SAĞLIK - 19 Ağustos 2024 Pazartesi 12:48

87 saat enkazda kaldı 17 aydır tedavi gördüğü hastanede 167 operasyon geçirerek yaşama tutundu

A
A
A

Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinde yıkılan binalarının enkazından eşiyle birlikte 87 saat sonra çıkarılan Emel Kocaoğlu, 17 aydır tedavi gördüğü hastanede 167 ameliyat geçirdi. Depremde 3 çocuğu vefat eden, bir bacağının dizden aşağısı ampute edilen Kocaoğlu, “Öleceğimi düşünmedim, hep kurtulacağımı hissettim. Yavrularım olmadığı için bacağım gitmiş ne ki diyordum. Tedavi sürecim çok zorlu bir süreçti, yaralarım o kadar büyüktü ki çürümüştü artık, Allah yardım etti, iyileşti” derken aylardır hastanede eşine bakan Serkan Kocaoğlu, "Ben olsam buradan zor çıkardım, 167 ameliyat geçirdi, çocuk gibi baktım. Her ameliyata gidişinde acaba kaybedecek miyim düşüncesi vardı, inşallah el ele tutuşup çıkacağız” dedi.

Kahramanmaraş merkezli olarak 6 Şubat 2023’de yaşanan depremlere Kocaoğlu ailesi, Dulkadiroğlu ilçesinde 7 katlı Serçin Apartmanı’nın 5’nci katında yakalandı. İlk depremde binaları yıkılırken 41 yaşındaki Emel Kocaoğlu ile 46 yaşındaki eşi Serkan Kocaoğlu ve 3 çocuğu enkaz altında kaldı. 87 saat enkaz altında kalan çift, Sakarya Arama Kurtarma Timi ve madenciler tarafından kurtarılırken oğulları 20 yaşındaki Hacı Bayram, 13 yaşındaki Muhammed, 7 yaşındaki Uğur vefat etti. Enkazdan sağ çıkarılan çift için hemen zamanla yarış başladı. Önce Kahramanmaraş’ta ardından Mersin’de tedavi gören çiften Serkan Kocaoğlu, enkazda kalmasına bağlı olarak yaşanan problemlerin giderilmesi sonrası kısa sürede taburcu oldu. Vücudunda oluşan açık yaralar ve enkazda kalmaya bağlı bacağındaki problemler nedeniyle durumu ciddi olan Emel Kocaoğlu ise İstanbul’a Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’ne nakledildi. Burada hemen tedaviler için harekete geçirilirken Kocaoğlu’nun sol diz altından ampute edilmesi gerekliliği ortaya çıktı. Bir yandan ameliyatlar geçiren bir yandan açık yaraları için tedavileri süren Kocaoğlu da adeta yaşama tutunmak için direndi. Bacağı ampute edilen 17 aydır hastanede tedavisi süren, 167 operasyon geçiren Kocaoğlu’nun protezi için hazırlıklar da başladı.

87 saat enkazda kaldı 17 aydır tedavi gördüğü hastanede 167 operasyon geçirerek yaşama tutundu

17 aydır hastanede olan çifti, enkazdan kurtaran görevli eşiyle ziyarete geldi

Bu süreçte Kahramanmaraş’taki enkazdan kendilerini kurtaran ekipteki isimlerden Adem Kılıç ise eşiyle birlikte çifti ziyarete gelmesi de çifte moral oldu. 17 ay boyunca eşinin tedavisi için hastanede kalan Serkan Kocaoğlu, eşine çocuğu gibi baktığını söylerken çift, zorlu tedavi süreçlerini gözyaşları içinde anlattı. Depremde 3 çocuğu ve çok sayıda yakını vefat eden Kocaoğlu ailesi, tek isteklerinin ampute edilen alana protez takılması sonrası el ele hastaneden ayrılarak evlerinin yolunu tutmak olduğunu söyledi. Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi Koordinatör Başhekimi Prof. Dr. Necdet Sağlam ise tedavi sürecinin multidisipliner yaklaşımla büyük titizlikle sürdürüldüğünü ifade ederken, 17 aydır hastanede tedavi gören Emel Kocaoğlu’nun son durumu hakkında bilgi verdi.

