YEREL HABERLER - 25 Mart 2014 Salı 15:46

Mb'den Bankalara İyi Haber

A
A
A
Mb'den Bankalara İyi Haber

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 18 Mart tarihli Para Politikası Kurulu toplantı tutanaklarını açıkladı. Para politikasının normalleşme sürecinde TL zorunlu karşılıklara faiz ödenmesinin değerlendirildiğinin belirtildiği açıklamada gerekli görüldüğü taktirde ileride gündeme alınabileceği ifade edildi. Toplantı özetinde ayrıca 'PPK'ın gerekirse ZK, ROM ve likidite araçlarını kullanabileceği belirtildi.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nı 18 Mart tarihli Para Politikası Kurulu toplantı özetinde şu ifadelere yer verildi:
ENFLASYON GELİŞMELERİ
Şubat ayında tüketici fiyatları aylık bazda yüzde 0,43 oranında artmış ve yıllık enflasyon 0,14 puanlık yükselişle yüzde 7,89 olmuştur. Türk lirasındaki değer kaybının yansımalarıyla temel enflasyon göstergelerinde belirgin bir yükseliş gözlenmiştir. Gıda fiyatlarındaki olumsuz seyir ve döviz kuru hareketlerinin gecikmeli etkilerine bağlı olarak enflasyon göstergelerinin önümüzdeki dönemde de yüksek seyredeceği tahmin edilmektedir.
Gıda grubunda yıllık enflasyon 0,83 puan azalarak yüzde 10,05’e gerilemiştir. Şubat ayında işlenmemiş gıda fiyatları, sebze fiyatlarına bağlı olarak azalmıştır. Ancak, taze meyve-sebze dışı işlenmemiş gıda fiyatlarındaki olumsuz görünüm sürmüş ve bu grubun yıllık artış oranı yüzde 24,21 olmuştur. İşlenmiş gıda fiyatları başta ekmek-tahıl olmakla birlikte, genele yansıyan artışlara bağlı olarak aylık bazda yüzde 1,65 oranında yükselmiş; grup yıllık enflasyonu ise yüzde 9,42’ye çıkmıştır. Öte yandan, son dönemde çeşitli bölgelerde yağışların mevsimsel ortalamaların altında seyretmesi gıda fiyatlarına dair yukarı yönlü riskleri canlı tutmaktadır.
Şubat ayında hizmet grubu fiyatları aylık bazda yüzde 0,77 oranında artarken grup yıllık enflasyonu 0,38 puanlık yükselişle yüzde 8,34 olmuştur. Böylelikle hizmet grubu enflasyonu 2009 yılının ilk çeyreğinden bu yana en yüksek seviyesine ulaşmıştır. Mevsimsellikten arındırılmış veriler hizmet grubu enflasyonunun ana eğilimindeki yukarı yönlü seyrin bu dönemde de sürdüğüne işaret etmektedir.
Temel mal grubunda ise yıllık enflasyon Şubat ayında 1,28 puanlık belirgin bir artışla yüzde 8,39’a yükselmiştir. Bu gelişmede, başta otomobil olmak üzere, Türk lirasındaki değer kaybıyla yükselen dayanıklı tüketim malları fiyatları belirleyici olmuştur. Mevsimsellikten arındırılmış veriler temel mal grubu enflasyonunda Ocak ayına kıyasla daha yüksek bir artışa işaret etmiştir. Benzer bir görünüm temel enflasyon göstergelerinde de kaydedilmiştir.
Bu gelişmeler çerçevesinde önümüzdeki aylarda baz etkisinin de katkısıyla enflasyondaki yükselişin sürebileceği tahmin edilmektedir. Enflasyonu Etkileyen Unsurlar 6. Sanayi üretimi Ocak ayında Aralık ayına göre belirgin bir artış göstermiştir. Bu artışta Aralık ayındaki zayıf görünümün telafisi ile dış talepteki göreli canlanmanın desteğiyle artan ihracat siparişlerinin ve ihracat beklentilerindeki iyileşmenin yansımaları görülmektedir. Bir önceki çeyrek ortalaması ile karşılaştırıldığında, Ocak ayı üretim seviyesi daha da güçlü bir görünüm çizmektedir. Ancak, iç talepteki zayıflamanın iktisadi faaliyete yansıması ile bu görünümün önümüzdeki dönemde daha ılımlıya dönmesi beklenmektedir.
