POLİTİKA - 12 Mart 2012 Pazartesi 10:04

BAKAN ŞİMŞEK`TEN SÜRPRİZ ZİYARET

A
A
A
BAKAN ŞİMŞEK`TEN SÜRPRİZ ZİYARET

Bir dizi etkinliğe katılmak üzere milletvekilliğini yaptığı Batman’a giden Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, resmi programının dışında fakir ailelere sürpriz ev ziyaretleri gerçekleştirdi.
"Batman’ı Çanakkale’ye Götüremiyorsak Çanakkale’yi Batman’a Getiriyoruz" adlı gerçekleştirilen bir proje kapsamında memleketi Batman’a giden Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, katıldığı resmi programlarının yanı sıra, 6 ayrı eve taziyeye giderken, 4 fakir eve de sürpriz bir ziyaret gerçekleştirdi. Mehmet Şimşek, programı dışındaki sürpriz ziyaretleri twitter hesabı aracılığıyla duyururken, yaptığı ziyaretlerle ilgili fotoğraf da paylaşmayı ihmal etmedi. Bakan Şimşek’in, konuyla ilgili olarak paylaştığı
fotoğrafta, yerde oturduğu ve yanında bir kadın ile iki çocuk olduğu görülüyor. Bakan Şimşek ziyarete gittiği evlerde çocuklara hediyeler vermeyi de ihmal etmiyor.
Mehmet Şimşek, ziyaretleriyle ilgili olarak attığı twitlerde, "Her zamanki gibi bölgede önemli olan taziye ziyaretleri. 6 ayrı taziye, 4 fakir ev ziyareti, yetimleri sevindirmek. Bunlar olmadan yaşamamız zor; gıdamızı halktan ve hizmetten alıyoruz" dedi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul İstanbul Tıp Fakültesi hekimlerinin projesine TÜBİTAK’tan destek İstanbul Üniversitesi-İstanbul Tıp Fakültesi hekimlerinin hem hastaya hem doktora muayene sürecinde kazanımlar sağlaması amacıyla çalıştıkları ‘Visit-e: Hastaları Doktor Randevusuna Hazırlayan Yapay Zeka Tabanlı Asistan’ Projesi TÜBİTAK’tan destek almaya hak kazandı. Projeyle ilgili konuşan Doç. Dr. Naci Şenkal, "Pilot uygulamaya Ocak 2026’da hastanemizde başlayacağız. Yapay zeka, hastaya şikayetleri yönünde sorular soracak, sonucunda hastayı hekime hazır hale getirmiş olacak. MHRS’yi buna entegre edip ardından tüm dünyaya bu projeyi çıktı haline getirip bir satış, pazarlama haline getirme hedefimiz de var. Kesinlikle bir tavsiye yok, tamamen hastayı hekime hazırlama programı" dedi. İstanbul Üniversitesi- İstanbul Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı’ndan Doç. Dr. Naci Şenkal ile Dr. Timur Cebeci üzerinde çalıştıkları ‘Visit-e: Hastaları Doktor Randevusuna Hazırlayan Yapay Zeka Tabanlı Asistan’ projesiyle TÜBİTAK (Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu)’a başvuru yaptı. Çok sayıda proje arasından yapılan değerlendirmeler sonucunda proje ‘TÜBİTAK Mükemmelliyet Mührü’ kazandı. Doç. Dr. Naci Şenkal 900 bin lira destek alabileceklerini ifade etti. Proje ile hastayı doktor randevusuna hazırlamayı hedefledikleri ifade eden doktorlar, çalışmanın detaylarını paylaştı. Randevu alınması sonrası kişilerin telefonuna gelen kısa mesajda yer alan linke tıklanmasıyla yapay zeka tabanlı asistanın hastalarla iletişime geçerek şikayetlerini, kullandıkları ilaçlar, gördüğü tedaviler gibi süreçlere ilişkin hastanın hikayesini alıp randevu öncesi doktora sunmasını hedefleyen proje ile hem hastaların hem de hekimlerin muayene sürecine katkı sağlanması amaçlanıyor. "Pilot uygulamasına Ocak 2026 itibariyle hastanemizde başlayacağız" ‘Projemizin adı E-visit yani muayene öncesi hastaları hekime hazırlama projesi’ diyerek sözlerine başlayan Doç. Dr. Naci Şenkal, "TÜBİTAK’ın 2’nci dönem başvuruları oldu, başvurduk. 