- 02 Mart 2023 Perşembe 10:36

Av. Küle: ’’Trafik sigortası ve DASK, depremde zarar gören araçların masrafını karşılamaz’’

A
A
A
Av. Küle: ’’Trafik sigortası ve DASK, depremde zarar gören araçların masrafını karşılamaz’’

Avukat Behzat Küle, Kahramanmaraş merkezli meydana gelen ve 11 ili etkileyen depremlerin ardından zarar gören araçların ödemesinin trafik sigortası veya DASK’tan tahsil edilemeyeceğini söyledi.

Avukat Behzat Küle, Kahramanmaraş merkezli meydana gelen ve 11 ili etkileyen depremlerin ardından zarar gören araçların ödemesinin trafik sigortası veya DASK’tan tahsil edilemeyeceğini söyledi.


Depremin, etkileri ve sonuçları itibariyle Türkiye’nin en son konularından biri olduğunu kaydeden Av. Küle, deprem potansiyelinin yüksek olduğu kentlerde kırılan fayların etkisinin, bunun yalnızca o bölgeyle sınırlı kalmayacağını ve özellikle de fay hattı geçen bölgelerde şiddetin yoğun düzeyde hissedilebileceğini gösterdiğini ifade etti. Küle, ’’6 Şubat 2023’te, merkez üssü Kahramanmaraş olan depremler 11 ili etkilemiştir. Can ve mal güvenliğinin tehlikeye girdiği, binlerce ölüm haberlerinin alındığı bu süreç, insanları sosyal ve psikolojik açıdan etkilemiştir. Bu durum insanların deprem süreci ve yasal hak konusunda bilgilendirilmesini, öncelikle zorunlu deprem sigortası çerçevesinde ilgilendirmiştir. Sigortanın önemi, depremden kaynaklanan hasarların karşılanmasında, maddi güvence sağlamasına dayanmaktadır. Bir konut ister oturulamaz düzeyde olsun isterse de kısmi hasara uğrasın, bunun en hızlı şekilde tanzim edilmesi, Doğal Afet Sigortaları Kurumu tarafından karşılanmaktadır. Bu nedenle halkın bu konuda şuurlandırılmasının ve zorunlu deprem sigortasının yapılmasının önemi, bir kez daha kendini, işlevini hatırlatmıştır’’ dedi.



’’İnsan mal güvenliğini sağlamak için sigortanın zorunluluğunu kabul etmelidir’’


İnsanın, mal güvenliğini sağlamak için sigortanın zorunlu olduğunu kabul etmesi gerektiğini dile getiren Küle, ’’Yasal sorumlulukların yanı sıra, birey tarafından sigortayla sunulan avantajların bilinmesi ve takip edilmesi önemlidir. Modern anlamda sigorta ve işlevi, hasar-kusur sonucunda ödenecek bedel şeklinde ifade edilebilir. Bireyin zorunlu olduğu, yani mecburi tutulduğu sigortalar ise, bireyin malvarlıklarının tamamını aşan zararlar açısından zarar görenler için teminat vermektedir. DASK, bu konuyu, zorunlu deprem sigortası çerçevesinde, mal güvenliğini sağlamak için vatandaşa mecburi kılmaktadır. Bu konu ise mal güvenliğini, konut ve eşyalar için sağlamaktadır. Ancak depremde zarar gören araçlar için bir bedel, DASK tarafından ödenmez. Araçlar için kaskonun yaptırılması, depremde zarar görmesi halinde zarar bedelinin karşılanması için önemlidir. Ancak burada vatandaşın şu konuda dikkatli olması önerilebilir: Poliçede ‘deprem muafiyeti’ veya diğer bir ifadeyle ‘kasko muafiyeti’ durumundan bahsedilmişse, araç bedeli ödenirken kesinti yapılacaktır. Kasko yapılmamış araçların depremde zarar görmesi halinde ise birey, bu hasarın bedelini kendi cebinden ödeyecektir. Sigorta işlemleri ve halkın şuurlandırılmasında önemli olan bir diğer detay, ‘kasko poliçesi’ dahilindedir. Sözleşmede bahsedilen teminatın detayları hakkında net bir bilgiye sahip olmayan vatandaş, deprem sonrasında aracının zarar görmesiyle birlikte büyük bir sıkıntı yaşayabiliyor. Poliçede yer alan deprem teminatının çerçevesi, ‘deprem muafiyeti’ olarak değerlendiriliyorsa, depremde aracın zarar görmesiyle birlikte ödeme sırasında bir kesinti olacaktır. Bu nedenle poliçedeki deprem teminatının detayları üzerinde durulmalı ve uzman görüşler değerlendirilmelidir. Dolayısıyla deprem sonrasında araçta meydana gelen hasarın yüzde 100 karşılanabilmesi önemli görülüyor. Muafiyetli kaskonun ya da deprem muafiyeti poliçelerinin tercih edilmesinin temel nedeni, muafiyetsiz kasko işlemlerinde ödenen tutarların yüksek olması gelmektedir. Bu ise vatandaşı olumsuz etkileyecek ölçüde, muafiyetli kasko işlemlerini gerçekleştirmeye yönlendirmektedir. Ancak deprem sonrasında araçların kullanılamayacak duruma geldiği için bu muafiyetlerin yapılmaması öneriliyor’’ diye konuştu.



