içinde ne varsa fazla saklamadan konuşan bir insanım. Zaman zaman hata da yapıyoruz bunu yaptığımız için ama... Sayın Bakan
böyle bir açıklama yaptıysa eğer A’dan Z’ye yanlıştır. Bir bakandır çünkü. Milletvekili olarak konuşsa belki bölgenin milletvekilidir, bölgenin çıkarlarını korumak istemesini anlayabiliriz ama bakanlık seviyesi tabii ayrı bir seviyedir. Herkesi kucaklaması gereken, herkese hitap eden, Fenerbahçelilerin, Galatasaraylıların, Trabzonluların, herkesin Bakanıdır. Dolayısıyla böyle bir açıklama yaptıysa eğer A’dan Z’ye yanlıştır. Doğru değil. Bakanların eğer bu konulara gireceklerse herkesin hakkını savunması
gerekiyor. Doğrularıyla, yanlışlarıyla herkesin hakkını savunması gerekiyor. Bu nedenle yanlıştır" dedi.
Geçen haftaki açıklamasıyla ilgili olarak "ince ince" ifadesindeki kastını da anlatan Kocaman, 3 Temmuz’dan bu yana Fenerbahçe Kulübü’nün üzerinden adeta bir ’silindirin geçtiğini’ söyledi. Kocaman, sözlerine şöyle devam etti:
"Fenerbahçe 10-12-13 yıldır ligin en dominant takımı. En çok pas yapan, en çok şut atan, takım. Bununla beraber özellikle transfer piyasasında her zaman en çok güçlü oyuncuları maddi durumuna göre ve aynı zamanda da vizyonuna göre alan bir takım. 3 Temmuz’dan itibaren bu konuda önemli bir kırılma yaşandı. Üstümüzden bir silindir geçti. 24 Ağustos’ta Şampiyonlar Ligi’ne gitmeyeceğimiz açıklandı. Kulübümüzden pek çok oyuncu gitti. Bayağı ciddi sıkıntılar yaşadık. Her maça çıkarken, son 5-6 haftalık
periyotta tape’ler ortaya çıkıyor. Bursa’da maça gidiyoruz herkes tahliye oluyor Fenerbahçeliler içeride kalıyor. Vederson oynamayacak diye gidiyoruz listede karşımıza çıkıyor. Bütün bunları yan yana getirdikten sonra yaşadığımızı anlatmaya çalıştım. Özellikle kulüp tarafına girmeyeyim ama bu durumdan istifade etmek isteyen kulüpler de var net bir şekilde görünüyor. Birtakım şeylerle yavaş yavaş altımızdan bir şeyler çekilmeye başlandı. Şu anda bazı kulüpler istediklerini yaptırabilecek gibi görünüyorlar.
Doğrusuyla yanlışıyla bunu görüyorum. Bunun tersini umarım kanıtlarlar insanlar. Saha içinde aleyhimize doğru hakem hatalarının arttığını gözlemlediğimi söylemek istedim."
Aykut Kocaman, Uğur Boral’ın ligin ikinci yarısında aralarında olmayacağını, görüştüğü kulüpler olduğunu, ancak kulüp ismi açıklamak istemediğini bildirdi.
Bir soru üzerine de Kocaman, hafta için maçların alışılmışın dışında bir durum olduğunu ve Türkiye’de herkesin bu durumdan etkilendiğini savundu. Takımın hücum gücünü artıracak futbolcu transferiyle ilgili olarak çeşitli kulüplerle temaslarının devam ettiğini bildiren Kocaman, yöneticilerin bütün gücüyle transferi gerçekleştirmeye çalıştığını kaydetti.
Ordu’ya giderken takım uçağına binmeyip Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Ali Aydınlar ile görüştüğü ve bu görüşmeden sonra da transfer yapmama kararı alındığı yönünde yansıyan bilgilerle ilgili olarak da Kocaman şunları söyledi:
"Bence merak etmeyin. Benimle beraber diğer insanları merak edeceğiniz yer sahadır. Kulüple ilgili kendimle ilgili ani bir şey de olabilir. Bunu ikinci şahıslar, diğer şahıslar paylaşmadığı sürece bir şey söyleme şansım yok. Pozisyonum bir TFF başkanıyla konuşup transfer yapmama üzerine inşa edilemez. Bu biraz mantık dışı değil mi? Böyle bir şey söz konusu dahi değil. Bu diyalog dahi işin işleyişine ters bir diyalog. Böyle bir konuşma olamaz."
