SAĞLIK - 26 Kasım 2025 Çarşamba 10:47

Acillerde ‘Gıda zehirlenmesi endişesi’ hareketliliği: "Başvurularımız yoğunlaştı"

A
A
A

Son zamanlarda gıda zehirlenmesi vakaları gündeme gelirken uzmanlar, acil servislere başvurulara ilişkin, "İnsanların tedirginliği artmaya başladı, başvurularımız çok fazla yoğunlaştı. Çocuklarda şikayetler çok şiddetli olmasa bile son zamanlarda insanlar daha tedirgin olup acil servise başvuru sıklığını artırmış durumda. Herkeste ‘Hocam ben zehirlendim mi?’ bu soru var. Öncelikle paniği gidermeye çalışıyoruz, bir yandan da tedavi ediyoruz" dedi.

Son zamanlarda gıda zehirlenmesi vakaları gündeme gelirken uzmanlar, vatandaşlara önemli uyarılarda bulundu. Biruni Üniversite Hastanesi’nden Acil Tıp Uzmanı Dr. Alp Batuhan Öztürk ve İstinye Üniversitesi Medical Park Hastanesi Acil Tıp Uzmanı Dr. Ayşegül Akçebe, gıda zehirlenmesinde süreçler ve önlemlere ilişkin açıklamalarda bulundu. Uzmanlar, son dönemdeki vakalar nedeniyle vatandaşların tükettikleri besinler sonrası başvurularda artışa neden olduğunu aktardı.

"Başvurularımız çok fazla yoğunlaştı"

‘Genellikle hastalarımız ishal, bulantı, kusma, halsizlik şikayetiyle başvuruyor’ diyerek sözlerine başlayan Uzm. Dr. Alp Batuhan Öztürk, "Özellikle yazın sıcak havalarda bekleyen yiyeceklerde görüyoruz, kışın da daha çok dışarıda satılan midye, kokoreç son zamanlarda kumpir, beklemiş pilav, makarnalar, kremalı, soslu tavuklar bizim için etken maddelerin bulaştığı ürünler. Acil servise zehirlenme şüphesi, kendisinde gıda zehirlenmesi düşünen hastalarımızın başvuruları arttı. Yetişkinlerin olduğu kadar çocuk hastalarımızda da ishal, kusma olunca hastalarımız acil servislere daha çok başvurmaya başladı. Hastanın genel durumuna, susuz kalma durumuna ve şikayetlerinin şiddetine göre yaklaşımlarımız sabit. Başvurularımız çok fazla yoğunlaştı. Özellikle yetişkin hastalarda gece yenilen yemekler, midye, kokoreç ilk başlarda daha yoğundu, şimdi daha azaldı. Genellikle dışarıda yenilen tavuklar, pilav makarnalar, çocuklarda yine bekletilmiş gıdalar, dışarıda hazır tüketilen maddeler bizim için baş şüpheliler. Çocuklarda şikayetler çok şiddetli olmasa bile son zamanlarda insanlar daha tedirgin olup acil servise başvuru sıklığını artırmış durumda. Vatandaşlarımızın endişelerini anlıyoruz. Beklemiş gıdalardan uzak durulması, bilindik yerlerden yemek, mümkünse evde kendimiz hazırlamak. Kendimiz hazırlarken de beklememiş gıdaları tercih etmek önemli" diye konuştu.

Acillerde ‘Gıda zehirlenmesi endişesi’ hareketliliği:

"Yediğimizde etki etmeye başlar ama birkaç gün sonra da zehirlenme bulguları başlayabilir"

