EKONOMİ - 02 Mart 2012 Cuma 10:14

AĞAOĞLU VE VESTAS RÜZGAR ENERJİSİNDE 21 MW`LIK KAPASİTE ARTIŞI İÇİN ANLAŞTI

A
A
A
AĞAOĞLU VE VESTAS RÜZGAR ENERJİSİNDE 21 MW`LIK KAPASİTE ARTIŞI İÇİN ANLAŞTI

Ağaoğlu ve Vestas şirketleri, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Murat Mercan ile Danimarka Krallığı Ticaret ve Yatırım Bakanı Pia Olsen Dyhr’ın katıldığı törenle iki santralde toplam 21 MW’lık kapasite artışı için anlaşma imzaladı.
4 Eylül 2010 tarihinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından açılan 33 MW Kurulu gücündeki Mersin RES ile 2011’de devreye alınan 93 MW kapasiteli Bandırma Şah RES’te, toplam 21 MW’lık kapasite artışı yapılmasına yönelik anlaşma, 1 Mart 2012 Perşembe günü saat 16.00’da İstanbul Point Otel’de düzenlenen ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Murat Mercan ile Danimarka Krallığı Ticaret ve Yatırım Bakanı Pia Olsen Dyhr’ın da katıldığı törenle imzalandı.
İmzalanan anlaşma ile Ağaoğlu Enerji Grubu’nun toplam kurulu gücü 147 MW’a yükselirken halihazırda yıllık toplam 504 milyon kWh olan elektrik üretim miktarı da 580 milyon kWh’e çıkmış olacak. Yılda 132 milyon kWh enerji üreten ve 33 MW kapasiteli Mersin RES’te 9 MW’lık kapasite artışı ile öngörülen yıllık üretim miktarı 166 milyon kWh olacak. 93 MW’lık Bandırma Şah RES’te ise 372 milyon kwh öngörülen yıllık üretim miktarı ise 12 MW’lık kurulu güç artışıyla 414 milyon kWh’e ulaşacak. Ayrıca bu iki tesis
yılda 360 bin ton karbon emisyonunu engellemiş olacak.İmza Töreninde bir konuşma yapan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Murat Mercan, "2023 hedeflerimiz arasında enerji üretimimizi 500 milyar kWh’nin üzerine çıkarmak ve Avrupa standartlarında üretim yapmak var. Türkiye’de iki alanda çok ciddi potansiyel bulunuyor. Birincisi enerji üretimi. Bir diğeri ise enerji verimliliği. Her iki alanda da büyük fırsatlar bulunuyor. Türkiye’nin nüfusu ve başka etkenler düşünüldüğünde kısa vadede petrolden
bağımsız bir enerji üretimi sözkonusu olamaz. Ancak yapılacak yatırımlarla kısa sürede yenilenebilir enerjinin toplam enerji üertimi içindeki payının çok artacağını öngörüyoruz" dedi.
Törende görüşlerini paylaşan Danimarka Krallığı Ticaret ve Yatırım Bakanı Pia Olsen Dyhr ise "Türkiye Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Sayın Murat Mercan ile birlikte Ağaoğlu-Vestas imza törenine şahit olmaktan dolayı onur duyuyorum. Devletler, temiz enerji alanında iddialı hedefler koymalılar. Bu hedeflerin gerçekleşmesinde firmaların yatırım yapmaları çok büyük önem taşıyor. Bugün atılan imzalar, temiz teknoloji alanında koyulan hedeflerin uygulanmasında önemli bir adımı temsil ediyor.
Danimarka’nın geçen yıl açıkladığımız 2050 enerji stratejisi çerçevesinde, tüm enerji üretiminin yenilenebilir enerjiden sağlanması ve 2020 yılına kadar elektrik enerjisinin yarısının rüzgar enerjisinden elde edilmesi hedeflenmektedir. Bugün gerçekleştirilen toplantılarımız sonucunda, yenilenebilir enerji alanında Türkiye ve Danimarka işbirliğinin geliştirilmesi kapsamında önemli kararlar almış bulunmaktayız" dedi.
YENİLENEBİLİR ENERJİYE 2.5 MİLYAR TL YATIRIM YOLDA
Ağaoğlu Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ağaoğlu ise konuşmasında yenilenebilir enerji yatırımları için 3 yılda 2.5 milyar TL bütçe ayırdıklarını belirtti. Ali Ağaoğlu, "Türkiye’nin bir numaralı sorunu cari açık. Cari açığın yarıdan fazlası ise enerjide dışa bağımlı olmamızdan kaynaklanıyor. Yerli ve yenilenebilir enerji yatırımları ile Türkiye’nin bu alandaki açığının giderilmesine katkıda bulunmayı hedefliyoruz. Bu yatırımlar için 3 yılda 2.5 milyar TL’lik bir bütçe ayırdık. Bu
yatırımlarımızla ayrıca yılda 1.5 milyon ton karbon emisyonunun da önüne geçeceğiz" dedi.