Alper Potuk’un transferiyle ilgili çalışma konusunda medyaya yansıyanlarla ilgili olarak "Fenerbahçe küme düşerse bonservisini almak istediği doğru mu?’’ sorusuna Kocaman, ’’Böyle bir şeyin olması hem Fenerbahçe hem Alper için akla aykırı görünüyor. Ücret konusunda anlaşmazlık oldu. Cristian’ın sıkıntıları vardı. Bütün bu taşlar yerine oturunca Alper transferinden Fenerbahçe vazgeçti. Bu tip şeyler Alper’e de hakaret Fenerbahçe’ye de hakaret" diye yanıt verdi.
Fenerbahçeli futbolcu Serdar Kesimal ise Gaziantepspor karşısında 1-0 geriden gelerek 3-1 kazandıkları maçta, yedikleri golden sonra sabırlı oynayarak sonuca gittiklerini söyledi. Kesimal, "Maça maalesef iyi başlayamadık. Golden sonra daha iyi oynamaya başladığımızı düşünüyorum. Daha istekli daha iyi oynadığımızı düşünüyorum. Rakip de 10 kişi kalınca, sabırlı oynayıp oyunu daha fazla kenarlara indirip kenarlardan gelmeye çalıştık. Sabırlı oynayıp maçı çevirdiğimiz için mutluyuz" dedi.
Sarı-lacivertli ekibin Brezilyalı futbolcusu Cristian ise teknik direktör Aykut Kocaman’a kendisine verdiği destekten dolayı teşekkür etti. Attığı golden sonra da yedek kulübesine Aykut Kocaman’ın yanına gittiğini ifade eden Cristian, "Hepimizin geçtiği sıkıntılı dönemlerden ben de geçiyorum. Destek gördüğüm insanların başında Aykut Kocaman geliyor. Özellikle bu zor dönemlerde ve özellikle son hafta içinde yüksek bir şekilde özgüvenimi kazanmam için benimle konuşmalar yaptı. Belki bir babanın oğluna
yapacağı konuşmalar bunlar. Verdiği destekten dolayı teşekkür ediyorum. Olumlu olan görüntümde pay sahibi oldu. Golden sonra ona gitmem de bana yaptıkları karşısında ufak bir jestti" şeklinde konuştu.
Ligde oynadıkları en zorlu ve sıkıntılı maçlardan birisi olduğunu anlatan Cristian, Gaziantepspor maçıyla ilgili şunları kaydetti:
"Bizim için ligde oynadığımız zorlu sıkıntılı maçlardan bir tanesini geride bıraktık. Maçın başında da bunu tahmin ediyorduk. İlk yarıda beklenen görüntüyü ortaya koyamadık. Yeterince baskı hissettiremedik rakibe karşı. Sonra geri dönüş yapmamız gerekiyordu. Rakibin de kırmızı kartından sonra baskıyı artırınca gollerde geldi ve mutlu bir şekilde maçtan ayrılıyoruz."
GAZİANTESPOR CEPHESİ
Gaziantepspor Teknik Direktörü Abdullah Ercan ise 10 kişi kaldıktan sonra ikinci yarıda skoru korumak için geriye çekilince mağlup olduklarını söyledi. Ercan, ilk yarı iyi oynadıklarını, net pozisyonlar bulduklarını belirterek, "İlk yarının son dakikasında gördüğümüz kırmızı kart bütün planlarımızı altüst etti. İkinci devrede 1-0’lık skoru koruma güdüsüyle geri çekildik. Geriye çekilince, 3-1 kaybettik. Fenerbahçe’yi ve oyuncularımı tebrik ediyorum. İkinci devre biraz daha direnç gösterebilseydik en
azından beraberliği alabilirdik" dedi.
İlk yarının sonunda Kerim Zengin’in ikinci sarı karttan kırmızı kart gördüğü pozisyonla ilgili soru üzerine Ercan, "Pozisyon bizim önümüzde oldu. Hakem faul çaldıktan sonra sarı kart gösterecekse hemen göstermesi gerekir. Ama 20-30 saniye sonra taraftarların ve Fenerbahçe yedek kulübesinden tepki gelince, sarı kart gösterdi" diye konuştu.