87 saat enkazda kaldı 17 aydır tedavi gördüğü hastanede 167 operasyon geçirerek yaşama tutundu

“1,5 yıla yakın süredir hastanede yatmak hasta için de oldukça zor”

Deprem yaralanmalarının uzun tedaviler gerektirebildiğini belirterek sürece ilişkin bilgi veren Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi Koordinatör Başhekimi Prof. Dr. Necdet Sağlam, “6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremler sonrası Çam ve Sakura Şehir Hastanemiz de bölgeye uzak olmasına rağmen yaralı hastaların tedavi sürecine dahil edildi. Orada ilk tedavisi yapılmış hastaların buradaki tedavi süreçlerine devam edildi. Bu süreçler ameliyat süreçleri olduğu kadar fizik tedavi ve rehabilitasyon süreçlerini de kapsıyor. Deprem yaralanmaları yüksek enerjili ve göçük altında kalmaya bağlı yaralanmalar. Bu hastaların yaraları ilk planda kapatılamayabiliyor, açık yara takibi de gerekebiliyor. Ortopedik anlamda uzun süreli ve tekrarlayan ameliyat gerektiren yaralanmalar bunlar, sadece ortopediyle ilgili değil multidisipliner yaklaşım gerektiren birçok branşın müdahale etmesi gereken yaralanmalar. Özellikle böbrek fonksiyon bozukluklarıyla ilgili diyaliz alması gereken, yaraların kapatılması doku nakli gibi ameliyatlar olabiliyor. 4 hastamız var şu anda bunlardan bir tanesini bugün konsey olarak tekrara değerlendirdik. Bu hastamız 16 Şubat tarihi itibariyle bize nakledilmiş, açık yaraları, kemik kırıklıkları olan hastamız sol dizaltı amputasyonu da yapılmış. Plastik cerrahi, ortopedi ve fizik tedavinin süreci beraber yürüttüğü bir hastamız. Tekrarlayan kalça ameliyatları, plastik cerrahinin doku nakli ameliyatları yapılmış. Yakın zamanda açık yaraları tamamen iyileşti, enfeksiyonu tamamen düzeldi. Diğer sistemik fonksiyonlarında bir bozukluk yok. Protez uygulaması yapılacak, onun siparişi verildi ve uyumlu çalışmalar yapılacak. Hasta desteksiz veya kısmi destekle bağımsız yürüyebilir hale gelecek şu anda rehabilitasyon sürecinde yürüteçle yürüyebiliyor. Bu hastalarda hem bedensel bir travma oluşuyor hem de ruhsal bir travmaya maruz kalmış oluyorlar. Protez sonrasında da takibimiz gereken bir hasta, uzun süre takip edilecek. Yaklaşık 1,5 yıla yakın bir süredir hastanemizde yatmak bir hasta için de oldukça zor olsa gerek fakat sonuna geldik. Hastamız, bu süreç içerisinde toplam 167 kez büyüklü küçüklü müdahaleler, ameliyatlar gördü. Hasta açısından da bizim açımızdan da ciddi bir rakam bu. Hastanelerin depreme dayanıklılığı da çok önemli, bu bina bu tür afetlerde her an hizmet alınabilecek bir binamız” şeklinde konuştu.