Ağaoğlu, ayrıca Türkiye’nin rüzgar enerjisinde toplam kurulu gücü olan 1.700 MW’ın yüzde 10’a yakın bir kısmına 2 yıl gibi kısa bir süre içerisinde eriştiklerini belirterek portföylerinde yer alan diğer santrallerin de devreye girmesiyle birlikte enerji üretimine çok ciddi bir katkı sağlayacaklarını ve hedeflerinin önümüzdeki 3 yılda, 600 MW rüzgar enerjisi olmak üzere, termik ve hidrolarla birlikte 1250 MW kurulu güce ulaşmak olduğunu da sözlerine ekledi. Ali Ağaoğlu, imzalanan bu anlaşma ile hem iki
ülke arasındaki ticari ilişkilerin gelişmesine hem de Türkiye’nin elektrik üretimine önemli katkıda bulunduklarını ifade ederek, Danimarka’nın dev şirketlerinden Vestas’ın dünyada türbin üretiminde bir numara olduğunu ve temiz enerji üretiminde önemli bir oyuncu haline geldiğini söyleyen Ağaoğlu, Türkiye’nin ilave her megavata önemle ihtiyacı bulunduğunu vurguladı.
Vestas adına bir konuşma yapan Vestas Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Afrika’dan sorumlu Başkan Yardımcısı Inigo Sabater Eizaguirre ise "Ağaoğlu Şirketler Grubu’nun Türkiye’de geliştirdiği ilk iki rüzgar projesi için 126 MW kapasiteye sahip türbinlerin kurulumunu gerçekleştirdik ve halihazırda bu türbinlerin bakımlarını sağlıyoruz. Bugün bu iki proje için 21 MW’lık kapasite artırımı anlaşmasını imzalamaktan ötürü memnuniyet duyuyoruz. Bu anlaşma, Ağaoğlu’nun Vestas’a olan güveninin açık bir göstergesidir.
Ağaoğlu’nun temiz enerji üretimine yönelik hedeflerine ve rüzgar yatırımlarından maksimum seviyede kazanç sağlamalarına tam destek vermeye hazırız" dedi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Voleybolun Unutulmazları Derneği’nden anlamlı gece Voleybolun Unutulmazları Derneği (VUD), Türk voleybolunun hafızasında iz bırakan isimleri "SAHNE BİZ’im" gecesinde bir araya getirdi. Maltepe Belediyesi ev sahipliğinde Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde düzenlenen etkinlik, 6 Şubat depremlerinde hayatını kaybeden 56 voleybolcunun anısına gerçekleştirildi. Geçmişte kulüplerinde ve milli takımlarda Türkiye’yi temsil etmiş voleybolcular, bu kez sahnede buluşarak müzik, dans ve anlatılarla izleyicilere duygu dolu anlar yaşattı. Gecenin sunuculuğunu Burcu Hakyemez Dal üstlenirken, VUD Başkanı Gülnur Özfer Görgün açılış konuşmasını yaptı. Görgün, "Bu kez filede değil sahnede buluşuyoruz. Sahnede göreceğiniz herkes sadece voleybol oynamış kişiler. Onlar bir dönemin muhteşem yıldızları, kulüplerde milli takımlarda ülkemizi gururla temsil etmiş Türk voleybolunu bugünlere taşımış çok özel isimler, bizi kırmadılar bu özel projede sahne de olmayı kabul ettiler. Memleketin çeşitli kentlerinden İstanbul’un çeşitli semtlerinden geldiler. Biz ilk kez sahneye çıkıyoruz. Amatörüz ve çok heyecanlıyız. Çok özel bir amaç için bir aradayız. Bu gecenin tüm bağış geliri deprem unutmadıklarımız voleybolun unutulmaz evlatları projesine aktarılacak" dedi. Programda; Smaç Makamı, Team EFSOOO, Les Dinos, Anadolu Volley, VUD Girls, BM & SJAYVO ile VUD Korosu sahne aldı. Kenan Bengü, Bülent Meriç, İlker Çeteci ve Saygun Keskin ise voleybol hafızasına dair özel anlatılarıyla geceye eşlik etti. Geceden elde edilecek tüm gelirin, "Depremle Unutmadıklarımız: Voleybolun Unutulmaz Evlatları" projesi kapsamında hazırlanacak Ansiklopedi ile Hatay Samandağ’da hayata geçirilmesi planlanan VUD Voleybol Anıt Parkı için kullanılacağı bildirildi.