Abdullah Ercan, "Sizce sarı kart mıydı?" sorusu üzerine ise "Tam göremedim, bilemiyorum. Hakem ilk geldiğinde kart göstermeyecekti. Etki altında kaldığını düşünüyorum" açıklamasında bulundu.
Gaziantepspor’un golünü atan Bekir Ozan Has, 10 kişiyle Kadıköy’de mücadele etmenin kolay olmadığını söyledi. Bekir Ozan, maça iyi başladıkların ve golü bulduklarını kaydederek, "lk yarı mükemmele yakın futbol oynadık. İlk yarının sonunda gördüğümüz kırmızı kartla, ikinci yarıya 10 kişi başladık. 10 kişiyle burada mücadele etmek kolay değil, sonunda kaybettik" dedi.
Kerim Zengin’in ikinci sarı karttan kırmızı kart gördüğü pozisyonla ilgili ise Bekir Ozan Has, "Kerim’e gösterilen ilk sarı karttan sonra yaptığı ilk harekette ikinci sarı kart çıktı. Acaba Fenerbahçeli futbolcu yapsaydı aynı hareketi, sarı kart verebilir miydi? Ben pek verebileceğini düşünmüyorum. Başka takımlar olunca kartlar kolay çıkıyor. Hakem baskı altında kaldı. Bir dakika önce hakeme ’Etki altında kalma’ dedim. ’Sen beni tanıyorsun etki altında kalmam mümkün değil’ dedi. Ama taraftarların baskısı
ve Fenerbahçeli futbolcuların tepkisiyle kartı gösterdi" diye konuştu.
Gaziantepsporlu futbolculardan Şenol Can da ilk yarı golü bulduktan sonra ikinci yarıya 10 kişi başladıklarını kaydederek, "Maç 11’e 11 devam etseydi, sonuç böyle olmazdı. İkinci yarı üst üste goller yedik" dedi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun Ormanda çöp toplama etkinliği Samsun’un Vezirköprü ilçesinde “Orman Benim” sloganı ile ormanda çöp toplama etkinliği yapıldı. Tarım ve Orman Bakanlığı, Orman Genel Müdürlüğü tarafından “Orman Benim” sloganı ile 81 ilde ve bütün ilçelerde, orman yangınlarına karşı farkındalık oluşturmak için bir program düzenlendi. Vezirköprü’deki farkındalık etkinliği ise Çaputlu mevkisinde gerçekleştirildi. Amaçlarının orman yangınları çıkmadan önlem almak olduğunu belirten Vezirköprü Orman İşletme Müdürü Mecit Koçak, “Orman Benim” yangınlara karşı farkındalık programı ile ilgili yapığı açıklamada, amaçlarının yangın çıkmadan önlem almak olduğunu belirterek, “Benim Ormanım’ etkinliği kapsamında Türkiye’nin bütün illerinde ve tüm ilçelerinde bu etkinlik düzenlendi. Bizler de Kaymakamlık, İlçe Emniyet Müdürlüğü, Milli Eğitim Müdürlüğü, İlçe Jandarma Komutanlığı ve bazı sivil toplum kuruluşlarının katılımı ile Çaputlu mevkisinde etkinliğimizi gerçekleştirdik. Amacımız, çevremizin daha temiz olması, özellikle küresel ısınmadan kaynaklı son yıllardaki orman yangınlarına karşı dikkat çekmek ve yangın çıkmadan tedbir almak. Çıkan yangınlarının yüzde 90’ı insan kaynaklı, yanan alanların da yüzde 99’u insan kaynaklıdır. Yangını çıkmadan önlemek için bu proje başlatıldı" dedi. Programa İlçe Kaymakamı Özgür Kaya, Cumhuriyet Başsavcısı Emre Kaya, Vezirköprü Meslek Yüksekokul Müdürü Prof. Dr. Necati Tomal, İlçe Jandarma Komutanı J. Binbaşı Ümit Çetinkaya, İlçe Emniyet Müdürü Ahmet Çelik, kurum müdürleri, siyasi parti temsilcileri, sivil toplum kuruluşları, öğrenciler ve vatandaşlar katıldı.