Son aylarda yurt dışı ve yurt içi kaynaklı belirsizlikler ve buna bağlı olarak risk primi ve döviz kurundaki artışlar tüketici güveninde belirgin bir düşüşe yol açmıştır. Ayrıca, finansal koşullardaki sıkılaşmanın etkisiyle tüketici kredilerinin büyüme hızları yavaşlamaktadır. Mevcut veriler beyaz eşya ve otomobil satışlarında da son dönemde belirgin bir düşüş olduğuna işaret etmektedir. Bu doğrultuda Ocak ayında dayanıklı tüketim mallarının ithalat ve üretiminde bir önceki aya ve çeyreğe göre belirgin bir gerileme kaydedilmiştir. 8. 2013 yılı içerisinde olumlu bir seyir izleyen yatırım talebi de son dönem gelişmeleri ile birlikte ivme kaybetmiştir. Sabit sermaye yatırım beklentisi 2010 yılından beri en düşük seviyesine inerken, yatırımların ana eğilimine ilişkin göstergelerden taşıt hariç sermaye malları üretimi Ocak ayında bir önceki aya kıyasla yüksek oranlı gerileme göstermiştir. Benzer şekilde, ticari araç satışlarında da bir yavaşlama söz konusudur.
Son dönem verileri ihracatın büyüme eğilimini 2014 yılı ilk çeyreğinde de koruduğunu göstermektedir. İhracat miktar endeksi Ocak ayında hem bir önceki aya hem de bir önceki çeyrek ortalamasına göre artış kaydetmiştir. Son dönemde anket göstergelerinin işaret ettiği küresel ölçekteki toparlanma, dünya ithalat talebindeki canlanma ve Türk lirasındaki değer kaybının etkileriyle önümüzdeki dönemde ihracatın büyümeye olumlu katkı yapması beklenmektedir.
Özetle, son dönemde açıklanan veriler nihai yurt içi talebin ivme kaybedeceğini; ihracatın ise bu yavaşlamanın büyüme üzerindeki etkilerini sınırlayacağını göstermektedir. Kurul bu gelişmeler sonucunda dengelenme sürecinin devam edeceğini ve 2014 yılında cari işlemler açığında belirgin bir iyileşme gözleneceğini tahmin etmektedir.
Mevsimsel etkilerden arındırılmış verilere göre toplam ve tarım dışı işsizlik oranları 2013 yılının Aralık döneminde bir önceki döneme kıyasla azalmıştır. Bu dönemde, işsizlik oranlarının gerilemesi tarım dışı istihdamda meydana gelen güçlü artıştan kaynaklanmıştır. İstihdam asıl olarak hizmetler ve inşaat sektörlerinde artış göstermiştir. Sanayi sektörü istihdamı ise sınırlı bir oranda artmış ve görece zayıf görünümünü sürdürmüştür.
PARA POLİTİKASI VE RİSKLER
Kurul, enflasyona ilişkin yukarı yönlü risklerin önemini koruduğu değerlendirmesinde bulunmuştur. Döviz kuru hareketlerinin gecikmeli yansımaları özellikle temel mallar kanalıyla çekirdek enflasyonu olumsuz etkilemeye devam etmektedir. Hizmet fiyatlarının yıllık artış oranı ve fiyatlama davranışlarına dair diğer göstergeler de enflasyonun ana eğiliminin hedefin belirgin olarak üzerinde seyrettiğine işaret etmektedir. Ocak ayında yapılan güçlü ve önden yüklemeli parasal sıkılaştırma enflasyona dair yukarı yönlü risklerin orta vadeli enflasyon beklentileri üzerindeki etkilerini sınırlamaktadır. Bununla birlikte, parasal sıkılaştırmanın enflasyon üzerindeki olumlu etkisinin belirli bir gecikmeyle gözlenebileceği değerlendirildiğinde, baz etkisinin de katkısıyla Haziran ayına kadar enflasyondaki yükselişin devam edebileceği tahmin edilmektedir. Bu süreçte enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışları yakından izlenecek ve enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar para politikasındaki sıkı duruş sürdürülecektir.