Ankara Ankara’da ortaokul öğrencisi, kendisinden 3 yaş küçük öğrencinin parmağını kırdı Ankara’da 15 yaşındaki ortaokul öğrencisi, annesine küfür ettiği gerekçesiyle kendisine tepki gösteren 12 yaşındaki 5. sınıf öğrencisinin parmağını kırdı. Olayla ilgili konuşan yaralı çocuk ve annesi, okul yönetiminin kendileriyle ilgilenmediğini ve kötü muamele gördüklerini ileri sürdü. Olay, 9 Aralık’ta Sincan’da yer alan bir ortaokulda meydana geldi. İddiaya göre 15 yaşındaki 8. Sınıf öğrencisi S.Y.M., annesine küfür ettiği için kendisine tepki gösteren 12 yaşındaki 5. sınıf öğrencisi H.İ.Ü.’yü darp ederek parmağını kırdı. Olayla ilgili konuşan mağdur çocuk H.İ.Ü., "Saldırgan çocuk öncesinde de benimle uğraşıyordu. O gün benimle dalga geçti ve anneme çok ağır küfür etti. Ben de ’annemi sokakta mı buldum’ diyerek bağırdım ve içerde beni sıkıştırdı. Bana omzuyla vurdu ve yumruk attı. Ben de elimle yüzümü korumaya çalıştım. O sırada yüzük parmağım kırılmış. Dokularım kopmuş. Müdür yardımcısını ve müdürü odasında bulamadım. Diğer müdür yardımcısından ailemi aramasını istedim. Annem geldi ve beni hastaneye götürdü" dedi. "Daha önce de küfür etmişti" Daha önce aynı kişi tarafından benzer saldırılara maruz kaldığını dile getiren çocuk, "Sürekli boyumla, kilomla ve ismimle dalga geçerdi. Daha önce de küfür etmişti. Öğretmene şikayet ettiğimde, ‘o kaynaştırma öğrencisi, bulaşma ona’ dedi. Öğretmenlerim o gün benimle hiç ilgilenmedi. Yardımcı olmadılar. 1 saat boyunca o acıyla tek başıma mücadele ettim. Ruhsal olarak çok kötü hissediyorum. Tekrar dayak yiyeceğim diye korkuyorum. Parmağım da hâlâ acıyor. O Okula da gitmek istemiyorum. Bana saldıran öğrenciyle ilgili daha önce de şikayetler vardı. Hep aynı şeyleri yapıyormuş" ifadelerini kullandı. "Okulda hiçbir muhatap bulamadım" Anne Emine Ünal, okul müdürünün kendilerini kovduğunu iddia ederek, "Olay günü müdür yardımcısı beni aradı ve oğlumu almam gerektiğini söyledi. Ardından da ders gireceğini ve çocuğumu, nöbetçi öğrencilerden teslim alabileceğimi belirtti. Oğlumun elinde buz vardı ve parmağı çok kötü haldeydi. Hastaneye götürdüm ve parmak kemiğinin kırıldığını, dokularının da koptuğunu öğrendik. Karşı tarafın da çocuk olduğunu düşündüğüm için şikayetçi olmak istemedim. Ertesi gün avukatımızla birlikte okula gittik. Belki benim de çocuğumda suç vardır diye kamera kayıtlarını izlemek istedim. Okulda hiçbir muhatap bulamadım. Sınıf öğretmeni, okul müdürüyle görüşmemi söyledi. Müdür yardımcısının odasına gittik. Bizimle ilgilenmedi. Telefonda görüştüğü kişiye argolu sözler söylüyordu. Avukatım vekaletnamesini göstermek istemeyince bizi odasından kovdu. Dışarı çıkmamızı isteyerek bize bağırdı. Bize kameranın bozuk olabileceğini, oğlumun o çocuğa iftira atabilmiş olacağına dair söylemlerde bulundu" diye konuştu. "Oğlumun eli o haldeyken içlerinden biri ambulans çağırıp hastaneye götürebilirdi" Yalnız bırakıldıkları için kırgın olduğunu söyleyen anne Ünal, "Okul yönetiminden ve saldırgan çocuğun ailesi tarafından bir kez bile geçmiş olsun denilmedi. Yönetim bize, karakol isterse görüntüleri vereceklerini söyleyerek adeta kovdu. Daha sonra şikayette bulunduk. Oğlumun eli o haldeyken içlerinden biri ambulans çağırıp hastaneye götürebilirdi. O acıyla tek başına bırakmayabilirdi. Yardımcı olsalardı ya da geçmiş deselerdi hiçbirinden şikayetçi olmazdım. Sürecin sonuna kadar takipçisi olacağım" ifadelerine yer verdi.