İstanbul Esenyurt’ta uyuşturucu serasına çevrilen eve operasyon: 15 kilogram esrar ele geçirildi Esenyurt’ta Güven Timleri tarafından uyuşturucu serasına çevrilen eve operasyon düzenlendi. Operasyonda özel düzenekle saksılara ekilmiş 15 kilogram esrar ele geçirilirken 1 kişi yakalandı. Alınan bilgiye göre, dün Esenyurt Mehterçeşme Mahallesi Hacı Bayram Veli Caddesi’nde yayılan kokudan şüphelenen polis ekipleri bölgeyi incelemeye aldı. Yapılan incelemenin ardından polis ekipleri cadde üzerindeki binada bir daireyi gözlem altına aldı. Yapılan takibin ardından 5 katlı apartmanın 5. Katındaki daireye gelen ekipler şüphelilerin kapısını çaldı. Polislerin geldiğini fark eden S.T isimli şüpheli, dairenin terasından çatıya çıkarak karşı binaya geçti. Çatı girişinden yandaki binaya girmeye çalışan S.T aradaki kapının kilitli olması sebebiyle apartman boşluğunda kilitli kaldı. Yan binaya geçtiğini fark eden polis ekipleri, şüpheli S.T’nin kilitli kaldığı kapıyı açarak şahsı gözaltına aldı. Baskın yapılan evde uyuşturucu imalatında kullanılan kimyasallar, özel aydınlatma ve ısıtma sistemleri kurulduğu görüldü. Dairedeki 2 odanın duvarları ve camların alüminyum folyolarla kaplandığı görüldü. Daire içerisinde kokuyu önlemek için havalandırma sistemi kurulduğu belirlendi. Yapılan baskında, toplamda 15 kilogram esrar maddesi ele geçirildi. Polis olayla ilgili geniş çaplı soruşturma başlattı.
Kahramanmaraş Kahramanmaraş Ezgi Apartmanı davasında sıcak gelişme Kahramanmaraş merkezli meydana gelen depremlerde yıkılan ve 35 kişinin yaşamını yitirdiği Ezgi Apartmanı davasının 3. duruşması görüldü. Duruşma sonrası açıklamada bulunan Av. Ersan Şen, "Adaletin er ya da geç yerini bulacak" dedi. Kahramanmaraş Adliyesi 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davaya tutuklu sanık binanın fenni mesulü M.T ile tutuksuz sanık müteahhit Y.A. katıldı. Tutuklu sanık iç mimar E.D. ise Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katıldı. Duruşmada sanık ve müşteki avukatları ise hazır bulundu. İnşaat yapı ruhsat veren tanık M.D. “Biz sadece binanın enini boyunu ölçüp yola göre kot bilgileri kontrol ederdik tamamlandıktan sonra yapım izni verilirdi. Binanın inşaat aşamasında kontrol edilmiyordu 2003 yılından sonra çıkan genelge ile inceleme başlatıldı" dedi. Soru üzerine apartmanın çatı katında bulunan yerin sonradan yapıldığı ifade eden Tanık M.D, “O tarihteki yönetmeliğe göre ortak mekan olarak kullanan yerde hesaplamaya katılmıyordu ve çatıda yapılan yer ile ilgili yoğunluğa dahil olmadığı için göz yumuyorduk. Yönetmeliğe uygun ise izin veriyorduk” dedi. İnşaata kullanım izin belgesini veren tanık F.Y ise “Kahramanmaraş Belediyesi’nde 1985 ve 2005 yıllarımda görev yaptım. İmar ve harita mühendisi olarak görev de yaptım. O yıllarda inşaatların yapımı sürecinde yerinde kontrol yapılmıyor ancak şikayet edilirse denetimler yapılıyordu Ezgi apartmanında aynı prosedür uygulandı” dedi. Dönemin imar müdürü Tanık V.Ç. belediyede çalıştığı dönemde yaptığı çalışmaları anlattı. Bir inşaatta bağımsız bölümler ve duvar değiştirilebilir mi ? sorusu üzerine tanık V.