Sıkı para politikası duruşunun, alınan makro ihtiyati önlemlerin ve zayıf seyreden sermaye akımlarının etkisiyle kredi büyüme hızları yavaşlamaya devam etmektedir. Kurul, kredi büyümesinde gözlenen yavaşlamanın daha çok tüketici kredileri ve kredi kartlarından kaynaklandığı, Türk lirası cinsi ticari kredilerdeki artışın gücünü koruduğu değerlendirmesinde bulunmuştur. Yılın ilk çeyreğinde finansal koşullarda gözlenen kayda değer sıkılaşma kredi büyüme hızında yavaşlama eğiliminin süreceğine işaret etmektedir. Kurul üyeleri, önümüzdeki dönemde kredi piyasasında arz ve talep yönlü unsurların yakından takip edilmesinin faydalı olacağını değerlendirmiştir.
2014 yılı ilk çeyreğine dair açıklanan veriler de kredi gelişmeleri ile uyumlu olarak yurt içi özel kesim nihai talebinde ivme kaybına işaret etmektedir. Net ihracatın ise dış talepteki toparlanmanın katkısıyla büyümeye olumlu katkı yapması beklenmektedir. Kurul, talep bileşenlerinin mevcut görünümü altında 2014 yılında toplam talep koşullarının enflasyon baskılarını sınırlayacağını ve cari işlemler açığında belirgin bir iyileşme gözleneceğini tahmin etmektedir. 15. Kurul, son dönemde iktisadi faaliyetin ılımlı seyrini korumasına rağmen, tüketim ve yatırım eğiliminde göreli bir zayıflama olduğuna dikkat çekmiştir.
Kurul üyeleri, talep göstergelerindeki zayıflamanın henüz iktisadi faaliyete belirgin olarak yansımadığını ifade etmiştir. Bununla birlikte, Enflasyon Raporunda yer alan risk senaryolarında belirtildiği gibi, yaşanan belirsizliklerin ve risk primindeki artışın uzun süreli olması durumunda ekonomide güven ve bilanço kanalı üzerinden ciddi bir yavaşlama gözlenme olasılığının göz ardı
edilmemesi gerektiği vurgulanmıştır. Söz konusu riskin gerçekleşmesi halinde, Merkez Bankası’nın elindeki araçları dengeleyici yönde değerlendirebileceği hatırlatılmıştır. Bu çerçevede, gerekmesi halinde zorunlu karşılıklar, rezerv opsiyon mekanizması (ROM) ve likidite politikası gibi araçların kullanılabileceği ifade edilmiştir.
Kurul, para politikasının normalleşme sürecinde zorunlu karşılıkların Türk lirası olarak tutulan kısmına faiz ödenmesi konusunu da bu çerçevede değerlendirmiştir. Bu aşamada olmasa da gerekli görülmesi halinde ileri bir tarihte böyle bir düzenlemenin gündeme alınabileceği belirtilmiştir. Zorunlu karşılıklara kısmi faiz ödenmesinin aynı zamanda ROM üzerindeki etkileri farklı açılardan değerlendirilmiştir. Bu değerlendirmeler doğrultusunda, zorunlu karşılıklara kısmi faiz ödenmesi ile ilgili olarak ilerde yapılabilecek bir düzenlemenin ölçülü ve sınırlı tutulmasının uygun bir yaklaşım olabileceği ifade edilmiştir.
Kurul, maliye politikasına ve vergi düzenlemelerine ilişkin gelişmeleri enflasyon görünümüne etkileri bakımından yakından takip etmektedir. Para politikası duruşu oluşturulurken, önümüzdeki dönemde mali disiplinin korunacağı ve yönetilen/yönlendirilen fiyatlarda öngörülmeyen bir artış gerçekleşmeyeceği varsayılmaktadır. Maliye politikasının söz konusu çerçeveden belirgin olarak sapması ve bu durumun orta vadeli enflasyon görünümünü olumsuz etkilemesi halinde para politikası duruşunun da güncellenmesi söz konusu olabilecektir. 18. Mevcut belirsizlikler karşısında ekonomimizin dayanıklılığını koruması açısından maliye ve finansal sektör politikalarındaki temkinli duruşun sürdürülmesi kritik önem taşımaktadır. Orta vadede ise mali disiplini kalıcı hale getirecek ve tasarruf açığını azaltacak yapısal reformların güçlendirilmesi makroekonomik istikrarı destekleyecektir. Bu yönde atılacak adımlar aynı zamanda para politikasının hareket alanını genişletecek ve uzun vadeli kamu borçlanma faizlerinin düşük düzeylerde seyretmesini sağlayarak toplumsal refaha olumlu katkıda bulunacaktır. Bu çerçevede, Orta Vadeli Program'ın gerektirdiği yapısal düzenlemelerin hayata geçirilmesi büyük önem taşımaktadır.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Otobüsün açık kapısından düştükten sonra hayatını kaybeden yaşlı kadın toprağa verildi Adana’da otobüste ücret ödemek için ayağa kalktığı sırada açık bırakılan kapıdan 24 Nisan günü aşağı düşerek ağır yaralandıktan sonra kaldırıldığı hastanede dün hayatını kaybeden yaşlı kadın gözyaşları arasında toprağa verildi. Edinilen bilgiye göre, kaza, 24 Nisan günü saat 14.30 sıralarında Sarıçam ilçesi Balcalı Mahallesi Güney Kampüs yolunda meydana geldi. Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi’ne kontrole giden Hatice Sabahi (75), evine dönmek için Vedat K.’nin kullandığı 01 J 0364 plakalı özel halk otobüsüne bindi. Sürücü direksiyon başında sigara içtiği sırada otobüs kapısı açık bir şekilde ilerlerken, Sabahi ulaşım kartını göstermek için ayağa kalktı. Manevra sırasında dengesini kaybeden Sabahi, açık olan kapıdan aşağı düşerek başını asfalta çarptı. İhbar üzerine kaza yerine gelen sağlık ekipleri, Sabahi’yi ilk müdahalenin ardından ambulansla hastaneye götürdü. Sürücü ise gözaltına alınarak polis merkezine götürüldü. Hastanede ameliyata alınan 6 çocuk annesi Sabahi’nin beyin kanaması geçirdiği, köprücük ve kürek kemiği ile göğüs kafesinde kırıklar olduğu belirlendi. Kafatasında biriken kan boşaltılan Sabahi, yoğun bakım ünitesinde entübe edildi. Sabahi’nin emekli öğretmen eşi Cemil Sabahi (74) ile çocukları hastaneye giderek, gelecek iyi haberi beklemeye başladı. Polis merkezindeki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen sürücü Vedat K. ise çıkarıldığı mahkemece adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Sabahi ise dün kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. Sabahi’nin cenazesi yakınları tarafından hastanenin morgundan alınarak Ali Hocalı Mahallesi Mezarlığına getirildi. Sabahi, Alihocalı Mezarlığında kılınan cenaze namazının ardından İsmailiye Mahallesinde bulunan aile mezarlığında toprağa verildi.
Isparta Isparta’da feci kaza: 1 polis şehit oldu, 4 asker yaralandı Isparta’da otomobil ile polis aracının çarpışması sonucu meydana gelen kazada 1 polis şehit oldu, 4 asker yaralandı. Şehit polis Yunuz Turan, 2018 yılında Isparta’da yaptığı kış lastiği uygulamasında yaptığı denetimler ve sürücüler ile yolculandırdığı anlarda görüntülenmiş ve nezaketi ile dikkati çekmişti. Kaza 07.30 sıralarında Isparta-Eğirdir karayolunun 3. Kilometresinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, Eğirdir Dağ Komando Okulu’nda görevli askeri personel İlker A. idaresindeki 17 UY 843 plakalı otomobil sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu yolda radar uygulaması hazırlığı yapan Trafik Denetleme Müdürlüğünde görevli polis memuru Yonuz Turan’a ardından 32 A 5953 plakalı trafik aracına çarptı. Çarpışmanın şiddeti ile polis aracı ve polis memuru şarampole savruldu. Meydana gelen kazada Yonuz Turan, sürücü İlker A. ve otomobilde yolcu olarak bulunan Ali K., Yunus Y. ve Murat E. yaralandı. İhbar üzerine bölgeye sağlık polis ve itfaiye ekipleri sevk edildi. Yaralılar sağlık ekipleri tarafından yapılan ilk müdahalenin ardından Isparta Şehir Hastanesine kaldırıldı. Turan burada yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak şehit oldu. Olay yeri ekipler tarafından güvenlik şeridi ile kapatıldı. Olay yeri ekiplerinin kaza yerinde yaptığı incelemeler sonrası kaza ile ilgili bilgi alan Isparta valisi Aydın Baruş şehit olan polis memurunun Trafik Denetleme Müdürlüğünde görevli olduğunu belirterek “Personelimiz radar uygulaması yapmak üzere polis aracını emniyet şeridine çekiyor. Radar uygulamasını belirtmek içinde yine emniyet şeridine uyarı levhası koyuyor. O esnada süratli olduğunu tahmin ettiğimiz bir otomobil polis memurumuza çarpıyor. Olaydan sonra hastaneye kaldırıldı polis memurumuz ancak şehit oldu. Görevi başında şehit olan kardeşimize Allah’tan rahmet diliyorum” dedi. Öte yandan yaralı askerlerin sağlık durumunun iyi olduğu öğrenildi. Kaza ile ilgili soruşturma başlatıldı. Kış lastiği kontrolünde görüntülenmişti Şehit polis memuru Yonuz Turan 13 Aralık 2018 tarihinde kış lastiği uygulamasında kameralar tarafından görev başında görüntülenmişti. Turan, Isparta-Antalya karayolu üzerinde yapılan denetimlerde kamyon, çekici ve otobüslerde tahrikli dingiller (çeker) lastiklerinde M+S ve wolfex işaretine bakarken, minibüs, kamyonet ve ticari araçlarda ise aynı işlem 4 lastik kontrolünü de gerçekleştirmiş, kontroller sonrası sürücüleri lastiklerinin durumu hakkında bilgilendirmişti.Turan, lastiklerini kontrol ettiği otobüslerin yolcularına da lastikler hakkında bilgi vermiş ve nezaketiyle dikkati çekmişti.