Gıda zehirlenmesine yönelik bilgi veren Uzm. Dr. Öztürk, "Alındıktan 1-2 saat sonra şiddetli karın ağrıları, bulantı, kusma şikayetleri başlıyor. Şikayetlerin şiddetine göre fazla kusma, ishal durumunda hastanın halsizliği ve bitkinliği artıyor. Bu bazen kan tablosuna 4-6 saat sonra yansımaya başlıyor, kandaki hem enfeksiyon hem de elektrolit değerine bakıyoruz. Şikayetlerinin şiddetinin tedaviye yanıtına göre de yatış veya taburculuk veriyoruz. Bu şikayetler bazen 2-3 güne kadar sürebiliyor. Yediğimiz zaman etki etmeye başlar ama birkaç gün sonra da zehirlenme bulguları başlayabilir. Dışarıda yeme kültürü olan bir toplumuz, biraz da sakatat fazla tüketiyoruz. Midye, güvendiğimiz yerler dışında çok fazla yememeyi öneriyoruz. Bulantı, kusma ve halsizlik şikayetiyle başvurular ciddi arttı" şeklinde konuştu.

"Özellikle yaşlı, çocuk, ek hastalığı olan hastaların dikkat etmesi lazım"

Hastane başvurularına yönelik konuşan Uzm. Dr. Ayşegül Akçebe, "İnsanların tedirginliği artmaya başladı. Bu yüzden de acil servislere, aile hekimlerine, polikliniklere başvurular daha da fazla artmaya başladı. Özellikle tavukta zehirlenmeleri fazla görüyoruz çünkü saklama koşulları her zaman iyi olmayabiliyor. Son kullanma tarihleri geçmiş, pişirilmeleri, tüketimleri de bazen düzgün olmayabiliyor. Bugün pişirdik mesela 2 gün sonra yiyoruz, saklama koşullarımızda iyi değilse özellikle et, tavuk, balıktan fazlaca zehirlenme görebiliyoruz. Özellikle midye gibi deniz ürünlerine, balıklara dikkat edilmesi lazım, sakatatlar çok önemli bir nokta. İşlenmiş gıdalar, salam, sosis gibi gıdalara da dikkat etmemiz lazım. Ne gibi hastalar dikkat etmeli; çok önemli bir konu, özellikle yaşlı, çocuk, ek hastalığı olan, immünsüpresif olan hastaların dikkat etmesi lazım. Kumpirde patatesten dolayı değil ama içinde ne var mesela; kaşar, süt ürünü, hangi koşullarda yapıldı, saklandı? İşlenmiş gıdalar; salam, sosis, ketçap, mayonez var. Bunların saklama koşulları, son kullanma tarihlerinin geçip geçmediği çok önemli. Midye de bozulmaya biraz daha elverişli bir besin, yine dikkat etmemiz lazım" dedi.

"Herkeste ‘Hocam ben zehirlendim mi?’ bu soru var"

Zehirlenmenin etkilerine yönelik sözlerini sürdüren Uzm. Dr. Akçebe, "Öncelikle hafif gastroistestinal yan etkiler yapıyor. Ne gibi; bulantı, karın ağrısıyla başlıyor. İlerleyen safhalarında karın ağrıları ve ishale dönebiliyor, ateş olabiliyor eğer bunu tolere edemiyorsa hasta, su almamaya bağlı bulgular ortaya çıkıyor. En son da hastanın diğer organlarına böbrek, akciğer hatta kalp gibi organlarına etki edip ölümlere sebebiyet verebiliyor. Konserve ürünler, bu da çok önemli bir nokta. Eğer evde yaptığımız konservelerin saklama koşulları iyi değilse yapıldıktan sonra iyi kapatılmadı ve kapakları bir miktar temiz değilse, yeni değilse bunlar botulinum toksine sebep verebiliyor ve ölümcül sonuçlara sebebiyet verebiliyor. Bir şey yedik, yerken de tedirgin olduk ya da sonrasında semptomlarımız oldu, ateşimiz çok fazla, günlük işlerimizden olduk, bunlar insanın bir sağlık kuruluşuna başvurması gereken durumlar. Bir başvuru, toplama bir mantar zehirlenmesi vardı, Arnavutköy’den toplamışlar. Kendi topladıkları mantar, tecrübeleri de yok, hastaları yatırdık çünkü bir toplama mantar şüphesi var, semptomlar gıda tüketiminden sonra oluşmaya başlamış. Bu gibi durumlarda biz yatışlar yapabiliyoruz. Bilmediğimiz yemeği yemememiz lazım, şu anda çok ciddi vakalar bize gelmese de insanların çok fazla tedirginliği söz konusu. Herkeste ‘Hocam ben zehirlendim mi?’ bu soru var. Daha çok genç hastalar, tedirgin oldukları için sosyal medyayı da çok fazla takip ettikleri için daha tedirgin oluyorlar. Daha fazla bir panik haline sürükleniyorlar, öncelikle onların paniğini de gidermeye çalışıyoruz, bir yandan da tedavi ediyoruz. Bilmediğimiz, hijyeninden emin olmadığımız yerlerde yemek yemeyelim" ifadelerini kullandı.