Ç, “Değiştirilebilir bir mahsuru yok” dedi. Tanık beyanlarına karşı katılan vekillerin sırasıyla beyanları alındı. Daha sonra mahkeme başkanı gelen bilgi ve evrakları okudu. Sanık fenni mesul M.T. ise verdiği beyanda üzerine atılı suçları kabul etmeyerek beratını talep etti. Binanın müteahhitti tutuksuz sanık Y.A. binaya kaçak kat yapmadığını ifade ederek üzerine atılı suçlamaları kabul etmedi. Daha sonra iç mimar tutuklu E.D. savunma yaparak suçlamaları kabul etmedi. Av. Ersan Şen ise kırmızı bülten talebine tepki göstererek, "Adalet er ya da geç yerini bulacak" dedi. Mahkeme, dosyadaki bilgi ve evrakları inceledikten sonra sanıkların beyanlarını dinledi ve kararını açıkladı. Duruşma sonrası açıklama yapan Av. Ersan Şen, "Duruşmada uzun süren tanık dinlemeleri ve münakaşaların ardından mahkeme, dosyanın tekemmül ettiğine karar verdi. Dosyada bulunan iş raporları ve bilimsel mütalaalara itirazlar oldu. Mahkeme artık delil değerlendirmesine geçti. Mahkeme, dosyayı inceleyerek dosyanın bir üniversite veya teknik uzmanlar heyetine gönderilmesine karar verdi. Bu heyet, Ezgi Apartmanı’nın depremde yıkılmasının başka etkenlerle mümkün olup olmadığını inceleyecek ve rapor hazırlayacak. Mahkemenin dosyanın eksiksiz olduğunu belirterek rapor beklenecek" dedi. Gecenin ilerleyen saatlerine kadar süren duruşmada, tutuklama ve dosya ile ilgili savunmaların alındığını ve iki önemli karar verildiğini açıklayan Av. Şen, "Mahkemenin dosyayı bir üniversite veya heyete gönderme kararının ardından davanın gelecekteki seyri belirlenecek. Dava sürecinin oldukça stresli ve uzun geçti. Adaletin yerini bulması ve maddi haklara ulaşılması için ellerinden gelen gayreti gösterdik. Ezgi Apartmanında hayatını kaybeden vatandaşlara Allah’tan rahmet diliyorum. Mahkemenin adil bir karar vereceğine inanıyoruz. Davanın dördüncü duruşması için bekleyiş devam ediyor. Tarafların beyanları alınacak ve mahkeme süreci adalete ulaşmak için devam edecek. 12 Temmuz tarihinde yapılacak olan dördüncü duruşmanın sonuçlarını merakla bekliyoruz" dedi. Mahkeme, raporun yeniden bilirkişiye gönderilmesini, sanıkların tutukluluk hallerinin devamını ve duruşmanın 12 Temmuz tarihine ertelenmesini açıkladı.
Konya Annesini dinledi tarihi mekanları sığdırdığı yüzüklerle dünyaya açıldı Konya’da annesi tarafından meslek öğrenmesi için kuyumcunun yanına çırak olarak verilen Servet Küçükdemirel, ustası kendisini dövünce işten ayrılmak istedi. Annesinin ‘Bu mesleği en güzel şekilde öğreneceksin, ayrılmayacaksın’ demesinin ardından tekrar ustasının yanında devam eden Servet Küçükdemirel, yıllar içerisinde usta olduğu mesleğinde tarihi mekanları ters oyma yöntemi ile yüzüklere sığdırarak, eserlerini dünyanın çeşitli ülkelerine gönderiyor. Konya’da 1981 yılında annesi Sevim Küçükdemirel tarafından bir kuyumcunun yanına meslek öğrenmesi için çırak olarak verilen Servet Küçükdemirel, kendisine meslek öğreten ustasının kendisini dövdüğü şikayetiyle annesine işten ayrılmak istediğini söyledi. Anne Sevim Küçükdemirel de oğlunun kendi isteği ile okulu bıraktığı için bu mesleği öğrenmesini istedi ve ustasının yanından ayrılmasına izin vermedi. Bunun üzerine Servet Küçükdemirel, işe devam edip çıraklığı bitirerek kalfa olduktan sonra askere gitti. Askerlik görevinin ardından kendi iş yerini açan Küçükdemirel, daha sonra burada farklı bir sanat deneyerek tarihi mekanları ters oyma yöntemi ile yüzüklere işlemeye başladı. Bir süre sonra Bursa’da açılan festivale davet edilen Servet Küçükdemirel, burada tanınarak işlediği yüzükleri ilk önce Türkiye geneline ardından ise farklı ülkelere göndermeye