YEREL HABERLER - 11 Şubat 2014 Salı 13:31

Müşteki Polis Memuru Sanıklardan Şikayetçi Olmadı

A
A
A
Müşteki Polis Memuru Sanıklardan Şikayetçi Olmadı

Taksim Gezi Parkı olayları sırasında gözaltına alınan bayrak satıcısı Ali Sarıçiçek’in de aralarında bulunduğu 20 sanığın davasının görülmesine devam edildi. Davada müşteki olarak yer alan çevik kuvvet polis memuru Mustafa Cankurtaran sanıklardan şikayetçi olmadı.
Taksim Gezi Parkı olayları sırasında 6 Temmuz 2013 tarihinde İstiklal Caddesi'nde düzenlenen bir yürüyüş sonrası çıkan olaylarda ‘polise mukavemet’ ve ‘gösteri ve yürüyüş kanununa muhalefet’ suçlarından 1 yıl 2 aydan 7 yıla kadar hapis cezası istenen aralarında bayrak satıcısı Ali Sarıçiçek’in de bulunduğu 20 sanığın yargılanmasına devam edildi. İstanbul 9. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada müşteki çevik kuvvet polis memuru Mustafa Cankurtaran ile aralarında Ali Sarıçiçek’in de bulunduğu 11 sanık hazır bulundu.
Önceki duruşmalarda savunması alınamayan sanıkların ifadesi alındı. Bu kapsamda savunma yapan sanık Burcu Sarak müzisyen olduğunu söyleyerek, "Provalar nedeniyle Taksim’de bulunan stüdyoya gitmek üzere oradaydım. O anda eylemi görünce ben de destek vermek istedim. Gruba yaklaştım. Daha sonra dönmek istediğimde ise yol kapanmıştı. Zorunlu olarak Karaköy’e yola inmek zorunda kaldım. Bu sırada annem de yanımdaydı. Polisin aşırı güç kullanmasının nedenini sorduğumda beni gözaltına aldılar. Annem de ‘kızımı neden gözaltına alıyorsunuz?’ diye sorduğunda annemi de gözaltına aldılar. İddia edildiği gibi toplantı yasasına aykırı davranmadım, polise de mukavemette bulunmadım, direnmedim" dedi.
MÜŞTEKİ POLİS MEMURU: "ŞİKAYETÇİ DEĞİLİM"
Sanık ifadelerinin alınmasının tamamlanmasıyla çevik kuvvet polis memuru müşteki Mustafa Cankurtaran söz aldı. Saat 19.00, 20.00 sıralarında olayın meydana geldiğini belirten Cankurtaran, "Hava karanlık olduğu için şahısları tanıyamadım. Şu anda salonda bulunan şahısları da tanımıyorum. Olay Tarlabaşı Caddesi üzerinde Beyoğlu İlçe Emniyet Müdürlüğü'nün az yukarısında oldu ve orada atılan bir cisim beni bacağımdan yaraladı. Bununla ilgili almış olduğum raporum da var. Kimseden şikayetçi değilim. Çünkü bana karşı fiili icra edeni seçemedim" şeklinde konuştu.
Verilen aranın ardından ara kararını açıklayan mahkeme tüm sanıkları tutulmasına ve İtalyan uyruklu sanık Mattia Cacciatori için yazılan talimat çeviri evraklarının dönüşüne, geldiğinde ise beklenmeksizin dinlenmesine karar vererek duruşmayı erteledi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sivas Bu belirtiler varsa Lohusa Sendromu yaşıyor olabilirsiniz Doğum sonrası başlayıp ortalama 6 hafta devam eden lohusalık sürecinde anneler duygusal, biyolojik, fiziksel, toplumsal, psikolojik değişiklikler yaşıyor. Medicana Sağlık Grubu Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Kerime Nazlı Salihoğlu, “Anneler doğumun ardından kendilerini mutsuz, karamsar, üzgün hissedebilir. Hayattan zevk alamama, bebeğine yeterli sevgi hissedememe, dışarı çıkmak istememe, aşırı uyku hali ve aşırı iştah ya da tam tersi uykusuzluk ve iştahsızlık gibi durumlar yaşayabilir. Bu süreçte aile ve eşlerin anneye desteği çok önemlidir” dedi. Medicana Sivas Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Kerime Nazlı Salihoğlu, doğum yapan her 100 kadından 10-15’inde lohusa sendromunun görebileceğini söyledi. Lohusa sendromu belirtilerini anlatan Op. Dr. Nazlı Salihoğlu, sendrom döneminde aile desteğinin önemli olduğunu söyledi. Lohusalık sürecinin önemli olduğunu söyleyen Salihoğlu, “Bazen hastalarımız, kadınlarımız bu durumu gizledikleri için ya da çok farkına varamadıkları için ortaya çıkması da gecikebilir. Toplumda her doğum yapan kadında lohusa sendromu görülme riski vardır. Her 100 doğum yapan kadının 10-15 ‘inde de görülebilir. Aslında bu oranlar daha fazla ama kadınlar paylaşmadıkları için oranlar biraz daha düşükmüş gibi algılanıyor. Doğumu zor olan hastalarımızda, travmatik bir doğum yaşamışsa, prematüre bir doğum yaşamışsa, daha önce gebelik döneminde depresyon şikayeti varsa, ailesi ile ve eşiyle problemi olan hastalarımızda lohusa