SAĞLIK - 12 Temmuz 2019 Cuma 16:51

"Bacaklarda ağrı, uyuşma ve idrar kaçırma omurilik kanal darlığı habercisi olabilir"

A
A
A
"Bacaklarda ağrı, uyuşma ve idrar kaçırma omurilik kanal darlığı habercisi olabilir"

Bacaklarda ağrı, uyuşma ve idrar kaçırma omurilik kanal darlığının habercisi olabileceğini aktaran Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Op.

Bacaklarda ağrı, uyuşma ve idrar kaçırma omurilik kanal darlığının habercisi olabileceğini aktaran Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Eyüp Baykara, omurilik kanal darlığı hakkında önemli bilgiler verdi.



Omurilik kanal darlığı hakkında açıklama yapan Medicana Bahçelievler Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Eyüp Baykara, omurilik kanal darlığı en basit tabirle omurga kanalı içerisinde ilerleyen omuriliğin, sıklıkla bel ve boyun bölgesinde, daha az sıklıkta ise sırt bölgesinde kanal çapının daralmasına bağlı sıkışma olduğunu aktardı.



Dr. Baykara, "Omurilik kanalını oluşturan yapılar, flavum dediğimiz sarı bağ dokusu, faset dediğimiz iki omurgayı birbirine bağlayan eklemler ve lamina diye isimlendirdiğimiz kemik yapılarıdır. Genellikle yaşa bağlı omurga kemiklerindeki kireçlenmeler ve belirtilen anatomik yapıların daralıp omuriliği ve omurilikten çıkan sinir köklerini sıkıştırması hastalardaki şikayetlerin nedenleridir" dedi.



"Yürüme bozukluğu ile başlayabilir"


Bel bölgesindeki omurilik kanal darlığındaki şikayet ve belirtilere değinen Op. Dr. Baykara, "Bel ağrısı, tek veya her iki bacakta ağrı ve uyuşma, belirli bir mesafe yürüdükten sonra bacaklarda ağrı, uyuşma, kasılma ve kramplar, daha ileri düzey darlıklarda bacaklarda güç kaybı, idrar ve büyük abdest tutamama gibi belirti ve bulgular görülür. Boyun bölgesindeki darlıklarda şikayet ve belirtiler, daha az sıklıkla olmak üzere boyun ağrısı, tek veya her iki kolda ağrı ve uyuşma, kollarda veya ellerde güç kaybı, kollarda kasılma ve kramplar, ileri düzey darlıklarda kollarda kas gücünde azalma, yürüme bozukluğu veya yürürken sendeleme gibi şikayetler görülür" şeklinde konuştu.



Omurilik kanal darlığı teşhisi hastanın fizik muayene bulguları ve yardımcı görüntüleme yöntemleriyle konulabileceğini ifade eden Op. Dr. Baykara, şu konulara dikkat çekti: "Manyetik rezonans görüntüleme (MRG) ile bel boyun veya sırt bölgesindeki omurilik ve omurilik kanal çapı net olarak görülür. MRG dışında omurilik kanalındaki ve sinir köklerinin çıktığı yerlerdeki kireçlemeler bilgisayarlı tomografi (BT) ile değerlendirilir. Hafif ve orta düzey daralmalarda ilaç tedavisi, fizik tedavi uygulamaları, kasları kuvvetlendirici egzersizler, eklem içi enjeksiyonlardan hastalar fayda görebilir. Fakat ileri düzey daralmalarda cerrahi müdahale gereklidir".



"Hastaya uygun tedavi yöntemi tercih edilir"