başladı. “Sabah konuşuruz derdi, erkenden kaldırıp beni işime tekrar yollardı” Mesleğe yönlendiren annesine teşekkür eden takı tasarımcısı Servet Küçükdemirel, "Bu meslekte beni en çok teşvik eden annem. Benim çıraklık dönemlerimde ustalar hep çıraklarını döverek eğitim verirlerdi, kızarlardı sıkı bir disiplin vardı. Tabii çocuğuz ben de eve gidip ‘bir daha gitmeyeceğim’ derdim anneme. ‘Dövüyor beni ustam’ derdim. Annem ‘o usta seni sevdiği için böyle davranıyor, o sen meslek sahibi ol diye yapıyor. Başka kurtuluşun yok oğlum, abilerin okudu ama sen okumadın. Sen bu mesleğin en iyisi olmalısın. O yüzden de sabredeceksin ve bu mesleği en güzel şekilde öğrenip kendi koluna bir altın bilezik takacaksın’ derdi. Bu şekilde annem beni hep telkinlerle sabah olsun konuşuruz der, sabah erkenden kaldırır ve güzelce işime tekrar yollardı. Çıraklığım, kalfalığım bu şekilde devam etti” dedi. “Hiçbir makine işleyemiyor, bu işi tamamen elde oya oya yapıyoruz” Kendi iş yerini açtıktan sonra oyma sanatıyla uğraştığı sırada düzenlenen festivale davet aldığını anlatan Servet Küçükdemirel, “7 yıl önce Bursa’da uluslararası büyük bir festival oldu. Sağ olsunlar o dönemin kent konseyi başkanları bizi duymuşlar davet ettiler. Oraya giderken de elimiz boş gitmeyelim diye özel bir şeyler tasarlayalım istedim. Bursa Ulu Camii yaptık taşların içerisine. Taşı oyarak yapıyoruz biz bunu. Bunlarla alakalı Bursa’nın önemli yerlerini taşların içerisine oyarak tasarımlar yapıp oraya götürdüm. Festivalde inanılmaz ilgi gördü. Görülmeyen bir takı olarak çığır açtı resmen, görülmeyen bir olaydı. Ondan dolayı da biz bunu daha böyle ileriye taşıyabilmek için mümkün olduğunca daha hassas işlemeye başladık. Hiçbir makine işleyemiyor. Bu işi tamamen elde oya oya yapıyoruz. Bunu ne lazer yapabiliyor, ne CNC yapabiliyor bu tamamen Allah’ın verdiği yetenek ve kabiliyet” ifadelerini kullandı. “Avustralya’da, Kanada’da, İspanya ve Brezilya bile müşterilerimiz var” Yaptığı oyma yüzüklere dünyanın farklı ülkelerinden talep geldiğini anlatan Küçükdemirel, “Dünyada birçok yere iş yapıyoruz. Yani bugün Avustralya’da, Kanada’da, İspanya ve Brezilya’da bile müşterilerimiz var. Bunu talep edenler, koleksiyonerler istiyor genelde ama biz sadece koleksiyonlarda kalmasın, kullanılsın diye kullanışlı hale getiriyoruz. O yüzden de bunu koleksiyonuna koyan insanlar aynı zamanda kullanabiliyor. Biz kullanışlı hale getiriyoruz. Tamamen kapalı kutular içerisinde kalmasını istemiyorum. Endonezya, Malezya, Hindistan ülkelerinden taşı kestiriyorum. Dümdüz şekilde sade bir taş ve bu taşı tersten oya oya böyle tarihi yerleri ortaya çıkarıyoruz” şeklinde konuştu. “Tarihi mekanları işliyoruz deyince hayretler içerisinde kalıyorlar” İşlediği yüzükleri ilk defa görenlerin çok şaşırdığını ifade eden Küçükdemirel, “İnsanın hedefi hiçbir zaman bitmemeli, benim hedeflerim hiç bitmedi. Konya’dan bütün dünyaya açılan bir pencere diyorum ben buraya. Çünkü gerçekten Konya’mızda bütün dünyaya tanıttık. Gerçekten dünyada üç beş kişinin yaptığı işlerden bir tanesi. Zaten bu yüzüğün anatomisini anlatınca insanlar bunun içerisinde sanki taşın içerisinde bir maket koyduğumuzu zannediyorlarmış. Gördüklerinde bunu anlatınca tersten oyarak yapıyoruz. Aslında taşın kendi bünyesinden çıkarıyoruz. Tarihi mekanları işliyoruz deyince hayretler içerisinde kalıyorlar” diye konuştu.