Hasibe Karadağ-Yunus Kılıç

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis TATSO Akademi ve Proje Danışmanlık Merkezi hizmete açıldı BİTLİS (İHA) – Bitlis’in Tatvan Ticaret ve Sanayi Odası, Bitlis Eren Üniversitesi (BEÜ) işbirliği ile kurum bünyesinde hayata geçirdiği TATSO Akademi ve Proje Danışmanlık Merkezi, düzenlenen törenle hizmete açıldı. Bölgenin ekonomik, sosyal ve girişimcilik ekosistemine katkı sunmak; girişimcilere eğitim, danışmanlık ve işbirliği platformu sağlamak ve bölgesel kalkınmayı desteklemek amacıyla kurulan merkezin açılışına Bitlis Vali Yardımcısı Onur Aykaç, Tatvan Kaymakamı Yiğit Yaşar Demirer, Bitlis Eren Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necmettin Elmastaş, TATSO Başkanı Bilal Adabağ, il ve ilçe protokol üyeleri, oda başkanları, akademisyenler, sivil toplum kuruluşu temsilcileri, TATSO yönetim kurulu ve meclis üyeleri ile çok sayıda oda üyesi katıldı. Programın açılış konuşmasını yapan TATSO Akademi ve Proje Danışmanlık Merkezi Akademi Danışmanı Prof. Dr. Zeki Uçar, merkezin akademik vizyon ve misyonuna ilişkin bir sunum gerçekleştirdi. TATSO Başkanı Bilal Adabağ ise merkezin kuruluş sürecinde emek veren tüm paydaşlara teşekkür ederek, "TATSO Akademi ve Proje Danışmanlık Merkezi, bölgemiz için sadece bir eğitim alanı değil; aynı zamanda yeni fikirlerin filizleneceği, girişimcilerimizin nitelikli destek alacağı, işletmelerimizin ise dönüşüm ve gelişim fırsatlarına ulaşacağı bir merkez olacaktır. Bitlis Eren Üniversitemiz ile kurduğumuz bu güçlü işbirliği, bilgi ile tecrübeyi bir araya getirerek bölgemizin kalkınma hedeflerine önemli katkılar sunacaktır. Oda olarak, üyelerimizin ihtiyaç duyduğu her alanda yanlarında olmayı sürdürürken, gençlerimizin ve girişimcilerimizin yenilikçi projelerine de rehberlik etmeye devam edeceğiz. Bu merkezin, Tatvan’ın ve Bitlis’in geleceğine değer katacağına yürekten inanıyorum" dedi. Bitlis Eren Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necmettin Elmastaş ise iki kurum arasındaki işbirliğinin sağlayacağı katkılara dikkat çekerek, merkezin önemini vurguladı. Tatvan Kaymakamı Yiğit Yaşar Demirer ve Bitlis Vali Yardımcısı Onur Aykaç da, konuşmalarında merkezin bölgesel kalkınma açısından taşıdığı değere dikkat çekerek emeği geçenlere teşekkür ettiler. Konuşmaların ardından açılış kurdelesi kesildi ve katılımcılar TATSO Akademi ve Proje Danışmanlık Merkezini gezerek yürütülecek faaliyetler hakkında bilgi aldı. Program, verilen kokteyl ile sona erdi.