İstanbul Sağlıklı Bir Fikrim Var Proje Yarışması, geleceğin sağlık liderlerini ödüllendiriyor Sağlık ve eğitim alanında gençlerin yeteneklerini farkına varmasını sağlamak ve geleceğin sağlık profesyonellerine destek olmak amacıyla “Sağlıklı Bir Fikrim Var” lisans öğrencileri proje yarışması yapılıyor. Bu yıl ilki düzenlenecek olan yarışma, sağlık alanında öğrenim gören gençlere üretkenliklerini ve yenilikçi fikirlerini sergileme fırsatı sunacak. Sağlık ve eğitim alanında gençlerin yeteneklerini fark ettirmek ve geleceğin sağlık profesyonellerine destek olmak amacıyla Alimoğlu Sağlık ve Eğitim Vakfı, İstanbul Üniversitesi-İstanbul Tıp Fakültesi ve Orzaks İlaç iş birliğiyle “Sağlıklı Bir Fikrim Var” lisans öğrencileri proje yarışması düzenleniyor. Bu yıl ilki düzenlenecek olan yarışma, sağlık alanında öğrenim gören gençlere üretkenliklerini ve yenilikçi fikirlerini sergileme fırsatı sunacak. Yarışma, “Mikrobiyotanın otoimmün hastalıkların oluşumundaki yeri ve probiyotiklerin otoimmün hastalıkların tedavisindeki rolü” konulu projeleri kapsayacağı öğrenildi. Özgün, bilimsel ve uygulanabilir projelerin değerlendirileceği ve ödüllendirileceği yarışmada, ayrıca uygun görülen projeler işbirlikçi ilaç firmasının bünyesinde hayata geçirilme şansına sahip olacak. Vakfın Yönetim Kurulu Başkanı Ecz. Selman Alimoğlu, “Sağlık alanında yaşanan zorluklar ve değişen ihtiyaçlarla, yeni yaklaşımların gerekliliğini vurguluyoruz. Gençlerimizin sahip olduğu enerji, tutku ve yenilikçi bakış açısıyla bu yarışmanın, potansiyellerini ortaya çıkararak, onlara sağlık alanında önemli bir rol alma ve topluma akademik ve önemli katkılarda bulunma fırsatı sunmasını hedefliyoruz. Geleceğin sağlık profesyonellerinin ve liderlerinin, bu yarışma sayesinde özgün projeler geliştirerek, sağlık alanındaki dönüşüm sürecine öncülük edeceklerine olan inancımızı her daim canlı tutuyoruz” dedi. Birinci veya birinci gruba 75 bin TL, ikinci veya ikinci gruba 50 bin TL, üçüncü veya üçüncü gruba ise 25 bin TL para ödülü ve ödül plaketi verilecek. Ayrıca, işbirlikçi ilaç firmasında staj yapma imkanı da sunulacak. Yarışmaya katılmak isteyen gençlerin vakfın internet adresinden başvuru yapmaları gerektiği öğrenilirken başvuruların 14 Eylül 2024 tarihine kadar kabul edileceği belirtildi.