87 saat enkazda kaldı 17 aydır tedavi gördüğü hastanede 167 operasyon geçirerek yaşama tutundu

“Öleceğimi hiç düşünmedim, kurtulacağımı hissettim”

Deprem anını unutmadığını söyleyen 41 yaşındaki Emel Kocaoğlu, “Yatağımdaydım, oğlumun sesiyle kalktım. Bir an şoka girdim, ne oluyor diye baktım, deprem oluyor. Şehadet getirdim, eşim uyandı, kapıya geldi. Ortanca oğlum yatağındaydı, o gelmedi. Zaten saniyeler sürdü, 5-6 saniye içinde yıkıldı. Öyle bir sallanıyordu ki ayakta zor duruyorsun, o an düştüm. Eşime seslendim, burada mısınız, iyi misiniz diye, o da ‘İyiyiz’ dedi. Muhammed düşer düşmez vefat etti. Oğlum Hacı Bayram ile bir müddet konuştuk, helalleştik, dua ettik, o da vefat etti. Enkazda uzun bir süre kaldığımı bilmiyordum. Öleceğimi hiç hissetmedim, öleceğim diye düşünmedim. Hep kurtulacağımı, çıkacağımı hissettim. Hem dua ediyor hem yardım çağırıyordum. Normalde sakin bir insanım mücadeleci değilim, orada Allah yardım etti hem dua hem yardımlar derken bizi duymuşlar. Ekipler, ulaştığında üzerimize ışık tuttular. Onları gördüm, ‘Tamam abla, sizi kurtaracağız’ dediler. O an tamam dedim, kurtaracaklar. Beni çıkartmaları baya uzun sürmüş, hissetmedim. Uyandığımda yataktaydım, bacağımın ampute olduğunu sonradan gördüm. Hiç üzülmedim, çocuklarımı kaybettiğim için görmüyordum, duymuyordum. Yavrularım olmadığı için bacağım gitmiş ne ki diyordum. Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’nde naklettiler, 16-17 ay tedavi gördüm. En son yaram kapandı, 1 aydır fizik tedavi görüyorum. Tedavi sürecim çok zorlu bir süreçti, hem yaralarımın kapanması bir olaydı, bacağımı komple alacaklardı. Yaralarım o kadar büyüktü ki çürümüştü artık burası, Allah yardım etti, o yaralar iyileşti, kapandı. Diz altı ampute, bacaklarımı hareket ettiremiyordum” dedi.

87 saat enkazda kaldı 17 aydır tedavi gördüğü hastanede 167 operasyon geçirerek yaşama tutundu

“Ameliyata her gidişinde acaba kaybedecek miyim düşüncesi vardı”

Depremde çok sayıda yakının vefat ettiğini, eşinin iyileşmesi için çaba gösterdiğini söyleyen 46 yaşındaki Serkan Kocaoğlu şöyle konuştu: “Depremde 7 katlı bir apartmanın 5’nci katındaydık. 5 gün boyunca eşimle enkazda kaldık. 32 kaybım var ailemden, annemi, ablamı, yeğenimi, çocuklarımı kaybettim. 17 aydan beri buradayım, Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’nde eşime bakıyorum. Onu ayağa kaldırmak için elimizden gelen neyse yapmaya çalıştım. Eşimi inşallah buradan protez takıp çıkaracağız. Başhekimimiz Necdet Bey’e, doktorlarımıza teşekkür ediyoruz. Enkazda 2 gün kaldık sanıyorduk. Bugünüme şükrediyorum, 17 ay eşime baktım, inşallah el ele tutuşup çıkacağız. Ben olsam buradan zor çıkardım, eşim metanetli oldu, Allah’ım ona güç verdi. Dile kolay, eşim 167 ameliyat geçirdi, hepsinde başındaydım, tek tek ilgilendim. Çocuk gibi baktım, yaşam sevincim, ondan başka kimsem kalmadı. Üzülme deme dediler, ama üzülmemesi gerekiyordu, benden metanet buldu, hep el ele verdik, ameliyata giderken çok zor gittik. Her gidişinde acaba kaybedecek miyim düşüncesi vardı çünkü 167 narkoz almak kolay değil. Bundan sonra Allah’ın bahsetmiş olduğu bu hayatı inşallah eşimle güle oynaya geçireceğiz.”