Tedavi konusunda bilgi veren Op. Dr. Baykara, "Cerrahi müdahalede amaç omurilik kanal çapını daraltan yapıları kaldırarak omuriliği ve çıkan sinir köklerini rahatlatmaktır. Seçilecek teknik hastaya göre karar verilir. Eğer faset eklem dediğimiz bel eklemleri aşırı büyümemiş ve korunabilecek durumdaysa kanal çapı rahatlatılırken aynı zamanda hastaya platin takma ihtiyacı olmamaktadır. Fakat kanal çapı aşırı dar, eklemleri aşırı büyümüş hastalarda cerrahi sırasında fazla miktarda kemik, eklem ve bağ dokusu çıkarılması gerektiğinden dolayı, beli sabitlemek amacıyla platin kullanmak gerekmektedir. Hangi tekniğin uygulanacağı hastaya göre karar verilir ve hasta için en uygun ve en faydalı teknik tercih edilir. Boyun bölgesindeki kanal darlığında boyun fıtığının aksine önden değil, arkadan girişim yapılır. Yine bel bölgesindekine benzer şekilde omuriliği sıkıştıran yapılar kaldırılır. Burada da platin takma ihtiyacı hastaya göre karar verilir. Hasta için en doğru yöntem, hasta detaylı olarak değerlendirildikten sonra karar verilir’’ açıklamasında bulundu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun Rektör Ünal: “Hamas neyse Kuva-yı Milliye ve Misak-ı Milli oydu” ı Milli oydu, Kuva-yı Milliye oydu. Hamas neyse Filistin’deki mücadele neyse Kurtuluş Savaşı da oydu” dedi. OMÜ Öğrenci Toplulukları tarafından Filistin halkına destek için ‘İnsanlık İçin Yürüyoruz’ etkinliği düzenlendi. Cuma namazının ardından OMÜ Kampüs Camisi’nde toplanan öğrenciler ve öğretmenler buradan tekbirler eşliğinde Filistin direniş çadırlarının bulunduğu OMÜ Yaşam Merkezi’ne kadar yürüdüler. “Gazze’de yaşananlar sadece Gazzelilerin değil, bizim imtihanımız” Filistin’de yaşanan zulme sessiz kalınmaması gerektiğini ifade eden Rektör Yavuz Ünal, “Gazze’de yaşananlar sadece Gazzelilerin değil, bizim imtihanımız. Aciziz, aciz kaldık. Ancak ulaşmakta, onlara yardım götürmekte aciz kaldık. Ancak buradan vereceğimiz sesin onlar için ruh olacağını, onları güçlendireceğini, dünyanın geleceğinde hala Müslümanların bir ümit olduğunu ortaya koyan bir hakikat, bir ses, bir duruş. Bu nedenle bu direnişi, bu duruşunuzu kaybetmeyin. Bu duruşunuzu protestolarla, bu duruşunuzu özellikle de ürünlere karşı yapılacak olan boykotlara, onlara menfaat sağlayan, onların çıkarını, onların dünyadaki üstünlüğünü ifade eden her şeye karşı karşıt olarak bu duruşun sürdürülmesi gerekiyor. Aksi takdirde önce kaybeden Müslümanlar olacak, arkasından da bütün insanlık kaybedecek. İnsanlık kıyamete kendisini zorluyor artık, kıyameti hazırlıyor” diye konuştu. “Hamas neyse Kuva-yı Milliye ve Misak-ı Milli oydu” Hamas’ın verdiği mücadeleyi Kurtuluş Savaşı’na benzeten Rektör Ünal, “Bu senaryo aslında bugün yaşanmıyor. Bizim milletimizin Kurtuluş Savaşı’nda yaşandı. Hamas’ın bugün terör örgütü olarak ilan edilmesi için bütün dünyada çaba harcanıyor. Hamas neyse Misak-ı Milli oydu, Kuva-yı Milliye oydu. Hamas neyse Filistin’deki mücadele neyse Kurtuluş Savaşı da oydu. Bugün Kurtuluş Savaşı’nı yaşayan bir millet eğer Hamas’ın mücadelesini anlamayacaksa, Hamas’a destek veremeyecekse çok konuşacak bir şey kalmıyor demektir. Onları en iyi anlayacak, onlara en güçlü sesi verecek, en güçlü desteği verecek ve veren liderimizden en alttaki vatandaşımıza kadar herkesin gönlünün Gazze’de olduğunu, gönlünün Filistin’de olduğunu, gönlünün özgür, bağımsız ve dünyaya insanlık dersi veren bir Filistin devletiyle sonuçlanana kadar bu mücadelenin süreceğini ima etmek, ikaz etmek, ilan etmek gerekiyor. Bu nedenle Ondokuz Mayıs Üniversitesi olarak biz baştan itibaren durduğumuz yerde durduk, hala aynı yerdeyiz” şeklinde konuştu. “Tepki sadece Siyonist İsrail’e değil, biri silahı veren diğeri de tetiği çeken” Tepkilerin İsrail ile sınırlı olmadığına da değinen Ünal, “Bu hareketin Batıda özellikle intifada olarak tanımlanması kampüslerde harekete geçmesi açıkçası bizim ümidimizi artırdı. İsrail’i, soykırımcı, lanetlenen bir milletin temsilcisi olarak İsrail’in çocuk, kadın, yaşlı, mağdur, hiçbir şeye bakmaksızın katlettiği, katlederken soykırım gerçekleştirdiği ve bunun yanında en güçlü bir şekilde destek verdiğini ilan eden Amerika’nın bu süreç içerisinde yer alan Batı’nın bütün ülkelerinin aynı safta görünmesi gerekiyor. Hiç birisinin birbirinden farkı yok. Birisi tetiği çeken, öbürü silahı veren. Dolayısıyla buradaki tepkinin sadece Siyonist İsrail olarak algılanması gerekiyor. Buradaki Siyonist İsrail’in havuzuna su taşıyan, onun gücüne güç katan, onun itibarını güçlendiren ne varsa varlık olarak, güç olarak, imkan olarak ne varsa tamamının kısıtlanması, tamamının üzerine gidilmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı. Etkinlik, katılımcıların bir süre slogan atmasının ardından sona erdi.