’’Muafiyetli kasko işlem detayları incelenmelidir’’


Kaskoyla birlikte deprem sonrasında aracı kullanılamayacak bir duruma gelen vatandaşın, aracın piyasada rayiç bedeli neyse çok hızlı şekilde teminatını alabildiğine değinen Küle, ’’Dar çerçeveli kasko poliçeleri olan araçlar için ise bu durum söz konusu değil. Özellikle de ‘deprem muafiyeti’ çerçevesinde ödeme kesintisinin oranı önem arz ediyor. Eğer araç pert, yani kullanılamaz olmuşsa ve kasko poliçesinde yüzde 10’luk bir kesinti belirtiliyorsa, bu kesinti oranında teminat alınıyor. Bunun yanı sıra daha riskli olan bir konu ise sabit bir bedel üzerinden muafiyet işlemlerinin gerçekleştirilmesidir. Böyle bir durumda sadece belirlenen ödenecek tutar ödeniyor ve bu ise herhangi bir oran dikkate alınmadan gerçekleştiriliyor. Zamanla aracın değeri artsa da fiyat sabit kaldığı takdirde, vatandaşın alacağı bedelin etkisi beklenen düzeyi karşılamaz. Sigortanın önemi, işlevi ve uygulaması çerçevesinde ‘muafiyetli kasko’ işlem detayları incelenmelidir. Muafiyet durumunda risk faktörlerinin paylaşımı, araç sahibi ile sigorta şirketi arasında gerçekleşir. Ayrıca bu muafiyet oranı ne kadar fazlaysa sigorta poliçesi için alınacak prim de o oranda azalmaktadır. Buna göre poliçeye göre alınacak bedelin değişiklik gösterdiği, aracın hasar durumuna göre kasko tarafından ödenen tutarların farklılaşabileceği bilinen bir konudur. Kısmi hasar oluştuğunda masrafların karşılanması söz konusuyken aracın kullanılamaz duruma gelmesi, rayiç bedelin ödenmesini gerektirmektedir. Bunun için ise muafiyetli kaskonun bir risk oluşturduğu bilinmelidir. Bunun için vatandaş, poliçede ‘deprem muafiyeti’ açısından bilgili olmalıdır. Araç için söz konusu olan bu detayların ise DASK çerçevesinde yapılan zorunlu deprem sigortasıyla bir ilgisi yoktur. Araçlar için bu çerçevede bir bedel ödenmediği bilinmelidir. Bununla birlikte trafik sigortasının da bu konuda bir etkisi yoktur ve mevcut hasarın karşılanması için kaskonun yaptırılması önem taşımaktadır’’ şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Diyarbakır Zerzevan Kalesi’nde yer altı kilisesi, Mithras kutsal alanı, Arsenal ve surlarda restorasyon çalışmalarına başlanacak Diyarbakır’da bulunan Roma İmparatorluğu’nun doğudaki son garnizonu Zerzevan Kalesi’nde güney kule ve büyük kilisede restorasyon çalışmaları devam ederken, gelecek yıl yer altı kilisesi, Mithras kutsal alanı, Arsenal ve surlarda da restorasyon çalışmalarına başlanacak. Çınar ilçesine 13 kilometre uzaklıktaki Demirölçek Mahallesi yakınlarında, 124 metre yükseklikte kayalık tepede bulunan ve askeri yerleşimde dünyada bulunan son Mithras tapınağının ortaya çıkarıldığı kale, 12 ay boyunca devam eden bilimsel kazılarla tarihe ışık tutuyor. 2020 yılında UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi’ne dahil edilen ve kentin önemli turizm değerlerinden olan kale, yerli ve yabancı turistlerden de yoğun ilgi görüyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Valilik, Çınar Kaymakamlığı ve Diyarbakır Müzesi Müdürlüğünün katkılarıyla 2014 yılında başlatılan kazılarda bugüne kadar bin dönüm alanda 15 metre yüksekliğinde ve 1200 metre uzunluğunda sur kalıntısı, 21 metre yüksekliğinde gözetleme ve savunma kulesi, kilise, yönetim binası, konutlar, tahıl ve silah depoları, kaya mezarları, su kanalları ile 63 su sarnıcı, yer altı kilisesi, 400 kişinin sığacağı yer altı sığınağı, konutlar ve gizli geçitler, milattan sonra 4. yüzyılda Hristiyanlığın benimsenmesiyle önemini kaybeden, dönemin Mithras dinine ait yer altı tapınağı ve Mithras Tapınağı’na gizli dini tören ve ayinler için gelen davetlilerin konakladığı alan ile birçok eser gün ışığına çıkarıldı. Asırlık kalede bir yandan arkeolojik kazı sürerken diğer yandan kapsamlı restorasyon çalışması devam ediyor. Tarihi kaledeki büyük kilise ve güney kulede 35 kişilik ekiple yürütülen çalışmada, yapıların korunması için capping (üst örtüsünü yitirmiş yapı duvarlarının üzerine uygulanan koruma katmanı), güçlendirme ve enjeksiyon (tarihi yapının orijinal dokusunu bozmadan güçlendirme ve çatlak onarımı sağlayan hassas çözümlerden) uygulaması gerçekleştiriliyor. Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr. Aytaç Coşkun, İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine, bu yıl itibarıyla hem kazı hem de restorasyon çalışmalarının birlikte devam ettiğini açıkladı. İlk etapta güney kule ve büyük kilisede restorasyon çalışmalarının başladığını belirten Coşkun, bu çalışmaların tamamen mevcut yapıları korumaya ve mevcut yapıları ortaya çıkartmaya yönelik olduğunu ifade etti. Coşkun, en üst, en yüksek teknolojik metotların Zerzevan Kalesi’nde uygulandığını kaydederek, "Bunu, Kültür ve Turizm Bakanlığımız ’Geleceğe Miras Projesi’ kapsamında yapıyor. Şu an bu başlangıç restorasyonu. Buradaki çalışmalar devam ederken, önümüzdeki yıldan itibaren baktığımız zaman yer altı kilisesi, Mithras kutsal alanı, Arsenal ve surlarda da restorasyon çalışmaları başlayacak. Biz, projelerimizi tamamladık. Bu restorasyon çalışmalarının yapılması hem alanı korumaya yönelik hem mevcut yapıları korumaya yönelik hem de gelen ziyaretçilere görsel bir alan oluşturuyoruz. Şu an 35 kişilik bir ekiple restorasyon çalışmalarını yürütüyoruz" dedi.
İstanbul TAG davası ertelendi Taksiciler ve Tag arasında devam eden dava, bilirkişi raporunun eksik olması nedeniyle 24 Haziran 2026 tarihine ertelendi. TAG hizmetine karşı açılan davanın 6’ncı duruşması, 19 Aralık 2025 tarihinde Çağlayan Adliyesi’nde görüldü. İstanbul Otomobilciler Esnaf Odası, Birleşik Taksi Şoförleri Derneği, İstanbul Havalimanı Turizm Taksiciler Karayolu Yolcu Taşıma Kooperatifi, Sabiha Gökçen Havaalanı Taşıma ve İşletme Kooperatifi, İstanbul Taksi Sahipleri Sosyal Yardımlaşma ve Day. Derneği, Türkiye Şoförler ve Otomobilciler Federasyonu, İzmir Şoförler ve Otomobilciler Esnaf Odası, Antalya Şoförler ve Otomobilciler Odası, Gaziantep Şoförler ve Otomobilciler Odası ve Kayseri Otomobilciler Kamyon.Otobüs.Kam. ve Şof.Od.Bşk tarafından açılan davanın duruşması, İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde gerçekleşti. Mahkeme, uyuşmazlığın çözülebilmesi için gerekli ve zorunlu olan bilirkişi raporunun eksik olduğu, bu hali ile karar verilmesinin mümkün olmadığı dolayısıyla ek rapor alınması gerektiğini belirterek, duruşmayı 24 Haziran 2026 tarihine erteledi. ‘‘Kazanacağımızdan eminiz’’ Duruşma sonrası açıklama yapan TAG Kurucusu Oğuz Alper Öktem, taksi lobisinin temel amacının halka hizmetin, yeniliğin ve gelişimin önünü kesmek olduğunu söyledi. Öktem, ‘‘Karşı taraf kendi oda seçimleri olduğu için mahkeme üzerinde baskı kurmaya çalıştı. Vekilleri yerinden kalkıp el kol hareketleri yaparak hakime hanıma tepki gösterdi. Bunu yapmalarının nedeni vatandaşı düşünmek değil. Tek dertleri bir sonraki oda seçimlerini kazanmak. Bizim adalete güvenimiz yüzde 100. Davamızdan yüzde 100 eminiz. Mahkememiz 24 Haziran 2026 tarihine ertelendi. O tarihte adliye önünde buluşacağız. dedi. Taksiciler yol kapatma eyleminde polis müdahalesi ile karşılaştı 2023 yılında başlayan davanın 6’ncı duruşması nedeniyle taraflar Çağlayan Adliyesi önünde toplandı. Duruşma sonrası grupların dağıldığı görülürken bir grup taksicinin e-5 karayolunu kapattığı ve TAG sürücülerine saldırdığı görüldü. Polis ekiplerinin müdahalesi sonrası yol açılarak trafik akışı sağlandı.