2 bin 500 projenin arasından ilk 100’e girerek de hak kazandık. Pilot uygulamasına da Ocak 2026 itibariyle hastanemizde başlayacağız. Günümüz artık yapay zeka, zaman çağı. Zaman hem hastalar hem hekimler için en değerli argüman haline geldi. Hekimlerin yoğun poliklinik ortamı, yoğun hastayla karşılaşmaları, hastaların İstanbul trafiğinde doktora ulaşmada gecikmeleri, doktorun kendilerine az bir süre ayırdıklarını iddia etmeleri koşullarında bir zaman problemimiz var. Yapay zeka, hastaya şikayetleri yönünde sorular soracak, ona yönelik algoritmalarla onun ilerlemesini sağlayacak ve sonucunda hastayı hekime hazır hale getirmiş olacak. Örneğin; hasta, hekime sormak istediğini şeyleri, şikayetini unutuyor, kullandığı ilaçları unutuyor. Biz bunların hepsinin; unutulmayı, eksik söylemenin önüne geçmeyi hedefliyoruz. Özellikle iç hastalıkları polikliniği çok yoğun sadece muayene ile hastadan anemnez almayla ilerleyen bir poliklinik yükümüz var" dedi. "Uygulamamızda kesinlikle bir tavsiye yok, tamamen hastayı hekime hazırlama" Sözlerini sürdüren Doç. Dr. Şenkal, "MHRS’yi buna entegre edip ardından tüm dünyaya bu projeyi çıktı haline getirip bir satış, pazarlama haline getirme hedefimiz de var. Projemiz hem hekim hem hastalar için olumlu çıktıları olacak bir proje. Yapay zekanın tıbbi konularda tavsiye vermesini engelleyen bazı uygulamalar da var. Uygulamamızda kesinlikle bir tavsiye yok, tamamen hastayı hekime hazırlama programı. Hastaya ilaç ve tedavi yaklaşımı yok. Şikayetine yönelik yapay zeka tarafından hastaya ‘Şu ilacı al, şunu yap, uyu, dinlen’ gibi şeyler değil. Tamamen 1-2 gün öncesinden hastayı hekime hazır hale getirmek o yüzden yapay zeka üzerinden yanlış tedavi, tanı sürecine gitme gibi bir durum kesinlikle olmayacaktır" dedi. "Randevusu oluşturulduğunda telefona giden SMS’e bir link ekliyoruz" ‘Proje hastaları doktor randevusuna hazırlayan, yapay zeka tabanlı bir asistan’ diyen Dr. Timur Cebeci, "Hasta randevusunu oluşturduğu anda telefonuna giden konfirmasyon SMS’ine bir link ekliyoruz. ‘Doktor muayenenize hazırlanmak için asistanınıza bağlanın’ diye, hasta linke tıklayıp asistana bağlanıyor. Asistan hastanın demografik bilgilerini topladıktan sonra güncel şikayetini detaylı bir şekilde sorgulayıp hastanın zaman baskısı olmadan, uzun uzun hem güncel derdini hem geçmiş tıbbi öyküsünü anlatmasını sağlıyor. Topladığı bilgileri, standart tıbbi bir özet halinde doktora sunuyor. Hastalar hem şikayetlerini hem tıbbi öykülerini olabildiğince detaylı anlatmak istiyor çünkü bir hasta neyin önemli olduğunu seçemeyebilir ancak çok fazla hasta var, muayene süreleri kısa. Randevuya hazırlık asistanı hem hastadan gerekli bilgileri topluyor hem de doktor muayenesi için nasıl hazırlanması gerektiğini anlatıyor. Doktorlar da