GENEL - 27 Nisan 2022 Çarşamba 09:40

Avrupa’da en çok gökdelene sahip ülke Türkiye

A
A
A
Avrupa’da en çok gökdelene sahip ülke Türkiye

Hızla büyümeye devam eden mega kent İstanbul artan nüfusuyla birlikte daha fazla gökdelene ev sahipliği yapıyor.

Hızla büyümeye devam eden mega kent İstanbul artan nüfusuyla birlikte daha fazla gökdelene ev sahipliği yapıyor. Türkiye Avrupa’da yüksekliği 150 metreden fazla olan en fazla gökdelene sahip ülke olurken, İstanbul ise Avrupa’da en fazla gökdelene sahip şehir oldu.


Yüksek Binalar ve Kentsel Habitat Konseyi’nin paylaştığı Şubat 2022 verilerine göre Türkiye’de bulunan gökdelen sayısıyla Avrupa’da birinci sırada yer alıyor. Avrupa’da ise en fazla gökdelene sahip şehir İstanbul oldu. Yüksek gökdelenlerin çoğu zaman şehrin siluetini bozduğuna dair tartışmalar yaşanırken, yenileri yapılmaya devam ediliyor. Yüksek Binalar ve Kentsel Habitat Konseyi’nin Şubat 2022 verileri yüksekliği 150 metreden fazla olan gökdelenleri kapsıyor. Bu verilere göre Türkiye, yüksekliği 150 metreden fazla olan toplam 67 gökdelene ev sahipliği yapıyor. İstanbul ise 48 adet yapımı tamamlanmış gökdelen bulunuyor. Rusya’da 150 metre yükseklikte 51 gökdelen yer alıyor. 150 metreden yüksek bina sayısında İngiltere 33 gökdelen ile üçüncü sırada bulunuyor. Almanya’da 20, İspanya’da 13, Polonya’da 12, Hollanda ve İtalya’da 6, Avusturya’da 3, İsviçre’de 1, İsveç’te 1 adet yüksekliği 150 metreden fazla olan gökdelen bulunuyor.


Avrupa’da en fazla gökdelenin bulunduğu şehir İstanbul ancak listede Ankara ve İzmir de bulunuyor. İstanbul’da 48 gökdelen, Moskova’da 46, üçüncü sırada Londra’da ise 30 gökdelen yer alıyor. Ankara 11 gökdelen ile altıncı sırada bulunuyor. İzmir de 6 gökdelen ile ilk 10’da kendine yer buldu. Öte yandan metrelerce yükseklikteki gökdelenler dron ile görüntülendi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adıyaman Depremde yaşadıklarını unutmak için sanata yöneldi Adıyaman’da 6 Şubat depremlerinde evi yıkılan ve çok sayıda akrabasını kaybeden 3 çocuk annesi Nazan Taştan Yapıcı, öğretmenlik mesleğini bırakarak seramik ustası oldu. Asrın felaketinden önce özel okulda ve kurs merkezinde öğretmenlik yapan Nazan Taştan Yapıcı, depremde evi yıkılınca ailesiyle Mersin’e yerleşti. Bir yıl Mersin’de yaşadıktan sonra tekrar memleketi Adıyaman’a dönen Yapıcı, öğretmenlik yerine seramik ve çini sanatına yöneldi. Depremin acılarını unutmak için başlarda terapi amaçlı başladığı seramik ve çini sanatında ustalaşan Yapıcı, öğretmenlik mesleğini bırakarak atölye kurdu. Kendi elleriyle yaptığı eserlere şekil veren ve bunları vitrin ve raflara dizerek satışını yapan Yapıcı, bir taraftan da başka kadınlara bu sanatı öğretmeye başladı. Çocuk ve eğitim üzerine kitap da yazan Nazan Taştan Yapıcı’nın hayatı depremden sonra değişti. Öğretmenliği bırakıp sanata yönlendiğini söylendiğini söyleyen Nazan Taştan Yapıcı, "Deprem sürecinde öğretmenlik mesleğini icra ediyordum. Depremden sonra hepimizin bir çıkış yolu araması gibi Mersin’e gittik. Bir yıl oraya yerleştik. Çocuklarım vardı. Sonra bir yıldan sonra memlekete dönmek zorunda kaldık. Sonra dönünce seramik sanatıyla, çini sanatıyla, öğretmenlik mesleği arasında gidip geldim. Hatta bir sürede devam ettim öğretmenliğe. Ancak sonrasında sanatın daha ağır bastığını gördüm. Çünkü belki depremden sonra yaşadığım tramvaydı, o acılarla o üzüntülerle inanılmaz derece ruhumu rehabilite ediyordu. Bana çok iyi geliyordu çini ve seramikle uğraşmak. Ve neden olmasın ki dedim? Başkaları da neden faydalanmasın? Başkaları da neden iyi gelmesin? Bana iyi geldiyse başkalarına da iyi gelebilir diye düşündüm. Bunu bir mesleğe dönüştürmeye karar verdim. Hali hazırda zaten gerekli eğitimleri almıştım. Ondan sonra işyeri açma kararı aldım. Çevremdeki insanların desteğiyle beraber. Sonra işyerini açtıktan sonra böyle güzel bir konseptimiz oldu. İnsanlar gelip burada isterlerse çini ve seramik yapabiliyorlar. Yardım isterlerse yardımcıda olabiliyorum veya ürün satın alıp götürebiliyorlar. Bende hem gelenlere yardımcı oluyorum, hem ürün yapıp satışını yapıyorum" dedi. Zozan Tümüç isimli vatandaş, "Sanatıyla da buluşturduğu eserleri görmek, böyle tanımak, iç detayını öğrenmek böyle bana çok şey kattı açıkçası. Buraya geldikten sonra bir çalışma yaptım. Bir bardak boyama yaptım. Bir de kendimce bir sevgi tabağı hazırladım. Kendi el emeğimle. Kendisi bu süreçte bana yardımcı oldu. Açıkçası çok keyif aldım. Tekrar da gelip yapmayı istiyorum. Fırsat buldukça ilk geldiğim yer açıkçası burası" diye konuştu.