Konya Antika otomobili ile antik şehirler turunda Klasik otomobil tutkunu Cengiz Arsay, 1936 model arabasıyla çıktığı Antik Şehirler turunda duraklarından biri olan Konya’ya ulaştı. Antika otomobili ile Antik Şehirlerin önemine dikkat çekmek için bu tura çıktığını ifade eden Cengiz Arsay, “Bu araçların da bu tip etkinliklerde önemli bir rol alabileceklerini göstermek istiyoruz” dedi. İzmir’den 1936 model otomobili ile Antik Şehirler turu çerçevesinde oğlu ile yola çıkan Cengiz Arsay Konya’ya ulaştı. Konya Klasik Otomobilciler Derneği Başkanı Muammer Deveci ve klasik otomobil severlerin oluşturduğu konvoy ile Konya’nın Isparta kara yolu girişi Akyokuş mevkiinde karşılanan Cengiz Arsay, bir süre klasik otomobil severler ile sohbet etti. Bu turu başlamasındaki en büyük etkenin antika araçlar ile antik şehirlere farkındalık oluşturmak olduğunu ifade eden Arsay, bu turun uluslarası boyut kazanmasını son derece arzuladığını ifade etti. Daha sonra Cengiz Arsay’in 1936 model otomobilinin de içinde olduğu 12 klasik otomobilden oluşan konvoy, tarihin ilk medeniyetlerine ev sahipliği yapmış Çatalhöyük’e doğru yola çıktı. Cengiz Arsay’ın Antik Şehirler turuna çıktığı klasik otomobil 1936 model 88 yaşında 1936 Ford Deluxe. Zamanın teknolojileri yapılan bu otomobilde, günümüzdeki otomobillerde bulunan c¸ift elektrikli korna, c¸akmak, ku¨llu¨k ve arkada c¸ift stop lambası standart olup ayrıca, Deluxe serisinin bu ekipmanlara ilaveten ampermetre ve aku¨ s¸arj lambası, arkada ku¨llu¨k, saat, torpido go¨zu¨ kilidi, banjo s¸ekli direksiyonları ve maun desenli o¨n panelleri var. "Oğlumla birlikte bu turu kişisel olarak düzenledik" Tura çıkmasındaki asıl hedefleri anlatan Cengiz Arsay, “Biz İzmir’den yola çıktık ve Türkiye’nin antik ve tarih öncesine giden varlıklarını ziyaret ederek bugün Konya’ya geldik. Sonra da Çatalhöyük’e devam edeceğiz. Biz antika otomobil meraklılarıyız, bunların koruyucularıyız. Bu araçların da bu tip etkinliklerde önemli bir rol alabileceklerini göstermek istiyoruz. O yüzden de oğlum Ata ile birlikte bu turu kişisel olarak düzenledik. Fakat arzu ediyoruz ki bu ileriki yıllarda uluslarası tura dönüşsün. 2. Dünya Savaşı öncesi araçlarının Türkiye’ye gelip buradaki değerleri ziyaret etmelerini arzu ediyoruz. Konya’dan sonra Ankara üzerinden Mardin’e devam etmek istiyoruz. Umarım aracımız da bu konuda bize zorluk çıkarmaz, yardımcı olur. Çünkü 88 yaşında 1936 model. Dolasıyla onun yardımına çok ihtiyacımız var” şeklinde konuştu. "Türkiye’deki antik kentlerin tanıtımını yapmak" Konya Klasik Otomobilciler Derneği Başkanı Muammer Deveci ise “Cengiz Arsay, bizim gönül taşlarımızın ve klasik otomobil klasmanının döğenidir. Aynı zamanda da Klasik Otomobil Müzesi de var. Bizim en eskilerimizden ve bu işin çığırını açan arkadaşlarımızdan biridir. Cengiz bey, Antik Şehirler turunda. Özel bir turdur bu. Türkiye’de daha önce yapıldı mı bilmiyorum. Cengiz bey şu anda 90 yaşındaki arabasıyla antik şehirler turu düzenledi. Burada esas ana gaye, kendisinden ve aracından ziyade dünyaya ve bu işin ilgililerine Türkiye’deki antik kentlerin tanıtımını yapmak. Bu sebeple kendisine teşekkür ediyorum” diye konuştu.