hastalarının tıbbi profilini bir bakışta tanıyıp randevu, muayene süreçlerini çok daha verimli hale getiriyor. TÜBİTAK’ın 2025 yılı 2’nci çağrısı bu süreçlere çözüm üretecek ürünümüzü sunmamız için bir fırsat oldu. 2025 yılı temmuz ayında 2’nci çağrısına başvurumuzu yaptık. Eylül ayının sonunda final sunumumuzu yaptık, kasım ayının 2’nci haftasında da projemizin kazandığı açıklandı. Kazanmayı bekliyorduk çünkü yetkin ve dinamik bir ekibiz" şeklinde konuştu. "Projemizin hem hastaların hem doktorların kritik bir problemini çözdüğünü biliyoruz" Sözlerini sürdüren Dr. Cebeci, "Projemizin hem hastaların hem doktorların kritik bir problemini çözdüğünü biliyoruz. Bu prototipi ürettik, şu an çalışan bir prototip var. TÜBİTAK jürisi de inancımızı boşa çıkarmadı. İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi’nde pilot uygulamayı dekan hocamız Prof. Dr. Tufan Tükek’in onayı ve izni sayesinde yeni yıldan itibaren hastaların hizmetine sunmayı hedefliyoruz. İlk pilot uygulamamızdaki sonuçları veriye dayalı analitik bir şekilde toplayıp umuyorum ki önce bütün ülkemizde sonra bütün dünyada hastaların ve doktorların sorununu çözecek bir ürün olarak piyasaya sürmeyi düşünüyoruz. Bir yapay zeka asistanı hem doktorlara hem hastalara yardımcı olmak için hazır, umuyorum herkese hizmet edip herkesin hayatını kolaylaştıracaktır. TÜBİTAK’tan 900 bin liralık proje desteği almamız mümkün, Mükemmelliyet Mührü kazandık, proje desteğine dönüşmesi için şirketleşme sürecimiz olacak. Alacağımız destekle de yerli veri merkezinde yurt dışında hiçbir veri yollamadan ürünümüzü çalıştırabileceğiz" ifadelerini kullandı.
Antalya Antalya 4.3 ile sallandı, deprem anı güvenlik kamerasına yansıdı Antalya’da gece saatlerinde yaşanan 4.3 şiddetindeki deprem anında yaşanan panik anları güvenlik kameraları ve vatandaşın cep telefonu tarafından kaydedildi. Antalya Valiliği depremde herhangi bir olumsuz durum yaşanmadığını bildirdi. Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) verilerine göre, gece saat 03.31’de merkez üssü Antalya’nın Konyaaltı ilçesi Yarbaşçandır Mahallesi’nde 4.3 büyüklüğünde deprem meydana geldi. 20.75 kilometre derinlikte meydana gelen deprem kentin birçok noktasından hissedildi. Deprem anı güvenlik kameraları ve vatandaşların cep telefonları tarafından kaydedilirken, avize ve ampullerin sallandığı anlar cep telefonu kameralarına yansıdı. Bir iş yerinin güvenlik kamerasına yansıyan görüntülerde ise masada oturan 3 kişinin cep telefonları ile ilgilendikleri sırada sarsıntıyı hissederek panikle kendilerini dışarı attıkları görülürken, masanın altında yatmakta olan bir kedinin kaçışı da görüntülere yansıdı. Bir başka güvenlik kamerası görüntüsünde ise kanepede uyumakta olan ev sahibinin sarsıntı ile yerinden kalkarak sakin bir şekilde beklediği görüldü. "Olumsuz bir durum yok" Antalya Valiliği, depremle ilgili herhangi bir olumsuzluk yaşanmadığını belirterek, "Konyaaltı ilçemizde saat 03.31’de 4.3 şiddetinde bir deprem meydana gelmiştir. Gelen ilk bilgilere göre olumsuz bir durum yoktur" açıklamasında bulundu.