Bingöl 176 kişinin öldüğü Bingöl depreminin üzerinden 21 yıl geçti Bingöl Valisi Ahmet Hamdi Usta, 1 Mayıs 2003’te 6.4 büyüklüğünde meydana gelen depremin üzerinden 21 yıl geçtiğini hatırlatarak, “Bu acıların bir daha yaşanmaması ve oluşabilecek hasarların en aza indirilmesi için asıl önemli olan depremden önce alınacak tedbirlerdir” dedi. 1 Mayıs 2003’te Bingöl’de meydana gelen 6.4 büyüklüğündeki depremde, kayıtlara göre 176 kişinin hayatını kaybettiği, 521 kişinin de yaralandığı depremin üzerinden 21 yıl geçti. Depremin yıl dönümüyle ilgili açıklama yapan Bingöl Valisi Usta, depremde hayatını kaybedenlere başsağlığı dileklerini sundu. Deprem öncesi alınacak tedbirlere değinen Vali Usta, “1 Mayıs 2003 tarihinde ilimizde meydana gelen ve yüzlerce vatandaşımızın hayatını kaybetmesine neden olan depreminin üzerinden 21 yıl geçti. Neden olduğu yıkımla şehrin hafızasında acı sayfalardan biri olarak yerini alan bu depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Yüce Allah’tan rahmet, yakınlarına ve tüm hemşehrilerimize başsağlığı ve sabırlar diliyorum. Bütün zor ve acılı günlerde olduğu gibi bu felaketten sonra da Devletimiz ve milletimiz birlik ve beraberlik içerisinde hareket etmiş, büyük dayanışma örneği sergilemiş, yaraların sarılması ve şehrimizin yeniden yapılanma çalışmaları için olağanüstü bir gayret göstermiştir. Depremin meydana getirdiği hasar ve acıların felaketten sonra sergilenen yardımlaşma ve dayanışma ruhuyla kısa sürede giderilmesi elbette önemlidir. Ancak bu acıların bir daha yaşanmaması ve oluşabilecek hasarların en aza indirilmesi için asıl önemli olan depremden önce alınacak tedbirlerdir. Bu kapsamda, deprem yönetmeliğine uygun olarak inşa edilen binalar meydana gelecek hasarı büyük ölçüde azaltmaktadır. Ülkemizin büyük bir bölümü, özellikle de ilimiz ciddi deprem kuşakları üzerinde bulunmaktadır. Bu nedenle, geçmişte yaşanan depremlerin günümüzde ve gelecekte de yaşanması kaçınılmazdır. Burada önemli olan husus; depremle yaşayabilmeyi öğrenmek, toplumun geniş kesimlerinde konuyla ilgili farkındalık oluşturmak, kamu kurumlarımız, yerel yönetimlerimiz, sivil toplum kuruluşlarımız ve vatandaşlarımızla bütünlük ve dayanışma içerisinde muhtemel depremlere hazırlıklı olmak; yapı stoklarımızı, evlerimizi ve işyerlerimizi yaşadığımız zamanın bilimsel verileri ışığında teknolojinin imkânlarını da kullanarak depreme dayanıklı şekilde inşa edebilmektir. Çünkü söz konusu insan hayatıdır ve insan hayatı her şeyden daha değerlidir. Unutmayalım ki insanın canına kast eden deprem değil ihmaldir, tedbirsizliktir, yapılardır” dedi.
Niğde Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi’ne ’Bilgisayar ve Bilişim Teknolojileri Fakültesi’ Kurulacak Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar’ın başkanlığında ve İstanbul Teknik Üniversitesi ev sahipliğinde düzenlenen ’Yapay Zekâ, Dijitalleşme ve Büyük Veri Alanlarında Üniversitelerde Açılacak Yeni Program ve Bölümlerle İlgili İkinci Toplantı’ sonrası Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesine Bilgisayar ve Bilişim Teknolojileri Fakültesi kurmasının uygun bulunduğu açıklandı. YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar tarafından yapılan açıklamada Türkiye’deki üniversitelerde yapay zekâ, dijitalleşme ve büyük veri alanlarında 21 lisans, 50 ön lisans olmak üzere toplamda 71 programın açılacağı ve bu programların bu yıl ÖSYM kılavuzuna dâhil edileceği belirtilirken, aynı zamanda Bilgisayar ve Bilişim Teknolojileri Fakültesi’nin kurulacağı 6 üniversite de açıklandı. Buna göre Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi’nde ilk aşamada bu yıl Bilişim Sistemleri ve Teknolojileri Lisans Programı açılırken ilerleyen süreçte ise Bilgisayar ve Bilişim Teknolojileri Fakültesi kurulacak. Konuyla ilgili açıklama yapan Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hasan Uslu, “Yapay Zekâ, Dijitalleşme ve Büyük Veri Alanlarında Üniversitelerde Açılacak Yeni Program ve Bölümlerle İlgili toplantının ikincisinde böyle bir kararın alınması üniversitemiz ve şehrimiz adına gurur verici bir gelişme. Üniversitemiz tarım, gıda, nanoteknoloji, alternatif ve yenilenebilir enerji alanlarının yanında yapay zekâ ve bilişim teknolojileri gibi birçok alanda öncü olmaya devam ediyor. Rektör Uslu; Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi’nin ’Bölgesel kalkınma odaklı, öncelikli alanlarda ihtisaslaşmış, topluma hizmette öncü ve yenilikçi bir üniversite olmak’ vizyonuyla çalışmalarını kararlılıkla sürdüreceğini ifade etti. Rektör Uslu YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar’a teşekkür ederek Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi’nin ulusal ve uluslararası ölçekteki yeni başarılara imza atmaya ve adından söz ettirmeye devam edeceğini belirtti.