sendromu risk altındadır. Daha önce gebelikte anksiyete ya da sosyo-ekonomik düzey olarak düşük seyreden hastalarımızda lohusa sendromunu daha fazla görüyoruz. Yapılan çalışmalarda; normal doğum yapanlarda, sezaryen doğuma oranla, daha fazla lohusalık sendromu görüldüğü belirtiliyor. Çalışan annelerde de çalışmayan annelere oranla daha fazla görülüyor’’ şeklinde konuştu. “Herkeste görülebilen ve tedavisi mümkün olan bir durum” Salihoğlu, bu süreçte annelerin bebeği reddetme, kötü davranma, beslememe durumunun olduğunu belirterek “Bazen lohusalık sendromunda, bebeğini kucağına aldığında yeterli sevgi hissedemediğini söyleyen anneler oluyor. Ya da ‘Anne olamadım mı?’ diye düşünenler oluyor. Bebeği reddetme durumu görülebiliyor. Bazen kötü davranma, emzirmeme, bakımını yapmama gibi tepkilerle karşılaşabiliyoruz. Bu süreçte anneler bebeğine gerçekten kötü davranma meyillin de olabiliyorlar. Bu süreçte mutlaka psikolojik ve psikiyatrik destek almalarını öneriyorum. Mutlaka eşiyle, hekimiyle, aile hekimiyle ya da kadın doğum hekimiyle mutlaka paylaşılmalı. Çünkü bunlar önlenemeyen şeyler değildir. Herkeste görülebilen bir durumdur. Tedavisi olmayan bir durum değildir. Genelde konuşarak ya da bazen psikolog desteği alarak da ortadan kaldırılabilir. Bazen psikoza kadar ilerleyebilir. O zamanda ilaç tedavisi ya da psikiyatrik destekte öneriyoruz mutlaka. Bu süreçte aileye ve eşe çok fazla destek düşüyor’’ ifadelerini kullandı. “Kendimizi yıpratmamızın bir anlamı yok’’ Op. Dr. Salihoğlu, Lohusalık Sendromuna yakalanan annelerin egzersiz yapmalarını, yürüyüş yapmalarını ve eşleriyle vakit geçirmelerini önerdiğini ifade ederek, “Bazen eve yeni bir bebek gelmenin heyecanıyla bütün ilgi bebeğe kayabiliyor. Anne burada kendini değersiz, sevilmediğini, artık ikinci planda olduğunu hissedebiliyor. Bazen bu hissiyatta annelerimizi lohusalık sendromuna sokabiliyor. O yüzden ailede bebeğe bakımı açısından destek olup, eşler yeri geldiğinde mutlaka annelerimizle birlikte ayrıntılı vakit geçirmeliler. Annemize bu süreçte en önemli tavsiyem mutlaka kendisine vakit ayırmasını öneriyorum. Bolca dinlenmesini, uyku düzenini oturtmasını, ailesinden bebek için yardım almasını, eşiyle birlikte yalnız olarak dışarı çıkıp birlikte vakit geçirmelerini öneriyorum. Ya da annemizin arkadaşlarıyla birlikte vakit geçirmesini öneriyorum. Bolca egzersiz yapabilir, yürüyüş yapabilir, televizyon izleyebilir, sosyal medyada anne bloklarını takip edebilir. Hayatta her şey rol olduğu gibi annelikte bir roldür ve oynadıkça, öğrendikçe bizler öğreneceğiz. O yüzden kendimizi yıpratmamızın bir anlamı yok. Mutlaka önemli olan sevgi temeline dayalı, bebeğiyle birlikte vakit geçirerek bu süreci birlikte atlatabileceklerini düşünüyorum” ifadelerine yer verdi.
Balıkesir Ayvalık turizm sezonuna hazırlanıyor Turizm alanında Kuzey Ege’nin incisi ve cazibe merkezi konumundaki Balıkesir’in Ayvalık ilçesinde, yaklaşan sezon öncesinde hazırlıkları sürüyor. Ayvalık Belediyesi Fen İşleri ve Temizlik İşleri müdürlüklerine bağlı ekiplerin ortak yürüttükleri çalışmalarla Ayvalık’ta yeni yaz sezonu hazırlıkları tamamlanıyor. Sarımsaklı Badavut mevkisinde sahil boyunca yürütülen çalışmalarla Ayvalık’ın doğal güzellikleri titizlikle korunuyor. Sahilde, atıklardan arındırma, kumları temizleme işlemlerini hızlandıran ekipler, bölgenin temiz ve düzenli bir görünüme kavuşmasını sağlıyor. Badavut mevkiindeki çalışmalar, kumsalın hem estetik açıdan daha güzel bir görünüme kavuşmasını, hem de yerli ve yabancı turistlerin rahat ve keyifli vakit geçirebileceği bir ortama kavuşturmaya çalışıyor. Ekipler, titizlikle yürüttükleri çalışmalarla Ayvalık’ın turizm potansiyeline değer katabilmek için mücadele ediyor. Ayvalık Belediye Başkanı Mesut Ergin, yapılan çalışmaların Ayvalık’ın çevre düzenlemesi ve turizme verilen değer açısından önemli olduğunu belirterek, Sarımsaklı Badavut mevkisi sahilindeki düzenlemelerin titizlikle yürütüldüğünü söyledi. Başkan Ergin, "Kentimize gelen her vatandaşımız temiz ve düzenli bir çevrede vakit geçirsinler. Kentimizden huzur içinde keyifli hatıralarla ayrılmalarını hedefliyoruz" dedi.