87 saat enkazda kaldı 17 aydır tedavi gördüğü hastanede 167 operasyon geçirerek yaşama tutundu

Hasibe Karadağ - Emre Baba

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Denizli Şoförler ve Otomobilciler Esnaf Odasında Semerci istikrarı Denizli Şoförler ve Otomobilciler Esnaf Odası Başkanı Köksal Semerci, üyelere sağlanan imkanlarının devamlılığı ve Denizli Şoförler ve Otomobilciler Odasındaki 3 dönemlik istikrarı sürdürmek için yönetimiyle birlikte yeniden göreve talip olduklarını belirtti. Denizli Şoförler ve Otomobilciler Esnaf Odasında 3 dönemi geride bırakan Başkan Köksal Semerci ve yönetimi, 11 Ocak 2026 tarihinde mülkiyeti Denizli Şoförler ve Otomobilciler Esnaf Odasına ait olan eski adıyla Vera Düğün Salonunda yapılacak olan seçim de 4. dönem için 3 bin 86 üyesi ile seçime hazır olduklarını belirtti. 1984-2003 yılları arasında Denizli Şoförler ve Otomobilciler Odasında Muhasebe Müdürü ve Genel Sekreter, 2014 yılından bu yana ise başkanlık görevine devam eden Başkan Köksal Semerci, aynı zamanda Türkiye Şoförler ve Otomobilciler Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi ile Denizli Esnaf Kefalet Kredi Kooperatifi Başkan Yardımcılığı görevlerini de görevlerini başarıya sürdürüyor. Denizli Şoförler ve Otomobilciler Esnaf Odası Başkanı Köksal Semerci, taksici, minibüsçü, nakliyeci, kamyoncu, kurye, araç kiralama ve galericilik yapan 3 bin 86 oda üyesinden 4 dönem için tam destek aldıklarını belirtti. Üyeleri tarafından sevilen, oda yöneticiliğin her biriminde görev yapmış olan Başkan Köksal Semerci, aynı zamanda yürüttüğü Esnaf Kefalet Kredi Kooperatifi Başkan Yardımcılığı ile Türkiye Şoförler ve Otomobilciler Federasyonu Yönetim Kurulu Üyeliği görevleri ile oda üyelerinin temsil yetkisi haklarını elinde bulundurduklarını, bundan önce olduğu gibi bundan sonra ki dönemde de tüm üyelerinin haklarını korumak ve en iyi şekilde temsil etmek için gayret edeceklerini kaydetti. Üyelere sağlanan imkanlarının devamlılığı, Denizli Şoförler ve Otomobilciler Odasının gücünü kaybetmemesi için yeni döneme aday oldukları ifade eden Başkan Semerci, 11 Ocak 2026 tarihinde Vera Düğün Salonunda yapılacak olan genel kurula tüm üyelerini beklediklerini ifade etti.
Adana HAVAMAŞ, 2026 için hazır 2025 yılında 1 milyon 200 bin yolcuyu havalimanına taşıyan HAVAMAŞ’ın, 2026 yılı içinde yeni destinasyonlar ve yeni araç filosuyla güvenle hizmet vermeye devam edeceği belirtildi. Türkiye’nin gökyüzüne açılan 58. kapısı olan Çukurova Uluslararası Havalimanı’nın yolcu taşımacılığını yapan HAVAMAŞ, modern araç filosu, deneyimli sürücü kadrosu ve yolcu güvenliğini önceleyen hizmet anlayışıyla faaliyetlerini sürdürüyor. 