Konya 752. Vuslat Yıl Dönümü Anma Törenleri Şeb-i Arus programı Konya’da Hazreti Mevlana’nın 752. Vuslat Yıl Dönümü Uluslararası Anma Törenleri, Şeb-i Arus programıyla sona erdi. Mevlana Kültür Merkezi’nde "Huzur Vakti" temasıyla düzenlenen Şeb-i Arus programına Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Safi Arpaguş, Konya Valisi İbrahim Akın, Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, protokol mensupları, yerli ve yabancı çok sayıda davetli ve vatandaşlar katıldı. "Hazreti Mevlana’yı anlamak ve anlatmak; onu anarken bu anlamı yaşayıp yaşatmak ilgili herkesin sorumluluğudur Programda konuşan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, "Hazreti Mevlana’yı anlamak ve anlatmak; onu anarken bu anlamı yaşayıp yaşatmak ilgili herkesin sorumluluğudur. Bu yıl ‘Huzur Vakti’ temasıyla gerçekleştirdiğimiz, Hazreti Mevlana’nın Vuslat Yıl Dönümü Uluslararası Anma Törenlerinin de bütün gayesi budur. Kadim tarihimize baktığımızda; devleti ve toplumu şekillendiren, değiştiren, dönüştüren, nihayetinde bunun da ötesine geçerek bütün insanlık için bir örnek, bir rehber konumuna erişen nice büyük insanımızın derin izlerini görürüz. Devlet adamlarından komutanlara, alimlerden sanatkarlara bu insan varlığımız öylesine zengin, etkileri öylesine büyüktür ki zaman onların izlerini örtememiş, verdikleri ilham hiç dinmemiş, açtıkları yolun yolcusu, gösterdikleri menzilin ziyaretçisi daima artmış, asla eksilmemiştir. Bu silsilenin içinde Hacı Bektaş Veli’den Yunus Emre’ye, Sadrettin Konevî’den, Sultan Veled’e, Şems-i Tebrizî’den Hoca Nasreddin’e gönül fatihlerimiz daima ayrı ve özel bir yere sahip olmuştur. Mevlana da bu gül bahçesinden bir güldür. Bu bahçenin kapısı bütün gönüllere ardına kadar açıktır. Ancak bilinsin ki gül deryamızdan bir dalın dahi kök salıp boy verdiği manevi topraktan koparılmasına izin vermeyiz. Değerlerimize bütünüyle sahip çıkmaya ve onları, bugün her zamankinden daha çok ihtiyaç duyduğunu açıkça gördüğümüz insanlıkla paylaşmaya devam edeceğiz" ifadelerini kullandı. Konya Valisi İbrahim Akın ise, "Bizler her yıl, 7-17 Aralık tarihleri arasındaki bu müstesna zamanlarda gönlümüzü tazeliyor, huzuru sadece kendimiz için değil bütün insanlık için diliyoruz. ‘Gönlün huzuru, gönül sahiplerinin huzurundadır’ temasıyla, bu süre zarfında büyük bir teveccühle programlarımızı tamamladık" şeklinde konuştu. "Şeb-i Arus, insanlığın özlediği barışın, kardeşliğin ve sevginin yeniden hatırlatıldığı bir hakikat mektebidir" Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay da, "Bugün Gazze başta olmak üzere dünyanın dört bir yanında yaşanan acılar, hepimizin canını yakmaktadır. İsrail’in Gazzeli kardeşlerimize reva gördüğü soykırımı yıllarca bütün insanlık kör, sağır ve dilsiz kesilerek seyretti; vicdanlar sustu, insaniyet karanlığa gömüldü. Tüm bu süreçte; Gazze’de toprağa düşen bedenler, mazlum annelerin gözyaşı, çocukların masumiyeti bugün insanlığın utancı oldu. Unutmayınız ki, eğer bir yerde mazlum ağlıyorsa, orada hala ayrılık vardır. Ve bir çocuğun gözyaşı, bir ümmetin imtihanıdır. Çare kavga değildir; çare gönülleri birleştirmektir. Bu yüzden Şeb-i Arus, insanlığın özlediği barışın, kardeşliğin ve sevginin yeniden hatırlatıldığı bir hakikat mektebidir. Bu duygularla, Hz. Mevlana’yı 752. vuslat yıl dönümünde rahmetle anıyorum" diye konuştu. Konuşmaların ardından Diyanet İşleri Başkanı Safi Arpaguş da Mesnevi sohbeti gerçekleştirdi.