İstanbul İstanbul İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Memişoğlu’ndan ‘Doğum koçluğu’ tepkisi: "Sağlıkla alakası olmayanlar başka şeyler telkin ediyor" Toplumda sezaryen oranlarının yüksekliğine dikkat çeken ve gebeyi doğuma hazırlayacak meslek grubunun ebeler olduğunu söyleyen İstanbul İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, “Sezaryen oranlarımız toplam doğumda yüzde 60’ın, primer (ilk)sezaryen oranlarımız İstanbul’da yüzde 30’un üzerinde, sezaryen oranını hep beraber düşüreceğiz. Dünyanın en iyi sağlık hizmetini sunan sağlıkçılarız, doğum koçluğu diye bir şey yok, hayatında sağlıkla alakası olmayan insanlar başka şeyler telkin ediyorlar. Bu işi ebeler yapıyor, bu konuda toplumun farkında olmasını bekliyoruz” dedi. Doğumların neredeyse tamamını ebelerin gerçekleştirdiği, yaşanabilecek bir olumsuzluk durumunda kadın doğum uzmanlarının müdahale ettiği Esenler Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi’nde 21-28 Nisan Ebeler Haftası dolayısıyla bir etkinlik gerçekleştirildi. Programa İstanbul İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, Esenler Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi Başhekimi Uzm. Dr. Yüksel Özdemir ile sağlık sektöründen yöneticiler ile hastane personeli katıldı. Programda Dünya Sağlık Örgütü’ne göre anne bebek sağlığı açısından sezaryen oranının yüzde 15’i geçmemesi gerektiği belirtilirken son yıllarda sezaryen oranlarındaki yükselişe dikkat çekildi. Anne adaylarının mümkün olduğunca normal doğumu tercih etmesi için Sağlık Bakanlığı’nın büyük çaba gösterdiği belirtilirken Esenler Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi’nin 2023’te yüzde 9’luk primer sezaryen oranıyla İstanbul’da en düşük primer sezaryen oranına sahip hastane olduğu aktarıldı. Programda konuşan İstanbul İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Memişoğlu, doğum koçluğu konusunda açıklamalarda bulundu, gebeleri psikolojik ve bedensel olarak doğuma hazırlayacak meslek grubunun ebeler olduğunu aktardı. “Primer sezaryen oranları yüzde 30 bandının üzerinde" Türkiye’nin sağlık alanında çok önemli çalışmalar gerçekleştirdiğini söyleyen İstanbul İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, “Sağlık sektörü kıymetini bilmemiz gereken çok değerli bir sektör, Covid’de, depremlerde, afetlerde de gösterdik. Bizler dünyanın en iyi sağlık hizmetini sunan sağlıkçılarız. Cumhurbaşkanımızın liderliğinde özellikle son 20 senede sağlıkta dünyaya örnek teşkil etmiş büyük değişimlere, başarılara imza atmış bir teşkilatız. Bugün Türk toplumunun 3 tane büyük riski var. Bunlardan bir tanesi; kilo, hareketsizlik, ikincisi bağımlılık sigara, kötü alışkanlıklar, üçüncüsü maalesef doğurganlık oranımızın düşmesi. Diyeceksiniz ki ‘Hocam nasıl bir risk bu’, bugün anlaşılamaz çünkü bugün Türkiye nüfusu genç sayılıyor. Primer sezaryen (annenin ilk sezaryen doğumu) oranı maalesef İstanbul’da da Türkiye’de de çok yüksek, neden? Sezaryen bir ameliyat tekniğidir. Maalesef ülkemizde yüzde 60’ın üzerinde doğumların büyük oranının sezaryen ameliyatıyla yapıldığını görüyoruz. Bugün primer sezaryen oranları yüzde 30 bandının üzerindeyse bunu düzeltmek hepimizin, boynumuzun borcu. Bize, sağlıkçılara