Sinop Sinop’ta Engelliler Haftası etkinliği Sinop’ta Engelliler Haftası coşkuyla kutlandı. Sinop Hükümet Meydanı’nda düzenlenen etkinliğe Sinop Valisi Dr. Mustafa Özarslan, İl Jandarma Komutanı J. Kd. Alb. Ferhat Kuran, İl Emniyet Müdürü Tarıkhan Çetiner, protokol üyeleri, öğrenciler ve vatandaşlar katıldı. Çelenk töreni sonrası günün anlam ve önemine ilişkin açıklamalarda bulunan Sinop Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürü Zeki Yıldırım, “Ülkemizde ve Birleşmiş Milletler’e üye ülkelerde her yıl 10-16 Mayıs arası Engelliler Haftası olarak kutlanmaktadır. Hafta boyunca engellilerin sorunları tartışılır, topluma kazandırılmaları konularında çalışmalar yapılır. Toplumda farkındalık oluşturmak, onlara gerekli desteği vermek, onların da hakları olduğunu bilerek yaşamak hepimizin sorumlulukları arasındadır. İnsanlar birbirlerinden farklı olsa da eşit haklara sahiptir. Engelli ve özel bireylerimizin ihtiyaç ve sorunlarını sevgi ve anlayışla ele alıp soyutlamadan, ötekileştirmeden, bütünüyle aramızda olduklarını her daim hissettirmemiz gerekmektedir. Kurumlarımızın verilerine göre ülkemizde çeşitli engellere sahip beş milyonu aşkın vatandaşımız bulunmaktadır. Bu sayının yaklaşık bir milyon beş yüz binini çocuklar oluşturmaktadır. Aileleriyle birlikte ele aldığınızda engellilik konusu 85 milyonluk nüfusumuzun yaklaşık 35 milyonunu çok yakından ilgilendiriyor. Toplumda farkındalık oluşturmak, onlara gerekli desteği vermek, onların da hakları olduğunu bilerek yaşamak hepimizin sorumlulukları arasındadır” dedi.
Niğde Niğde’de Filistin’e destek yürüyüşü düzenlendi Niğde’de Ömer Halisdemir Üniversitesi kulüpleri tarafından düzenlenen ‘Filistin İçin Tek Yürek’ yürüyüşünde İsrail’in Filistin’e yönelik saldırıları protesto edildi. Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Merkez Yerleşke’de düzenlenen yürüyüşe Rektör Prof. Dr. Hasan Uslu, akademisyenler, idari personel ile öğrenciler katıldı. İsrail aleyhine slogan atarak saldırıların kınandığı yürüyüşün ardından öğrenciler adına konuşma yapan İbrahim Gök, İsrail’in Filistin’e karşı dünyanın gözü önünde soykırım gerçekleştirdiğini söyledi. Gök, "7 Ekim’den bu güne 6 ayı aşkın bir süredir terör şebekesi İsrail tarafından yapılan sistemli soykırım insanlık tarihinin en kanlı vahşetleri ile devam etmektedir. 15 binden fazla çocuğun, 10 binden fazla kadının öldürüldüğü, hastanelerin hedef alındığı, yeni doğmuş bebeklerin vahşice katledildiği insanlık tarihinin en kanlı soykırımına karşı yeryüzündeki her bir bireyin insanlık onurunun sesi olarak tepki vermesi insan olmanın temelidir. İsrail’in kanlı terör eylemlerinin başladığı ilk günden beri tüm dünyada insanlar Siyonistlerin bu soykırımına kaşı büyük tepkiler ortaya koymaktadır. Son olarak ABD’de bulunan seçkin üniversitelerde öğrenci ve akademisyenler Gazze’de 200 günü aşkın süredir devam eden İsrail soykırımına karşı onurlu bir direniş başlatmıştır. ABD de bulunan üniversitelerde başlayan ve ’Kampüs İntifadası’ olarak ifade edilen eylemler, dünyanın farklı ülkelerinde bulunan seçkin üniversitelere yayılarak küresel bir tepki haline dönüşmüştür. Bizler de buradan bu onurlu tepkiye desteğimizi ilan ediyoruz. İsrail tarafından Gazze’de yapılan sistemli soykırıma karşı durmak adına insanlığın sesi olarak demokratik tepkilerini ortaya koyan öğrenci ve akademisyenleri selamlıyor ve öğrenci ve akademisyenler olarak kendileri ile dayanışma içerisinde olduğumuzu ilan ediyoruz" dedi. Rektör Hasan Uslu ise; "Filistin’de yapılan bir zulüm var. Bunun karşısında durmak için biz bağımsız, özgür ve hür iradeye sahip öğrenciler ve akademisyenler olarak üniversitemizde bir haykırış yaptık. Biz inanıyoruz ki en kısa sürede bu soykırım bitecek. Bu soykırımın karşısında olduğumuzu belirtmek istiyorum" dedi.