GENEL - 01 Mart 2023 Çarşamba 10:50

Avcılar’ın 3 mahallesinin hasar görebilirliği hesaplandı

A
A
A
Avcılar’ın 3 mahallesinin hasar görebilirliği hesaplandı

1999 Gölcük depreminde, İstanbul’da en çok can kaybının ve hasarın yaşandığı ilçe Avcılar oldu.

1999 Gölcük depreminde, İstanbul’da en çok can kaybının ve hasarın yaşandığı ilçe Avcılar oldu. Olası bir İstanbul depreminden söz edildiğinde de akla ilk gelen kesim oluyor. İstanbul Gelişim Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinatörlüğü (BAP-K) tarafından desteklenen, Yüksek Mühendis, Mimar ve Şehir Planlamacısı Prof. Dr. Huriye Şule Karaaslan yürütücülüğünde “Avcılar İlçesinin Üç Mahallesinin Hasar Görebilirliğinin Hesaplanması” projesi oluşturuldu. Çalışma için; Merkez, Ambarlı ve Denizköşkler mahalleleri seçildi.


Olası İstanbul depremine dair risk tahminleri gündemde yer alıyor. Merak edilen ilçelerden biri de Avcılar. İstanbul Gelişim Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinatörlüğü (BAP-K) tarafından desteklenen, Yüksek Mühendis, Mimar ve Şehir Planlamacısı Prof. Dr. Huriye Şule Karaaslan yürütücülüğünde hazırlanan “Avcılar İlçesinin Üç Mahallesinin Hasar Görebilirliğinin Hesaplanması” projesinin çalışmaları tamamlandı. Merkez, Ambarlı ve Denizköşkler mahallerinde yapılan çalışmalar farklı kriterler ve bilimsel yöntemlerle karşılaştırıldı. İstanbul depremine yönelik hazırlıkların nereden başlaması gerektiğini ölçmek için projeyi gerçekleştirdiklerini belirten Prof. Karaaslan, “Fiziksel, ekonomik ve sosyal verilere göre inceleme yaptık. Şehir planlamacıları olarak, bir felaketin ya da riskin nerelerde etkili olacağını ölçmek için bu üç veriyi değerlendirmek gerekir.” dedi.


“Deprem sonrası insanların en fazla kurtulma nedenleri hastane ve itfaiye erişiminin olmasıdır”


Doğa olaylarının, özellikle depremin zararlarını azaltma yollarından biri olarak, kentlerin depreme karşı hasar görebilirliğini değerlendirmek gerekiyor. Her ne kadar doğal afetlere karşı tam bir önlem söz konusu olmasa da; hasarı en aza indirgemede depreme maruz kalacak bölgelerin risk değerlendirmelerinin yapılması önlem alma konusunda büyük fayda sağlamakta. Deprem öncesi, deprem anı ve deprem sonrası olmak üzere depremin üç aşaması olduğunu belirten Karaaslan, deprem öncesi alınması gereken tedbirlerden hasar görebilirliği hesaplayarak, Avcılar ilçesinde hasar görebilirliği azaltmak için bu projenin oluşturulduğunu ifade etti. Prof. Karaaslan, “Projede 13 değişken ele alınmıştır. Bunlar; mikro bölgeleme analizi (yerleşime uygunluk), eğim, hâlihazır arazi kullanımı, itfaiyeye mesafe (itfaiye yerleri ve sayısı), hastaneye yakınlık (hastane yerleri ve sayısı), yakıt istasyonuna mesafe, sanayiye uzaklık (sanayi alanı büyüklüğü ve sayısı), enerjiye mesafe (enerji etki alanı içine giren konut sayısı), yeşil alan miktarı, bina yoğunluğu, bina cinsi, işsizlik oranı ve sanayi alanının etkileyeceği konut alanı. Üç mahallede, bu değişkenleri birbirleriyle karşılaştırarak hazır bilgisayar programlarında analiz için 2020 verilerine başvurduk. Bu değişkenlerin hepsini bir bütün olarak incelemek ve hesaplamak gerekiyor. Zemin, depremin şiddetini artırıyor. Bu yüzden çok disiplinli çalışmak zorunda olan şehir plancılarına çok iş düşüyor. Bina kaç yaşındaysa performansı ona göre değişiyor. Eğim çok önemli. Arazi kullanım özelliklerine geldiğimizde; yeşil alan miktarı, toplanma alanları, mezarlık, çocuk oyun alanları, spor tesisleri, boş alanlar gibi faktörleri göz önüne alıyoruz. Bütün bunlar toplandığında o nüfusa yetecek açık alanın olması lazım. Deprem sonrasında canlı kalabilmesi için; itfaiye ve hastanenin olması, ulaşımın sağlanabilmesi çok önemli. Yapılan bütün çalışmalarda insanların en fazla kurtulma nedenleri hastane ve itfaiye ulaşımının kolaylığı olmuştur.” dedi.