Bursa Yılda 10 ton üretiliyor, 100 ton sahtesi satılıyor Anzer Ballıköy Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Osman Civelek, yıllık 8-10 ton coğrafi işaret tescilli Anzer balı üretildiğini ancak piyasada 100 ton civarında sahtesinin satıldığını tahmin ettiklerini söyledi. Civelek, katıldığı bir programda yaptığı açıklamada, 1988 yılında kurulmuş bal kooperatifi olduklarını belirterek, 2021 yılından bu yana coğrafi işaretli ürünler sattıklarını anlattı. Anzer balına coğrafi işareti almanın kolay olmadığını, 7-8 yıl sürdüğünü dile getiren Civelek, aldıktan sonra tescil belgesini Rize Tarım ve Orman İl Müdürlüğüne devrettiklerini, bir kurumun takip etmesini daha doğru bulduklarını kaydetti. Civelek, Anzer balının tarihi bir geçmişi, hikayesi olduğunu ifade ederek, bunun coğrafi işaret alınmasında büyük fayda sağladığını çünkü tescillerde ürünlerin öyküsüne önem verildiğini söyledi. Anzer balının Osmanlı döneminde saraya gönderilen ender Karadeniz ballarından biri olduğuna dikkati çeken Civelek, "Coğrafi işaret alarak Türkiye ve dünyaya kazandırma hedefimiz vardı. Anzer balını korumak amacıyla aldık. Ürettiğimiz bal miktarı düşük miktarda ama tonlarca Anzer balı satılıyordu. Bunu önlemek amacıyla yola çıktık" dedi. Coğrafi işaret aldıktan sonra taklitleri daha çok arttı Koruma tedbirlerinin, coğrafi işaret tescili alınmasının Anzer balını korumak adına bir faydasının olmadığını vurgulayan Civelek, şunları kaydetti: "Balımızı yine koruyamadık ve hatta coğrafi işaret aldıktan sonra daha çok arttı taklitleri. Önceden 10 ton sahte satılırsa şimdi 100 ton sahtesi satılıyor. Hava şartlarıyla değişim gösterse de yıllık 8-10 ton bal üretimimiz oluyor. Yani yıllık 10 ton Anzer balı üretiliyor ama 100 ton sahte Anzer balı satılıyor diye tahmin ediyoruz. Ülkenin dört bir yanında sahtelerini görüyoruz. Rize’de gördüklerimizi toplatıyoruz ama uzakta olanlara elimiz uzanmıyor, güçümüz yetmiyor." Kilosu 20 bin liraya kadar çıkıyor Kooperatif olarak bir kilosunu 6 bin liraya sattıklarını dile getiren Civelek, "Karadeniz bölgesinin balları 2 ila 4 bin lira arasında satılıyor. Yine de biz ucuza satıyoruz. İstanbul’da bazı noktalarda kilosu 15-20 bin liraya kadar satılıyor" dedi. Civelek, fiyatının yüksekliğinin şifa kaynağı olmasından kaynaklandığını belirterek, "Balın fiyatı niye bu kadar yüksek? Kahvaltıda tüketmek için alanların sayısı azdır. Yüzde 5’i kahvaltı için alır, yüzde 95’i şifa amaçlı tüketir. Bütün müşterilerimize ilaç satmıyoruz, bu ilaç değildir diye uyarıyoruz. Balların tamamı şifadır yeter ki organik katkısız doğal bal olsun" diye konuştu. Anzer balının 2 bin 500 rakımda, endemik çiçeklerin de arasında olduğu 400’e yakın çiçek çeşidinin bulunduğu yerde üretildiğini anlatan Civelek, zor şartlarda üretildiği, doğal ve şifalı olduğu için diğerlerine göre yüksek fiyata satıldığını söyledi.