düşen primer sezaryen oranını minimize etmemiz, bunu hep beraber düşüreceğiz, çok net söylüyorum” şeklinde konuştu. “Doğum koçluğu diye bir şey yok ki ebenin işi zaten o" Gebelik sürecinde kadınları doğuma hazırlayacak meslek grubunun ebeler olduğunu belirten İstanbul İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Memişoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çok net söylüyorum; doğum koçluğu diye bir şey yok ki ebenin işi zaten o, hayatında sağlıkla alakası olmayan insanlar başka şeyler telkin ediyorlar. Topluma bunu net söylüyorum; bu işi ebeler yapıyor, ebeler Türkiye’de bu işi en iyi yapan meslek grubu. Gebeyi takip edecek, onu doğuma psikolojik, bedensel olarak hazırlayacak meslek grubu ebelerdir. Ebelerimiz dünyanın en iyi, yetenekli ebeleridir. Ebeler Haftası’nda bu konuda toplumun farkında olmasını bekliyoruz. Ebelerin doğumun esas mimarları olduğunu, onların eşliğinde yapılması gerektiğini ve sezaryenin bir ameliyat olduğunu bir daha belirtmek istiyorum. Her türlü alt yapı imkanımız hem kamuda hem özel sektörde var, bugün bu hastanede suyla doğum yapılabiliyor. Bugün bu hastanede her hamilenin ayrı odası gerektiği zaman lohusa odasından müdahale imkanına kadar her türlü imkan var. Sezaryen oranlarımız toplam doğumda yüzde 60’ın üzerinde, primer sezaryen oranlarımız İstanbul’da yüzde 30’un üzerinde. Maalesef farklı faktörler, etkiler de var, bu çocuk ve doğum sayısının düşmesine sebebiyet veriyor. Toplumun sağlıklı kalabilmesi için beslenme, bağımlılık veya hareket konusunda toplumu geliştirmemiz, kendimize bakmamız gerekiyor. Koruyucu hekimliğin çok önemli olduğunu özellikle belirtmek istiyorum. Kanser taramalarından çocuk bebek takiplerimize kadar sistemimizde hepsinin alt yapısı var. Bugün aşılanma dediğiniz zaman aşı konusunda Türkiye çok büyük yol kat etti. Hem diyetisyen hem psikoloğun olduğu hem de kanser taramaların yapıldığı aile ve sağlıklı yaşam merkezlerine gitmelerini, danışmalarını sağlıklarını kaybetmeden değerini bilmelerini bekliyoruz” “2023 yılında İstanbul’da en düşük primer sezaryen oranına sahip hastane olduk” Normal doğumun önemine vurgu yapan ve ebelerin bu süreçte büyük görev üstlendiğini aktaran Esenler Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi Başhekimi Uzm. Dr. Yüksel Özdemir, “Ebelik mesleği dünyanın en kutsal ve en eski mesleklerinden biridir, bir insanın dünyaya geliş anına şahitlik eden ebeler, doğum anında annelerin en büyük destekçisidirler. Kutsal ve önemli olan ebelik mesleğinin bugün olduğu gibi yarın da aynı öneme sahip olacağından hiçbir şüphemiz yoktur. Fedakar ebelerimizin haftasını tebrik ediyorum. Hastanemiz 2017 yılında anne dostu hastane unvanı almış olup o günden bugüne binlerce annemizin normal doğum kararı alamsına vesile olmuştur. 2023 yılında hastanemiz yüzde 9’luk primer sezaryen oranıyla İstanbul’da en düşük primer sezaryen oranına sahip hastanedir” dedi. ‘Suda travay’ halk arasındaki adıyla suda doğum olarak bilinen yöntemin İstanbul’da uygulandığı tek devlet hastanesi olan Esenler Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi’ndeki program, en çok doğum yaptıran ebelere de teşekkür belgesi takdim edilmesi ve pasta kesimiyle sona erdi.