2025 yılında yaklaşık 1 milyon 200 bin yolcuyu Adana, Mersin, Niğde, Nevşehir, Osmaniye ve Hatay’dan güvenle Çukurova Uluslararası Havalimanı’na taşıyan firma, 2026 yılında da yeni araç filosuyla güvenle hizmet vermeye devam edecek. "Çukurova ilçesinden artık HAVAMAŞ otobüslerimiz hareket edecek" Konuyla ilgili HAVAMAŞ Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Polat, İhlas Haber Ajansı’na açıklamalarda bulundu. Polat, "2025 yılı bizler için iyi geçti. Ticari taksilerimiz, VIP araçlarımız ve otobüslerimiz ile hizmet vermekteyiz. 2026 yılı için hem yeni araçları destinasyonlarımıza ekleyeceğiz. Adana’nın Çukurova ilçesinden de artık HAVAMAŞ otobüslerimiz hareket edecek. Güzergah başvurularımız yapıldı. Birkaç tanesi onaylandı. Zamanla geri kalan destinasyonlar da onaylanacak ve vatandaşlarımız artık daha çabuk havalimanına ulaşacak" ifadelerini kullandı. Ayrıca Polat, https://havamas.com/ adresinden yolcuların kolaylıkla bilet alıp belirtilen saatte, belirtilen durakta olmasının yeterli olacağını, ayrıca havalimanı içerisindeki KİOSK’lar aracılığıyla da kolaylıkla biletlerini alabileceklerini belirtti.
İstanbul Yanlış kanın telafisi yok: Uzmanlardan sıfır hata uyarısı ‘Damardan Damara Kan Transfüzyonu’ konferansı, İstanbul’da gerçekleştirildi. Kanın tek kaynağının insan olduğunun vurgulandığı konferansta; gönüllü kan bağışı, hasta kanı yönetimi ve transfüzyon güvenliği ele alındı. Kan transfüzyonunun hayati önemine dikkat çekmek amacıyla düzenlenen "Damardan Damara Kan Transfüzyonu" konferansı, BHT CLINIC İstanbul Tema Hastanesi’nde gerçekleştirildi. Alanında uzman hekimler, hemşireler ve sağlık teknikerlerinin katıldığı konferansta, kanın akılcı kullanımı ve yanlış transfüzyonun geri dönüşü olmayan sonuçları vurgulandı. Konferansa; Prof. Dr. Mustafa Zahir Bakıcı, Dr. Öğr. Üyesi Cengiz Uzun, Dr. Öğr. Üyesi ve Başhekim Ajlan Kasabalıgil, Uzm. Dr. İlhan Birinci ile çok sayıda hemşire ve sağlık teknikeri katıldı. "Kanın tek kaynağı insan" Türkiye Kan Merkezleri ve Transfüzyon Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Hülya Bilgen, ameliyatlardan organ nakillerine kadar sağlık hizmetlerinin her aşamasında kana ihtiyaç duyulduğunu belirterek gönüllü ve karşılıksız kan bağışının önemine dikkat çekti. "Bu konuda tek kaynak insan. Bu yüzden kan bağışı çok önemli. Herkesi gönüllü ve karşılıksız şekilde kan bağışçısı olmaya davet ediyoruz" dedi. "Hasta kanı yönetimi hayat kurtarıyor" Dr. Bilgen, kanın gereksiz ve kontrolsüz kullanımının ciddi riskler taşıdığını belirterek bireylerin kendi kan değerlerini takip etmesinin ve hastanelerde hasta kanı yönetimi anlayışının benimsenmesinin hayati önem taşıdığını ifade etti. Bilgen, "Kimse kansız gezmemeli. Kan sayımı yapılmalı, eksiklikler tedavi edilmeli. Böylece ihtiyaç halinde başka birinin kanına bağımlılık azalır" uyarısında bulundu. "Yanlış kanın telafisi yok" Transfüzyon süreçlerinde sıfır hata ilkesinin altını çizen Bilgen, yanlış kan verilmesinin ölümcül sonuçlara yol açabileceğini söyledi. Bilgen, "Yanlış kanın geri dönüşü olmaz. Bu nedenle transfüzyon, sıfır hatayla yürütülmesi gereken en riskli alanlardan biridir" diyerek sözlerini sonlandırdı.