“Hasara neden olacak birinci faktör; işsizlik oranı”


“Avcılar İlçesinin Üç Mahallesinin Hasar Görebilirliğinin Hesaplanması” projesi kapsamında farklı ölçüm yöntemleri kullanılarak yapılan araştırmada (AHP, Bulanık AHP) en az riskli bölgenin Merkez Mahallesi olduğu sonucuna varıldı. İkinci sırada Ambarlı yer alırken; en riskli olan mahallenin Denizköşkler olduğunu ifade eden Prof. Karaaslan, “Yaptığımız araştırmada herkesi şaşırtacak bir sonuç çıkıyor. Değişkenlerin önem sırasına bakıldığında, hasara neden olacak birinci faktör; işsizlik. İşsizlik oranı çok önemli. İşsizlik oranı arttıkça, orada hasar riski artıyor. O binalar çürük binalar oluyor. Herkes, ‘hasarlı bina derler yıkılmak zorunda olur’ diye hasar tespiti yaptırmıyor. İş gücü çok önemli. İkinci sırada eğim ve itfaiyenin olması yer alıyor. Yaptığımız çalışmada gördük ki, Avcılar’ın bu üç mahallesinde itfaiye yok. Üçüncü sırada ise hastane sayısı ve alanı yer alıyor hasara neden olacak faktörler arasında. Dördüncü sıraya geldiğimizde, yakıt istasyonu var. Bu konuda Ambarlı riskli. Yakıt istasyonuna mesafe çok önemli. Yangına sebep olabilir, gaz nedeniyle zehirlenmeler yaşanabilir. Bu yüzden yakıt istasyonlarının konut alanlarından belirli bir mesafe uzaklıkta olması lazım. Beşinci sırada da yeşil alan faktörü yer alıyor.” dedi. Yeşil alan miktarının artırılması, boş alanların planlanması, binaların jeolojik etütlere uygun yapılması, iyi mühendislik ve mimarlığın depremden hasar görebilirliği azaltan faktörler olduğunu da sözlerine ekledi.


Prof. Dr. Huriye Şule Karaaslan sözlerini şöyle sonlandırdı:


“Binanızdan emin değilseniz, deprem öncesi tedbir alacaksınız. Riski hesaplarken birçok faktörü göz önünde bulunduruyoruz. 1999 depreminden sonra yönetmelikler iyileştirildi fakat uygulamalarda eksiklikler var. Bu araştırma ile Avcılar Belediyesi’nin hasarı azaltmak için hangi mahalleden başlaması gerektiği açıkça ortaya konmuştur. Projede yer alan Prof. Dr. Tarık Çakar, Yard. Doç. Dr. Didem Yılmaz, Öğr. Gör. Burak Kaan Yılmazsoy, Araş. Gör. Mehmet Ali Barışkan’ın katkıları olmuştur.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Cumhurbaşkanı Erdoğan: "İsrail’in Somaliland’i tanıma kararı gayrimeşrudur ve kabul edilemez" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Somali’nin birlik ve bütünlüğünün her şart altında muhafazası bizim için öncelikli meseledir. İsrail’in Somaliland’i tanıma kararı gayrimeşrudur ve kabul edilemez" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud ile Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde bir araya geldi. İki lider görüşme sonrası ortak basın toplantısı düzenledi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Somali’yle her alanda gelişmeye devam eden ilişkilerimizin temelinde köklü, tarihi, beşeri ve kültürel bağlarımız vardır. 2026’da Somali ile diplomatik ilişkilerimizin tesisin 60’ıncı senesini idrak edeceğiz. Bu sağlam temel üzerinde ilişkilerimizi ilerletmeye ve Somali’nin güvenlik ve istikrarına destek vermeye devam edeceğiz. 2011 yılında Başbakanlığım döneminden kuraklık felaketiyle mücadele eden Somali ziyaretimin özellikle ardından kapsamlı bir insani yardım kampanyası başlatmıştık. Tüm dünyanın Somali’den ümidi kestiği bir dönemde Türkiye tarafından uzatılan dostluk eli iki ülke arasındaki kardeşlik duygularının pekişmesine vesile oldu. Aradan geçen süre zarfında Somali, eşine az rastlanır bir ilerleme kaydetti" diye konuştu. "Somali ile enerji alanındaki işbirliğimiz günden günde güçleniyor" "Somali’nin yeniden ayağa kalkmasını istemeyenlerin çeşitli sabotajlarına rağmen Somali’de güvenlik açısından ciddi bir iyileşme sağlandı. Bizler bu süreçte Somali’nin terörle mücadelesine kapsamlı desteğimizi sürdürdük sürdürüyoruz" ifadelerini kullanan Erdoğan, "Somali ulusal ordusuna verdiğimiz eğitimler ve ekipman desteğimizle teröre karşı Somali’nin yanında olduğumuzu gösterdik. Somali ordusunun terörle mücadelesinde son dönem de önemli başarılar elde ettiğini memnuniyetle müşhade ediyoruz. Güvenlik ortamındaki iyileşme Somali siyasetinde reform adımlarını beraberinde getirdi. 25 Aralık tarihinde başkent Mogadişu’nun da dahil olduğu Benadir idari bölgesinde uzun sürenin ardından yerel seçimler düzenlendi. Seçim sonuçlarının Somali halkı için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Somali ile enerji alanındaki işbirliğimiz günden günde güçleniyor. Oruç Reis Sismik Araştırma Gemimiz Somali deniz alanlarında 9 ay süren araştırma faaliyeti yürüttü. 4 bin 465 km karelik bir alanda yürütülen bu çalışmalar ile ülke tarihinde bir ilke imza atıldı. Gelinen noktada 2026 yılında sondaj faaliyetlerine başlamayı planlıyoruz. Bu faaliyetlerimiz Somali halkının refahına önemli katkılar yapacaktır" dedi. "Türkiye olarak filomuza 2 yeni derin deniz sondaj gemisi dahil etmiş bulunuyoruz" Türkiye’nin 4’üncü büyük filoya sahip olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Burada şu müjdeyi de sizlerle ve Somalili kardeşlerimle paylaşmak isterim. Türkiye olarak filomuza 2 yeni derin deniz sondaj gemisi dahil etmiş bulunuyoruz. İsimlerini Çağrı Bey ve Yıldırım olarak belirlediğimiz bu iki gemimizden ilki Somali açıklarında diğeri Karadeniz’de görev yapacak. Çağrı Bey ve Yıldırım’ın da eklenmesiyle bu alanda dünyanın 4’üncü büyük filosuna sahip olduk. Her iki güzel haberimizin de hayırlı uğurlu olmasın diliyorum. Diğer taraftan balıkçılık alanında Somali ile imzalanan anlaşma ile işbirliğimiz yeni bir boyut kazanmıştır. Bu anlaşma kapsamında Somali’nin teknik kapasitesinin geliştirilmesine destek olurken, kaçak avlanma ile mücadelesine de katkı sağlayacağız" diye konuştu. "Somali’de bir uzay limanı kurmayı ön görüyoruz" "Somali Cumhuriyeti ile tarihi nitelikte bir işbirliğini uzay alanında hayata geçiyoruz" diyen Erdoğan, "İmzaladığımız anlaşmalar çerçevesinde Somali’de bir uzay limanı kurmayı ön görüyoruz. 3 fazdan oluşan projenin ilk fazının projelendirilmesini tamamlayıp Türkiye Uzay Ajansı eliyle yapımına başladık. Projemizle uzay fırlatma ve uzay uydu teknolojileri alanında önemli bir alt yapı oluşturmayı hedefliyoruz. Tüm bu projeleri hayata geçirirken Türk Kızılay, TİKA ve AFAD başta olmak üzere ilgili kuruluşlarımızla Somali’ye destek olmayı sürdürüyoruz" ifadelerini kullandı. "Somali halkının yanında durmaya devam edeceğiz" Sözlerine devam eden Erdoğan, "Somali’nin birlik ve bütünlüğünün her şart altında muhafazası bizim için öncelikli meseledir. İsrail’in Somaliland’i tanıma kararı gayrimeşrudur ve kabul edilemez. Elinde 71 bin Filistinli kardeşimizin kanı olan Netanyahu hükümeti Gazze, Lübnan,Yemen, İran, Katar ve Suriye’ye yönelik saldırılarının ardından şimdi de şimdi de Afrika boynuzunu istikrara sürüklemektedir. Mısır ve Suudi Arabistan başta olmak üzere bölge ülkelerinin yanı sıra Avrupa Birliği İslam İşbirliği Teşkilatı, ve Arap ligi de İsrail’in kararını reddeden açıklamalar yaptı. Amerikan Başkanı Trump’ın konuya dair ilk beyanatı da gayet anlamlıydı. Kendisinin göreve geldiğinden itibaren ortaya koyduğu bizimde destekliğimiz küresel barış vizyonunu teyit eder nitelikteydi. Somali’nin toprak bütünlüğüne ve egemenliğine vurgu yapan bütün bu açıklamaları oldukça kıymetli buluyoruz. Bizim buradaki tavrımız tamamen ilkeseldir. Çözüme hizmet etmeyen her adım sorunu daha da büyütür derinleştirir. Somali Federal Cumhuriyeti ve Somaliland bölgesinin geleceğine ilişkin kararlar tüm Somalilerin iradesini yansıtacak şekilde alınmalıdır. Biz bu süreçte Somali’nin toprak bütünlüğünü ve siyasi birliğini kararlılıkla desteklemeye ve Somali halkının yanında durmaya devam edeceğiz. Somalili kardeşlerimizin de birlik, beraberlik ruhu içinde hareket edeceklerine yürekten inanıyoruz" dedi.